Sayfalar

26 Temmuz 2010 Pazartesi

BANU AVAR YAZDI: BU ‘YEDİ DÜVEL’ ANAYASASIDIR!

-Batının dayatmaları 100 yıldır aynı. ‘Bir Kürdistan kurulmalı. Petrol coğrafyasına oturtulmalı! Türkiye fazla büyük, parçalanmalı! Bu coğrafyada Türk kalmamalı!’
-8 Temmuz 2010’da AB Komisyonu sözcülerinden Espuny de, ‘Türkiye, ‘AB yolunda ilerlemek için, 12 Eylüldeki referandumda anayasa değişiklik paketini kabul etmelidir!’ buyurabilmiştir.
-Anayasa dayatması, turnosol kağıdıdır! Ve iktidarın söylediği gibi 10 genel seçime bedeldir!
Ey ahali duyduk duymadık , okuduk anlamadık demeyin! Görevimiz duymak, anlamaktır, anlatmaktır.
Ona göre 12 Eylül’de tavrımızı almaktır.

BANU AVAR’DAN TARİHİ ÇAĞRI…

Kim istiyor bu anayasayı?
Yarsav Yönetim Kurulu bir açıklama yaptı . Açıklamada, ‘Anayasa değişiklikleri konusunda Anayasa Mahkemesi’nce son derece tartışmalı bir karar verilmiştir.’ dendi. Anayasa Mahkemesi, yargıya ve hukuk devletine yönelik saldırıda sessiz kalmıştı. Anayasa Mahkemesi, ‘yargı üzerinde kurulacak baskı, abluka ve çirkin oyunlarla sonuç almayı hedefleyenleri’ bu kararla, güçlendirmiş, cesaretlendirmişti.’

Bu millet 2 ay sonra Referanduma gidiyor. Referanduma karşı çıkanlara ‘Ey halk bakın halkın egemenliğini istemeyenler var!’ söylemi kullanılıyor. Her türlü imkan ve türlü çeşit düzenekle uyuşturulmuş ve çaresiz bırakılmış bir halka ‘Bak ben seni adam yerine koyuyorum! Sandığa davet ediyorum!’ deniyor..

Halk detaylarını bilemediği bir kargaşanın ve ekranlardaki kargaların sesleri arasında bir halkoylamasına daha gidiyor….
İşte bu, ‘sistemin’ fotoğrafıdır!

Nedir ‘sistem’in derdi: Asya’nın kilidi, Türkiye’yi, batı çıkarlarına göre şekillendirmek. O zaman, ekonomi de, siyaset de, kültür de, savunma da, HUKUK da bu ‘sistem’ çerçevesinde şekillenecek!

Oyunun kuralı bu. Bence bunu bilmek yeterli!

Batıda eller havada!

Şimdi önümüzde referandum var!

Acaba kim neyi oylayacağından haberdar?

Neyi oyladığımızı en ince detayına kadar bilenler var: Onlar, Batılı uzmanlar!
Bakın şimdiden ellerini oğuşturup bizi alkışlıyorlar!

Merkel’den AB konseyi yetkililerine , ABD’nin derin devlet sözcülerine kadar herkesin elleri havada…

Financial Times’dan Delphin Strauss, ‘Geri kalan anayasa değişiklikleri de yavaş yavaş gündeme gelecek…’ diyor. Muhtemelen bunun için halkın ‘umudunun’ arttığı yeni bir hükümet beklenecek. Geçmişte böyle olmuştu. ‘ Altın vuruş’ için politik psikoloji çalışmaları devreye girecek.

Tüm toplantılarda verdiğim bir şablon vardır: Şimdi onu sizinle de paylaşayım.:

Gittiğim 82 ülkenin büyük bir çoğunluğunda hep aynı şablon uygulanmıştı:

Önce başa, Batının besleyip yetiştirdiği ‘seçilmiş’ kişiler getiriliyordu. Sonra onlara ANAYASAL değişikler için emirler veriliyordu. (Önce Yugoslavya ardından Bosna ve diğer balkan ülkeleri harika örneklerdir)

Kıskaca alınmış politikacı, emir çerçevesinde, bir gecede 15er 25er yasa değiştirip/cıkartıp, kendi ülkesini batı çıkarları doğrultusunda, soydurup soğana çeviriyordu. Bu arada cebi inanılmaz oranda doluyordu.. Dünya sıralamalarında ilk ona giriyordu.

ÖZELLEŞTİRME kurallara bağlanıyor, halkın nesi var, nesi yoksa çokuluslu şirketlerin oluyordu. Eşzamanlı olarak medya tümüyle bir uyuşturma makinesine çevriliyor, ÖZEL TV’ler bunu en mükemmel biçimde gerçekleştiriyordu.

Psikolojik savaş makineleri önce yavaş sonra hızlanarak ülkeyi etnik ve dini temelde bölmek için bu medyayı kullanıyordu.. Ardından iç savaş çıkıyor ve Birleşmiş Milletler askerleri –aynı Amerikalı general Odierno’nun dediği gibi– tarafları yatıştırmaya geliyordu. BM askerleri, geldikleri petrol gaz bölgelerine, el koyup, o coğrafyada ‘kukla devletçikler yaratıyorlardı. 

Böl ve Yut kitabımda bunun onlarca örneğini okuyabilirsiniz.

Anayasa değişiklikleri, referandumlar, bu genel şemanın detaylarındadır, …

Bizi bu detaylarda boğarlar! Halk anlayamadığı bir dizi kelime arasında kaybolur. Parti kapatma yasası, HSYK, Anayasa Mahkemesi üyeleri sayısı.. Sokaktaki adamın ilgi alanı dışındadır…İşsizdir, açtır, hastadır, sadece 1 oyu vardır.
Bu arada yargı biter, Anayasa mahkemesi silikleşir, iktidarlar büyür, dokunulmazlık artar, Washington ve Brüksel’den vesayetli seçilmişler, sömürge valilik görevlerinde adım adım ilerlerler.. Taltif edilirler ya da sokağın nabzı aşırı yükselirse, patronları tarafından, yeni bir ‘umut hükümetle’ yer değiştirilerek ‘nadasa çekilirler’.

Bu ‘Yedi Düvel’ Anayasasıdır!

Hatırlayın, kim Anayasa değişikliği paketini gündeme oturttu?. İktidar elbet diyeceksiniz. Sadece o mu?

Avrupa ve Amerika’nın politik çeteleri yıllardır, ‘Türkiye’nin artık Türkiye olmayacağı bir Anayasa’ istiyor…

İlk tartışmalar başladığında Profesör Ergun Özbudun adı ortaya çıkıyor..

Prof Özbudun, hazırladığı Anayasa taslağında , ‘devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü korumanın , Türk ulusunun bağımsızlığını korumanın, devletin amaç ve görevleri arasından çıkarılması’ teklifini getiriyor.

‘…Ulus devletten şehir devletçiklerine, eyalet sistemine geçişin önünde hiçbir anayasal engel kalmamalı’,.‘‘Türk Yurttaşlığı Kavramı kalkmalı!’.diyor.

Kimdir Prof Özbudun?

Prof Özbudun, ve ekibindeki birçok kişi, Amerikan derin devletinin kuruluşlarıyla bağlantılılar. . International Republican Institute (IRI) , National Endowment for Democracy (NED)ve National Democratic Institute (NDI) ve dünyaya yön veren Huntington ve Brzezinski’lerin yakınındaydılar.

Türkiye’ye Anayasa taslağı hazırlayanlar.’Avrupa Konseyi Demokrasi Komisyonu’ ile de içli dışlıydılar. Demekki onlar fasaddılar. Arkalarında dağ gibi bir küresel güç var!

O, dağ gibi güç uzun zamandır Türkiye’ye ‘ANAYASA DEĞİŞMELİ!’ mesajını dayatmıştı. Şimdilik istenen Anayasal değişim tam olarak gerçekleştirilememiştir. Arslan Bulut’un dediği gibi, ‘rejim fiilen değiştirilmiştir’ ama kılıf yavaş yavaş geçirilecektir..
Amerikalı Türkiye ‘uzmanı’, Henri Barkey, Eylül 2009’da BBC’ye verdiği demeçte, ‘Sayın Özbudun’un dediği gibi, 1982 yasasının derhal değişmesi lazım!’ demiştir.. ‘Hükümet, Kürt kelimesini kullanmayarak, süreci “Demokratik Açılım” olarak tanımlıyor. Bu uygundur. Ama ‘Demokratik açılım’, bu Anayasa değişmeden yapılamaz’ diye eklemiştir.

Demek ki Anayasal değişikliklerin en önemli yanı şu malum ‘Kürt meselesi’dir.

8 Temmuz 2010’da AB Komisyonu sözcülerinden Espuny de, ‘Türkiye, ‘AB yolunda ilerlemek için, 12 Eylüldeki referandumda anayasa değişiklik paketini kabul etmelidir!’ buyurabilmiştir.

Ana hedef bellidir. Türkiye soğuk suya atılacak kurbağadır. Altına ateş yakılacak su ağır ağır ısınacak, kurbağa rehavet içinde öbür dünyayı boylayacak… Güneydoğu tüm zenginliğiyle küresel çetenin elinde oynattığı bir yönetimin olacak!
Zaman daralmaktadır!

Böylesi devasa bir plan karşısında, Türkiye’nin iktidarı ve muhalefeti, zaman zaman esip gürlemeler dışında ‘AB’nin yolunda’, ‘Batının ekseninde’ olduklarını her platformda beyan ediyorlar.

Göçen bir iktidar, biryerlere süpürülmemek için verilen görevleri can havliyle yapmaya çalışıyor. Peki, Anayasa teklifine ‘hayır’ diyenler, iktidara gelirlerse/ geldiklerinde ‘AB /ABD yolunda’ dayatılan Anayasayı nasıl geri çevirecekler? Referandumdan ‘HAYIR’ çıktığı zaman, ‘Batı yolunda’ kalarak, nasıl batıya karşı gelecekler?

Batının dayatmaları 100 yıldır aynı. ‘Bir Kürdistan kurulmalı. Petrol coğrafyasına oturtulmalı! Türkiye fazla büyük, parçalanmalı! Bu coğrafyada Türk kalmamalı!’

‘Bu topraklarda yaşayanların hepsi Ermeni, Kürt, Çerkez, Pontus, Süryani Alevi .. olduğunu anlamalı!’

Artık zaman sıkıştı! Herkesin safı belli..

Anayasa dayatması, turnosol kağıdıdır! Ve iktidarın söylediği gibi 10 genel seçime bedeldir!

Ey ahali duyduk duymadık , okuduk anlamadık demeyin! Görevimiz duymak, anlamaktır, anlatmaktır.

Ona göre 12 Eylül’de tavrımızı almaktır.

Ve ondan sonrasına da iyi hazırlanmaktır…..

Banu AVAR
banuavar@superonline.com
www.banuavar.com.tr
İLK KURŞUN

BANU AVAR YAZDI: BU ‘YEDİ DÜVEL’ ANAYASASIDIR!

-Batının dayatmaları 100 yıldır aynı. ‘Bir Kürdistan kurulmalı. Petrol coğrafyasına oturtulmalı! Türkiye fazla büyük, parçalanmalı! Bu coğrafyada Türk kalmamalı!’
-8 Temmuz 2010’da AB Komisyonu sözcülerinden Espuny de, ‘Türkiye, ‘AB yolunda ilerlemek için, 12 Eylüldeki referandumda anayasa değişiklik paketini kabul etmelidir!’ buyurabilmiştir.
-Anayasa dayatması, turnosol kağıdıdır! Ve iktidarın söylediği gibi 10 genel seçime bedeldir!
Ey ahali duyduk duymadık , okuduk anlamadık demeyin! Görevimiz duymak, anlamaktır, anlatmaktır.
Ona göre 12 Eylül’de tavrımızı almaktır.

BANU AVAR’DAN TARİHİ ÇAĞRI…

Kim istiyor bu anayasayı?
Yarsav Yönetim Kurulu bir açıklama yaptı . Açıklamada, ‘Anayasa değişiklikleri konusunda Anayasa Mahkemesi’nce son derece tartışmalı bir karar verilmiştir.’ dendi. Anayasa Mahkemesi, yargıya ve hukuk devletine yönelik saldırıda sessiz kalmıştı. Anayasa Mahkemesi, ‘yargı üzerinde kurulacak baskı, abluka ve çirkin oyunlarla sonuç almayı hedefleyenleri’ bu kararla, güçlendirmiş, cesaretlendirmişti.’

Bu millet 2 ay sonra Referanduma gidiyor. Referanduma karşı çıkanlara ‘Ey halk bakın halkın egemenliğini istemeyenler var!’ söylemi kullanılıyor. Her türlü imkan ve türlü çeşit düzenekle uyuşturulmuş ve çaresiz bırakılmış bir halka ‘Bak ben seni adam yerine koyuyorum! Sandığa davet ediyorum!’ deniyor..

Halk detaylarını bilemediği bir kargaşanın ve ekranlardaki kargaların sesleri arasında bir halkoylamasına daha gidiyor….
İşte bu, ‘sistemin’ fotoğrafıdır!

Nedir ‘sistem’in derdi: Asya’nın kilidi, Türkiye’yi, batı çıkarlarına göre şekillendirmek. O zaman, ekonomi de, siyaset de, kültür de, savunma da, HUKUK da bu ‘sistem’ çerçevesinde şekillenecek!

Oyunun kuralı bu. Bence bunu bilmek yeterli!

Batıda eller havada!

Şimdi önümüzde referandum var!

Acaba kim neyi oylayacağından haberdar?

Neyi oyladığımızı en ince detayına kadar bilenler var: Onlar, Batılı uzmanlar!
Bakın şimdiden ellerini oğuşturup bizi alkışlıyorlar!

Merkel’den AB konseyi yetkililerine , ABD’nin derin devlet sözcülerine kadar herkesin elleri havada…

Financial Times’dan Delphin Strauss, ‘Geri kalan anayasa değişiklikleri de yavaş yavaş gündeme gelecek…’ diyor. Muhtemelen bunun için halkın ‘umudunun’ arttığı yeni bir hükümet beklenecek. Geçmişte böyle olmuştu. ‘ Altın vuruş’ için politik psikoloji çalışmaları devreye girecek.

Tüm toplantılarda verdiğim bir şablon vardır: Şimdi onu sizinle de paylaşayım.:

Gittiğim 82 ülkenin büyük bir çoğunluğunda hep aynı şablon uygulanmıştı:

Önce başa, Batının besleyip yetiştirdiği ‘seçilmiş’ kişiler getiriliyordu. Sonra onlara ANAYASAL değişikler için emirler veriliyordu. (Önce Yugoslavya ardından Bosna ve diğer balkan ülkeleri harika örneklerdir)

Kıskaca alınmış politikacı, emir çerçevesinde, bir gecede 15er 25er yasa değiştirip/cıkartıp, kendi ülkesini batı çıkarları doğrultusunda, soydurup soğana çeviriyordu. Bu arada cebi inanılmaz oranda doluyordu.. Dünya sıralamalarında ilk ona giriyordu.

ÖZELLEŞTİRME kurallara bağlanıyor, halkın nesi var, nesi yoksa çokuluslu şirketlerin oluyordu. Eşzamanlı olarak medya tümüyle bir uyuşturma makinesine çevriliyor, ÖZEL TV’ler bunu en mükemmel biçimde gerçekleştiriyordu.

Psikolojik savaş makineleri önce yavaş sonra hızlanarak ülkeyi etnik ve dini temelde bölmek için bu medyayı kullanıyordu.. Ardından iç savaş çıkıyor ve Birleşmiş Milletler askerleri –aynı Amerikalı general Odierno’nun dediği gibi– tarafları yatıştırmaya geliyordu. BM askerleri, geldikleri petrol gaz bölgelerine, el koyup, o coğrafyada ‘kukla devletçikler yaratıyorlardı. 

Böl ve Yut kitabımda bunun onlarca örneğini okuyabilirsiniz.

Anayasa değişiklikleri, referandumlar, bu genel şemanın detaylarındadır, …

Bizi bu detaylarda boğarlar! Halk anlayamadığı bir dizi kelime arasında kaybolur. Parti kapatma yasası, HSYK, Anayasa Mahkemesi üyeleri sayısı.. Sokaktaki adamın ilgi alanı dışındadır…İşsizdir, açtır, hastadır, sadece 1 oyu vardır.
Bu arada yargı biter, Anayasa mahkemesi silikleşir, iktidarlar büyür, dokunulmazlık artar, Washington ve Brüksel’den vesayetli seçilmişler, sömürge valilik görevlerinde adım adım ilerlerler.. Taltif edilirler ya da sokağın nabzı aşırı yükselirse, patronları tarafından, yeni bir ‘umut hükümetle’ yer değiştirilerek ‘nadasa çekilirler’.

Bu ‘Yedi Düvel’ Anayasasıdır!

Hatırlayın, kim Anayasa değişikliği paketini gündeme oturttu?. İktidar elbet diyeceksiniz. Sadece o mu?

Avrupa ve Amerika’nın politik çeteleri yıllardır, ‘Türkiye’nin artık Türkiye olmayacağı bir Anayasa’ istiyor…

İlk tartışmalar başladığında Profesör Ergun Özbudun adı ortaya çıkıyor..

Prof Özbudun, hazırladığı Anayasa taslağında , ‘devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünü korumanın , Türk ulusunun bağımsızlığını korumanın, devletin amaç ve görevleri arasından çıkarılması’ teklifini getiriyor.

‘…Ulus devletten şehir devletçiklerine, eyalet sistemine geçişin önünde hiçbir anayasal engel kalmamalı’,.‘‘Türk Yurttaşlığı Kavramı kalkmalı!’.diyor.

Kimdir Prof Özbudun?

Prof Özbudun, ve ekibindeki birçok kişi, Amerikan derin devletinin kuruluşlarıyla bağlantılılar. . International Republican Institute (IRI) , National Endowment for Democracy (NED)ve National Democratic Institute (NDI) ve dünyaya yön veren Huntington ve Brzezinski’lerin yakınındaydılar.

Türkiye’ye Anayasa taslağı hazırlayanlar.’Avrupa Konseyi Demokrasi Komisyonu’ ile de içli dışlıydılar. Demekki onlar fasaddılar. Arkalarında dağ gibi bir küresel güç var!

O, dağ gibi güç uzun zamandır Türkiye’ye ‘ANAYASA DEĞİŞMELİ!’ mesajını dayatmıştı. Şimdilik istenen Anayasal değişim tam olarak gerçekleştirilememiştir. Arslan Bulut’un dediği gibi, ‘rejim fiilen değiştirilmiştir’ ama kılıf yavaş yavaş geçirilecektir..
Amerikalı Türkiye ‘uzmanı’, Henri Barkey, Eylül 2009’da BBC’ye verdiği demeçte, ‘Sayın Özbudun’un dediği gibi, 1982 yasasının derhal değişmesi lazım!’ demiştir.. ‘Hükümet, Kürt kelimesini kullanmayarak, süreci “Demokratik Açılım” olarak tanımlıyor. Bu uygundur. Ama ‘Demokratik açılım’, bu Anayasa değişmeden yapılamaz’ diye eklemiştir.

Demek ki Anayasal değişikliklerin en önemli yanı şu malum ‘Kürt meselesi’dir.

8 Temmuz 2010’da AB Komisyonu sözcülerinden Espuny de, ‘Türkiye, ‘AB yolunda ilerlemek için, 12 Eylüldeki referandumda anayasa değişiklik paketini kabul etmelidir!’ buyurabilmiştir.

Ana hedef bellidir. Türkiye soğuk suya atılacak kurbağadır. Altına ateş yakılacak su ağır ağır ısınacak, kurbağa rehavet içinde öbür dünyayı boylayacak… Güneydoğu tüm zenginliğiyle küresel çetenin elinde oynattığı bir yönetimin olacak!
Zaman daralmaktadır!

Böylesi devasa bir plan karşısında, Türkiye’nin iktidarı ve muhalefeti, zaman zaman esip gürlemeler dışında ‘AB’nin yolunda’, ‘Batının ekseninde’ olduklarını her platformda beyan ediyorlar.

Göçen bir iktidar, biryerlere süpürülmemek için verilen görevleri can havliyle yapmaya çalışıyor. Peki, Anayasa teklifine ‘hayır’ diyenler, iktidara gelirlerse/ geldiklerinde ‘AB /ABD yolunda’ dayatılan Anayasayı nasıl geri çevirecekler? Referandumdan ‘HAYIR’ çıktığı zaman, ‘Batı yolunda’ kalarak, nasıl batıya karşı gelecekler?

Batının dayatmaları 100 yıldır aynı. ‘Bir Kürdistan kurulmalı. Petrol coğrafyasına oturtulmalı! Türkiye fazla büyük, parçalanmalı! Bu coğrafyada Türk kalmamalı!’

‘Bu topraklarda yaşayanların hepsi Ermeni, Kürt, Çerkez, Pontus, Süryani Alevi .. olduğunu anlamalı!’

Artık zaman sıkıştı! Herkesin safı belli..

Anayasa dayatması, turnosol kağıdıdır! Ve iktidarın söylediği gibi 10 genel seçime bedeldir!

Ey ahali duyduk duymadık , okuduk anlamadık demeyin! Görevimiz duymak, anlamaktır, anlatmaktır.

Ona göre 12 Eylül’de tavrımızı almaktır.

Ve ondan sonrasına da iyi hazırlanmaktır…..

Banu AVAR
banuavar@superonline.com
www.banuavar.com.tr
İLK KURŞUN

Hatay'da polise saldırı: 3 şehit

Hatay'ın Dörtyol İlçesi'nde polis aracına düzenlenen silahlı saldırıda 3 polis memuru şehit oldu, 1 polis memuru ağır yaralandı.
Saat 18.00 sıralarında Özerli Mahallesi Toki Evleri yakınında meydana gelen olayda, 31 A 8238 plakalı resmi polis aracına silahlı saldırı yapıldı. Dörtyol Devlet Hastanesi'ne götürülen polislerden 3'ü şehit oldu. Şehit polis memurlarının isimlerinin Hasan Aslan, Emre Yalçın, Hacı Ali Arap olduğu yaralı polis memurunu ise Fatih Yıldız olduğu bildirildi.

Hazal Bengühan AKBAŞ'ın "Bünyan Kasabası" isimli kitabı çıktı

Hazal Bengühan Akbaş'ın "Bünyan Kasabası" isimli kitabı çıktı. Kayseri Enstitüsü Derneği Yayınlarının 17. yayını olan kitap Laçin Yayınları arasında yerini aldı. Bünyan İlçesi hakkında genel bilgilerin yer aldığı birinci bölümden sonra kitapta Prof.Dr.Reşat İzbırak'ın "Bünyan Çevresinde Jeomorfoloji Gözlemleri ve Bünyan Kasabası" isimli 1949 yılında yayınlanan makalenin tamamına yer veriliyor. Bu haliyle araştırmacılar için kaynak eser durumunda olan kitap Kayseri Enstitüsü Derneğinden ve Laçin Yayınlarından temin edilebilir.

Berat Gecesi Namazı var mı? Berat Kandili gecesinde nasıl ibadet etmeli?


Berat Gecesi Namazı var mı? Berat Kandili gecesinde nasıl ibadet etmeli?
Şaban ayının on beşinci gecesi kılınacak olan namaz yüz rekattır. Bu namazın her rekatında, Fatiha'dan sonra on kere ihlas süresi okunur. Yüz rekat kılan kişi bin defa ihlas süresini okumuş olur.
Hasan-ı Basri Rahmetullahı Aleyh'den gelen rivayete göre:
"Otuz sahabeden dinledim, bu namaz için şöyle dediler: "Her kim bu namazı, berat gecesi kılar ise Allah-u Teala'nın yetmiş rahmet nazarı ona ulaşır. Her nazarda, kendisinin yetmiş ihtiyacı yerine gelir. Bunların en küçüğü, Allah-u Teala'nın mağfiretidir.

Berat Gecesi kılınan namazlardan biri de Peygamber Efendimiz'in kıldığı, Hz. Aişe'nin naklettiği şekildedir:

- Rasulullah kalkıp namaza durdu. Ayakta durması hafif oldu. Fatiha suresini okudu; sonra da küçük bir sure okudu. Gecenin yarısına kadar secdede kaldı. Daha sonra ikinci rekata kalktı. Ayakta iken, birinci rekatta okuduğu kadar bir şey okudu. Sonra yine secdeye vardı. Bu secdede dahi, tan yeri ağarıncaya kadar kaldı. Secdede o kadar kaldı ki, bunun için Yüce Allah ruhunu aldı sandım. Bana gelmesi uzayınca, kendisine yaklaştım. Hatta ayaklarına elimi sürdüm. Hareket ettiğini görünce rahatladım. Secdesinde şöyle dediğini işittim:

"Azabından affına sığınırım. Dargınlığından rızana sığınırım. Senden sana sığınırım. Şanın yücedir. Sen kendi zatını övdüğün gibi, seni övemem..."

Sonra kendisine sordum: "Ya Rasulullah, bu gece secdende bir şeyler okuduğunu duydum. Bunları daha önce okuduğunu hiç duymamıştım.

Böyle demem üzerine, bana sordu: "Sen onları öğrenebildin mi"?

Bu sorusuna karşılık: "Evet" deyince, şöyle buyurdu:

"Onları hem sen öğren, hem de başkalarına öğret."

Berat Duası

Bazı mâna büyüklerinin de şöyle bir duası vardır:

"Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini

siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."12

Bu idrak ve şuur içinde ihya edeceğimiz Berat Gecesinin hepimiz için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz edelim.



RABİM HEPİMİZİN GÜNAHLARINI BU MÜBAREK GECEDE BAĞIŞLAMISI DİLEĞİYLE...

Kırşehir'de her isteyen evlenemiyor!

Kırşehir Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, belediye ile ortaklaşa ‘Bilerek Evlenelim Projesi'ni uygulamaya koyarken, gelin ve damat adaylarına 1'er hafta evlilikle ilgili eğitim verilecek.
Kırşehir Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Aile Danışma Merkezi'ni faaliyete geçirirken Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nce Kırşehir Belediyesi ile ortaklaşa ‘Bilerek Evlenelim Projesi'ni uygulamaya koyacak. Gelin ve damat adaylarına 1 hafta evlilikle ilgili eğitimden geçirileceğini ve kursa katılmayanların belediye tarafından nikahlarının kıyılmayacağını belirten Kırşehir Sosyal Hizmetler İl Müdürü Mahmut Dalgalı, “Günümüzde toplumsal çözülme ve modernist eğilimler Türk Aile yapısını tehdit etmeye başladı” dedi.

Aile yapımızı güçlendirmek ve aile içi iletişimi sağlamak amacıyla Aile Danışma Merkezi kurduklarını belirten Sosyal Hizmetler Müdürü Dalgalı, şöyle devam etti:

“Bu çerçevede eşlere danışmanlık, rehberlik ve eğitim hizmeti vermek amacıyla aile danışma merkezini kurduk. Burada evlilik öncesi eş adaylarına rehberlik danışma hizmeti vereceğiz. Ayrıca boşanma öncesi çiftlere yönelik danışmanlık hizmeti sunacağız. Belediye Başkanlığı ile ortak yürüteceğimiz bir proje ile tüm gelin ve damat adaylarını birer hafta seminerden geçireceğiz. Çiftlerimizi evliliğe daha bilinç bir başlangıç yapmalarını planlıyoruz.”

CHP'nin Otobüsünde MHP'li Bünyan Belediye Başkanı

Kayseri'de Türk siyasetinin en ilginç karelerinden biri yaşandı. CHP'nin otobüsüne MHP'li başkan bindi! Başkan Özmen, Başka liderlerin otobüsüne de biner misiniz?" sorusuna ise "bölücüler dışındaki herkesi ağırlarım, herkesin otobüsüne binerim" dedi.

Erdoğan için yolları gülsuyu ile yıkattı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dünkü Malatya gezisi öncesinde, cadde ve sokaklara belediye tarafından gül suyu sıkıldı.
Litresi 25 liraya satın alınan 20 litre gül suyunun kullanıldığı Malatya sokakları, Başbakan için 500 liraya gül gibi koktu. Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Turgut Özal’ın geçen yıl okutulan mevlidi sırasında böyle bir uygulamaya başladıklarını belirterek, “Halk çok memnun kaldı, masrafı da olmadığından rutin uygulama haline getirdik” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Malatya’da düzenlediği miting ve lise açılışının öncesinde, kentin sokakları belediyenin çalışmasıyla gül suyu ile yıkandı. Litresini 25 liraya satın aldıkları gül suyu ile Başbakan’ı ‘hoş kokan’ bir kentle karşılamak isteyen Belediye Başkanı Ahmet Çakır, kentin temizliğinde 15 günde bir gül suyu kullandıklarını belirterek, bunun Başbakan’a özel bir uygulama olmadığını söyledi.

Yıkama maliyeti 500 lira

Günlük olarak cadde ve sokakların yıkandığını, gül suyunun ise 15 günde bir kullanıldığını anlatan Ahmet Çakır, “Bugün yine cadde ve sokaklarımızı gülsuyu ile yıkadık. Temziliğin Başbakanımızın Malatya ziyaretine denk gelmesi güzel oldu” dedi. Caddelerin yıkanması için litresi 25 lira olan gül suyu aldıklarını ifade eden Çakır, her yıkamada yaklaşık 20 litre gül suyu kullandıklarını açıkladı. Bu da her yıkamanın 500 liralık masrafla yapıldığını gösteriyor.

Özal’ın mevlidinde başladı

Ana caddeleri gül suyu ile yıkama fikrinin ortaya çıkışını da anlatan Çakır, şunları söyledi: “Merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal için geçen yıl Malatya’da okutulan mevlitte böyle bir uygulama yapmıştık. O zaman sokaklara gülsuyu da serpilmişti. Halk çok memnun kaldı ve biz de devam etmek istedik. Çok büyük bir masrafı da olmadığından rutin bir uygulamamız haline getirdik. Özel günlerde bunu yapıyoruz. Farklı değişik bir uygulama. Yağışlı havalarda yıkamayı erteliyoruz.”

Yılda 200 ton gül suyu

Gül suyu denilince akla Isparta geliyor. Yılda ortalama 8 bin ton gül çiçeği elde edilen Isparta’da 200 tonluk gül suyu üretimi bulunuyor. Üretimin yaklaşık 120 tonluk kısmını Gülbirlik karşılıyor. Gülbirlik Genel Müdürü Bolat Tamer, bu yıl don olayları nedeniyle rekoltenin 6 bin 500 tona düştüğünü belirterek, şu bilgileri verdi: “Bu rekolteden yılda 1.5 tona yakın gül yağı, 5 ton civarında katı gül yağı, 200 tonu aşkın da gül suyu üretiliyor. Gülbirlik ürettiğini iç piyasada Rosense markası altında satışa sunuyor. Gül suyunda bir sınırımız yok. Kendi ihtiyacımıza göre üretim yapıyoruz. 5 yıl önce 10 ton üretiyorduk. Talebe göre yükseliyor.”

Güzel koku için kullanılır

Tamer Bolat, Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın Başbakan’ın ziyaret edeceği gün şehrin ana caddelerini gül suyu ile yıkatması hakkında şu yorumu yaptı: “Gül suyunun bir çok yararı bulunuyor ancak şehrin sokaklarının yıkanması yalnızca güzel koku vermesi amaçlı yapılır. Misafirlere güzel bir kokuyla ‘hoşgeldiniz’ demek için denemişlerdir.”

İç piyasada tüketiliyor

Gül suyunun ihracatının çok düşük olduğunu, daha çok gül yağı ihracatı yapıldığını dile getiren Tamer Bolat, “Gül yağını da Fransa başta olmak üzere 12 ülkeye ihraç ediyoruz. Isparta’da tüm sektörün ihracatı 15 milyon doları buluyor. Üretimin neredeyse yüzde 95’ini ihraç ediyoruz. Gül suyu ise daha çok iç piyasaya yönelik bir ürün. Perakende kanalıyla satılıyor” diye konuştu. Gül suyunun perakende fiyatı 250 mililitrelik kutularda 2 ile 4 lira arasında değişiyor. Saf gülsuyunun litresinin fiyatı ise 25 liraya çıkıyor.

Isparta’da 8 tesis var

Isparta’da Gülbirlik gül yağı ve gül suyu üretim tesisinin yanı sıra 7 tesis daha bulunuyor. Dünyaca ünlü yabancı kozmetik şirketlerinin de 3 adet tesisi bulunuyor.
Gül işlemek için 15’e yakın küçük ölçekli tesis daha bulunuyor.
Isparta’da gül dikim alanlarının büyüklüğü 15 dönümü buluyor.
Gülbirlik, ürettiği gül yağını kozmetik alanında Rosense markasıyla 40 dalda 120 çeşit ürünü sunarak dünya markaları arasında yerini alıyor.
Isparta Davraz mahallesindeki paketleme merkezinde üretilen ve paketlenen kozmetik ürünleri 11 ülkede satışa sunuluyor. Gülbirlik’in ürünleri ise Fransa, Almanya, İsviçre, ve Kanada’da bayiler kanalıyla satılıyor.
Dünyanın en büyük gül yağı üreticisi konumunda bulunan Gülbirlik, yıllık ortalama 7.000 ton gül yaprağını işleyerek, gül yağı ve gül konkreti (katı gülyağı) üretimi gerçekleştiriyor.

Türkiye'yi kavurucu sıcaklar yakacak

Zaten sıcaktı, daha da bunalacağız. Nem oranını bir tarafa bırakırsak sıcaklık bazı bölgelerde 45'e kadar yükselecek.
Çok sıcak geçen 2 haftanın ardından, Türkiye'nin iç ve doğu kesimlerine daha kavurucu sıcaklar geliyor. Yarın, Ege yazın en bunaltıcı günün yaşayacak ve sıcaklık gölgede 45 derece hissedilecek. Bu nedenle ısı çarpmalarına dikkat etmek gerek!

İL VE İLÇELERİN 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU İÇİN TIKLAYIN

İstanbul bugün gölgede 33 derece ama Trakya'daki yağmur nedeniyle Silivri - Bakırköy tarafı kapanabilir ve yağış geçişi olabilir. Salı günü ise İstanbul'da derece biraz düşüyor.

Ankaralılar dikkat; bugün gölgedeki sıcaklık 37 derece, hava lodos ve nemli...

İzmirliler de lodosla çok bunalarak artan nemin etkisiyle kısa bir yağış görülebilir.

Adana'da ise lodos sert ve nem fazla...

BÖLGELERDE HAVA NASIL OLACAK?

Marmara Bölgesi'nde yarın hava sıcaklığı gölgede 35 derece olacak ve Edirne - Tekirdağ - Kırklareli arasında yağmur görülecek. Bulut yoğunluğu diğer kentlerde de artacak.

Salı günü ise termometreler biraz düşecek ve Çanakkale'de hava yağışlı olacak.

İç Anadolu Bölgesi ise lodosla aşırı ısınacak ve hava sıcaklığı gölgede 35 dereceyi bulacak. Isı çarpması riski sonraki günlerde sona ermiyor. Haftanın ikinci yarısında ise Suriye'den sıcak hava dalgası gelecek.

Egeliler, uzun bir aradan sonra esen lodosla çok bunalacak. Sert lodos, Ege Denizi'nden yüksek nemi taşıyacak ve bulutlar bazı saatlerde artacak. Bu nedenle özellikle saat 11.00 ile 16.00 arasında güneşte kalmamak gerekiyor. Sahillerde sıcaklık, gölgede 45 derece hissedilecek.

Lodos, Ege'de sadece bir gün kendisini gösterecek. Salı günü rüzgar yine kuzeyden esecek.

Akdeniz Bölgesi de sert esen lodosla çok nemli bir gün geçirecek. Finike, Alanya ve Mersin boyunca nem yüzde 65 oranında olacak.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne ise bu hafta Suriye'den çöl sıcakları gelecek.

Yağışlar, Doğu Anadolu Bölgesi'nden çekiliyor. Yeni hafta ile birlikte aşırı sıcaklar geliyor. Şu anki yüksek sıcaklığa ek olarak 6 derecelik bir artoış daha hissedilecek.

Karadeniz Bölgesi'nin Rize - Artvin kesimindeki kuvvetli yağışlar ise hafifledi. Bölgede bu hafta bol güneş var. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi aşırı sıcak geçecek.

100 milyon TL'lik rant iddiası

Melih Gökçek, hükümete yakınlığıyla tanınan Sinpaş'ın İncek'teki projesinin bulunduğu İncek-Alacaatlı bölgesinde 219.5 dönümlük bir alanda imar hakkını iki katından fazla arttırdı.
Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, Yenimahalle Belediyesi içinde kalan İncek-Alacaatlı bölgesinde 219.5 dönümlük bir alanda imar hakkını iki katından fazla arttırdığı ve önceki planda 218 olan konut sayısını 550’ye çıkardığı ortaya çıktı. Söz konusu alanda hükümete yakınlığıyla tanınan Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından “ortalama üzerinde geliri olan aileler için” konut projesi yapılacağı reklamı veriliyor.

ODTÜ Kamu Politikaları ve Kentsel Araştırmalar Merkezi Müdürü ve Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. H. Tarık Şengül, 100 milyon TL’lik rant sürecini şöyle anlattı:

İki kattan fazla imar artışı: Ankara’nın Yenimahalle Belediyesi sınırları içinde kalan Alacaatlı bölgesinde adayı kapsayan 219.500 m2’lik alanda, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından imar planı değişikliğine gidilerek, sadece bu adalara yönelik imar hakları iki katından fazla arttırıldı.

Konut sayısı 218’den 550’ye çıktı: Yapılan plan değişikliğiyle, arsa sahibi lehine büyük imar hakkı artışları sağlandı. Önceki planda 218 olan konut sayısı 550’ye çıkarıldı. Söz konusu değişiklik bu adaların çevresindeki diğer imar adalarındakinin iki katından fazla imar hakkı sağlıyor.

100 milyon TL’lik rant: Fazladan yapılacak her bir konutun fiyatının, bugün bölgedeki fiyatlar doğrultusunda en az 300 bin TL olacağı varsayılıyor. Bu durumda, sadece konut alanlarından doğan rant, 99.6 milyon TL olarak hesaplanıyor.

Hükümete yakın ortaklığın projesi: Söz konusu alanda yapılacak konutlara ilişkin Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Web Sitesi’nde reklamı yapılan bu alan için “ortalama üzerinde geliri olan ailelerin tercih ettiği” bir bölge olduğu ve altyapı ve yol çalışmalarının tamamlandığı belirtiliyor.

Yeşil alanlar ayrıcalıklı siteye: Daha önceki planda dağınık halde ve tüm bölgeye hizmet edecek nitelikte olan yeşil alanlar konut adalarının ortasına alındı. Bu tür durumlarda site, etrafına koruma duvarları çekerek, tüm kente ait olması gereken bu yeşil alanları sitenin özel alanı haline getirecek.

CHP’li belediye onay vermedi: İmar planının Yenimahalle Belediye Meclisi’nden geçmesi gerekiyordu. CHP’li Yenimahalle Belediyesi bu değişikliği, bu tür değişiklikler için gerekli olan ilgili kurumların görüşlerinin eksik olması ve muvafakatlarda sorun olması nedeniyle, Büyükşehir Belediyesi’ne geri gönderdi.

Gökçek, yasayı dolanarak değişikliği yaptı: Ancak Büyükşehir Belediyesi bu gerekçeye rağmen, Yenimahalle Belediyesi’nin söz konusu planı yasanın öngördüğü sürede onaylamadığı gerekçesiyle, 1/ 1000 ölçekli planı kendi meclisinde onayladı.

MHP lideri Bahçeli'den kaos uyarısı

Devlet Bahçeli'nin gündeminde yine Erdoğan'ın gözyaşları vardı. Bahçeli, Erdoğan'a selpak gönderecek!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Geçen gün Meclis'te grup konuşmasında bir ağlama rolü oynuyor, karşısında da milletvekilleri başbakanla birlikte ağlıyor. Eğer ağlayacaklarını bilseydim, grup toplantısından önce kamyonetle selpak gönderirdim" dedi.

Bursa'nın İznik ilçesinde düzenlenen Uluslararası İznik Festivali'ne katılan Bahçeli, festival alanında vatandaşlara hitap etti.

Ara rejimler döneminde yapılmış anayasalardan kimsenin memnun kalmadığını belirten Bahçeli, Türkiye'de anayasa değişikliğine karşı olan hiçbir siyasi parti veya sivil toplum kuruluşu bulunmadığına dikkati çekti.

"ANAYASA KURBAN EDİLİYOR"

Bahçeli, tartışmalara son verecek bir anayasa değişikliğinin yapılması ve milletin diğer gündemlerine geçilmesi zamanının geldiğini vurgulayarak, "MHP olarak her zaman anayasa değişikliklerinin yanındayız. Ancak bir şartla bu yanında olmayı tercih etmektedir. Anayasa, bir partinin anayasası olmamalı, bir kişinin amacına öncelik düzenlenmemeli, onun çıkarları uğruna kurban edilmemelidir" görüşünü dile getirdi.

Anayasanın uzlaşma zemininde oluşturulması gerektiğini savunduklarını hatırlatan Bahçeli, "Ancak bugünkü siyasi iktidar, Meclis'teki çoğunluğuna dayanarak 'Ben yaparsam yaparım, yapmazsam da yapmam ama yaptığımı ister kabul edin, ister etmeyin' mantığıyla Meclis'teki 330'un üzerindeki bir sayıyla referandum yoluyla da olsa 'Ben bu anayasayı değiştiririm' inadıyla bugün Türkiye'yi bir kaosa, bir krize, yeni bir çatışmaya doğru sürüklüyor" dedi.

"TÜRKİYE DARBECİLER-DEMOKRATLAR DİYE BÖLÜNÜYOR"

Bahçeli, iktidar partisinin, temel sorunları çözmek yerine "yoldaş ve yandaşlarının çıkarı" uğruna, kendisine "Ben" kendisinden olmayanlara "Öteki" diyerek Türkiye'yi "Ben ve ötekiler" ikilemine soktuğunu iddia ederek konuşmasına şöyle devam etti:

"AK Parti iktidarı dönemine bakalım: İnananlar inanmayanlar, laikler anti laikler, etnik temelli ayrışma, mezhep temelli bölünme, durup dururken 36 etnik grup gündeme getirilerek milleti birbirine karşı hasım etme gayretleriyle hep Türkiye'de bir cepheleşme, kamplaşma, ayrışma ve bununla birlikte bir gerilim stratejisi ve o gerilim stratejinin çatışmaya doğru yöneltilerek bugünkü iktidarın devamını koruma anlayışı hakim olmuştur.

Şimdi de darbeciler-demokratlar ayrımıyla Türkiye'yi ikiye bölmeye çalışıyor. Ne demek darbeciler? Bir anayasa değişikliği üzerinde kanaatini söylemek ve bulduğu eksiklikler sebebiyle 'ben hayır diyeceğim' diyerek bir milli irade tercihini netleştirmiş olan insanları darbeci olarak suçlamak ve kendilerini de demokrat olarak takdim etmek, hiçbir anlam ifade etmez.

Eğer Türkiye'de iktidarın çoğunluğunun dışındaki görüşleri, 'Bir darbe niteliği taşıyan anlayışlar' olarak kabul ederseniz, zaten siz Türkiye'de demokrasiyi geliştiremezsiniz, demokratikleşmeyi sağlayamazsınız, ancak ve ancak bölünmeyi körükleyerek demokratikleşme adına PKK'yı siyasallaştırırsınız."

"Yandaş yoldaşlarla beraber yolsuzluk düzeninin hesabının sorulacağı gün yaklaştıkça yargı, yürütme ve yasama arasında gerilim yaratıldığını" ileri süren Bahçeli, "Televizyonlardaki yandaşlarınızla sabahtan akşama kadar 'evetçi' dayatmalarla ABD ve AB'den aldığınız desteklerle bu milleti kandırmaya yönelemezsiniz. Bu millet bir defa size inandı. Tekrar tekrar yanlışınıza inanması için bu milletin sağduyusunu kaybetmesi lazım. Bu millet, yüksek bir sağduyuya sahiptir" diye konuştu.
ERDOĞAN'A SELPAK GÖNDERECEK

Bahçeli, 1987 yılında siyasi yasakların kalkmasına yönelik düzenlenen referandumun ardından Turgut Özal'ın hesaplarının tutmadığını ve oylarının düşüş eğilimine girdiğini anlatarak, şunları ifade etti:

"Yani halkın sağduyusunu istismara yönelirsen halk öyle bir süzgeçten geçiriyor ki hissetmeden ayağını kaydırıyor, bir günde yere çalıyor. Bugün de AKP'nin sonu budur. Ne kadar tahrik edersen et, ne kadar ülkücülerin devrimcilerin idamını istismar edersen et, ne kadar ağlarsan ağla, kaderini değiştiremezsin.

Geçen gün Meclis'te grup konuşmasında bir ağlama rolü oynuyor, karşısında da milletvekilleri başbakanla birlikte ağlıyor. Eğer ağlayacaklarını bilseydim, grup toplantısından önce 50 NC kamyonetle selpak gönderir, gözyaşlarını silmelerini sağlardım. Bu sahte gözyaşı, 12 Eylül şehitlerimizin, 12 Eylül öncesindeki mücadelede hayatlarını kaybedenlerin acılarını dindirmez. Bu sahte gözyaşı Recep Tayyip Erdoğan'a başbakanlıktan sonra yeni bir çalışma alanı bulur, o da AKP tiyatrosu olur."

Devlet Bahçeli, "PKK'ya 'dur' denecek, terörün kökü kazınacak, yolsuzluklardan hesap sorulacaksa bugünkü AKP'yi uyarmak lazım. Uyarmanın işaretiyse 12 Eylül'de 'hayır, hayır hayır' demektir" dedi

Sandık takvimi belli oldu

Oy kullanma takvimi 3 Ağustos'ta başlayacak.
Türkiye'nin, 6. kez gideceği referandum süreci işliyor. Siyasi partiler, 12 Eylül'de sandık başına gitmeden referandum çalışmalarına hız verdi. 12 Eylül'deki referandumla ilgili oy verme takvimi şöyle:

Seçim propagandaları başlarken, ilk oy verme işlemi 3 Ağustos 2010'da gümrük kapılarında başlayacak.

Anayasa değişikliği için, 12 Eylül'de yapılacak referandum takvimi şöyle:

3 Ağustos: Yurt Dışı Seçmen Kütüğüne kayıtlı Türk vatandaşları halkoylamasından 40 gün öncesinden başlayarak oylarını kullanmaya başlayacaklar.

11 Ağustos: Türkiye genelinde sandık kurullarının oluşum işlemleri tamamlanacak.

Konuşma yapmak istemesi halinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yapacağı konuşmalar için yayın zaman ve sırası saptanacak. TBMM'de grubu bulunan siyasi partiler ile iktidar partisinin TRT'de yapacakları konuşmaların yayın zaman ve sıralarının tayini amacıyla kura çekilecek.

12 Ağustos: Birleşik oy pusulası basımı tamamlanacak.

3 Eylül: Seçmen bilgi kağıtlarının (Yurt içi) seçmenlere dağıtılması tamamlanacak.

PROPAGANDA VE YASAKLARIN BAŞLANGICI

5 Eylül: Referandum için propaganda ve yasaklar başlayacak. Radyo ve televizyonda propaganda konuşmaları başlayacak.

12 Eylül: Halkoylaması yapılacak. Seçim yasakları saat 24.00 itibariyle sona erecek. (ANKA)

Kozmik sırlar çalındı

Kozmik bilgileri barındıran 2 dizüstü bilgisayarın 4 ay önce çalındığı ortaya çıktı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Balyoz Planı davası ile ilgili 102 sanık hakkında tutuklama kararı verirken, 1. Ordu Komutanlığı'na ilişkin bir skandal daha ortaya çıktı.

Sabah gazetesinin haberine göre Balyoz Harekat Planı'nın medyada yayımlanmaya başlamasının hemen ardından 1. Ordu Komutanlığı Karargahı'ndaki iki dizüstü bilgisayarın çalındığı ve hala bulunamadığı belirtildi. Dört ay önce yaşanan olayla ilgili tutanak hazırlandığı, bazı personelin de bilgisine başvurulduğu bildirildi.

Olayla ilgili soruşturmanın derinleştirilmemesi üzerine bazı subayların gelişmelerden Genelkurmay Karargahı'nı bilgilendirdiği öğrenildi. Orgeneral Hasan Iğsız komutasındaki 1. Ordu Komutanlığı'ndan iki adet HP COMPAQ Armada 500 dizüstü bilgisayar 1 Nisan 2010'da çalındı. Bilgisayarların çalındığı 2 Nisan 2010'da tutanak altına alındı. Yine aynı günlerde ilgili personelin ifadesine başvuruldu.

Sınırlı sayıda yetkili personel tarafından kullanılan bilgisayarlarda, 1. Ordu Komutanlığı'na bağlı karargah ve kıta birliklerine ilişkin çok önemli tatbikat, kritik bölge haritaları, plan semineri ve olay kodların yer aldığı belirtildi.
İLETİŞİM RİSK ALTINDA
Birinci Ordu Karargâhı Komuta Kontrol Merkezi verilerinin de yer aldığı bilgisayarlar, karargah dinleme yükleme sistemleri ile telsizler arasındaki irtibatın kurulmasını da sağladığı belirtildi. Kripto, dinleme ve izleme yazılımı içeren program nedeniyle Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, bakanlar, kuvvet komutanları ve diğer kritik noktalarda görev yapan isimlerin konuşmaları risk altında bulunuyor.

Bilgisayarların çalındığının ortaya çıkmasından sonra olayla ilgili inceleme başlatıldı, ilgili personelinin ifadesi alındı. Ancak olayla ilgili soruşturmanın derinleştirilmediği belirlendi. Bu gelişme üzerine bazı subayların konunun ciddiyeti nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı'nı bilgilendirdiği öğrenildi.

'Petrol satışını durdururuz'

Chavez, Kolombiya'nın ülkesine saldırması durumunda ABD'ye petrol satışını durduracak.
Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, komşusu Kolombiya'nın ülkesine saldırması durumunda ABD'ye petrol satışının durdurulacağını söyledi.

Chavez, binlerce destekçisinin katıldığı mitingte yaptığı konuşmada, ''Kolombiya tarafından veya Yankee imparatorluğunun (ABD'nin) desteklediği bir başka bölgeden Venezuela'ya bir askeri saldırı olursa ABD'ye petrol göndermeyi durduracağız. Onların rafinerilerine bir damla bile petrol göndermeyeceğiz'' dedi.

Ülkesi ile Kolombiya arasındaki gerginliğin sorumlusu olarak ABD'yi gördüğünü dolaylı olarak dile getiren Chavez, gerginlik nedeniyle Küba'ya yapmayı planladığı ziyaretini ertelediğini söyledi.

Chavez, ''Kolombiya'dan Venezuela'ya bir askeri saldırı olasılığının geçmiş döneme kıyasla bugün için daha yüksek olduğunu'' da kaydetti.

AA

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...