Sayfalar

31 Ağustos 2010 Salı

Evet derseniz bu rezillikler olacak!

1) Tayyip Erdoğan’ın sultanlığı yani mutlak hakimiyeti kesinleşecek.
2) Alınan oyların yüzde 99’unun AKP’ye ait olduğu ilan edilecek.
3) Üniter yapı ve federasyon modeli yandaş güruh tarafından tartışmaya açılacak!
4) Kürtlere özerklik konusu gündeme getirilecek!.
5) Yeni bir Anayasa yapılmasının acil gerekliliği dillendirilecek.
6) Yeni Anayasa’ya Devletin kurucu unsurlarının Türklerle beraber Kürtler olduğu maddesinin konması da konuşulacak!

Memduh Büyükkılıç: 10 bin adet gül fidesi ve 20 bin adet meyve fidesi alacağız

Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, 2010 yılı sonbahar döneminde park ve bahçelerde kullanılmak üzere 10 bin adet gül fidesi ile bahçeli evi olan vatandaşlara verilmek üzere 6 çeşit toplam 20 bir adet meyve fidanı satın alınacağını söyledi.

Ülkücü İşçiler Refenduma "Hayır" dedi

Kayseri Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı Faik Şahintürk, 12 Eylül'de referanduma 'hayır' diyeceklerini ifade etti.
Ülkücü İşçiler Dernek binasında basın açıklaması yapan Başkan Faik Şahintürk, 12 Eylül'de referanduma sunulacak olan AK Parti Hükümetinin hazırladığı anayasa paketine 'hayır' diyeceklerini söyledi. Şahintürk, Demokratikleşme iddiasıyla ortaya atılan paketin çifte standartlı olduğunu ifade ederek şunları kaydetti. "İktidar partisi uzlaşmadan uzak Türk Halkını kutuplaşmalara zorlayan bunun yanı sıra 12 Eylül anayasasının bayraklaştırarak, temelde halkımızı yanıltmaya ve aldatmaya yönelik bu paket, ister etik anlamda olsun isterse demokratik anlamda son derece yanlı ve uzlaşmadan uzak olması sebebiyle bizler için hiçbir anlam ifade etmemektedir" diye konuştu.
51. madde de yapılan değişikliklerle sendikalaşmanın bölünerek güçsüzleştiğine dikkat çeken Şahintürk, yandaş sendika oluşturmanın amaçlandığına işaret etti.
Şahintürk son olarak, anayasa değişikliğine karşı olmadıklarını ancak hür demokratik işçi hakkına sahip çıkan, halk için bir anayasa yapılmasını istediklerini sözlerine ekledi.

Alperen Ocakları:"Sümela'da ayin varsa, Ayasofya'da bayram namazı olmalı"

Alperen Ocakları Kayseri İl Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Sümela Manastırı'nda ayin yapılması kararına tepki gösterildi. Açıklamada, "Sümela'da ayin varsa, Ayasofya'da bayram namazı olmalı" ifadesine yer verildi.

Zamantı Tünelinin 10 bin 700 metre uzunluğundaki su iletim hattının betonlaması bitti

Kayseri'nin Develi ilçesinde yapımı devam eden Zamantı Tüneli'nde betonlama işlemlerinin gerçekleştirildiği bildirildi.
Yaklaşık 10 bin 700 metre uzunluğunda olan su iletim hattının betonlama işlemlerinin tamamlandığını bildiren şantiye şefi Hasan Ölez, “Tünel içerisinde sadece 300 metrelik bir alanda enjeksiyon işlemleri kaldı” dedi.
Tünel sonrası iletim kanalı ve tünel öncesi regülatör ile giriş ağzı arasındaki iletim kanalının yapımına yoğunluk verdiklerini belirten şantiye şefi Hasan Ölez, çok kısa zamanda iletim kanallarının da bitirileceğini söyledi.

Zamantı'ya üç köprü yapılacak

Kayseri'nin Develi ilçesinde yapımı devam eden yol güzergahına 3 köprü yapılması için çalışmalar başlatıldı. Köprülerin 1 milyon TL'ye mal olacağı bildirildi.
Develi İlçesini Adana'ya bağlayan il yolu üzerindeki köprülerin yapımına başlandı. Adana il yolu üzerindeki Zamantı ırmağı ve besleyen su kaynaklarından Homurlu suyu ile birlikte güzergah üzerine üç adet köprünün ayaklarının çakma işlemleri devam ediliyor.
Taşcı köyündeki Zamantı köprüsüne 10 metre derinliğinde 14 ayak çakılıyor. Hazır kirişlerin kullanılacağı köprülerin bir ay içerisinde hizmete girmesi bekleniyor.

Kayseri Hakimiyet 61 yaşında...

30 Ağustos 1950’de kurulan ve aralıksız olarak 18 bin 464 sayı çıkaran Kayseri Hakimiyet Gazetesi, 61. yıldönümünü kutluyor.
Kayseri'nin en eski gazetelerinden birisi olan ve aralıksız olarak 18 bin 464 sayı çıkaran Kayseri Hakimiyet 2000 Gazetesi 61. yaşını 30 Ağustos zaferi ile birlikte coşkulu kutladı. 17 Kasım 1997 tarihinde Mustafa-Ahmet Cengiz kardeşler tarafından devralınan ve 15 Kasım 2004 tarihinde fiyatını 10 kuruşa indirerek bir ilke imza atan gazete, halen 15 kuruştan satılırken, Kayseri basın sektöründeki yenilikleriyle de dikkat çekiyor.
Kayseri Hakimiyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Cengiz, geride kalan uzun yıllar içerisinde gazetenin gerek kuruluş, gerekse de yayın hayatı döneminde emeği geçen herkese teşekkür etti.
Cengiz, Kayseri Hakimiyet'in hep yeniliklere öncü olmaya devam edeceğini kaydetti.
Cengiz, ilk etapta hedeflerinin 20 bininci baskıyı gerçekleştirmek olduğunu belirterek, uzun vadede ise bölge gazetesi olarak yayın yapmak istediklerini, 100. Yıl için başlayan geri sayımda da okurları ile birlikte olmak için çaba sarf edeceklerini söyledi

Kayseripark'ta ucuz ve kaliteli alışveriş

130 mağazanın yer aldığı Orta Anadolu’nun ilk ve en büyük Alışveriş ve Yaşam merkezi Kayseri Park’ta ziyaretçilerine bayram alışverişlerinde hem kaliteyi hem de kazancı bir arada sunuyor.
Kayseri’nin yanı sıra Sivas, Yozgat, Niğde, Nevşehir ve Kahramanmaraş’tan gelenlerin de alışveriş yaptığı Kayseri Park Alışveriş ve Yaşam Merkezi’n de giyimden ev aksesuarlarına, teknolojiden gıdaya her türlü ihtiyaca ‘en uygun fiyatlarla’ cevap veriyor. En kaliteli markaların yüzde 70’e varan indirimleri ile Kayseri Park’ta ‘hem kaliteli hem ucuz alışveriş’ keyfini bir arada yaşanıyor!
Kayseri Park , bayrama özel olarak kapanış saatlerini de yeniden düzenledi. 08 Eylül gününe kadar kapanış saatini 24.00’a çeken Kayseri Park, ayrıca 50 YTL ve üzeri alışveriş yapan tüm ziyaretçilerine şeker kutusu hediye ediyor.
Kayseri Park Alışveriş ve Yaşam merkezi , bayram alışverişleriniz için tam anlamıyla biçilmiş kaftan. Kayseri Park’taki Nike, LCW, İnci, Kiğılı, Flo, Mango, İpekyol, Derimod, Fabrika, Pierre Cardin, U.S Polo, Polaris, LTB, Park Bravo, Levi’s, Hotiç, Damat, Desa, Panço gibi markalar ürünlerini neredeyse yüzde 70’lere varan indirim imkânlarıyla müşterilerine sunuyor.

Develi'de salça yapımı başladı

Kayseri'nin Develi ilçesinde domateslerini toplayan vatandaşlar salça yapma hazırlıklarına başladı.
GDO'suz tohumları ile tanınan Develi ilçesinin Gazi kasabasında domates hasadı başladı. Domates üreticileri topladıkları ürünlerini traktörler ile taşırken, salça yapmak için de hazırlıklara başlanıldı.
Domates üreticileri, “Son günlerde GDO'lu ürünlerin insan sağlığına zarar verdiği yönünde bir çok haberler yapıldı. Biz kasabamızda yıllardır kullandığımız tohumlarla domates üretimini gerçekleştirdik. Şimdi ise hasadını yaptığımız domateslerle salça yapmaya hazırlanıyoruz. Doğal olan her şeyin insan sağlığına zarar vermeyeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.

Konya'da Buzdolabında Ölen Çocukların Cesetleri Adli Tıp Kurumu'nda

Konya'nın Kulu ilçesine bağlı Tavşançalı beldesinde oyun oynamak için girdikleri kullanılmayan derin dondurucuda can veren 4-6-8 ve 11 yaşındaki 4 kardeşin cesetleri, amcaları tarafından Ankara Keçiören Adli Tıp Kurumu'na getirildi.

KEMAL KILIÇDAROĞLU 6 GÜNDE 13 İL’DE MİTİNG YAPACAK

Kılıçdaroğlu 1 Eylül’den itibaren Türkiye’yi karış karış gezmeye devam edecek ve 6 günde Osmaniye, Hatay, Mersin, Adana, Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli, Konya, Ankara, Manisa, İzmir ve Antalya dahil, 13 İl’de miting yapacak
 
Bugüne kadar 60 İl’de miting yapan, 171 İlçe ve çok sayıda beldeyi ziyaret eden Genel Başkan Kılıçdaroğlu 100 günde 33 bin 560 Km yol yaptı
 
Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay’ın da katılacağı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun gezi ve miting programı şöyle;
01 Eylül 2010 Çarşamba
12.00 Özel uçak ile Esenboğa’dan Adana’ya hareket.
14.00 Ceyhan programı.
15.00 Osmaniye mitingi.
17.30 Hatay mitingi.
18.30 Hatay’dan özel uçakla Adana’ya hareket.
 
02 Eylül 2010 Perşembe
08.30 Adana HiltonSA Otel’den çıkış.
09.00 Mersin Arıtma Tesisi açılışı.
10.00 Tarsus programı.
11.30 Erdemli programı.
13.00 Silifke programı.
15.00 Spor Kompleksi açılışı.
16.00 Mersin mitingi.
16.30 Adana’ya hareket.
17.30 Adana mitingi.
19.00 Çukurova Belediyesi programı.
            Özel uçak ile Ankara’ya hareket.
 
04 Eylül 2010 Cumartesi
09.30 Genel Merkez’den otobüs ileBolu’ya hareket.
12.00 Bolu mitingi.
13.15 Düzce mitingi.
14.15 Hendek programı.
15.00 Akyazı programı.
16.00 Sakarya mitingi.
17.30 Kocaeli mitingi ve Ankara’ya hareket.
                  
05 Eylül 2010 Pazar
10.00 Genel Merkezden otobüs ileKonya’ya hareket.
13.30 Konya mitingi.
17.30 Ankara mitingi.
 
06 Eylül 2010 Pazartesi
09.30 THY ile Esenboğa’dan İzmir’e hareket.
10.50 İzmir Adnan Menderes Havaalanı’na varış.
15.00 Manisa mitingi.
17.00 İzmir mitingi.
20.50 Anadolu Jet ile İzmir’den Ankara’ya hareket
 
7 Eylül 2010 Salı
14.00 Anadolu Jet ile Ankara’dan Antalya’ya hareket.
17.00 Antalya mitingi.
20.50 Anadolu Jet ile Antalya’dan Ankara’ya hareket.

CHP'den 'af' yanıtı yazılı basında...


GÜNEŞ: AKP, Apo için 3 kez 'af' teklif etmiş
2003'teki 'Topluma Kazandırma Yasası', 2005'teki TCK 125. madde ve 2006'daki TMY 6. madde değişiklik teklifleri Öcalan'a fiili af içeriyormuş!
HABERTÜRK: CHP: 2006'da hükümet Öcalan'a af önermişti
Öcalan'a af tartışmasında dün bir açıklama da CHP'den geldi. CHP, 2006 Nisan'ında Meclis'e gelen ve Başbakan Erdoğan'ın imzasını taşıyan tasarı ile hükümetin Öcalan için af önerisinde bulunduğunu öne sürdü. Tasarıdaki maddenin CHP'nin muhalefeti ile değiştirildiği belirtildi.
CUMHURİYET: CHP Anımsattı: 'Başbakan, Öcalan'a af önerdi'

"TSK Yurt İçinde Dinleme Yapmaz"


Merkez Orduevi'nde düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonunda konuşan
Genelkurmay İkinci Başkanı Aslan Güner, İsrail'den alınan cihazla yurt içinde 2 bin kişinin dinlendiği yönündeki iddialara ilişkin, "Soruşturma açılmasını ben talep ettim. Türk Silahlı Kuvvetleri yurt içinde dinleme yapmaz. Bu kararlar Savunma Sanayi İcra Komitesi kararıyla alınmıştır. O kararların altında Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı'nın imzaları vardır.
 Birileri ordu içinde dinleme yaptıysa o cihazların başında ben oturmuyorum, o da ortaya çıkar. Türk Silahlı Kuvvetleri içeride dinleme yapmaz. Herkimin kabahati varsa ortaya çıkar. Üçüncü ülkelerin isimlerini vermiyorum ama bu dış ülkeleri dinlemek üzere bir cihaz" dedi.

KAYSERİ MİTİNGİ CHP’LİLERİ UMUTLANDIRDI /Veli Altınkaya

 CHP mitingine bir hafta kala partide hemen her akşam toplantılar yapıldı. Bildiğim kadarıyla üç ayrı komisyon kuruldu ve mitinge yönelik stratejiler geliştirildi. Hatta mitingin bir gün öncesinde sabah ezanından sonra ayrılmış CHP’liler il binasından.

   CHP Lideri de, CHP’liler de mitingden memnun. Partide kırgınlık ve küskünlükler miting öncesindeki son bir haftada “şimdilik kaydıyla” dondurulmuş gözüküyor.

   Birbirine karşı ciddi “siyasi husumet” besleyen parti büyükleri ellerindeki taşları en azından seçim öncesine kadar ceplerine koymuş gibiler. Eğer CHP’liler son bir haftada ortaya koydukları tavrı genel seçimde aday adaylığı başvurusu yapılıncaya kadar sürdürebilirlerse Kayseri’de ummadıkları şeyler olabilir.

   Bu noktada en büyük görev önce İl Başkanı Enver Özdemir’e, sonra Kayseri Sorumlusu MYK Üyesi Süheyl Batum’a düşüyor. Her iki isminde son bir haftada yakalanan dinamizmin korunması için çaba sarfetmeleri gerekir.
Veli Altınkaya / Kayseri Akın Günlük

   Bu arada CHP’de görevden alınan iki ilçeye de yeni başkanları atandı.

Kılıçdaroğlu: Yanıt veriyorum, biz terörist affedilsin demedik

Kendisi ve bakanlarının imzası ile 18 Nisan 2006'da Öcalan'a fiilen af önerilmiş ve CHP'nin karşı çıkması ile terörle mücadele yasasında öngörülen bu değişiklik yapılamamıştı
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu kendisinin gündeme getirdiği genel af önerisine ilişkin Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dün Hürriyet'te yer alan, "Şehitlerin vebalini, kanının bedelini ödeme yetkisini ona kim veriyor? Buna sadece biz değil, Türkiye ayağa kalkar" yönündeki değerlendirmelerine sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, Hürriyet'e şu özel açıklamaları yaptı:
6. maddede diyordu
- "Sayın Başbakan bizim gündeme getirdiğimiz genel af önerisini iyice incelemeden ‘Türkiye ayağa kalkar, karşı çıkar' diye tepki göstermiş. Gündemlerinde affın olmadığını söylüyor ve bize ağır ithamda bulunuyor. O zaman bazı şeyleri açıkça konuşmanın ve kamuoyuna hatırlatmanın zamanı geldi. Kendisi ve bakanlarının imzası ile 18 Nisan 2006'da Öcalan'a fiilen af önerilmiş ve CHP'nin karşı çıkması ile terörle mücadele yasasında öngörülen bu değişiklik yapılamamıştı. O Terörle Mücadele Yasası tasarısının 6. maddesinde şöyle deniliyordu:
‘3713 sayılı kanunun 7. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir: Madde 7-1'inci maddede belirtilen amaçlara yönelik suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler, örgüte üye olanlar TCK'nın 314. maddesine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyen de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır. TCK'nın 221. maddesi (etkin pişmanlık) hükmü, bu madde açısından da uygulanır.'
Düzgün adamsan çık anlat
- Bize yönelik açıklamalarını keşke daha önce kanunlaştırmaya çalıştıkları bu girişimlerine bakarak söyleseydi. Terör örgütünü asıl affetmeye çalışanın kim olduğu burada görülüyor. Eğer Başbakan hep söylediği gibi düzgün adam ise sözünün eri ise Meclis'e bunu da getirdiklerini çıkıp anlatsın. Bununla Abdullah Öcalan'ı affetmeye çalışan ben miyim, o mu? Bu kanun değişikliği internet sitelerinde duruyor. Başbakan bir yandan Meclis'teki ağırlıklarına atfen de, bize adım attırmayacağını, su bile içirmeyeceğini söylüyor. Meclis onun çiftliği değil. Bu yetkiler onda değil. Tarihte Hitler bile böyle düşünmedi, konuşmadı.
Terörist affedilsin demedik
- 21. yüzyılın Türkiye'sinde ben ondan su bile istemem. Onun vereceği suya da zaten şüphe ile yaklaşırım. Ben hiçbir yerde bir toplumsal mutabakat sağlanmadan ve PKK'nın koşulsuz silah bırakması gerçekleşmeden bir genel af olacağını söylemedim. Hiçbir zaman çıkıp ben veya herhangi bir yöneticim ‘teröristler affedilsin' demedik. AKP iki yüzlü politika güdüyor. Bugün ortaya koyduğumuz bu örnekle de somut gerçek bir kez daha ortaya çıktı. Kendileri PKK yöneticileri lider ve yöneticilerine af getirmek istemişler ve bunu da bir kanun teklifiyle Meclis'ten geçirmeye çalışmışlardır.
O teklifi kim hazırladı
- Bu kadar açık. Ama bunu yapamadılar, Parlamento'da görüşemediler. Bunu CHP olarak biz engelledik. Başbakan, ‘Bunu bilmiyorum, bu da nereden çıktı' diyemez. Eğer derse o zaman neyin altına imza attığının farkında bile değil. Peki o zaman bu kanun teklifini kim hazırladı. Onun hesabını versin. Biz ülkenin birliğinden bütünlüğünden yanayız. Ben hayatımı bu vatan için feda etmeye hazırım. Ama AKP ise ülkeyi ayrıştırıyor. Kamplara ayırıyor. Gelinen noktanın sebebi Başbakan ve onun politikalarıdır. Hangi demokraside parlamentoyu kendi çiftliğin gibi görebilirsin. Bir de Anayasa değişikliği ve demokrasiyi getirdiklerinden bahsediyorlar. Hangi yüzle AB'ye girmekten bahsediyorsun.
AKP sorunların adresi
- Türban konusunda beni samimi bulmadığını söylüyor. Ne düşündüğü hiç de önemli değil. AKP, sorunların adresidir. Biz ise çözümün adresi olarak ülkenin sorunlarını samimiyetle çözeceğiz diyoruz. O nedenle beni samimi bulup bulmaması hiç önemli değil. Başbakan Erdoğan'ın, bizi samimiyet testinden geçirecek yetkisi yoktur. Terör örgütü kurucu ve yöneticilerini affetmek isteyen kimdir, diye şimdi son kez soruyorum. Bu affetmek istediği kişiler kimlerdir? Amacı nedir? Çıkıp şimdi çıkıp 70 milyonun huzurunda bunun yanıtını versin."

Hürriyet

"Referandumda evet çıkarsa Yargı Bağımsızlığı Yok Olacak"

Kuşadası Genç İşadamları Derneği (KUGİAD), 12 Eylül tarihinde yapılacak referandum öncesinde siyasi partilerin yöneticileriyle buluşmayı sürdürüyor.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Öğretmen atamaları ertelendi

Milli Bakanı Nimet Çubukçu ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki görüşmeleri devam ederken bakanlıktan yazılı bir açıklama yapıldı.

Açıklamada şöyle denildi:

''Mevcut bilgi ve belgelerde 2010 KPSS eğitim bilimleri sınavında usulsüzlük yapıldığına ilişkin kesin bulguya rastlanmadığı, konunun Cumhuriyet Savcılığına intikal ettiği, ancak sınavın tümüyle iptal edilmesini gerektirecek bir durumun oluşmayacağı kanaati belirtilmiştir. YÖK Denetleme Kurulu Başkanlığınca henüz soruşturma tamamlanmamakla birlikte, hazırlanan soruşturma ön raporunda ulaşılan deliller neticesinde sınavın bütünlüğünü etkileyebilecek bir durumun ortaya çıkma ihtimali belirtilmiştir. Durum netleşinceye kadar öğretmen atamalarının ileri bir tarihe ertelenmesi uygun görülmüştür."

Ölen bebeği poşete koyup babasına teslim ettiler

Şanlıurfa'da bir hastaneye doğum için gelen bayan, 3 gün boyunca doktorlar tarafından muayene edilmedi, bununla yetinmeyen hastane yetkilileri, anne karnından çıkardıkları ölen çocuğu poşet içerisine koyup babaya teslim etti.
Şanlıurfa'da iddiaya göre, doğum sancısı bulunan Esra Al, 3 gün önce kocası Şefik Al tarafından Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi'ne getirildi. Hastaneye yatırılan bayana 3 gün boyunca doktorlar tarafından müdahale edilmedi. Şefik Al, eşine müdahale edilmediği için eşini tekrar eve götürdü. Daha sonra tekrar sancısı tutan Esra Al, yine aynı hastaneye getirildi. Burada düşük durumu bulunan Esra Al, sezaryenle doğumu gerçekleşti fakat, bebeğin anne karnında hayatını kaybettiği tespit edildi. 

Hastane yetkilileri bebeğin cesedini yeşil bir örtü içerisinde poşete koyarak, babaya teslim etti. Acılı baba Şefik Al, 3 gün boyunca doktorlar tarafından hiçbir şekilde eşine muayene edilmediğini iddia ederek, "3 gün boyunca geldim, doktoru yerinde bulamadım. Bir doktor 3 gün boyunca bir hastasının başına gelmez mi? Uğramaz mı? Kanaması azaldı mı? çoğaldı mı? diye. Yani burada hayvan mı yatırıyoruz. Bir odada 3 tane bayan yatıyor. Sanki burası cezaevi. Eşimin rahatsızlığı düşük riski vardı diye hastaneye getirdik. 

3 gün boyunca doktoru bulamadım burada. 3 gün boyunca doktor eşimle ilgilenmedi. Sabah geldim doktor yok, öğlen geldim doktor yok, akşam geldim doktor yok. Peki bu doktor yoksa niçin burada görev yapıyor. Çocuğum şuanda öldü. Cesedi de şuanda poşette. Eşimin şuan sağlık durumunu bilmiyorum, iyimi kötümü bilmiyorum" dedi. 

Daha sonra poşet içerisinde çocuğunun cesedi ile birlikte gelen baba Şefik Al, "Elime işte bu poşeti verdiler. Ben çocuğumun öldüğüne üzülmüyorum, ilgisizlik yapılıyor. Lütfen yetkililer ilgilensin. Ben şikayetçiyim. Bu düzen düzelsin. Ben buraya sizleri de bir maddi tazminat üzerine çağırmadım. Amacım burada herkesin doğru tedavi edilmesi. Bugün benim başıma gelen yarın başkasının da başına gelebilir. Benim devletten ricam budur. Başka hastaların çocukları, poşet içerisinde ellerine verilmesin" diye konuştu. 

Baba Şefik Al, elindeki ceset içerisindeki poşeti kaldırarak, "İşte bizim yönetim de budur" diye hastane yetkililerine tepki gösterdi. Öte yandan hastane yetkilileri konu hakkında bilgi vermek istemediklerini belirtti.

MHP, Develi'de iki bin kişiye iftar yemeği verdi

MHP Kayseri İl Başkanı Süleyman Korkmaz, Develi ilçesinde yaklaşık 2 bin partiliyle iftar yemeğinde bir araya geldi.
 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutlayan Korkmaz, "Bundan 88 yıl önce Türk Milletinin tarih sahnesinden silinmek üzere hazırlanan düşman devletleri tarafından Sevr anlaşmasıyla beraber yok etme projesi, topyekun bir milletin destanlar yazarak zaferlerle kazandığı bir gündür. Aynı zamanda 30 Ağustos deyince gerek Türk milletinin gönlünde gerekse Türk tarihinde ayrı bir yere, ayrı bir öneme sahiptir. Bu günü unutmak, bu günü hatırlamamak mümkün değildir. Bu tarih Türk Milletinin şanlı destanlarıyla ve zaferleriyle dolu bir tarihtir. Bu tarih esaretin yıkıldığı, hürriyetin yeniden tesis edildiği, millet olma duygusunun gönüllerde şahlandığı bir gündür. 30 Ağustos Malazgirt demek, Sultan Alparslan demek, Fatih demek, İstanbul demek , 30 Ağustos Afyon Kocatepe demek , 30 ağustos Çanakkale demek Gazi Mustafa Kemal Atatürk demek.Bu günü unutmaya çalışanlar , bu günü içine sindiremeyenler veya daha açıkçası, bu günü bize emanet edeni içine sindiremeyenler şunu iyi bilsinler ki, Türk milleti aç kalır, susuz kalır ama,hürriyetinden ve istiklalinden asla taviz vermez ,vatansız ve bayraksız kalmaz. Bu vesileyle 88. Yılını kutladığımız 30 Ağustos Zafer bayramınızı kutlarken, Türk Milletinin istiklaline ve bağımsızlığına gölge düşürmek isteyenlerin tuzaklarının bozulmasına vesile olmasını Cenab-ı Allah tan niyaz ediyorum" diye konuştu.

Alevileri inkar etmek ayıptır, günahtır

CHP İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek, "Bu ülkede etnik kimliklerinden ve inançlarından dolayı çaktırmadan baskı yapılmaktadır. Askeriyede ve yargıda bir Alevisizleştirme politikası uygulanmaktadır" dedi.

Atatürk heykeline evet yazılı şapka ve flama bırakan AKP'li azgın gençlere tepki yağdı

“REFARANDUMA Evet” yürüyüşü için Taksim'de toplanan AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Gençlik Kolları üyelerinden bazıları meydanda bulunan Cumhuriyet Anıtına çıkarak, anıttaki Atatürk'ün heykeline üzerinde 'evet' yazan flama ve şapka bıraktı.
Atatürk heykeline evet yazılı şapka ve flama bırakan AKP'li azgın gençlere tepki yağdı.

Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginden sonra ankette hayır oyları tırmanışa geçti

Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginden sonra ankette hayır oyları tırmanışa geçti. Sen de 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referandumda iradeni ortaya koy ve anketimize katıl.

Bu miting, CHP İl Başkanı Enver Özdemir'in ve ekibinin başarısıdır


28 Ağustos'ta CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kayseri mitinginde 35 ila 40 bin kişiye hitap etmesi CHP Kayseri İl Başkanı Enver Özdemir ve ekibinin başarısı olarak açıklandı. Kayseri'deki yerel siyasetçiler ve gazeteciler, Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha önce Kayseri'ye gelmiş olmasına rağmen 28 Ağustos'ta Kayseri Cumhuriyet Meydanına Enver Özdemir'in Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu getirmiş olması taktik olarak büyük bir başarıdır. İkinci başarısı ise Kayseri Cumhuriyet Meydanı gibi büyük bir meydanı doldurmayı başarmış olmasıdır dediler. Onlara göre Enver Özdemir, diğer il başkanlarına göre bir adım önde...
YORUMCU

Bahçeli: Tokat'tan bir tokat bekliyorum

Bahçeli, 'bir anda ortalıkta görünmeye başlayan Evetçi eski ülkücülere' çattı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, vatandaşlardan halk oylamasında mutlaka sandığa gitmelerini isteyerek, ''Çünkü bu halk oylaması bugün gelmiş olduğu ortam itibariyle AKP'nin 8 yıllık icraatının da bir anlamıyla güven oyu şekline dönüşecektir'' dedi.



Bahçeli, Tokat Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gündeminin gittikçe iç ve dış tehlikeler bağlamında ağırlaştığını söyledi.

Türkiye'nin büyük bir bunalım içerisine sürüklendiğini iddia eden Bahçeli, ''Başta sosyal ve ekonomik yönden AKP'nin 8 yıllık uygulamaları incelendiğinde hiçbir sosyal kesimin memnun kalmadığını, gittikçe fakirleştiğini ve bazı sorunlarının gittikçe ağırlaştığına şahit olmaktayız. Özellikle çok yaygın bir tarzda işsizlik vardır. Bu işsizlik genç işsiz olarak dikkati çekmekte ve yaşanan ekonomik krizlerden dolayı da birçok insanımız işinden olmaktadır'' diye konuştu.

Tarım kesiminin çöktüğünü, esnafın sabahtan akşama kadar alışveriş yapamaz hale geldiğini ileri süren Bahçeli, şöyle konuştu:

''Nereye baksanız dün kendi imkanlarıyla belli oranda bir iş yeri açmış olan insanlarımız yaşanan ekonomik kriz çerçevesinde gittikçe zayıf düşmüş ve iş yerlerini ya devretmek veya kapatmak durumunda kalmıştır. Bütün bu gerçekler sizler tarafından yaşanmaktadır ama Sayın Başbakan devletin tüm imkanlarıyla düzenlemiş olduğu olduğu açık hava toplantılarında Türkiye'yi toz pembe gösteriyor ve herkesin sorunlarının çözüldüğü iddiasında bulunuyor. Ve şimdi de bir usul geliştirerek 'Fatma Bacı' diyor, 'Ayşe Bacı' diyor, 'Hatice Bacı' diyor. 'Dün mutfaklarında büyük sıkıntı vardı ama şimdi oldukça mutfakları zengin, kendileri çok mutlu haldedir' diyor. Şimdi buradaki Ayşe, Fatma, Hatice bacılarımız ne diyor acaba?''

Erdoğan'ın Türkiye'nin içinde bulunduğu sıkıntıları örtbas ederek bir mutlu azınlık tablosunu Türkiye'nin tablosu olarak takdime çalıştığını iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''Ve bunları da şimdi 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacak olan halk oylaması vesileyle de istismar ediyor. Halk oylamasının bir Anayasa değişikliği olduğunu unutarak sanki gelecekte kendi iktidarının tekrar kazanılması yolunda, seçim ekonomisi uygulayarak, seçim propagandasına dönüştürerek, halkoyundan alacağı ''evet' oylarıyla Recep Tayyip Erdoğan'ı özdeşleştirerek Türkiye'deki saltanatını, padişahlığını, hanedanlığını, yoldaşlarıyla müreffeh yaşamayı sürdürmeye niyetli olduğu görülüyor.''

-''MUTLAKA SANDIĞA GİTMELİSİNİZ''-

Şu an Türkiye'nin önemli gündeminin anayasa değişikliği sebebiyle 12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacak olan halk oylamasına yoğunlaştığını ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:

''Öncelikle bütün Tokatlılardan istediğimiz odur ki 12 Eylül Pazar günü çok büyük bir engeliniz yoksa mutlaka sandığa gitmelisiniz ve orada yüksek bir katılımla tercihinizi ortaya koyarak bu halk oylaması üzerinde daha sonra yapılabilecek tartışmalara da fırsat verdirmeyecek bir şekilde sonuçlanmasına gayret göstermelisiniz. Çünkü bu halk oylaması bugün gelmiş olduğu ortam itibariyle AKP'nin 8 yıllık icraatının da bir anlamıyla güven oyu şekline dönüşecektir. Çünkü Sayın Recep Tayyip Erdoğan bunu böyle arzulamakta, kendisiyle, partisiyle Anayasa değişikliğini özdeşleştirerek yaşadığı paniği, korkuyu bertaraf edip, vatandaşa da seçim döneminde yaptıklarına benzer bazı ikramlar sunmak suretiyle halk oylamasını etkileme gayretine girmektedir.''

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Bazı televizyonlara bazı insanları çıkartıyor, 'eskiden ülkücüymüş' diyorlar. 30 seneden bu yana varlıklarından bihaber olduğumuz insanlar şimdi televizyonlarda 'Evet' bülbülleri kesilmişler'' dedi.
Bahçeli, Tokat Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, partilerinin uzlaşma yoluyla bir Anayasa değişikliğinden veya yeni bir Anayasa'nın yazılmasından yana olduğunu söyledi.

Mecliste grubu olan veya olmayan bütün siyasi partilerin Anayasa değişikliğinden yana olduklarını söylediklerini ifade eden Bahçeli, Mecliste Anayasa paketinin çıkarılması sırasında yapılan çalışmalarda partilerinin 69 milletvekilinin gece gündüz çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.

Milletvekillerinin Anayasa paketi çalışmaları sırasında her maddeyi didik didik ettiğini, önerilerini sunduğunu dile getiren Bahçeli, ''Ama AKP yönetimi 'benim bildiğim bildik' anlayışından hareketle Milliyetçi Hareket Partisi veya diğer partilerin hiçbirinin önerisini kabul etmeyip inatla dayatmayla 29 maddeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul ettirmek istemiştir'' diye konuştu.

Vatandaşlardan 12 Eylülü önemsemelerini isteyen Bahçeli, şöyle devam etti:

''Bugünü iyi değerlendiriniz. Olayları iyi analiz ediniz. Vicdanınızın sesini duyunuz. Aklınızın süzgecinden geçiriniz. Ortaya çıkacak olan tercihe de millet olarak saygı duyulacağının şuuruyla hareket ediniz. Onun için söylüyorum, ülke sizin, karar sizin. Gelin 12 Eylülde kararınızı verin, diyorum.''

ERDOĞAN ORUÇLU İNSANA YAKIŞMAYACAK İFTİRA VE HAKARETLER YAPIYOR

Mecliste Anayasa değişikliği görüşmeleri yapılırken partilerinin tavrının çok net olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:

''Oylamalar yapılırken Milliyetçi Hareket Partisi Anayasa değişikliği üzerinde her madde için ve bütünü için ret oyu kullanmıştır. Şimdi halk oylamasına doğru gidiyoruz. Meclisteki duruşumuz, ilkeli, dürüst duruş olarak halk oylaması yolunda da aynısıyla devam edecektir. Milliyetçi Hareket Partisinin tercihi halk oylamasında 'Hayır' oyu vermektir. Dolayısıyla kahverengiye mührü vurmak düşüncesindedir.''

Anayasa değişikliğinin içinde gizli gündem olduğu iddialarını yineleyen Bahçeli, ''Şimdi bu gizli niyetlere ve ortaya koyduğu tuzaklara düşelim mi, düşmeyelim mi? İşte 12 Eylülde vereceğiniz cevap ve ortaya koyacağınız tercih bunlara dayalı olmaktadır'' dedi. Bahçeli, şöyle devam etti:

''Sayın Başbakan bir korkuya kapılmış. Geceleri uykusuz, öfkeli, sinirli, ne konuştuğunu, nereye ulaşacağını bilmiyor. Ve ağzına geleni söylüyor. Oruçlu olup olmayan bir durumda insanları tereddüte düşürecek söylemlerde bulunuyor. Oruçlu bir insanın ağzından çıkmayacak hakaretleri, yalanları, iftiraları yapıyor. Ramazan ayında bari bunu yapma. Zaten yıllardır yapıyorsundur da biraz Ramazan ayında yapma.''
ÜLKÜCÜLERİ KANDIRAMAZSIN
Milliyetçi Hareket Partisinin insanlarının temiz insanlar olduğunu ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Milliyetçi Hareket her şeyden evvel 'önce ülkem ve milletim' der. 'Sonra ben' der, 'sonra partim' der. Bunu herkes biliyor. O sebepten dolayı Milliyetçi Hareketin mensupları, milliyetçi ülkücü kadrolar memleketin milli meselelerinde hassasiyet göstermiş, her türlü riske rağmen, her türlü fedakarlığı, mahkumiyetleri yaşayarak, şehitler vererek Türkiye'yi büyük tehlikelerden korumuş olan bir siyasi harekettir. Şimdi bu insanların bu temiz yüreklerini, bu insanların nur yüzlerini, bu insanların saflığını istismar ederek ülkücü camia üzerinde oynanmadık oyunlar bırakmıyor. Siz kalkacaksınız ülkücü hareketin mensuplarına 'kafatasçı' diyeceksiniz. Siz kalkacaksınız ülkücü gençliğin mensuplarına 'ırkçı' diyeceksiniz. 'Bunlar kanla besleniyorlar, eli kanlı katiller ve faşistlerdir' diyeceksiniz. Ama şimdi sıkışmışsın, kurtuluş yolu arıyorsun. Bir moda tabir çıktı, 'ülkücü kardeşlerim' diyor. İnsanlar kardeş ilan ettiklerine daha önce iftira, yalanla her türlü hakareti yapabilir mi? O zaman sen kimi kandırıyorsun. Bazı televizyonlara bazı insanları çıkartıyor, 'eskiden ülkücüymüş' diyorlar. 30 seneden bu yana varlıklarından bihaber olduğumuz insanlar şimdi televizyonlarda 'Evet' bülbülleri kesilmişler. Hepsi AKP'den büyük iltifatlar görüyorlar. Malum bir cemaatin televizyonlarında ve gazetelerinde aynı şekilde iltifat buluyorlar. Ama dün hepsi Milliyetçi Hareket Partisine hakaretlerde bulunanlar. Bunun, ülkücü hareket farkında değil mi zannediyorsunuz? Ülkücü hareketi 3-5 kişiyle sınırlı mı kabul ediyorsunuz? Bu meydanlardakiler kimler? Tokat'takiler kimler?''
BÜROKRASİDE 8 YILDAN BERİ ÜLKÜCÜLER SÜRÜLÜYOR
Başbakan şehitlerimizi kullanıyor. Sayın Başbakan boncuk boncuk gözyaşı döküyor. Karşısında sulugözlü bir Başbakan Yardımcısı var. O da hüngür hüngür ağlıyor. AKP milletvekilleri ne yapsın? Garipler, onlar da başlıyor ağlamaya. Eğer bunların böyle bir tiyatroyla AKP grubunda oyun oynayacağını bilseydim 50 NC kamyonla kağıt mendil gönderirdim. Gözyaşlarını silsinler diye. Ülkücü hareket bu söylediklerinize inanacak mıdır? Ülkücü hareketin mensupları 8 yıldan beri çalıştığı fabrikalardan, bürokrasiden yer değişikliğiyle uzaklaştırılırken, o ülkücüler senin düşmanların mıydı? O insanlar sadece ve sadece ülkücü olmaktan MHP olmaktan dolayı nasıl kıyıma uğradıklarını unuttular mı sanıyorsunuz? O görevden aldıkları insanlara şimdi çıkmış kardeşim diyor. Bu aldatmacaya bu kandırmacaya inanacak mıyız?

-''BU SESİ DUY SAYIN BAŞBAKAN''-

Topluluğa ''Evetten mi yanasınız, hayırdan mı yanasınız'' sorusunu yönelten Bahçeli, ''Hayır'' yanıtını alınca, ''Bu sesi duy Sayın Başbakan. Yoksa yeni bir AKP tiyatrosu kurup o tiyatronun baş aktörü gibi rol yapmaya kalkma'' diye konuştu.

Devlet Bahçeli, ''Ülkücü hareketin mensupları 8 yıldan beri çoluğun çocuğun rızkını kazanmak için çalıştığı fabrikalardan uzaklaştırılırken bürokrasiden yer değişikliğiyle uzaklaştırılırken o ülkücüler acaba senin kardeşin değil de düşmanların mıydı?'' ifadesini kullandı.

Başbakan Erdoğan'ın ''üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü uygulayacağız'' dediğini hatırlatan Bahçeli, ''Bırak hukukun üstünlüğü böyle kalsın. Gör bakayım Yüce Divan'a nasıl gideceksin. Bu korkudan dolayı üstünlerin hukuku yerine, hukukun üstünlüğünü savunduğunu söylüyor. Hattı zatında yalan söylüyor, iftira ediyor, yine bu milleti aldatacağını, kandıracağını zannediyor'' diye konuştu.
Hukukun üstünlüğü Anayasa'ya yazıyor. Hukukun üstünlüğünde yargı reformu yapacağın yerde yargıdaki sayısal çoğunlukla oynayarak bir takım yandaş gruplar oluşturmayı nasıl gizleyeceksin. Cumhurbaşkanı AKP'den, Meclis Başkanı AKP'den, 341 milletvekili AKP'den. Sivil Toplum Kuruluşları'nı sinsi bir şekilde yandaş hale getirdin. Bunlar kimden oldu AKP'den. Yeni zenginler ürettin. Kim bunlar AKP'den. Öyleyse üstünlerin hukukunu değil de hukukun üstünlüğünü getireceğini söylüyorsun. Bırak hukukun üstünlüğü böyle kalsın. O zaman Yüce Divan'a nasıl gideceksin.
TSİRTÜNÜN ÖNÜNDE ABD ARKASINDA AB YAZIYOR
Şimdi de sayın Başbakan başka şeyler de söylemeye çalışıyor. Yine milleti sömürüyor. Her konuyu sömürdüğü gibi. Milleti kamplaşmalara yöneltiyor. Şimdi de Aydın'a gidiyor Adnan Menderes'i istismar ediyor, Hasan Polatkan'ı istismar ediyor. Diyor ki biz beyaz gömleğimizi giydik, kefenimiz omuzumuzdaydı diyor. Peki biz buna nasıl inanacağız. Şimdi de her türlü bedeli öderim diyor. Biz buna inanacak mıyız Sayın Başbakan. Çocukluğundan beri Milli Görüş gömleği giymedin mi? İktidar olduktan sonra bu gömleği çıkartıp Avrupa'dan ithal t-shirt giymedin mi? O t-shirt'ün önünde ABD arkasında AB yazıyor. Biz sana nasıl inanacağız.
Vatandaşların şunu söylemesi lazım. Önce inançlı insanları istismar ediyorsun.Şimdi de garipleri, yoksulları, saltanatsızları istismar ediyorsun. O nedenle sana 12 Eylül'de uyarı yapıyorum ve Hayır diyorum demesi lazım. Milliyetçi Hareket Partisi hayır diyor.
-''TOKAT'TAN BİR TOKAT BEKLİYORUM''-

Konuşmasının sonunda Milliyetçi Hareket Partisinin ''Hayır'' dediğini hatırlatan Bahçeli, ''Pekala Tokatlılar ne diyor?'' diye sordu. Topluluktan ''Hayır'' cevabı alan Bahçeli, ''Tokatlılar olarak öyle bir tokat atın ki Sayın Başbakan feriştahını şaşırsın, tepesi üstü yıkılsın. Yerine geleceğin Türkiyesini inşa edecek bir hükümetin, bir siyasi iktidarın varlığını ortaya çıkarabilecek bir kararlılığı işaret etmelisiniz. Bu inançla Tokat'tan bir tokat bekliyorum. Tokat'ın adı 'Hayır' olacaktır inşallah'' diye konuştu.

30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun


30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu Olsun. 23 Ağustos - 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Savaşı'yla Yunan orduları gerilemek zorunda kaldı. Bu uzun zamandır Türk ordularının elde ettiği ilk başarıdır. TBMM tarafından Sakarya Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal'e mareşal ve gazi unvanları verildi. Tarihin bu dönüm noktasından sonra Yunan ordularının topraktan atılma kararı alınır. Sad planı adı verilen tarrruz planı ocak ve nisan aylarında iki kez ertelenir. Tarruzun hazırlıkları tam anlamıyla ağustos ayında tamamlanır. Batı cephesinin kuzeyindeki ve güney cephesindeki Türk birlikleri, büyük bir gizlilik içinde Kocatepe bölgesine kaydırıldı. İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane gizlice Anadolu topraklarına getirtildi. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silahlar satın alındı. Orduya taarruz eğitimi yaptırıldı. Gazi Mustafa Kemal'in başkomutanlığını yaptığı Türk ordusu, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir kaç saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis de vardı. Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.
Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden temizlenmiş oldu

29 Ağustos 2010 Pazar

Masum Türker: "Yeni yapılan görüşmelerde memurlara teklif edilen ücret çok düşük".



DSP Genel Başkanı Masum Türker, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret etti. Türker, burada yaptığı açıklamasında, referandumun rüşvet teklifi gibi olduğunu söyledi.
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Kayseri İl Teşkilatı ile birlikte Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya'yı ziyaret etti. Ziyarette konuşan Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vekil Altınkaya, gazetecilerin sıkıntılarını dile getirdi.

Türkiye'de bazı maddeleri değiştirilen Anayasa teklifinin referanduma sunulacağını söyleyen DSP Genel Başkanı Türker, çalışanlara toplu sözleşme hakkı getirildiğinin söylendiğini belirterek, "Ancak memurların sendika kurma hakkı ortadan kaldırılıyor. Başbakan'ın şuurunun altında bu yatıyor. Memurların statü değiştireceğini söylüyor. Bu bağlamda yeni yapılan görüşmelerde memurlara teklif edilen ücret çok düşük. Memurları yoksullaştırmak istiyorlar. Yapılan zam, Başbakan'ın şuur altını açıkça ortaya koyuyor. Memurları geçim sıkıntısına itmek istiyor" dedi.

Anayasaların demokratik bir ortamda oluşturulması gerektiğini belirten Türker, şöyle konuştu: "Anayasa değişikliğinde iktidar demokratik davranmadı. Şu an yapılan değişikliklerin Evren Paşa zamanındaki Anayasa ile hiçbir farkı yok. Venedik Kriterleri'nde 'Anayasa değişiklikleri madde madde veya grup halinde halk oylamasıyla yapılır' diyor. Ancak AK Parti hükümeti tamamını referanduma sokuyor. Bu ise halkın istediği ve istemediği maddelerin bir arada oylanmasına neden olacak. Toplu halk oylaması da rüşvet teklifi niteliğindedir"

Anayasa referandumda kabul edildiği takdirde dikta rejimine benzeyeceğini ileri süren Masum Türker, sözlerine şöyle devam etti: "HSYK'nın yapısının değişmesi yargıyı siyasallaştıracak. HSYK'nın fonksiyonu, tayinlerin nasıl yapılacağı ile ilgili değildir. Tayinlerin kriterlerini Adalet Bakanlığı belirler. Yapılan değişiklik ile asıl hedef Yargıtay üyeleridir. Türkiye'de ilk kez yargının içtihadı siyasallaştırılacak. Eğer Yargıtay'daki yapı değişirse etnik gruplar ve cemaatler yoğunlaşacak. Yargıtay kendi objektif yapısından uzaklaşacak."

Değişiklik ile Anayasa Mahkemesi'nin de yapısının değiştirileceğini söyleyen Türker, "AK Parti'nin PKK ve BDP'ye verdiği taahhütler bunun içinde olabilir. Biz bunun için DSP olarak referandumda 'Hayır' oyu kullanacağız" ifadesini kullandı.

Bir gazetecinin genel af istenmesi konusundaki değerlendirmesini sorması üzerine Masum Türker, şöyle konuştu: "Bu yanlış bir değerlendirmedir. Referandum sırasında af konusunun gündeme getirilmesi çok doğru değil. Terörün bitmesini af ile değerlendirmek çok doğru bir şey olmaz."

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLAMA MESAJLARI

Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Boydak, Kızılay Kayseri Şube Başkanı Ayhan Uzandaç ile Atatürkçü Düşünce Derneği Kayseri Şube Başkanı İsmail Ulusoy 30 Ağustos zafer bayramı dolayısıyla birer yazılı mesaj yayınladılar.

Kayseri Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Boydak, mesajında Anadolu nun düşmandan temizlenip Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşuna zemin hazırlayan 30 Ağustos Zaferinin 88. yıl dönümünün tüm milletimize kutlu olmasını diliyorum dedi.

Türk Kızılayı Kayseri Şube Başkanı Ayhan Uzandaç’ta mesajında, Bize zaferi yaşatan Atatürk ve silah arkadaşları ile kahraman Türk Ordusu na şükran ve minnetlerimizi sunarız açıklamasını yaptı.

Atatürkçü Düşünce Derneği Kayseri Şube Başkanı Dr. İsmail Ulusoy da, Türkiye Cumhuriyeti ni bizlere 30. Ağustos Zafer Bayramını yaşatan Mustafa Kemal ve ordusunu saygıyla anıyor milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı nın 88. yıl dönümünü kutlarız dedi.

ANADOLU DA İLK YAZILI TİCARİ ANLAŞMA

Anadolu da ilk yazılı ticari anlaşmanın 4 bin yıl önce yapıldığı ve yazılı belgelerin Kayseri deki Kültepe-Karum kazılarında bulunduğu bildirildi.

Ankara Ünüversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cahit Günbattı, Karum da bulunan 2 çivi yazılı tabletin okunmasıyla, Anadolu da bilinen en eski ticari yazılı anlaşmanın 4 bin yıl önce yapıldığının anlaşıldığını da belirterek, şunları söyledi:
Mezopotamya da bulunan Asur Krallığı, Kaniş Krallığı ve Adıyaman yakınlarındaki Hahhum Krallığı ile yazılı ticari anlaşmalar yapmış. Bizim okuduğumuz çivi yazılı iki tablette bu anlaşmayla ilgili ilginç bilgiler var. Bu anlaşmalara göre Asurlu bir tüccar Anadolu da öldürülür ve malları kaybolursa (yağmalanırsa), yakınlarına belirlenen miktarda kan parası ödenecek. Katili Asurlulara teslim edilecek ve onlar tarafından öldürülecek. Katil yerine bir başkası verilmeyecek. Tüccarlardan zorla ve ucuza mal alınmayacak. Mahkemeye giden bir Asurlu için karar adil olarak verilecek. Asurlu bir tüccar, Kaniş ten birine borçlanır ve borcunu ödemezse tutuklanmayacak, borçlu olanın malları satılacak, alacaklı alacağını alacak. Asurlu birinin malları kayıp olursa bulunup sahibine iade edilecek. Bir Asurlunun evine, kölesine, cariyesine, tarla veya bahçesine göz konulmayacak ve zorla alınıp satılmayacak. Asurlular hakkında bir cariye, bir köle veya Hahhum halkından birinin şahitliğine dayanarak karar verilemeyecek.

BÜNYAN DOSTLARI GRUBU İFTAR YEMEĞİ

Bünyan dostları Grubu Bünyan belediyesi sosyal tesislerinde iftar yemeği verdi. yemekte Bünyan gelişimine katkıda bulunanlara plaket verildi.

Bünyan dostları grubu geleneksel iftar yemeğinin bir yenisini daha Bünyan belediyesi sosyal tesislerinde verdi.

 Bünyan dostları grubu adına Kürsüye gelerek kısa bir konuşma yapan Hacılar ilçe milli eğitim şube müdürü Şener Serim, geceye katkı sağlayarak emeği geçenlere teşekkür etti. Serim, ayrıca Bünyan dostları gurubunun faaliyetleri hakkında da bilgiler verdi.

İftar yemeğinde ayrıca Bünyan’ın gelişiminde büyük katkıları bulunan işadamlarına teşekkür plaketi verildi. Eras holding yönetim kurulu başkanı Mustafa Eraslan’ da Bünyan’a katkılarından ötürü teşekkür plaketi ile ödüllendirildi.

Geceye Bünyan Kaymakamı Hakan Kılınçkaya, Bünyan belediye başkanı Mehmet Özmen, Eras holding yönetim kurulu başkanı ve MHP merkez yönetim kurulu üyesi Mustafa Eraslan,AKP eski milletvekili Mustafa Duru ve Bünyan halkı katıldı.

İKİNCİ EL OTOMOBİLİN ATEŞİ İNMİYOR

Sıfır kilometre otomobillerde yaşanan arz sıkıntısı, ikinci el araç fiyatlarının yüksek seyretmesine neden oluyor.

Otomobil firmalarının 2010 yılında otomobil satışlarının düşük geçeceğini öngörerek, yeni yıla stoksuz girmeleri ikinci el otomobil fiyatlarını yükseltti.

Bazı marka ve modellerde 2-3 ay sıra beklemek istemeyen müşterilerin, aynı marka ve modelin ikinci ellerine yönelmeleri nedeniyle ikinci el otomobillerde fiyatlar neredeyse sıfır kilometre otomobil fiyatlarına yakın seyrediyor.

İkinci el otomobil satıcıları otomobil piyasasının bu yıl hem satış olarak hem de fiyat olarak beklentilerinin üzerinde seyrettiğini belirttiler. esnaflar sıfır otomobilin kaynağındaki arz sıkıntısından ikinci el fiyatlarında da bir yükselme olduğunu ve bu yükselmenin aynı şekilde devam ettiğini dile getirerek, bu yılın son çeyreğinde de fiyatlarda çok büyük bir düşüş beklemediklerini söylediler.

2008 yılındaki ekonomik krizden sonra otomobil firmalarının artık stoksuz çalışma yoluna gittiklerine işaret eden esnaflar, otomobil firmalarının daha sipariş bazlı çalışmaya başladıklarını belirttiler.

DÜNYA KAYSERİ’Yİ İZLİYOR

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası nda şehrimizde oynanan (A) Grubu maçlarında, Sırbistan ilk günü lider olarak geçti. Kadir Has Spor Salonunda devam eden maçlarda heyecan en üst seviyede devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve FİBA Başkanı Bob Elphinston açılışını yaptığı FİBA Basketbol Dünya Şampiyonasının A grubu maçları tüm hızıyla sürüyor.

            Şehrimizde 2 Eylül Perşembe gününe kadar devam edecek olan şampiyonanın final maçları ise 5 Eylül- 12 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek.

            Kadir Has Spor ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen Dünya Şampiyonasına ilk maçında Avustralya, Ürdün ü 76-75 yenerken, ikinci maçta Sırbistan, Angola ya 94-44 üstünlük sağladı. Günün 3. ve son maçında ise Arjantin, Almanya yı 78-74 yenerek ilk günü galibiyetle kapattı.

Bu sonuçların ardından Sırbistan, averajla grupta ilk sırada yer aldı.

Kılıçdaroğlu'nun Kayseri Mitingi: "Bunlar Hayırsız oldukları için hayır diyeceğiz bunlara"

Boşanmak için gelen çiftler, uzmanlar eşliğinde terapi görüyor

Kayseri Aile Mahkemeleri'nde uygulanan yeni bir yöntem ile boşanmak için gelen çiftler, uzmanlar eşliğinde terapi görüyor. Terapi sonunda eşler, boşanmaktan vaz geçiriliyor. Kayseri 3. Aile Mahkemesi Hakimi Ali Akın, uygulamanın boşanmaları yüzde 30 oranında azaltacağını bildirdi.

Domuz gribi aşısını yaptıranlar arasında aşırı uyku eğilimi görülmeye başladı

İddiaya göre, GlaxoSmithKline şirketi tarafından üretilen ve Türkiye’de de kullanılan Pandemrix isimli aşıyı olanlarda narkolepsi (aşırı uyku eğilimi) rahatsızlığı ortaya çıkmaya başladı.

Bu aşıyı olanlar arasında şimdiye kadar Finlandiya‘da 8, İsveç’te 10, Fransa’da 6 ve Almanya ile Norveç’te de birer narkolepsi vakası görüldü.

Finlandiya ve İsveç’te bu aşıların kullanımı durdurulurken, Avrupa İlaç Ajansı soruşturma başlattı.

Finlandiya Milli Sağlık Enstitüsü tarafından yapılan açıklamada, aşı ve narkolepsi arasında bir ilişki olup olmadığının belirlenmesinin birkaç ayı bulacağı da belirtildi. Finlandiya Sağlık Bakanı Paulo Risikko da bu şüphenin mutlaka giderilmesi gerektiğini söyledi. İlaç firmaları ise aşının Avrupa’da 30 milyon kişi tarafından kullanıldığını ve doğrudan bağlantı kurmak için elde yeterli veri olmadığını savunuyor.

CİVALI AŞILAR

PandemrIx’de ve Novartis’in ürettiği Focetria adlı aşıda etki artırıcı adjuvan adlı katkı maddesi ve koruyucu olarak da civa kullanılıyordu. Bu nedenle bu aşıların bağışıklık sistemini etkileyerek aşırı reaksiyonlara neden olabileceği belirtilmişti. Hatta Almanya’da halk için Pandemrix devlet yetkilileri içinse cıva içermeyen başka aşı sipariş edilmesi büyük tepki çekmişti. Türkiye de bu aşılardan 25 milyon sipariş vermiş, aşıların büyük kısmı elde kalmıştı.

Eski Ramazanlar

Hatıralarla iftar sofrası
Ramazanın ilk gecesindeki sahur yemeği çok önemliydi. Çocuklar bile bu manevi havadan tat almaları için, Ramazan davuluna eşlik eden manilerle, tatlı uykularından uyandırılıp sahura kaldırılırdı. Sahurda yenen yemekler iftarda yenen yemeklere oranla daha hafiftir. Anadolu'da ve Rumeli'nde sahur yemeklerinde ekseri gözleme ve börek yerlerdi. Kadınlar gece hamur yoğurur; gözlemeleri, börekleri sofraya taze taze getirirlerdi. İstanbul'da sahurda pek börek yenilmezdi. Sahur sofralarına kazandibi çöreklerle, kaşar peyniri, gerdan ve dil söğüşü konurdu. Bir akşam pilav, bir akşam taygan denilen makarna pişerdi. Herkes birer kase yoğurt, birer tas hoşaf veya şerbet içer, pilavı ve makarnayı yedikten sonra niyet ederdi.
Ramazan sıcak pidesiz olamaz
İftara yakın sıcak sıcak taze ramazan pidesi almak için bunları çıkaran fırınların önünde kuyruklar görülürdü. Bazı meraklılar, yumurtalı pide için günlük yumurta tedarik ederek fırıncıya verir ve bunu firma atılacak pideye gözlerinin önünde sürülmesini isterlerdi.

İftar davetlerinin ramazan ayının on beşinden itibaren başlaması adetti. Bu vesile ile zengin ve
 "kübera" konaklarında rekabet halinde muhteşem iftar ziyafetleri düzenlenirdi.

Sofrada, başta iftariye denilen ve oruç açmaya yarayan çerezler yer alırdı. Hurma, zeytin, yeşil zeytin, sele zeytini, beyaz peynir, kaşar peyniri, Çerkeş peyniri, kaşkaval peyniri, dil peyniri, kaymak peyniri, tulum peyniri, gül reçeli, mürdüm reçeli, ayva reçeli, vişne reçeli, kayısı reçeli, çilek reçeli, incir reçeli, şimdi unutulmuş olan asmakabağı, frenk üzümü, ceviz, patlıcan reçelleri, tütünlük pastırma, kuşgönlü pastırma, kıraç pastırması, ev sucuğu, salatalık turşusu, karanfilli soğan turşusu, kebereli patlıcan turşusu mevsimine göre şöyle akla ilk gelen iftariyeliklerdi.

Ama oruç, kısa bir dua ve besmeleden sonra mutlaka Kabe'den gelmiş Zemzem ile açılırdı. Sofrada herkesin önüne kristal kadehlere yarıya kadar bu kutsal sudan konulur ve iftar topuyla ezan sesi duyulur duyulmaz eller bunlara uzanırdı. Arkasından bir hurma alınır ve sonra sıra keyfe ve zevke göre öbür iftariyelere gelirdi. Bu iftariyelere ise, o devrin deyimiyle"gül kokulu"
 mis gibi sıcak ramazan pidesi eşlik ederdi. Böylece oruç keyfiyle sararmış benizler renklenir ve süzülmüş gözlere fer gelirdi.

İftariye faslı sona erince, tiryakiler cıgaralarına tüttürür, veya enfiyelerini çekerlerdi.
Padişaha Yumurta-yı Hümayun
Yemek, mutlaka çorba ile başlardı. Et veya tavuk suyuna şehriye, yahut hindi derisiyle hafif sirke ve sarımsaklı tuzlama çorbasını "Yumurta-yı Hümayun" takip ederdi. Topkapı Sarayı terk edilip padişahlar Dolmabahçe Sarayı'nda veya diğer dış saray yahut mevsimlik köşklerde oturdukları zamanlarda bile Kadir geceleri mutlaka Topkapı Sarayı'na gelip burada iftar ederek yatsı ve teravih namazlarından sonra yapılan Kadir Gecesi dua törenine katılır ve bazen de o gece orada kalırlardı. İşte, Topkapı Sarayı'ndaki iftarda padişaha Yumurta-yı Hümayun ikram edilmesi ve onun bunu yemesi Osmanlı hanedanı geleneklerindendi. Bunun için evvela halka halinde kıyılmış soğan Halep yağında öldürülür derecede kavrulur, sonra ince dilimlenmiş tütünlük pastırma ilave edilip biraz da su katılarak pişirilir, yeteri kadar şeker ve sirke ile de bir iki taşım kaynatıldıktan sonra açılan yuvalara günlük yumurta kırılıp kapağı kapatılarak kaskatı olmayacak derecede pişirilirdi.

Bundan sonra sıra çöp veya fırın kebabı, kıymalı veya peynirli yahut ıspanaklı kol, yahut da bohça böreği, ya da talaş kebabına gelirdi. Bunu ise elmasiye, muhallebi, güllaç gibi karışık hafif (!) sütlü tatlılar takip ederdi. Bundan sonra ekşili bamya gelirdi ki bu, yemekte birinci turun bitip ikinci turun başladığına alametti.

İkinci tur, tavuk veya hindi fırını ile başlardı. Bunlar, fıstıklı, üzümlü, kestaneli ciğerli, katılı ve baharlı ala iç pilavı ile doldurulmuş bulunurdu. Bundan sonra bol etli mevsim sebzeli, yine mevsimine göre zeytinyağlı barbunya enginar, imambayıldı, taze veya çalı fasulye vb. yemekler gelir, nihayet ortaya kat kat bıldırcınlı, beyinli halis amberbu pirinçten, mutlaka Vakfıkebir yağı ile pişmiş tepeleme pilav tepsisi gelirdi. İftar ziyafeti geleneksel olarak en sonra "arz-ı endam" eden cevizli, fıstıklı veya kaymaklı baklava ile son bulurdu.
Ramazanlarda balık ve su ürünleri yenmezdi!
Bu genel listenin dışında bazı konakların kendilerine mahsus, başka yerlerde pişmeyen sürpriz yemekleri vardı, şimdiki gibi bol bol bulunmayan turfandalar, neşelere neşe katardı. Süt kebabı, fıstıklı hayderî, taze fasulye buranîsi, sütlü yumurta böreği, sarma tavuk, kaymaklı ayva şekerlemesi, acı tatlı vb. bu sürpriz yemeklerdendi ve hazırlanışları o konağın aşçıbaşısına ait bir sır olup öbürleri ne kadar uğraşsalar aynı lezzette olanlarını yapamazlardı.

Çeşitli mevsim meyveleri ile turfanda meyveler, iftar sofralarının son perdesini teşkil ederdi. Şunu da ilave edelim ki
 "Yumurta-yı Hümayun" her yerde pişirilmeyip daha çok "vükela ve vüzera" konaklarına mahsustu. Çok yerde bunun yerine normal pastırmalı veya ıspanaklı yumurta ikram edilirdi.
"Diş kirası"
Ramazan aylarında dikkat edilen geleneklerden biri, eve gelen misafiri iyi bir şekilde ağırlamak ve misafirin memnun ayrılmasını sağlamaktı. Osmanlı döneminde zengin köşk veya konaklarda iftar daveti verilirdi. Bunun yanında fakir halk içinde de sofralar hazırlanır, çat kapı gelen Allah misafiri içeriye alınırdı. İftarın verildiği köşk ve konak evler, ziyafet evi halini alırdı. Misafirler iftarını edip teraviye gitmek üzereyken, hane sahibi tarafından kadife keseler içerisinde gümüş tabaklar, kehribar tesbihler, oltu taşlı ağızlıklar, gümüş yüzükler diş kirası olarak hediye edilirdi. Fakir fukaraya ise, hane sahibinin zenginliği ve cömertliğine bağlı olarak, gümüş akçe veya altın paralar bir kadife kese içerisinde diş kirası olarak verilirdi.
Ramazan manileri
Sahur'un habercisi Ramazan davulcularının nesilden nesile söyleyerek taşıdığı "Ramazan Manileri" Eski Ramazanların önemli özelliklerindendir.

Besmeleyle çıktım yola
Selam verdim sağa sola
A benim ağalarım namazınız mübarek ola.

Akşamdan pilavı pişirdim
Gene karnımı şişirdim
Ben çok mani bilecektim ama
Defteri yolda düşürdüm

Davulumun üstü kırmızı
Dün akşam gördüm yıldızı
Arkadaşımı sorar isen
Camilerde kilim hırsızı

Omzumda davulum gümlersin
Hasta mısın inlersin
Hatip'in Fatma'yı mi?
Yoksa Çerkezin Hacce'yi mi istersin

Eski cami direk ister
Söylemeye yürek ister
Benim karnim tok ama
Arkadaşımın cani börek ister

Ahmet ağa uyursun uyursun
Uykularda ne bulursun
Kalk al abdest kıl namaz
Sabahleyin cenneti bulursun

Arnavut musun Tatar mısın
Ekşili çorba yapar misin
Ben sana davul çalıyorum amma
Acaba sen oruç tutar mısın?
Kaynak: İstanbul Sohbetleri, İst. 1992, s. 16-19.

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...