Sayfalar

14 Şubat 2017 Salı

Kılıçdaroğlu: AYM’ye gitmeyeceğiz


Kılıçdaroğlu: AYM’ye gitmeyeceğiz
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin bugünkü grup toplantısında anayasa değişikliği referandumunda CHP'nin 'hayır' kampanyasının nasıl yürüyeceğini açıkladı ve 'son söz milletindir'diyerek 'AYM'ye gitmeyeceğiz' dedi



Referanduma sayılı günler kala siyasi liderlerin evet ya da hayır kampanyalarını yürütmek için nasıl bir yol izleyecekleri de şekillenmeye başladı.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da ‘hayır’ kampanyasının yol haritasını bugünkü grup toplantısında açıklıyor.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:

“Kredi kartı ve tüketici kredisi borcu eski parayla 424 milyar lira vatandaşın bankalara borcu var. Bu borçla ilgili olarak iktidar kanadından bir Allah’ın kulu çıkıp “Sizi kurtaracağım” diyor mu? Diyemez. Onlar da eninde sonunda “Hayır” diyecekler, göreceksiniz. 424 milyar lira, yani eski parayla 424 katrilyon lira henüz izah safhasına girmemiş para. Bir de 18 milyar lira var. Vatandaşın derdi ne bakın. Sadece bu mu? Vatandaş borç yatağına teslim edildiği gibi faiz yüküne de teslim edilmiştir. Faiz miktarı 48 milyar lira. Vatandaş sadece geçen yıl bu kadar faiz ödedi. Son on üç yılda 312 milyar lira faiz ödedi. Peki? İcra dairelerindeki dosya sayısı kaç? 26 milyon dosya var icra dairelerinde. Türkiye’de yaşayan vatandaşların yarısı icralık. Bunlar işsizliği doğuruyor. Her evde işsiz var. Onlarda paralar, dolarlar, ayakkabı kutuları, kasalar, kasaları içinde dolarları var. Hepsi var onlarda. Ama bizim vatandaşın evinde işsiz çocuklar var. Bekliyor yıllardır, aylardır bekliyor “Çocuğum iş sahibi olacak mı?” diye.
“BEN İLLA BAŞKAN OLACAĞIM”

“Biz, bize yapılan zulmü tanımıyoruz diyeceğiz, bize yapılan zulme hayır diyeceğiz. Yarın hangi felaketlerle karşı karşıya kalacağımızı herkes duysun istiyorum. Vatandaşın derdi bunlar. Bunların derdi ne? Ben illa başkan olacağım. Ya vatandaşın derdi başka, sizin derdiniz başka. Vatandaş borç batağında, işsiz. Aldığı para yetmiyor. Hele hele harp okulunda okuyan gencecik çocuklarımızın aileleri var. Bu çocuklar hapiste. Bu çocuklar niye hapiste? Niye hapiste tutuyorsunuz bunları. Annelere sesleniyorum, devletin güvencesi altında çocuğunu okula gönderen tüm annelere sesleniyorum. Çocuğunuz hapiste olsun ya da olmasın, bütün annelerden bu duyarı bekliyorum. Bu zulüme yeter artık.
“KENAN EVREN BİLE YAPAMADI”

“Bir darbe girişimi oldu, hep beraber mücadele ettik ve darbeyi püskürttük. Ama 20 Temmuz’da başka bir darbe oldu, OHAL ilan edildi. Binlerce insan hapse atıldı, 1 milyondan fazla aile mağdur edildi. 12 Eylül darbesi ile 20 Temmuz darbesi arasındaki farkları söylüyorum size. 12 Eylül darbesinde ihraç edilen öğretmen sayısı 3 bin 854 kişi. 160 günde ihraç edilen 30 bin 470 öğretmeni kapıya koydular. Banka hesaplarına el koydular. Ömür boyu kamuda çalışmayacaklar. Özel sektörde çalışmak istiyorlarsa da kimse korkudan iş veremez. Kenan Evren’in bile yapamadığını bunlar yaptı. Çoluk çocuğu aç bırakmak kimin görevi, kim yapabilir bunu. 12 Eylül döneminde akademisyen sayısı 120 akademisyen. Bu dönemde ihraç edilen akademisyen 4 bin 811.

“Bir akademisyenin hangi koşullarda yetiştiğini bunlar biliyorlar mı? Bu çocukların daha üniversite yıllarında başarılı olduklarında, yurt dışına gidip eğitimlerini daha görkemli hale getirdiklerini, bu hocaların bütün çabalarının daha güzel bir ülke ve bizim çocuklarımız için olduğunu, alın teri döken bu hocaların bizim saygı duymamız gerektiğini bilmiyorlar mı?
“ALİMİN ÖLÜMÜ, ALEMİN ÖLÜMÜ GİBİDİR”

“Akademisyenler, beğendikleri siyasi partilerde ya görev üstlenirler ya da düşünsel olarak hizmet verirler. Şimdi siz kalkıyorsunuz, düşüncesini beğenmediğiniz hocaları kapının önüne koyuyorsunuz. Bir kanun hükmünde kararnameyle. Bilim insanına saygı vardır. Bilim insanını hep el üstünde tutarız. Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir diye o yüzden söyleriz. Siz alimi bu kadar yücelten bir gelenekten geliyorsunuz, bu hocaları nasıl kapının önüne koyuyorsunuz?
“AKLA BAKIN, AKLA…”

“12 Eylül dönemine geri dönelim. Tutuklanan gazeteci sayısı 31. 20 Temmuz darbesinden sonra tutuklanan gazeteci sayısı 150’yi aştı. Zalimlikte bir rekor kırdılar. 15 günlük çocuğu annesinden ayırdılar. Ya insanda biraz vicdan olur ya, nasıl ayırısın. Günlerce anne sütü ememedi bu çocuk. Biz itiraz ettik de buluştular. Şimdi vatandaşın derdine bakın bunlara bakın bir de. Şimdi de “Kim hayır derse bunlar terörist sayılır” diyorlar. Akla bakın, akla. En güzel cevabı bir şehit annesi veriyor. “Ben şehit anasıyım, hayır diyorum. Sen benimle tabuta mı sarılacaksın. Sen ne hakla beni tehdit edersin. Ben de seni tehdit ediyorum, hakkım haram olsun” diyor şehit annesi. Bunlar “Hayır” diyenleri 15 Temmuz’un yanında olmakla suçluyorlar. İster evet desinler ister hayır, tüm vatandaşlarımız başımızın tacıdır. Bizde hoşgörü var, onlar insanı tanımazlar. Biz milletimizi, vatanımızı düşünürüz. Biz farklı düşüncelerde olsak bile, gelir düzeylerimiz farklı olsa bile bir arada huzur içinde beraber yaşamak isteriz. Onlarla aramızdaki fark bu. Onun için diyorum “hayır” dediğiniz anda bu ülke derin bir nefes alacağız. Birlikte yaşama mücadelemizi ortaya koyacağız.
“VALLAHİ SÖZ VERİYORUM BEN 15 DAKİKA VERSİNLER, ONLARA YARIM SAAT”

“Şimdi, bunlar şu anda vatandaşa “Sandığa git, evet oyunu kullan” diyemiyorlar. Bir gerekçe yok, ne diyecekler? Hayır diyeni sen terörist gibi tanımlarsan söyleyecek bir lafın yok demektir. Bel altı vuruyorsun. Kendilerine çağrı yapıyorum. Arkadaşlar Batı’yı görüyorsunuz, siyasi liderler çıkarlardı televizyonlara niçin evet, niçin hayır oturup tartışırlardı. Vatandaş da kahvesini, çayını içerken kararını verirdi. Sayın Binali’ye, sayın Bahçeli’ye çağrı yapıyorum. Buyrun gelin, sizin istediğiniz kanalda sizin istediğiniz gazetecilerin sorularını yanıtlayalım. Vallahi söz veriyorum ben 15 dakika versinler, onlara yarım saat versinler.
“BÜTÜN VATANDAŞLARIMDAN TEK BİR ŞEY İSTİYORUM…”

“Beyler gibi oturalım, çayımızı kahvemizi içelim. Vallahi soru da sormayacağım. Yeter ki oturalım medeni insanlar gibi konuşalım ne eksiğimiz var. Şimdi diyecekler ki “Ne gereği var” Çok gereği var. Vatandaşın bilme hakkı var, bilmiyorlar. Niye bilmiyorlar? Televizyonları yasakladılar. Anayasa görüşmelerinde televizyon yayınlarını kısıtladılar. Herkesten gizli bu değişikliği gündeme getirdiler. Bütün vatandaşlarımdan tek bir şey istiyorum. Bu referandum bir parti seçimi değil. Bir demokrasi seçimi. Demokrasiden yana bir tavır takınacağız. O nedenle aklınız var, konuşun. Dostunuzla, arkadaşınızla konuşun. Ama her şeyden önce kendi vicdanımızda bir tartalım. Sorun bir partinin sorunu değil. Sorun Türkiye’nin sorunu, sorun vatan sorunu. Bir araya gelelim, oturalım konuşalım. Sen de kendi vicdanında otur, tart, biç öyle sandığa git. Bu sağ sol olayı değil, bu demokrasi olayı. Benim için demokrasi varsa benim gibi düşünmeyenler için de olmalı. Bunları dile getirelim, konuşalım, güzel şeyleri yakalayalım, Türkiye büyüsün, herkes huzur içinde olsun bunun için uğraşıyoruz.
“CUMHURBAŞKANI TARAFLI MI OLSUN, TARAFSIZ MI OLSUN?”

“Bütün vatandaşlarımıza soruyorum; Cumhurbaşkanı taraflı mı olsun, tarafsız mı olsun. Cumhuriyet kurulduğundan beri tarafsız, neden tarafsız olması lazım? Çünkü cumhurun başkanı. Görüşü, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun 80 milyonu temsil ediyor. Tarafsız olması lazım. Şimdi sandığa gideceksin, vicdanında ölç, tart öyle git. Benim vicdanım tarafsız olmasından yana diyorsan oyunu “hayır”dan yana kullanacaksın. Cumhurbaşkanı tarafsız gibi duruyor ama değil, bir partinin başkanı olsun ne olacak diyorsan. O cumhurbaşkanı sadece kendi partisine oy verenlerin cumhurbaşkanı olur, senin cumhurbaşkanın olmaz. Son derecede anlaşılır, hiçbir şekilde yanlış olmayan cümlelerle size hitap ediyorum. Cumhurbaşkanı bize göre tarafsız olmalı, cumhurbaşkanı bir partinin siyasi lideri olmamalı. Cumhurbaşkanı devletin sigortasıdır arkadaşlar. Başkan ne yapar bütün partilerin liderlerini toplar bir sorun olduğunda. Oturun bakalım ne yapacağız der. Cumhurbaşkanını bir partinin başkanı olarak görürsek devletin sigortası atmış olur.

“Diyoruz ki; kışlaya, camiye, adliyeye siyaset girmesin. Niye kışlaya siyaset girmesin? Hepimizin çocukları askere değil, sadece bir partinin değil. Oraya siyaset girerse demokrasi tehlikeye girer. Camiye siyaset girmesin, herkes gidiyor camiye. siyaset girdiği zaman kavga başlamayacak mı? Adliyeye siyaset girmesin diyoruz adalet hepimize lazım. Siyaset buralara girdiği zaman Türkiye’nin çivisi çıkar. Onun için diyoruz cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olarak hakim tayin etmemeli. Ederse oraya siyaset girmiş olur.
“BAKIN BU YETKİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E VERİLMEMİŞ”

“Bir kişi çıkıp “Meclis’i feshediyorum” diyebilir mi? Diyemez diyorsan gidip hayır diyeceksin kardeşim. Bakın bu yetki Mustafa Kemal Atatürk’e verilmemiştir arkadaşlar. Ya getirdiklerini bunlar bilmiyorlar herhalde. Mevcut anayasada var diyorlar, ‘Seçimden sonra 45 gün hükümet kurulamazsa fesheder’ deniyor. Bu makul olabilir. Yeni sistemde gerekçe yok, cumhurbaşkanı kalkıp ‘Ya sabah akşam beni eleştiriyorlar, ben bunu feshedeyim’ diyebilir. Ben sana düşünerek sandığa git derken bunları söylüyorum. Bir kişi kalkıp, milli iradenin yüzde 100 yansıtıldığı meclisi feshetmemelidir.
“İSTERSE 100 TANE BAŞKAN YARDIMCISI, 50 BAKAN OLUR”

“Başkanın kaç yardımcısı olacak? Kaç bakan olacak? Bu sorunun cevabı yok. İsterse 100 tane başkan yardımcısı, 50 bakan olur. İsterse üç gün sonra değiştirir 20 tane bakan olur. Elini vicdanına koy ve düşün sevgili vatandaşım.

“Bir şey daha, sevgili vatandaş elini vicdanına koy ve düşün. Bir hükümet kuruluyor. Hükümet ne yapıyor? Önce bir program hazırlıyor ve Meclis’e getiriyor. Meclis’e diyor ki ‘Bana güven oyu’ ver. Güven oylaması sonucunda güven verirse hükümet yoluna devam eder. Referandumda size sunulacak anayasa değişikliğinde böyle bir güven oyu yok. Ben niye Meclis’e gideyim, üçüncü sınıf bir kuruluş. Bu, milletvekillerine güvenmeme iradesini ortaya koymaktır. Bir hükümet, TBMM’den yani milli iradeyi temsil eden milletvekillerinden güven oyu istesin mi, istemesin mi? İstemelidir diyorsan Hayır diyeceksin.
“YA ARKADAŞLAR, ‘DOĞRU MUDUR, YANLIŞ MIDIR’ DİYE SORAMAYACAK MİLLETVEKİLLERİ”

“Başkan tuttu kendisine bin 500 tane bakan yardımcısı tayin etti. Belirledi. Bunlardan birisinin adı yolsuzluğa karıştı. TBMM bu başkan yardımcısı ve bakanlar hakkında gensoru dahi veremez. Ya arkadaşlar, “Doğru mudur, yanlış mıdır” diye soramayacak milletvekilleri. Kul hakkının ne kadar önemli ve değerli olduğunu bilirsiniz. Milletvekilleri bu soruyu soramıyorsa sen sandığa gidip buna karşı çıkarak “Hayır” oyu kullanmalısın. Yine sevgili vatandaşım elini vicdanına koy ve düşün. Bir kişiye yetki veriyorsunuz, devletin yapısını ve işleyişini düzenleyecek. Ben bir kararname ile Merkez Bankası’nı kapattım. Bazı bakanlıkları kaldırdım diyebilir mi bir kişi? Diyebilir. Kim müsteşar olacak, kim genel müdür olacak, kim büyükelçi olacak bir kişi belirleyecek.
“ADAM TBMM’Yİ FESHETMİŞ, SENİ Mİ KAPATMAYACAK?”

“Bir ülke böyle bir maceranın içine sürüklenebilir mi? Efendim bunu kimse yapmaz, ne demek kimse yapmaz? TBMM’den KHK çıkarma yetkisi alıyorlar terörle mücadele için, alakasız alakasız kararlar veriyorlar. Kalkıyorlar hocalarımızı kapının önüne koyuyorlar. Bu yetkiyi birisine verirseniz Türkiye felakete sürüklenir. Çıkıp diyebilir ki bir kararnameyle bütün muhtarlıkları kapattım. Sen istediğin kadar ‘Ben muhtarım, seçildim kapatamazsın’ de. Adam TBMM’yi feshetmiş, seni mi kapatmayacak? Başbakanlığı kapatıyor ya. Bütün muhtar kardeşlerime sesleniyorum, ben demokrasiyi nasıl savunuyorsam sen de savunacaksın.




———————————————————————-
– CHP’NİN ‘HAYIR’ KAMPANYASI NASIL YÜRÜTÜLECEK?

Planlanan kampanyada çoğunlukla “çocuklara ve gelecek nesillere vurgu yapılması” dikkat çekerken ‘Bugünümüz için değil, yarınımız için hayır demeliyiz’ denilecek.

Bu süreçte sık sık geleceğimize bırakacağımız en büyük mirasımızın Türkiye Cumhuriyeti olduğu vurgulanacak.
YÜZ YÜZE GÖRÜŞMELER YAPILACAK, EN FAZLA 4 MİTİNG OLACAK

Kampanya boyunca Kılıçdaroğlu’nun en fazla 4 miting yapması planlanıyor ve bunların da; kuzey,güney, doğu ve batı mitingleri şeklinde olması öngörülüyor.

Neden ‘hayır’ denilmesi gerektiği, daha çok ev ziyaretleriyle ve yüz yüze görüşmelerle vatandaşlara anlatılacak.

Nerede oy kullanacağını merak edenler için tarihler açıklandı.. İşte Referandum takvimi


Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 16 Nisan’da yapılacak Anayasa değişikliği referandumuna ilişkin sürecin "16 Şubat Perşembe" günü başlayacağını açıkladı.

YSK’nın hazırladığı referandum takvimi Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Buna göre, referandum süreci 16 Şubat Perşembe günü başlayacak. Yurt içi ve yurt dışı seçmen kütükleri 10 Mart 2017 Cuma günü kesinleşecek. Yurt dışındaki vatandaşlar oylarını 27 Mart-9 Nisan tarihleri arasında kullanacak.

YSK’nın takvimine göre referandum sürecinin bazı önemli aşamaları şöyle:
18 Şubat: Muhtarlık bölgesi askı listeleri sabah 08.00’de askıya çıkarılacak. Tutuklular ile taksirli suçlardan hükümlülere ilişkin askı listeleri de güncellenmek üzere askıya çıkarılacak ve itirazlar başlayacak. Yurt dışı seçmen kütüğü,

''www.ysk.gov.tr" adresinden ilan edilecek ve itirazlar başlayacak. YSK’nın www.ysk.gov.tr adresinden bina esasına göre düzenlenen seçmen kayıtlarının sorgulanmasına başlanacak.

26 Şubat: Muhtarlık bölgesi askı listeleri askıdan indirilecek. Tutuklular ile taksirli suçlardan hükümlülere ilişkin askı listeleri askıdan indirilecek ve itirazlar sona erecek. Yurt Dışı Seçmen Kütüğüne yapılacak itirazlar Türkiye saati ile 17.00’de sona erecek. Bina esasına göre düzenlenen seçmen kayıtları, www.ysk.gov.tr adresinden sorgulanacak.

10 Mart: Yurt içi ve yurt dışı seçmen kütükleri kesinleştirilecek. Yurt içi seçmenlerin oy vereceği yer ve sandıklar belirlenecek. Yurt dışı seçmenler için oy kullanılacak temsilcilik, tarih aralığı ve yer bilgileri "www.ysk.gov.tr" adresinden ilan edilecek.

11 Mart: Halk oylamasında kullanılacak birleşik oy pusulaları basılacak, basımı tamamlandıkça plan dahilinde dağıtılacak. Gümrük kapılarında kullanılacak araç ve gereçler ilgili seçim kurullarına gönderilmeye başlanacak.

18 Mart: İlçe seçim kurulunun siyasi parti üyelerince sandık kurulu başkan adaylarına ilişkin listelerin ilçe seçim kuruluna verilmesinin son günü. (15:00) İlçe seçim kurulu başkanı ve ilçe seçim kurulunun siyasi parti üyeleri tarafından önerilen başkan adayları arasından ad çekilerek sandık kurulu başkanlarının belirlenmesi ve SEÇSİS’e girilmesi.

19 Mart: Yurt içi sandık kurullarında yer alacak üye listelerinin siyasi partiler tarafından verilmesinin son günü.

23 Mart : Yurtiçi sandık kurullarının teşkiline karşı yapılan şikayetlerin ilçe siçim kurulunca karara bağlanmasının son günü.

24 Mart: İlçe seçim kurullarınca miting alanlarının belirlenerek siyasi partilere duyurulmasının son günü.

27 Mart: Gümrük kapılarında ve yurt dışı temsilciliklerinde oy verme işlemine başlanacak.

30 Mart: TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin radyo ve televizyonda propaganda başvuruları ve propaganda sırasının belirlenmesi için kuraya katılacak temsilcisi ile TRT temsilcilerinin YSK’ya bildirilmesinin son günü olacak. Konuşma yapmayı dilemesi halinde, Cumhurbaşkanının yapacağı konuşmalar için yayın zamanı ve sırası tespit edilecek.

31 Mart: Başvuran siyasi partilerin radyo ve televizyonda yapacakları propaganda konuşmalarının yayın ve zaman sıralarının belirlenmesi için YSK tarafından ad çekilecek.

9 Nisan: Yurt dışı temsilciliklerde oy verme işlemi sona erecek. Propaganda serbestliği ve bir kısım seçim yasakları başlayacak. Radyo ve televizyon propaganda konuşmalarına başlanacak.

12 Nisan: İlçe seçim kurulu başkanlıklarınca malzeme torbaları sandık kurulu başkanlarına teslim edilecek.

15 Nisan: Seçim propagandası saat 18:00’de sona erecek.

16 Nisan: Oy kullanma günü.

Reina saldırısını planlayan yakalandı! Üzerinde belgeler çıktı


Türkiye'yi kahreden Reina saldırısını planlayan kişi İstanbul'da yakalandı. Yakalanan kişinin Türk asıllı bir Fransız vatandaşı olduğu son dakika haberi geldi. Savcılık, şüphelinin üzerinden Reina saldırganı Masharipov'un kaldığı evin kira kontratının ele geçirildiğini açıkladı.


Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamaya göre, bir süredir DEAŞ terör örgütü üyeliğinden hakkında soruşturma yapılan, yılbaşı gecesi İstanbul’da düzenlenen Reina saldırısının planlayıcılarından olduğu belirlenen ve Abdulkadir Masharipov’un kaldığı evin kira kontratını üzerinde bulundurduğu tespit edilen Antalya nüfusuna kayıtlı, aynı zamanda Fransa vatandaşı A.S.’nin İstanbul’da yakalandığı belirtildi.

2 gün önce yakalandığı belirtilen erkek şüpheli A.S. hakkında Burdur Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklama kararı verildiği kaydedildi.

A.S.’nin 2009 yılından bu yana Fransa’da ikamet ettiği ve Reina saldırısının ardından 10 Ocak’ta hakkında Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı belirtildi.

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...