Sayfalar

1 Temmuz 2010 Perşembe

Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, Ülkü Ocakları olarak eğitim seferberliği başlattıklarını bildirdi

Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, Ülkü Ocakları olarak eğitim seferberliği başlattıklarını bildirdi. Eğitim konusunda büyük bir projeye imza atmaya hazırlandıklarını ifade eden İsmail Ülger, Okulsuz Her Köye Bir Eğitim Konağı projesini başlattılar.

Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, Türkiye nin birçok ilindeki köylerimizde, olmayan okulların oluşturduğu eğitim zafiyetinin bilinen sosyal bir gerçek olduğunu söyledi. Ülkü Ocaklarının, bu manadaki sosyal zafiyeti, bir nebzede olsa gidermek ve bu projeyi hayata geçirmek için yola çıkmasının Türk milleti için büyük bir kazanç olacağını dile getiren Ülger, “Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, Gelecek okulla başlar sloganı ile yola çıkarak Okulsuz Her Köye Bir Eğitim Konağı projesini başlatmıştır. Ülkü Ocakları Genel Başkanımız Sayın Harun Öztürk ün söylediği gibi bu projede nihai hedefimiz, okulsuz hiçbir köyün ya da yerleşim biriminin kalmamasıdır. Allah ın izniyle bu hedefe ulaşmak için Ülkü Ocakları olarak elimizden geleni yapmaya kararlıyız. Bu proje ile özellikle köydeki gençlerin eğitim öğretim imkanlarının artmasını temin etmek başlıca amacımız. Köylerde yaşayan gençlerimiz yoksa bir eğitim imkanına kavuşması, varsa da daha sağlıklı şartlarda eğitim-öğretim hayatını sürdürmesi amaçlarımız arasındadır. Daha sonra da bu okullardan yetişecek olan nesillerin başta yetiştikleri toplum olmak üzere milletimize ve devletimize faydalı bir fert olmalarını bekliyoruz” dedi.

Projenin maddi kısmının oluşturulması için manevi güç birliği yapmak gerektiğini ifade eden Ülger, “Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı bu çerçevede tüm Ülkücüleri bu kampanyaya katkı sağlamaya davet etmektedir. Her Ülkücü, eğitimli nesiller oluşturmak için başlatılan bu kampanyayı bir gönül seferberliği olarak kabul etmeli ve bu konuda duyarlı davranmalıdır. Yapılan her fedakarlık, Türk milletinin geleceğine yapılmış bir yatırım olacaktır” diye konuştu.

Çiğdem Toker:"Par Grubu'nun köstebeği kim?"

Şirketi 'emniyete' almışlar
Bir işadamı düşünün.  İhaleye fesat karıştırdığı gerekçesiyle şirketi, polisin başlattığı çete operasyonunda basılıp kendisi gözaltına alınmış olsun. 
Fakat sadece bir gün önce, basılan şirketin sermayesini 15 milyon lira birden artırıp, hemen sonrasında da ortaklık paylarını 'dışarıdan gelen' iki kişiye devretmiş olsun. 
Kayseri polisinin, kentteki kamu kurumlarınca açılan temizlik ve güvenlik ihalelerine fesat karıştırıldığı gerekçesiyle başlatıp Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'in tutuklanmasına kadar uzanan operasyonun odaklandığı şirketten söz ediyoruz:
Yazının devamını Akşam gazetesinden okuyun:
http://www.aksam.com.tr/2010/07/01/yazar/17964/cigdem_toker/par_grubu_nun_kostebegi_kim_.html

Vatan Gazetesi."Kafa kopartan Emniyet Müdürü!

Kafa kopartan Emniyet Müdürü!
Ankara Emniyet Müdürü'nden inanılmaz tehdit...

İhaleye fesat karıştırmak ve çeteye yardımdan tutuklanan Ankara Emniyet Müdürü Özdemir’in hem rakip firmalara hem de polisleri tehdit ettiği ortaya çıktı.

Dinlemeye takılan telefon görüşmelerinde Özdemir, çete lideri olmakla suçlanan Türker Horoz’un rakiplerini tehdit ve baskıyla yıldırıyor. Horoz’a yönelik soruşturmayı yürüten emniyet görevlisini kast ederek de “Kafasını kopartırım o şerefsizin” diyor


ANKARA - Eski Kayseri, yeni Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’in ihaleye fesat karıştırma suçundan tutuklanmasına, telefon dinleme kayıtlarının neden olduğu ortaya çıktı. 10 Aralık 2009’da başlatılan soruşturmada Özdemir’in, Emniyet’in de aralarında bulunduğu resmi kuruluşların ihalelerini almasını sağlamak amacıyla iş adamı ve Kayserispor Başkanvekili Türker Horoz için devreye girdiği ve rakip firmaları tehditle saf dışı bıraktığı iddia edildi. Horoz’un bu şekilde 2009’da 12 ihaleyi kazandığı öne sürüldü ancak Özdemir hakkında tutuklama kararı verilmesine 2009 Mart’ında gerçekleştirilen Kayseri Emniyet Müdürlüğü ve bağlı birimleri hizmet binalarının genel temizlik işi ihalesi oldu.



2 kuruşla milyonları vurdu

Savcılık, Özdemir’in Kamu İhale Yasası’nın 61. maddesine göre gizli kalması gereken bilgileri şüphelilerinden Eyüp Demir’e verdiği ve böylece ihalenin suç örgütünün kontrolündeki paravan şirketlerden birisi olan İLTA isimli şirkette kalmasını sağladığını iddia etti. Horoz’a ait İLTA Firması’nın, kapalı zarf usulüyle açılan temizlik ihalesini en düşük fiyatı veren firmadan sadece 2 kuruş düşük fiyat vererek ihaleyi kazanması da dikkat çekici bulundu. Savcılık, soruşturma kapsamında Kayseri Emniyet Müdürlüğü’ne ait benzer ihalelerle ilgili araştırmaların devam ettiğini de bildirdi. Yedek hakimlikte verdiği ifadede iddiaları yalanlayan Özdemir’in “Hakkımda bir komplo olduğunu düşünüyorum. Bu komplonun nedenini de anlamış değilim, amaç Ankara Emniyet Müdürünü görevden aldırmaksa aldırsınlar, daha ben ne yapabilirim” sözleri ise Emniyet içindeki bir ekip çatışmasının ipuçlarını verdi.



Horoz yardım istiyor

Özdemir hakkında tutuklama kararı verilmesine neden olan soruşturma kapsamında telefonları dinlenen Horoz’ un, 24 Nisan’ da Özdemir’le yaptığı 3 dakikalık telefon görüşmesinin kayıtlarında çarpıcı sözler yer aldı. Özdemir ’i arayan Horoz, kendisi ve şirketine yönelik soruşturmadan duyduğu rahatsızlığı anlattı ve yardım istedi. Horoz’un, kendisinin her zaman üst düzey devlet görevlileriyle bağlantısı olduğunu söylediği konuşmada, Özdemir yapılan soruşturmayı, “ birilerinin kışkırtması” olarak yorumladı. İddialara göre konuşma şöyle devam etti:


‘Aldırma, anasını ağlatırız’

Horoz: Müdürüm siz buradan gittiniz otomatikmen yani bütün şeyler bize döndü oklar.

Özdemir: Heee hiç aldırma, onları ben şimdi Vali beyle de konuştum anasını ağlatacağız.

Horoz: Hee bizden şey.

Özdemir: Müdahale edeceğim şerefsizlere artık yeter lan.

Horoz: Yani özellikle bu gelen bu sizin organizenin başına bıraktığınız çocuk var ya müdürüm C. diye.

Özdemir: Hııı.

Horoz: Özellikle o yapıyor bütün her şeyi o yapıyor.

Özdemir: Kafasını kopartırım şerefsizim, ben arayacağım o p...i.

Horoz: Beni burada çok yıpratıyorlar.

Özdemir: Hiç canını sıkma ben konuşurum, daha da ileri konuşacağım... Mafyanın önünü kestik, siz daha onun kıymetini bilecek adam değilsiniz. Sen Ankara Emniyeti’nin ihalesine girdin mi?

Horoz: Girmedim. Girecektim, giremedim.



‘Laf almaya çalıştım’ savunması

Özdemir, C. Y’ye ilişkin sözlerini savcılıkta “Ben C.’nin Türker Horoz’un üzerine gittiğini bilmiyormuşum gibi yaparak, konuşmaya ve Türker’in ağzından ihbarların kimden kaynaklandığını öğrenmeye amaçlayarak ve kendisinin de bana yönelik bu tür komplolarda olup olmadığını anlamaya yönelik olarak konuşmama devam ettim” sözleriyle açıklamaya çalıştı. Özdemir, yedek hakimlikte de görüşmenin içeriğini doğrularken “Benim hakkımda iftiralar vardı. Bu nedenle ben kendisine, ‘Benimle ilgili bir şey soruldu mu’ diye sormak istedim. ‘Ankara’ya Türker’i getirdi, ihaleye soktu’ diye dedikodular kulağıma geliyordu. Bunun için ben de kendisine ‘Sen Ankara’da ihaleye girdin mi?’ diye sormak ihtiyacı hissettim. Bu nedenle beni aramasını istedim. Çünkü bende telefon numarası yoktu. Daha sonra kendisi beni telefonla arayınca yapılan söz konusu konuşma bu amaç ve saikle yapılan konuşmadır” dedi.


Ankara´ya geçen yıl atandı

Orhan Özdemir, 1997-2001 yılları arasında Ankara Emniyet Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu. 2001 yılında ise 1. Sınıf Emniyet Müdürlüğü´ne terfi etti. 2001-2002 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğü´nde Polis Başmüfettişi olarak görev yaptı. 2003 yılında da Kayseri İl Emniyet Müdürü olarak atandı. Özdemir, 1 Temmuz 2009’da Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi.

500 büyük şirket arasında Kayseri’den 15 firma bulunuyor

 İstanbul Sanayi Odası’ndan önce Türkiye’nin 500 büyük şirketini Fortune Dergisi açıkladı. Derginin Temmuz sayısında yer alan 500 büyük şirket arasında Kayseri’den 15 firma bulunuyor. Bu firmalardan 9’unun Boydak Grubuna ait olması dikkat çekiyor.
       Fortune Dergisinin net satışlar, karlılık, aktif toplam, özkaynak ve ihracat kriterleri çerçevesinde belirlediği Türkiye’nin 500 büyük şirketi arasında Kayseri’den 15 firma yer aldı. Bu firmalardan Boytaş Mobilya genel sıralamada 104’üncü, Merkez Çelik 117’inci, Hes Kablo 121’inci, Kayseri ve Civarı Elektrik Şirketi 157’inci, İstikbal Mobilya 190’ıncı, Orta Anadolu 198’inci, Boydak Dış Ticaret 279’uncu, Boyçelik 286’ıncı, Boyteks 303’üncü, Kumtel 340’ıncı, Yataş 355’inci, Form Sünger 416’ıncı, Karsu Tekstil 425’inci, Mondi Yatak 441’inci ve Erbosan 461’inci sırayı aldı.

       İlk 500’deki 15 firmadan 9’unun Boydak Grubuna ait olması dikkat çekti. Listeye göre İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli’nden sonra ilk 500’de en fazla şirketi olan il Kayseri oldu. Listede sektörlerin sıralaması da yer aldı. Mobilya sektöründe Kayseri için anlamlı bir tablo dikkatleri çekti. İlk 500’de yer alan 9 firmadan ilk 7’sinin kayseri firmaları olduğu görüldü. Mobilya sektörünün ilk 7 sırasında Boytaş Mobilya, Merkez Çelik, İstikbal, Boypaş, Yataş, Form Sünger ve Mondi bulunuyor. Fortune’nin araştırmasında yer alan satış karlılığı en yüksek 50 şirket araştırması da dikkat çekici. Listenin ilk sırasında Yamula Barajı’nı yapan ve işleten, aynı zamanda Kayseri ve Civarı Elektrik şirketi ile dağıtım bölgeleri ihalelerine giren Ayen Enerji bulunuyor. 

AKP'ye il başkanı aranıyor

 AKP Teşkilat Başkan Yardımcısı ve MKYK üyesi Agah Kafkas ile Kayseri Koordinatörü-Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen il başkanlığı konusundaki ön görüşmelere parti il binasında başladılar. Her iki milletvekili de sabah saat onda AKP il teşkilatına gelerek ilçe başkanları, ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri, kadın kolları ve gençlik kolları ile tek tek görüşerek il başkanlığı için ismi netleştirmeye çalıştılar. Teşkilatın çeşitli kademeleriyle yapılan görüşmelerin ardından adaylarla görüşmeler yapıldı ve bu görüşmeler Büyükşehir Belediyesinde gerçekleştirildi.

Teşkilat Başkan Yardımcısı Agah Kafkas ve Bölge Koordinatörü Polat Türkmen, başkanlık makamının karşısındaki odada önce il başkanlığı için adı geçen Kayseri Eski Milletvekili Mustafa Duru ile görüştü.

 Görüşme sonrası Başkan Özhaseki’nin odasına giren Mustafa Duru istişare sadece istişare yapıldığını söyledi.

Daha sonra bugüne kadar başkanlık için adı geçmeyen Rıfat Yelkenoğlu ile görüşüldü. Mahmut Cabat yönetiminde bulunan ve yürütme kurulu üyesi olan Rıfat Yelkenoğlu, Cabat’la birlikte istifa etmişti. Yelkenoğlu ile yapılan görüşme sürpriz olarak algılandı.

Ardından, başkanlık için ismi geçen diğer adaylardan Müsiad Şube Başkanı İsmail Ruhlukürkçü ile görüşüldü. Ruhlukürkçü görüşme sonrası konuşmak istemedi ve isminin geçmesine rağmen kendisine herhangi bir teklif gelmediğini söyledi.

Adaylarla görüştükten sonra Başkan Mehmet Özhaseki ile  konuşan AKP Teşkilat Başkan Yardımcısı Agah Kafkas ve Bölge Koordinatörü Polat Türkmen herhangi bir isim üzerinde durmadıkların söylediler. Başkanlık için 150 isimle görüştüklerini söyleyen Kafkas görüşmelerin devam edeceğini kaydetti.

Büyükşehir Belediyesinden ayrılan AKP Teşkilat Başkan Yardımcısı Agah Kafkas ve Bölge Koordinatörü Polat Türkmen yeniden il teşkilatına geçerek bir toplantı yaptılar.

Bu arada teşkilat başkanı Ekrem Erdemin Melikgazi ilçe başkanı Sadi Köylü’yü aradığı ve istifasını yeniden istediği belirtildi. Bunun üzerine Melikgazi ilçe teşkilatının istifa etmeyi kabil ettiği öğrenildi.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNDEN TERÖRE TEPKİ

Terörün artması ile birlikte sivil toplum örgütleri de harekete geçti. Bir araya gelen sivil toplum örgütlerinin temsilcileri Cumhuriyet Meydanında hükümet seslendi. 

Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şubesi, Emniyet Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Derneği, Türk Anneler Derneği Kayseri Şubesi, Türk Kadınlar Birliği Kayseri Şubesi, Bilgi Yurdu Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği Kayseri Şubesi, Türkiye Kamu-Sen İl Temsilciliği, Anadolu Sakatlar Derneği, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti, Elektrikçiler ve Elektronikçiler Odası, Yozgatlılar Derneği, Yurkimar-Sen, Bedensel Engelliler Derneği, Memur - Sen İl Temsilciliği, Öz İplik İş Sendikası, İncesu Eğitim Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği, Hacı Bektaş -ı Veli Derneği, Muharip Gaziler Derneği, Türk Ocakları Kayseri Şubesi, Dadaloglu Derneği, Hacı Bektaş-ı Veli Vakfı, Kayserili Üniversiteliler Derneği, Kayseri Lisesi Mezunları Derneği ve Oto Galericiler Derneği temsilcileri Cumhuriyet Meydanında bir araya gelerek artan terör olayları karşısında alınması gereken önlemleri sıraladılar. Sivil toplum örgütleri adına açıklamayı Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz yaptı. Yavuz, acilen yapılması gerekli görülen hususları sıraladı ve idam cezasının geri getirilerek terörün arkasındaki güçlerin kamuoyuna açıklanması gerektiğini vurguladı.

            Yavuz alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı; “Türk hukukundan "idam cezası"nın kaldırılmış olması bölücü teröristlerin cesaret bulmalarına neden olmuştur. Bu yüzden kanlı saldırılarına her gün bir yenisini eklemektedirler. Bu da halkımızın sabrını taşırmak üzeredir. Bu nedenle TBMM tatile girmeden, " idam cezası"nın ilgili yasaya yeniden konması zaruret halini almıştır. Bebek katili bölücü başının İmrah daki "ayrıcalıklı mahkum statüsü" ne derhal son verilmeli, örgütü oradan yönetmesi mutlaka engellenmelidir. Hatta öldürmeye azmettirmek suçundan idam cezasına tekrar çarptırılarak gereği yerine derhal getirilmelidir. Terörle mücadele eden bütün güvenlik güçlerimize Türk toplumu olarak moral ve motivasyon desteği sağlanmalı, TSK yı yıpratmaya yönelik eylem ve söylemlere derhal son verilmelidir. Bölücü terörle mücadelede "milli-toplumsal mutabakat" temel esastır. Bu nedenle muhalefetin de görüşleri alınarak bölücü teröre karşı milli bir yol haritası çıkarılmalı ve topluma mal edilmelidir. Bölücü terörün bitirilmesi için "terörün yuvası" olan Kuzey Irak-Kandil in ortadan kaldırılması şarttır. Bu doğrultuda işgalci güç ABD ye ve bölgesel Kürt yönetimine gerekli ikazın yapılması ve netice alınamadığı taktirde oraya bir kara harekatının düzenlemesi gerekmektedir. Türk halkı, bölücü terör örgütü PKK nın kimin tetikçisi olduğunu yetkililerin ağzından açık ve net duymak istemektedir. Terör örgütünün arkasındaki güç odaklarını bilmek Türk milletinin en tabii hakkıdır. Son vahim olaylardan anlaşılacağı üzere, terörle mücadelede çok iyi yetiştirilmiş "profesyonel birliklere ihtiyaç vardır. 26 yıllık tecrübeye rağmen bunun neden yapılmadığı halkın merak konusudur. Devletimizin bütün imkanları seferber edilerek terörün kökü mutlaka kazınmalı, hiçbir bahaneye sığınılmamalıdır. Bölücü terör, Türkiye nin milli ve üniter yapısına, toprak bütünlüğüne ve milli birliğine apaçık tehdit olduğu ortada iken "istihbarat zafiyeti" asla kabul edilemez bir durumdur. Bütün devlet adamlarımız, devletimizin temel ilkeleri ve kuruluş esaslarına uymak zorundadır. Aksi bir davranış vatana ihanettir. Türk halkını ayrıştırıcı politikalar yerine şanlı tarihimizden ve yüksek kültürümüzden gelen kardeşliğimizi pekiştirecek politikalar esas alınmalıdır. Zira dış güçler, etnik farklılıklarımızı

düşmanlıklarının merkezi yapmışlardır. Kurum ve kuruluşlarımız, siyasi iktidarlara değil yasalar

doğrultusunda devlete hizmeti esas almalıdır. Medya ve basın kuruluşlarında aydın geçinen bazı fertlerin "Terör örgütünün isteği doğrultusunda" söylemleri milletimizi derinden yaralamaktadır. Bu gibi bölücü söylemlerden derhal vazgeçmelidirler. Bölücü terör, Türk toplumunun ortak sorunu olduğuna göre onunla mücadelede de ortak çözüm gerektirmektedir. Dolaysıyla bölücü terörle mücadele, sadece güvenlik kuvvetlerine bırakılmamalıdır. Her fert bu mücadeleye katılmanın idrakinde olmalıdır. Sivil Toplum Örgütleri olarak tüm halkımızı bu konuda daha duyarlı ve uyanık olmaya, birliğimizi bozacak her türlü girişimlere karşı tek yumruk olmaya davet ediyoruz.”

Erdoğan dublör kullandı

Başbakan Erdoğan, dublörle gazetecileri atlattı, izini kaybettirdi.
Sürpriz bir şekilde tatile çıkan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gazetecileri atlatmak için konutundan iki farklı makam aracı çıkardı. Gazeteciler ilk aracı takip edince Başbakan izini kaybettirdi.

İsrail krizi, şehit cenazeleri, anayasa değişikliğindeki oylamalar, iç ve dış politikadaki yoğunluğun ardından Başbakan Tayyip Erdoğan tatile çıkma kararı aldı. Erdoğan'ın tatil programı Kanada ziyaretinde planlandı.

Kulislerde Başbakan'ın çarşamba günü tatile gideceği konuşuluyordu. Erdoğan'ı yakından takip eden gazetecilerin tahminleri tuttu ve Başbakan dün izini kaybettirdi. Ntvmsnbc.com'da Nilgün balkaç İmzalı habere göre, Ankara Subayevleri’ndeki konutundan 11.30’da iki ayrı makam aracı çıktı. Gazeteciler ilk araçta Erdoğan'ın bulunduğunu zannedip takibe başladı ancak Başbakan arkadaki ikinci araçtaydı.

4 Temmuz’a kadar olan tüm programlarını iptal ederek tatile giden Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye, oğlu Bilal, gelini Reyhan ve torunu Ömer Tayyip eşlik ediyor.

Erdoğan'ın tatilini nerede yaptığı henüz bilinmiyor. Erdoğan'ın yarın Cuma namazını kılmak için çıktığında gazeteciler tarafından görüntülenmesi bekleniyor.

Başbakan Erdoğan, daha önceki yıllarda Marmaris ve Akyaka (Muğla), Ekinlik Adası (Balıkesir) Serik (Antalya) ve Abant'ta (Bolu) tatil yapmıştı.

Apronda angus 'avı'

İthal edilen angusların kafesi kırıldı, Esenboğa Havalimanı karıştı.
Avustralya'dan özel bir firma tarafından ithal edilen angus cinsi damızlık büyükbaş hayvanlar, Esenboğa Havalimanı'nda tıra yüklendiği sırada kafesin kırılması sonucu kaçtı. Yetkililer, aprona kaçan hayvanları yakalamak için yoğun çaba harcadı.

Esenboğa Havalimanı'nın kargo bölümünde, Avustralya'dan getirilen büyükbaş hayvanlar, Artvin'e gönderilmek üzere tırlara bindirildi. Bu sırada kafesin kırılması sonucu 5 büyükbaş hayvan kaçtı. Apronda bulunan personel ve tır şoförleri angusları yakalamak için seferber oldu.

Bir süre sonra görevliler tarafından yakalanan anguslar tırla Artvin'e gönderilmek üzere yola çıktı.

Bu arada basın mensuplarının olayı görüntülemesi havalimanı yetkilileri tarafından engellendi.

A.A

Dadaloğlu Şenliklerine HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu katılacak

24 Temmuz -25 Temmuz 2010 tarihlerinde Dadaloğlu Kasabasında yapılacak olan Dadaloğlu Şenliklerine HEPAR Genel başkanı Osman Pamukoğlu katılacak. Bu yıl 22. si düzenlenecek olan şenliklerde 24 Temmuzda bir de panel var. Panele konuşmacı olarak Prof.Dr.Yusuf Halaçoğlu, Prof.Dr.İsmail Görkem ve Doç.Dr.Mustafa Aksoy katılacak. Panelin konusu ise "Dadaloğlu Avşarlar ve Kültürleri" olarak belirlendi. Panelden sonra ise "Avşar Ağıtları" konulu bir belgesel gösterilecek.
25 Temmuzda ise Dadaloğlu Kasabasında halk oyunları, yarışmalar ve Avşar Ozanlarının ve sürpriz sanatçıların yer alacağı şenlik programı gerçekleştirilecek. HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu şenlikte halka hitaben konuşma yapacak.

'Gandi Kemal'e ağır sözler'

Osman Pamukoğlu, Gediktepe'ye gideceğim diyen 'Gandi Kemal'e ağır sözlerle yüklendi.
1990'ların "efsane komutanı", şimdilerde ise HEPAR'ın Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na ağır sözler sarfetti.

Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, son günlerde gündemde olan ve tartışmalara neden olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hakkari-Gediktepe'de mevzideki görüntüsü ile ilgili olarak konuştu.

Dün akşam Trabzon'a gelen HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, sabah saatlerinde Kunduracılar Caddesi'nde esnaf ziyareti gerçekleştirdi. Esnafla sohbet eden ve yoldan geçen vatandaşların "Terörü bitirin paşam" sözleri ile karşılaşan Pamukoğlu, 365 günde terörü bitirebileceklerini ve projelerinin hazır olduğunu söyledi. Ziyaretlerin ardından Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenleyen Pamukoğlu, iki gün Trabzon ve Rize'de siyasi çalışmaları olacağını belirtti.

50 günü aşkın kesintisiz Trakya ve Anadolu'yu gezdiğini hatırlatan Pamukoğlu, "Halkın genelde iki sorunu var; ekmek ve huzur. Huzurdan kastımız ise özellikle terör örgütünün son üç ayda Türkiye genelinde sadece Güneydoğu ve Irak sınır hattında değil hemen hemen bir çok bölgede eylemlerini artırmış olması ve sonuçlar itibariyle halkın ruhunu yaralaması ve büyük huzursuzluklara meydan vermesi. Parti olarak bu ekmek ve huzur meselesini halkımız bize teveccüh eder ve yetki verirse halletmeye hazırız" diye konuştu.

"ANTİ GERİLLA BENİM İŞİM"

Artan terör olayları sonrası OHAL tartışmalarını değerlendiren Pamukoğlu, "Bizim partinin siyasi ve toplumsal ilkelerinde bizim yöntemimiz şudur, OHAL ve sıkıyönetimi ihtiyaç olmaksızın 20 bin seçilmiş subay astsubay ve uzman erbaş ve erlerden kurulu 4-6 ay özel eğitilmiş gayri nizami harbin bütün tekniklerini dağlarda, bataklıklarda, ormanlarda, karın üstünde ve güneşin altında kusursuz olabilecek. Kara, hava ve jandarma kuvvetlerimiz var, bunlar içerisinden gönüllüleri toplayacağız. Türkiye genelinde bir kışlada toplayacağız. Beden, ruh ve zihinlerini dağ muharebelerinde savaşacak gibi donatacağız. 4 ay sonra test edeceğim, yeterli görmüyorsam 2 ay daha eğiteceğim. Anti gerilla benim işim. Bu 20 bin kişi Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlı olacak. Hem bizim topraklarımıza hem bize mücavir PKK kamplarını, Irak'ın tamamında İran'da da var. Buradaki kamplarda 365 günde bitireceğiz.

İstihbaratı kendimiz hem yabancı topraklar hem kendi topraklarımızda kendimiz üretip alacağız. Bir devlet ki iç güvenlik meselesini onun bunun haber alma mekanizmalarını emanet edip bekliyorsa o devletten hiçbir şey olmaz. O devlete yazık olmuştur." dedi.

GANDİ'YE AĞIR SÖZLER

Son günlerde gündemde olan ve tartışmalara neden olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hakkari-Gediktepe'de mevzideki görüntüsü ile ilgili olarak şunları söyledi: "Tutturmuşlar Gediktepe meselesi, çömeldin çömelmedin meselesi, askerde çömelme diye bir şey yoktur, askerlikte çökmek vardır. Acemi erler bile bilir; Çök-kalk diye. Bunu bile beceremiyorlar, birisi 'Ben de Gediktepe'ye gideceğim' diye tutturdu. Onun kolayı var. Gediktepe binlerce tepe arasında onuncu sırada. Hakkari'nin herhangi bir tepesine gider. Çok böyle meraklıysan bende yürek ciğer var diyorsan, onun kolayı var seni timin içine koyar Kuzey Irak'ta kamplara sokarım, o zaman karar verilir. Orada yanına alacağı bir şey var yarım saatte bir değiştireceği iç çamaşırınız".

İHA

Koramaz dağı kartalının nesli tükenmemiş

Hikayelere, romanlara konu olmuş, beyaz Koramaz Dağı Kartalının nesli tükendi sanılıyordu. Genç fotoğrafçı Yavuz Alper Ergül, Koramaz dağında Kayabağ (Darsiyak) köyünde Hasan Efengi mevkinde Koramaz kartalını görüntülemeyi başardı. Durum böyle olunca Koramaz kartalının koruma altına alınması konusu bütün doğa severlerin ve çevrecilerin önünde duruyor. Koramaz Kartalını koruyalım çağrısına lütfen ses verin.

Yasak esastan görüşülecek

Anayasa Mahkemesi, kahvehanelerde sigara yasağının iptalini esastan görüşecek.
Anayasa Mahkemesi, Danıştay'ın kahvehanelerdeki sigara içilmesi yasağının kaldırılmasına ilişkin yasa maddesinin iptali istemini esastan görüşecek.

Danıştay 10. Dairesi, İzmir Kahveciler Odasının, kahvehanelerde sigara içilmemesine ilişkin yönetmeliğinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtığı davada, kahvehanelerde sigara içme yasağının Anayasaya aykırı olduğu gerekçeyle söz konusu yasa metnindeki ''kahvehane'' ibaresinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu.

Başvuruya ilişkin ilk incelemesini bugün yapan Anayasa Mahkemesi, başvuruda herhangi bir eksiklik bulmayarak davayı oy birliğiyle esastan incelemeye karar verdi.

Yüksek Mahkeme, esas incelemesini daha sonra belirleyeceği bir tarihte yapacak.

3 padişah gördü

Antalya'da yaşayan Nuri Öztunç, 126. yaş gününü kutladı.
Nüfus kayıtlarına göre Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde 1 Temmuz 1885'te dünyaya gelen Nuri Öztunç, 126 yaşına girdi. Bugün 126 yaşına giren Nuri Öztunç'un torunlarının torunları dedeleri için doğum günü kutlaması yaptılar. Duygulanan Öztunç, üzerinde ''Dedeciğim 126'ncı yaşın kutlu olsun'' yazılı pastadaki mumları üfledi.

Pastayı torunlarının yardımıyla kesen ve kendisine ikram edilen pastayı yiyen Nuri Öztunç, sağlık durumunun iyi olduğunu ancak eskisi kadar sokaklarda gezemediğini söyledi. Sağlığını doğaya ve yediği doğal ürünlere borçlu olduğunu belirten Nuri Dede, Çanakkale Savaşı başta olmak üzere Anadolu'nun işgal altında olduğu dönemleri çok iyi hatırladığını anlattı.

Atatürk'ü görmediğini, ancak ismini çok sık duyduğunu kaydeden Nuri Öztunç, tek dileğinin 126 yıl önce doğup büyüdüğü Beytüşşebap'a dönerek, oralarda yaşamak olduğunu söyledi.

Nuri Öztunç'un en küçük oğlu 39 yaşındaki Lezgin Öztunç da babasının 126 yaşında olduğunu nüfus kayıtlarında yer almasına karşın bugüne kadar Guinness Rekorlar Kitabı'na girmesi için hiç kimsenin bir girişimde bulunmadığını bildirdi.

Öztunç şöyle konuştu: "Biz kendi imkanlarımızla bunu gerçekleştiremedik. Antalya Devlet Hastanesi başta olmak üzere çeşitli kurumlara başvurularda bulunarak, kemik yaşının ortaya çıkarılması ve dünyadaki en yaşlı insan olarak kayıtlara geçmesini istedik. Ancak bugüne kadar hiçbir yetkiliden cevap alamadık. Birkaç kuruluş sadece bilgi almakla yetindi. Henüz bu konuda geç kalınmadı. Bizden talep olması durumunda gerekli yardımları sağlayarak babamın 126 yaşında olduğunu tüm dünyaya duyurabiliriz. Tek isteğimiz onun bu yaşından sonra daha rahat bir ortamda yaşamasını sağlamak."

Nuri Öztunç'un 29 yaşındaki torunu Abdülhalik Öztunç da dedesinin dünyanın en yaşlı insanı olarak rekorlar kitabına girmesini istediklerini ifade etti. Aile olarak imkanlarının kısıtlı olduğunu vurgulayan Öztunç, ''Bu işlerin takibi ve diğer sağlık harcamaları için maddi desteğe ihtiyaç var. Dedem şu anda çok cüzi bir gelirle evinde yaşamaya çalışıyor. Böyle bir insanın daha iyi şartlarda yaşamasını arzu ediyoruz''

Bacağındaki ağrılar dışından herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan Öztunç'un en büyük isteği doğup büyüdüğü topraklara dönebilmek. Antalya'ya 25 yıl önce bazı aile üyeleriyle göç eden Nuri Öztunç, Kuzeyyaka Mahallesi'nde oğlu Lezgin Öztunç'un evinde yaşamını sürdürüyor. Türkçe bilmeyen Öztunç'a torunları yardımcı oluyor.

Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülhamid, Sultan Mehmed Reşad ve Sultan Mehmed Vahidettin dönemlerini görüp yaşadığını anlatan Nuri Öztunç'un 8 çocuğu, 150 torunu var.

A.A

Görüşme İsrail'i salladı

Zürih'teki görüşme, İsrail'de hükümeti salladı; Liberman çileden çıktı.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Binyamin Ben-Eliezer arasında İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısıyla ortaya çıkan krizi çözmeye yönelik görüşme, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın saf dışı edildiği gerekçesiyle İsrail koalisyonunda gerginliğe neden oldu. Ynet haber sitesi, "Liberman'a kapı gösterilecek" yorumunda bulundu. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, Davutoğlu-Ben Eliezer arasındaki görüşmeyi doğruladı; talebin İsrail tarafından geldiğini kaydetti.

LİBERMAN ÇİLEDEN ÇIKTI

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Ehud Barak'ın bilgisi dahilinde gerçekleştiği ifade edilen görüşmeyle ilgili olarak Lieberman, kendisine bilgi verilmemesi nedeniyle görüşmenin Netanyahu ile arasındaki güvene "darbe" vurduğu yorumunda bulundu. Lieberman'ın makamından yapılan açıklamada, "olayın Dışişleri Bakanı ile Başbakan arasındaki güveni zedelediği" vurgulandı.

"GÜVENE DARBE" DEDİ

Açıklamada, Dışişleri Bakanlığına bilgi verilmemesinin "normal usullerin ihlali" anlamına geldiği ve Lieberman'ın Başbakandan açıklama beklediği belirtildi.

"TAMAMEN TEKNİK" DENİLDİ

İsrail Başbakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise Dışişleri Bakanına "teknik nedenlerden ötürü" bilgi verilmediği ve Başbakanın Dışişleri Bakanı ile tam bir işbirliği içerisinde çalıştığı kaydedildi.

Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın görüşmeden saf dışı edilmesi, "hükümetin Lieberman'dan kurtulmak istediği" yorumlarına da neden oldu.

"ŞEYTANLAR DANS EDİYOR"

İsrail'in haber portalı Ynet haber sitesi, olaydan haberdar edilmediği ortaya çıkan koalisyonun aşırı sağ kanadından İsrael Beiteniu partisi lideri Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın etrafında "şeytanların dans ettiğini" yazarken, Likud ve İşçi Partisi'nden bakanlar, Savunma Bakanı Ehud Barak'ı sorumlu göstererek, Barak'ın Lieberman'ı koalisyondan çıkarmak istediğini savundular.

KAPI GÖSTERİLECEK

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun da Lieberman'a "kapıyı gösterme" kararlılığında olduğu iddiaları dile getirildi.

"GÖRÜŞME TALEBİ İSRAİL'DEN GELDİ"

Bu arada Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burak Özügergin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Binyamin Ben Eliezer arasında Brüksel'de görüşme yapıldığını doğruladı ve talebin karşı taraftan geldiğini kaydetti.

Özügergin, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun İstanbul'dan Ankara'ya gelişi sırasında Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Burak Özügergin, "Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve İsrail Ticaret Bakanı Ben Eliezer arasında görüşme yapıldığı doğrudur. Bu görüşmenin yapılması talebi İsrail tarafından geldi" dedi.

Özügergin, görüşmede, "son zamanlarda özellikle Gazze'ye yardım taşıyan konvoya yapılan saldırıdan sonra Türk-İsrail ilişkilerinin vardığı nokta ve bu ilişkilerin önümüzdeki dönemdeki seyri konularının ele alındığını" kaydetti.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Ben Eliezer'e daha önce muhtelif vesilelerle dile getirilen, ilişkilerin düzelmesi için Türkiye'nin İsrail'in atmasını beklediği adımlar konusunda vurgular yaptığını anlatan Özügergin, "Biliyorsunuz, bunu defaatle dile getirdik. Beklentilerimiz nelerdir? Özür dilenmesi, tazminat ödenmesi, bir uluslararası bağımsız, tarafsız komisyon kurulması ve Gazze'ye uygulanan ambargonun kaldırılması taleplerimizi vurguladık" diye konuştu.

Özügergin, görüşme sonrasında İsrail tarafının, Türkiye'nin taleplerini değerlendirmek üzere hükümetine ulaştıracağı vaadinde bulunduğunu kaydetti. Bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceğine ilişkin bir soru üzerine ise Özügergin, "İlişkilerin vardığı nokta bizim de istediğimiz bir nokta değil. Görüşme talebinin karşı taraftan gelmesinin ardındaki neden de herhalde önümüzdeki dönemde atmalarını beklediğimiz adımların tekrar bir tespiti, bunların hükümet içinde paylaşılması. Herhalde onun için böyle bir talepte bulundular. Bizim Türk-İsrail ilişkilerinin düzelmesi için ortaya koyduğumuz beklentiler açık. Bunu yüz yüze Sayın Bakan, Eliezer'e iletti. Biliyorsunuz biz bu beklentilerimizi ve bazı diğer taleplerimizi bir notayla da bir hafta-on gün önce karşı tarafa iletmiştik. Bu da şüphesiz ele alınan konular arasında oldu." şeklinde yanıt verdi.

İSRAİLLİ BAKANLA GÖRÜŞMEYE TEPKİ

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Binyamin Ben Eliezer ile görüşmesini eleştirerek, ''Bir taraftan büyükelçini çekeceksin, özür dilemeden göndermem diyeceksin, hiçbir adım atmayacak, ondan sonra da Dışişleri Bakanı görüşecek. Bu milletin onurunu korumasını bilin hiç olmazsa'' dedi.

Yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vural, ''Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İsrail Ticaret Bakanı ile görüştüğü ve görüşme isteğinin Davutoğlu'ndan geldiğinin'' söylenmesi üzerine, ''Klasik bir AKP tavrıdır bu'' dedi.

"Saman altından su yürütüldüğünü'' ileri süren Vural, "Bu milletin onurunu korumasını bilin hiç olmazsa... Onurlu durmayı bilin. Çıkın mertçe görüştük diye söyleyin. Demek ki milleten saklamak istedikleri bir şeyler var. Böyle bir davranışı Türk milletinin onuruna vurulmuş bir darbe olarak görüyorum. Son derece yanlıştır. Hükümetin omurgasız olduğunu biliyorduk. Hele hele bu görüşme Türkiye'nin isteği üzerine gerçekleşmişse, hükümetin kamuoyonu tatmin edecek bir açıklama yapması ve Dışişleri Bakanının Türk milletinden özür dilemesi gerekir." dedi.


A.A

5 yılda 12.5 milyon ödeyecek

Yargıtay, Erbakan'ın karar düzeltme talebini reddetti, 12.5 milyon TL borç kesinleşti.
Kayıp trilyonun alacak davasında Yargıtay son kararını verdi. Erbakan'ın son umudu olan karar düzeltme başvurusu Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından reddedildi. Böylece Erbakan'ın Hazine'ye ödeyeceği 12.5 milyon TL'lik borç kesinleşti.

Maliye Bakanlığı, Erbakan'ın gayrimenkulleri üzerine haciz koyarak, yargı sürecinin tamamlanmasını bekliyordu. Bu kararla Maliye evlerin satışını yapabilecek.

Ancak Maliye Bakanlığı'nın yargı süreci devam ederken Erbakan'a borcunu taksitlendirerek ödemesi önerisi götürdüğü belirtildi. Hazete Habertürk'ten Hilal Ötürk'ün özel haberine göre, Hoca'nın yargı yollları kapanmadığı için o dönem sıcak bakmadığı bu öneriyi, şimdi ciddi ciddi düşündüğü öğrenildi.

Kapatılan RP'nin son Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ı kayıp trilyon davasından yasal faiziyle 12.5 milyon TL ödemeye mahkum eden Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı kesinleşti. Erbakan'ın son umudu olan karar düzeltme başvurusu da Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından reddedildi. Böylece Erbakan için hukuk yolu tamamiyle tükendi.

Maliye Bakanlığı, Erbakan'ın İstanbul, Ankara ve Balıkesir'deki gayrimenkulleri üzerine haciz koydurmuş, yargı sürecinin tamamlanmasını bekliyordu. Yargıtay'ın son kararıyla Maliye Bakanlığı 12.5 milyon TL'lik Hazine alacağının tahsili için Erbakan'ın Altınoluk'taki yazlığı, Ankara ve İstanbul'daki 3 evi ile arsalarını icra yoluyla satışa çıkartacak.

Taksit taksit ödeme planı

Maliye Bakanlığı kayıp trilyon davasıyla ilgili yargı süreci devam ederken Erbakan'a bir teklif götürdü. Hoca'ya borcunu yapılandırması ve taksitle ödemesi önerildi. Ancak Erbakan, hukuki süreçten umutlu olduğu için bu teklifi kabul etmedi. Erbakan'ın Yargıtay'ın tüm umutlarını söndüren kararından sonra, bu öneriyi Maliye Bakanlığı'na götürmeyi planladığı öğrenildi. Erbakan'ın borcunun 5 yıla yayılmasını, aylık taksitler halinde borcu ödemeyi taahhüt etmeyi düşünüyor.

Tek taksit atlamayacak

Borcu yapılandırmayı kabul etmesi Erbakan'ın 12.5 milyon TL'yi tümüyle üstlenmesi anlamına gelecek. Erbakan'ın gayrimenkulleri üzerindeki haciz borcun son taksidi ödeninceye kadar kalkmayacak. Ayrıca ödeme planında gecikme olduğunda Maliye Bakanlığı hacizli malları derhal satabilecek. Aylık taksitler halinde borç ödenirken de, 2.6 milyon TL olan ana borç üzerine aylık 20 bin TL faiz işleyecek.

Akraba desteği alacak

84 yaşındaki Erbakan'ın, 5 yıllık ödeme planındaki taksitlerini yakın akrabalarının desteğiyle ödeyebileceği öğrenildi. Erbakan'ın ağır sağlık sorunları nedeniyle borcun tamamını ödeyemeden hayatını kaybetmesi halinde, borç mirasçılarına devrediyor. Ancak mirasçıları vefat etmesinden 3 ay önce reddi miras başvurusu yaparsa bu durumda borç da ölümle beraber kapanıyor.

Kapatılan Refah Partisi'ne (RP) 1997 yılında yapılan seçim yardımının 1 trilyon lirası, parti kapatıldıktan sonra Maliye'ye iade edilmeyince eski Genel Başkan Necmettin Erbakan, parti yöneticileri ve il başkanlarının da aralarında olduğu 88 RP'li hakkında hem ceza hem de alacak davası açılmıştı.

İki gün kala şehit oldu

Pervari'de şehit düşen Piyade Komando Üsteğmen Mustafa Çuhadar'ın tayini çıkmıştı.
Siirt'in Pervari ilçesinde terör örgütü PKK ile girilen çatışmada şehit düşen Piyade Komando Üsteğmen Mustafa Çuhadar'ın Konya'daki baba evine ateş düştü. Şehit Üsteğmen Çuhadar'ın Isparta'ya tayininin çıktığı ve 2 gün sonra Isparta'ya yola çıkacağı öğrenildi.

Sabah saatlerinde Siirt'in Pervari ilçesinde terör örgütü PKK mensuplarıyla girilen çatışmada 3 korucuyla birlikte şehit olan Piyade Komando Üsteğmen Mustafa Çuhadar'ın annesi Kamuran ve babası Ertuğrul ve kendisi gibi üsteğmen olan kardeşi Mehmet Çuhadar'a acı haber sağlık görevlileri eşliğinde askerler tarafından verildi. Konya'nın merkez Selçuklu ilçesi Malazgirt Mahallesi Karanfil Sitesi'nde oturan şehidin ailesinin bulunduğu binaya askerler tarafından Türk bayrakları asıldı. Ailenin yanına taziyeye giden Konya Garnizon Komutanı Tümgeneral Alaeddin Örsal, acılı aileye başsağlığı dileyerek teselli etmeye çalıştı.

Şehit Üsteğmen Çuhadar'ın ailesiyle şehit olmadan önce telefonla görüşerek iki gün sonra ilişiğini kesip yeni görev yeri olan Isparta'ya gideceğini ve annesi Kamuran Çuhadar'a, "Buralar temiz. Siz rahat uyuyun" dediği öğrenildi. Evli ve 1.5 yaşında Melika Nur isminde bir kız çocuğu sahibi olan Şehit Üsteğmen Çuhadar'ın eşinin de aynı bölgede öğretmenlik yaptığı öğrenildi. Şehit Üsteğmen'in cenazesinin bugün öğleden sonra Konya'da düzenlenecek askeri törenin ardından Konya Garnizon Şehitliği'ne
defnedileceği bildirildi.

İHA

7 araç kundaklandı

Kağıthane ve Beyoğlu ilçelerinde park halindeki 7 otomobili kundaklandı.
Yasadışı terör örgütü yandaşları, Kağıthane ve Beyoğlu ilçelerinde gece geç saatlerde park halindeki 7 otomobili kundakladı.

İlk kundaklama, saat 02.30 sıralarında Kağıthane, Seyrantepe Çetin Sokak ile Güvercin Sokak'ın kesiştiği noktada meydana geldi. Görgü tanıklarının iddiasına göre, motosikletle gelen kimliği belirsiz 2 kişi, sokak üzerinde park halinde bulunan 3 otomobili molotofkokteyli atarak ateşe verdi. Duyulan ses üzerine sokağa çıkan mahalle sakinleri, otomobillerin yandığını gördü. İhbar üzerine olay yerine polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Otomobillerdeki yangın, itfaiye ve vatandaşların müdahalesiyle söndürüldü. Otomobillerde büyük çapta maddi hasar meydana geldi.

Polis ekipleri, eşkali alınan ve 2 kişi olduğu tespit edilen kundakçıları yakalamak için ilçede geniş çaplı soruşturma başlattı.

İkinci olay, saat 04.00 sıralarında Beyoğlu Örnektepe Mahallesi Talatpaşa Caddesi Pazariçi sokakta meydana geldi. Aynı yöntemle motosikletle gelen örgüt yandaşları, sokak üzerinde park halinde olan 4 hususi otomobile benzin dökerek kundakladı. Gürültü üzerine sokağa dökülen mahalle sakinleri, durumu yine polis ve itfaiye ekiplerine haber verdi. Alev alev yanan otomobilleri söndürmek için olay yerine gelen itfaiye ekipleri, kundaklanan araçları güçlükle söndürebildi. Vatandaşların da yardımıyla güçlükle söndürülen otomobiller kullanılamaz hale geldi.

Yangın sonrası inceleme yapan polis ekipleri, olay yeri yakınında pet şişe içinde bir miktar benzin buldu. Görgü tanıklarının verdiği eşkal doğrultusunda bölgede çalışma başlatan güvenlik güçleri, olayı gerçekleştirdikleri ileri sürülen Selim K.(22) ile Burhan Ç.'yi(19) olayda kullanılan malzemeler ile birlikte motosikletleri ile birlikte yakaladı.

Yakalanan zanlılar, sorgulanmak üzer Çağlayan Polis Merkezi'ne sevk edildi. Şüphelilerin polisteki sorgusu sürüyor.

İHA

'Kızlar türbanla gidecek'

Radikal'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, yeni sol çizgi izleyeceği mesajını verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununu da üniversitelilerin türban sorununu da CHP iktidarının çözeceğini savundu. Kılıçdaroğlu, “Başörtülüler üniversiteye gidebilecekler mi?” sorusuna, “Herkesin okumasına olanak sağlayacağız. Bu konuda kimsenin endişesi olmasın. Biz bu sorunu çözeceğiz” yanıtını verdi. “Gediktepe’de mesele çömelme değil, ülkenin Başbakan’ın gözlerine yansıyan korku ve güvensizlik” diyen Kılıçdaroğlu, Avrupa’daki sosyal demokrat partiler gibi ‘yeni sol’ bir çizgi izleyeceği mesajını verdi

Kılıçdaroğlu, Radikal’in sorularına şu karşılıkları verdi:

Gediktepe’ye ne zaman gideceksiniz?
Daha belli değil, görüşmeler devam ediyor.

Giderseniz size de askerlerin çömelme, kask ve çelik yelek giyme ricası olabilir...
Kask, çelik yelek giymeyi normal karşılamak lazım. O fotoğrafta sayın Başbakan’ın gözlerine bakacaksınız, oradaki korkuyu endişeyi göreceksiniz. O fotoğrafın temel özelliği odur. Sayın Başbakan’ın eğilmesi ya da siperde yatması değil. Siz kendi toprağınızdasınız, kendi ülkenizdesiniz ve güven içinde değilsiniz, korkuyorsunuz, sorun burada zaten.

“Kemal Kılıçdaroğlu da çömeldi” eleştirilerini göze aldınız mı.
Bakalım, önce bir gidecek miyiz, gitmeyecek miyiz o bile kesinleşmedi. Belki askerler ‘hayır müsait değil’ diyebilir.

Başbakan ile görüşürseniz, “Açılımda şunlar da olmalı” diyecek misiniz?
Sayın Başbakan gelecek, önce açılımdan neyi kastettiğini anlatacak. Bugün gazetelerde var; ‘açılımın yüzde 80’i tamamlandı’ diyor. Kalan yüzde 20 ne acaba? O bilgiler Başbakan tarafından verilirse, arkadaşlarımızla oturup bakarız, bunlarla terör olayı sonlanır mı sonlanmaz mı? O zaman önerilerimizi açıklarız.

Konuşmalarınıza ‘slogan siyaseti’ eleştirileri geldi. Kürt sorunuyla ilgili söyleminizin içini doldurabilecek misiniz?
Bizim 89 raporumuz var. Bugün de arkasındayız, her satırını savunuyoruz. Sorunu, aklı ve mantığı öne koyarak toplumsal destek sağlayarak çözmeye hazırız. Biz çözeceğiz. AKP’nin çözeceğini sanmıyorum.

İktidar olursanız başörtülü kızların üniversiteye gidebilmesi için bir şey yapacak mısınız?
O konuda söyledim. O sorunu biz çözeriz ve çözmeye de kararlıyız.

Nasıl çözeceksiniz?
Onu bize bıraksınlar. Terörü de çözeceğiz, türban sorununu da çözeceğiz.

Türbanlı kızlar üniversiteye gidebilecekler mi?
Toplumsal desteği sağlayacağız. Herkesin okumasına olanak sağlayacağız. Kmsenin endişesi olmasın. Biz bu sorunu çözeceğiz.

Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa değişikliğiyle ilgili iptal başvurusunu görüşeceği 5 Temmuz’dan sonrası için bir öngörünüz var mı?
Kuşkusuz, şöyle ya da böyle çıkarsa tartışılacak. Ama bu tartışmalar o çevrelerin dışına çıkarsa iktidar-muhalefet tartışmasına dönerse kısırlaşır.

Sadece iptalini istediğiniz yüksek yargıyla ilgili maddeler iptal edilip diğerleri referanduma giderse...
Referandumda değişikliğe destek veririz. Gerçi o maddeler bizi tatmin etmiyor. Örneğin, Avrupa Sosyal Şartı gereği memurlara grev hakkı verilmesi lazım ama o yok burada. Bir aldatmaca ama sonuçta biz karşı çıkmayız.

Ombudsman maddesine neden karşı çıktığınız soruluyor....
(AB Büyükelçileriyle yemekte) Onu sordular ve ben Avrupalı dostlarımıza şunu anlattım: ‘Sizin ülkenizde ombudsman yasası çıktığında, Anayasaya aykırı olursa, sizin parlamenterler evet derler mi demezler mi?’ Biz ombudsmanlığa karşı değiliz. Ama yapılan düzenleme mevcut Anayasa’ya uygun olmalı. Anayasa’da ombudsman konusunda bir kurumsal sıkıntı varsa bu AB normlarında bir Anayasa değişikliği ile getirilir, oybirliği ile çıkar, ondan sonra hukuki düzenlemeler yapılır. Ama ‘Anayasa önemli değil, aykırı olabilir, iptal edilirse biz değiştirdik CHP karşı çıktı deriz’ anlayışıyla yaklaşıldığını anlattım. Onlara, ombudsmanlık ile ilgili en güzel kitabı bir sosyal demokratın sayın Zekeriya Temizel’in yazdığını söyledim.

Konuşmalarınızda ekonomik konulara öncelik veriyorsunuz. Anayasa konusuna, laiklik konusuna girmiyorsunuz. Bu bilinçli bir tercih mi?
Evet bilinçli yapıyorum. Çünkü halkın gündeminde işsizlik, yoksulluk var. Bunları bir kenara bırakıp başka konulara girerseniz, siyasetçi, bu durumlardan kopuk bir kayıkçı kavgasının sürdürüldüğü algısı yaratır. Çiftçinin, halkın sorunları varsa dillendirilmeli. Ben de bu sorunları dillendirip çözüm önerilerimizi anlatıyorum. Elbette ki Türkiye’de Anayasa değişmeli. Çağdaş, AB normlarına uygun, güçler ayrılığına dayanan, medyanın bağımsızlığı güvence altına alınmış, dokunulmazlıklar Avrupa normlarında yeniden düzenlenmiş, Atatürk’ün çiğnenen vasiyeti yerine getirilerek TTK (Türk Tarih Kurumu) ve TDK (Türk Dil Kurumu) eski konumuna getirilmiş bir Anayasa gerek. Önce aş iş olayını bitirelim, elbetteki demokrasiyi güçlendirmek istiyorsak, Anayasa değişikliğini yapacağız. Taahhüt ediyoruz. Bizim yapacağımız değişiklik, Türkiye’de demokrasi, hak ve özgürlükler çıtasını, medyanın özgürlüğünü ve bağımsızlığını yükseltecek.

Kullandığınız, halkçılık söylemi Ecevit dönemi örnek gösterilerek eleştiriliyor...
Ecevit hükümetinin en büyük zaafı, ekonomiyi yönetememesi olmuştur. Eğer yönetebilselerdi bu acı tabloyla karşılaşmazlardı. Bunu şimdi CHP’nin genel başkanı olarak rahatlıkla söylüyorum. Biz ekonomiyi iyi yöneteceğiz. Nasıl yöneteceğimizi de çok iyi biliyoruz. Geçmişte hatalar yapıldı. Bu hatalara düşmeyeceğiz. Sosyal piyasa ekonomisi uygulayacağız. Devletin hantal yapısına ekonominin tümünü teslim edemezsiniz. Ederseniz geçmişte yaşanan pek çok sorunu bugüne taşırsınız. En iyi ekonomi ve tarım uzmanlarının CHP’de olduğunu bilmeniz lazım. Ekonomide, sosyal güvenlikte, tarımda, sağlıkta daha çağdaş modeller üzerinde gideceğiz. Dünyadan AB’den kopuk, kendimize özgü projeleri olan bir siyasal parti değiliz. Dünya ekonomisi ile sağlıklı bazda bağlı bir ekonomi istiyoruz. Devlet sanayicinin daha etkin ve güvenli bir hukuk içinde kendisini ve Türkiye’yi hızla kalkındıran, istihdam yaratan bir noktaya taşıyacaktır.

İngiltere İşçi Partisi’nin ortaya koyduğu ‘yeni sol’dan mı bahsediyorsunuz?
Aynen öyle, İngiltere’deki, Almanya’daki sosyal demokrat partiler gibi. 21. yüzyılda artık özel sektörü reddeden bir anlayışın olmadığını çok iyi biliyoruz. Sosyal piyasa ekonomisi diyoruz. Çalışanların hakları da olacak. Sendikalarla da işverenlerle de konuşuyoruz. Şunu söylüyorum: İşçi ve işveren artık karşıt kutuplar değildir. İşbirliği yapıp üretimi maksimize eden, yaratılan katma değeri de hakça bölüşen bir alanda çalışılmalı. Biz ücret sendikacılığına da karşıyız, bundan vazgeçmeliyiz. Sendika her şeyden önce işçinin çalıştığı alanın yaşamasını ve güçlenmesini istemeli. Yoksa onu da kaybeder.

Pervari'de 4 şehit

Siirt'in Pervari ilçesinde çıkan çatışmada, 1 asker ile 3 korucu şehit oldu.
Siirt'in Pervari ilçesinde güvenlik güçleri ile teröristler arasında çıkan çatışmada bir üsteğmen, 3 köy korucusu şehit oldu, 1 astsubay ve bir er yaralandı.

Siirt Valiliğince yapılan açıklamada, dün gece saat 23.00 sıralarında Pervari'nin Sarıyaprak köyü kırsalında konuşlu bulunan askeri birlik ve yakın emniyet unsurlarına bir grup PKK'lı teröristin sızma girişiminde bulunulduğu belirtilerek, sızma girişiminin fark edilmesi üzerine çatışma çıktığı ifade edildi.

Çatışmada, bir üsteğmenin şehit olduğu, bir astsubay ve bir erin yaralandığı bildirilen açıklamada, çatışmanın ardından takviye amacıyla Doğan köyüne ait bir geçici köy korucusu timinin bölgeye gittiği, timin bölücü terör örgütü mensuplarınca pusuya düşürüldüğü kaydedildi.

Açıklamada, elde edilen ilk bilgilere göre, teröristlerin pususu sonucu 3 geçici köy korucusunun şehit olduğu, bölgede operasyonlara devam edildiği bildirildi.


A.A

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...