Sayfalar

21 Nisan 2010 Çarşamba

ÜNLÜ KARİKATÜRİST VEFAT ETTİ

Cumhuriyet tarihinin 60 yılına damgasını vuran Karikatürist vefat etti.

81 yaşındaki ünlü karikatürist rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede vafat etti.
Cumhuriyet tarihinin 60 yılına damgasını vuran ünlü Karikatürist Vehip Sinan (81), rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede vafat etti.
Yeni Asya, Zaman, Yeni Şafak, Türkiye gazeteleri ile birçok dergide karikatür çizen ünlü Karikatürsit Vehip Sinan, mikrobik rahatsızlık nedeniyle cumartesi gecesi rahatsızlanarak 29 Mayıs Hastanesi'ne kaldırıldı.
Diyabet ve şeker hastalığı da bulunan Sinan, bu gece saat 23.00 sıralarında hayatını kaybetti.
Sinan, uzun süredir karikatür çizmiyordu. Hiç evlenmeyen Sinan, kız kardeşi ile birlikte yaşıyordu.
Özellikle 80'li yıllarda çizdiği karikatürlerle ses getiren Sinan'ın cenazesi, Fatih Camii'nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Topkapı Mezarlığı'nda defnedilecek.
Vehip Sinan onuruna, 26 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından bir program düzenlenmişti.

BUGÜN

ÜNLÜ KARİKATÜRİST VEFAT ETTİ

Cumhuriyet tarihinin 60 yılına damgasını vuran Karikatürist vefat etti.

81 yaşındaki ünlü karikatürist rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede vafat etti.
Cumhuriyet tarihinin 60 yılına damgasını vuran ünlü Karikatürist Vehip Sinan (81), rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede vafat etti.
Yeni Asya, Zaman, Yeni Şafak, Türkiye gazeteleri ile birçok dergide karikatür çizen ünlü Karikatürsit Vehip Sinan, mikrobik rahatsızlık nedeniyle cumartesi gecesi rahatsızlanarak 29 Mayıs Hastanesi'ne kaldırıldı.
Diyabet ve şeker hastalığı da bulunan Sinan, bu gece saat 23.00 sıralarında hayatını kaybetti.
Sinan, uzun süredir karikatür çizmiyordu. Hiç evlenmeyen Sinan, kız kardeşi ile birlikte yaşıyordu.
Özellikle 80'li yıllarda çizdiği karikatürlerle ses getiren Sinan'ın cenazesi, Fatih Camii'nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Topkapı Mezarlığı'nda defnedilecek.
Vehip Sinan onuruna, 26 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş tarafından bir program düzenlenmişti.

BUGÜN

OKUL KIYAFETLERİ DEĞİŞİYOR

MEB öğrencilerin kılık kıyafetleri konusunda referanduma gitti.
Bakanlığın internet sitesinde yer alan anket ile öğrenci ve velilerin kıyafet konusunda görüşü alınıyor. Bugün Gazetesi'nden Hatice Yılmaz'ın haberine göre; 30 Nisan'da sona erecek ankete katılmak için TC kimlik numarasının girilmesi yeterli oluyor. Kısa süre önce MEB tarafından düzenlenen çalıştayda öğrencilerin kıyafetleriyle ilgili değerlendirme yapılmıştı. Çalıştaydaki önerileri değerlendiren bakanlık, öğrenci ve velilerin görüşünü almak için anket yapmaya karar verdi. Halk oylamasından sonra çıkacak sonuca göre öğrencilerin kıyafetlerinin belirleneceği kaydedildi. Anketin ardından bakanlık tarafından kurulan komisyonun, mayıs ayında bir dizi görüşme yapacağı belirtildi.
MAYISTA GÖRÜŞMELER VAR
Görüşü alınacaklar arasında Milli Eğitim müdürlükleri, ilköğretim müfettişleri, okul aile birlikleri, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler olduğu kaydedildi. Görüşmelerin ardından öğrenci kıyafetlerinin serbestliğinde bir karara varılacağı aktarıldı. Okul kıyafetleriyle ilgili verilecek karara göre, uygulamanın 2010-2011 eğitim-öğretim yılından itibaren başlatılmasının planlandığı ifade edildi.
Rahat ve estetik
MEB daha önce öğrencilerin kıyafetlerini yeniden değerlendirmek amacıyla bir çalıştay düzenlemişti. Çalıştayda okul kıyafetlerine pedagojik ve toplumsal gerçekler ışığında belirli bir serbestlik getirilmesi önerisi yer almıştı. Çalıştayda öğrenci kıyafetlerinin rahat, estetik ve işlevsel olması vurgulanmıştı. Bakanlığın olası model tasarımlarında kız öğrenciler için pantolonun da düşünüldüğü ifade edilmişti.
STARGÜNDEM

OKUL KIYAFETLERİ DEĞİŞİYOR

MEB öğrencilerin kılık kıyafetleri konusunda referanduma gitti.
Bakanlığın internet sitesinde yer alan anket ile öğrenci ve velilerin kıyafet konusunda görüşü alınıyor. Bugün Gazetesi'nden Hatice Yılmaz'ın haberine göre; 30 Nisan'da sona erecek ankete katılmak için TC kimlik numarasının girilmesi yeterli oluyor. Kısa süre önce MEB tarafından düzenlenen çalıştayda öğrencilerin kıyafetleriyle ilgili değerlendirme yapılmıştı. Çalıştaydaki önerileri değerlendiren bakanlık, öğrenci ve velilerin görüşünü almak için anket yapmaya karar verdi. Halk oylamasından sonra çıkacak sonuca göre öğrencilerin kıyafetlerinin belirleneceği kaydedildi. Anketin ardından bakanlık tarafından kurulan komisyonun, mayıs ayında bir dizi görüşme yapacağı belirtildi.
MAYISTA GÖRÜŞMELER VAR
Görüşü alınacaklar arasında Milli Eğitim müdürlükleri, ilköğretim müfettişleri, okul aile birlikleri, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler olduğu kaydedildi. Görüşmelerin ardından öğrenci kıyafetlerinin serbestliğinde bir karara varılacağı aktarıldı. Okul kıyafetleriyle ilgili verilecek karara göre, uygulamanın 2010-2011 eğitim-öğretim yılından itibaren başlatılmasının planlandığı ifade edildi.
Rahat ve estetik
MEB daha önce öğrencilerin kıyafetlerini yeniden değerlendirmek amacıyla bir çalıştay düzenlemişti. Çalıştayda okul kıyafetlerine pedagojik ve toplumsal gerçekler ışığında belirli bir serbestlik getirilmesi önerisi yer almıştı. Çalıştayda öğrenci kıyafetlerinin rahat, estetik ve işlevsel olması vurgulanmıştı. Bakanlığın olası model tasarımlarında kız öğrenciler için pantolonun da düşünüldüğü ifade edilmişti.
STARGÜNDEM

BU YUMRUĞUN GELECEĞİ İKİ HAFTA ÖNCEDEN BELLİYDİ…/ Recep BULUT - Kayseri Haber Gazetesi


Öteden beri Kayseri’nin şehit cenazeleri konusunda ne denli duyarlı olduğunu bilmeyenimiz yoktur…
Çok geriye gitmeyeceğim, malum 31 Mart Çarşamba günü Uzman Çavuş Nuri Aydın Sağır, Hakkari’de şehit düşmüş, cenaze töreni 1 Nisan Perşembe günü Kayseri’de düzenlenmişti…Törende, bölücü terör örgütü karşısındaki tutumu nedeniyle hükümetin uyguladığı politikalara ve de dolayısıyla hükümetin ileri gelenlerine yoğun tepkiler gelmişti…
Cenaze törenine, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut Milletvekili Ahmet Öksüzkaya ve AKP İl Başkanı Mahmut Cabat’ta katılmıştı…Cenaze kortej eşliğinde şehitliğe götürülürken, vatandaşlardan sık sık hükümetin açılım politikası aleyhinde sloganlar geliyordu…
Protokol sessizce gelen hakaret dolu seslere kulak veriyor, hemen her an çıkabilecek herhangi bir olaya karşı sıkı önlem alınması için kolluk kuvvetlerini uyarıyordu…
Bu cenazeden sonra, AKP İl Başkanı Mahmut Cabat, yaptığı yazılı açıklamada, tepki gösterenleri eleştirmiş ve doğrudan doğruya MHP’yi şehit cenazesine bindirilmiş kıtalar getirmekle suçlamış ve MHP’yi ayağını denk alması için uyarmıştı…Hafta bu yönde karşılıklı tartışmalarla geçmişti…
Yaklaşık 20 gün sonra Kayseri’ye bir şehit daha geldi…
Bu kez şehit Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya oldu…
Şırnak’ın Balveren Beldesinde Milli Tabur’dan sivil minibüsle çıkan ve içinde Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya ile iki ere açılan ateş sonucu Çetinkaya ve iki er yaralanmış, yaralılar Ankara’da GATA’ya kaldırılmıştı… 14 Nisan tarihinden itibaren yoğun bakım altında tutulan Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya hayatını kaybetmişti…
Şehit Çetinkaya’nın cenazesi pazar günü memleketi Kayseri’ye getirilmişti… Vali Mevlüt Bilici ve TBMM Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’ta pazar günü akşam saatlerinde cenaze evine başsağlığı için gitmişlerdi…Cenaze evinde ve çıkışında Sadık Yakut’a bir başka şehidin yakını ve komşuları tarafından sert tepki gelmiş, “Size verdiğimiz oy haram olsun!” denmişti…
Aslında pazartesi günkü şehit cenaze töreninin havası konusunda ciddi bir mesaj vermişti…
Nihayet öylede oldu!
Cenaze törenine İçişleri Bakanı Beşir Atalay’da katıldı…
Gerginlik Hunat Camisi’nin avlusunda bariz olarak hissedilmişti…
Hatta bazıları Bakan Atalay’ın duyabileceği yakın mesafeden açılıma duydukları tepkiyi küfürlerle duyurmuşlardı…
Eminim ki, Bakan Atalay bu küfür ve hakaretleri çok rahatlıkla duymuştu…
Bakan Atalay, Başbakan Erdoğan’ın meclisteki Anayasa değişikliği paketi konusundaki oylamaya tüm AKP milletvekili ve bakanlarının eksiksiz katılmaları yolundaki talimatın yanı sıra, sanırım duyduğu bu küfür ve hakaretler nedeniyle şehitliğe kadar kortej eşliğinde yapılacak şehitlik yürüyüşüne katılmamayı uygun gördü…Ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay, o andan itibaren şehit cenazesinden ayrıldı…
Belki de doğru olanı yaptı! Çünkü, bizzat Bakan Atalay’a yönelik daha da çirkin bir saldırı olabilir, altından kalkılması zor olan çok dahi çirkin bir manzara ortaya çıkabilirdi…
Bakan Atalay çıktı gitti, ama Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’da Atalay’ı yolcu ediyorum türü bir yaklaşımla O’da korteje eşlik etmedi…
Bakan Taner Yıldız, yürüyerek değil aracıyla Kartal Şehitliği’ne geldi…
Olay, buradaki tören bitiminden sonra meydana geldi…
Şehit cenazesi dualar eşliğinde toprağa verilirken, cenazeye katılanlardan da tepki sesleri yükselmeye başlamıştı… Bunun üzerine bazı vatandaşlar da, “Arkadaşlar mezarlıkta bu tür sözler sarfetmeyin lütfen!” diye uyardı…
Tam bu tepki ortamında resmi tören bitmiş, kalabalık dağılıyordu ki, birden bir gürültü koptu…
İşte tam bu sırada Bakan Taner Yıldız’a saldırı oldu…
Kartal Şehitliğinin 500 metre ilerisinde bulunan Endüstri Meslek Lisesi’nde Beden Eğitimi öğretmenliği yapan Şahin Ş., Bakan Yıldız’a saldırdı…
Bakan Yıldız’ın oradaki görgü tanığı meslektaşlarımızın ifadelerine göre, ilk etapta burnundan hafif bir kan gelmiş ve yumruğun darbesiyle kırılan gözlük çerçevesi ya da camı gözaltında bir yırtığa neden olmuş…
Saldırgan Şahin Ş. hemen yakalandı… Şahin Ş., götürüldüğü polislerin arasında, “Bu yumruk Türk milletinin yumruğudur! Al sana açılım!” diyordu…
Samsun’da adliye çıkışı Ahmet Türk’e atılan yumruk sonrası, peş peşe gelen şehit cenazeleri arasında bir bağlantı kurmaya çalışan vatandaşlar, bunun öfkesi içinde…
Hele hele Kayseri özeli tamamen farklı…
Yukarıda belirttiğim gibi henüz Samsun’da Ahmet Türk’e yumruk atılmadan önce zaten Kayseri gerilmişti…
Son olarak Samsun olayı sonrası, peş peşe şehit cenazelerinin de gelmesi, gerginliği daha da arttırmıştı…
Şu andan itibaren yine iki hafta önce olduğu gibi, parti il başkanları bir birlerini suçlama yarışına girmemeli…
Siyasi partilerimiz taraftarlarını kesinlikle kamplaştırmamalı…
Birbirlerine kin güdecek bir havaya sokmamalı…
Aksi taktirde, bu şehirdeki gerginlik daha büyük boyutlara ulaşır…
Allah göstermesin bugünler de bir şehit cenazesi daha gelecek olsa, kimsenin birbirine tahammülü kalmaz! Karşılıklı tepkiler daha büyük çapta olur, bu kez memleketin ne tadı ne de tuzu kalır!Yumruklama olayına -şekil itibariyle- tepki gösterenler olduğu kadar, kabul etseniz de etmeseniz de bir o kadar vatandaşımız da bu antidemokratik tavrı benimser durumda…
Suç unsuru içeren bir hareketi tasvip etmek ve desteklemek elbette doğru bir hareket olamaz!
Aksi taktirde herkes kendi adaletini uygulamaya kalkar! Bunun sonu da anarşizmi doğurur! Ve önü alınamaz olaylara yelken açmış oluruz!
Ama AKP’liler gelen bu tepkileri kesinlikle, “Çirkin saldırı! Kınıyoruz!” diye geçiştirme yoluna gitmemeli… Hükümet olarak uyguladıkları politikayı bir kez daha gözden geçirmeli…
Sadece AKP’liler değil, BDP’nin ileri gelenleri de bu tavırlarını bir kez daha gözden geçirmeli, demokratik açılımı kurallarına ve demokratik çerçeve içinde yürütmenin yolunu onlar da aramalı ve gayret sarfetmeli… Demokratik açılım demokratik açılım diye slogan atarken diğer taraftan da peş peşe şehit cenazeleri gelmemeli… Böyle tek taraflı açılım olmaz! Olursa, her ne kadar tasvip etmeseniz de geleceği nokta işte budur!
Bu olaylardan çıkan sonucu duygusal ve tepkisel çerçeveye sığdırmadan çok iyi yorumlamak lazım…
Aksi taktirde hatalar zinciri bir birini kovalar ve telafisi mümkün olmayan bir sürecin fitilini yakmış oluruz…
Daha önce yapılan anketler şehit cenazesi ve hükümetin açılım politikası konusunda Kayseri’deki eğilimi rakamlarla çok iyi almışlardı… İlla bu rakamlarla bu şekilde yüzleşmek mi istiyorlar? 

BU YUMRUĞUN GELECEĞİ İKİ HAFTA ÖNCEDEN BELLİYDİ…/ Recep BULUT - Kayseri Haber Gazetesi


Öteden beri Kayseri’nin şehit cenazeleri konusunda ne denli duyarlı olduğunu bilmeyenimiz yoktur…
Çok geriye gitmeyeceğim, malum 31 Mart Çarşamba günü Uzman Çavuş Nuri Aydın Sağır, Hakkari’de şehit düşmüş, cenaze töreni 1 Nisan Perşembe günü Kayseri’de düzenlenmişti…Törende, bölücü terör örgütü karşısındaki tutumu nedeniyle hükümetin uyguladığı politikalara ve de dolayısıyla hükümetin ileri gelenlerine yoğun tepkiler gelmişti…
Cenaze törenine, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut Milletvekili Ahmet Öksüzkaya ve AKP İl Başkanı Mahmut Cabat’ta katılmıştı…Cenaze kortej eşliğinde şehitliğe götürülürken, vatandaşlardan sık sık hükümetin açılım politikası aleyhinde sloganlar geliyordu…
Protokol sessizce gelen hakaret dolu seslere kulak veriyor, hemen her an çıkabilecek herhangi bir olaya karşı sıkı önlem alınması için kolluk kuvvetlerini uyarıyordu…
Bu cenazeden sonra, AKP İl Başkanı Mahmut Cabat, yaptığı yazılı açıklamada, tepki gösterenleri eleştirmiş ve doğrudan doğruya MHP’yi şehit cenazesine bindirilmiş kıtalar getirmekle suçlamış ve MHP’yi ayağını denk alması için uyarmıştı…Hafta bu yönde karşılıklı tartışmalarla geçmişti…
Yaklaşık 20 gün sonra Kayseri’ye bir şehit daha geldi…
Bu kez şehit Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya oldu…
Şırnak’ın Balveren Beldesinde Milli Tabur’dan sivil minibüsle çıkan ve içinde Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya ile iki ere açılan ateş sonucu Çetinkaya ve iki er yaralanmış, yaralılar Ankara’da GATA’ya kaldırılmıştı… 14 Nisan tarihinden itibaren yoğun bakım altında tutulan Kıdemli Yüzbaşı Levent Çetinkaya hayatını kaybetmişti…
Şehit Çetinkaya’nın cenazesi pazar günü memleketi Kayseri’ye getirilmişti… Vali Mevlüt Bilici ve TBMM Başkanvekili Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’ta pazar günü akşam saatlerinde cenaze evine başsağlığı için gitmişlerdi…Cenaze evinde ve çıkışında Sadık Yakut’a bir başka şehidin yakını ve komşuları tarafından sert tepki gelmiş, “Size verdiğimiz oy haram olsun!” denmişti…
Aslında pazartesi günkü şehit cenaze töreninin havası konusunda ciddi bir mesaj vermişti…
Nihayet öylede oldu!
Cenaze törenine İçişleri Bakanı Beşir Atalay’da katıldı…
Gerginlik Hunat Camisi’nin avlusunda bariz olarak hissedilmişti…
Hatta bazıları Bakan Atalay’ın duyabileceği yakın mesafeden açılıma duydukları tepkiyi küfürlerle duyurmuşlardı…
Eminim ki, Bakan Atalay bu küfür ve hakaretleri çok rahatlıkla duymuştu…
Bakan Atalay, Başbakan Erdoğan’ın meclisteki Anayasa değişikliği paketi konusundaki oylamaya tüm AKP milletvekili ve bakanlarının eksiksiz katılmaları yolundaki talimatın yanı sıra, sanırım duyduğu bu küfür ve hakaretler nedeniyle şehitliğe kadar kortej eşliğinde yapılacak şehitlik yürüyüşüne katılmamayı uygun gördü…Ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay, o andan itibaren şehit cenazesinden ayrıldı…
Belki de doğru olanı yaptı! Çünkü, bizzat Bakan Atalay’a yönelik daha da çirkin bir saldırı olabilir, altından kalkılması zor olan çok dahi çirkin bir manzara ortaya çıkabilirdi…
Bakan Atalay çıktı gitti, ama Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’da Atalay’ı yolcu ediyorum türü bir yaklaşımla O’da korteje eşlik etmedi…
Bakan Taner Yıldız, yürüyerek değil aracıyla Kartal Şehitliği’ne geldi…
Olay, buradaki tören bitiminden sonra meydana geldi…
Şehit cenazesi dualar eşliğinde toprağa verilirken, cenazeye katılanlardan da tepki sesleri yükselmeye başlamıştı… Bunun üzerine bazı vatandaşlar da, “Arkadaşlar mezarlıkta bu tür sözler sarfetmeyin lütfen!” diye uyardı…
Tam bu tepki ortamında resmi tören bitmiş, kalabalık dağılıyordu ki, birden bir gürültü koptu…
İşte tam bu sırada Bakan Taner Yıldız’a saldırı oldu…
Kartal Şehitliğinin 500 metre ilerisinde bulunan Endüstri Meslek Lisesi’nde Beden Eğitimi öğretmenliği yapan Şahin Ş., Bakan Yıldız’a saldırdı…
Bakan Yıldız’ın oradaki görgü tanığı meslektaşlarımızın ifadelerine göre, ilk etapta burnundan hafif bir kan gelmiş ve yumruğun darbesiyle kırılan gözlük çerçevesi ya da camı gözaltında bir yırtığa neden olmuş…
Saldırgan Şahin Ş. hemen yakalandı… Şahin Ş., götürüldüğü polislerin arasında, “Bu yumruk Türk milletinin yumruğudur! Al sana açılım!” diyordu…
Samsun’da adliye çıkışı Ahmet Türk’e atılan yumruk sonrası, peş peşe gelen şehit cenazeleri arasında bir bağlantı kurmaya çalışan vatandaşlar, bunun öfkesi içinde…
Hele hele Kayseri özeli tamamen farklı…
Yukarıda belirttiğim gibi henüz Samsun’da Ahmet Türk’e yumruk atılmadan önce zaten Kayseri gerilmişti…
Son olarak Samsun olayı sonrası, peş peşe şehit cenazelerinin de gelmesi, gerginliği daha da arttırmıştı…
Şu andan itibaren yine iki hafta önce olduğu gibi, parti il başkanları bir birlerini suçlama yarışına girmemeli…
Siyasi partilerimiz taraftarlarını kesinlikle kamplaştırmamalı…
Birbirlerine kin güdecek bir havaya sokmamalı…
Aksi taktirde, bu şehirdeki gerginlik daha büyük boyutlara ulaşır…
Allah göstermesin bugünler de bir şehit cenazesi daha gelecek olsa, kimsenin birbirine tahammülü kalmaz! Karşılıklı tepkiler daha büyük çapta olur, bu kez memleketin ne tadı ne de tuzu kalır!Yumruklama olayına -şekil itibariyle- tepki gösterenler olduğu kadar, kabul etseniz de etmeseniz de bir o kadar vatandaşımız da bu antidemokratik tavrı benimser durumda…
Suç unsuru içeren bir hareketi tasvip etmek ve desteklemek elbette doğru bir hareket olamaz!
Aksi taktirde herkes kendi adaletini uygulamaya kalkar! Bunun sonu da anarşizmi doğurur! Ve önü alınamaz olaylara yelken açmış oluruz!
Ama AKP’liler gelen bu tepkileri kesinlikle, “Çirkin saldırı! Kınıyoruz!” diye geçiştirme yoluna gitmemeli… Hükümet olarak uyguladıkları politikayı bir kez daha gözden geçirmeli…
Sadece AKP’liler değil, BDP’nin ileri gelenleri de bu tavırlarını bir kez daha gözden geçirmeli, demokratik açılımı kurallarına ve demokratik çerçeve içinde yürütmenin yolunu onlar da aramalı ve gayret sarfetmeli… Demokratik açılım demokratik açılım diye slogan atarken diğer taraftan da peş peşe şehit cenazeleri gelmemeli… Böyle tek taraflı açılım olmaz! Olursa, her ne kadar tasvip etmeseniz de geleceği nokta işte budur!
Bu olaylardan çıkan sonucu duygusal ve tepkisel çerçeveye sığdırmadan çok iyi yorumlamak lazım…
Aksi taktirde hatalar zinciri bir birini kovalar ve telafisi mümkün olmayan bir sürecin fitilini yakmış oluruz…
Daha önce yapılan anketler şehit cenazesi ve hükümetin açılım politikası konusunda Kayseri’deki eğilimi rakamlarla çok iyi almışlardı… İlla bu rakamlarla bu şekilde yüzleşmek mi istiyorlar? 

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...