Sayfalar

15 Haziran 2010 Salı

Kayserispor, İskoçyalı gol kralı Kris Boyd’la anlaşma sağladı

Kayserispor İskoçyalı gol kralı Kris Boyd’la anlaşma sağladı. Bir çok kulübün ısrarla istediği oyuncu tatile çıktı. Şota’nın halefi olan Boyd’un bir aksilik yaşanmaması halinde 22 Haziran Salı günü Kayseri’ye geleceği öğrenildi.

Kris Boyd konusunda sona yaklaşıldı. Bu oyuncudan iki kez olumsuz yanıt alan ve alternatif isimlere yönelen sarı kırmızılı kulüp 2 milyon Avro yıllık bedelde anlaşma sağlayınca düğüm çözüldü. Kayserispor’a evet diyen; ancak henüz sözleşme imzalamayan Kirs Boyd’un bir aksilik yaşanmaması halinde 22 Haziran Salı günü şehre geleceği belirtiliyor.

            İngiltere ve İspanya kulüplerinin yanı sıra Türkiye’den de bir çok kulübün istediği oyuncunun ailevi problemlerden dolayı  Kayseri’ye gelme konusunda tereddüt yaşadığı ancak son görüşmede problemlerin aşıldığı öğrenildi.

            Öte yandan Kayserispor’un çiçeği burnundaki Teknik Direktörü Şota Arveladze Ukrayna’da katıldığı Teknik Direktör kursunu başarıyla tamamladı. Şota’nın bugün yarın Kayseri’ye gelip transfer çalışmalarını takip edeceği belirtiliyor.

KESK Üyeleri AKP İl Binasına yürüdü

KESK Üyeleri Sendika binası önünde toplanarak AKP İl Binası önüne yürüyerek iktidarın 657 sayılı yasada yapmayı planladığı değişikliğe tepki gösterdiler.

Sendika önünde toplanan KESK üyeleri yeni yasaya tepki göstermek için ellerinde pankartlar ile slogan atarak AKP İl Başkanlığına yürüdüler.

Burada Konuşan KESK Dönem Sözcüsü Sedat Ünsal, değiştirilmek istenin yasanın  Siyasi iktidarın kamu emekçilerinin temsilcilerine sormadan, danışmadan kamuoyundan kaçırarak kapalı kapılar ardında hazırlandığını  söyledi. Ünsal, bu tasarı kamu emekçilerinin ekmeğiyle oynamayı amaçlamaktadır. Çünkü bu tasarı kamu emekçilerini kapıkulu yapmayı amaçlamaktadır. Çünkü bu tasarı kamu emekçilerinin iş güvencelerini ellerinden almayı amaçlamaktadır. Çünkü bu tasarı kamu yönetimini toplumsal fayda ekseninde değil, sermaye etkinliği ekseninde yeniden kurmayı amaçlamaktadır.” Dedi.

Kayıp Çocuklar için kurulan meclis araştırma komisyonunun görev süresi uzatıldı

Kayıp Çocuklar için kurulan meclis araştırma komisyonunun görev süresi uzatıldı. Komisyon raporunu 1 ay sonra hazırlayacak.

Kayıp çocuklar başta olmak üzere çocukların mağdur olduğu sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun görev süresi, 10 Haziran tarihinden itibaren 1 ay uzatıldı.

          Kayıp Çocuklar Komisyonu özellikle Talas’ta kaybolan üç çocuğunu uzun süren aramalar sonucu bulunamaması üzerine kurulmuştu. Talas’ta geçen yıl Ramazan Bayramının ikinci günü kaybolan 9 yaşındaki Ahmet Tuna Tekin ile 6 yaşındaki kız kardeşi Dilruba Tekin ve 12 yaşındaki Türkan Ay 267 gündür bulunamadı.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya'ya ziyaretler sürüyor

Gazeteciler Cemiyeti seçimlerinde yeni dönem göreve seçilen Veli Altınkaya’ya hayırlı olsun ziyaretleri sürüyor.

       Altınkaya’nın ilk ziyaretçisi  İl Genel Meclis Başkanı Saadettin Aydın oldu. Aydın Yerel yönetimlerle olduğu gibi yerel basınla da işbirliği içinde olmamız lazım. Basın olarak objektif, tarafsız olmak gerekir. Birlikte şehrimize iyi hizmetler vereceğiz dedi.

        Aydın’ın ardından Kayseri Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Suat Özsoy ve beraberindekiler Altınkaya’ya hayırlı olsun temennisinde bulundular. Özsoy Gazeteciler Cemiyeti nin bu seçimlerde tek liste halinde seçime girmesinin Kayseri nin yararına olduğunu belirterek, “Kayseri Gazeteciler Cemiyeti ve Kayseri yerel basını olarak farklı görüşe sahip insanlara, farklı siyasi partiye mensup insanlara eşit mesafedesiniz. Basın bir şehrin ve bir ülkenin gelişmesi için olmazsa olmaz unsurudur” diye konuştu.

        İl Sağlık Müdürü Kadir Çetinkara ve Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Hüseyin Arınç da cemiyeti ziyaret etti.

         Kayseri nin bir çok sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de iyi bir yerde olduğunu vurgulayan İl Sağlık Müdürü Kadir Çetinkara Kayseri ye dışarıdan gelenler Kayseri nin güzelliklerine şahit oluyor. Geçen yıl dışarıdan yaklaşık 10 bin hasta geldi. Biz iyi niyetle hizmet veriyoruz. Siz bizim iyi niyetimizi kamuoyuna duyuruyorsunuz” dedi.

         Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya ise ziyaretlerden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Hepimiz Kayseri için, Kayseri ye daha kaliteli, daha iyi hizmet verebilmek için çalıştık ve bundan sonra da çalışacağız diye konuştu.

Ali Yavuz." Bir buçuk ayda 50 şehit verdik."

Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz terörün son 1.5 aylık bilançosunu çıkararak bu bilançonun tedirgin edici boyutta olduğunu söyledi.

Türkiye Harp Malulü Gaziler şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz, Türkiye bir dönem terör olayları açısından sessiz ve sakin günler geçirildiğini; ancak bu sessiz ve sakin dönemlerin ardından ne yazık ki bölücü terör örgütünün harekete geçerek ülkemizde endişe verici bir ortam yarattığını söyledi. Terör eylemlerinin bilânçosunun son şehit aileleri ve gazileri karamsarlığa sürüklediğini dile getiren Yavuz son 1.5 ayda 50’ye yakın şehit verdiğimizi belirtti.

          Her gün yeni şehit haberleri geldiğini vurgulayan Yavuz, “İmralı canisinin emirleri, dış güçlerin destekleri, içimizdeki hainlerin bunlara çanak tutması ve verilen tavizler terör eylemlerinin artmasını tetiklemektedir. Terörle mücadelede çok kapsamlı bir şekilde hükümet, asker, emniyet ve bürokrasi tam uyum içerisinde, bu işten en çok canı yanan bizler gibi düşünüp davranmalı ve bu konuyla alakalı kararlı bir devlet politikası belirlenerek terörle mücadele edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde daha uzun yıllar boyunca bu terör illeti bu milletin ve bu devletin başına bela olacak, bu vatanın evlatları da şehit ve gazi olmaya devam edecektir. Bütün yetkililere buradan bir kez daha sesleniyoruz. Elinizi taşın altına koyun ve menfaatlerinizi bir kenara bırakın, bu belanın kökünü kazıyın, bu belayı bu milletin başından alın. Biz şehit aileleri ve gaziler olarak fazlasıyla acı çektik ve çekmeye de devam ediyoruz. Bizlerin feryadı herkes tarafından duyulmalı ki başka analar – babalar ağlamasın. Eşler yalnız çocuklar babasız kalmasın” dedi.

ESNAFIN SIR DOLU İNTİHARI

Hacılar’da Çarık tepesine çıkan 35 yaşındaki esnaf, bilinmeyen bir nedenle hamakla kendini elektrik direğine asarak intihar etti. Halil isimli esnafın ekonomik sıkıntı nedeniyle intihar etmiş olabileceği belirtildi.

Cep telefonu işiyle uğraşan esnaf Halil E., kendisine ait 38 HE 749 plakalı otomobille Hacılar ilçesi Çarık Tepesi nde bulunan boş bir araziye çıktı. Halil E. burada bagajdan aldığı hamakla arazide bulunan bir elektrik direğine kendini asarak intihar etti. Cesedin yakın civarda ikamet eden bir vatandaşın ihbarı ile bulunduğu öğrenildi.

Olay yerine gelen polis ekiplerinin yaptığı çalışmaların ardından, Esnafın cansız bedeni Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi morguna kaldırıldı.

Halil E.’nin 2006 yılında bir kez daha intihar girişiminde bulunduğu ancak yakınları tarafından son anda kurtarıldığı iddia edildi.

Kayseri’de Mayıs ayında işsiz sayısı arttı

TÜİK Mart ayı işsizlik rakamlarını açıkladı ve işsiz sayısında düşüş olduğu görüşünü belirtti; ancak Kayseri’de Mayıs ayında işsiz sayısı arttı. Mayıs ayında İşkur’a başvuran işsizlerin sayısı Nisan ayına göre yüzde 25 artış gösterdi.

   İşkur Genel Müdürlüğünün verilerine göre Mayıs ayında Kayseri’de İşkur’a iş başvurusu yapan işsizlerin sayısı 1220’ye ulaştı. Nisan ayında bu rakam 973’tü. Böylece Mayıs ayında iş başvurusu yapanların sayısı bir önceki aya oranla yüzde 25.39 arttı.

        İşkur Kayseri İl Müdürlüğüne bu yılın Ocak ayında 1613, Şubat’ta 1543, Mart ayında ise 1739 başvuru yapılmıştı. Verilere göre Nisan ayında düşüş gösteren işsizlere ait rakamların Mayıs ayında yeniden çıkışa geçtiği görülüyor.   

        İşsiz sayısında tablo böyle iken işe yerleştirme oranları hale istenilen seviyede değil. Gelinen noktada Kayseri’deki işsizlerin ancak yüzde 28’inin işe yerleştirilebildiği görülüyor.

         Kayseri’de 2010 yılının ilk 5 ayında iş başvurusunda bulunan işsizlerin sayısı 7 bin 088’e ulaştı. Buna karşılık işe yerleştirme sayısı 1950’de kaldı. Kayseri’de İşkur İl Müdürlüğü tarafından bu yılın Ocak ayında 153, Şubat’ta 233, Mart ayında 441, Nisan ayında 620, Mayıs ayında ise 503 işsiz işe yerleştirildi. Nisan ayına göre Mayıs ayında işe yerleştirilenlerin oranı yüzde 18.87 oranında azaldı.  

Şırnak'ta 1 asker şehit oldu, 3 asker de yaralandı

Şırnak’ın Uludere ilçesi kırsalında teröristlerce yerleştirilen el yapımı patlayıcı infilak etti.
1 asker şehit oldu, 3 asker de yaralandı.
Şırnak-Uludere sınır hattında yapım çalışması devam eden üs bölgesinde teröristlerce yerleştirilen el yapımı patlayıcı infilak etti.
Patlamada 1 asker şehit oldu 3 asker de yaralandı.
Yaralı askerler Şırnak Asker Hastanesi’nde tedavi altına alındı.

Yalancı, fırıldak!

Erdoğan'ın suçlamalarına BDP'den sert yanıt geldi: Yalancı, fırıldak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün partisinin grubunda yaptığı konuşmada Barış ve Demokrasi Partisi'ne yüklenmiş ve ağır suçlamalrda bulunmuştu. Erdoğan, "Bunu da burada ilk kez söylüyorum. Şu anda Güneydoğu'da öyle belediyeler varki; TOKİ'ye burada yatırım yapmayın, biz size yardımcı olamayız diyorlar. Bu çatının yerel yönetimde siyaset yapan temsilcisi olacaksın hem de fakire, fukaraya ev yapacak olanlara destek vermeyiz diyeceksiniz." diye çıkışmıştı.

Başbakan Erdoğan'ın bugün grup toplantısında yaptığı konuşma BDP'yi kızdırdı. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında Erdoğan'ın bugünkü açıklamalarını çok sert bir dille karşılık verdi. Demirtaş, "Sayın Başbakan başka bir ülkenin sorunundan mı konuşuyor yoksa kendi ülkesinin sorunlarından mı konuşuyor. Bir başbakan canlı yayında yalan atabiliyorsa o kişinin iradesi kalmamıştır." dedi.

Başbakan Erdoğan'ı "kendi beceriksizliğinin faturasını hiç sıkılmadan BDP'ye çıkartmakla suçlayan Demirtaş, "Erdoğan bu konuşmasıyla BDP'nin kapatılması talimatını resmen vermiştir" dedi.

FIRILDAK!

AKP'nin amacının çözüm değil tasfiye olduğunu öne süren Demirtaş, "Gelinen noktada Başbakan anaların gözyaşı dinecek derken arkadan envai çeşitlikte fırıldaklar geliştiriyor. Aradan daha bir kaç ay geçmeden görüldü ki başbakanın çantasında bir tane çözüm önerisi yok. ABD, İngiltere ve Bağdat'la iş pişirecek içerde DTP'nin kapatılmasına göz yumacak, bin 500 kadrosunu içeri aldıracak, kendi savcıları aracılığıyla belediye başkanlarını içerde tutacak 13 yaşındaki çocukları rehin tutacak." diye konuştu.

İşte Demirtaş'ın sert çıkışı....

"Sayın Başbakan en açık ifadesiyle yalan atıyor. AKP, BDP'yi hedef tahtası göstererek sorumluluktan kaçmaya çalışıyor. Açık çağrımızdır; Akan kan dursun mu biz sizden daha fazla istiyoruz. Biliyoruz o anaların yüreği nasıl yanıyor biliyoruz çünkü bizim de analarımızın göz yaşları var. Bizim çocuklarımız gemicik değil çocuklarımız kelepçe sahibi. Ne yaparsanız yapın hangi oyunu çevirirseniz çevirin o sandıkta eliniz boş dönecektir. sizin yaptığınız zulmün hesabı da orada sorulacaktır. Bunun hesabını halkımız sandıkta soracaktır.

Sizin TOKİ yatırımı dediğiniz araziler hazine arazisidir. Sizin TOKİ'niz önce arazileri sizin milletvekillerine satıyor ardından şahsi alım gibi gösterip bu kişilerden geri alıyor. Biz bu vurgunu ortadan kaldırmak için engel oluyoruz. Yoksa buralara bir tek çivi çakanın hizmetinde oluruz. Oraya yatırım için gidenler Başbakan'ın ne kadar yalancı olduğunu göreceklerdir.

Bölgede şiddet varmış yatırım yapılamıyormuş. Yalanın daniskası... Bilinçli bir yoksullaştırma ve işsizleştirme politikasını Başbakan başka yerlere yüklemeye çalışıyor."

Seçimlerde emekliler AKP'ye oy verirse iki elimiz yakalarında olacak


Kılıçdaroğlu: Emeklilere sesleniyorum, Başbakan'a bunu sormayacak mısınız: Sen aldığın 10 bin lira ile geçinemiyorum diyorsun, ben 500- 600 TL ile nasıl geçineceğim'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu...

İşte konuşmasından satırbaşları

Başbakan övünür. Geçmişte söylediklerimizin arkasında durduk diyor. 2002’de Tokat’ta söylediği sözü getirdik. Bakalım ne kadarını yerine getirmiş. Hiçbirini yerine getirmiş değil.

AKP artık Türkiye’yi sağlıklı yönetme gücünü kaybetmiştir. AKP Türkiye için artık bir karabasandır. AKP halkın sorunlarından kopmuştur. Sayın Başbakan’ın yaptığı dedikodu üreterek, suni gündemler yaratarak, gerçek gündemden koparmaktır.

Açılımdan bu yana verdiğimiz şehit sayısı 118. Son olarak kocasını yalnız bırakmamak için, eşinin yanında olan Pınar Akdağ’ın şehit edilmesi de hepimizin yüreğini burktu. Neredeyse Başbakan şehitleri suçlayacak. Zemin kaybediliyor, zemin kayıyor, bu oldukça AKP daha baskın olmaya başladı.

Son bir ayda kömür ocaklarında yitirdiğimiz işçi sayısı 31. İkisinin cesedine hala ulaşılamadı. Bu hükümet halka hizmet için değil halka hükmetmek, zulüm uygulamak, onun özgürlüğünü elinden almak için çaba harcayan bir hükümet konumuna gelmiştir. Anadolu kan kaybediyor, Türkiye kaybediyor.

Bir arkadaşımız kitap yazıyor. Yazdığı kitap dolayısıyla soruşturma açılıyor. Daha da önemlisi o kitabı basan yayın evine vergi denetim elemanları geliyor. Bu hukuk halk demokrasi adına yapılıyor. Eğer siz bunları demokrasi hak hukuk adına yapıyorsanız alın o hakkı da demokrasi başınıza çalın.

HESAP VERMEKTEN KORKMUYORUZ

Biz birileri gibi hesap vermekten, eleştirilmekten korkmuyoruz. Bundan korkarsanız bunun sonu baskıcı rejimdir. Bunun sonu demokrasi değil bunun sonu faşizmdir.

Siyaseti iş dünyasına, medya dünyasına sokmak doğru değildir. Biz birleşelim entegre olalım, dost olalım, farklı düşünceleri dile getirelim diyoruz. Onlar özgürlüğü bile kabul etmiyorlar.

Düşünebiliyor musunuz, AKP iktidarı döneminde üniversitelerin sesinin çıktığını görüyor musunuz? Her yeri ele geçireceksiniz, her yer sizin düşüncelerini söyleyecek ve siz buna demokrasi diyeceksiniz, bu doğru değil.

KILIÇDAROĞLU'NDAN EMEKLİLERE: İKİNCİ SINIF VATANDAŞ MISINIZ?

Geçen Salı günkü konuşmada ağırlığı tarıma vermiştik ve şunu ifade etmiştik. Halkın iktidarında, köylü ÖTV’siz mazotu alacak ve traktöre kavuşacak.

Çıkardıkları yasaya sahip çıkmadılar. O yasaya biz sahip çıkacağız. Ama bugün farklı bir gündemimiz var. Bugün emeklilerden söz edeceğiz.

Bakınız 9 milyonu aşkın emeklimiz var. Eşleriyle beraber 13-15 milyon arasında. Emeklilere AKP’nin yaptığı oyunları anlatacağım ve bir şeyler söyleyeceğim.

Önce emekliye bakalım, kimdir? Emekli gençliğinde çalışan, üreten alın teri döken, evine helal lokma götüren, çoluk çocuğunu besleyen, zamanı gelince de emekli olup, aylığını alıp köşesine çekilen kişidir. Emekli budur. Çalışırken gezmediği görmediği yerleri, dünyayı tanımak ister emekli. Ama emekli bu hakkını birileri lütuf verdi diye kazanmaz, emekli emekli olmak için çalışırken primini ödeyen, karşılığını almak isteyen kişidir. Emekli sosyal devletin tapu senedidir.

Şimdi emekliler de diğer vatandaşlar gibi bu ülkede yaşıyorlar. Hiç kimseyi ötekileştirmeyiz derken emekliyi de ötekileştirmeyeceğiz. Emeklilere Adalet ve Kalkınma Partisi, nasıl bir adalet ve kalkınmaysa, ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıyor.

55. madde dedi ki, emeklilere milli gelir artışından pay verilmeyecek. Emeklilerin çocukları çalışıp, kazanıyor, katma değer kazanıyor. Yasa diyor ki bölüşeceğiz, ama emekliyle değil.

Soru bir. Siz bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşı olmayı kabul ediyor musunuz? Bunu kabul etmiyorsanız, bir yıl sonra sandık önünüze gelecek. Kendinize birinci sınıf vatandaşlık yolunu açın.

Yine soruyorum. AKP iktidarında çok önemli bir gelişme oldu. Türkiye’deki dolar milyarderi sayısı Japonya’yı geçti.

Size verilmeyen paylar, kime gitti acaba, bunu da oturup düşünün emekli kahvesinde.

Biliyorum Adalet ve Kalkınma Partisi emeklileri sevmiyor. Nereden çıktı bu emekliler diyor ve neden sevmediğini sorun. Niye sevmiyor? Çünkü AKP sosyal devleti istemiyor, sosyal devlet kavramı yok. Hakça bölüşmeyip, birisini ikinci sınıf yurttaş sınıfına getirirseniz, sosyal devletin dibine dinamit koyarsınız. Yani seçim sandığının bu dinamitin yönü de belli olacak.

BAŞBAKAN'A BUNU SORMAYACAK MISINIZ?

Biz emeklilerle dostuz, emekten ve emekliden yanayız...
9 milyon emekliden sandıkta oy istiyorum.

Başbakan bir röportajında şöyle söylüyor 'Ticaretten kazancım olmasa milletvekili maaşıyla geçinemem'

Şimdi 9 milyon emkliye sesleniyorum. Bunu sormayacak mısınız: Sen aldığın 10 bin lira ile geçinemiyorsun, ben 500- 600 TL ile nasıl geçineceğim

Seçimlerde emekliler AKP'ye oy verirse iki elimiz yakalarında olacak.
gazetevatan

Kayserispor'un ilk bombası: Kennedy Bakırcıoğlu

Kadrosundan birçok isimle yollarını ayıran Sarı-Kırmızılılar, Ajax'ta forma giyen Kennedy Bakırcıoğlu ile  anlaşma  sağladı.
30 yaşındaki orta saha oyuncusu için önceki gün yaptıkları açıklamada, "Bu  futbolcuyla  ilgilenmiyoruz" diyen Kayserispor, yeni sezonda Kennedy'ye forma giydirecek.
 Babası Süryani,  annesi  ise İsveçli olan yıldız oyuncunun bu hafta içinde imza için Kayseri'ye gelmesi bekleniyor.
 Sırasıyla Assyriska Föreningen, Hammarby, Iraklis ve Twente formaları giyen Kennedy, bir dönem Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın da transfer  gündemine  gelmişti. Kennedy, İsveç Milli Takımı'nın formasını da 12 kez giydi.

Gesi'de 3.1 şiddetinde deprem...

Kayseri'de Gesi bölgesinde 3.1, Sivas'ın Koyulhisar ilçesinde ise 2.9 şiddetinde deprem meydana geldi.Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi'nden alınan bilgiye göre, Kayseri'nin Gesi bölgesinde 5.3 kilometre derinlikte 3.1 şiddetinde bir deprem yaşandı.

Orası bir cehennem!

Kırgızistan gelenler, orada yaşadıkları dehşeti anlattılar...
Kırgızistan'ın güneyindeki çatışmalar nedeniyle THY uçağı ile Türkiye'ye gelen Kırgız Günnaz Şayova, Kırgızlar ile Özbeklerin kardeş kardeş geçindiklerini belirterek, provokatörlerin ortalığı karıştırdığını söyledi.

THY'nin ''Manisa'' adlı uçağı ile Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'na getirilen 151 yolcu, İstanbul Vali Yardımcısı Bekir Ergök, havalimanı yetkilileri ve yakınları tarafından karşılandı.

Kızları Esma ve Hatice Şayova ile gelen Kırgız Günnaz Şayova, basın mensuplarının soruları üzerine, ''Biz Kırgızlar ve Özbekler kardeş kardeş geçiniyorduk. Provokatörler ortalığı karıştırdı. İnşallah düzelir'' dedi.

Kırgız eşi İrade Decanteyava ve kızı İlayda Kaya ile Türkiye'ye dönen Ali Kaya da Kırgızistan'da öğrenci olduğunu belirterek, ''Olaylar sırasında dışarı çıkamadık. Büyük bir endişe vardı. Ben eşimin ailesinin evinde kalıyordum. Onun sayesinde kurtulduk'' diye konuştu.

"OTORİTE YOK"

Tekstilci Yavuz Şimşek de vahşetin içinden geldiğini ve Kırgızistan'da otorite olmadığını ifade ederek, ''İnsanlık diye bir şey yok. Her şeyi talan ettiler. Ahıska Türkleri'nden çok büyük yardım gördük. Orası bir cehennem, eğer Ahıska Türkleri olmasaydı biz de burada olamazdık. Ahıska Türkleri bizim için canlarını feda edebilecek kadar yürekli. Onlara da orada yardım edilmesi gerekiyor'' dedi.

"ÖZBEKLERE KARŞI YAPILAN SOYKIRIM"

Öğrenci Ali Ekber Aysel de bir provokasyon sonucu Kırgızlar ile Özbekler arasında çatışma başladığını ifade ederek, ''Orada yaşananlar Özbek asıllılara yönelik bir soykırımdır. Kardeş kanının dökülmesinin durdurulmasını istiyoruz'' diye konuştu.

Eşi Hülya, bebekleri Gülnihal ile Türkiye'ye dönen öğretmen Erdal İnandı da Kırgızistan'da yaşananlara ilişkin şunları söyledi:

"Oş Lisesinde Türkçe öğretmeniyim. Olaylar sırasında Kırgız öğrenci velileri, bizi evlerine götürdü. Türklere karşı sert davranmadılar. Kırgızlar bize sahip çıktı. Kırgızlar ile Özbeklerin çatışmasında yağmalamalar olduğunu gördük.''

ENDİŞELİ BEKLEYİŞ

Havalimanında bekleyenler arasında, uçakta yolcu olarak bulunmayan Türklerin yakınları da vardı. Bunlardan Mehmet Can Tokay, oğlu Sedat Tokay'ın Oş Üniversitesinde İngilizce Bölümünde okuduğunu, oğlunun şu anda orada yaralı olduğunu ve hastanede yattığını söyledi.

Tokay, ''Oğlum ameliyat edilmiş. Özbek asıllı eşi Nagina Tokay'ın da yaralı olduğunu öğrendik. Acilen oradan getirilmelerini bekliyorum'' diyerek yetkililerden yardım istedi.

BÜYÜKELÇİLİK: YAŞANANLAR ÇETELERİN İŞİ
Kırgızistan'ın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Ramazan Dırıldayev, Kırgızistan'da son günlerdeki çatışmaların, ülkede yaşayan Özbeklerle Kırgızlar arasındaki bir etnik çatışma değil çetelerin kışkırtması olduğunu söyledi.

Kırgızistan'ın güneyinde 11 Haziran gecesi patlak veren çatışmaları değerlendirmek üzere Kırgızistan'ın Ankara Büyükelçiliğinde bir basın toplantısı düzenleyen Dırıldayev, çatışmaların kesin bilançosunu şu an için vermenin mümkün olmadığını, ancak resmi rakamlara göre 171 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.

Gayrı resmi rakamlara göre can kaybı sayısının çok daha fazla olabileceğini belirten Dırıldayev, Özbek ve Kırgız geleneğine göre ölenler hemen defnedildiği için kesin rakamlara ulaşmanın zor olabileceğinin altını çizdi.

"ÜLKEYİ ÇARPIŞMANIN İÇİNE SOKTULAR"

Kırgızistan'daki çatışmalarla ilgili son iki dönemde ülke yönetimini elinde bulunduranları suçlayan Dırıldayev, önceki iki yönetimin demokrasiye inançları olmadığı için ülkenin çatışmaların içine sürüklendiğini kaydetti.

"Yaşanan olaylar üzüntü verici" diyen Dırıldayev, olaylara dışarıdan bakıldığında her ne kadar etnik kökenli gibi görülse bile bunların etnik çatışma olmadığını, "daha önceki iktidarı destekleyen bir takım çetelerin" kışkırtmasıyla olayların başladığını belirtti.

"Çatışmalar, 27 Haziranda yapılacak referandumu etkileyecek mi?" sorusunu yanıtlayan Dırıldayev, olayların etkilemeyeceğini, yeni anayasayla ilgili referandumun zamanında yapılacağını söyledi.

Yeni anayasa sonrasında Kırgızistan'ın parlamenter demokrasiye geçiş yapacağını belirten Dırıldayev, ekim ayındaki seçimlerle birlikte Kırgızistan'ın Orta Asya'da parlamenter demokrasi sistemini uygulayan ilk ülke olacağını ifade etti.

"ASKERE DEĞİL İNSANİ YARDIMA İHTİYAÇ VAR"

Kırgızistan hükümetinin Rusya'dan asker talep etmesi ve Rusya'nın da bu öneriye "ret" yanıtı vermesiyle ilgili de Dırıldayev, "Kırgızistan'ın şu anda askere ihtiyacı yok, insani yardıma ihtiyacı var" diye konuştu.

Çatışmalardan sonra sınırını mültecilere açan Özbekistan hükümetine teşekkür eden Dırıldayev, Özbek ve Kırgız halklarının kardeş olduğunu belirtti.

A.A

O soruya yanıt geldi

Erdoğan'ın "Sen kimin avukatısın?" sorusuna muhatabından yanıt geldi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde (KTÜ) fahri doktora takdimi için düzenlenen törende, "Eksen kayması" tartışmalarına yanıt vermişti. Erdoğan, "Biz AB üyeliğinden vazgeçecek değiliz. Biz dersimizi çalışmaya devam ediyoruz" demişti.

İsrail'in kanlı baskını sonrasından Ankara-Tel-Aviv atasında yaşanan krizle ilgili olarak da hem dünya hem de ulusal basına çıkışmıştı. Erdoğan, "Önceki gün yine manşet attılar, 'Türkiye Batı'dan kopuyor, Türkiye yönünü Arap ülkelerine döndü' diye yaygara koparıyorlar. Açın bakın İsrail basınına da inadına aynı şeyi söylüyorlar. İsrail destekli uluslararası basın da aynı şeyi söylüyor. Talimatı aynı yerden alıyorlar. Bunu yabancı basın dedi diye sen neden yemeyip içmeyip bu iftiraları, bu kara propagandayı hemen kendi gazetene taşıyorsun?" diye çıkışmıtı.

Başbakan Erdoğan, "O yabancı gazete, İsrail'e hizmet etmek için kurulmuş, görevini yapıyor. Peki sen kime hizmet ediyorsun? sen hangi görevi yerine getiriyorsun? Senin ülken bir mücadele veriyor, senin milletin ayağa kalkmış, ölen kardeşleri için ağlıyor. Peki sen hangi ülkeye, hangi millete hizmet ediyorsun?" diye sordu.

Erdoğan, "İsrail'de yayınlanan gazeteleri önünüze koyun, sonra Türkiye'deki birtakım malum gazeteleri o gazetelerin yanına koyun, inanın, lisan dışında hiçbir fark göremezsiniz. Çünkü bunlar taşeron. Köşe yazarlarının yorumlarını dinliyorsunuz, 'İsrail'den bu yönetim gitmedikçe, Türkiye'de de AK Parti iktidarı değişmedikçe, Türkiye-İsrail ilişkileri değişmez. Sana yazıklar olsun, sen kimin avukatısın?" demişti.

"BEN KİMİN AVUKATIYIM?"

Erdoğan'ın bu çıkışına bugün yanıt geldi. Hürriyet yazarı Mehmet Y.Yılmaz, bugünkü köşe yazısında "Ben kimin avukatıyım?" başlıklı yazısında "Türkiye'de bu hükümet, İsrail'de de o hükümet giderse Türkiye-İsrail ilişkileri düzelir" diyen benim çıkışında bulundu.

İşte Mehmet Y. Yılmaz'ın Başbakan Erdoğan'ın "Sen kimin avukatısın? sorusuna köşesinden yanıt verdiği o yazısı...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’de bu hükümet, İsrail’de de o hükümet giderse Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzeleceğini” yazan gazetecilere “Sen kimin avukatısın ya” diye sordu.
Doğal olarak soruyu üzerime alındım, çünkü bu cümleyi ben yazmıştım.
Madem merak ediliyor söyleyeyim: Ben kendi fikirlerimin avukatıyım. Türkiye ve İsrail halkları arasında çatışma ve sorun olmasının iki halkın çıkarlarına aykırı olduğunu düşündüğüm için bir anlamda Türkiye ve İsrail halklarının da avukatı sayılırım.
Soruyu böylece yanıtladığıma göre, şimdi esas meseleye geçebilirim. Başbakan’ın “avukatlık” mesleği ile ilgili bir sorunu var gibi geliyor bana.

Birisi bir söz söyledi ve Başbakan bunu beğenmediyse soru hazır: “Sen kimin avukatısın?”

Soru böyle ortaya konunca ister istemez Başbakan’ın bu durumu “olumsuzladığını” düşünüyorum.
Oysa avukatlık, başka meslekler gibi saygıdeğer bir meslektir. Avukat için savunduğu kişinin ya da durumun önemi elbette vardır ama asıl olan herkesin hakkının hukuk kuralları içinde savunulabiliyor olmasıdır.

En azılı katilin bile hukuk desteği almak ve savunulmak hakkı vardır ve avukatlar da bunun için vardırlar.
Bu nedenle avukatları, savundukları kişilere ya da durumlara bakarak yargılamak, onlara kötü bir iş yapmakta olduklarını söylemek kimsenin haddi olmamalıdır.

Öte yandan bu soru Başbakan’ın kendisini hem savcı hem yargıç yerine koyduğunu da düşündürtüyor bana. Bir mesele hakkında iddiada bulunuyor, kararı da kendisi veriyor, sonra o karara karşı çıkanlara kızıyor.

Demokratik bir ülkede sıkça tekrarlanması hiç iyi bir durum değil, söylemiş olayım.


Superonline.com

Pişti oldular

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ile AK Parti Tokat Milletvekili Dilek Yüksel "pişti" oldu.
Başkent Öğretmenevinde katıldıkları toplantıda benzer ceket giyen Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ile AK Parti Tokat Milletvekili Dilek Yüksel "pişti" oldu.

Çubukçu, Başkent Öğretmenevinde düzenlenen ''Eğitimde Kalite Yönetimi Uygulamaları 6. Paylaşım Toplantısı''nda konuştu. Çubukçu, daha iyi sonuçların daha kısa sürede ve daha az maliyetle alınması için organizasyonlar oluşturma arzusunun yönetimde yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olduğunu ifade etti.

Toplam kalite yönetiminin de bunlar arasında yer aldığına işaret eden Nimet Çubukçu, insan unsurunun yanında diğer bütün kaynakların etkin ve verimli şekilde kullanılmasını ve işin ilk seferde doğru olarak yapılmasını esas alan, sürekli gelişmenin temeli olarak gören ve kurumun temel politikasına kalite olgusunun yön vermesini benimseyen bir kültürün hakim olduğunun görüldüğünü kaydetti.

İnsan kaynağının kalitesi geliştirilmeden başka alanlarda kalitenin artırılamayacağına da işaret eden Çubukçu, eğitim yöneticileri ile öğretmenlerin bilgi ve becerilerinin artırılmasının en önemli gündem maddelerinden olduğunu bildirdi.

Hem öğretmenlerin, hem de Bakanlık personelinin çağın gereklerine uygun olarak donatılmasının ve performanslarının izlenerek geliştirilmesinin önemini de vurgulayan Çubukçu, şöyle konuştu:

''Dolayısıyla toplam kalite üretiminin bir teoriden çok yaşayan bir model olduğunu, eğitim, öğretim, tecrübe ve yeterli insan gücü olmadan, toplam kalitenin uygulanamayacağın aklımızın bir köşesinde daima tutmamız gerekiyor. Yer üstü ve yer altı kaynaklarımız ne kadar zengin olursa olsun, jeopolitik konumumuz ne kadar önemli olursa olsun, bu zenginlikleri harekete geçirecek nitelikli insan gücünü yetiştirememişsek, bu zenginliklerin ve kaynağın hiçbir anlamı olmayacaktır.''

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, toplam kalite yönetiminin, her etkinliğin performansını sayılarla ifade edilebilecek şekilde ölçülmesini hedeflediğini belirterek, Bakanlık olarak birey performansının yanı sıra, kurum ve ekip performanslarının da ölçülebileceğini bu uygulamalarda gördüklerini söyledi.

Toplam kalite yönetiminin kamu hizmetlerinde kaliteye dikkat çeken çok önemli bir uygulama olduğunu belirten Çubukçu, Milli Eğitim Bakanlığının 6 yıldır kalite ödülleri verdiğini ve kaliteli yönetimin yaygınlaşması için paylaşım toplantıları yaptığını söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, ''Ülkemizde kendine bağlı kurumlarda kalite değerlendirmesi ve ödüllendirmesi yapan başka bir kurum da yoktur. 2001-2009 arasında ulusal kalite ödül sürecinde ödül alan 30 kurum içerisindeki 10 okul da bizim okullarımızdır'' diye konuştu.

Çubukçu, Kalite Derneğinden ödül alan okulların aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığından da ödül aldığını, bunun yapılan değerlendirmelerin güvenilir olduğunu da ortaya koyduğunu ifade etti.

Nimet Çubukçu, daha sonra etkinliğe katılan okulların stantlarını gezerek bilgi aldı.

Toplantıya Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Esengül Civelek ile AK Parti Tokat Milletvekili Dilek Yüksel de katıldı.

AA

Askere taciz ateşi

Hakkari'nin Çukurca ilçesi Şine Dağı mevkiinde askerlere teröristlerce taciz ateşi açıldı.
Hakkari Valisi Muammer Türker, Hakkari-Çukurca kara yolunun 50. kilometresindeki Şine Dağı mevkisinde sabah saatlerinde arazi arama-tarama faaliyeti yapan askeri unsurlara terör örgütü PKK üyelerince roketatarlı ve uzun namlulu silahlarla ateş açıldığını belirtti.

Ölen ve yaralananın olmadığı saldırıya güvenlik güçlerinin anında karşılık verdiğini kaydeden Türker, saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin yakalanması için bölgede hava destekli geniş çaplı operasyon başlatıldığını ifade etti.

A.A

ABD-Rusya ele geçirme savaşı

Bahçeli, Kırgızistan'daki olayların ABD ile Rusya arasındaki savaş olduğunuı söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kırgızistan'daki olayların, ABD ile Rusya'nın bölgeyi el geçirme mücadelesinin sonucu olduğunu söyledi.

TBMM'de partisinin haftalık grup konuşmasını yapan Bahçeli, sözlerine, Kırgızistan'da meydana gelen etnik çatışmayla başladı. Bahçeli, şunları söyledi:

"Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra hürriyetlerine kavuşan Türk dünyasında arzu edilen refah bir türlü gelmemiştir. 100 milyon Avrasya ve Kafkasya Türklüğü arzu ettiği huzura erişememiştir. Aynı geleneklere sahip Ortadoğu Türklüğü birbirine hasım haline getirilmiştir. Avrasya coğrafyasındaki soydaşlarımızın yaşadığı sorunların bir diğer nedeni, küresel güçlerin zengin kaynakları elde etme savaşıdır. Özellikle, ABD ile Rusya arasındaki ele geçirme savaşı bölgeyi tam bir huzursuzluğa itmiştir."

'Genel başkanın takdiri'

Gürsel Tekin, CHP'de "İstanbul düğümü"nü çözen gelişmelerle ilgili soruları yanıtladı.
CHP Genel Merkezi'nde bir basın toplantısı düzenleyen eski İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, "Görevim Kılıçdaroğlu'nun yanında olmak dedi.

İstifa eden İstanbul il örgütü yöneticilerine kırgın olduğunu ifade eden Tekin, "Keşke sitemlerini bana iletselerdi" dedi.

C HP Kurultayı aşamasında ayrı bir liste hazırlayıp hazırlamadığı da sorulan Tekin, "Liste mevzusuna söyleyeyim. Parti içi demokrasi farklı düşüncelerin olması son derece doğaldır. Farzedinki söylenenler doğru, parti içinde farklı düşünmenin bir sakıncası olabilir mi?" diye sordu.

Daha şubat ayında Gürsel tekin'in arkasındayız diyen 18 kişiden 8 tanesi karar değiştirdi. Siz "Bir takım ortaklıklar biter, suç ortaklığı bitmez' demiştiniz." hatırlatması yapılan toplantıda Tekin'e "Bununla ilgili olarak ne demek istediniz" sorusu yöneltildi. Tekin, "Ben CHP ailesi içinde böyle kirliş ilişkilerin olacağına inanmıyorum. Siyasette mütlak birlektelik, mutlak ayrılıklar yoktur." yanıtını verdi.

"YANIMDA OLACAKSIN DEDİ"

CHP'de "İstanbul krizi"ni bitiren gelişmelerle ilgili olarak da Tekin, "Dün sayın genel Başkan beni aradı. 'Beraber çalışacağız, yanımda olacaksın' dedi. Ben de bunu kabul ettim. Makam mevkinin hiçbir önemi yok. Ne görev verilirse canla başla yapmaya çalışırım. Görevle ilgili kararı sayın genel başkan verecek" dedi.

"Sizim için genel başkanlık yolu açılmış olabilir mi?" sorusunu da "Benim hiçbir zaman CHP'de genel başkanlık talebim olmadı. Başkan Yardımcılığı konusun da yetki sadece genel başkana aittir." şeklinde açıklamada bulundu.

Superonline.com

'Bunun adı Neo-Hilafet'

Ortadoğu uzmanı Prof. Kepel, Türkiye'nin yeni dış siyasetini Newsweek Türkiye'ye yorumladı.
90’larda Türkçe’ye çevrilen “Tanrının İntikamı,” “Allah’ın Batısında” “Cihat: İslamcılığın Yükselişi ve Gerilemesi” gibi kitaplarıyla İslamcılık akımına yeni bir bakış açısı getiren ve araştırmalara kaynak olan Gilles Kepel, Newsweek Türkiye’den Semin Gümüşel Güner’e konuştu.

İran’la ilişkilerden, İsrail’le yaşanan gerilime, Brezilya’yla ortak tavırdan Ortadoğu’daki yeni ilişkilerine Türkiye’nin izlediği yeni politikayı “Neo-hilafet politikası” olarak adlandıran Keppel, “Türkiye çok önemli bir ekonomik güç olma yolunda ve siyasi alanda da ekonomik dinamizminden en fazla şekilde istifade ediyor” diyor.

İşte Ortadoğu ve İslam uzmanı Prof. Gilles Kepel’le yapılan o söyleşi:

AB'YE SUNULAN YENİ BİR ANLAŞMA

Sizce Türkiye’nin ekseni nerede?
Türkiye Avrupa ve Ortadoğu’nun kesişme noktasında ve bu bile yeterince karmaşık. Bence Türkiye’nin politikası çok normal. Çok önemli bir ekonomik güç olma yolunda ve siyasi alanda da ekonomik dinamizminden en fazla şekilde istifade ediyor. Eskiden Avrupa Birliği’nin kapısını çalan ama içeri alınmayan Türkiye, bugün kapının yanında ve “işte, size bir anlaşma” diyor.

Türk dış politikası Neo-Osmanlıcı mı?
Hayır. Çünkü Araplar için Osmanlı İmparatorluğu emperyal bir baskı demektir. Neo-Hilafet daha doğru. Kaldırıldığı dönemde hilafet, ruhani ve politik bir liderlik olarak görülüyordu. Bugünkü tablo aynı.

"TÜRKİYE BOŞLUĞU DOLDURABİLECEĞİNİ ANLADI"

“Neo-Hilafet” politikasının kodları neler?
Ekonomisi gelişen Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı var. Bu açıdan Rusya’ya bağımlı. Ama doğu komşuları – Irak Kürtleri, İran ve Azerbaycan – enerji ihracatçıları. Türkiye, bölgede arabulucu politikasıyla daha da güçlenirken, enerjisini farklı kaynaklardan karşılamayı da garantiliyor. Neo-hilafet politikası Türkiye’nin ekonomik çıkarlarına da katkı sağlıyor. Bugün Ortadoğu’yu etkileyen üç kriz ekseni var: İsrail – Filistin, Körfez ve Afganistan. Türkiye üç bölgede de önceden elinde olmayan kartlara sahip. Bugün Arap ülkelerinin yüklenemediği, Sünni, anti-siyonist, Filistin taraftarı bir tür liderlik eksik. Türkiye bu boşluğu doldurabileceğini anladı. Ama bunun bir bedeli var.

Nedir bu bedel?
Türkiye - Brezilya, İran ve Batı arasında kilit rol oynamayı düşündü. Ama BM’deki oylamada izole oldular. Türkiye’de etkili kesimlerin –AK Parti’yi liberal bir proje olarak destekleyenlerin bile- bu dışlanmış konumdan hoşlandığından emin değilim. Elbette bu, AB ile yakınlaşma konusunda da şüphe doğuruyor. Türkiye’nin AB’deki destekçileri yaptırımları reddederken, “Türkiye AB ile aynı siyasetleri izliyor” tezini nasıl savunabilir? Bu çelişki Türk toplumunu ve AK Parti’yi meşgul ediyor. Ayrıca gemi meselesi ile ilgili pek çok soru var. Mesela Türkiye neden bu kadar ciddi sonuçlar doğurabilecek bir konuda insiyatifi İHH gibi radikal İslamcı denebilecek bir kuruluşa bıraktı? Ortadoğu politikasının bedelleri politik açıdan pahalıdır. Avrupa’nın o bedelleri ödeme gücü yok.

"AB AÇISINDAN İRAN YERİNE TÜRKİYE DAHA İYİ"

Neden?
ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın “Ortadoğu’da Amerikalılar yemek yapar, Avrupalılar da bulaşıkları yıkar” sözü, iyi yemeğe meraklı biz Fransızları üzmüştü. Avrupa Gazze ve Filistin’e çok para harcasa da, siyasi kararlar ABD’de alınır. Ortadoğu’da arabuluculuk için birinci ligde oynamak gerekli. Bugün bunu yapabilecek tek ülke ABD. Fakat petrol sızıntısı ve sağlık reformu gibi iç meseleler, çok kutuplu dünyada ABD’nin etkisini azalttı. Başka aktörlerin doldurmak istediği bir boşluk oluştu. Ortadoğu’da bu role soyunmak iç politikada da sorun yaratır. Türkiye’nin açmazı da bu.

AB buna nasıl bakıyor?
Avrupa’dan görünen, Türkiye’nin istikrarsız Ortadoğu’da istikrar sağlayıcı bir rol istediği. AB açısından, Ahmedinejad’ın İran’ı yerine neo-hilafet arzusundaki bir Türkiye daha iyi. Ancak istikrarı sağlamak için herkesle konuşulabilmeli. Fakat Mavi Marmara olayından sonra Türkler'de ciddi bir İsrail karşıtlığı oluştu. Böyle sürerse, bugüne kadar iyi kotardığı arabuluculuk rolünü artık oynayamaz.

"ORTADOĞU'DA TÜRKİYE ALGISI DEĞİŞTİ"

ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Türkiye’nin AB tarafından dışlandığı için Ortadoğu’ya yaklaştığını söyledi.
Avrupa ne yaparsa yapsın, Türkiye ekonomik gücünü Ortadoğu’da siyasi güçle en etkin şekilde kullanmak isteyecekti. Ayrıca Araplar arasında şimdiye dek Türkiye’nin imajı olağanüstü değildi. Bunun bir nedeni İmparatorluk geçmişi ve Arap milliyetçiliğinin önce Osmanlılar’a karşı doğması, diğeri İsrail müttefikliği. Ama neo-hilafet politikası Türkiye algısını değiştirdi.

Ortadoğu Birliği projesi gerçekçi mi?
İdeolojik olarak, neo-hilafet bağlamında gerçekleştirilebilir ama siyasi olarak çok pahalıya mal olacaktır. Birbirinden hiç hoşlanmayan Suriye ve Ürdün’ü bir araya getirmeye çalışıyor. Lübnan’dan bahsetmiyorum bile. Mısır da memnun değil. Bu, Arapların zayıflığının işareti çünkü lider Türkiye olacak. Böyle bir Sünni birlikte tek rakip İsrail olmaz, İran da olur.

Türkiye bu bedeli ödeyebilir mi?
Bu bir risk. Kuşkusuz Türk vatandaşlarını ilgilendiriyor. Dokuz kişi öldü. Türkiye’nin hırsı anlaşılabilir ama acaba bu siyasi arzu Türkiye’yi istikrarsızlaştırır mı? Hırslarla kapasiteyi birbirine uydurmak lazım.

TIR çarptı!

Sanayi kazanı taşıyan TIR, üst geçide çarptı.
Yalova'da sanayi kazanı taşıyan TIR, 130 kara yolu üzerinde bulunan Altınova ilçesine bağlı Tavşanlı beldesindeki üst geçide çarptı.

Olayda, 4 metre 80 santimetre yüksekliğindeki üst geçit büyük bir gürültüyle ikiye ayrılarak yıkıldı. Kazada şans eseri can kaybı yaşanmazken, TIR'ın taşıdığı kazanda hasar meydana geldi.

Altınova Belediye Başkanı Metin Oral ile Tavşanlı Belediye Başkanı Kadri Çiçek de olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. Olay nedeniyle trafik yan yollardan sağlanırken yolda uzun araç kuyrukları oluştu. Tavşanlı Belediyesine ait iş makineleri üst geçit enkazını kaldırmak için çalışma başlattı.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Ağzındaki baklayı çıkardı

Netanyahu "Komisyonun İsrail’in aleyhine değil, lehine çalışacağını" söyledi.
İsrail hükümeti, 31 Mayısta 9 Türk’ün ölümüyle sonuçlanan Gazze’ye yardım götüren gemilere saldırıyı soruşturmak üzere kurulan komisyonu oy birliğiyle onayladı.

İsrail Yüksek Mahkemesi eski yargıçlarından Yaakov Turkel başkanlığında oluşturulan komisyonda, ikisi yabancı gözlemci 5 kişiden oluşuyor. Yabancı gözlemciler oturumlara ve müzakerelere katılabilecekler, ancak oy hakları olmayacak.

Bu arada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, soruşturma komisyonunun asıl amacının, "İsrail’in yasalara uygun, sorumlu ve şeffaf bir şekilde hareket ettiğini tüm dünyaya göstermek olduğunu" savundu.

Parlamentodaki Likud grubuna konuşan Netanyahu, oluşturdukları bu komisyonla olayı soruşturmalarının, "uluslararası siyasi arenada İsrail’in mücadelesini kuvvetlendirecek mümkün olan en iyi seçenek" olduğunu söyledi.

"Hiçbir şey yapmamış olsaydık, tahmin ederim ki, dünyada çok kötü problemlerle karşı karşıya olacaktık. Ama bu koşullar altında, en iyi şekilde hareket ettik" diyen Netanyahu, "Ortaçağ’dan kalma karanlık güçler, bize ateş püskürüyor" diye konuştu.

Netanyahu, İsrail devletine karşı zorlu ve devam eden bir mücadelenin söz konusu olduğunu, tüm dünyadaki İsrail düşmanlarının öncülüğünde bir "nefret seli" ile karşı karşıya bulunduklarını savundu.

İsrail Başbakanı, müttefiklerinden de gelebilecek "bazı sürprizlere hazır olunmasını" istedi, buna rağmen "komisyonun İsrail’in aleyhine değil, lehine çalışacağından emin olduğunu" belirtti.

Bahçeli, dış politika adımlarını yerden yere vurdu.'Meclisi basarız Erdoğan'ı asarız' sloganını hatırlattı

Grup toplantısında açılım üzerinden hükümete sert eleştirilerde bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dış politika adımlarını da yerden yere vurdu.


MHP gurup toplantısında partililerine seslenen Genel Başkan Devlet Bahçeli, hükümeti açılım üzerinden vurdu. Geçtiğimiz günlerde BDP'li kadınlar mitinginde atılan 'Meclisi basarız Erdoğan'ı asarız' sloganını hatırlatan Bahçeli, 'Bu sözlerin hesabını sormak bizim boynumuzun borcudur' diye konuştu. 
Erdoğan'ın 'Irak'ta yüzbinlerce dul kadının sorumlusu kim' sözlerini de hatırlatan Bahçeli, Erdoğan'ın albüm fotoğraflarına bakmasını istedi.
İşte Bahçeli’nin açıklamalarının satır başları:
Başbakan Erdoğan açılım hala sürüyor diyerek Celal Amcası'yla hatıra fotoğraflarda yer alacaktır. 25 yıllık mücadelenin bir numaralı sorumlusu PKK terör örgütüdür. PKK Kanlı bir projenin taşeronudur. Mevcudiyetini devam ettirmek için uluslararası arenada sürekli destek görmüştür. Bazen açık açık bazen gizli gizli komşu ülkeler de olmak üzere bu oyunda yer almıştır.
Saldırıların hesabını sormak içinBarzani PKK'nın beslenme yollarını bugüne kadar açık tutmuştur. PKK kadroları da bazen Suriye'nin bazen İsrail'in, Avrupa'nın yardımıyla varlığını sürdürmüştür. Bugün yaşadığımız acıların hesabını sormak için Barzani ve ABD'ye bakmalıyız.
İktidar, terör örgütünün insafa gelmesini beklemiş, caydırıcı güce başvurmamıştır. İskenderun'daki saldırıları özellikle sadece İsrail'in üzerine atarak peşmergenin gözden kaçırılması dikkatimizi çekmiştir.
Kimse karnından konuşmasınŞayet iddia edildiği gibi AKP hükümetinin demokrasi adımlarını terörle engellemeye çalışıyorlarsa bunun sorumlularını kendisi bulmalıdır. Kimse karnından konuşmasın. Başbakan'ın terörün tırmanışının gerekçesini başka yer de aramaya gerek yoktur. Başbakan'ın döneminde hiç bir tahkikata uğramadan elini kolunu serbest kalabiliyor. Sonrada 'Meclisi Basarız Erdoğan'ı asarız, Dişe diş, kana kan Seninleyiz Öcalan' sözlerine Erdoğan ses çıkarmasa da buna tepki göstermek bizim boynumuzun borcudur.
Eğer bir hükümet dış politikada zafer kazandık diyorsa hangi milli meselenin lehimize çözüldüğüdür. AKP ülkemizde iş başına geçeli 7,5 yılı aşmıştır. Yaptıklarını da yapamayacaklarını da ortaya koymuştur. Bugüne kadar Ermeni meselesi, Kıbrıs sorunu, AB süreci, Irak'ta aşiret reislerinin PKK ile olan bağlantıları hala sürmektedir.
Yahudi kuruluşlarından ödüller almıştırKürsel güçler karşısında sessiz kalınmıştır. Süleymaniye'de askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde, Ermeni iddiaları parlamentolarda kabul edildiğinde hükümetimiz sessiz kalmıştır. AKP'nin uluslararası arenada milli bir kimlik oluşturamamıştır. Başbakan'ın hükümetlerinin icraatleri çelişkilerle doludur. Bir taraftan İsrail eleştirilmiş diğer yandan Yahudi kuruluşlarında ödüller alınmıştır.
Küresel zalimlerle el ele tutuşarak İslam'a karşı yapılan zulme nasıl sessiz kaldınız. Başbakan'ın küresel güçleri eleştirmesi , yediği darbeler sonrasına nihayet gerçekleri görmeye başlamıştır. Nitekim Başbakan Erdoğan eşbaşkanı olduğu Irak politikasını eleştirmiş, bu eleştiri de sakat dışpolitikanın artık izlenmeyeceği izlenimi var. 'Yüzbinlerce kadını kim dul bıraktı' sorusunu soruyorsa kanlı albüm karelerine alıp bakmalıdır. Orada kendisini de görecektir. Başbakan bu sözleri söylemekle geç kalmıştır. 1 milyon insan hayatını kaybetmiştir.
Başbakan yaptığı işbirlikten pişman olduğunu itiraf etmelidir. Başbakan'ın acilen yapması gereken Irak politikasını gözden geçirerek gerçeği net bir şekilde görebilmelidir.
Erdoğan ABD küresel senaryolarının taşeronu olmaktan vazgeçmelidirErdoğan Türkiye'nin milli davaları konusunda yeni bir sayfa açmalıdır. Irak'da çuval geçirilirken, askerlerimiz şehit edilirken, terör yuvalarına hangi gerekçelerle operasyon yapılmaması bir kez daha iyi düşünmelidir.
Halen Açılım diye tutturuyorsunuz. Yıllardan beri Irak'ta alkışladığı kimin zulmüdür. PAPA heykelleri önünde imzalar atarken sızlayan kemikler kimin kemikleridir. Biz gerekirse Karadeniz gibi kükremesini biliriz diyen ama peşmerge karşısında susan kimdir. İslam karşıtı NATO Genel Sekreteri'ni seçen kimdir? Askere kelle, teröriste Abi diyenler kimdir?
Eksen kayması değil merkez kaymasıHükümetin İran kararı kendi içinde tutarlıdır. Eksen kayması iddiaları Cumhurbaşkanı'nı da telaşlandırmış ve acil bir eksen kayması yoktur değerlendirmesi yapmak zorunda kalmışlardır. Ardından BAtı'ya karşı nasıl hayranlık duyduklarını açıklamışlardır. Bu bir eksen kayması değildir bu bir merkez kaymasıdır. Merkez, Erivan, Brüksel, Washington Erbil olmuştur. AKP küresel güçlerden yeni bir görev mi almıştır yeni bir rol mü çalmıştır.
Günlük hayatından bunalan vatandaşlarımız için yaşamak başlı başına büyük bir meşkale haline gelmiştir. Huzurluyuz mutluyuz diyebilen bir kesime rastlamak mümkün değildir. Çiftçilerimizin sorunları katlanmış ve her geçen gün durumları daha da kötüye gitmiştir.
Konuya sadece gıda güvenliği açısından bakmamak da gereklidir. Çiftçi kardeşlerimiz devasa sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını görüyoruz. Hükümet çiftçilerimizi küçümsüyor ve altan alta çiftçiliği ortadan kaldırmaya çalışıyor. Başbakan Erdoğan Konya'ya gidip çiftçinin buğdayını değil de dış politikayı iç siyasete alet ediyor. Hamasa sahip çıkıyor ama çiftçimizi dikkate almıyor. Türk çiftçisine lan diye hitap eden  başbakanın Irak'ta 1 milyon müslümanı katleden ABD'lilere saygıda kusur etmediği ortadadır.
Türk çiftçisi bu zilleti hiç bir zaman unutmayacak ve çektiği çilelerin hesabını Başbakan Erdoğan'ın önüne koyacaktır. Türk çiftçisi kükreyecek ve AKP'yi süpürecektir.
Yabancı yatırımcıya şirin görünmek için tavizler veren hükümet çiftçiye pahallı mazotu reva görmüştür.  Üretimdeki girdi maliyetleri en az 3 kat oranda artmıştır. AKP hükümeti tarafından bu ayın ilk haftasında açıklanan hububat alım fiyatları bir kere daha maliyetlerin altında kalmıştır. Dikkat ederseniz çiftçimizin satış rakamındaki artış oranı yüzde 9 civarındadır. Tarım enflasyonundaki artış ise yüzde 18'i geçmiştir. Her şey ortadadır. Çiftçimiz yoksul ve perişandır. Yüzbinlerce çiftçimiz yaşadığı yerleri terk edip geldikleri yerlerde yarı aç yarı tok hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır.
Çiftçimiz beklediği kadar çıkmayan mahsulün ücretini bir ay sonra alacaktır. Peki sayın başbakan gemiciklerinin ücretini bir ay sonra mı ödemektedir.
Buğday ithalatının yasaklanması doğru bir tavırdır. Açılım safsatasıyla terörü azdıran hükümet gecikmeksizin tarım kesimine açılım yapmalıdır.
Tarlasında sıcağın altında dua eden çiftçimiz AKP'yi de siyasetin harman yeri olan sandıkta hesabını soracaktır. Kurtuluş yakındır. Bir gün gelecek kimse başbakanın sesini kimse duymayacaktır.  

Ölümden kaçış!

Kırgızistan'daki Türk vatandaşlarını getiren uçak İstanbul'a indi.
Türk Hava Yollarının (THY) Kırgızistan'ın güneyinde yaşanan çatışmalar nedeniyle Türk vatandaşlarının tahliyesi için tahsis ettiği ''Manisa'' adlı uçağı, İstanbul'a indi.

Kırgızistan'daki çatışmalardan dolayı bu ülkenin Celalabad ve Oş kentlerinde bulunan Türk vatandaşlarının tahliyesi için Dışişleri Bakanlığının isteği üzerine tahsis edilen Boeing 737-800 tipi 159 yolcu kapasiteli uçak, saat 10.28'de Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'na inişini gerçekleştirdi.

Havalimanına inen Türk vatandaşlarının ifadelerine göre, özbekler için ülkede büyük tehlike var. Sokaklar evler yanmış durumda. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı herhangi bir saldırıda bulunulmadı. Şuanda sukunet var. Türkiye'nin gönderdiği uçakla yurda dönen Türk vatandaşlarının her hangi bir sağlık problemi olmadığı bildirildi.

ÖLÜ SAYISI ARTIYOR

Kırgızistan'ın güneyindeki Oş ile Celalabad eyaletlerinde Kırgızlar ile Özbekler arasında süren çatışmalarda 171 kişinin öldüğü, yaklaşık 1800 kişinin yaralandığı bildirildi.

NE OLMUŞTU?

Kırgızistan'ın güneyinde 11 Haziran gecesi Kırgızlar ile Özbekler arasında patlak veren çatışmalar, hızla yayılmıştı. Geçici hükümet, olayları önlemekte etkili olamazken, güvenlik güçleri de yeterli müdahaleyi yamamadı. Onbinlerce Özbek, sınıra kaçıyor. Ülke iç savaşın eşiğine geldi.

BM hava koridoru istedi

Acil olarak oluşturulacak hava koridoru Kırgızistan'a insani yardım için kullanılacak.
BM, Kırgızistan'ın güneyindeki etnik çatışmalar sonucu onbinlerce kişinin bulundukları bölgeleri terketmesiyle güç koşullar altında kalmaları nedeniyle, bu ülkeye insani yardım için acil hava koridoru açılmasını önerdi.

BM Genel Sekreteri'nin siyasi işlerden sorumlu yardımcısı Lynn Pascoe, Kırgızistan ile ilgili gelişmelerin ele alındığı Güvenlik Konseyi'ndeki bilgilendirme toplantısında, acil olarak oluşturulacak hava koridorunun bu ülkeye insani yardım ulaştırılması için kullanılabileceğini söyledi.

BM'nin başta Oş'takiler olmak üzere, çatışmalardan etkilenen insanlara gıda, içme suyu ve elektrik enerjisi sağlanması için çaba harcadığını anlatan Pascoe, bu konudaki küresel çağrının da hafta içinde yapılmasının planlandığını kaydetti.

Kırgızistan'ın içinde bulunduğu güvenlik sorunu nedeniyle bölgede insani yardım alanı veya koridoru oluşturulmasının gerekli olduğunu vurgulayan Pascoe, ayrıca çok sayıda Özbek asıllı insanın Özbekistan'a geçtiğini ve böylece ortaya çıkan mülteciler konusunun de yeni bir endişe kaynağı olduğunu dile getirdi.

Pascoe, Özbekistan'a mülteci akınının devam etmesinin beklendiğini ve bu ülkeye de yardımcı olmak gerektiğini ifade etti.

BM Güvenlik Konseyi Kırgızistan'daki şiddet olaylarını kınayarak, soğukkanlı olması çağrısında bulundu. Ancak Güvenlik Konseyi'nin bu konuda nasıl bir girişimde bulunacağı henüz belli değil.

AA

Baykal'dan çarpıcı açıklamalar

"Hükümet organize etti. MİT de bu işin içinde."
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, dün Star televizyonunda yayınlanan “Arena” programına katılarak Uğur Dündar’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Baykal’ın açıklamaları özetle şöyle:

* EKSEN KAYMASI YOK Türkiye’nin Arap ve Müslüman ülkelerle ilişkilerinin çok ileriye götürülmesi gerektiğini her zaman söylüyorum. Bunu eksen kayması olarak kabul etmem, karşı çıkarım. Türkiye’nin İslam Kalkınma Bankası üyeliği ve işbirliği anlaşmasının altında Baykal’ın imzası var. O zaman da bize suçlamalar yapıldı, bu kırılmadır diye. Ne kırılması. Türkiye’nin dış politikada yeni arayışlara yönelmekte olduğu açıktır. Yanlış bir şey yoktur bunda. Önemli olan bunun sağlam verilere dayanması.

* MİT İŞİN İÇİNDE Gazze’de yaşanan trajik olaylar tahammül edilen bir manzara değil. Dünya İsrail’in ablukasına tepkili. Türkiye’nin de bunun karşısında fiilen olaya müdahil olması çok önemlidir. Haftalar öncesinden belli bir medya tarafından çok önemli gelişmeler olabilir, sorunlar çıkabilir dendiği göründü. Bu ayarlanmıştır, oluşturulmuştur. Bu olaylara insanımızın tepkisi doğaldır. Ben bundan mutluluk duydum. Gazze’ye Türk insanının sahip çıkmasını göğsüm kabararak izliyorum. Efendim HAMAS’ın adamları... Olsun... Ama bir hükümet bu duygularla harket edemez. Ciddi olmak lazım. Hükümet organize etmiştir bunu. MİT de bunun içindedir. İşin içindeler ama değilmiş gibi görünüyorlar. Risk olduğunu görüyorlar, milletvekilleri katılsın, katılmasın tartışması... Gemi Antalya’dan çıktı, Başbakan Yardımcısı “Mısır’a gidecekti” diyor, Ulaştırma Bakanı başka şey diyor. Bakın, Güney Kıbrıs izin vermedi. İsrail’in yanlışına devlet olarak karşı çıkarsan bu olmaz. Fettullah Gülen, İsrail’den izin alınmalı diyor. Niye diyor, bunun için diyor. Onu göze aldınız mı çok daha ileri noktalara gitmeniz gerekir. 9 kişinin öldürülmesi cinayettir. Buna göz yuman hükümet sorumludur. Hükümetin hiç rolü olmasa da bu 9 insanın hesabını sorması gerekmez mi? Nutuk atıyorsun.. Bu ağır bir yenilgidir. Bu olay siyaseti ile faciadır, uygulamasıyla faciadır. Hükümet eziktir, bu eziklik duygusu en ileri hakaretleri yapmaya neden oluyor. BM’de kınama kararı bile alamadık. Karar olarak Başbakanlık bildirisi çıktı. Dünya bizim arkamızda durmadı. Bu Türkiye’de yazılmıyor diye kimse böyle zannetmesin.

* MACERA ARAYIŞI Bir hükümet zayıflamaya başlayınca en tehlikeli duruma gelir, macera arayışı, bir kestirme yolla bu sıkıntıdan çıkma arayışı... Bu iktidarlara olmadık işler yaptırır. Bu tehlikeli sonuçlar doğurur. İç politikadaki hataları telafi etmek için dış politika kartı oynanıyor. Ben bu çabaları hükümetin içine düştüğü perişan hali gizlemeye çalışmak olarak görüyorum.

* BAYKAL’IN BAŞINA NELER GELDİ (Bülent Arınç’ın “Kılıçdaroğlu çok konuşmasın, çok konuşan Baykal’ın başına neler geldi” sözleri üzerine) Bu değerlendirme siyasi hayatımızda gereken şekilde irdelenemedi. Bunun altında itiraf ve tehdit yatıyor. İtiraf, Baykal’ın başına çok konuştuğu için çorap ördük itirafıdır. Benim için sürpriz değildir. Yaşanan olaylarda hükümetin ağır sorumluluk taşıdığı kanısındayım. Kemal Bey’e yönelik de bir tehdit var. Ama bunu ciddiye alması hiçbir şekilde söz konusu olamaz. Bunlar AKP’nin içine girdiği durumun sonuçlarıdır. CHP buna teslim olmaz, olmayacaktır.

* TSK, CHP’NİN ARKA BAHÇESİ (Arınç’ın ‘TSK artık CHP’nin arka bahçesi değil’ sözleri için) TSK hiçbir zaman CHP’nin arka bahçesi olmamıştır. CHP’-nin hiçbir zaman böyle bir bekleyişi olmamıştır. Yakışıksız. TSK’ya zarar veren demokrasiye zarar veren haksız ithamlardır. CHP siyasetini bir an bile TSK ile birlikte götürme anlayışı içinde olmamıştır. İlişkilerimiz gayet mesafeli olmuştur.

* 118 ŞEHİT VERDİK Açılım başladığından beri 118 şehit verildi. Başbakan “Zamanlamaya dikkat edin” diyor. “Anayasa değişikliği için referandum sürecinde terörü arttırıyorlar” diyor. Bu kadar saptırma olur. Açılım politikası ile anaların gözyaşı dinecek değil miydi? Kürt kökenli vatandaşların sıkıntılarını çözecek bir açılım yapılması gerektiğini biz söyledik. Onlar sorunu PKK ile çözmeye kalktılar. Süreler önerdiler, anayasa değişikliği için tavizler verdiler. Onlara seslendi “Beni anlayın” dedi, ama onların anlamaya niyeti olmadığı görüldü.

* KCK’DAN İZİN İDDİASI Bunlar tam bir safsata. KCK lafını ben 5-6 ay önce duydum. Bahsedilen o isimlerden hiçbirini tanımam.

Yeraltında neler oluyor?

AKP yanlısı işadamlarına 14 bin 862 kilometrekarelik maden alanı için ruhsat verildi.
CHP’li Kulkuloğlu, hükümet yanlısı işadamlarına 2004 yılında yapılan düzenlemenin ardından toplam 14 bin 862 kilometrekarelik maden alanı için ruhsat verildiğini belirledi

CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, hükümet yanlısı Star ve Bugün gazetelerinin sahibi Akın İpek ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın damadının genel müdür olarak yanında çalıştığı Ahmet Çalık’a, AKP’nin madenlere ilişkin 2004 yılında yaptığı düzenlemenin ardından toplam 14 bin 862 kilometrekarelik (km2) ruhsat tahsis edildiğini bildirdi.

Cumhuriyet Gazetesi'nden Murat Kışlalı'nın haberine göre; Seramikçiyken maden özelleştirmelerinden büyük servet edinen Sebahattin Yıldız’a da Yalova ilinin 74 katı büyüklüğünde, 29.694 km2’lik bir alan tahsis edildiğini belirten Kulkuloğlu, “Bu siyasi istismardır, adam kayırmadır, fırsat eşitliğini yok etmek ya da hiçe saymaktır. Bu fırsatı ganimete çevirmektir” dedi.

CHP’li Kulkuloğlu, Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) verileri üzerinden yaptığı derlemelere dayanarak Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen İpek Grubu için “2003 sonunda cirosu 10 milyon dolardan, 2009 sonunda varlığı 2 milyar dolara çıkıyor. 539 ruhsatla kapattığı alan 7 bin 951 kilometrekare Yalova ilinin yaklaşık 20 katı büyüklüğünde” diye konuştu.

Kulkuloğlu, Çalık Grubu için de, “Ortak olduğu ve ortak hareket ettiği yabancı şirketlerin, yaklaşık 400 ruhsatla kapattığı alan 6 bin 911 kilometrekare Yalova ilinin 17 katı büyüklüğünde” derken altın madenlerine ilişkin de şunları söyledi: “Türkiye’de altın arama ve işletme ruhsatları 17 yabancı ve birçoğunda malum şahısların yabancılarla ortaklıkları bulunan 19 yerli şirkete teslim edilmiş durumda. Yani; kamunun yaklaşık 308 milyar dolar borcu varken yılda 15 ton ancak çıkaran bu şirketlere, Türkiye’nin görünür 350 milyar dolarlık altın rezervi tahsis edilmiş durumdadır.”

Kulkuloğlu, 2003’te Ankara ve Samsun’da seramik mağazaları olan Sebahattin Yıldız isimli yatırımcının da 2010’da Eti Gümüş’ün, Ergani Bakır’ın sahibi olarak ortaya çıktığını ve Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ’ye yeni 485 milyon dolar ödediğini ifade etti. Yıldız’ın Kırıkkale’de 600 milyon Avro’ya metal fabrikası yatırımı yaptığını belirten Kulkuloğlu, “2004’ten sonra aldığı 2 bin 229 maden ruhsatı var. Bunlar, 29 bin 694 kilometrekareyi yani Yalova’nn 74 katı bir alanı kaplıyorlar” dedi.

İlk bulgulara ulaşıldı

Erzurum'daki ''Ermeni katliamı gün yüzüne çıkarılıyor'' kazısında ilk bulgulara ulaşıldı.
Edinilen bilgiye göre, kent merkezine 8 kilometre uzaklıktaki Tepeköy'de Müslüman Türklere yönelik katliamın yapıldığı toplu mezarda bugün saat 07.00'de başlayan bilimsel kazıda ilk bulgulara ulaşıldı.

Yüzeye 1 metre derinlikte bulunan kemik parçaları ile eşya parçaları bilim adamlarınca itinayla çıkarılıyor.

Kazı çalışmaları aralıklarla devam ediyor.

AA

Devler'den 1'i dönemedi


PKK saldırısında şehit olan Mehmet Ali askere gitmeden evinin duvarına böyle yazmıştı.
Hakkari'nin Şemdinli ilçesi dağlık arazi kesiminde terör örgütü PKK üyelerinin askeri birliğe düzenlediği saldırıda şehit olan Jandarma Er Mehmet Ali Birlik'in cenazesi memleketi Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Karacahayıt köyünde toprağa verildi.

Şehit erin askere gitmeden önce köydeki evin duvarına yazdığı yazı dikkat çekti.

Helikopterle Karacahayıt köyüne getirilen şehit erin cenazesi daha sonra evinin önüne götürüldü.

Aydın Müftüsü Hıdır Bayrak'ın köy meydanında kıldırdığı cenaze namazına yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Cenaze törenine katılanlar terör örgütü aleyhine sloganlar atarken, şehidin annesi Hatice Birlik ve kardeşi Ayşe Öz Birlik sinir krizi geçirdi.

Anne Hatice Birlik, ''Sabah kızlarıma ağlamayacağım sözü verdim. Ağlamayacağım, acımın içime atacağım'' dedi.

Şehit erin cenazesi daha sonra köy mezarlığında toprağa verildi.

AA

PKK kıstırıldı

Hakkari'de çatışma bölgesine özel birlikler sevk edildi.
Hakkari'de terör örgütü PKK üyelerinin saldırı düzenlendiği Konur Köyü dağlık arazi kesimine Fatih Kışlası'nda bulunan Jandarma Özel Harekat (JÖH) birlikleri sevk edildi. Habertürk'ün haberine göre, bölgeye sevk edilen Özel Harekat birlikleri ve PKK üyeleri arasında sıcak çatışmaların yaşandığı öğrenildi.

Hakkari'nin Şemdinli İlçesi dağlık arazi kesiminde dün terör örgütü PKK üyeleri askeri birliğe saldırmış çıkan çatışmada 1 asker şehit olurken, 4 asker de yaralanmıştı.

PKK Tunceli'de yol kesti

Teröristler, Tunceli’de yol keserek kimlik kontrolü yaptı.
Tunceli-Pülümür Karayolunun 15. kilometresinde bulunan Söğütlü Çeşme mevkiinde bir grup PKK'lı, kestikleri ağaçlarla yolu trafiğe kapattı.

Yolda seyir halinde bulunan araçları durduran PKK'lı grup bir süre örgüt propagandası yaptı. Yol kesme esnasında durmayan bir araca da PKK'lılar tarafından ateş açıldı.

Açılan ateşte can kaybı yaşanmazken PKK'lılar bir süre propaganda yaptıktan sonra ormanlık alana doğru kaçtı.

Olayın duyulmasının ardından Tunceli-Pülümür karayolu araç trafiğine kapatıldı. Çok sayıda askeri zırhlı aracın sevk edildiği yolda, PKK'lıların bomba döşeme ihtimaline karşı geniş güvenlik önlemi alındı.

Skorsky tipi helikopterlerle PKK'lıların kaçış güzergahlarına çok sayıda jandarma özel harekat timi indirilirken henüz kapalı bulunan yolun iki yanında çok sayıda araç bekliyor.

CİHAN

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...