Sayfalar

9 Ağustos 2010 Pazartesi

"Recep Bey Bana Bundan Sonra Avcı Kemal Desin"


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine hediye edilen tüfeği göstererek, "Bundan sonra Recep Bey bana avcı Kemal desin" dedi.
Konuşmasının sonunda Erdoğan'a seslenen Kılıçdaroğlu, "Recep Bey şimdi de elinde belgeler olduğunu belirterek şantaj yapmaya çalışıyor. Ona buradan sesleniyorum. Elinde belge varsa gel istediğin televizyon kanalında tartışmazsam namerdim. Ama gelmeye korkar. Çünkü ona soracağım sorulardan korkuyor. Onun kırdığı cevizleri ben iyi biliyorum merak etmeyin" dedi.

Gücün yetiyorsa YARSAV'ı kapat.

YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan ile Kurucu Başkan Eminağaoğlu, genel merkezde basın toplantısı düzenledi. 

Tarhan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Afyonkarahisar’daki konuşmasında "Böyle şey olur mu? Yargının içinde dernek kurulur mu?", "Bunu da bizim ilk fırsatta halletmemiz lazım. Bir defa kesinlikle yargıda bu tür dernekler olamaz, olmamalı" ifadelerini kullandığını hatırlattı. 

"Başbakan’ın YARSAV halkı bilgilendirme noktasında mesafe aldığı için endişe duyduğunu" ileri süren Tarhan, darbe dönemlerinde rastlanabilir şekilde YARSAV’ın kapatılmasına yönelik her tür girişimle karşılaştıklarını söyledi. 

Tarhan, "Bir anayasa değişikliği ile yargı reformu yapmaya çalışacaklarını gündeme getirdiklerinde de gerçekten dehşetle irkilmemek mümkün değildi. Çünkü ’yargı bağımsızlığına destek olacağız’ derken aslında bir parti yargısı oluşturmaya çalışacakları kesindi ve nitekim önümüzde bugün böyle bir 
süreç vardır, Türk bağımsız yargısı bir partiye bağlanmak istenmektedir" diye konuştu. 

YARSAV Kurucu Başkanı Eminağaoğlu ise "Başbakan Erdoğan’ın hükümet edemediğini, her şeye tek başına karar verdiğini ve bütün bakanlara kendi söylemlerini dikte ettirme arayışı içerisinde olduğunu" iddia etti. 

"YARGI SİVİL DARBE SÜRECİNİN DİPÇİĞİ YAPILMAK İSTENİYOR" 
Başbakan Erdoğan’ın dünkü konuşmasını eleştiren Eminağaoğlu, "Sayın Başbakan dünkü konuşmasını yaparken radyodan 12 Eylül 1980’de Kenan Evren’in yaptığı konuşmayı dinleyip dinlemediğim konusunda kuşkuya kapıldım. Çünkü 12 Eylül 1980’de Kenan Evren’in yapmış olduğu konuşmada sivil örgütler aynı bu şekilde nitelendirilmiştir" dedi. 

TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu’nun 23. dönem raporunda YARSAV’ın yasalara uygun kurulduğuna yönelik ifadelerin yer aldığını, Adalet Bakanlığının da YARSAV kurulmadan önce AB’ye yönelik 2005’teki bir yazısında da "Türkiye’de hakimler üzerinde mesleki dernekler oluşturmaları bakımından yasal bir yasaklama yoktur" şeklinde ifadelere yer verildiğini ifade eden Eminağaoğlu, bu ifadelerin bulunduğu raporları gösterdi. 

Eminağaoğlu, şunları söyledi: 

"Sayın Başbakan’ın YARSAV’dan duyduğu rahatsızlık, hukukun üstünlüğünden, bağımsız yargıdan duymuş olduğu rahatsızlıktır. Çünkü bugün anayasada vakıflarla derneklerin aynı hükümlere tabi olduğu yazılmasına rağmen Adalet Bakanlığı Müsteşarı bir adalet vakfının, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı yine bir başka vakfın başkanıdır. Onlarda hiçbir yasal engel görülmemekteyken aynı hükümlere tabi olan YARSAV için böyle bir engelin görülmesi hukuktan duyulan açık rahatsızlıktır, bağımlı yargı yaratma isteği, beklentisi ve çabasıdır. Gittiğimiz süreç çok açıkça sivil bir darbe sürecidir ve yargı da bu sivil darbe sürecinin dipçiği yapılmak istenmektedir. YARSAV her boyutuyla darbelere karşıdır." 

Başbakan Erdoğan’ı hukuka saygı duymaya davet eden Eminağaoğlu, "Üstünlüğün hukukunu yaratmakla herkesi suçlarken kendi üstünlüğünün hukukunu yaratmak isteyen, bir parti devleti, diktası ve sultası yaratmak isteyen Başbakan ile karşı karşıyayız. Anayasadaki hükümler oradadır, yetkisi vardır, meclis oradadır. Sayın Başbakan’a açık çağrı yapıyoruz: Meclisi toplayın, gücünüz yetiyorsa YARSAV’ı kapatın. Hukuk devletinde, hukukun ne olduğunu hukuk size gösterecektir" diye konuştu. 

Ömer Faruk Eminağaoğlu, bir soru üzerine de kendisinin Başbakan Erdoğan’ın soruşturmalarını yürüten bir savcı olduğunu belirterek, "Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki onu soruşturan savcı olarak ben yargılanıyorum ama benim soruşturduğum kişinin dosyası mecliste bu anayasa ile ortaya çıkacak yargıyı bekliyor. Türkiye’nin gittiği yer bu mu olmalıdır?" dedi.
(Radikal)

"Evet çıkarsa, AKP muhalefeti kapatır"

DSP Genel Başkanı Masum Türker, DSP'nin, Türkiye'de "dikta" rejimini engellemek için Anayasa değişikliği referandumunda "hayır" oyu kullanacağını vurgulayarak, "Eğer Anayasa değişikliği yapılırsa, bu Hükümet'in ilk işi, muhalefet partilerini kapatmak olacaktır" dedi.
Türker, referandum kapsamındaki çalışmaları çerçevesinde Muğla'da çeşitli temaslarda bulundu. Türker, DSP Muğla İl Başkanlığı'nın yeni binasının açılışını yaptı ve burada bir basın toplantısı düzenledi. Referandumla ilgili değerlendirmelerde bulunana Türker, "Biz Türkiye'de demokratik yaşamın daha iyiye gitmesi için çalışıyoruz" dedi.
Hazırlanan Anayasa değişikliği paketiyle ilgili olarak Başbakan Erdoğan'ın, "Bu Anayasa, milletin anayasası olacaktır" dediğini hatırlatan Türker, "Kendisine buradan sormak istiyorum; Anayasa'nın hazırlanmasında, AKP tavrından ve duruşundan başka, Parlamento'da ‘uzlaşma' konusu hiç gündeme geldi mi? AKP dışında muhalefetin verdiği herhangi bir önerge kabul edildi mi? DSP'lilere isterlerse Parlamento'da temsil edildikleri için söz hakkı verebilecekken, gerek önergeler, gerekse şahısları adına söz isteyerek engelleme yapmadılar mı? Kaldı ki, Kenan Evren de getirdiği anayasayı millete oylatmıştır. Hatta Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, o dönemde hiç ses çıkarmadan, suskun kalarak o anayasayı onayladıklarını belli etmişlerdi. Şimdi o anayasa da milletin anayasası mı oluyor? O anayasa 5 generalin anayasasıydı, bu anayasa da Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'nin anayasasıdır. DSP 5 generalin anayasasına hayır dediği gibi, Tayyip Erdoğan anayasasına da ‘hayır' diyecektir" diye konuştu.
"YARGI KULLANILARAK ORDUDA AYRIMCILIĞA GÖZ YUMULUYOR"
Türker, son günlerde Türkiye'de çok önemli olaylar yaşandığını ve bunların Türkiye'nin geleceği açısından önemli ipuçları taşıdığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Yüksek Askeri Şura toplantısının birinci gününde Başbakan'ın Iğsız Paşa'yı istemediği anlaşıldıktan sonra hemen savcılık tarafından Iğsız Paşa'nın ifade vermeye çağrılması ve bazı internet sitelerinde, Iğsız Paşa'nın ailesi ile ilgili yayın yapılması, Başbakan'ın bu konuda belirli mihraklarla işbirliği içinde olduğunu ve özellikle yargının da baskı altında tutularak siyasallaştığını açıkça gösteriyor. Aynı şekilde YAŞ toplantıları süresince, tutuklama kararı alınanlar hakkında yapılan itirazların, YAŞ toplantısı sona erene kadar sonuçlandırılmamış olmasıyla, yargı kullanılarak ordu içinde bir ayrımcılığa ve farklı düşüncelere neden olunduğu, kamuoyu önünde açıkça görülmüştür. Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı beraber çalışacakları insanları elbette seçebilir. Fakat Sayın Başbakan Iğsız Paşa'yla çalışmak istemeyerek, başka mihraklarla iş birliği içinde olduğunu göstermiştir."
-"BAŞBAKAN'IN ÖZERK BÖLGE KONUSUNDA EĞİLİMİ VAR"-
Türker, YAŞ ile ilgili tartışmaların Türkiye'ye çok şey kaybettirdiğini belirterek, "Bu tartışmaların yapıldığı süreçte, Diyarbakır'da yapılan bir toplantıda, Türkiye'nin özerk bölgelere ayrılması talebi gündeme gelmiş, bu talebe karşılık Başbakan bir söz bile söylememiştir. Bu da gösteriyor ki, Başbakan'ın da referandumdan sonra izleyeceği yolda, Türkiye'nin özerk bölgelere ayrılması konusunda eğilimi var" dedi.
-"AKP ANAYASASI, PARTİLERİN EGEMENLİĞİNİ SINIRLIYOR"-
DSP'nin, AKP'nin hazırladığı anayasa değişikliğine referandumda "hayır" diyeceğini, ülkesini seven herkesin de değişiklik için "hayır" oyu kullanması gerektiğini kaydeden Türker, şunları kaydetti:
"Biliyoruz ki bu Anayasa değişikliğiyle yargı denetim altına alınacak. Demokrasilerde siyasi partilerin egemenliklerini sınırlandıran, diktatör olmalarını engelleyen yargı ve özellikle Anayasa Mahkemesi, baskı altına alınmak istenmektedir. Gerek YAŞ ile ilgili kararlarda yaşananlar, gerekse 3 yılı aşkındır devam eden davaların işleyişinde, yargının nasıl siyasallaştığını toplum olarak açıkça görmekteyiz. HSYK'yı kuşatarak ele geçirmeyi düşünen ve Anayasa Mahkemesi'ni ele geçirme hedefi güden zihniyetin temsilcisi olan AKP, bu kuşatma ve ele geçirme ile yargıyı tamamen siyasetin eline alacaktır. Biz bundan kaygılıyız.
Eğer Anayasa değişikliği yapılırsa bu Hükümet'in ilk işi muhalefet partileri kapatmak olacaktır. Türkiye'de dikta rejimini engellemek için anayasa değişikliğine ‘hayır' diyoruz. Bu anayasa gerçekleri yansıtmamaktadır."
-"İDAMI GERİ GETİRMEK İÇİN DEĞİŞİKLİK Mİ PLANLANIYOR?"-
Başbakan'ın yaptıklarıyla söylediklerinin birbirini tutmadığını ifade eden Türker, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başbakan beyaz gömlek giyerek kendisini Menderes'e benzetmiştir. Beyaz gömlek giyerek insanları aldatmasın. Bu anayasa değişikliğinden sonra bir de idamı geri getirmek için değişiklikler yapmayı mı planlamaktadır ki gömleğini kefene benzetiyor?
Kaldı ki Türkiye'de birçok Başbakan görev yaptı ama, kendisinden önceki Başbakan'ı yüce divana gönderen tek Başbakan da O'dur."
-"DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASINDAN YANAYIZ"-
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Türker, "Anayasa değişiklik paketine dokunulmazlık eklenirse oy verir misiniz?" sorusuna, "Biz dokunulmazlıkların kaldırılmasından yanayız. Ancak Anayasa değişiklik paketinde ne yazık ki bu yer almadı. Bu saatten sonra, bu anayasa değişikliğine dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde değişiklik girse bile, anayasa değişikliği tümden oylandığı ve içinde zehirli maddeler bulunduğu için yine ‘hayır' deriz. Çünkü bu değişiklik metninde, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştiren iki zehirli madde vardır" yanıtını verdi.
Türker, Başbakan'ın "memurluğu küçümseyen" sözler kullandığını da dile getirerek, "Aslında Başbakan'ın bilinçaltındakiler ortaya çıkmaktadır. Başbakan memurları ‘ikinci sınıf' vatandaş olarak değerlendirmekte, onların sorunlarıyla hiç ilgilenmemektedir. Bunun en tipik örneği, geçici öğretmenlik yapan bir vatandaşımızın, yazın maaş alamadığı için çalıştığı okulda hamallık yaparken kalp krizi geçirerek ölmesidir" değerlendirmesinde bulundu.
(ANKA)

Karanlık Günlere Gidiyoruz / Hasan Sami BOLAK

Paşanın vatanseverliliğinden, kararlılığından o kadar korkuluyor ki, tam terfi edecek zamana denk getirip,
 ifade vermeye çağırılıyor.. Bu arada, nasıl oluyor da 102 komutan için birden yakalama kararı veriliyor?
 “Ordu siyasete karışmamalı, vesayetinden kurtulmalıyız” bahanesi ile Türk Ordusunu komutansız 
bırakmanın anlamı ne? Sürüye dahil olan “mümtaz” bir prof etiketli aşağılık, 
“Ordu lağvedilsin, onun yerine yeniçeri ocağı benzeri bir ordu kurulsun” diye fetva veriyor da, kimse de tıs yok.




Açlık sınırı Temmuz'da 675 TL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 784 TL

DİSK’in araştırmasına göre Temmuz ayında açlık sınırı 675 TL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 784 TL olarak belirlendi. Son bir yılda yoksulluk sınırı 250 TL artarken, asgari ücrette artış 47 TL olarak gerçekleşti. Böylece asgari ücretli yoksulluk sınırından 250 TL uzaklaştı.

DİSK Araştırma Enstitüsü Temmuz ayı için açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı. TÜİK Hanehalkı Harcama Kalıbı, TÜİK Madde fiyat ortalamaları ve 4 kişilik bir ailenin sağlıklı bir biçimde alması gereken kalori miktarı üzerinden hesaplanan beslenme kalıbı dikkate alınarak hazırlanan araştırmanın sonuçlarına göre, 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 765 TL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 784 TL olarak gerçekleşti. Yoksulluk sınırı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre 252 TL artış gösterdi.

-4 KİŞİLİK AİLENİN GIDA VE İÇECEK İÇİN AYIRMASI GEREKEN TUTAR 765 TL-

Araştırmanın sonuçlarına göre 4 kişilik ailenin sağlıklı beslenmek ve insanca yaşayabilmek için yapması gereken asgari harcama tutarı 2 bin 784 TL olarak belirlendi.

Söz konusu ailenin minimum gereksinimlerini karşılamasında “gıda, içecek vb.” için ayırması gereken tutar 765 TL, giyim ve ayakkabı için 115 TL, konut, su, elektrik vb. için 787 TL, mobilya, ev bakımı vb. için 159 TL, sağlık için 62 TL, ulaştırma için 272 TL, haberleşme için 120 TL, eğlence ve kültür hizmetleri için 61 TL, eğitim için 54 TL, lokanta, yemek, otel vb. için 115 TL, çeşitli mal ve hizmetler için 98 TL düzeyinde gerçekleşti.
Araştırmaya göre yoksulluk sınırı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre 252 TL artış ile 2 bin 531 TL’den 2 bin 783 TL’ye yükseldi. Buna karşın asgari ücrette artış geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre sadece 47 TL artarak, asgari geçim indirimi hariç net 497 TL’den, 544 TL’ye ulaştı. Buna göre asgari ücretlinin yoksulluk sınırı ile arasındaki mesafe 205 TL arttı.

-ASGARİ ÜCRET 20 MİLYON KİŞİYİ ETKİLİYOR-

Araştırmanın değerlendirme kısmında, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 2008 yılı istatistik yıllığına göre, 8 milyon 800 bin sigortalı ücretlinin yüzde 41,1’inin asgari ücret düzeyinde gelire sahip olduğuna ve asgari ücretin sadece yüzde 4 üzerinde bir gelire sahip olanlarla bu oranın yüzde 54’e, sayının ise 4 milyon 783 bine ulaştığına dikkat çekilerek, asgari ücretin aileleri ile birlikte 20 milyon kişiyi doğrudan etkilediğine işaret edildi.

Şehit Eşini Üniformasıyla Uğurladı

Mardin'de teröristlerce yola döşenen mayının patlatılması sonucu şehit düşen 3 uzman çavuşun cenazeleri, Kızıltepe Jandarma Komando Taburu'nda düzenlenen törenin ardından toprağa verilmek üzere memleketlerine gönderildi.

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a düello daveti



CHP lideri Kılıçdaroğlu “elimde belge var” diyen Başbakan Erdoğan’ı televizyonda kozlarını paylaşmaya çağırdı.
Konya Akşehir gezisini sürdüren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, miting otobüsünde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi için "elimde belge var" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Başbakan şantaj yapıyor, elinde bilgi belge varsa yargıya versin" dedi.
Kılıçdaroğlu, “Hiç bir endişe taşımıyorum sayın Başbakan şantaj yapmaya alışkın, bundan geçinen bir adam. Sayın Başbakan hakkımdaki bütün bulgu ve belgeleri alsın güvendiği bir kanalda tartışalım” dedi.

Aziz şehitlerimiz vatan toprağına emanet

Mardin Nusaybin'deki mayınlı saldırıda şehit olan askerler için Kızıltepe Komando Taburu’nda tören yapıldı. Törenin ardından, şehit Uzman Çavuş Hacı Ahmet Efil Kahramanmaraş'a, Zeki İnan Ordu'ya,Taner Özdemir ise Kars'a gönderildi.
Dün, Mardin'in Nusaybin İlçesinde, teröristlerin yola döşediği uzaktan kumandalı mayın patlatıldığında, 3 uzman çavuş şehit olmuştu.
Uzman Çavuş Efil göz yaşları içinde Andırın'da toprağa verildi
Uzman Çavuş Hacı Ahmet Efil, memleketi Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesine bağlı Beşbucak Köyü'nde gözyaşları arasında toprağa verildi.
Şehidin, henüz 5 ay önce hayatını birleştirdiği Gülsüm Efil, eşini son yolculuğuna asker kıyafetleri ile uğurladı. Yakınlarının, dik durmasını istediği Efil, ayakta durmakta güçlük çekti.
Şehit Uzman Çavuş Efil'in cenazesi, karayoluyla ilk olarak ailesinin evine, daha sonra köy meydanında hazırlanan tören alanına getirildi. Kahramanmaraş Müftüsü Bekir Gülce, cenaze töreni öncesinde yaptığı konuşmada, şehitlik mertebesinin önemine değindi. Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır da şehidin babası Yahya Efil'in yanına giderek tesellide bulundu.
Şehidin ayakta durmakta güçlük çeken eşi Gülsüm Efil de törene eşinin asker kıyafetlerini giyerek katıldı.
Yakınlarının yardımıyla ayakta durmaya çalışan ve sürekli dik durması istenen Efil, 'Bu bayrakta eşimin kanı var.' diyerek gözyaşı döktü. Şehidin cenaze namazının kılınacağı alana gelen annesi Fatma Efil ve Gülsüm Efil, birbirlerinin elini tutarak, teselli bulmaya çalıştı. Şehidin bir yakını da 'Lütfen bir şeyler yapalım. İsimlerini özgürlük savaşçıları koymuşlar. Böyle mi olur özgürlük savaşçılıkları. Ne zaman özgürlükleri kısıtlandı bunların. Böyle olmaz. Çözüm bunlar değil. Ne olur çocuklarımızı güzel eğitelim. Gerçekleri öğreterek. Yalanla dolanla değil." diyerek, terör örgütü PKK'yı eleştirdi.
Şehidin özgeçmişinin okunduğu törende, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Jandarma Yarbay Yüksel Eyiol'un konuşmasının ardından, Kahramanmaraş Müftüsü Bekir Gülce şehidin cenaze namazını kıldırdı. Cenaze namazının sonrasında, şehidin eşi Gülsüm Efil ve yakınları, tabuta sarılarak gözyaşlarına boğuldu. Kalabalık arasında slogan atan bir kişi ise alanda kısa süreli bir tartışma yaşanmasına sebep oldu. Şehidin cenazesi daha sonra, alanın yanında kendisi için hazırlanan mezara defnedildi.
Törene, TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ali Lapanta, İl Jandarma Komutanı Yarbay İsmail Cömert, Cumhuriyet Başsavcısı Fevzi Büyüktümtürk, Kahramanmaraş Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, İl Emniyet Müdürü Mustafa Aydın ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Cami hoparlöründen Kürtçe şarkı!

Şırnak'ta merkez Atatürk Mahallesi'nde bulunan Geylani Camii'nin hoparlöründen Şivan Perwer'in Kürtçe Herne peş (İleri) adlı şarkı çalındı. Atatürk Mahallesi'ndeki Geylani Camii'nin hoparlöründen saat 21.00 sıralarında yükselen Kürtçe şarkı, duyanlarda şaşkınlık yarattı. Yaklaşık 2 dakika boyuncu ünlü Kürt müzisyen Şivan Perver'in 1977 yılında çıkardığı bir albümünde söylediği ‘Herne peş’ (İleri) adlı şarkının yükselmesi üzerine bazı vatandaşlar camii önünde toplandı.

"Recep Bey gidicidir."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konya'nın İlçelerinde yaptığı konuşmada, "bu Anayasa, sadece ve sadece Recep beyin kendisi için getiriliyor. Recep bey, gidip hesap vermesin diye getiriliyor. Hesap vermekten korkulur mu? Korkmanın ecele faydası yok. Recep bey gidicidir" dedi.

Ankette son durum... Hayır oyları tırmanışa geçti. Hayır % 67, Evet % 32

12 Eylül Anayasa referandumu için düzenlediğimiz ankette son durum: Hayır oyları iki puan yükselerek % 67'ye ulaştı. Evet oyları ise % 35'ten % 32'ye geriledi. Siz de iradenizi ortaya koyun ve sitemizin anketine katılın.

AKP ANAYASA'SINA “HAYIR”

OYLARIMIZ “HAYIR'LI” OLSUN.
AKP ANAYASA'SINA “HAYIR”

PEKİYİ NEDEN HAYIR ?

1) DEMOKRASİLERDE ANAYASA NEDEN ÖNEMLİDİR?

ÖNEMLİDİR ÇÜNKÜ TOPLUMUN, TOPLUMDAKİ DEĞİŞİK GRUPLARIN,
KATMANLARIN İSTEKLERİNİ YANSITIR. ONLARIN AYRI AYRI HAKLARINI KORUR.

İŞÇİLERİN HAKLARINA YER VERİR.
SENDİKALARIN HAKLARINA YER VERİR.
SENDİKASIZ ÇALIŞTIRILANLARIN,
EMEKLİLERİN,
İŞVERENLERİN,
KADINLARIN
ÇOCUKLARIN,
ENGELLİLERİN,
DEĞİŞİK MEZHEPLERDEKİ YURTTAŞLARIN,
ÖĞRENCİLERİN,
KÜÇÜK ESNAFIN,
YARGININ,
BASIN EMEKÇİLERİNİN,
GAZİLERİN VE BU ÜLKE İÇİN CANINI VERMİŞ ŞEHİT AİLELERİNİN
TEKEL İŞÇİLERİNİN,
ÇİFTÇİLERİN,
TARIM KESİMİNDE ÇALIŞANLARIN HAKLARINI KORUR.

2) ANAYASA BUNU NASIL YAPAR?

ŞÖYLE YAPAR, ANAYASAYI YAPARKEN, TÜM BU GRUPLARI VE ONLARIN TEMSİLCİLERİ ÇAĞRILIR, GÖRÜŞLERİ ALINIR, TALEPLERİ ALINIR.
ANAYASA BU TALEPLERİN TÜMÜNE YER VEREBİLDİĞİ ORANDA DEMOKRATİK BİR ANAYASA OLUR.
VE ANAYASA, ANCAK BÖYLECE BİR “TOPLUM SÖZLEŞMESİ” OLUR.


3) AKP ANAYASASI BÖYLE Mİ YAPILDI?

HAYIR . AKP TEK BAŞINA ANAYASAYI YAPTI.
HİÇBİR PARTİNİN GÖRÜŞLERİNİ ALMADI.
TÜM SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE “ÜÇ GÜN SÜRE” VERDİ.
CHP'NİN “ÜÇ MADDEYİ AYIRIP, DİĞERLERİNİ BERABER OYLAMA” ÖNERİSİNE CEVAP BİLE VERMEDİ.
BUGÜNE KADAR YAPILAN TÜM ÇALIŞMALARA, DİĞER PARTİLER YA DA SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ TARAFINDAN HAZIRLANAN TASLAKLARA DÖNÜP BAKMADI BİLE.


4) ANAYASA BİR TEK PARTİ TARAFINDAN YAPILABİLİR Mİ?

HAYIR. ÇÜNKÜ O ZAMAN “TOPLUM SÖZLEŞMESİ” OLMAZ. ANCAK “PARTİ ANAYASASI” OLUR. “AKP ANAYASASI OLUR”.

5) AKP'NİN İDDİA ETTİĞİ GİBİ, 1982 ANAYASASI, İLK KEZ Mİ DEĞİŞTİRİLİYOR?

KESİNLİKLE HAYIR . 1982 ANAYASASI, BUNDAN ÖNCE TAM 16 KEZ DEĞİŞTİRİLDİ. BU SONUNCUSU İSE, 17İNCİ DEĞİŞİKLİK OLUYOR. YANİ DARBE ANAYASASINI İLK KEZ DEĞİŞTİRDİKLERİ TAM BİR “YALAN”, TAM BİR “GÖZ BOYAMACA”.

ÜSTELİK BU DEĞİŞİKLİKLERİN YEDİ TANESİ , DAHA AKP İKTİDARA GELMEDEN YAPILMIŞTI.
HEM DE O DÖNEMDE TBMM'DE BULUNAN TÜM SİYASAL PARTİLERİN KATILIMLARI İLE.

YANİ AKP'NİN VE YANDAŞ AYDINLARIN(!) İDDİA ETTİĞİ GİBİ, 1982 ANAYASASI, İLK KEZ DEĞİŞTİRİLMİYOR.
BUNDAN ÖNCEKİ DEĞİŞİKLİKLER DE YİNE AYNI KİŞİLERİN İDDİA ETTİKLERİ GİBİ “MAKYAJ NİTELİĞİNDE” DEĞİŞİKLİKLER DEĞİL.

AKP İKTİDARININ BUNLARI BİLMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL. BU KADAR “BİLGİSİZ” OLUNMASI MÜMKÜN MÜ SİZCE? PEKİYİ “BİLGİSİZLİK YA DA HAFIZA KAYBI” DEĞİL İSE, BU İDDİANIN NEDENİ NE OLABİLİR ACABA?


6)SON DEĞİŞİKLİKLERE KARŞI ÇIKILMASININ NEDENİ AKP'NİN YAPMASI MI?


BUNA DA KESİNLİKLE HAYIR . AKP İKTİDARI, BUGÜNE KADAR TAM 9
KEZ ANAYASAYI DEĞİŞTİRDİ. BU SON YAPILAN DA 10. CUSU OLUYOR.

VE BUGÜNE KADAR YAPILAN BU 10 DEĞİŞİKLİKTEN SADECE 3 TANESİ TOPLUMDA TARTIŞMA YARATTI. ÇÜNKÜ ÜÇÜ DE, DİĞER SİYASAL PARTİLERİ, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİ VE TARTIŞMALARI DİKKATE ALMADAN, TAMAMEN “BASKICI BİR ANLAYIŞ” VE “BENİM ÇOĞUNLUĞUM VAR, HER İSTEDİĞİMİ YAPARIM” MANTIĞI İÇİNDE YAPILMIŞTI.
YANİ TAMAMEN DEMOKRASİ DIŞI BİR ANLAYIŞ İLE YAPILMIŞTI. AYNEN ŞİMDİ TARTIŞTIĞIMIZ SON DEĞİŞİKLİK GİBİ.


7) ANAYASANIN İÇİNDE NELER OLMALIDIR?

ANAYASAYA BAKARSINIZ. ANAYASANIN İÇİNDE, O GÜNE KADAR TARTIŞILMIŞ, SORUN YARATMIŞ, TOPLUMDA İHTİYAÇ OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞ TÜM TALEPLER ÇÖZÜM BULMALIDIR.

BUNUN İÇİN ÖNCESİNE BAKARSINIZ, O GÜNE KADAR NELERİ TARTIŞMIŞSINIZ, NELER TOPLUMDA SORUN YARATMIŞ, NELER SIKINTI YARATMIŞ.

İŞTE “DEMOKRATİK ANAYASA” TÜM BU TARTIŞMALARA, SORUNLARA ÇÖZÜM BULMALIDIR.


8) TÜRKİYE'DE BUGÜNE KADAR NELER TARTIŞILDI?

KISACA SIRALAYALIM;

DOKUNULMAZLIKLAR,
CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİ
KADIN HAKLARI,
PARTİLERİN İÇ İŞLEYİŞLERİNİN DEMOKRATİK OLMAMASI,
LİDER SULTASI,
YÖK,
YARGININ DOSYA ÇOKLUĞU NEDENİYLE GEÇ İŞLEMESİ,
YOLSUZLUKLAR,
ALEVİLERİN HAKLARI,
ETNİK KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZIN KÜLTÜREL HAKLARI
SENDİKAL HAKLAR,
GREV HAKKININ SINIRLARI,
YÜZDE 10' LUK İNSAFSIZ SEÇİM BARAJI
KÜLTÜREL HAKLAR,
HSYK'DA BAKAN'IN VE MÜSTEŞAR'IN YER ALMALARI.

İŞTE TÜM BUNLAR, 1982'DEN BU YANA TARTIŞILDI. VE TÜM PARTİLERİN, SİYASAL GRUPLARIN, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN TALEPLERİ OLARAK ORTAYA ÇIKTI

BU SORUNLARIN TÜMÜ “DEMOKRATİK BİR ANAYASA’DA” YER BULMALIDIR. BU YOLLA BİR “TOPLUM SÖZLEŞMESİ” OLMASI GEREKEN ANAYASA’LAR HALKIN SORUNLARINA ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR.


9) AKP ANAYASASI BU TALEPLERE YER VERİYOR MU?

HAYIR . HİÇBİRİNE YER VERMİYOR.

AKP ANAYASASINDA NE DOKUNULMAZLIKLAR SINIRLANMIŞ,
NE PARTİLERİN İÇ İŞLEYİŞİ İLE İLGİLİ BİR DÜZENLEME VAR,
NE YÖK DEĞİŞTİRİLMİŞ,
NE KADINLARA KOTA GETİRİLMİŞ,
NE SENDİKALARA BİR HAK GETİRİLMİŞ,
NE İŞÇİLERİN İNSANCA YAŞAM HAKLARI GÜVENCEYE ALINMIŞ,

AKP ANAYASASI, BUNLARIN HİÇ BİRİNE YER VERMİŞ Mİ? HAYIR
BUNLARIN HİÇ BİRİ YOK.


10) BUNLARIN YERİNE AKP ANAYASASINDA NE VAR?

BUNLAR YERİNE SADECE HER ZAMAN YAPTIKLARI GİBİ, YAPAY SORUNLAR VE YAPAY BİR GÜNDEM YARATMAK VAR.
SADECE “GÖZ BOYAMACILIK” VAR. “HAK GETİRİYORUZ” GÖRÜNTÜSÜ ALTINDA “HİÇ BİR HAK, ÖZGÜRLÜK, YENİLİK” GETİRMEMEK VAR.

BİR TEK “AKP İKTİDARININ YARGIYA TEK BAŞINA EGEMEN OLMASI” VAR. ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİN TAMAMINI İKİ KİŞİNİN SEÇMESİ VAR. ABDULLAH GÜL VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN TÜM ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİ SEÇMESİ VAR.

YOLSUZLUK BATAĞINA BATMIŞ AKP’NİN SORUMLULUKTAN VE HESAP VERMEKTEN KURTULMAK AMACIYLA KENDİ YARGISINI OLUŞTURMA ÇABASI VAR.

YANİ TÜPRAŞ
TÜRK TELEKOM
SEYDİŞEHİR ETİ ALÜMİNYUM
BALIKESİR SEKA
SABAH/ ATV
AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ GİBİ BİR ÇOK YOLSUZLUKTAN
DOLAYI İLERİDE KENDİLERİNİ YÜCE DİVAN OLARAK YARGILAYACAK MAHKEMENİN TÜM ÜYELERİNİ KENDİLERİNİN SEÇMESİ VAR.

BÖYLECE YÜCE DİVAN'DAN KAÇMA YOLU VAR.


11) ANAYASA MAHKEMESİ ve HSYK İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİKLER YARGIDAKİ PROBLEMLERİ ÇÖZMEYE YÖNELİK DEĞİŞİKLİKLER MİDİR?

KESİNLİKLE HAYIR. ÜSTELİK BU YENİ DÜZENLEME, 12 EYLÜL DARBE ANAYASASINDAN BİLE DAHA GERİDİR.

NEDEN Mİ? BU DÜZENLEME İLE ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİN TAMAMI ABDULLAH GÜL VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN TARAFINDAN SEÇİLECEKTİR. BÖYLELİKLE İLERİDE KENDİLERİNİ YÜCE DİVAN OLARAK YARGILAYACAK MAHKEMENİN TÜM ÜYELERİNİ KENDİLERİ SEÇMİŞ OLACAKTIR.
ÜSTELİK ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİ ARASINDA, ESKİDEN 11 ÜYEDEN 4 TANESİ, TAMAMI İLE YÜRÜTMENİN TAKDİRİNE YANİ MUTLAK TERCİHİNE BIRAKILMIŞTI.
BUGÜNKÜ DÜZENLEMEDE İSE, 17 ÜYEDEN 10 TANESİ İKTİDARIN MUTLAK TAKDİRİNE BIRAKILMIŞTIR. YANİ ÜYELERİN ÇOĞUNLUĞU.

NASIL MI?

4 ÜYE TAMAMEN CUMHURBAŞKANININ TAKDİRİNDEDİR.
3 ÜYE YİNE CUMHURBAŞKANININ SEÇTİĞİ YÖK 'TEN GÖNDERİLMEKTEDİR.
3 ÜYE TBMM'DE OY ÇOKLUĞUYLA YANİ İKTİDAR PARTİSİNCE SEÇİLMEKTEDİR.

BU SİZCE TESADÜF MÜ? AKP NE YAPTIĞINI BİLMİYOR MU?

ESKİDEN YÖK'E KIZARKEN, ŞİMDİ GÖNDERDİĞİ ÜYE SAYISINI NEDEN ARTTIRMIŞ DERSİNİZ? NEDEN 1 ÜYEDEN ŞİMDİ 3 ÜYEYE ÇIKARMIŞ SİZCE?


ÜSTELİK 1982 ANAYASASINDAN GERİYE GİDİŞ BUNUNLA DA SINIRLI DEĞİL .

AYRICA, HSYK’YA İLİŞKİN OLARAK DA; ADALET BAKANI İLE MÜSTEŞARI, YENİ DÜZENLEMEDE DE HSYK’DA YER ALMAKTADIR.

BUNUN YANI SIRA AYRICA,

1-KURULUN BAŞKANI ADALET BAKANIDIR.
2-ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARI DOĞAL ÜYEDİR.(MÜSTEŞARI BAKAN ATAMAKTADIR)
3-KURULUN YÖNETİMİ VE TEMSİLİ KURUL BAŞKANINA AİTTİR.(BAŞKAN ADALET BAKANIDIR.)
4-HAKİM VE SAVCILARIN DENETLENMESİ,HAKLARINDA İNCELEME VE SORUŞTURMA İŞLEMLERİ HSYK BAŞKANININ OLURU İLE (ADALET BAKANI’NIN) KURUL MÜFETTİŞLERİNE YAPTIRILMAKTADIR.
5-HSYK GENEL SEKRETERİ KURUL BAŞKANI (ADALET BAKANI) TARAFINDAN ATANMAKTADIR.
6-ADALET BAKANLIĞININ MERKEZ VE BAĞLI KURULUŞLARDA GEÇİCİ VE SÜREKLİ OLARAK ÇALIŞTIRILACAK HAKİM VE SAVCILAR İLE ADALET MÜFETTİŞLERİNİ ATAMA YETKİSİ ADALET BAKANINA AİTTİR.

OYSA TÜM BU DÜZENLEMELER NEDENİYLE 1982 ANAYASASI, BUGÜNE KADAR ELEŞTİRİLMİŞTİR. BU DÜZENLEMELERİN “YARGI BAĞIMSIZLIĞINA AYKIRI OLDUĞU” KABUL EDİLMİŞTİR. AVRUPA NORMLARINA AYKIRI OLDUĞU TÜM RAPORLARDA AÇIKÇA İFADE EDİLMİŞTİR.

ÜSTELİK KESİNLİKLE, BU DEĞİŞİKLİKTE, 1982 DARBE ANAYASASININ KOŞULLARINDAN BİLE GERİ GİDİŞ VAR .

NASIL MI? ESKİDEN ADALET BAKANININ YARGIÇLAR YA DA SAVCILAR HAKKINDAKİ SORUŞTURMA AÇMA YA DA AÇMAMA KARARLARINA KARŞI “YARGI YOLUNA” GİDİLEBİLİYORDU . BU DEĞİŞİKLİKLE İSE, BU KARARLARA KARŞI YARGI YOLU TAMAMEN KAPATILMIŞ .

NEDEN Mİ? ÇÜNKÜ YENİ DÜZENLEMEDE ADALET BAKANI “SORUŞTURMA İZNİNİ, ADALET BAKANI OLARAK DEĞİL, KURUL BAŞKANI OLARAK VERİYOR. VE KURUL'UN TÜM KARARLARINA (İHRAÇ HARİÇ) KARŞI YARGI YOLU KAPALI. YENİ DEĞİŞİKLİK BÖYLE SÖYLÜYOR.

ŞİMDİ BU DÜZENLEME, ESKİSİNDEN GERİ DEĞİL Mİ? AKP İKTİDARI BUNU BİLMİYOR MU? FARKINA VARMADAN MI BUNU HAZIRLAMIŞ?

GERÇEK BU İKEN, BUGÜN AKP İKTİDARI ‘AVRUPA STANDARTLARINDA YARGI REFORMU YAPIYORUZ’ DİYEREK HALKIMIZI ALDATMAKTADIR.


12) AKP KADINLARA POZİTİF AYIRIMCILIK GETİRDİĞİNİ İDDİA EDİYOR

KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİL.

SADECE “BU MAKSATLA ALINACAK TEDBİRLER, EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI SAYILAMAZ” DİYE BİR İBARE EKLENİYOR. BU NE ANLAMA GELİYOR?

HANGİ TEDBİRLER? İLERİDE ALINACAK TEDBİRLER. PEKİYİ SÜRESİ NE “BU TEDBİRLERİN”? YANİ NE ZAMAN ALINACAK BU TEDBİRLER?
BELLİ DEĞİL, “ALINACAK” DEMİŞ YA. PEKİYİ HAZIR ANAYASA DEĞİŞTİRİLİYOR, NEDEN ŞİMDİ, HEMEN DEĞİL DE , “İLERİDE ALINACAK TEDBİRLER”

BÖYLE BİR POZİTİF AYIRIMCILIK OLUR MU? ÖRNEĞİN KADINLAR BU DÜZENLEMEDEN SONRA TBMM'DE NE KADAR ORANDA TEMSİL EDİLECEK? PEKİYİ YA DİĞER ÖRGÜTLERDE?
BÖYLE BİR ORAN YOK. ÇÜNKÜ “GERÇEK BİR POZİTİF AYIRIMCILIKTAN” SÖZ EDEN YOK.

ÇÜNKÜ ANCAK “KADINLAR VE ERKEKLERİN TEMSİL ORANLARINI BELİRLEYEN BİR KOTA”, KADINLAR İÇİN GERÇEK BİR ‘POZİTİF AYIRIMCILIK GETİRİR. VE BU NEDENLE KADINLAR “KOTA UYGULAMASI” İSTİYORLAR. “İLERİDE ALINMASI DÜŞÜNÜLECEK TEDBİRLER” DEĞİL.

AMA MAALESEF AKP DEĞİŞİKLİĞİNDE BÖYLE BİR ORAN YOK. ÇÜNKÜ “GERÇEK BİR POZİTİF AYIRIMCILIKTAN” SÖZ EDEN YOK.


13) AKP “MEMURLARA TOPLU SÖZLEŞME HAKKI” GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR

KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİL.

ESKİ DÜZENLEMEDE YER ALAN “TOPLU GÖRÜŞMENİN” ADI TOPLU SÖZLEŞME YAPILMIŞ O KADAR.

PEKİYİ “TOPLU SÖZLEŞME YAPILMASI SIRASINDA” MEMURLAR İDARE İLE UZLAŞIRLARSA İŞ TAMAM, AMA YA UZLAŞMAZLARSA?
AKP ANAYASASI ŞÖYLE DİYOR; “UYUŞMAZLIK ÇIKMASI HALİNDE TARAFLAR KAMU GÖREVLİLERİ HAKEM KURULUNA BAŞVURABİLİR”. NASIL BİR KURUL BU? BÜROKRATLARDAN OLUŞAN BİR KURUL. YANİ MEMURLAR İDARE İLE ANLAŞAMAZLARSA, İDARE'NİN KURDUĞU “HAKEM KURULU” KARAR VERİYOR.
PEKİYİ NASIL BİR SÖZLEŞME BU? SONUCU YİNE İDARE'YE BAĞLI.

ACABA “KAMU GÖREVLİLERİ HAKEM KURULU'NUN” KARARLARINI BEĞENMEZLERSE, MEMURLARIN YARGIYA GİTME HAKLARI VAR MI? HAYIR .
AKP ANAYASASI ONU DA ENGELLEMİŞ; “KURULUN KARARLARI KESİNDİR” DİYOR.

YANİ TAM BİR “YALAN” . ORTADA NE TOPLU SÖZLEŞME VAR. NE UZLAŞMA OLMAZSA GREV HAKKI VAR. NE UZLAŞMA VAR. NE DE YARGIYA GİDEBİLME HAKKI VAR.

AKP ANAYASASINDA BUNUN ADI “TOPLU SÖZLEŞME” OLUYOR.

ÜSTELİK “GREV HAKKI DA” KESİNLİKLE YER ALMIYOR. SÖZÜ BİLE EDİLMEMİŞ.

VE DAHASI DA VAR. “MEMURLARIN MALİ HAKLARI, ÖZLÜK HAKLARI” ESKİDEN YASA İLE DÜZENLENİRKEN, YANİ GÜVENCE ALTINDA İKEN, YENİ DEĞİŞİKLİK İLE ARTIK “TOPLU SÖZLEŞME” İLE DÜZENLENİYOR. YANİ İKTİDARIN KURDUĞU VE YARGIÇ DENETİMİNE DE BAĞLI OLMAYAN “HAKEM KURULUNUN” İKİ DUDAĞININ ARASINA BIRAKILMIŞ.

SİZ BUNA GELİŞME Mİ DİYORSUNUZ? İYİLEŞTİRME Mİ DİYORSUNUZ? HAK TANINMIŞ MI DİYORSUNUZ?
YOKSA TESADÜF MÜ ZANNEDİYORSUNUZ? YA DA BECERİKSİZLİK Mİ DİYORSUNUZ? NE DİYORSUNUZ?


14) AKP “ÇOCUKLARI CİNSEL İSTİSMARDAN KORUDUĞUNU” SÖYLÜYOR

ANAYASA AYNEN ŞÖYLE BİR DÜZENLEME GETİRMİŞ. “DEVLET, HER TÜRLÜ İSTİSMARA VE ŞİDDETE KARŞI ÇOCUKLARI KORUYUCU TEDBİRLERİ ALIR”.

PEKİYİ BU DÜZENLEME OLMAZSA, “DEVLET ÇOCUKLARI İSTİSMARA VE ŞİDDETE KARŞI” KORUYAMAYACAK MI? ENGEL Mİ VAR?

SOKAKTA YAŞAYAN VE ÇALIŞTIRILAN 240 BİN ÇOCUK BU MADDE İLE SOKAKLARDAN KURTULUYOR MU? BU KORKUNÇ DURUMUN NEDENİ, BU MADDENİN OLMAMASI MIDIR ?

ANAYASADA ZATEN 41. MADDEDE “ÇOCUKLARI KORUR” DİYE BİR DÜZENLEME YOK MU? BUNUN YENİ GETİRİLENDEN FARKI NE?

HAYIR HİÇ BİR FARKI YOK . AMAÇ ZATEN “YENİ BİR HAK GETİRİYORMUŞ” GİBİ YAPMAK. VE GÖZ BOYAMAK. ESAS AMACI SAKLAMAK. YANİ AKP TEMSİLCİLERİNİN SÖYLEDİKLERİ GİBİ “HAPI HAZIRLAMAK” .

ÖYLE BİR HAZIRLAMAK Kİ, HAPI KOLAYCA YUTABİLELİM.

KALDI Kİ TÜRKİYE, TARAF OLDUĞU ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERLE, ÇOCUKLARI ÇOK DAHA KAPSAMLI KORUMAK ZORUNDA OLDUĞU HALDE, BU DEĞİŞİKLİKLE SANKİ BU HAKLAR İLK DEFA TANINIYORMUŞ GİBİ GÖSTERİLMEKTEDİR. YANİ ASIL BU YOLLA KADINLAR VE ÇOCUKLAR OY AVCILIĞI YAPILARAK İSTİSMAR EDİLMEKTEDİR.


15) AKP “KAMU DENETÇİLİĞİNİ” GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR

AKP ANAYASASI ŞÖYLE DİYOR; “KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU İDARENİN İŞLEYİŞİYLE İLGİLİ ŞİKAYETLERİ İNCELER”.

BU KADAR. TABİİ BİR DE “İKTİDAR PARTİSİ ÇOĞUNLUĞUNUN TEK BAŞINA SEÇECEĞİ” GETİRİLMİŞ.

SAKIN BU DEĞİŞİKLİKLE, KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMUNUN YETKİLERİ, KAPSAMI VE BAŞDENETÇİNİN SEÇİMİ İKTİDAR ÇOĞUNLUĞUNA BIRAKILARAK, ÖZERK KURUMLAR VE İDARE ÜZERİNDE BASKI KURABİLECEK BİR TÜR PARTİ MÜFETTİŞLİĞİ KURUMU OLUŞTURULUYOR OLMASIN? YANİ BÜROKRATIN DENETLENMESİ DE İKTİDAR PARTİSİNE BIRAKILIYOR OLMASIN?.

PEKİYİ KURUMUN YETKİLERİ, GÖREVLERİ? BUNLARIN HİÇBİRİ ANAYASADA YOK.
ÖRNEĞİN NE ZAMAN BAŞVURULUR? KARARLARI YARGI İLE ÇATIŞABİLİR Mİ? ÇATIŞIRSA NE OLUR?

ŞİKAYETLERİ İNCELER İNCELEMESİNE DE, SONRA NE YAPABİLİR?

PEKİYİ AKP İKTİDARI NEDEN BUNLARI DÜZENLEMEMİŞ? ACABA UNUTMUŞ MU? OYSA DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİNDE DE, EN ÇOK SIKINTI YARATACAK KONULAR BUNLAR. VE ANAYASA'DA BUNLARA ÇÖZÜM GETİRİLMESİ GEREKİR. ACABA AKP İKTİDARI, TÜM BU KONULARI VE DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ VE UYGULAMALARI BİLMİYOR OLABİLİR Mİ?

BU DENLİ “YETERSİZ BİR DÜZENLEMEYİ” SAKIN BİLEREK, İSTEYEREK GETİRMİŞ OLMASIN? YANİ DİĞER MADDELER GİBİ, SADECE “DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN” DÜŞÜNCESİ İLE GETİRİLMİŞ OLMASIN?

SAKIN BU HALİ İLE KAMU DENETÇİSİ SADECE İŞLERİN YAVAŞLAMASINA NEDEN OLAN, VATANDAŞ-İDARE ANLAŞMAZLIKLARINDA YARGIYA GİDİŞİ BİR SÜRE ERTELEYEN BİR KURUM OLMASIN?

YANİ ESAS AMAÇ “YENİ BİR HAK GETİRİYORMUŞ” GİBİ YAPMAK VE GÖZ BOYAMAK OLMASIN. YANİ AKP TEMSİLCİLERİNİN SÖYLEDİKLERİ GİBİ “HAPI HAZIRLAMAK” OLMASIN.


16) AKP ANAYASASI, “EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY” GETİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR

AKP ANAYASASI ŞÖYLE DİYOR; “HÜKÜMETE İSTİŞARİ NİTELİKTE GÖRÜŞ BİLDİRMEK ÜZERE EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY KURULUR”.

ŞİMDİ BURADA “YENİ BİR KURUM MU” KURULMUŞ ? KESİNLİKLE HAYIR .
EKONOMİK SOSYAL KONSEY ZATEN VAR. BAKAN İSTEDİĞİ ZAMAN TOPLANIYOR, İSTEMEDİĞİ ZAMAN TOPLANMIYOR. VE BU KONUDA HİÇBİR YETKİSİ YOK.

PEKİYİ AKP ANAYASASINDA BU DEĞİŞİYOR MU? O DA HAYIR .

GÖRÜŞ BİLDİRMEKTEN ÖTE BİR GÖREV YA DA YETKİ VERİLMİŞ Mİ? ONA DA HAYIR

PEKİYİ AKP İKTİDARI NEDEN BUNLARI DÜZENLEMEMİŞ? ACABA UNUTMUŞ MU? ACABA AKP İKTİDARI, TÜM BU KONULARI VE DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ VE UYGULAMALARI BİLMİYOR OLABİLİR Mİ?

BU DENLİ “YETERSİZ BİR DÜZENLEMEYİ” ANAYASAYA KOYMUŞ OLMANIN BİR ARTISI VAR MI? KESİNLİKLE HAYIR.

O HALDE SAKIN BİLEREK, İSTEYEREK YAPMIŞ OLMASIN? YANİ DİĞER MADDELER GİBİ, SADECE “DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN” DÜŞÜNCESİ İLE GETİRİLMİŞ OLMASIN?
YANİ ESAS AMAÇ “YENİ BİR DÜZENLEME GETİRİYORMUŞ” GİBİ YAPMAK VE GÖZ BOYAMAK OLMASIN. YANİ AKP TEMSİLCİLERİNİN SÖYLEDİKLERİ GİBİ “HAPI HAZIRLAMAK” OLMASIN.


17) AKP, “KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINI SAĞLADIĞINI” SÖYLÜYOR

KESİNLİKLE DOĞRU DEĞİL.
TELEFON VE ORTAM DİNLEMELERİNİ OLAĞAN HALE GETİREREK, ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ AYAKLAR ALTINA ALAN BİR İKTİDAR, KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINDAN SÖZ EDEREK, HALKIMIZLA ALAY ETMEKTEDİR.

ÇÜNKÜ AYNI AKP İKTİDARI, “KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU” ADI ALTINDA HAZIRLANAN VE TBMM ADALET KOMİSYONU’NDA BEKLEYEN YASA TASARISINDA; “ÖZEL NİTELİĞİ OLAN KİŞİSEL VERİLER, KİŞİLERİN, IRK, SİYASİ DÜŞÜNCE, FELSEFİ İNANÇ, DİN, MEZHEP VEYA DİĞER İNANÇLARI, SAĞLIK VE ÖEL YAŞAMLARI VE HER TÜRLÜ MAHKUMİYETLERİYLE İLGİLİ KİŞİSEL VERİLERİ”, BAKANLAR KURULU’NUN ATADIĞI 7 KİŞİLİK BİR KURULUN İZNİNE BAĞLAMAKTADIR.

YANİ KİŞİLERİN İŞLENMESİNE YANİ “FİŞLENMESİNE” OLANAK TANIYAN YASA, AKP İKTİDARININ AÇIK AMACINI ORTAYA KOYMAKTADIR.

AKP İKTİDARI, TELEFON DİNLEMELERİNİ, FİŞLEMELERİ, TEKNİK İZLEMELERİ, GİZLİ TANIKLIĞI OLAĞAN HALE GETİREN TÜM YASALARI YAPMADI MI? DİNLEMELERİ SADECE “BAŞBAKAN TARAFINDAN ATANAN BİR TELEKOMÜNİKASYON BAŞKANINA” BIRAKAN YASAYI YAPMADI MI? BU YASA ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN İPTAL EDİLMESİNE KARŞIN, “O KİŞİYİ” HALEN GÖREVDE TUTMADI MI?
YOKSA BU ÇELİŞKİLER SADECE TESADÜF MÜ?

YA DA TÜM BUNLARI YALANLAYAN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE İNANIYOR MUSUNUZ?


18) AKP, 12 EYLÜL DARBECİLERİNE YARGI YOLU AÇIYOR MU?

BUGÜN ARTIK SADECE SİMGESEL BİR ANLAM TAŞIYAN GEÇİCİ 15NCİ MADDEYİ KALDIRMAK, 12 EYLÜL DARBECİLERİNE YARGI YOLU AÇMAYACAKTIR. ÇÜNKÜ GEÇİCİ 15. MADDE BİR TÜR SORUMSUZLUK GETİRMİŞ. BU “DOKUNULMAZLIKTAN” FARKLI BİR DÜZENLEME. YANİ O DÖNEMDE YETKİ KULLANANLARIN SORUMSUZ OLDUKLARINI SÖYLÜYOR. BİR ANLAMDA “GENEL AF” GİBİ, TÜM SONUÇLARI YANİ CEZAYI KALDIRAN BİR DÜZENLEME.

BU NEDENLE DAHA SONRA ÇIKARILAN BİR DÜZENLEME İLE “TEKRAR SORUMLULUK” GETİRMEK MÜMKÜN DEĞİL.

ZATEN BU NEDENLE AKP YÖNETİCİLERİ, “ONLARA BİR ŞEY YAPAMASAK DA” DİYORLAR. AMA HEMEN ARDINDAN DA “12 EYLÜL'LE HESAPLAŞIYORUZ” YALANINI SÖYLÜYORLAR. ÜSTELİK 28 ŞUBAT’I YAPANLAR, 27 NİSAN E-MUHTIRASINI VERENLER, BÖYLE BİR KORUMANIN ALTINDA DEĞİLKEN, BAŞBAKANLA “DOLMABAHÇE'DE SIRDAŞ OLARAK” YAŞAMLARINI SÜRDÜRMÜYOR MU? KENDİLERİNE SAĞLANAN OLANAKLARDAN YARARLANMIYOR MU? ONLAR İÇİN BÖYLE BİR KORUMA YOK İKEN, AKP ONLAR İÇİN NE YAPTI?

AMA İŞ HALKI KANDIRMAYA GELİNCE “ANAYASA'YA EVET ÇIKARSA, 12 EYLÜL İLE HESAPLAŞACAĞIZ” YALANI!

KALDI Kİ CHP, BU SORUMSUZLUK ENGELİNİ AŞMAK İÇİN BİR “GEÇİCİ MADDE” ÖNERMİŞTİ. BU ÖNERİ BELKİ “MUTLAK SORUMSUZLUK ENGELİNİ” AŞAMAYACAKTI, AMA EN AZINDAN “ADI SANI BELLİ OLMAYAN BİR ÇOK KİŞİNİN” DEĞİL ANCAK “BELLİ SORUMLULARIN” YARGILANABİLMELERİ İÇİN BİR ÖNERİ İDİ.
AMA NE OLDU? CHP'NİN BU ÖNERİSİ TBMM'DEKİ GÖRÜŞMELERDE AKP'NİN OYLARI İLE REDDEDİLDİ .

ACABA BU BİR “TESADÜF MÜ” DERSİNİZ? YOKSA AKP BUNU BİLE BİLE Mİ YAPTI?
AKP GERÇEKTEN DE “DARBELER” İLE DARBECİLER İLE HESAPLAŞMAK MI İSTİYOR, YOKSA SADECE BUNDAN OY KAZANMAK MI İSTİYOR? SİZ NE DERSİNİZ?


19) AKP ANAYASASI, TEMEL SORUNLARA ÇÖZÜM GETİRİYOR MU?

KESİNLİKLE HAYIR.

21. YÜZYILDA TÜRKİYE'YE KILAVUZLUK EDECEK ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA METNİNİN, İLK OLARAK, ÇAĞDAŞ NİTELENDİRMESİNİ HAK EDEN, DEMOKRATİK HUKUK DEVLETLERİNİN YER VERMESİ GEREKEN KURUM, KURAL VE GÜVENCELERE YER VERMESİ GEREKLİDİR.

ANCAK BU YETERLİ DEĞİLDİR. AYRICA ÜLKENİN KENDİ KOŞULLARINDAN, KENDİ TOPLUMSAL İHTİYAÇLARINDAN DOĞAN KURUM VE KURALLARA DA YER VERMESİ ZORUNLUDUR.

OYSA AKP ANAYASASI BUNLARA YER VERİYOR MU? HAYIR . KESİNLİKLE BUNLARIN HİÇBİRİNE YER VERMİYOR.


20) ÖRNEĞİN AKP ANAYASASI ASKERİ YARGITAY'I KALDIRMIYOR

AKP ANAYASASININ, ÇAĞDAŞ, DEMOKRATİK ÜLKELERİN UYGULAMALARINA GÖRE HAZIRLANDIĞINI İDDİA EDİYORLAR. AMA ÖRNEĞİN ASKERİ YARGITAY KALDIRILMIYOR, ASKERİ MAHKEMELERİN KARARLARININ ASKERİ YARGITAY YERİNE YARGITAY”IN ÖZEL BİR DAİRESİNE GİTMESİ SAĞLANMAMIŞ.
PEKİYİ NEDEN DERSİNİZ ? SORUN “BİLGİSİZLİK Mİ” ACABA, YOKSA BAŞKA BİR ŞEY Mİ?


21) ÖRNEĞİN AKP ANAYASASI, HSYK KARARLARINI DENETİME AÇMIYOR

KESİNLİKLE AÇMIYOR .

OYSA HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU'NUN TÜM KARARLARININ DENETİME AÇILMASI, TÜM HUKUKÇULAR TARAFINDAN İSTENEN BİR DÜZENLEME İDİ. VE 1961 ANAYASASINDA “İDARİ GÖREVLERİ BULUNAN HSYK’NIN TÜM KARARLARI YARGI DENETİMİNE BAĞLI İDİ”.

BUGÜNE KADAR, TÜM KARARLARIN YARGI DENETİMİNE BAĞLI OLMASI GEREĞİ, HEM HUKUKÇULAR, HEM BİZZAT YARGI MENSUPLARI TARAFINDAN, HEP DİLE GETİRİLDİ.

OYSA AKP ANAYASASINDA, BU YOK. SADECE “İHRAÇ KARARLARI” YARGI DENETİMİNE BAĞLANMIŞ, DİĞER TÜM ATAMA, TERFİ, YER DEĞİŞTİRME, SORUŞTURMA İZNİ, SORUŞTURMA GİBİ KARARLAR, YARGI DENETİMİ DIŞINDA KALMIŞ.

ACABA BASİT BİR UNUTKANLIK MI ? YOKSA BİLGİSİZLİK Mİ? YOKSA BAŞKA BİR NEDENİ VAR MI?
BU DENLİ “YETERSİZ BİR DÜZENLEME” SAKIN BİLEREK, İSTEYEREK GETİRİLMİŞ OLMASIN?
ADALET BAKANININ, YANİ YÜRÜTMENİN YARGI ÜZERİNDEKİ BASKISINI DEVAM ETTİRMEK İÇİN UNUTULMUŞ(!) OLMASIN


22) AKP ANAYASASI, YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMUNU NEDEN DÜZENLEMEMİŞ?

BUGÜNE KADAR AKP TEMSİLCİLERİ HER ZAMAN “YÜKSEKÖĞRETİM KURUMUNDAN” ŞİKAYETÇİ İDİLER. HER ZAMAN “YÖK” ÜN KALDIRILMASINI, ÇAĞDAŞ DEMOKRASİLERDE BÖYLE İŞLEYEN BİR KURUMUN OLMADIĞINI SÖYLÜYORLARDI.

OYSA YENİ ANAYASA DÜZENLEMESİNDE HİÇ BİR ŞEY YOK. ACABA BASİT BİR UNUTKANLIK MI?

YOKSA “NASIL OLSA ARTIK ELE GEÇİRDİK” MANTIĞININ BİR UZANTISI MI?


23) AKP ANAYASASI, CUMHURBAŞKANININ İŞLEMLERİ KONUSUNU DA UNUTMUŞ

AKP İKTİDARI, 2007 YILINA KADAR “CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİNİN FAZLALIĞINDAN” ŞİKAYET EDİYORDU.

ANCAK ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE, BU KONUYU TAMAMEN UNUTMUŞ GÖRÜNÜYOR. HATTA CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİNİ ÇOK DAHA ARTTIRMIŞ.
NASIL MI ARTTIRMIŞ? ANAYASA MAHKEMESİNE “KENDİ BAŞINA” SEÇTİĞİ ÜYELERİN SAYISINI ÇOĞALTMIŞ. ESKİDEN 11 ÜYEDEN 4 TANESİNİ (3 ÜYE DOĞRUDAN + 1 ÜYE YÖK'TEN) ATARKEN, ŞİMDİ BU ÜYELERİN SAYISI YEDİ (7) YE ÇIKARTILMIŞ.

HANİ CUMHURBAŞKANININ YETKİLERİ ÇOK FAZLA İDİ? HANİ BU YETKİLERİ İLE BİR “VESAYET KURUMU” OLURDU?

ACABA YİNE “NASIL OLSA ARTIK ELE GEÇİRDİK” MANTIĞININ BİR UZANTISI MI?


24) AKP ANAYASASINDA “KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZ” UNUTULMUŞ

AÇILIM YAPTIK DEDİLER, İLK ÖNCE KENDİ YANDAŞLARI İLE TOPLANTILAR DÜZENLEDİLER.
SONRA “KÜRT AÇILIMI”NDAN VAZGEÇİP “BİRLİK, BERABERLİK AÇILIMI” DEDİLER.
İÇERİĞİNİ SORDUK, HİÇ SÖYLEMEDİLER,
“HABUR'DA GÖRECEKSİNİZ AÇILIMI” DEDİLER. VE “HABUR”DA AÇILIMI BAŞLATTILAR. YARGIÇLARA BASKI YAPIP “SAHRA MAHKEMELERİ” KURDULAR.
BAŞBAKAN “HABUR'DA ÇOK GÜZEL ŞEYLER OLUYOR” DEDİ.

BU AÇILIM OLMAZSA “DEMOKRASİ YOKTUR” DEDİLER. “AÇILIMA DESTEK VERMEZSENİZ İKİ CİHANDA LEKELİSİNİZ” DEDİLER.

VE YAPTIKLARI ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE KÜRT VATANDAŞLARIMIZLA İLGİLİ TEK CÜMLE BİLE KOYMADILAR. ONLARI UNUTTULAR.

PEKİYİ BU NASIL DEMOKRATİK VE ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA ?


25) AKP ANAYASASINDA, “ALEVİ YURTTAŞLARIMIZ” DA UNUTULMUŞ

SAYISIZ AÇILIM YAPTILAR, TOPLANTILAR DÜZENLEDİLER. ALEVİLERİN TALEPLERİNE KARŞILIK VERECEKLERİNİ SÖYLEDİLER.

AMA UNUTMUŞLAR. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE “ALEVİLERLE” İLGİLİ TEK SATIR YOK. BİR TEK HAK YOK. NE “ZORUNLU DİN DERSİ” , NE DE BAŞKA BİR HAK. ACABA UNUTTULAR MI DERSİNİZ?

YOKSA BU NASIL ÇAĞDAŞ VE DEMOKRATİK BİR ANAYASA?



ŞİMDİ BİR KEZ DAHA DÜŞÜNELİM.
YUKARIDA SÖYLEDİKLERİMİZ DOĞRU DEĞİL İSE,
ELEŞTİRİLERİMİZ HAKLI DEĞİL İSE,
UNUTULANLARIN GERÇEKTEN UNUTULDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSANIZ, ANAYASA'YA “EVET” VERİN,

AMA SÖYLEDİKLERİMİZ DOĞRU İSE, ANAYASAYA “HAYIR” VERELİM.

OYLARIMIZ “HAYIR'LI” OLSUN.

İşte bunu affetmedi

Hayrünnisa Gül'ün elini sıkmayan Komutan’a atama yok.
G.Kurmay 2’nci Başkanı Aslan Güner, Gül’ü 19 Eylül 2007’de KKTC gezisi dönüşü karşılamış ancak Hayrünnisa Hanım’ın elini sıkmamak için protokolü terk etmişti.

Gül’ün Aslan Paşa’yı “20 yıldır Ankara dışına çıkmamış. Ordu Komutanlığı yapmamış. Güneydoğu’ya da gitmemiş” diyerek G.Kurmay Başkanlığı yolunu açmamak için veto ettiği belirtiliyor.

Jandarma Genel Komutanlığı için adı geçen Genelkurmay 2. Başkanı Aslan Güner’in, Gül’ün vetosuna takıldığı belirtiliyor. Güner, 2007’de KKTC dönüşü Gül’ü Esenboğa’da karşılarken, Hayrünisa Gül’ün elini sıkmamak için protokolu böyle terk etmişti. Güner’in bu hareketine tepki gösteren Gül’ün, kararnameyi imzalamayacağını komutanlara ilettiği öne sürülüyor.

ASKERLER...

Aklına gurur duyacağın başka bir şey gelmediğinde, oturup söylersin ya usta...
Çanakkale...
Büyük Taarruz...
Sakarya...
Çünkü sanatta, ekonomide, tıpta, tarımda, ilimde, bilimde gurur duyacağın pek bir şeyin olmadığı için... Eh işte yedi düvele karşı süngü ile kurulmuş bu cumhuriyettir yüreğindeki gurur...

Askerler, milleti yanlarına alarak bu cumhuriyeti kurarken, "Padişahın ümmeti" olarak arkadan vuruyordu ve arkadaşın dedesi kesivermişti Kubilay'ın başını...

Şimdi...
Kendi hiyerarşisi içinde işleyen, yapılan yoklamalarda her zaman toplumun birinci derecede güven duyduğu (siyasetçi en güvenilmez çıkarken)... Yıkıcılığın-bölücülüğün girmediği tek kurum orduya, parmağını sokmuş karıştırıyor siyasetçi...
Terfi edecek tüm subaylar hakkında acele birer suç iddiası ortaya atarak...
Ve "Hakkında iddia olan orada duramaz" diyerek...
Eeeee...
Sormazlar mı adama; hakkında iddia olsa da, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan olarak orada oturmaya devam ediyor da insan...
Zimmet...
Evrakta sahtecilik...
Kalpazanlık...
Sahtecilik...
Hakkında sadece "irtica ile mücadele planı" iddiası olunca mı hesap soruluyor, itiliyor, kakılıyor, terfi edemiyor komutan...

O askerler bizim askerlerimiz...
Siz gönderdiniz onları o ocağa...
Onlar Anadolu'dan, Trakya'dan çocuklarınız...
Günahtır usta...

Bekir Coşkun
04 / 08 / 2010
( Habertürk )

bcoskun@htgazete.com.tr

"YAŞ'tan ucube kararlar çıktı"

Cindoruk, Yüksek Askeri Şura'nın bu yıl, ‘genişletilmiş' bir toplantı yaptığına dikkati çekerek bir ağır ceza mahkemesinin de şura kararlarına dahil olduğunu belirterek, "Müzakerelerin içine girildi. Aynı şekilde savcılar girdi, iddianameler girdi, yakalama emirleri girdi. Ve Askeri Şura'nın bağımsız karar vermesi önlendi. Askeri Şura'daki kişilerin tayinleri terfileri engellendi. Bazı engeller de hukuka sığdırılmak istendi. Türk siyasi tarihinde rastlamadığımız bir biçimde Askeri Yargıtay, Askeri Savcılık da dahil olmak üzere herkes pasifize edildi. Ve ortaya Askeri Şura kararlarıyla ilgili bir ucube ortaya çıktı. Onu da bir acemilikle izah edemezsiniz. Ya da bir şefin tek başına verdiği kararlarla ortaya çıkmış sayamazsınız. Devleti murakabe eden siyasi otorite bugün zayıflamıştır" dedi.

FİTNENİN KAYNAĞI AKP'DİR

Muharrem Günay Sıddıkoğlu 
TÜRKİYEDEKİ FİTNENİN KAYNAĞI AKP’DİR 
Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır. 
“Emri bil ma’ruf ve nehyi anil münker” görevinin yâni “İyiliği emretmek ve kötülüğü men etmek” görevinin yerine getirilmeyişi de fitnenin yeryüzüne hâkim olma sebeplerindendir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz: ma’rufu emreder, münkerden nehyedersiniz ve Allah’a inanırsınız...” (Al-i İmran, 3: 110) 

“Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür!” (Maide Suresi, [5:79]) 
Lokman suresi 17. âyette “Namazı dosdoğru kıl, iyiliği emir ve tavsiye et, kötülükten sakındır. Bu yüzden maruz kalacağın şeylere katlan” buyrulur. 
Emri bil ma’ruf ve nehyi anil münkerin önemine dikkat çeken sevgili Peygamberimiz bizlere şu tavsiyelerde bulunmaktadır: 

“Sizden kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78; Tirmizî, Fiten 11; Nesâî, Îmân 17) 
"Bana hayat bahşeden Allah'a andolsun ki, siz ya iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarsınız ya da Allah kendi katından sizin üzerinize bir azap gönderir. O zaman dua edersiniz fakat duanız kabul edilmez" (Ebû Dâvûd, Melâhim, 16; Tirmizî, Fiten, 9; İbn Hanbel, V, 388). 
"Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir" (Enfal, 8/25) Bu ayetten (Enfal/25) anladığımıza göre; fitne, fesat ve terörü çıkaranlar, ona destek olanlar ve seyirci kalanlar gün gelir o fitneden, terörden muzdarip olurlar, o terör gelir onları da vurur. Nitekim günümüzdeki bazı terör örgütleri zamanla kendilerini destekleyen ve finanse edenlerin başına bela olmuşlardır 
Hz. Musa (AS) Allah’ü Teala ile Tur Dağı’nda kelam ederken bir gün derki,“Yarabbi Ad Kavmi’nde, Lut Kavmi’nde, Semut Kavmi’nde hiç mi iyi insan yoktu ki hepsini helâk ettin.” Başka bir gün yine Tur Dağı’na çıkacağı sırada uykusu gelir derin bir uykuya dalar. Uykusunda kendisini cennette yüce Mevla ile perdesiz konuşurken görmekte iken, bir karınca gelir ısırır. Musa (AS) uykusundan uyanır ve tatlı rüyası yarıda kalır. Buna çok sinirlenen Musa (AS) bu öfkeyle kalkar ve yuvada bulunan bütün karıncaları helak eder. Tur Dağı’na ulaşıp Cenab-ı Hakk ile kelam ederken Yüce Mevla, “Ya Musa seni ısıran bir tek karınca olmasına rağmen neden tüm karıncaları öldürdün” buyurur. Musa (A.S) da “Yarabbi diğer karıncalar iyi olsaydı o bir tek karıncanın yaptığı kötülüğe engel olurlardı” buyurur. O zaman Yüce Mevla da “Ya Musa, işte Ad Kavmi’nde de, Lut Kavmi’nde de Semut Kavmi’nde de iyiler vardı ama kötülere engel olmadılar” buyurur. 
Türkiyedeki Fitnenin Kaynağı AKP’dir 
Fitne, anarşi, terör, bozgunculuk, günah, şirk, bela ve daha başka manalara gelirse de, ekseriya bölücülük, bozgunculuk anlamında kullanılır. İslâm âlimleri fitneyi: “Müslümanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyana kışkırtmak demektir” şeklinde tanımlamışlardır. Fitne ve fitne çıkaranlar hem Kur’an’da hem de hadislerde kınanmışlardır:“…Allah’ın birleştirilmesini emrettiği (akrabalık bağlarını, birlik ve beraberliği) koparanlara ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince, işte lânet onlaradır. Kötü yurt cehennem de onlaradır.”(Rad suresi,13/25) 
AKP Türk siyasi hayatına girdiği günden beri başta “Büyük Ortadoğu Projesi”, “Dinler Arası Diyalog veya yeni adıyla Medeniyetler arası ittifak”, “Ilımlı İslâm”, “Kürt Açılımı”, “Ermeni Açılımı” gibi Türk milletini bölen, ayrıştıran ve Türk milletinin düşmanlarının ekmeğine yağ süren fitnelere kaynaklık ve öncülük etmiştir. Terörle mücadele edeceğine, teröristle müzakereyi seçmiş, TSK ile mücadele ettiği kadar PKK ile mücadele etmemiştir. AKP açıldıkça analar ağlamış, şehitler ve yetimler kervanına her gün yenileri katılmış, Türkiye bir kan gölüne dönmüş ve iç savaşın eşiğine gelmiştir. Türkiye’de 36 etnik gurup var diyen Erdoğan ile Türkiye’yi bölmek parçalamak ve Güneydoğuda federasyon kurmak isteyen Diyarbakır Belediye başkanı Baydemir arasında ne fark vardır? 
Görevleri her zaman hakkı ve hakikati söylemek olan İslâm âlimlerinin büyük bir çoğunluğunun bunca olumsuz gelişmelere karşı sessiz ve tepkisiz kalması bir kısmının ise destek olması aklın alacağı iş değildir. İslâm’a göre âlimler ve eğitimciler, sadece Hakk’ın ve hakikatin emrindedirler. Onlar siyasete, politikaya alet olamazlar, ilmi ve dini gerçekleri dünyevi çıkarlar için değiştiremez, dini siyasi çıkarlara ve dünyevi menfaatlere alet edemezler. İlim adamı her zaman ve her şartta doğruyu söylemeli ve haktan yana olmalıdır. Bu konuda yüce kitabımızda şöyle buyrulur: 
“Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de (yani makam ve mevkilerini, paralarını, dünyevi çıkarlarını düşünerek Allah’ın emrettiklerini söylemeyenler, susanlar) bununla biraz para alanlar (varya) gerçekten karınları dolusu ateşten başka bir şey yemezler. Kıyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren bir azab vardır.” (Bakara/174) 
Peygamberimiz buyuruyor ki: Benden sonra yalan söyleyen ve zulmeden emîrler olacaktır. Bu bakımdan onların yalanlarını tasdik eden ve onların zulümlerinin yardımcısı olan herhangi bir kimse benden olmadığı gibi, ben de o kimseden değilim. (Aramızda herhangi bir rabıta yoktur) ve böyle bir kimse (kıyâmet gününde) havz-ı kevsere varamayacaktır. (Nesâî,Tirmizî Hâkim, (Ka'b b. Ucre'den) 

Rereferandumda HAYIR Oyu Verelim 

Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz, İslâm âlimlerinim ve eğitimcilerinin, sadece Hak ve hakikatin emrinde olmalarını, iktidar sahiplerinin ve zalimlerin emellerine alet olmamalarını bilhassa emretmiş ve: “En büyük cihat zalim devlet başkanı huzurunda söylenen hak sözdür” buyurmuşlardır. Biz de bu söze göre hareket edip hem AKP’yi hem de AKP’ye oy verenleri uyarıyor ve AKP’ye bir ders vermek ve bu kötü gidişe bir son vermek üzere Anayasa referandumuna HAYIR oyu vermenizi tavsiye ediyorum.. 

İşte Kayseri doğumlu yeni Kara Kuvvetleri Komutanı

Yüksek Askeri Şura kararları ile 1. Ordu Komutanlığına atanan Orgeneral Erdal Ceylanoğlu'nun özgeçmişi şöyle:
"Ceylanoğlu, 1945 yılında Kayseri'de doğdu. 1966 yılında Kara Harp Okulundan, 1967 yılında Piyade Okulundan mezun oldu.
1974 yılına kadarKara KuvvetleriKomutanlığına bağlı çeşitli birliklerde takım komutanlığı yapan korgeneral Ceylanoğlu, 1976 yılında Kara Harp Akademisinden mezun oldu; ardından Kurmay Subay olarak Kara Harp Okulunda bölük komutanlığı, Kara Harp Akademisinde öğretim üyeliği, 4'üncü Zırhlı Tugay Kurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanı Özel Sekreterliği veKıbrısTürk Kuvvetleri Alay Komutanlığı görevlerini yürüttü.
1992 yılında tuğgeneralliğe terfi eden Ceylanoğlu, tuğgeneral rütbesi ile Kara Kuvvetleri Eğitim ve Okullar Daire Başkanlığı ve 39'uncu Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı görevlerinde bulundu. 1996 yılında tümgeneralliğe terfi eden Erdal Ceylanoğlu, tümgeneral rütbesi ile Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı Komutan Yardımcılığı ile Kurmay Başkanlığı ve Milli Güvenlik Akademisi Komutanlığı görevlerini yürüttü.
2002 yılında korgeneralliğe terfi eden Ceylanoğlu, korgeneral rütbesi ile Jandarma Asayiş Komutanlığı, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı görevlerinde bulundu. 30 Ağustos 2007 tarihinden geçerli olarak orgeneralliğe terfi eden Ceylanoğlu, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı görevine atandı.
Şule Ceylanoğlu ile evli olan Korgeneral Erdal Ceylanoğlu'nun iki çocuğu var.
Ceylanoğlu, İngilizce biliyor.

"Sen Gül Suyuyla Banyo Yap"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erzincan kent merkezinde düzenlediği mitingde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Isparta'da gül suyu döktürmesini eleştirerek; "Yazık günahtır ya. Götür bari şu villanın havuzuna dök de, gül suyunda banyo yap" dedi.

BDP'lilerin 'özerklik' toplantısında ölen PKK'lılar için saygı duruşu! Bunun adı ihanet!

Bir hafta önce Baydemir, önceki gün Karayılan ‘Özerklik’ dedi. DTK da dün ’Demokratik Özerklik’ konusunun tartıştışıldığı olağan kongresini Diyarbakır’da topladı. BDP kongreye tam kadro katıldı.
Toplantıda ölen PKK’lılar için saygı duruşunda bulunuldu. Leyla Zana da bir süredir ilk kez bir toplantıya kaldı.
Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) ‘Demokratik Özerklik’ konusunu tartışmak üzere 2 gün sürecek olağan kongresi dün Diyarbakır’da başladı. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Başdemir 1 hafta önce konuyu gündeme taşımış, tartışmalara neden olmuştu. PKK liderlerinden Murat Karayılan da önceki gün gelecek hafta özerklikle ilgili önemli bir açıklama yapacağını duyurmuştu. PKK’nın özerklik karşılığında ilah bırakibeleceği tahminleri yapılmıştı.  BDP İl binasında yapılan toplantıya BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, kapatılan DTP’nin siyasi yasaklı eski Genel Başkanı Ahmet Türk, siyasi yasaklı eski milletvekili Aysel Tuğluk, BDP’li milletvekilleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DEP’in eski Milletvekili Leyla Zana da katıldı.

Mardin'deki hain saldırıda üç uzman çavuş şehit oldu

Mardin'in Nusaybin ilçesi Kovancılar mevkii'nde  arama tarama faaliyetleri yapan askerlerin geçişi sırasında uzaktan kumandalı mayın infilak etti.
Meydana gelen patlamada  üç uzman çavuş şehit oldu.
Patlamanın ardından, hainlerin yakalanması için güvenlik güçlerince bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.

Bahçeli: Sadece Nikahta "Evet" Deyin

Referandumda 'hayır' oyu verilmesi için Kayseri'de halka seslenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Nikah masası hariç hiçbir yerde evet demeyin" dedi.

"Bu kadar ağlayacaklarını bilsem 50 NC kamyon ile peçete gönderirdim"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kayseri'nin Bünyan ilçesinde Başbakan Erdoğan'ın meclisteki konuşmasında ağlamasını eleştirerek, "Bu kadar ağlayacaklarını bilsem 50 NC kamyon ile peçete gönderirdim" dedi.

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...