Sayfalar

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Kayseri Gazeteciler Cemiyetinde Veli Altınkaya dönemi başladı

Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, ilk toplantısını gerçekleştirerek görev dağılımını yaptı.Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, ilk toplantısını gerçekleştirerek görev dağılımını yaptı.
Gazeteciler Cemiyeti'nin yaptığı toplantıda Yönetim Kurulu Başkanlığı'na Veli Altınkaya getirilerken, Başkan Yardımcısı Oktay Ensari, Genel Sekreter Mehmet Sena Kösedağ, Genel Sekreter Yardımcısı Canan Bayram, Muhasip Mehmet Uğurlu seçildi. Yönetim kurulu üyeleri ise Ömer Faruk Hamurcu, Mustafa Cengiz, Ali Ceran, Metin Sönmez, İsmail İçer, Süleyman Erciyes, Saim Yıldız, Ferhat Yağmur oldu.

'Irkçılık yapma!'

Bakan Bağış, Hollandalı vekile sert çıktı, "Sizi de tedavi ederiz " dedi.
Devlet Bakanı ve Başmüzakareci Egemen Bağış, aşırı sağcı olarak bilinen Hollanda Milletvekili Barry Madlener'in 'Sizin gerçek dostunuz İran diktatörü Ahmedi Nejat' sözlerine sert tepki gösterdi. Bağış, soruyu sorduktan sonra salonu terk eden milletvekiline; "Sorunun cevabını dinlemeden gidecek kadar saygısızsınız. Sizin ülkenizde seçim olduğu için böyle provakatif sorular soruyorsunuz ama bizim kültürümüzde sofilik var, Mevlana öğretileri var. Korkmayın biz sizi de tedavi ederiz" dedi.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu'nun 64. Toplantısı, Hilton Otel'de gerçekleştirildi. Toplantıya Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Türkiye Avrupa Birliği Karma Parlamentosu Eşbaşkanları, Hollanda Milletvekili Barry Madlener, Kıbrıs Rum kesimi parlamenterlerinden Pakis Hadjıgeorgıou ile çok sayıda davetli katıldı.
Toplantıda, anayasa değişikliği, milletvekillerinin dokunmazlıklarının kaldırılması, HSYK seçimleri, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, toplu sözleşme ve grev hakkı ile KKTC ile ilgili gündeme ilişkin önemli konular masaya yatırıldı.
Toplantının ardından, basına açık gerçekleştirilen soru-cevap bölümüne geçildi. Burada, CHP Milletvekilleri Onur Öymen ve Algan Hacaloğlu ile AB Parlamentosu Milletvekillerinin soruları zaman zaman gerginliğe neden oldu. TBMM'nde yaşanan tartışmaları andıran görüntüler gazeteciler tarafından da yakından takip edildi.
CHP Milletvekili Onur Öymen, 'Biz hükümete AB konusunda hukuk reformlarına destek veriyoruz ancak, Anayasa 16. kez değiştirildi. Hepsinde de uzlaşma oldu. Neden bu değişiklikte uzlaşma sağlanması için özen gösterilmedi?. Bu değişikliklerde milletvekili dokunmazlıkları neden yer almadı?. AB'nde, HSYK'da adalet bakanı ve müsteşar olmuyor. Neden bu değişiklikte onları çıkarmadılar ve referandum neden bir bütün olarak götürüldü? diye soru sordu.
Onur Öymen sorularını sorarken araya giren Türkiye-AB Karma Parlamentosu Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, 'Sayın Öymen, sorunuzu sorar mısınız? deyince, Öymen dönerek 'bunların hepsi soru' diye yanıt verdi.
Sorulan soruya ilk yanıt İçişleri Bakanı Beşir Atalay'dan geldi. Atalay, "AK Parti olarak en geniş mutabakatın olduğuna inandık. İlk olarak bu paket açıklanmadan CHP'ye gittik ve CHP'yi ziyaret ettikten sonra CHP'li yetkililer kamuoyuna paketin içinde ne olduğunu bilmediklerini ama AK Parti ile işbirliği yapmayacaklarını söylediler" diye yanıtladı.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP)'nin de olumlu oy kullanmadığına dikkat çeken Bakan Atalay, "BDP çok defalar partileri kapatıldığı halde, parti kapatma ile ilgili değişikliğe olumlu oy vermediler. Biz kapıları hep açık tuttuk ama muhalefetin tavrı bunun tam zıddıydı. HSYK üyelerinin seçimi ile ilgili değişikliğe gelirsek bence bu değişiklik ilk defa yargı mekanizmasına demokrasi getiriyor" diye konuştu.
Aynı soruya yanıt veren Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bakan Egemen Bağış, "Muhalefette uzlaşmayla rehin almayı karıştıran zihniyetler var. Biz bu değişikliği partilere götürdüğümüzde, 'Ya bizim dediklerimiz olur, yada bu olmaz' dediler. Bazıları da çok kez kapatılmalarına rağmen bu parti kapatılmalarıyla ilgili maddeye hayır oyu verdiler. Mağduriyet oluşturmak istiyorlar" şeklinde değerlendirdi.
1.5 yıldır başmüzakereci olarak görev yaptığını hatırlatan Bakan Bağış, muhalefetten randevu talep etmesine rağmen hala yanıt alamadığını hatırlattı.
Yüzde 10 seçim barajı ile ilgili düşünceleri sorulan Bakan Bağış, "Bizim getirdiğimiz bir kanun değil. Bu seçim kanunu ile ilgili bir şey. Eğer seçim kanunu gelirse bu değişikliği yaparız" diye yanıt verdi.
Bakan Bağış, toplu sözleşme hakkının yanında grev hakkının da bulunması gerektiği şeklindeki soruya ise "Bizde 657'ye tabi çalışanlar var. Böyle bir şey hiçbir ülkede yok. Yani 30 yıl devlet dairesinde çalışıyor ve daha sonra emekli oluyor. Birde buna grev hakkı verirsek bu devletin iflas etmesi demektir" diye yanıt verdi.
"ASKERİNİZİ KIBRIS'TAN NEDEN ÇEKMİYORSUNUZ?"
Kıbrıs Rum kesimi parlamenterlerinden Pakis Hadjıgeorgıou'nun 'Askerinizi Kıbrıs'tan neden çekmiyorsunuz? sorusunu değerlendiren Bakan Bağış, "Türkiye'nin adadan asker çekmesine siz engel oldunuz. Siyasileriniz Güney Kıbrıs'ta Anan Planı'na hayır demesi için her türlü propagandayı yaptı" diyerek yanıtladı.
"TÜRK ASKERİ BARIŞ GÖTÜRMEK İÇİN ADADA"
Adada sadece Türk askerinin bulunmadığını hatırlatan Bakan Bağış, "Orada sadece Türk askeri yok, Yunan ve İngiliz askerleri de var. 1974e oraya Türk askeri gitti. Türk askerinin gitmesinin nedeni ise orada bir katliam olmuştu. Türk askeri barış götürmek için adaya Türk askeri gönderdi" diye yanıtladı.
Bakan Bağış, daha sonra, Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ile milletvekili dokunmazlıklarının neden kaldırılmadığını soran CHP Milletvekili Algan Acaroğlu'nun sorularını değerlendirdi.
CHP'li Acaroğlu'na seslenen Bağış, "Milletvekili dokunmazlıklarında samimi iseniz, bütün dokunmazlıkları kaldıraltolmuyor. Neden bu değişiklikte ım. Bütün ayrıcalıkları kaldıralım. Bunları hep birlikte ele alalım. Biz ilk göreve geldiğimizde milletvekillerinin lojmanlardan çıkması için uyardık. Bu konudaki hassasiyetlerimizi anlattık. Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasından önce çetelerin kapatılması gerekir. Milli egemenliğe karşı gelen odakların kapatılması gerekir" diye yanıtladı.
"NEDEN MEŞRU OLMAYAN KKTC SEÇİMLERİNİ TANIYORSUNUZ?
'Şunu Türk vatandaşlarına söyleyin' diyerek söze başlayan ve aşırı sağcı tutumuyla bilinen Hollanda Milletvekili Barry Madlener, "Hollanda'da bir referandum olsa, ülkenin çoğu Türkiye'ye hayır der. Neden meşru olmayan KKTC seçimlerini tanıyorsunuz?. Siz benim liderimi parlamentoda konuşturmadınız, konuşturmaya dahi tahammülünüz yok" dedi.
"Sizin gerçek dostunuz İran diktatörü Ahmedi Nejat" diye sözlerini tamamlayan Madlener, daha sonra salondan ayrıldı. Bakan Bağış yapılan bu konuşmanın ardından Madlener'e sert bir dille eleştirdi.
BAĞIŞ, "SORUNUN CEVABINI DİNLEMEDEN GİDECEK KADAR SAYGISIZSINIZ."
Bakan Bağış, Madlener'in sorduğu soruya yanıt beklemeden ayrılmasına çok sert tepki gösterdi. Bağış, "Sorunun cevabını dinlemeden gidecek kadar saygısızsınız. Ama bu soruyu şöyle yanıtlayayım. Irkçılık tehlikeli bir hastalıktır. Avrupa bundan çok çekti. Hala kurtulamayanların olduğunu görüyorum. AB'nde ırkçılığa karşı en önemli çözümdür. Irkçılığın kalkması için AB gereklidir" dedi.
BAĞIŞ; "KORKMAYIN BİZ SİZİ DE TEDAVİ EDERİZ"
Soruların seçim provakatifi olduğunu ifade eden Bağış, "Sizin ülkenizde seçim olduğu için böyle provakatif sorular soruyorsunuz ama bizim kültürümüzde sofilik var, Mevlana öğretileri var. Korkmayın biz sizi de tedavi ederiz. Sizin lideriniz ırkçılık ile ilgili söylemleri, dinimizle ilgili söylemleri var. Kimsenin inançlara hakaret etmesine hakkı yok. Madem bizlere hakaret etme hakkını buluyor, bizimde onunla görüşmeme hakkımız var. Parlamentoda konuşturmama hakkımız var" diye anlamlı bir yanıt verdi.
Gergin bir ortamda son bulan toplantının ardından Bağış, salondan ayrıldı. Bu sırada soru sormak için elini kaldıran Rum vekilinin elini eliyle indiren Bağış, kendisine teşekkür ederek salondan ayrıldı. Rum vekil ise Bağış'ın ardından soru sorma girişimini sürdürdüğü görüldü.
İHA

Parola ihraç getirdi

"Adi", "Başbakan" parolasıyla ilgili olarak TSK'dan bir ihraç.
Erdek Deniz Üs Komutanlığı'nda Şubat ayı parola ve işaret talimatnamesine ilişkin yürütülen soruşturma sonunda tutuklanan ve bir süre sonra serbest bırakılan Deniz Astsubay Üstçavuş Çağrı Güler, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edildi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Astsubay Üstçavuş Güler hakkında yürüttüğü disiplin soruşturmasını sonuçlandırdı.
Soruşturma sonunda, Deniz Astsubay Üstçavuş Güler'in Milli Savunma Bakanlığının onayı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihracına karar verildi.
Bir gazetede, 22 Şubat 2010 tarihinde Erdek Deniz Üs ve Garnizon Komutanlığı Şubat ayı parola ve işaret talimatnamesinde ''adi'' ve ''başbakan'' ifadelerinin kullanıldığına ilişkin bir haber yer almıştı.
Haberler üzerine Genelkurmay Başkanlığı açıklama yaparak, ''parola'' konusundaki habere ilişkin olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca soruşturma başlatıldığını bildirmişti.
Soruşturma kapsamında Erdek Deniz Üs Komutanlığı Mayın Filosu Komutanlığında görevli Deniz Astsubay Üstçavuş Çağrı Güler, Donanma Komutanlığındaki askeri mahkeme tarafından 25 Şubat 2010 tarihinde tutuklanmıştı.
Deniz Astsubay Üstçavuş Güler, 20 Nisan 2010 tarihinde serbest bırakılmış ve Erdek Deniz Üs Komutanlığındaki görevine dönmüştü.
Bu arada Deniz Kuvvetleri Komutanlığı da Deniz Astsubay Üstçavuş Güler hakkında ''disiplin soruşturması'' başlatmıştı.
AA

Tüm illlerde tam gün grev!

KESK, 81 ilde örgütlü olduğu tüm işyerlerinde üyeleriyle iş bıraktı.
İşçi ve memur konfederasyonlarının 22 Şubat'ta aldığı karar gereği tüm gün iş bırakan KESK, bir de miting düzenleyecek. Türk-İş'in 1 saatlik iş bırakmasını protesto eden TEKGIDA-İŞ Sendikası da sabah 08.30-09.30 arası Zonguldak'ta ölen madencilerin anısına iş bıraktı. TEKGIDA-İş Sendikası saat 12.00'de örgütlü olduğu işyerlerinde basın açıklaması okuyacak. DİSK ise, genel greve uyma kararı aldı.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren, konfederasyon olarak 22 Şubatta 26 Mayıs için aldıkları kararın gereğini yaptıklarını belirterek, bugün tam gün grevde olduklarını söyledi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gelen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası'na (SES) bağlı kamu çalışanları, KESK Genel Başkanı Sami Evren'in de katılımıyla hastane bahçesinde yürüyüşe geçti. Tam gün iş bıraktıklarını ifade eden kamu çalışanları, sloganlar eşliğinde bahçedeki yürüyüşlerini sürdürdü.
Evren, eyleme ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, 22 Şubatta TÜRK-İŞ, DİSK ve KAMU-SEN'le birlikte 26 Mayıs için genel eylem kararı alındığını hatırlatarak, o gün bu karar alınırken, olumsuzlukların kalkması durumunda, grevden vazgeçilebileceğinin açıklandığını söyledi.
O tarihten bu yana ne 4/C konusunda, ne de sendikal ve sosyal haklar konusunda bir gelişmenin kaydedildiğini savunan Evren, ''Biz 22 Şubatta 26 Mayıs için ne dediysek onun gereğini yapıyoruz ve bugün tam gün grevdeyiz'' dedi.
Asla geri adım atmayacaklarını ve kararlı davranırlarsa kazanacaklarını belirten Evren, kararsız tutumların sendikal harekete zarar vereceğini ve talep edilenden vazgeçildiği anlamına geleceğini söyledi.
Evren, genel grev kararını 1 saat çalışmama eylemine dönüştüren diğer konfederasyonlarla polemiğe girmek istemediklerine işaret ederek, diğer konfederasyonlardan eylemi 1 saat yapmaları teklifinin geldiğini, ancak bunu kabul etmediklerini anlattı.
Bu arada, KESK'e bağlı sendikalara üye kamu çalışanları, çeşitli kollardan yürüyüş yaparak, Çapa'daki Kızılay Kan Merkezi'nin önünde toplanıp, buradan basın açıklamasının yapılacağı Beyazıt Meydanı'na kadar yürüyecek.
ANKA/AA

Bey’an... (Dede'nin R'si) - Yılmaz ÖZDİL/ Hürriyet

Öğrenci, Türkçe dersinde “parti” kelimesini harf harf kodluyormuş, “Paris’in P’si, Ankara’nın A’sı Dede’nin R’si, Trabzon’un T’si, İzmir’in İ’si...” Öğretmen müdahale etmiş, “Evladım, Dede’de R yok ki” demiş... “Nasıl yok?” demiş öğrenci, “Benim dedemin adı Recep!”

*
AKP’ye AKP denmesini yasaklayan AKP, şimdi de, isimlerinden biri Recep olan Başbakan’a “Recep Bey” denmesine kızıyor iyi mi...
*
Çorabına “Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik” kartviziti yazdıran Hüseyin Çelik, “Recep Bey” denmesini “yakışıksız” bulmuş mesela...
“Gandi oldu Dandi” diyen Bülent Arınç ise, Recep Bey ifadesinin “küçültücü” olduğunu söylüyor.
*
Halbuki, Çankaya meselesi tartışılırken, aynen şöyle demişti Başbakan: “Abdullah Bey’le Bülent Bey’le istişare ederim.”
*
“Sen Türkiye’sin büyük düşün” afişleri asıp... Sonra da, “sen” diye hitap edene, “Sen bana sen diyemezsin” demeleri gibi bi şey yani.
*
CHP’ye yıllardır “elit” diyen yandaş medya ise, topluca Lordlar Kamarası’na geçti... Kalemlerinden asalet damlıyor, “CHP avamlaştı” diyorlar!
*
Osman Hamdi Bey, Hacı Arif Bey, Çakabey, Kiziroğlu Mustafa Bey, Tamburi Cemil Bey hakaret midir? Beyoğlu’na Sayınoğlu mu diyeceğiz bu saatten sonra?
Emel Sayın’da sorun yok da...
Beylerbeyi Sarayı’na ne diyeceğiz?
*
(Milli Eğitim Bakanlığı yapan Hüseyin Çelik’in kalbini kırmak istemem ama, Sakarya’da “Recep Bey Endüstri Meslek Lisesi” var... Yakışıksız mıdır?)
*
İşin daha enteresan tarafı...
*
“Hukuktan anlamıyor” diyor.
“Ekonomi bilmiyor” diyor.
“Rüşveti bitireceğiz” diyor.
“Soydular memleketi” diyor.
“Hesap soracağız” diyor.
“Bunların dokunulmazlığını kaldıracağız, siyasi ahlak yasası çıkaracağız, parlamentoda vurguncunun talancının yeri yok, naylon faturacıdan, Ali Dibo’dan bakan olmayacak” diyor.
*
“Kalpazan” diyor.
*
Çıt yok.
*
Vay efendim “bey” dedi...
İşte orası gücüne gidiyor. 

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...