Sayfalar

4 Ağustos 2010 Çarşamba

BAŞBAKAN DUYDU MU ? KÜRDİSTAN İSTENİYOR... / RIZA ZELYUT

Güneydoğuda parlayan terör olaylarının niteliğini bilmeyenlerin- anlayamayanların tutumu yüzünden şiddet giderek daha çok yayılıyor.Olayın özünü yıllardır yazıyorum: PKK; Kürt ırkçılığına dayalı,Kürdistan projesi peşinde koşan bir örgüttür. Bu yüzden de yaşadığımız sorun; demokrasi veya insan hakları ile ilgili olmayıp tamamen etnik (ırkçı) niteliklidir. PKK ile mücadele; etnik kimlik talebindeki PKKnın bu talebi reddedilerek sürdürülebilir.

Ölçü gayet basittir: PKK ve onun siyasetteki sözcüleri ne istiyorsa;

bunların tersini düşünmek, kurtuluşa götürecek yoldur.

Gerçeği görelim: Kürtçüler; Güneydoğuda Kürdistan adıyla bir devlet

oluşturmak için yüz senedir mücadele veriyorlar. Bunun tarihini;

Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği adlı son çalışmamda ortaya

koydum. Başbakan Erdoğan; bu gerçeği anlayarak önlem almak yerine;

olayı bir demokrasi-insan hakları olgusu gibi gösteriyor. Bu da PKKnın

kendisini gizlemesine ve güç kazanmasına yardımcı oluyor.

Daha geçen gün Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Tunceli'ye

gidip orada her yönü ile suç, her yönü ile terör kışkırtması olan

sözler etti: Adam; Kürdistan'dan, Kürdistan parlamentosundan ve Türk

bayrağının yanı sıra Kürt bayrağı dalgalandırmaktan söz etti.

Daha ne desin?



ERGENEKON SAVCILARI NEREDE?

Yazarları, gazetecileri, televizyoncuları, üniversite rektörlerini,

'Hükümeti güç duruma düşürerek darbe yapmaya kalkışmak'la suçlayarak

hapse tıkan, haklarında ömür boyu hapis cezaları isteyen Ergenekon

savcıları neredeler? Bırakın hükümeti devirmeyi; adamlar devleti

yıkmayı hedefe koymuşlar; bunu da açık açık dile getiriyorlar.

Ve Prof. Mehmet Haberal'ı zindana tıkan bu devletin savcıları; Osman

Baydemir söz konusu olunca, 'Ben duymadım, ben bilmiyorum; beni

ilgilendirmez!' havasında sütre gerisine çekiliyorlar.

Sebebi belli: Kandil dağından törenle Habur'a gelen bölücü

teröristlerden, 'Bu arkadaşlar!' diye söz eden bir Adalet Bakanı'nın

demir pençesi içindeki savcılar, terörü elbette görmezden gelirler.

Diyarbakır Savcısı'nın başlattığı soruşturma da göreceksiniz ki yasak

savma kabilinden olacaktır. Bu hükümetin yargıyı da yargıçları ve

savcıları da düşürdüğü durum budur. İşte bu rezalete 12 Eylül'de

milletin evet demesi isteniyor. Evet diyenler; emin olunuz ki Osman

Baydemir'e de evet diyeceklerdir.



TÜRK DERSİM'İ KÜRT YAPACAKLAR

Osmanlı Devleti zamanında kırıma uğrayıp horlanan ve Dersim dağlarına

kaçan Alevi Türkmenler; burada yüzyıllarca barındılar. Bölge, bugün

bile Türk kültürünün en saf yaşadığı alanlardan birisidir. Kürtler,

buraya, ancak Osmanlı ordusunun içinde 1515'ten sonra paralı asker

olarak geldiler ve hep azınlıkta kaldılar. Birinci Dünya Savaşı

sonlarında ise Kürtçüler, Dersim aşiretleri arasına sızarak, onların

bir kısmını yoldan çıkarttılar. Bazı derebeyleri; bölgedeki

egemenliklerini sürdürebilmek için Kürtçülükten yararlanmaya

kalkıştılar. Bunlardan birisi de Seyit Rıza idi.

Dersim derebeyleri; kök olarak, Şah İsmail'e bağlı olan Kızılbaş

Türkmen reisi Şeyh Hasan'a kadar uzanmaktadırlar. Bunlar, Kürtçülükten

de yararlanarak 1923'te kurulmuş olan yeni devletin (Türkiye

Cumhuriyeti) devrimci uygulamalarına direnmek istediler. Seyit Rıza,

Kürtçü Ali Şir ve Baytar Nuri'nin de kışkırtması ile Türk ordusuna

karşı savaş açtı. 1937'de bu isyan bastırıldı ve Seyit Rıza asıldı.

(Ayrıntılar, yukarıda adını verdiğim kitapta bulunuyor.)

İşte şimdi bu gerici/Kürtçü derebeyinin heykelini dikti bölücü

Kürtçüler Tunceli'ye... Amaç; Tunceli halkını kışkırtmak; devlet

karşısında asker gibi kullanmak.

Yani 1937'deki Kürtçü kışkırtma 2010 yılında tekrarlanıyor. 1937'de

Dersim halkının anasını ağlatan Kürtçü-gerici takımı; aynı oyunu

inatla 73 yıl sonra sahnelemeye çabalıyor.

Oranın demokrat ve çağdaş halkını; gerici-Kürtçü zihniyete karşı

demokratik bir tavır takınmaya davet ediyorum. Bunu yapmazlarsa ulu

atalarının ruhuna; su ruhlarına (Munzur'a) dağ ruhlarına (Düzgün

Baba'ya) ihanet etmiş olurlar.



YOK ÖYLE BAYRAK

Baydemir ve onun gibilere de soruyorum: Tarihte nerede, ne zaman

dalgalandı kırmızı-yeşil-sarı renkli dediğiniz o bayrak da şimdi

Türkiye'de dalgalanmasını istiyorsunuz? Tarihte Kürtlerin bayrağı hiç

olmadı. Eğer oldu diyorsanız; bana, bir kanıt getirin de sizin

yanınızda yer alayım ağalar...

Bir soru daha: Avrupa Birliği'nde, Amerika'da var mı tek bayrak

dışında ikinci bir bayrak? Yeni bir bayrak demek; yeni bir devlet

demektir. Türk yurdunda buna AKP bile izin veremez...

O yüzden bırakın bu Kürdistan hayalini de bir arada yaşamanın yolları

üzerinde kafa yorun...

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...