Sayfalar

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Öğretmen atamaları ertelendi

Milli Bakanı Nimet Çubukçu ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki görüşmeleri devam ederken bakanlıktan yazılı bir açıklama yapıldı.

Açıklamada şöyle denildi:

''Mevcut bilgi ve belgelerde 2010 KPSS eğitim bilimleri sınavında usulsüzlük yapıldığına ilişkin kesin bulguya rastlanmadığı, konunun Cumhuriyet Savcılığına intikal ettiği, ancak sınavın tümüyle iptal edilmesini gerektirecek bir durumun oluşmayacağı kanaati belirtilmiştir. YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığınca henüz soruşturma tamamlanmamakla birlikte, hazırlanan soruşturma ön raporunda ulaşılan deliller neticesinde sınavın bütünlüğünü etkileyebilecek bir durumun ortaya çıkma ihtimali belirtilmiştir. Durum netleşinceye kadar öğretmen atamalarının ileri bir tarihe ertelenmesi uygun görülmüştür."

Ölen bebeği poşete koyup babasına teslim ettiler

Şanlıurfa'da bir hastaneye doğum için gelen bayan, 3 gün boyunca doktorlar tarafından muayene edilmedi, bununla yetinmeyen hastane yetkilileri, anne karnından çıkardıkları ölen çocuğu poşet içerisine koyup babaya teslim etti.
Şanlıurfa'da iddiaya göre, doğum sancısı bulunan Esra Al, 3 gün önce kocası Şefik Al tarafından Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi'ne getirildi. Hastaneye yatırılan bayana 3 gün boyunca doktorlar tarafından müdahale edilmedi. Şefik Al, eşine müdahale edilmediği için eşini tekrar eve götürdü. Daha sonra tekrar sancısı tutan Esra Al, yine aynı hastaneye getirildi. Burada düşük durumu bulunan Esra Al, sezaryenle doğumu gerçekleşti fakat, bebeğin anne karnında hayatını kaybettiği tespit edildi. 

Hastane yetkilileri bebeğin cesedini yeşil bir örtü içerisinde poşete koyarak, babaya teslim etti. Acılı baba Şefik Al, 3 gün boyunca doktorlar tarafından hiçbir şekilde eşine muayene edilmediğini iddia ederek, "3 gün boyunca geldim, doktoru yerinde bulamadım. Bir doktor 3 gün boyunca bir hastasının başına gelmez mi? Uğramaz mı? Kanaması azaldı mı? çoğaldı mı? diye. Yani burada hayvan mı yatırıyoruz. Bir odada 3 tane bayan yatıyor. Sanki burası cezaevi. Eşimin rahatsızlığı düşük riski vardı diye hastaneye getirdik. 

3 gün boyunca doktoru bulamadım burada. 3 gün boyunca doktor eşimle ilgilenmedi. Sabah geldim doktor yok, öğlen geldim doktor yok, akşam geldim doktor yok. Peki bu doktor yoksa niçin burada görev yapıyor. Çocuğum şuanda öldü. Cesedi de şuanda poşette. Eşimin şuan sağlık durumunu bilmiyorum, iyimi kötümü bilmiyorum" dedi. 

Daha sonra poşet içerisinde çocuğunun cesedi ile birlikte gelen baba Şefik Al, "Elime işte bu poşeti verdiler. Ben çocuğumun öldüğüne üzülmüyorum, ilgisizlik yapılıyor. Lütfen yetkililer ilgilensin. Ben şikayetçiyim. Bu düzen düzelsin. Ben buraya sizleri de bir maddi tazminat üzerine çağırmadım. Amacım burada herkesin doğru tedavi edilmesi. Bugün benim başıma gelen yarın başkasının da başına gelebilir. Benim devletten ricam budur. Başka hastaların çocukları, poşet içerisinde ellerine verilmesin" diye konuştu. 

Baba Şefik Al, elindeki ceset içerisindeki poşeti kaldırarak, "İşte bizim yönetim de budur" diye hastane yetkililerine tepki gösterdi. Öte yandan hastane yetkilileri konu hakkında bilgi vermek istemediklerini belirtti.

MHP, Develi'de iki bin kişiye iftar yemeği verdi

MHP Kayseri İl Başkanı Süleyman Korkmaz, Develi ilçesinde yaklaşık 2 bin partiliyle iftar yemeğinde bir araya geldi.
 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutlayan Korkmaz, "Bundan 88 yıl önce Türk Milletinin tarih sahnesinden silinmek üzere hazırlanan düşman devletleri tarafından Sevr anlaşmasıyla beraber yok etme projesi, topyekun bir milletin destanlar yazarak zaferlerle kazandığı bir gündür. Aynı zamanda 30 Ağustos deyince gerek Türk milletinin gönlünde gerekse Türk tarihinde ayrı bir yere, ayrı bir öneme sahiptir. Bu günü unutmak, bu günü hatırlamamak mümkün değildir. Bu tarih Türk Milletinin şanlı destanlarıyla ve zaferleriyle dolu bir tarihtir. Bu tarih esaretin yıkıldığı, hürriyetin yeniden tesis edildiği, millet olma duygusunun gönüllerde şahlandığı bir gündür. 30 Ağustos Malazgirt demek, Sultan Alparslan demek, Fatih demek, İstanbul demek , 30 Ağustos Afyon Kocatepe demek , 30 ağustos Çanakkale demek Gazi Mustafa Kemal Atatürk demek.Bu günü unutmaya çalışanlar , bu günü içine sindiremeyenler veya daha açıkçası, bu günü bize emanet edeni içine sindiremeyenler şunu iyi bilsinler ki, Türk milleti aç kalır, susuz kalır ama,hürriyetinden ve istiklalinden asla taviz vermez ,vatansız ve bayraksız kalmaz. Bu vesileyle 88. Yılını kutladığımız 30 Ağustos Zafer bayramınızı kutlarken, Türk Milletinin istiklaline ve bağımsızlığına gölge düşürmek isteyenlerin tuzaklarının bozulmasına vesile olmasını Cenab-ı Allah tan niyaz ediyorum" diye konuştu.

Alevileri inkar etmek ayıptır, günahtır

CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, "Bu ülkede etnik kimliklerinden ve inançlarından dolayı çaktırmadan baskı yapılmaktadır. Askeriyede ve yargıda bir Alevisizleştirme politikası uygulanmaktadır" dedi.

Atatürk heykeline evet yazılı şapka ve flama bırakan AKP'li azgın gençlere tepki yağdı

“REFARANDUMA Evet” yürüyüşü için Taksim'de toplanan AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Gençlik Kolları üyelerinden bazıları meydanda bulunan Cumhuriyet Anıtına çıkarak, anıttaki Atatürk'ün heykeline üzerinde 'evet' yazan flama ve şapka bıraktı.
Atatürk heykeline evet yazılı şapka ve flama bırakan AKP'li azgın gençlere tepki yağdı.

Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginden sonra ankette hayır oyları tırmanışa geçti

Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginden sonra ankette hayır oyları tırmanışa geçti. Sen de 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda iradeni ortaya koy ve anketimize katıl.

Bu miting, CHP İl Başkanı Enver Özdemir'in ve ekibinin başarısıdır


28 Ağustos'ta CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginde 35 ila 40 bin kişiye hitap etmesi CHP Kayseri İl Başkanı Enver Özdemir ve ekibinin başarısı olarak açıklandı. Kayseri'deki yerel siyasetçiler ve gazeteciler, Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha önce Kayseri'ye gelmiş olmasına rağmen 28 Ağustos'ta Kayseri Cumhuriyet Meydanına Enver Özdemir'in Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu getirmiş olması taktik olarak büyük bir başarıdır. İkinci başarısı ise Kayseri Cumhuriyet Meydanı gibi büyük bir meydanı doldurmayı başarmış olmasıdır dediler. Onlara göre Enver Özdemir, diğer il başkanlarına göre bir adım önde...
YORUMCU

Bahçeli: Tokat'tan bir tokat bekliyorum

Bahçeli, 'bir anda ortalıkta görünmeye başlayan Evetçi eski ülkücülere' çattı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, vatandaşlardan halk oylamasında mutlaka sandığa gitmelerini isteyerek, ''Çünkü bu halk oylaması bugün gelmiş olduğu ortam itibariyle AKP'nin 8 yıllık icraatının da bir anlamıyla güven oyu şekline dönüşecektir'' dedi.



Bahçeli, Tokat Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gündeminin gittikçe iç ve dış tehlikeler bağlamında ağırlaştığını söyledi.

Türkiye'nin büyük bir bunalım içerisine sürüklendiğini iddia eden Bahçeli, ''Başta sosyal ve ekonomik yönden AKP'nin 8 yıllık uygulamaları incelendiğinde hiçbir sosyal kesimin memnun kalmadığını, gittikçe fakirleştiğini ve bazı sorunlarının gittikçe ağırlaştığına şahit olmaktayız. Özellikle çok yaygın bir tarzda işsizlik vardır. Bu işsizlik genç işsiz olarak dikkati çekmekte ve yaşanan ekonomik krizlerden dolayı da birçok insanımız işinden olmaktadır'' diye konuştu.

Tarım kesiminin çöktüğünü, esnafın sabahtan akşama kadar alışveriş yapamaz hale geldiğini ileri süren Bahçeli, şöyle konuştu:

''Nereye baksanız dün kendi imkanlarıyla belli oranda bir iş yeri açmış olan insanlarımız yaşanan ekonomik kriz çerçevesinde gittikçe zayıf düşmüş ve iş yerlerini ya devretmek veya kapatmak durumunda kalmıştır. Bütün bu gerçekler sizler tarafından yaşanmaktadır ama Sayın Başbakan devletin tüm imkanlarıyla düzenlemiş olduğu olduğu açık hava toplantılarında Türkiye'yi toz pembe gösteriyor ve herkesin sorunlarının çözüldüğü iddiasında bulunuyor. Ve şimdi de bir usul geliştirerek 'Fatma Bacı' diyor, 'Ayşe Bacı' diyor, 'Hatice Bacı' diyor. 'Dün mutfaklarında büyük sıkıntı vardı ama şimdi oldukça mutfakları zengin, kendileri çok mutlu haldedir' diyor. Şimdi buradaki Ayşe, Fatma, Hatice bacılarımız ne diyor acaba?''

Erdoğan'ın Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntıları örtbas ederek bir mutlu azınlık tablosunu Türkiye'nin tablosu olarak takdime çalıştığını iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''Ve bunları da şimdi 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacak olan halk oylaması vesileyle de istismar ediyor. Halk oylamasının bir Anayasa değişikliği olduğunu unutarak sanki gelecekte kendi iktidarının tekrar kazanılması yolunda, seçim ekonomisi uygulayarak, seçim propagandasına dönüştürerek, halkoyundan alacağı ''evet' oylarıyla Recep Tayyip Erdoğan'ı özdeşleştirerek Türkiye'deki saltanatını, padişahlığını, hanedanlığını, yoldaşlarıyla müreffeh yaşamayı sürdürmeye niyetli olduğu görülüyor.''

-''MUTLAKA SANDIĞA GİTMELİSİNİZ''-

Şu an Türkiye'nin önemli gündeminin anayasa değişikliği sebebiyle 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacak olan halk oylamasına yoğunlaştığını ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:

''Öncelikle bütün Tokatlılardan istediğimiz odur ki 12 Eylül Pazar günü çok büyük bir engeliniz yoksa mutlaka sandığa gitmelisiniz ve orada yüksek bir katılımla tercihinizi ortaya koyarak bu halk oylaması üzerinde daha sonra yapılabilecek tartışmalara da fırsat verdirmeyecek bir şekilde sonuçlanmasına gayret göstermelisiniz. Çünkü bu halk oylaması bugün gelmiş olduğu ortam itibariyle AKP'nin 8 yıllık icraatının da bir anlamıyla güven oyu şekline dönüşecektir. Çünkü Sayın Recep Tayyip Erdoğan bunu böyle arzulamakta, kendisiyle, partisiyle Anayasa değişikliğini özdeşleştirerek yaşadığı paniği, korkuyu bertaraf edip, vatandaşa da seçim döneminde yaptıklarına benzer bazı ikramlar sunmak suretiyle halk oylamasını etkileme gayretine girmektedir.''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Bazı televizyonlara bazı insanları çıkartıyor, 'eskiden ülkücüymüş' diyorlar. 30 seneden bu yana varlıklarından bihaber olduğumuz insanlar şimdi televizyonlarda 'Evet' bülbülleri kesilmişler'' dedi.
Bahçeli, Tokat Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, partilerinin uzlaşma yoluyla bir Anayasa değişikliğinden veya yeni bir Anayasa'nın yazılmasından yana olduğunu söyledi.

Mecliste grubu olan veya olmayan bütün siyasi partilerin Anayasa değişikliğinden yana olduklarını söylediklerini ifade eden Bahçeli, Mecliste Anayasa paketinin çıkarılması sırasında yapılan çalışmalarda partilerinin 69 milletvekilinin gece gündüz çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.

Milletvekillerinin Anayasa paketi çalışmaları sırasında her maddeyi didik didik ettiğini, önerilerini sunduğunu dile getiren Bahçeli, ''Ama AKP yönetimi 'benim bildiğim bildik' anlayışından hareketle Milliyetçi Hareket Partisi veya diğer partilerin hiçbirinin önerisini kabul etmeyip inatla dayatmayla 29 maddeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul ettirmek istemiştir'' diye konuştu.

Vatandaşlardan 12 Eylülü önemsemelerini isteyen Bahçeli, şöyle devam etti:

''Bugünü iyi değerlendiriniz. Olayları iyi analiz ediniz. Vicdanınızın sesini duyunuz. Aklınızın süzgecinden geçiriniz. Ortaya çıkacak olan tercihe de millet olarak saygı duyulacağının şuuruyla hareket ediniz. Onun için söylüyorum, ülke sizin, karar sizin. Gelin 12 Eylülde kararınızı verin, diyorum.''

ERDOĞAN ORUÇLU İNSANA YAKIŞMAYACAK İFTİRA VE HAKARETLER YAPIYOR

Mecliste Anayasa değişikliği görüşmeleri yapılırken partilerinin tavrının çok net olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:

''Oylamalar yapılırken Milliyetçi Hareket Partisi Anayasa değişikliği üzerinde her madde için ve bütünü için ret oyu kullanmıştır. Şimdi halk oylamasına doğru gidiyoruz. Meclisteki duruşumuz, ilkeli, dürüst duruş olarak halk oylaması yolunda da aynısıyla devam edecektir. Milliyetçi Hareket Partisinin tercihi halk oylamasında 'Hayır' oyu vermektir. Dolayısıyla kahverengiye mührü vurmak düşüncesindedir.''

Anayasa değişikliğinin içinde gizli gündem olduğu iddialarını yineleyen Bahçeli, ''Şimdi bu gizli niyetlere ve ortaya koyduğu tuzaklara düşelim mi, düşmeyelim mi? İşte 12 Eylülde vereceğiniz cevap ve ortaya koyacağınız tercih bunlara dayalı olmaktadır'' dedi. Bahçeli, şöyle devam etti:

''Sayın Başbakan bir korkuya kapılmış. Geceleri uykusuz, öfkeli, sinirli, ne konuştuğunu, nereye ulaşacağını bilmiyor. Ve ağzına geleni söylüyor. Oruçlu olup olmayan bir durumda insanları tereddüte düşürecek söylemlerde bulunuyor. Oruçlu bir insanın ağzından çıkmayacak hakaretleri, yalanları, iftiraları yapıyor. Ramazan ayında bari bunu yapma. Zaten yıllardır yapıyorsundur da biraz Ramazan ayında yapma.''
ÜLKÜCÜLERİ KANDIRAMAZSIN
Milliyetçi Hareket Partisinin insanlarının temiz insanlar olduğunu ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Milliyetçi Hareket her şeyden evvel 'önce ülkem ve milletim' der. 'Sonra ben' der, 'sonra partim' der. Bunu herkes biliyor. O sebepten dolayı Milliyetçi Hareketin mensupları, milliyetçi ülkücü kadrolar memleketin milli meselelerinde hassasiyet göstermiş, her türlü riske rağmen, her türlü fedakarlığı, mahkumiyetleri yaşayarak, şehitler vererek Türkiye'yi büyük tehlikelerden korumuş olan bir siyasi harekettir. Şimdi bu insanların bu temiz yüreklerini, bu insanların nur yüzlerini, bu insanların saflığını istismar ederek ülkücü camia üzerinde oynanmadık oyunlar bırakmıyor. Siz kalkacaksınız ülkücü hareketin mensuplarına 'kafatasçı' diyeceksiniz. Siz kalkacaksınız ülkücü gençliğin mensuplarına 'ırkçı' diyeceksiniz. 'Bunlar kanla besleniyorlar, eli kanlı katiller ve faşistlerdir' diyeceksiniz. Ama şimdi sıkışmışsın, kurtuluş yolu arıyorsun. Bir moda tabir çıktı, 'ülkücü kardeşlerim' diyor. İnsanlar kardeş ilan ettiklerine daha önce iftira, yalanla her türlü hakareti yapabilir mi? O zaman sen kimi kandırıyorsun. Bazı televizyonlara bazı insanları çıkartıyor, 'eskiden ülkücüymüş' diyorlar. 30 seneden bu yana varlıklarından bihaber olduğumuz insanlar şimdi televizyonlarda 'Evet' bülbülleri kesilmişler. Hepsi AKP'den büyük iltifatlar görüyorlar. Malum bir cemaatin televizyonlarında ve gazetelerinde aynı şekilde iltifat buluyorlar. Ama dün hepsi Milliyetçi Hareket Partisine hakaretlerde bulunanlar. Bunun, ülkücü hareket farkında değil mi zannediyorsunuz? Ülkücü hareketi 3-5 kişiyle sınırlı mı kabul ediyorsunuz? Bu meydanlardakiler kimler? Tokat'takiler kimler?''
BÜROKRASİDE 8 YILDAN BERİ ÜLKÜCÜLER SÜRÜLÜYOR
Başbakan şehitlerimizi kullanıyor. Sayın Başbakan boncuk boncuk gözyaşı döküyor. Karşısında sulugözlü bir Başbakan Yardımcısı var. O da hüngür hüngür ağlıyor. AKP milletvekilleri ne yapsın? Garipler, onlar da başlıyor ağlamaya. Eğer bunların böyle bir tiyatroyla AKP grubunda oyun oynayacağını bilseydim 50 NC kamyonla kağıt mendil gönderirdim. Gözyaşlarını silsinler diye. Ülkücü hareket bu söylediklerinize inanacak mıdır? Ülkücü hareketin mensupları 8 yıldan beri çalıştığı fabrikalardan, bürokrasiden yer değişikliğiyle uzaklaştırılırken, o ülkücüler senin düşmanların mıydı? O insanlar sadece ve sadece ülkücü olmaktan MHP olmaktan dolayı nasıl kıyıma uğradıklarını unuttular mı sanıyorsunuz? O görevden aldıkları insanlara şimdi çıkmış kardeşim diyor. Bu aldatmacaya bu kandırmacaya inanacak mıyız?

-''BU SESİ DUY SAYIN BAŞBAKAN''-

Topluluğa ''Evetten mi yanasınız, hayırdan mı yanasınız'' sorusunu yönelten Bahçeli, ''Hayır'' yanıtını alınca, ''Bu sesi duy Sayın Başbakan. Yoksa yeni bir AKP tiyatrosu kurup o tiyatronun baş aktörü gibi rol yapmaya kalkma'' diye konuştu.

Devlet Bahçeli, ''Ülkücü hareketin mensupları 8 yıldan beri çoluğun çocuğun rızkını kazanmak için çalıştığı fabrikalardan uzaklaştırılırken bürokrasiden yer değişikliğiyle uzaklaştırılırken o ülkücüler acaba senin kardeşin değil de düşmanların mıydı?'' ifadesini kullandı.

Başbakan Erdoğan'ın ''üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü uygulayacağız'' dediğini hatırlatan Bahçeli, ''Bırak hukukun üstünlüğü böyle kalsın. Gör bakayım Yüce Divan'a nasıl gideceksin. Bu korkudan dolayı üstünlerin hukuku yerine, hukukun üstünlüğünü savunduğunu söylüyor. Hattı zatında yalan söylüyor, iftira ediyor, yine bu milleti aldatacağını, kandıracağını zannediyor'' diye konuştu.
Hukukun üstünlüğü Anayasa'ya yazıyor. Hukukun üstünlüğünde yargı reformu yapacağın yerde yargıdaki sayısal çoğunlukla oynayarak bir takım yandaş gruplar oluşturmayı nasıl gizleyeceksin. Cumhurbaşkanı AKP'den, Meclis Başkanı AKP'den, 341 milletvekili AKP'den. Sivil Toplum Kuruluşları'nı sinsi bir şekilde yandaş hale getirdin. Bunlar kimden oldu AKP'den. Yeni zenginler ürettin. Kim bunlar AKP'den. Öyleyse üstünlerin hukukunu değil de hukukun üstünlüğünü getireceğini söylüyorsun. Bırak hukukun üstünlüğü böyle kalsın. O zaman Yüce Divan'a nasıl gideceksin.
TSİRTÜNÜN ÖNÜNDE ABD ARKASINDA AB YAZIYOR
Şimdi de sayın Başbakan başka şeyler de söylemeye çalışıyor. Yine milleti sömürüyor. Her konuyu sömürdüğü gibi. Milleti kamplaşmalara yöneltiyor. Şimdi de Aydın'a gidiyor Adnan Menderes'i istismar ediyor, Hasan Polatkan'ı istismar ediyor. Diyor ki biz beyaz gömleğimizi giydik, kefenimiz omuzumuzdaydı diyor. Peki biz buna nasıl inanacağız. Şimdi de her türlü bedeli öderim diyor. Biz buna inanacak mıyız Sayın Başbakan. Çocukluğundan beri Milli Görüş gömleği giymedin mi? İktidar olduktan sonra bu gömleği çıkartıp Avrupa'dan ithal t-shirt giymedin mi? O t-shirt'ün önünde ABD arkasında AB yazıyor. Biz sana nasıl inanacağız.
Vatandaşların şunu söylemesi lazım. Önce inançlı insanları istismar ediyorsun.Şimdi de garipleri, yoksulları, saltanatsızları istismar ediyorsun. O nedenle sana 12 Eylül'de uyarı yapıyorum ve Hayır diyorum demesi lazım. Milliyetçi Hareket Partisi hayır diyor.
-''TOKAT'TAN BİR TOKAT BEKLİYORUM''-

Konuşmasının sonunda Milliyetçi Hareket Partisinin ''Hayır'' dediğini hatırlatan Bahçeli, ''Pekala Tokatlılar ne diyor?'' diye sordu. Topluluktan ''Hayır'' cevabı alan Bahçeli, ''Tokatlılar olarak öyle bir tokat atın ki Sayın Başbakan feriştahını şaşırsın, tepesi üstü yıkılsın. Yerine geleceğin Türkiyesini inşa edecek bir hükümetin, bir siyasi iktidarın varlığını ortaya çıkarabilecek bir kararlılığı işaret etmelisiniz. Bu inançla Tokat'tan bir tokat bekliyorum. Tokat'ın adı 'Hayır' olacaktır inşallah'' diye konuştu.

30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun


30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun. 23 Ağustos - 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Savaşı'yla Yunan orduları gerilemek zorunda kaldı. Bu uzun zamandır Türk ordularının elde ettiği ilk başarıdır. TBMM tarafından Sakarya Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal'e mareşal ve gazi unvanları verildi. Tarihin bu dönüm noktasından sonra Yunan ordularının topraktan atılma kararı alınır. Sad planı adı verilen tarrruz planı ocak ve nisan aylarında iki kez ertelenir. Tarruzun hazırlıkları tam anlamıyla ağustos ayında tamamlanır. Batı cephesinin kuzeyindeki ve güney cephesindeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde Kocatepe bölgesine kaydırıldı. İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane gizlice Anadolu topraklarına getirtildi. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silahlar satın alındı. Orduya taarruz eğitimi yaptırıldı. Gazi Mustafa Kemal'in başkomutanlığını yaptığı Türk ordusu, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir kaç saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis de vardı. Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.
Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden temizlenmiş oldu

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...