Sayfalar

26 Nisan 2010 Pazartesi

Bu anket AKP'yi çok üzecek!

SONAR Araştırma şirketinin yaptığı seçim anketine göre, AKP’nin oyları 2002’den bu yana en düşük seviyeye indi. Ankete göre bugün seçim olması durumunda AKP yüzde 28.47, CHP yüzde 26.70, MHP yüzde 21.15, BDP ise yüzde 6.71 oranında oy alıyor.
SONAR Araştırma şirketinin 15-21 Nisan tarihlerinde yüz yüze anket yöntemi kullanarak yaptığı araştırma, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri, Konya, Mersin, Samsun ve Van illerinde farklı ekonomik ve yaş gruplarından tesadüfi yöntemle seçilen 3 bin kişiyle gerçekleştirildi. Araştırmanın hata payının yüzde 1,73 olduğu belirtildi. Araştırmada birleşik oy pusulası kullanılarak kararsızların payının düşük olmasının sağlandığı ifade edildi. 

Bu anket AKP'yi çok üzecek!

SONAR Araştırma şirketinin yaptığı seçim anketine göre, AKP’nin oyları 2002’den bu yana en düşük seviyeye indi. Ankete göre bugün seçim olması durumunda AKP yüzde 28.47, CHP yüzde 26.70, MHP yüzde 21.15, BDP ise yüzde 6.71 oranında oy alıyor.
SONAR Araştırma şirketinin 15-21 Nisan tarihlerinde yüz yüze anket yöntemi kullanarak yaptığı araştırma, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Kayseri, Konya, Mersin, Samsun ve Van illerinde farklı ekonomik ve yaş gruplarından tesadüfi yöntemle seçilen 3 bin kişiyle gerçekleştirildi. Araştırmanın hata payının yüzde 1,73 olduğu belirtildi. Araştırmada birleşik oy pusulası kullanılarak kararsızların payının düşük olmasının sağlandığı ifade edildi. 

PANKÜP KAYSERİ ŞEKERSPOR:65 – BOTAŞSPOR:90


Türkiye Bayanlar Basketbol Birinci Ligi play-off çeyrek finalinde, BOTAŞ Spor, temsilcimiz  Panküp Kayseri Şekersor’u 90-65 mağlup ederek bir üst tura adını yazdırdı.
Salon: Kadir Has
Hakemler: Yücel Çilingir , Erman Erdemli , İsmail Keser
Panküp Kayseri Şekerspor: Tuğçe , Mc Bride 8 , Hülya 7 ,Nazlı , Burcu 2, Pınar 11, Esra 7 , Smith 26 , Johnson 4
BOTAŞ Spor: Burcu , Prince 16 , Melvin 16 ,Burcu Uzun 6 , Zoll 12 , Paris 13 , Gülşah 3 , Didem 17 , Seda 7
1. Periyot: 12-24
Devre: 27-51
3. Periyot: 46-79

PANKÜP KAYSERİ ŞEKERSPOR:65 – BOTAŞSPOR:90


Türkiye Bayanlar Basketbol Birinci Ligi play-off çeyrek finalinde, BOTAŞ Spor, temsilcimiz  Panküp Kayseri Şekersor’u 90-65 mağlup ederek bir üst tura adını yazdırdı.
Salon: Kadir Has
Hakemler: Yücel Çilingir , Erman Erdemli , İsmail Keser
Panküp Kayseri Şekerspor: Tuğçe , Mc Bride 8 , Hülya 7 ,Nazlı , Burcu 2, Pınar 11, Esra 7 , Smith 26 , Johnson 4
BOTAŞ Spor: Burcu , Prince 16 , Melvin 16 ,Burcu Uzun 6 , Zoll 12 , Paris 13 , Gülşah 3 , Didem 17 , Seda 7
1. Periyot: 12-24
Devre: 27-51
3. Periyot: 46-79

Bakanlık uyardı

Sağlık Bakanlığı bilinçsiz kullanılan zayıflama ilaçlarına karşı uyardı.
Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, ''Zayıflamak için bilinçsiz ilaç ile çeşitli zayıflama ürünlerinin kullanımının sağlığı son derece olumsuz yönde etkileyeceği'' uyarısında bulunuldu.
Açıklamada, gelişen teknolojinin insanların beslenme alışkanlıklarını olumsuz yönde etkilediği belirtilerek, ''Beslenme tarzındaki değişiklikler ve fiziksel hareket azlığı gibi bir takım olumsuz şartlar bir araya geldiğinde obezite (şişmanlık) riskinin arttığı'' kaydedildi.
Obezitenin, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğu belirtilen açıklamada, şu uyarıda bulunuldu:
''Obezitenin bu kadar yaygınlaşması, tedavisinin uzun ve süreklilik gerektiren bir süreç olması yaz aylarının yaklaştığı şu günlerde kısa sürede sonuç alabilmek için bireyleri istenmeyen uygulamalara yönlendirebilmektedir. Özellikle zayıflamak için bilinçsiz ilaç ile çeşitli zayıflama ürünlerinin kullanımının sağlığı son derece olumsuz yönde etkileyeceği unutulmamalıdır.''
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Obezite tedavisinde gözönünde bulundurulması gereken hususlara da değinilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
''Obezite tedavisinde bireye özgü diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavinin temel ilkeleridir.
Zayıflama sürecinde aşırı ve hızlı ağırlık kaybından mutlaka uzak durulmalı, ağırlık kaybı için bireyin cinsiyeti, yaşı, boyu ve fiziksel aktivitesi dikkate alınmalı, kişinin beslenme alışkanlıklarına uygun alınan enerji ile tüketilen enerjinin dengelendiği doktor ve diyetisyen kontrolünde bir beslenme programı uygulanmalıdır.
Obezite tedavisinde kullanılan ilaçların hafif ve orta derecede ağırlık fazlalığı olan bireyler için uygun olmadığı unutulmamalıdır.
Kullanılan ilaçların, sağlık yönünden güvenirliğinin saptanmış olması, obeziteye neden olan etiyolojiye uygun bir etki göstermesi, kısa ve uzun dönemde önemli yan etkisinin olmaması ve bağımlılık yapmaması büyük önem taşımaktadır.
Zayıflama ilaçları asla gelişigüzel kullanılmamalıdır. Zayıflama ilaçlarını kimlerin ne kadar süre ile kullanacağı mutlaka doktor önerisi ve kontrolünde olmalıdır.
Obezite tedavisinin başarılı olması için hastanın ilaç tedavisinin yanı sıra tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz tedavisini sürdürmeyi kabul etmesi ve düzenli olarak kontrollerini yaptırması gerekmektedir.
Obezite ilaçlarının maliyetinin yüksek, yan etkilerinin fazla olduğu unutulmamalıdır.
Tedavi süresince gebe kalınmamalı ve ilaç tedavisi gebelik ve emziklilik dönemlerinde kullanılmamalıdır. Ayrıca şeker hastaları, kalp, troid ve bunun gibi sağlık problemi olan kişilerin doktor önerisinde ilacı kullanıp kullanmayacağına karar verilmelidir.
Kullanılan ilaçların Sağlık Bakanlığı tarafından izinli olması da çok önemlidir. Aksi durumda kilolu bireyler tarafından uzman kontrolünde kullanılmayan bu ürünler insan sağlığını tehdit edebilmekte ölüme kadar varabilen ciddi sorunlar yaratabilmektedir.
Bunun yanında zayıflama amacı ile bir çok ürünün gıda takviyeleri adı altında aktar, market, distribütörlük ile satışı yapılmakta ve her geçen gün bunlara yenisi eklenmektedir. Ancak genel olarak bakıldığında bu ürünler ile yapılmış uzun süreli kullanımda etkinliği ve güvenliği gösteren çalışma sayısı son derece kısıtlıdır. Bu tür ürünlerin yarar ve zararları iyi değerlendirilmeli, kullanılan diğer ilaçlarla etkileşimi ve yan etkileri göz önünde tutulmalıdır.
5179 sayılı Kanun kapsamında ''gıda'' olarak yer alan ürünlerin özellikle ''zayıflatıcı bitkisel ürünler'', ''gıda takviyeleri'' ve ''özel beslenme amaçlı gıdalar''ın kontrol ve denetimi ile gıdaların ithalat ve ihracat kontrolleri ve üretim izinleri görevi de Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından yapıldığından bu ürünler satın alınırken mutlaka Tarım ve Köyişleri Bakanlığı izni aranmalıdır.''
AA

Bakanlık uyardı

Sağlık Bakanlığı bilinçsiz kullanılan zayıflama ilaçlarına karşı uyardı.
Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, ''Zayıflamak için bilinçsiz ilaç ile çeşitli zayıflama ürünlerinin kullanımının sağlığı son derece olumsuz yönde etkileyeceği'' uyarısında bulunuldu.
Açıklamada, gelişen teknolojinin insanların beslenme alışkanlıklarını olumsuz yönde etkilediği belirtilerek, ''Beslenme tarzındaki değişiklikler ve fiziksel hareket azlığı gibi bir takım olumsuz şartlar bir araya geldiğinde obezite (şişmanlık) riskinin arttığı'' kaydedildi.
Obezitenin, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğu belirtilen açıklamada, şu uyarıda bulunuldu:
''Obezitenin bu kadar yaygınlaşması, tedavisinin uzun ve süreklilik gerektiren bir süreç olması yaz aylarının yaklaştığı şu günlerde kısa sürede sonuç alabilmek için bireyleri istenmeyen uygulamalara yönlendirebilmektedir. Özellikle zayıflamak için bilinçsiz ilaç ile çeşitli zayıflama ürünlerinin kullanımının sağlığı son derece olumsuz yönde etkileyeceği unutulmamalıdır.''
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Obezite tedavisinde gözönünde bulundurulması gereken hususlara da değinilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
''Obezite tedavisinde bireye özgü diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavinin temel ilkeleridir.
Zayıflama sürecinde aşırı ve hızlı ağırlık kaybından mutlaka uzak durulmalı, ağırlık kaybı için bireyin cinsiyeti, yaşı, boyu ve fiziksel aktivitesi dikkate alınmalı, kişinin beslenme alışkanlıklarına uygun alınan enerji ile tüketilen enerjinin dengelendiği doktor ve diyetisyen kontrolünde bir beslenme programı uygulanmalıdır.
Obezite tedavisinde kullanılan ilaçların hafif ve orta derecede ağırlık fazlalığı olan bireyler için uygun olmadığı unutulmamalıdır.
Kullanılan ilaçların, sağlık yönünden güvenirliğinin saptanmış olması, obeziteye neden olan etiyolojiye uygun bir etki göstermesi, kısa ve uzun dönemde önemli yan etkisinin olmaması ve bağımlılık yapmaması büyük önem taşımaktadır.
Zayıflama ilaçları asla gelişigüzel kullanılmamalıdır. Zayıflama ilaçlarını kimlerin ne kadar süre ile kullanacağı mutlaka doktor önerisi ve kontrolünde olmalıdır.
Obezite tedavisinin başarılı olması için hastanın ilaç tedavisinin yanı sıra tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz tedavisini sürdürmeyi kabul etmesi ve düzenli olarak kontrollerini yaptırması gerekmektedir.
Obezite ilaçlarının maliyetinin yüksek, yan etkilerinin fazla olduğu unutulmamalıdır.
Tedavi süresince gebe kalınmamalı ve ilaç tedavisi gebelik ve emziklilik dönemlerinde kullanılmamalıdır. Ayrıca şeker hastaları, kalp, troid ve bunun gibi sağlık problemi olan kişilerin doktor önerisinde ilacı kullanıp kullanmayacağına karar verilmelidir.
Kullanılan ilaçların Sağlık Bakanlığı tarafından izinli olması da çok önemlidir. Aksi durumda kilolu bireyler tarafından uzman kontrolünde kullanılmayan bu ürünler insan sağlığını tehdit edebilmekte ölüme kadar varabilen ciddi sorunlar yaratabilmektedir.
Bunun yanında zayıflama amacı ile bir çok ürünün gıda takviyeleri adı altında aktar, market, distribütörlük ile satışı yapılmakta ve her geçen gün bunlara yenisi eklenmektedir. Ancak genel olarak bakıldığında bu ürünler ile yapılmış uzun süreli kullanımda etkinliği ve güvenliği gösteren çalışma sayısı son derece kısıtlıdır. Bu tür ürünlerin yarar ve zararları iyi değerlendirilmeli, kullanılan diğer ilaçlarla etkileşimi ve yan etkileri göz önünde tutulmalıdır.
5179 sayılı Kanun kapsamında ''gıda'' olarak yer alan ürünlerin özellikle ''zayıflatıcı bitkisel ürünler'', ''gıda takviyeleri'' ve ''özel beslenme amaçlı gıdalar''ın kontrol ve denetimi ile gıdaların ithalat ve ihracat kontrolleri ve üretim izinleri görevi de Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından yapıldığından bu ürünler satın alınırken mutlaka Tarım ve Köyişleri Bakanlığı izni aranmalıdır.''
AA

Kırmızı etikete dikkat!

Aşırı tuzlu yiyeceklerin üzerinde uyarıcı kırmızı etiket olacak...
Daha tadına bakmadan yemeğe tuz döken Türk halkının gereğinden fazla tuz tükettiği araştırmalarla da doğrulandı. Günlük tuz tüketimi 5 gram olması gerekirken Türklerin ortalama 18 gram tuz tükettiği ortaya çıktı. HaberTürk'ün haberine göre; Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, “Tuz kullanımını azaltmak için aşırı tuzlu yiyeceklerin üzerinde uyarıcı kırmızı etiket olacak” dedi.
Amerika'nın felç ve kalp hastalıklarının bir numaralı nedeni olarak gösterdiği aşırı tuz tüketimine karşın restoranlardaki yemeklerdeki tuz oranlarına sınırlama getirmesinin ardından Türkiye’nin de böyle bir çalışma yürüttüğü ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı’nın yeni hazırladığı eylem planından sonra tuz oranı yüksek ürünlerin ambalajlarında ‘kırmızı etiket’ olacak.
FAZLA TUZ TÜKETİYORUZ
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, “Normalde olması gereken tuz tüketimi günlük ortalama 5 gram. Ancak Türkiye’de 18 gram tuz tüketiliyor. Bu nedenle bir eylem planı hazırlıyoruz. Üretimden sunuma kadar tuzun kullanıldığı alanlarda bazı sınırlamalar getiriyoruz. Tezgâhtaki ürünün tuz miktarı belirlenen miktardan fazlaysa üzerinde ‘kırmızı etiket’ olacak. Vatandaşı bunun içinde daha çok tuz var dikkat ona göre al diye uyaracak” dedi. Fazla tuz tüketiminin hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek, felç gibi hastalıkları riskini artırdığını anlatan Çom, amaçlarının halkı tuz tüketimi konusunda bilinçlendirmek olduğunu söyledi. Çom, tuzla ilgili eylem planının bir ay içinde biteceğini belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü günlük tuz tüketiminin yetişkinlerde 5 gramla (yaklaşık bir çay kaşığı) sınırlı tutulmasını tavsiye ediyor.
TUZ YERİNE BAHARAT
Uzmanlar tuzdan vazgeçemeyenler için tuz yerine seçenek olarak bitkileri ve baharatları öneriyor. Özellikle limon ve limon suyu, sirke ve bazı kurutulmuş baharatlı bitkiler ve kırmızı biberin tuz isteğini azalttığı belirtiliyor. Fazla tuz tüketiminin vücutta ödeme ve hipertansiyona yol açtığı biliniyor. Öte yandan aşırı tuz tüketimi böbrek ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini de büyük ölçüde artırıyor.

Kırmızı etikete dikkat!

Aşırı tuzlu yiyeceklerin üzerinde uyarıcı kırmızı etiket olacak...
Daha tadına bakmadan yemeğe tuz döken Türk halkının gereğinden fazla tuz tükettiği araştırmalarla da doğrulandı. Günlük tuz tüketimi 5 gram olması gerekirken Türklerin ortalama 18 gram tuz tükettiği ortaya çıktı. HaberTürk'ün haberine göre; Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, “Tuz kullanımını azaltmak için aşırı tuzlu yiyeceklerin üzerinde uyarıcı kırmızı etiket olacak” dedi.
Amerika'nın felç ve kalp hastalıklarının bir numaralı nedeni olarak gösterdiği aşırı tuz tüketimine karşın restoranlardaki yemeklerdeki tuz oranlarına sınırlama getirmesinin ardından Türkiye’nin de böyle bir çalışma yürüttüğü ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı’nın yeni hazırladığı eylem planından sonra tuz oranı yüksek ürünlerin ambalajlarında ‘kırmızı etiket’ olacak.
FAZLA TUZ TÜKETİYORUZ
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Seraceddin Çom, “Normalde olması gereken tuz tüketimi günlük ortalama 5 gram. Ancak Türkiye’de 18 gram tuz tüketiliyor. Bu nedenle bir eylem planı hazırlıyoruz. Üretimden sunuma kadar tuzun kullanıldığı alanlarda bazı sınırlamalar getiriyoruz. Tezgâhtaki ürünün tuz miktarı belirlenen miktardan fazlaysa üzerinde ‘kırmızı etiket’ olacak. Vatandaşı bunun içinde daha çok tuz var dikkat ona göre al diye uyaracak” dedi. Fazla tuz tüketiminin hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek, felç gibi hastalıkları riskini artırdığını anlatan Çom, amaçlarının halkı tuz tüketimi konusunda bilinçlendirmek olduğunu söyledi. Çom, tuzla ilgili eylem planının bir ay içinde biteceğini belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü günlük tuz tüketiminin yetişkinlerde 5 gramla (yaklaşık bir çay kaşığı) sınırlı tutulmasını tavsiye ediyor.
TUZ YERİNE BAHARAT
Uzmanlar tuzdan vazgeçemeyenler için tuz yerine seçenek olarak bitkileri ve baharatları öneriyor. Özellikle limon ve limon suyu, sirke ve bazı kurutulmuş baharatlı bitkiler ve kırmızı biberin tuz isteğini azalttığı belirtiliyor. Fazla tuz tüketiminin vücutta ödeme ve hipertansiyona yol açtığı biliniyor. Öte yandan aşırı tuz tüketimi böbrek ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini de büyük ölçüde artırıyor.

Bu uyarılara dikkat!

Sara nöbeti geçirenlere yapılacak ilk yardım konusunda dikkatli hareket edilmesi gerekiyor.

Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Bülent Yalman, sara nöbeti geçirenlere suni solunum ve kalp masajı yapılmaması gerektiğini, elbiselerinin gevşetilmesinin yeterli olduğunu belirtti.
Sara nöbeti geçiren kişilere yapılacak ilk yardım konusunda dikkatli hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan nöroloji uzmanı Uzm.Dr.Bülent Yalman, öncelikle yapılacak ilk yardımın sara nöbetinin cinsine bağlı olduğunu belirtti.Yalman, "Kişi tonik-klonik havale geçiriyorsa, yani bütün vücudu kasılıp titriyorsa ve bilinci kapalı ise yardıma gereksinimi olabilir. Bu durumda öncelikle sakin olun. Havale başladıktan sonra durduramazsınız. Havale kendi seyrini izleyecektir. Suni solunum, kalp masajı yapmayın.
Rahat olarak yere yatırın, giysilerini gevşetin. Çevresinden ona zarar verebilecek sert, kesici eşyaları uzaklaştırın. Başının altına yumuşak bir şey koyun. Yan çevirin, böylece tükürüğü ve kusmuğu ağzından yere akar. Ağzına hiçbir şey koymayın. Havale durduktan sonra eğer istiyorsa uyumasına izin verin. Arka arkaya havale geçiriyorsa veya havale 5 dakikadan uzun sürmüşse tıbbi destek gereklidir. Dalma şeklindeki kısa nöbetlerde, bilincin açık olduğu kısmi havalelerde hiçbir şey yapmaya gerek yoktur" dedi.
"SARALI ÇOCUKLAR SPOR YAPABİLİR"
Epilepsisi olan çocukların yaşamlarının, eğer havaleleri tam olarak kontrol altına alınabilirse diğer çocuklardan farklı olmadığını, havaleler kontrol altına alınana kadar, ilaç kesim süresince ve sonrasındaki bir yılda nöbet açısından daha dikkatli olunması gerektiğini kaydeden Yalman, şu uyarılarda bulundu: "Çocuğun öğretmeni epilepsi, çocuğun aldığı ilaç ve ilk yardım konusunda bilgilendirilmelidir. Epilepsisi olan çocukta uzun süren havaleler beyin hasarına, hafıza sorunlarına neden olabilir. Ayrıca altta yatan nörolojik sorun, aldığı ilaçlar, öğrenme güçlüklerine, dikkat azlığına yol açabilir. Bu çocuklar için özel eğitim programı gerekebilir. Çocuk, arkadaşları ile birlikte okul etkinliklerine katılmaya, tehlikesiz sporları yapmaya teşvik edilmelidir. Epilepsisi olan çocuk birçok sporu yapabilir. Çocuğunuzu sosyal yaşama katılmak için cesaretlendirin. Epilepsi hastası olan bir çocuk, yüzmeye yalnız gitmemelidir. Yüzmek için olası bir nöbet halinde müdahale edilmesi daha kolay olan gözetim altındaki havuzlar denize tercih etmelidir."
İHA

Bu uyarılara dikkat!

Sara nöbeti geçirenlere yapılacak ilk yardım konusunda dikkatli hareket edilmesi gerekiyor.

Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Bülent Yalman, sara nöbeti geçirenlere suni solunum ve kalp masajı yapılmaması gerektiğini, elbiselerinin gevşetilmesinin yeterli olduğunu belirtti.
Sara nöbeti geçiren kişilere yapılacak ilk yardım konusunda dikkatli hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan nöroloji uzmanı Uzm.Dr.Bülent Yalman, öncelikle yapılacak ilk yardımın sara nöbetinin cinsine bağlı olduğunu belirtti.Yalman, "Kişi tonik-klonik havale geçiriyorsa, yani bütün vücudu kasılıp titriyorsa ve bilinci kapalı ise yardıma gereksinimi olabilir. Bu durumda öncelikle sakin olun. Havale başladıktan sonra durduramazsınız. Havale kendi seyrini izleyecektir. Suni solunum, kalp masajı yapmayın.
Rahat olarak yere yatırın, giysilerini gevşetin. Çevresinden ona zarar verebilecek sert, kesici eşyaları uzaklaştırın. Başının altına yumuşak bir şey koyun. Yan çevirin, böylece tükürüğü ve kusmuğu ağzından yere akar. Ağzına hiçbir şey koymayın. Havale durduktan sonra eğer istiyorsa uyumasına izin verin. Arka arkaya havale geçiriyorsa veya havale 5 dakikadan uzun sürmüşse tıbbi destek gereklidir. Dalma şeklindeki kısa nöbetlerde, bilincin açık olduğu kısmi havalelerde hiçbir şey yapmaya gerek yoktur" dedi.
"SARALI ÇOCUKLAR SPOR YAPABİLİR"
Epilepsisi olan çocukların yaşamlarının, eğer havaleleri tam olarak kontrol altına alınabilirse diğer çocuklardan farklı olmadığını, havaleler kontrol altına alınana kadar, ilaç kesim süresince ve sonrasındaki bir yılda nöbet açısından daha dikkatli olunması gerektiğini kaydeden Yalman, şu uyarılarda bulundu: "Çocuğun öğretmeni epilepsi, çocuğun aldığı ilaç ve ilk yardım konusunda bilgilendirilmelidir. Epilepsisi olan çocukta uzun süren havaleler beyin hasarına, hafıza sorunlarına neden olabilir. Ayrıca altta yatan nörolojik sorun, aldığı ilaçlar, öğrenme güçlüklerine, dikkat azlığına yol açabilir. Bu çocuklar için özel eğitim programı gerekebilir. Çocuk, arkadaşları ile birlikte okul etkinliklerine katılmaya, tehlikesiz sporları yapmaya teşvik edilmelidir. Epilepsisi olan çocuk birçok sporu yapabilir. Çocuğunuzu sosyal yaşama katılmak için cesaretlendirin. Epilepsi hastası olan bir çocuk, yüzmeye yalnız gitmemelidir. Yüzmek için olası bir nöbet halinde müdahale edilmesi daha kolay olan gözetim altındaki havuzlar denize tercih etmelidir."
İHA

Magnezyum uyarısı!

Birçok rahatsızlık ve pek çok hastalık vücutta magnezyum eksikliğinden kaynaklanıyor...Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü uzmanları,insan vücudu için hayati önem taşıyan 11 mineralden biri olan ve enerji gerektiren tüm metabolik olayların yürütülmesinde başrolü oynayan magnezyumun eksikliğinin birçok hastalığa davetiye çıkardığını söylediler.
Sağlık uzmanları, magnezyum ihtiyacının özellikle hamile kadınlar ve emziren annelerde iki katına çıktığını belirttiler. Bu eksikliğin yüksek seviyeye çıkmasının ölümle dahi sonuçlanabileceğini kaydeden uzmanlar, "Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde her geçen gün daha düşük seviyelerde magnezyum eksikliği görülüyor.
Günlük hayatta, şikayet edilen birçok rahatsızlık ve birbirinden farklı pek çok hastalık vücutta magnezyum eksikliğinden kaynaklanıyor. Doğal yollarla bu eksikliği gidermek gün geçtikçe zorlaşıyor.
Vücudun gereken magnezyumu günlük besin ve içilen suyla karşılaması gerekirken, tarımda hormon kullanımının yaygınlaşması, fast food tarzı beslenme alışkanlığı ve içme suyu olarak sert suların tercih edilmemesi alınan magnezyum miktarının gün geçtikçe azalmasına yol açıyor. Günlük bir kişinin 300 miligram magnezyum tüketmesi gerekmektedir" dediler.
Vücudun kendisi bu minerali üretmediği için magnezyumun besinler yoluyla alınması gerektiğini aktaran Kardiyoloji Anabilim Dalı uzmanları, "Magnezyum özellikle strese ve migrene karşı etkilidir ve kalbi korur. Astım ve alerjik nezleyi hafifletir. Ayrıca cildi düzgünleştirir, saçı güzelleştirir, tırnakları kuvvetlendirir.
300 enzimi çalıştırarak, metabolizmayı etkilemiş olur. Magnezyum içeren yiyecekler doğada yaygın olarak bulunur. Deniz suyu, kaynak sular ve tüm yeşil bitkilerde magnezyum vardır.
Magnezyum eksikliği kalp krizi ve inmeye sebep olabilecek metabolik hastalıklara neden olabilir. Magnezyumun vücutta azalması halinde kalp krizlerine neden olabilecek kalp ritim bozuklukları ortaya çıkabilir" şeklinde konuştular.
İHA

Magnezyum uyarısı!

Birçok rahatsızlık ve pek çok hastalık vücutta magnezyum eksikliğinden kaynaklanıyor...Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü uzmanları,insan vücudu için hayati önem taşıyan 11 mineralden biri olan ve enerji gerektiren tüm metabolik olayların yürütülmesinde başrolü oynayan magnezyumun eksikliğinin birçok hastalığa davetiye çıkardığını söylediler.
Sağlık uzmanları, magnezyum ihtiyacının özellikle hamile kadınlar ve emziren annelerde iki katına çıktığını belirttiler. Bu eksikliğin yüksek seviyeye çıkmasının ölümle dahi sonuçlanabileceğini kaydeden uzmanlar, "Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde her geçen gün daha düşük seviyelerde magnezyum eksikliği görülüyor.
Günlük hayatta, şikayet edilen birçok rahatsızlık ve birbirinden farklı pek çok hastalık vücutta magnezyum eksikliğinden kaynaklanıyor. Doğal yollarla bu eksikliği gidermek gün geçtikçe zorlaşıyor.
Vücudun gereken magnezyumu günlük besin ve içilen suyla karşılaması gerekirken, tarımda hormon kullanımının yaygınlaşması, fast food tarzı beslenme alışkanlığı ve içme suyu olarak sert suların tercih edilmemesi alınan magnezyum miktarının gün geçtikçe azalmasına yol açıyor. Günlük bir kişinin 300 miligram magnezyum tüketmesi gerekmektedir" dediler.
Vücudun kendisi bu minerali üretmediği için magnezyumun besinler yoluyla alınması gerektiğini aktaran Kardiyoloji Anabilim Dalı uzmanları, "Magnezyum özellikle strese ve migrene karşı etkilidir ve kalbi korur. Astım ve alerjik nezleyi hafifletir. Ayrıca cildi düzgünleştirir, saçı güzelleştirir, tırnakları kuvvetlendirir.
300 enzimi çalıştırarak, metabolizmayı etkilemiş olur. Magnezyum içeren yiyecekler doğada yaygın olarak bulunur. Deniz suyu, kaynak sular ve tüm yeşil bitkilerde magnezyum vardır.
Magnezyum eksikliği kalp krizi ve inmeye sebep olabilecek metabolik hastalıklara neden olabilir. Magnezyumun vücutta azalması halinde kalp krizlerine neden olabilecek kalp ritim bozuklukları ortaya çıkabilir" şeklinde konuştular.
İHA

Güz ve bahar için menüler

Tam gün okullara yönelik menü modelleri ve örnek öğle yemeği listeleri hazırlandı...
Sağlık Bakanlığı, Hacettepe, Gazi ve Başkent üniversiteleri tarafından ''tam gün okullara yönelik geliştirilen menü modelleri ve örnek öğle yemeği listeleri'' hazırlandı.

Bakanlığın internet sitesinde de yer alan menü modelleri, yemek hizmeti verilen okullarda uygulanmak üzere Milli Eğitim Bakanlığına gönderildi.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Beslenme ve Fiziksel Aktiviteler Daire Başkanlığı, ''www.beslenme.saglik.gov.tr'' adresindeki internet sitesinde yer alan açıklamada, tam gün okullara yönelik geliştirilen menü modelleri ve örnek öğle yemeği listeleri hakkında bilgi verildi.

Menü modellerinin, yemek hizmeti verilen okullarda uygulanmak üzere Milli Eğitim Bakanlığına gönderildiği belirtiliyor.

Menünün içeriğinde neler olması gerektiği, okul beslenme programlarında uygulanan menülerin enerji ve besin ögelerinin neler olması, Türkiye için önerilen günlük enerji ve besin ögeleri güvenilir alım düzeyleri ile menülerin denetimi hakkında detaylı bilginin yer aldığı açıklamada, güz ve bahar dönemine ilişkin menü örneklerine yer veriliyor.

AA

Güz ve bahar için menüler

Tam gün okullara yönelik menü modelleri ve örnek öğle yemeği listeleri hazırlandı...
Sağlık Bakanlığı, Hacettepe, Gazi ve Başkent üniversiteleri tarafından ''tam gün okullara yönelik geliştirilen menü modelleri ve örnek öğle yemeği listeleri'' hazırlandı.

Bakanlığın internet sitesinde de yer alan menü modelleri, yemek hizmeti verilen okullarda uygulanmak üzere Milli Eğitim Bakanlığına gönderildi.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Beslenme ve Fiziksel Aktiviteler Daire Başkanlığı, ''www.beslenme.saglik.gov.tr'' adresindeki internet sitesinde yer alan açıklamada, tam gün okullara yönelik geliştirilen menü modelleri ve örnek öğle yemeği listeleri hakkında bilgi verildi.

Menü modellerinin, yemek hizmeti verilen okullarda uygulanmak üzere Milli Eğitim Bakanlığına gönderildiği belirtiliyor.

Menünün içeriğinde neler olması gerektiği, okul beslenme programlarında uygulanan menülerin enerji ve besin ögelerinin neler olması, Türkiye için önerilen günlük enerji ve besin ögeleri güvenilir alım düzeyleri ile menülerin denetimi hakkında detaylı bilginin yer aldığı açıklamada, güz ve bahar dönemine ilişkin menü örneklerine yer veriliyor.

AA

Kulkuloğlu: "Ben kıvırtan bir başbakan istemiyorum, ya sen?"


CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu'nun, TBMM Genel Kurulu kürsüsünden gösterdiği "Kıvırtan Bir Başbakan İstemiyorum" yazılı döviz, tartışmalara yol açtı. AK Parti ile CHP milletvekilleri birbirinin üzerine yürüdü.
Kulkuloğlu, Genel Kurulda görüşmeleri devam eden Anayasa değişikliği teklifinin 16. maddesinde verdiği önerge üzerine söz aldı.
Kürsüye büyük bir klasörle çıkan Kulkuloğlu'nun yanında kavas yer aldı.
Birleşimi yöneten TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in kavasa, "Niye orada bekliyorsun?" diye sorması üzerine Kulkuloğlu, kendisinin yardım istediğini söyledi.
Kavasın ayrılmasından sonra Kulkuloğlu, konuşmasını yanında getirdiği dövizlerle sürdürdü. Kasım 2002'e 184 lira olan asgari ücretle 920 ekmek alınırken, Nisan 2010'da 521 lira asgari ücretle 800 ekmek alınabildiğini ifade eden Kulkuloğlu, bu rakamları dövizlerle anlattı.
Kulkuloğlu, iktidarın ayda 120 ekmeği çaldığını savunarak, "İlk seçimlerde AKP'den çaldığı 120 ekmeği istemelisiniz" dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2002'de katıldığı bir televizyon programındaki konulardan birinin dokunulmazlık olduğunu belirten Kulkuloğlu, Baykal'ın dokunulmazlıkların kalkmasını istediğini, Erdoğan'ın, CHP ile birlikte hareket edeceğine dair söz verdiğini iddia etti.
Şahin, Kulkuloğlu'nu önergesi üzerine konuşması için uyardı. Kulkuloğlu, konuşmasının sonunda, "Ben kıvırtan bir başbakan istemiyorum" diyerek, elinde "Kıvırtan bir başbakan istemiyorum, ya sen?" yazılı dövizi kaldırdı. 

Kulkuloğlu: "Ben kıvırtan bir başbakan istemiyorum, ya sen?"


CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu'nun, TBMM Genel Kurulu kürsüsünden gösterdiği "Kıvırtan Bir Başbakan İstemiyorum" yazılı döviz, tartışmalara yol açtı. AK Parti ile CHP milletvekilleri birbirinin üzerine yürüdü.
Kulkuloğlu, Genel Kurulda görüşmeleri devam eden Anayasa değişikliği teklifinin 16. maddesinde verdiği önerge üzerine söz aldı.
Kürsüye büyük bir klasörle çıkan Kulkuloğlu'nun yanında kavas yer aldı.
Birleşimi yöneten TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in kavasa, "Niye orada bekliyorsun?" diye sorması üzerine Kulkuloğlu, kendisinin yardım istediğini söyledi.
Kavasın ayrılmasından sonra Kulkuloğlu, konuşmasını yanında getirdiği dövizlerle sürdürdü. Kasım 2002'e 184 lira olan asgari ücretle 920 ekmek alınırken, Nisan 2010'da 521 lira asgari ücretle 800 ekmek alınabildiğini ifade eden Kulkuloğlu, bu rakamları dövizlerle anlattı.
Kulkuloğlu, iktidarın ayda 120 ekmeği çaldığını savunarak, "İlk seçimlerde AKP'den çaldığı 120 ekmeği istemelisiniz" dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2002'de katıldığı bir televizyon programındaki konulardan birinin dokunulmazlık olduğunu belirten Kulkuloğlu, Baykal'ın dokunulmazlıkların kalkmasını istediğini, Erdoğan'ın, CHP ile birlikte hareket edeceğine dair söz verdiğini iddia etti.
Şahin, Kulkuloğlu'nu önergesi üzerine konuşması için uyardı. Kulkuloğlu, konuşmasının sonunda, "Ben kıvırtan bir başbakan istemiyorum" diyerek, elinde "Kıvırtan bir başbakan istemiyorum, ya sen?" yazılı dövizi kaldırdı. 

KLASİK OTO SHOW 2010

Ticaret Odası 2008 yılında başlatarak geleneksel hale getirdiği Klasik Oto Show programı öncesi klasik oto sahiplerini Pastırmacılar Parkında bir araya getirdi. Klasik Oto Show 30 Nisan Cuma günü yapılacak.

Klasik oto sahipleri Ticaret Odasının organize ettiği bir etkinlikle Cumhuriyet Meydanında kortej oluşturarak pastırmacılar parkına gitti.
            Ticaret Odası Meclis Başkanı Bekir Adıyaman, Pastırmacılar Parkında yaptığı açıklamada önceki yıllarda 50 civarında aracın katıldığı Kalasik Oto Show’a bu yıl daha fazla aracın katılacağını söyledi. Adıyaman, bu tür etkinliklerin Kayseri’nin tanıtımı açısından önemli olduğunu kaydetti.
            Hafta sonu vesilesiyle Pastırmacılar Parkında piknik yapan Klasik oto sahiplerine mangalda köfte ve sucuk ikram edildi.

KLASİK OTO SHOW 2010

Ticaret Odası 2008 yılında başlatarak geleneksel hale getirdiği Klasik Oto Show programı öncesi klasik oto sahiplerini Pastırmacılar Parkında bir araya getirdi. Klasik Oto Show 30 Nisan Cuma günü yapılacak.

Klasik oto sahipleri Ticaret Odasının organize ettiği bir etkinlikle Cumhuriyet Meydanında kortej oluşturarak pastırmacılar parkına gitti.
            Ticaret Odası Meclis Başkanı Bekir Adıyaman, Pastırmacılar Parkında yaptığı açıklamada önceki yıllarda 50 civarında aracın katıldığı Kalasik Oto Show’a bu yıl daha fazla aracın katılacağını söyledi. Adıyaman, bu tür etkinliklerin Kayseri’nin tanıtımı açısından önemli olduğunu kaydetti.
            Hafta sonu vesilesiyle Pastırmacılar Parkında piknik yapan Klasik oto sahiplerine mangalda köfte ve sucuk ikram edildi.

Erciyes 800 yıl önce değil 2 milyon yıl önce patlamış


Tarihçi-Yazar Halit Erkiletlioğlu ile Tarihçi Mustafa İlhan’ın birlikte yaptıkları Tarih-Name adlı programda Erciyes’le ilgili önemli bilgiler verildi.
        Jeoloji Mühendisleri İl Temsilcisi Adnan Evsen geçen hafta bir açıklama yapmış ve Erciyes’teki son patlamanın günümüzden 800 yıl önce yaşandığını ifade etmişti; ancak Halit Erkiletlioğlu insanlığın yaşadığı dönemde Erciyes’te patlama olmadığını söyledi.
       Erciyes’teki son patlamanın 4’üncü zaman olarak bilinen 2 milyon yıl önce yaşandığını dile getiren Erkiletlioğlu, Ali Dağı, ve Kızıl Tepe’nin o dönemde oluştuğunu kaydetti.

Erciyes 800 yıl önce değil 2 milyon yıl önce patlamış


Tarihçi-Yazar Halit Erkiletlioğlu ile Tarihçi Mustafa İlhan’ın birlikte yaptıkları Tarih-Name adlı programda Erciyes’le ilgili önemli bilgiler verildi.
        Jeoloji Mühendisleri İl Temsilcisi Adnan Evsen geçen hafta bir açıklama yapmış ve Erciyes’teki son patlamanın günümüzden 800 yıl önce yaşandığını ifade etmişti; ancak Halit Erkiletlioğlu insanlığın yaşadığı dönemde Erciyes’te patlama olmadığını söyledi.
       Erciyes’teki son patlamanın 4’üncü zaman olarak bilinen 2 milyon yıl önce yaşandığını dile getiren Erkiletlioğlu, Ali Dağı, ve Kızıl Tepe’nin o dönemde oluştuğunu kaydetti.

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...