Sayfalar

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Askeri araç geçişinde mayın patladı: 6 yaralı

Ağrı'nın doğubayazıt ilçesinde askeri aracın geçişi sırasında mayın patlaması sonucu 6 güvenlik görevlisi yaralandı

ATATÜRK'ÜN hayatı boyunca cevapsız bıraktığı tek soru

ATATÜRKÜN ÖMRÜNDE TEK BİR SORUYA CEVAP VEREMEDİ SORU : MUSTAFA KEMAL MERSİN GEZ......İSİNDEYKEN ŞEHİRDE GÖRDÜGÜ BÜYÜK BİNALARI SORMUŞ

*BU KÖŞK KİMİN?
-KİRKOR' UN
*YA ŞU KOCA BİNA KİMİN?
-YORGO'NUN
*YA ŞU?
-SOLOMON' UN
-ATATÜRK BİRAZDA SİNİRLENEREK SORMUŞ ONLAR BU BİNALARI YAPARKEN SİZ NEREDE İDİNİZ?

TOPLANANLAR ARASINDA BİR KÖYLÜNÜN SESİ DUYULUR:

BİZ YEMENDE TUNA BOYLARINDA BALKANLARDA ARNAVUTLUK DAGLARINDA KAFKASLARDA ÖANAKKALEDE SAKARYADA SAVAŞIYORDUK PAŞAM.

ATATÜRK BU HATIRASINI ANLATIRKEN
HAYATTA CEVAP VEREMEDİGİM YEGANE İNSAN BU AKSAKALLI İHTİYAR OLMUŞTUR DEMİŞTİR.
ŞİMDİ BENİM CEVAP BULAMADIGIM SORU İSE :
*BU ŞEKER FABRİKASI KİMİN?
-İSRAİLİN
*TEKEL KİMİN?
-İSRAİLİN
*SÜMERBANK KİMİN?
-İNGİLTERENİN.
*SEKA KİMİN?
-YUNANİSTANIN.
*PEKTİM KİMİN?
-AMERİKANIN
*PEKİ TÜPRAŞ KİMİN?
-AMERİKANIN
*TELEKOM?
-AMERİKANIN.
*LİMANLAR KİMİN?
-YUNANİSTANIN.
*TÜV-TÜRK KİMİN
-İSRAİLİN.
*PTT KİMİN
-İSRAİLİN
*PEKİ ONLAR BUNLARI ALIRKEN SİZ NEREDEYDİNİZ TÜRK HALKI?

*HANGİ CEPHELERDE SAVAŞIYORDUNUZDA BUNLARI KAYBETTİK?
SUSMAYIN!!!!!!!

BİRŞEY SÖYLEYİN BİZ VATAN İÇİN ŞUNU YAPIYORDUKTA KAYBETTİK DEYİN...

O AKSAKALLI AMCANIN SÖYLEDİGİ GİBİ BİRŞEY SÖYLEYİNDE YÜZÜMÜZ OLSUN ŞEHİT KANLARIYLA SULANMIŞ TOPRAGA GİRMEYE!!!!

Al sana 12 Eylül...

Nüfusumuz genç.
Memleketin çoğunluğu 12 Eylül 1980’i hatırlamadığı için, “ağlama açılımı”yla etkilemeye çalışıyorlar.

Değerli gençler...
Takunyalıların önünü açan 12 Eylül zihniyeti, Kasım 1982’de referandum yapmıştı... “O günler”le “bu günler”i kıyaslayabilmeniz için, Kasım 1982 arşivine girdim, buyrun...

“Çiftçi zorda, TMO üç aydır para ödemiyor” diye bi haber var mesela... TMO Genel Müdürü ise, “1983’ten itibaren buğday ithal edilmeyeceğini” açıklamış... (Nedir durum bugün?)

“Kar başladı, Doğu’da yüzlerce köy yolu kapandı” haberi var... (Bu kış nasıldı?)

“Yağma başlıyor, sahillere yapılaşma izni geliyor” haberi var... Yetkililer “yalan” demiş.

“1978’te başlayan Kurbağalıdere ıslah çalışmaları 1983’te bitirilecek”miş... (İki ay önce yağmur yağdı, ıslah işçisi dereye düştü, garibin cesedi hâlâ yok.)

“Devlet Bakanı Nimet Özdaş, vatandaşa kok kömürü dağıtacaklarını” açıklamış... (Mucidi oymuş demek ki... Merak ettim, kim bu diye, TÜBİTAK kurucusu profesörmüş iyi mi!)

“Başbakan, ithalatı azaltacağımızı, borç almayacağımızı” açıklamış... (Senelik ithalat 150 milyar dolar bugün, borç 460 milyar dolar.)

“Üniversitelerde yurtsuz öğrenci kalmayacağı” açıklanmış... (Tarikatlar sağ olsun!)

“Siirt’te yüksek graviteli petrol” bulunmuş... (Sırf benim hatırladığım 38 kere filan bulundu, hatta geçen ay gene buldular Siirt’te, yüksek graviteli.)

“Gazeteci Ali Sirmen, Barış Davası’ndan yargılanıyor”muş... (Ali ağabeyi yargılamaya doyamadılar, açsam sorsam, en az 20 davadan yargılanıyordur bugün.)

“SSK’nın devletten 65 milyar lira alacağı var”mış... (SSK’yı kapattılar.)

OECD Türkiye’ye Yardım Komisyonu Başkanı Dr. Geberth, ekonomimizi övmüş, “Sıhhatli büyüyorsunuz, Amerikan firmalarının Türkiye’ye yönelmesinden memnuniyet duyuyorum” demiş... (Daha ne desin adam! Adında meymenet yokmuş zaten, “Geberth”eceği belliymiş.)

“Özel dershanelerin kapatılması gündemde”ymiş... Biri şunları yazmış: “Dershaneye karşı olanlar, fakir fukaranın okumasına karşı... Bereket versin, Eğitim Bakanlığımız sahip çıkıyor. Dershaneye gitmeyen çocuk ne yapacak? Sokağa düşecek. Üç-beş kuruş verip, dershaneye gitse fena mı?” (Bu adam, utanmadan, duayen ayaklarıyla hâlâ köşe yazıyor bugün.)

İsviçre’ye kaçan Yahya Demirel’in, Devlet Malzeme Ofisi’ne 8 milyon adet “ampul” sattığı ortaya çıkmış... (Biz de merak ediyorduk birader, nerden çıktı bu ampul?)

Bakın “ampul” dedim, bir örnek daha var... Köklü kuruluş olduğunu anlatmaya çalışan Ziraat Bankası tam sayfa reklam vermiş, “ampul yokken, biz vardık” diyor!

Boğaz’dan geçerken dümeni kilitlenen tanker, yalılara bindirmiş... Tekirdağ’da otomobil kamyonun altına girmiş, 5 ölü... (Tam gaz devam.)

“Fenikeliler Türk mü?” tartışması yaşanıyormuş... (Bugün, Türklerin aslında Türk olmadığı tartışılıyor.)

Televizyon eleştirisi döşenmiş biri... “İslam âleminin liderliğini yapmış bir neslin evlatları olarak, Flamingo Yolu gibi ahlaksız dizileri seyretmekten utanıyoruz” diyor.

Adalet Bakanı “hâkim ve savcı açığımız var” demiş. Sağlık Bakanı “hekim ve hemşire eksiğimiz var” demiş. Eğitim Bakanı “kadrosuzluk nedeniyle tayinleri yapılamayan öğretmenlerin, en kısa sürede haklarının teslim edileceğini” söylüyor... (Nakarata devam.)

Hem vallahi, hem billahi... Çin Ticaret Bakanı’nı kabul eden Tarım Bakanımız, “Her Çinliye bir portakal yedirebilsek, ihracat sorunumuz hallolur” demiş.

Ticaret Bakanlığı Konjonktür Dairesi’ne göre, enflasyon azalmış, fert başına milli gelirimiz artmış... IMF rapor yazmış, “faize devam” tavsiyesinde bulunmuş.

Elektriğe zam gelmiş. Suya zam gelmiş. Benzine zam gelmiş. Yalaka basın o zamanlar da yalakaymış, “son zamma rağmen, normal benzinde Avrupa’dan ucuzuz” başlığı atılmış!

Ürdün Kralı’nı Çankaya’da ağırlayan Kenan Evren, “Arapları inanarak destekliyoruz, seviyoruz” demiş... Altın tabak içinde lüfer ve fıstıklı baklava ikram edilmiş.

Irak’tan Türkiye’ye geçerken Dicle Nehri’nde boğulan 10 kişinin cesedi bulunmuş... “Apo’cu oldukları sanılan” kişilerin üzerinde “Kalaşinkof diye tabir edilen otomatik tüfek var”mış... (Ne PKK’dan haberi var o zamanlar memleketin, ne Kalaşnikof’tan yani.)

Federal Almanya Dışişleri Bakanı “Türkiye 1986’da AET üyesi olur” demiş! (Federal Almanya bile yok artık.)

Ulusal Ermeni Komitesi, “Amerikan Senatosu’na 36 Ermeni’nin girdiğini” açıklamış... (Giriş o giriş.)

İşsiz sayısı artıyormuş, 613 bin kişiye yükselmiş... (613 bin mi?)

“Doğalgaz diye bir yakıt var”mış, “İran’dan döşenecek boru hattıyla senede 8 milyar dolar kazanacak”mışız... (Bu kafaya az bile döşemişler!)

Değerli gençler...
Kabak gibi görüldüğü üzere, sorunlar aynı sorunlar... Tek farkı, hepsinin büyümüş olması.

O günlerde de, analarınıza babalarınıza “evet” deyin, hepsini halledeceğiz dediler... Halbuki anayasayla manayasayla ilgisi yok bu işin... Bugün “sivil anayasa” diye kakalamaya çalıştıkları metin de, yukarıdaki sorunların hiçbirine derman değil.

Evet-hayır dayatmasına takılmayın, “bırak şimdi sen bundan sonra ne yapacağını... Ne yaptın bugüne kadar?” diye sorun.

AKP'de sular durulmuyor

Mahmut Cabat’ın istifasının ardından il başkanlığına aday olduğunu açıklayan Hasan Hüseyin Uzkülekçi il başkanının belirlenmesinde bir tepki vermedi; ancak il yönetiminin oluşmasına tepki gösterdi.

        Genel merkez ve başbakanın gayretlerinin tersine bir çalışma yapıldığını dile getiren Uzkülekçi, “Kayseri de kendilerini siyasette kanaat önderleri olarak tanımlayan kişilerin Kayseri yi nasıl ayrıştırırız, birilerini nasıl ötekileştiririz, nasıl kendi isteklerimiz doğrultusunda teşkilatlarımızı kuranız ve eskiden olduğu gibi sen, ben, bizim oğlan mantığı ile nasıl kendi emellerimize hizmet ettiririz düşüncesindeler” dedi.

       Kendi içlerinde kutsallarına saldıracak kadar rant peşinde koşanların milleti hiçe saydıklarını ve sadece kendi egolarını tatmin için geleceklerini garantiye almak adına davayı unutup her türlü maddi menfaati kendilerine mubah gördüklerini ifade eden Uzkülekçi, yaşanan son olaylar ve açıklamaların bu gerçeği gözler önüne serdiğini kaydetti.

        Uzkülekçi şöyle devam etti; “Bu keşmekeş olayların önüne geçmek adına, Kayseri de yanan ve bütün ülkeye sirayet eden partimizin geleceği adına, temiz ve dürüst siyaset adına, her kesimi kucaklayan bir parti olmak adına, maddi çıkarları ön planda tutan kişilerin emellerine alet olmamak adına, koltuk sevdası ile bütün kutsallarını yok sayanlara ders vermek adına, emellerine alet olmayan kişi ve teşkilatları yok etmeye çalışanları susturmak adına, genel başkanımızın ilkeli ve birleştirici siyasi anlayışına sahip çıkmak adına, Kayseri il teşkilatının oluşumunda halkımızı kucaklamaktan yoksun bir anlayış ile il teşkilatını oluşturma gayreti içerisine girdiklerini üzülerek görüyor ve karşı çıkıyoruz. Bu tutum ve davranışa devam etmesi ve il teşkilatının bu zihniyet doğrultusunda oluşturulması sonucu partimizin referandum ve genel seçimde Kayseri de büyük bir yara alacağı kaçınılmazdır. Bunun önlenmesi için parti genel merkezimizin ve şehrimizin duyarlı insanlarının duruma müdahil olmalarını, Kayseri ye sahip çıkmasını ümit ediyoruz” diye konuştu.

Referandum anketinde son durum: Evet %35, Hayır %65

12 Eylül Referandumu ile ilgili düzenlediğimiz ankette oy sayısı artıyor. Referandum anketinde son durum: Evet %35, Hayır %65... Siz de katılmak isterseniz ana sayfanın sağ alt köşesindeki anketimize tıklayın.

Cindoruk'tan gözyaşı fıkrası: "Vallahi ben yeni duydum"

Cindoruk kendisini ziyarete gelen Demokrat Parti Ayvalık Teşkilatı mensuplarına, Başbakan Erdoğan'ın 12 Eylül öncesi olaylara karıştığı için 30 yıl önce yaşanmış bir hadiseyi, bugüne taşıyarak "gözyaşı krizine" girdiğini söyledi. "Başbakanın o halini kürsüden izlediğimde aklıma bir fıkra geldi" diyen DP Genel Başkanı Cindoruk, fıkrayı şöyle anlattı:
"Vaktiyle bir Yeniçeri Ağası, Haham'ın birini huzuruna çağırmış. Yeniçeri Ağası, Haham'a, 'Siz, bizim İsa Peygamberimizi çarmıha germiştiniz. Ben de şimdi sizi çarmıha gereceğim' demiş. Haham endişeyle, 'Aman efendim o bahsettiğiniz bundan 1600 yıl önceydi' deyince, Yeniçeri Ağası, 'Olsun. Ben şimdi duydum' diye karşılık vermiş. Başbakanınki de o hesap. Bunu başbakan, bizim yeniçeri ağası gibi yeni duymuş olabilir. Bu eskimiş bir mesele, bugün konuşulması gereken konu ise, her gün şehit veriyor ve artarak bu durum sürüyor. O mektuplarla ilgili oratoryo bile bestelenmişken, Nevzat Çelik'e ait o şiir yıllar önce bestelenmişken, Başbakan bunu yeni duymuş olabilir."

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...