Milli Bakanı Nimet Çubukçu ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki görüşmeleri devam ederken bakanlıktan yazılı bir açıklama yapıldı.
Açıklamada şöyle denildi:
''Mevcut bilgi ve belgelerde 2010 KPSS eğitim bilimleri sınavında usulsüzlük yapıldığına ilişkin kesin bulguya rastlanmadığı, konunun Cumhuriyet Savcılığına intikal ettiği, ancak sınavın tümüyle iptal edilmesini gerektirecek bir durumun oluşmayacağı kanaati belirtilmiştir. YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığınca henüz soruşturma tamamlanmamakla birlikte, hazırlanan soruşturma ön raporunda ulaşılan deliller neticesinde sınavın bütünlüğünü etkileyebilecek bir durumun ortaya çıkma ihtimali belirtilmiştir. Durum netleşinceye kadar öğretmen atamalarının ileri bir tarihe ertelenmesi uygun görülmüştür."
30 Ağustos 2010 Pazartesi
Ölen bebeği poşete koyup babasına teslim ettiler
Şanlıurfa'da bir hastaneye doğum için gelen bayan, 3 gün boyunca doktorlar tarafından muayene edilmedi, bununla yetinmeyen hastane yetkilileri, anne karnından çıkardıkları ölen çocuğu poşet içerisine koyup babaya teslim etti.
Şanlıurfa'da iddiaya göre, doğum sancısı bulunan Esra Al, 3 gün önce kocası Şefik Al tarafından Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi'ne getirildi. Hastaneye yatırılan bayana 3 gün boyunca doktorlar tarafından müdahale edilmedi. Şefik Al, eşine müdahale edilmediği için eşini tekrar eve götürdü. Daha sonra tekrar sancısı tutan Esra Al, yine aynı hastaneye getirildi. Burada düşük durumu bulunan Esra Al, sezaryenle doğumu gerçekleşti fakat, bebeğin anne karnında hayatını kaybettiği tespit edildi.
Hastane yetkilileri bebeğin cesedini yeşil bir örtü içerisinde poşete koyarak, babaya teslim etti. Acılı baba Şefik Al, 3 gün boyunca doktorlar tarafından hiçbir şekilde eşine muayene edilmediğini iddia ederek, "3 gün boyunca geldim, doktoru yerinde bulamadım. Bir doktor 3 gün boyunca bir hastasının başına gelmez mi? Uğramaz mı? Kanaması azaldı mı? çoğaldı mı? diye. Yani burada hayvan mı yatırıyoruz. Bir odada 3 tane bayan yatıyor. Sanki burası cezaevi. Eşimin rahatsızlığı düşük riski vardı diye hastaneye getirdik.
3 gün boyunca doktoru bulamadım burada. 3 gün boyunca doktor eşimle ilgilenmedi. Sabah geldim doktor yok, öğlen geldim doktor yok, akşam geldim doktor yok. Peki bu doktor yoksa niçin burada görev yapıyor. Çocuğum şuanda öldü. Cesedi de şuanda poşette. Eşimin şuan sağlık durumunu bilmiyorum, iyimi kötümü bilmiyorum" dedi.
Daha sonra poşet içerisinde çocuğunun cesedi ile birlikte gelen baba Şefik Al, "Elime işte bu poşeti verdiler. Ben çocuğumun öldüğüne üzülmüyorum, ilgisizlik yapılıyor. Lütfen yetkililer ilgilensin. Ben şikayetçiyim. Bu düzen düzelsin. Ben buraya sizleri de bir maddi tazminat üzerine çağırmadım. Amacım burada herkesin doğru tedavi edilmesi. Bugün benim başıma gelen yarın başkasının da başına gelebilir. Benim devletten ricam budur. Başka hastaların çocukları, poşet içerisinde ellerine verilmesin" diye konuştu.
Baba Şefik Al, elindeki ceset içerisindeki poşeti kaldırarak, "İşte bizim yönetim de budur" diye hastane yetkililerine tepki gösterdi. Öte yandan hastane yetkilileri konu hakkında bilgi vermek istemediklerini belirtti.
Şanlıurfa'da iddiaya göre, doğum sancısı bulunan Esra Al, 3 gün önce kocası Şefik Al tarafından Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi'ne getirildi. Hastaneye yatırılan bayana 3 gün boyunca doktorlar tarafından müdahale edilmedi. Şefik Al, eşine müdahale edilmediği için eşini tekrar eve götürdü. Daha sonra tekrar sancısı tutan Esra Al, yine aynı hastaneye getirildi. Burada düşük durumu bulunan Esra Al, sezaryenle doğumu gerçekleşti fakat, bebeğin anne karnında hayatını kaybettiği tespit edildi.
Hastane yetkilileri bebeğin cesedini yeşil bir örtü içerisinde poşete koyarak, babaya teslim etti. Acılı baba Şefik Al, 3 gün boyunca doktorlar tarafından hiçbir şekilde eşine muayene edilmediğini iddia ederek, "3 gün boyunca geldim, doktoru yerinde bulamadım. Bir doktor 3 gün boyunca bir hastasının başına gelmez mi? Uğramaz mı? Kanaması azaldı mı? çoğaldı mı? diye. Yani burada hayvan mı yatırıyoruz. Bir odada 3 tane bayan yatıyor. Sanki burası cezaevi. Eşimin rahatsızlığı düşük riski vardı diye hastaneye getirdik.
3 gün boyunca doktoru bulamadım burada. 3 gün boyunca doktor eşimle ilgilenmedi. Sabah geldim doktor yok, öğlen geldim doktor yok, akşam geldim doktor yok. Peki bu doktor yoksa niçin burada görev yapıyor. Çocuğum şuanda öldü. Cesedi de şuanda poşette. Eşimin şuan sağlık durumunu bilmiyorum, iyimi kötümü bilmiyorum" dedi.
Daha sonra poşet içerisinde çocuğunun cesedi ile birlikte gelen baba Şefik Al, "Elime işte bu poşeti verdiler. Ben çocuğumun öldüğüne üzülmüyorum, ilgisizlik yapılıyor. Lütfen yetkililer ilgilensin. Ben şikayetçiyim. Bu düzen düzelsin. Ben buraya sizleri de bir maddi tazminat üzerine çağırmadım. Amacım burada herkesin doğru tedavi edilmesi. Bugün benim başıma gelen yarın başkasının da başına gelebilir. Benim devletten ricam budur. Başka hastaların çocukları, poşet içerisinde ellerine verilmesin" diye konuştu.
Baba Şefik Al, elindeki ceset içerisindeki poşeti kaldırarak, "İşte bizim yönetim de budur" diye hastane yetkililerine tepki gösterdi. Öte yandan hastane yetkilileri konu hakkında bilgi vermek istemediklerini belirtti.
MHP, Develi'de iki bin kişiye iftar yemeği verdi
MHP Kayseri İl Başkanı Süleyman Korkmaz, Develi ilçesinde yaklaşık 2 bin partiliyle iftar yemeğinde bir araya geldi.
30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutlayan Korkmaz, "Bundan 88 yıl önce Türk Milletinin tarih sahnesinden silinmek üzere hazırlanan düşman devletleri tarafından Sevr anlaşmasıyla beraber yok etme projesi, topyekun bir milletin destanlar yazarak zaferlerle kazandığı bir gündür. Aynı zamanda 30 Ağustos deyince gerek Türk milletinin gönlünde gerekse Türk tarihinde ayrı bir yere, ayrı bir öneme sahiptir. Bu günü unutmak, bu günü hatırlamamak mümkün değildir. Bu tarih Türk Milletinin şanlı destanlarıyla ve zaferleriyle dolu bir tarihtir. Bu tarih esaretin yıkıldığı, hürriyetin yeniden tesis edildiği, millet olma duygusunun gönüllerde şahlandığı bir gündür. 30 Ağustos Malazgirt demek, Sultan Alparslan demek, Fatih demek, İstanbul demek , 30 Ağustos Afyon Kocatepe demek , 30 ağustos Çanakkale demek Gazi Mustafa Kemal Atatürk demek.Bu günü unutmaya çalışanlar , bu günü içine sindiremeyenler veya daha açıkçası, bu günü bize emanet edeni içine sindiremeyenler şunu iyi bilsinler ki, Türk milleti aç kalır, susuz kalır ama,hürriyetinden ve istiklalinden asla taviz vermez ,vatansız ve bayraksız kalmaz. Bu vesileyle 88. Yılını kutladığımız 30 Ağustos Zafer bayramınızı kutlarken, Türk Milletinin istiklaline ve bağımsızlığına gölge düşürmek isteyenlerin tuzaklarının bozulmasına vesile olmasını Cenab-ı Allah tan niyaz ediyorum" diye konuştu.
30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutlayan Korkmaz, "Bundan 88 yıl önce Türk Milletinin tarih sahnesinden silinmek üzere hazırlanan düşman devletleri tarafından Sevr anlaşmasıyla beraber yok etme projesi, topyekun bir milletin destanlar yazarak zaferlerle kazandığı bir gündür. Aynı zamanda 30 Ağustos deyince gerek Türk milletinin gönlünde gerekse Türk tarihinde ayrı bir yere, ayrı bir öneme sahiptir. Bu günü unutmak, bu günü hatırlamamak mümkün değildir. Bu tarih Türk Milletinin şanlı destanlarıyla ve zaferleriyle dolu bir tarihtir. Bu tarih esaretin yıkıldığı, hürriyetin yeniden tesis edildiği, millet olma duygusunun gönüllerde şahlandığı bir gündür. 30 Ağustos Malazgirt demek, Sultan Alparslan demek, Fatih demek, İstanbul demek , 30 Ağustos Afyon Kocatepe demek , 30 ağustos Çanakkale demek Gazi Mustafa Kemal Atatürk demek.Bu günü unutmaya çalışanlar , bu günü içine sindiremeyenler veya daha açıkçası, bu günü bize emanet edeni içine sindiremeyenler şunu iyi bilsinler ki, Türk milleti aç kalır, susuz kalır ama,hürriyetinden ve istiklalinden asla taviz vermez ,vatansız ve bayraksız kalmaz. Bu vesileyle 88. Yılını kutladığımız 30 Ağustos Zafer bayramınızı kutlarken, Türk Milletinin istiklaline ve bağımsızlığına gölge düşürmek isteyenlerin tuzaklarının bozulmasına vesile olmasını Cenab-ı Allah tan niyaz ediyorum" diye konuştu.
Alevileri inkar etmek ayıptır, günahtır
CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, "Bu ülkede etnik kimliklerinden ve inançlarından dolayı çaktırmadan baskı yapılmaktadır. Askeriyede ve yargıda bir Alevisizleştirme politikası uygulanmaktadır" dedi.
Atatürk heykeline evet yazılı şapka ve flama bırakan AKP'li azgın gençlere tepki yağdı
“REFARANDUMA Evet” yürüyüşü için Taksim'de toplanan AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Gençlik Kolları üyelerinden bazıları meydanda bulunan Cumhuriyet Anıtına çıkarak, anıttaki Atatürk'ün heykeline üzerinde 'evet' yazan flama ve şapka bıraktı.
Atatürk heykeline evet yazılı şapka ve flama bırakan AKP'li azgın gençlere tepki yağdı.
Atatürk heykeline evet yazılı şapka ve flama bırakan AKP'li azgın gençlere tepki yağdı.
Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginden sonra ankette hayır oyları tırmanışa geçti
Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginden sonra ankette hayır oyları tırmanışa geçti. Sen de 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda iradeni ortaya koy ve anketimize katıl.
Bu miting, CHP İl Başkanı Enver Özdemir'in ve ekibinin başarısıdır
28 Ağustos'ta CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginde 35 ila 40 bin kişiye hitap etmesi CHP Kayseri İl Başkanı Enver Özdemir ve ekibinin başarısı olarak açıklandı. Kayseri'deki yerel siyasetçiler ve gazeteciler, Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha önce Kayseri'ye gelmiş olmasına rağmen 28 Ağustos'ta Kayseri Cumhuriyet Meydanına Enver Özdemir'in Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu getirmiş olması taktik olarak büyük bir başarıdır. İkinci başarısı ise Kayseri Cumhuriyet Meydanı gibi büyük bir meydanı doldurmayı başarmış olmasıdır dediler. Onlara göre Enver Özdemir, diğer il başkanlarına göre bir adım önde...
YORUMCU
Bahçeli: Tokat'tan bir tokat bekliyorum
Bahçeli, 'bir anda ortalıkta görünmeye başlayan Evetçi eski ülkücülere' çattı. | |
30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun
30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun. 23 Ağustos - 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Savaşı'yla Yunan orduları gerilemek zorunda kaldı. Bu uzun zamandır Türk ordularının elde ettiği ilk başarıdır. TBMM tarafından Sakarya Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal'e mareşal ve gazi unvanları verildi. Tarihin bu dönüm noktasından sonra Yunan ordularının topraktan atılma kararı alınır. Sad planı adı verilen tarrruz planı ocak ve nisan aylarında iki kez ertelenir. Tarruzun hazırlıkları tam anlamıyla ağustos ayında tamamlanır. Batı cephesinin kuzeyindeki ve güney cephesindeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde Kocatepe bölgesine kaydırıldı. İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane gizlice Anadolu topraklarına getirtildi. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silahlar satın alındı. Orduya taarruz eğitimi yaptırıldı. Gazi Mustafa Kemal'in başkomutanlığını yaptığı Türk ordusu, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir kaç saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis de vardı. Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.
Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden temizlenmiş oldu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."
Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...
-
Hakkâri nin Çukurca ilçesinde mayın patlaması sonucu 3 uzman çavuş şehit oldu, 2 asker yaralandı. Şehit Uzman Çavuşlardan 24 yaşındaki Piyad...
-
Kayserili hayırsever işadamı Faik Hızıroğlu 86 yaşında Ankara'da vefat etti. Faik Hızıroğlu Erciyes Üniversitesi ne yaptırıp bağışladığı...
-
İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapan Türk Eğitim Sen 2. Nolu Şube Başkanı Ali İhsan Öztürk, Milli Eğitim Müdürü Erdoğan A...