Sayfalar

16 Ocak 2010 Cumartesi

Namık Selçuk'un yazısı:Bu gemileri kim yakıyor?


Mustafa Eraslan basın toplantısında "“Sayın Özhaseki ile bu şehirde birlikte yaşıyoruz. Kılıç kuşanıp birbirimizi kıracak halimiz yok. Neticede cenazelerimiz beraber kalkacak. Ne ayrılığımız olabilir ki." derken Mehmet Özhaseki'nin eski basın danışmanı vasıtasyla Eraslan'a saldırı başlatması ne garip... Bu gemileri Özhaseki neden yakıyor? Kendisi çıkıp söyleyeceklerini söylese ya... Hayır, bunların tutma bir basını olmalı ve onlar saldırışa geçmeli. Öyle mi? Bence bu yol yanlıştır. Bu şehirde siyaseti bu hale getirenler, nasıl bir yanlış yola girdiklerini görecekler. Rüzgar eken fırtına biçer. Yaktığınız gemiler, bu milletin sağduyusu ve hoşgörüsüdür.
Namık SELÇUK K.

Namık Selçuk'un yazısı:Bu gemileri kim yakıyor?


Mustafa Eraslan basın toplantısında "“Sayın Özhaseki ile bu şehirde birlikte yaşıyoruz. Kılıç kuşanıp birbirimizi kıracak halimiz yok. Neticede cenazelerimiz beraber kalkacak. Ne ayrılığımız olabilir ki." derken Mehmet Özhaseki'nin eski basın danışmanı vasıtasyla Eraslan'a saldırı başlatması ne garip... Bu gemileri Özhaseki neden yakıyor? Kendisi çıkıp söyleyeceklerini söylese ya... Hayır, bunların tutma bir basını olmalı ve onlar saldırışa geçmeli. Öyle mi? Bence bu yol yanlıştır. Bu şehirde siyaseti bu hale getirenler, nasıl bir yanlış yola girdiklerini görecekler. Rüzgar eken fırtına biçer. Yaktığınız gemiler, bu milletin sağduyusu ve hoşgörüsüdür.
Namık SELÇUK K.

Namık Selçuk'un yazısı:Bu gemileri kim yakıyor?


Mustafa Eraslan basın toplantısında "“Sayın Özhaseki ile bu şehirde birlikte yaşıyoruz. Kılıç kuşanıp birbirimizi kıracak halimiz yok. Neticede cenazelerimiz beraber kalkacak. Ne ayrılığımız olabilir ki." derken Mehmet Özhaseki'nin eski basın danışmanı vasıtasyla Eraslan'a saldırı başlatması ne garip... Bu gemileri Özhaseki neden yakıyor? Kendisi çıkıp söyleyeceklerini söylese ya... Hayır, bunların tutma bir basını olmalı ve onlar saldırışa geçmeli. Öyle mi? Bence bu yol yanlıştır. Bu şehirde siyaseti bu hale getirenler, nasıl bir yanlış yola girdiklerini görecekler. Rüzgar eken fırtına biçer. Yaktığınız gemiler, bu milletin sağduyusu ve hoşgörüsüdür.
Namık SELÇUK K.

KENT HABER’İN 1. SAYFASI (Hamdi Altuntaş'ın köşe yazısı)

Bir gazetenin 1’inci sayfası sadece ve sadece 1 tek konuya ayrılır mı?

Ayrılır elbet.
Mesela 17 Ağustos depreminin ardından öyle olmuştu. Pek çok gazetenin ilk sayfasında sadece deprem vardı.
İstanbul’daki sel felaketinin ardından da benzer bir tablo ile karşılaştık.
***
Velhasıl bir felaket olursa ayrılır elbet.
Ya da olağanüstü bir durum gerçekleşirse.
Dünkü Kent Haber’in 1’inci sayfasında Mustafa Eraslan’dan başka haber yoktu.
Ne olağanüstü bir durum, ne de bir felaket haberi vardı ortada.
Ya ne peki?
Neden böyle bir tutum sergilendi?
Saldırı.
Alenen saldırı…
***
Herkes eleştirilebildiği gibi Mustafa Eraslan da eleştirilecek elbet. Aynı bakış açısı ile ve muhtemelen aynı kaynaktan beslenerek Kent Haber gibi Kayseri Gündem ve Anadolu Haber de Mustafa Eraslan’ı eleştirdi. Fakat, bu iki gazetede bir şey yoktu.
Saldırı.
Anadolu Haber ve Kayseri Gündem, birinci sayfalarında başka haberlere de yer verdiler. Muhalif bakış açıları belliydi; ama bir şey yapmadılar.
Saldırmadılar…
***
Bugüne kadar bu gazetenin sayfalarında veya Erciyes Televizyonda birileri eleştirilmedi mi? Elbette eleştirildi.
Manşetten eleştirildi, sürmanşetten eleştirildi. Ama bir şey yapılmadı.
Saldırı.
Yanlışlar ortaya kondu, rakamlar ortaya kondu, çelişkiler ortaya kondu ve eleştirildi.
Ama asla;
Saldırılmadı…
***
Kent Haber sektörde yeni.
Kendisini kanıtlama peşinde.
“Ben de varım” deme gayretinde.
Hangi yolla kendini göstermeye çalışıyor peki?
Saldırı.
Amaç belli. Vuracak, kıracak ve aldığı emirler doğrultusunda ne yapması gerekiyorsa onu yapacak.
Saldıracak…
***
Kent Haber’in tam sayfasının anlamı budur.
Kimse yarın, ertesi gün kıvırmaya kalkışmasın.
Amaç bellidir.
Saldırı.
Sayfanın herhangi bir yerinde, manşetinde, sürmanşetinde veya içerde yapılan eleştiridir. Kimsenin bir şey demeye hakkı olmaz. Olamaz.
Bu yüzden Anadolu Haber’e, Kayseri Gündem’e sözüm de yok, söyleyeceğim de. Fakat Kent Haber’in yaptığı alenidir.
Saldırıdır…
***
Yazarken, çizerken, yakıp yıkmak mümkündür.
Bunu tek bir şey engeller. Huzurun bozulmasına, savaşın çıkmasına sadece bir şey mani olur.
Vicdan.
Vicdanı olanlar söylemek istediğimi anlayacaklardır…
Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

KENT HABER’İN 1. SAYFASI (Hamdi Altuntaş'ın köşe yazısı)

Bir gazetenin 1’inci sayfası sadece ve sadece 1 tek konuya ayrılır mı?

Ayrılır elbet.
Mesela 17 Ağustos depreminin ardından öyle olmuştu. Pek çok gazetenin ilk sayfasında sadece deprem vardı.
İstanbul’daki sel felaketinin ardından da benzer bir tablo ile karşılaştık.
***
Velhasıl bir felaket olursa ayrılır elbet.
Ya da olağanüstü bir durum gerçekleşirse.
Dünkü Kent Haber’in 1’inci sayfasında Mustafa Eraslan’dan başka haber yoktu.
Ne olağanüstü bir durum, ne de bir felaket haberi vardı ortada.
Ya ne peki?
Neden böyle bir tutum sergilendi?
Saldırı.
Alenen saldırı…
***
Herkes eleştirilebildiği gibi Mustafa Eraslan da eleştirilecek elbet. Aynı bakış açısı ile ve muhtemelen aynı kaynaktan beslenerek Kent Haber gibi Kayseri Gündem ve Anadolu Haber de Mustafa Eraslan’ı eleştirdi. Fakat, bu iki gazetede bir şey yoktu.
Saldırı.
Anadolu Haber ve Kayseri Gündem, birinci sayfalarında başka haberlere de yer verdiler. Muhalif bakış açıları belliydi; ama bir şey yapmadılar.
Saldırmadılar…
***
Bugüne kadar bu gazetenin sayfalarında veya Erciyes Televizyonda birileri eleştirilmedi mi? Elbette eleştirildi.
Manşetten eleştirildi, sürmanşetten eleştirildi. Ama bir şey yapılmadı.
Saldırı.
Yanlışlar ortaya kondu, rakamlar ortaya kondu, çelişkiler ortaya kondu ve eleştirildi.
Ama asla;
Saldırılmadı…
***
Kent Haber sektörde yeni.
Kendisini kanıtlama peşinde.
“Ben de varım” deme gayretinde.
Hangi yolla kendini göstermeye çalışıyor peki?
Saldırı.
Amaç belli. Vuracak, kıracak ve aldığı emirler doğrultusunda ne yapması gerekiyorsa onu yapacak.
Saldıracak…
***
Kent Haber’in tam sayfasının anlamı budur.
Kimse yarın, ertesi gün kıvırmaya kalkışmasın.
Amaç bellidir.
Saldırı.
Sayfanın herhangi bir yerinde, manşetinde, sürmanşetinde veya içerde yapılan eleştiridir. Kimsenin bir şey demeye hakkı olmaz. Olamaz.
Bu yüzden Anadolu Haber’e, Kayseri Gündem’e sözüm de yok, söyleyeceğim de. Fakat Kent Haber’in yaptığı alenidir.
Saldırıdır…
***
Yazarken, çizerken, yakıp yıkmak mümkündür.
Bunu tek bir şey engeller. Huzurun bozulmasına, savaşın çıkmasına sadece bir şey mani olur.
Vicdan.
Vicdanı olanlar söylemek istediğimi anlayacaklardır…
Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

KENT HABER’İN 1. SAYFASI (Hamdi Altuntaş'ın köşe yazısı)

Bir gazetenin 1’inci sayfası sadece ve sadece 1 tek konuya ayrılır mı?

Ayrılır elbet.
Mesela 17 Ağustos depreminin ardından öyle olmuştu. Pek çok gazetenin ilk sayfasında sadece deprem vardı.
İstanbul’daki sel felaketinin ardından da benzer bir tablo ile karşılaştık.
***
Velhasıl bir felaket olursa ayrılır elbet.
Ya da olağanüstü bir durum gerçekleşirse.
Dünkü Kent Haber’in 1’inci sayfasında Mustafa Eraslan’dan başka haber yoktu.
Ne olağanüstü bir durum, ne de bir felaket haberi vardı ortada.
Ya ne peki?
Neden böyle bir tutum sergilendi?
Saldırı.
Alenen saldırı…
***
Herkes eleştirilebildiği gibi Mustafa Eraslan da eleştirilecek elbet. Aynı bakış açısı ile ve muhtemelen aynı kaynaktan beslenerek Kent Haber gibi Kayseri Gündem ve Anadolu Haber de Mustafa Eraslan’ı eleştirdi. Fakat, bu iki gazetede bir şey yoktu.
Saldırı.
Anadolu Haber ve Kayseri Gündem, birinci sayfalarında başka haberlere de yer verdiler. Muhalif bakış açıları belliydi; ama bir şey yapmadılar.
Saldırmadılar…
***
Bugüne kadar bu gazetenin sayfalarında veya Erciyes Televizyonda birileri eleştirilmedi mi? Elbette eleştirildi.
Manşetten eleştirildi, sürmanşetten eleştirildi. Ama bir şey yapılmadı.
Saldırı.
Yanlışlar ortaya kondu, rakamlar ortaya kondu, çelişkiler ortaya kondu ve eleştirildi.
Ama asla;
Saldırılmadı…
***
Kent Haber sektörde yeni.
Kendisini kanıtlama peşinde.
“Ben de varım” deme gayretinde.
Hangi yolla kendini göstermeye çalışıyor peki?
Saldırı.
Amaç belli. Vuracak, kıracak ve aldığı emirler doğrultusunda ne yapması gerekiyorsa onu yapacak.
Saldıracak…
***
Kent Haber’in tam sayfasının anlamı budur.
Kimse yarın, ertesi gün kıvırmaya kalkışmasın.
Amaç bellidir.
Saldırı.
Sayfanın herhangi bir yerinde, manşetinde, sürmanşetinde veya içerde yapılan eleştiridir. Kimsenin bir şey demeye hakkı olmaz. Olamaz.
Bu yüzden Anadolu Haber’e, Kayseri Gündem’e sözüm de yok, söyleyeceğim de. Fakat Kent Haber’in yaptığı alenidir.
Saldırıdır…
***
Yazarken, çizerken, yakıp yıkmak mümkündür.
Bunu tek bir şey engeller. Huzurun bozulmasına, savaşın çıkmasına sadece bir şey mani olur.
Vicdan.
Vicdanı olanlar söylemek istediğimi anlayacaklardır…
Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

KENT HABER’İN 1. SAYFASI (Hamdi Altuntaş'ın köşe yazısı)

Bir gazetenin 1’inci sayfası sadece ve sadece 1 tek konuya ayrılır mı?

Ayrılır elbet.
Mesela 17 Ağustos depreminin ardından öyle olmuştu. Pek çok gazetenin ilk sayfasında sadece deprem vardı.
İstanbul’daki sel felaketinin ardından da benzer bir tablo ile karşılaştık.
***
Velhasıl bir felaket olursa ayrılır elbet.
Ya da olağanüstü bir durum gerçekleşirse.
Dünkü Kent Haber’in 1’inci sayfasında Mustafa Eraslan’dan başka haber yoktu.
Ne olağanüstü bir durum, ne de bir felaket haberi vardı ortada.
Ya ne peki?
Neden böyle bir tutum sergilendi?
Saldırı.
Alenen saldırı…
***
Herkes eleştirilebildiği gibi Mustafa Eraslan da eleştirilecek elbet. Aynı bakış açısı ile ve muhtemelen aynı kaynaktan beslenerek Kent Haber gibi Kayseri Gündem ve Anadolu Haber de Mustafa Eraslan’ı eleştirdi. Fakat, bu iki gazetede bir şey yoktu.
Saldırı.
Anadolu Haber ve Kayseri Gündem, birinci sayfalarında başka haberlere de yer verdiler. Muhalif bakış açıları belliydi; ama bir şey yapmadılar.
Saldırmadılar…
***
Bugüne kadar bu gazetenin sayfalarında veya Erciyes Televizyonda birileri eleştirilmedi mi? Elbette eleştirildi.
Manşetten eleştirildi, sürmanşetten eleştirildi. Ama bir şey yapılmadı.
Saldırı.
Yanlışlar ortaya kondu, rakamlar ortaya kondu, çelişkiler ortaya kondu ve eleştirildi.
Ama asla;
Saldırılmadı…
***
Kent Haber sektörde yeni.
Kendisini kanıtlama peşinde.
“Ben de varım” deme gayretinde.
Hangi yolla kendini göstermeye çalışıyor peki?
Saldırı.
Amaç belli. Vuracak, kıracak ve aldığı emirler doğrultusunda ne yapması gerekiyorsa onu yapacak.
Saldıracak…
***
Kent Haber’in tam sayfasının anlamı budur.
Kimse yarın, ertesi gün kıvırmaya kalkışmasın.
Amaç bellidir.
Saldırı.
Sayfanın herhangi bir yerinde, manşetinde, sürmanşetinde veya içerde yapılan eleştiridir. Kimsenin bir şey demeye hakkı olmaz. Olamaz.
Bu yüzden Anadolu Haber’e, Kayseri Gündem’e sözüm de yok, söyleyeceğim de. Fakat Kent Haber’in yaptığı alenidir.
Saldırıdır…
***
Yazarken, çizerken, yakıp yıkmak mümkündür.
Bunu tek bir şey engeller. Huzurun bozulmasına, savaşın çıkmasına sadece bir şey mani olur.
Vicdan.
Vicdanı olanlar söylemek istediğimi anlayacaklardır…
Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

KENT HABER’İN 1. SAYFASI (Hamdi Altuntaş'ın köşe yazısı)

Bir gazetenin 1’inci sayfası sadece ve sadece 1 tek konuya ayrılır mı?

Ayrılır elbet.
Mesela 17 Ağustos depreminin ardından öyle olmuştu. Pek çok gazetenin ilk sayfasında sadece deprem vardı.
İstanbul’daki sel felaketinin ardından da benzer bir tablo ile karşılaştık.
***
Velhasıl bir felaket olursa ayrılır elbet.
Ya da olağanüstü bir durum gerçekleşirse.
Dünkü Kent Haber’in 1’inci sayfasında Mustafa Eraslan’dan başka haber yoktu.
Ne olağanüstü bir durum, ne de bir felaket haberi vardı ortada.
Ya ne peki?
Neden böyle bir tutum sergilendi?
Saldırı.
Alenen saldırı…
***
Herkes eleştirilebildiği gibi Mustafa Eraslan da eleştirilecek elbet. Aynı bakış açısı ile ve muhtemelen aynı kaynaktan beslenerek Kent Haber gibi Kayseri Gündem ve Anadolu Haber de Mustafa Eraslan’ı eleştirdi. Fakat, bu iki gazetede bir şey yoktu.
Saldırı.
Anadolu Haber ve Kayseri Gündem, birinci sayfalarında başka haberlere de yer verdiler. Muhalif bakış açıları belliydi; ama bir şey yapmadılar.
Saldırmadılar…
***
Bugüne kadar bu gazetenin sayfalarında veya Erciyes Televizyonda birileri eleştirilmedi mi? Elbette eleştirildi.
Manşetten eleştirildi, sürmanşetten eleştirildi. Ama bir şey yapılmadı.
Saldırı.
Yanlışlar ortaya kondu, rakamlar ortaya kondu, çelişkiler ortaya kondu ve eleştirildi.
Ama asla;
Saldırılmadı…
***
Kent Haber sektörde yeni.
Kendisini kanıtlama peşinde.
“Ben de varım” deme gayretinde.
Hangi yolla kendini göstermeye çalışıyor peki?
Saldırı.
Amaç belli. Vuracak, kıracak ve aldığı emirler doğrultusunda ne yapması gerekiyorsa onu yapacak.
Saldıracak…
***
Kent Haber’in tam sayfasının anlamı budur.
Kimse yarın, ertesi gün kıvırmaya kalkışmasın.
Amaç bellidir.
Saldırı.
Sayfanın herhangi bir yerinde, manşetinde, sürmanşetinde veya içerde yapılan eleştiridir. Kimsenin bir şey demeye hakkı olmaz. Olamaz.
Bu yüzden Anadolu Haber’e, Kayseri Gündem’e sözüm de yok, söyleyeceğim de. Fakat Kent Haber’in yaptığı alenidir.
Saldırıdır…
***
Yazarken, çizerken, yakıp yıkmak mümkündür.
Bunu tek bir şey engeller. Huzurun bozulmasına, savaşın çıkmasına sadece bir şey mani olur.
Vicdan.
Vicdanı olanlar söylemek istediğimi anlayacaklardır…
Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

KENT HABER’İN 1. SAYFASI (Hamdi Altuntaş'ın köşe yazısı)

Bir gazetenin 1’inci sayfası sadece ve sadece 1 tek konuya ayrılır mı?

Ayrılır elbet.
Mesela 17 Ağustos depreminin ardından öyle olmuştu. Pek çok gazetenin ilk sayfasında sadece deprem vardı.
İstanbul’daki sel felaketinin ardından da benzer bir tablo ile karşılaştık.
***
Velhasıl bir felaket olursa ayrılır elbet.
Ya da olağanüstü bir durum gerçekleşirse.
Dünkü Kent Haber’in 1’inci sayfasında Mustafa Eraslan’dan başka haber yoktu.
Ne olağanüstü bir durum, ne de bir felaket haberi vardı ortada.
Ya ne peki?
Neden böyle bir tutum sergilendi?
Saldırı.
Alenen saldırı…
***
Herkes eleştirilebildiği gibi Mustafa Eraslan da eleştirilecek elbet. Aynı bakış açısı ile ve muhtemelen aynı kaynaktan beslenerek Kent Haber gibi Kayseri Gündem ve Anadolu Haber de Mustafa Eraslan’ı eleştirdi. Fakat, bu iki gazetede bir şey yoktu.
Saldırı.
Anadolu Haber ve Kayseri Gündem, birinci sayfalarında başka haberlere de yer verdiler. Muhalif bakış açıları belliydi; ama bir şey yapmadılar.
Saldırmadılar…
***
Bugüne kadar bu gazetenin sayfalarında veya Erciyes Televizyonda birileri eleştirilmedi mi? Elbette eleştirildi.
Manşetten eleştirildi, sürmanşetten eleştirildi. Ama bir şey yapılmadı.
Saldırı.
Yanlışlar ortaya kondu, rakamlar ortaya kondu, çelişkiler ortaya kondu ve eleştirildi.
Ama asla;
Saldırılmadı…
***
Kent Haber sektörde yeni.
Kendisini kanıtlama peşinde.
“Ben de varım” deme gayretinde.
Hangi yolla kendini göstermeye çalışıyor peki?
Saldırı.
Amaç belli. Vuracak, kıracak ve aldığı emirler doğrultusunda ne yapması gerekiyorsa onu yapacak.
Saldıracak…
***
Kent Haber’in tam sayfasının anlamı budur.
Kimse yarın, ertesi gün kıvırmaya kalkışmasın.
Amaç bellidir.
Saldırı.
Sayfanın herhangi bir yerinde, manşetinde, sürmanşetinde veya içerde yapılan eleştiridir. Kimsenin bir şey demeye hakkı olmaz. Olamaz.
Bu yüzden Anadolu Haber’e, Kayseri Gündem’e sözüm de yok, söyleyeceğim de. Fakat Kent Haber’in yaptığı alenidir.
Saldırıdır…
***
Yazarken, çizerken, yakıp yıkmak mümkündür.
Bunu tek bir şey engeller. Huzurun bozulmasına, savaşın çıkmasına sadece bir şey mani olur.
Vicdan.
Vicdanı olanlar söylemek istediğimi anlayacaklardır…
Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

YUSUF YERLİ’YE DÜN VE BUGÜN ÖRNEKLERİ (Veli Altınkaya'nın köşe yazısı)

Başkan Özhaseki’nin eski danışmanı Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu Elif TV ve Kayseri Vizyon Kent Haber Gazetesi, önceki akşamki haber bülteni ve dünkü sayısında bizim yönetim kurulu başkanı ve MHP MYK Üyesi Mustafa Eraslan’ın önceki partisinde siyaset yaparken kullandığı bazı sözlerle, bugünki partisindeki politikalarını eleştirerek “Eraslan Demirel açılımı. Dün dündür, bugün bugün” diyerek göndermede bulunmuş.

Elif TV’nin önceki günkü ana haber bülteninin ilk üç haberi Mustafa Eraslan’la ilgiliydi. Arkadaşlar bununla yetinmemiş gazetede de tam sayfa yer vermişler. Belliki gazete küpürleri ve fotoğraflara bakınca yandaşı bir meslektaşımızdan da destek aldıklarını görebiliriz...
Elbette Mustafa Eraslan’da her siyasetçi gibi, dün söylediği ile, bugün söylediğinin hesabını millete verecektir. Eraslan, eleştirilmez, eleştirilemez diye bir hüküm olmaz. Bırakın yerel yöneticileri, Cumhurbaşkanın, Başbakanın ara ara gazete sütunlarında-TV ekranlarında yerden yere vurulduğu günümüzde neden bir yerel siyasetçi eleştirilmesin.
Ama, bunu dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet, habercilik adına yaptığınızı söylüyorsanız, iğneyi önce kendinize, çuvaldızı sonra başkasına batıracaksınız.
Bir çoğunuz bilmez Yusuf Yerli “milli görüş” geleneğindeki partilerde il başkan yardımcılığı yaptı. Belediyeye sonra geçti...
Eraslan’a “dün dündür, bugün bugün” diye gönderme yapan Yerli, dün birlikte siyaset yaptığı, 10 yıldırda danışmanlığını yaptığı çevrelerin birçok konudaki “çelişkilerini” görmek istemez mi?..
Dün Erciyes TV’deki İyi Sabahlar programında da söyledim. Yerele de geleceğim; ama; yaygın manada söyleyeyim. Yusuf Yerli; Sayın Cumhurbaşkanı’nın RP-FP ve AKP’li iken dün söylediği ile bugün söyledikleri arasındaki çelişkilerle ilgili kendisine tarih tarih bilgi ve belge göndereyim kullanmak ister mi?..
Yine Sayın Başbakan’ın hemen her konuyla ilgili tezat tekil eden sarfettiği söz ler var onlardan birer demet ister mi?..
Veya, bugün AKP’nin Kayseri Milletvekili olan siyasilerin dünki ve bugünki partilerinde kullandıkları bazı ifadeleri yine tam sayfa haberleştirir mi?
Dün RP belediye başkan adayı olarak basının ve Kayserililerin karşısına çıkan Şükrü Karatepe, Mehmet Özhaseki ve Bekir Yıldız’ ın, o gün şimdiki Hilton Oteli’nin yerinin Niyazi Bahçecioğlu’nun başkanlığı döneminde otel için verilmesine malum gerekçelerle karşı çıkmasına rağmen, aynı yere 5 yıldızlı otel yapılmasını sağlamalarını bir tezat olarak görmez mi?..
Veya, Dünya Ortodoks Kiliseleri Birliği Vakfı’nın yöneticisi ve İstanbul Mason Cemiyeti kurucularından bazı kişilerinde ortak olduğu şirkete ihale ilede olsa Başkan Özhaseki’nin eski stat yerini satarak buraya 5 yıldızlı otel yapılmasına vesile olmasına ne dersin?.

Hatta daha geçtiğimiz hafta başında bu kişilerin yapacağı oteli satabileceklerini, yada ortak aradıklarını yine Başkan Özhaseki’nin senin TV programında duyurduğunu hiç garipsemedin mi?.. O zaman 1994’de söylenenler hiç aklına gelmedi mi?. Ordaki “dün ve bugünü” niye görmedin?.
Yine geçtiğimiz ay Başkan Özhaseki tarafından suya %33 zam yapılırken aynı dönemde birbirlerine müteselsil kefil olan bu isimlerin “Allah’ın suyuna bu kadar para mı olur?” dediğini neden hatırlamadın?..
Neden başında bulunduğun televizyon %33’lük o zammı “fiyat ayarlaması” diye masum göstermeye çalıştı?.Bunda gariplik görmez misin?..
Başında bulunduğun televizyonda CHP’nin yarın yapılacak Melikgazi kongresinde iki adayın olmasını “CHP Melikgazi kaynıyor; kongrede sert tartışmaların yapılması bekleniyor” diye verirsinde, AKP’nin iki adaylı il kongresinde herkesin gözleri önünde yaşanan kavga ve tartışmaları neden görmezsin?...
Mustafa Eraslan ile Süleyman Korkmaz arasında bir sıkıntı var mı diye sorgulamaya kalkarsında, Başbakana dahi artık bıkkınlık getiren AKP Kayseri Teşkilatındaki siyasi mücadeleyi neden görmezsin?.. Özhaseki ve Elitaş’ın kongreye bir kaç gün kala Cabat’ı değiştirmek için verdiği mücadeleyi es geçersinde, Eraslan’ la Korkmaz arasında kongrede ayrı düşmelerini illaki bayraklaştırmak istersin?..
Eeee, Sevgili Yusuf Yerli bunları yaptığın için aslında topyekün seni suçlarsak haksızlık etmiş oluruz. Suçlanması gereken başka... Sen görevini yapıyorsun. Son olarak salı günü öğle vakti bir daha söyleneni yapıyorsun “Devam edin; ama beni bulaştırmayın” diyen arkadaşın dediğini yapıyorsun...
Bir cümlede sevgili Mehmet Uğurlu’ya söyleyeyim; “çelişkiden” bahsediyorsun ya; 11 Aralık 2009 tarihli yazını sevmiştim. Pazartesi o yazıyı tekrar yayınlarsan ve yine aynı gün Basın Kulübünde o minval üzre yorum yaparsan çelişkiyi görürsün. Kalın sağlıcakla...

Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

YUSUF YERLİ’YE DÜN VE BUGÜN ÖRNEKLERİ (Veli Altınkaya'nın köşe yazısı)

Başkan Özhaseki’nin eski danışmanı Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu Elif TV ve Kayseri Vizyon Kent Haber Gazetesi, önceki akşamki haber bülteni ve dünkü sayısında bizim yönetim kurulu başkanı ve MHP MYK Üyesi Mustafa Eraslan’ın önceki partisinde siyaset yaparken kullandığı bazı sözlerle, bugünki partisindeki politikalarını eleştirerek “Eraslan Demirel açılımı. Dün dündür, bugün bugün” diyerek göndermede bulunmuş.

Elif TV’nin önceki günkü ana haber bülteninin ilk üç haberi Mustafa Eraslan’la ilgiliydi. Arkadaşlar bununla yetinmemiş gazetede de tam sayfa yer vermişler. Belliki gazete küpürleri ve fotoğraflara bakınca yandaşı bir meslektaşımızdan da destek aldıklarını görebiliriz...
Elbette Mustafa Eraslan’da her siyasetçi gibi, dün söylediği ile, bugün söylediğinin hesabını millete verecektir. Eraslan, eleştirilmez, eleştirilemez diye bir hüküm olmaz. Bırakın yerel yöneticileri, Cumhurbaşkanın, Başbakanın ara ara gazete sütunlarında-TV ekranlarında yerden yere vurulduğu günümüzde neden bir yerel siyasetçi eleştirilmesin.
Ama, bunu dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet, habercilik adına yaptığınızı söylüyorsanız, iğneyi önce kendinize, çuvaldızı sonra başkasına batıracaksınız.
Bir çoğunuz bilmez Yusuf Yerli “milli görüş” geleneğindeki partilerde il başkan yardımcılığı yaptı. Belediyeye sonra geçti...
Eraslan’a “dün dündür, bugün bugün” diye gönderme yapan Yerli, dün birlikte siyaset yaptığı, 10 yıldırda danışmanlığını yaptığı çevrelerin birçok konudaki “çelişkilerini” görmek istemez mi?..
Dün Erciyes TV’deki İyi Sabahlar programında da söyledim. Yerele de geleceğim; ama; yaygın manada söyleyeyim. Yusuf Yerli; Sayın Cumhurbaşkanı’nın RP-FP ve AKP’li iken dün söylediği ile bugün söyledikleri arasındaki çelişkilerle ilgili kendisine tarih tarih bilgi ve belge göndereyim kullanmak ister mi?..
Yine Sayın Başbakan’ın hemen her konuyla ilgili tezat tekil eden sarfettiği söz ler var onlardan birer demet ister mi?..
Veya, bugün AKP’nin Kayseri Milletvekili olan siyasilerin dünki ve bugünki partilerinde kullandıkları bazı ifadeleri yine tam sayfa haberleştirir mi?
Dün RP belediye başkan adayı olarak basının ve Kayserililerin karşısına çıkan Şükrü Karatepe, Mehmet Özhaseki ve Bekir Yıldız’ ın, o gün şimdiki Hilton Oteli’nin yerinin Niyazi Bahçecioğlu’nun başkanlığı döneminde otel için verilmesine malum gerekçelerle karşı çıkmasına rağmen, aynı yere 5 yıldızlı otel yapılmasını sağlamalarını bir tezat olarak görmez mi?..
Veya, Dünya Ortodoks Kiliseleri Birliği Vakfı’nın yöneticisi ve İstanbul Mason Cemiyeti kurucularından bazı kişilerinde ortak olduğu şirkete ihale ilede olsa Başkan Özhaseki’nin eski stat yerini satarak buraya 5 yıldızlı otel yapılmasına vesile olmasına ne dersin?.

Hatta daha geçtiğimiz hafta başında bu kişilerin yapacağı oteli satabileceklerini, yada ortak aradıklarını yine Başkan Özhaseki’nin senin TV programında duyurduğunu hiç garipsemedin mi?.. O zaman 1994’de söylenenler hiç aklına gelmedi mi?. Ordaki “dün ve bugünü” niye görmedin?.
Yine geçtiğimiz ay Başkan Özhaseki tarafından suya %33 zam yapılırken aynı dönemde birbirlerine müteselsil kefil olan bu isimlerin “Allah’ın suyuna bu kadar para mı olur?” dediğini neden hatırlamadın?..
Neden başında bulunduğun televizyon %33’lük o zammı “fiyat ayarlaması” diye masum göstermeye çalıştı?.Bunda gariplik görmez misin?..
Başında bulunduğun televizyonda CHP’nin yarın yapılacak Melikgazi kongresinde iki adayın olmasını “CHP Melikgazi kaynıyor; kongrede sert tartışmaların yapılması bekleniyor” diye verirsinde, AKP’nin iki adaylı il kongresinde herkesin gözleri önünde yaşanan kavga ve tartışmaları neden görmezsin?...
Mustafa Eraslan ile Süleyman Korkmaz arasında bir sıkıntı var mı diye sorgulamaya kalkarsında, Başbakana dahi artık bıkkınlık getiren AKP Kayseri Teşkilatındaki siyasi mücadeleyi neden görmezsin?.. Özhaseki ve Elitaş’ın kongreye bir kaç gün kala Cabat’ı değiştirmek için verdiği mücadeleyi es geçersinde, Eraslan’ la Korkmaz arasında kongrede ayrı düşmelerini illaki bayraklaştırmak istersin?..
Eeee, Sevgili Yusuf Yerli bunları yaptığın için aslında topyekün seni suçlarsak haksızlık etmiş oluruz. Suçlanması gereken başka... Sen görevini yapıyorsun. Son olarak salı günü öğle vakti bir daha söyleneni yapıyorsun “Devam edin; ama beni bulaştırmayın” diyen arkadaşın dediğini yapıyorsun...
Bir cümlede sevgili Mehmet Uğurlu’ya söyleyeyim; “çelişkiden” bahsediyorsun ya; 11 Aralık 2009 tarihli yazını sevmiştim. Pazartesi o yazıyı tekrar yayınlarsan ve yine aynı gün Basın Kulübünde o minval üzre yorum yaparsan çelişkiyi görürsün. Kalın sağlıcakla...

Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

YUSUF YERLİ’YE DÜN VE BUGÜN ÖRNEKLERİ (Veli Altınkaya'nın köşe yazısı)

Başkan Özhaseki’nin eski danışmanı Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu Elif TV ve Kayseri Vizyon Kent Haber Gazetesi, önceki akşamki haber bülteni ve dünkü sayısında bizim yönetim kurulu başkanı ve MHP MYK Üyesi Mustafa Eraslan’ın önceki partisinde siyaset yaparken kullandığı bazı sözlerle, bugünki partisindeki politikalarını eleştirerek “Eraslan Demirel açılımı. Dün dündür, bugün bugün” diyerek göndermede bulunmuş.

Elif TV’nin önceki günkü ana haber bülteninin ilk üç haberi Mustafa Eraslan’la ilgiliydi. Arkadaşlar bununla yetinmemiş gazetede de tam sayfa yer vermişler. Belliki gazete küpürleri ve fotoğraflara bakınca yandaşı bir meslektaşımızdan da destek aldıklarını görebiliriz...
Elbette Mustafa Eraslan’da her siyasetçi gibi, dün söylediği ile, bugün söylediğinin hesabını millete verecektir. Eraslan, eleştirilmez, eleştirilemez diye bir hüküm olmaz. Bırakın yerel yöneticileri, Cumhurbaşkanın, Başbakanın ara ara gazete sütunlarında-TV ekranlarında yerden yere vurulduğu günümüzde neden bir yerel siyasetçi eleştirilmesin.
Ama, bunu dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet, habercilik adına yaptığınızı söylüyorsanız, iğneyi önce kendinize, çuvaldızı sonra başkasına batıracaksınız.
Bir çoğunuz bilmez Yusuf Yerli “milli görüş” geleneğindeki partilerde il başkan yardımcılığı yaptı. Belediyeye sonra geçti...
Eraslan’a “dün dündür, bugün bugün” diye gönderme yapan Yerli, dün birlikte siyaset yaptığı, 10 yıldırda danışmanlığını yaptığı çevrelerin birçok konudaki “çelişkilerini” görmek istemez mi?..
Dün Erciyes TV’deki İyi Sabahlar programında da söyledim. Yerele de geleceğim; ama; yaygın manada söyleyeyim. Yusuf Yerli; Sayın Cumhurbaşkanı’nın RP-FP ve AKP’li iken dün söylediği ile bugün söyledikleri arasındaki çelişkilerle ilgili kendisine tarih tarih bilgi ve belge göndereyim kullanmak ister mi?..
Yine Sayın Başbakan’ın hemen her konuyla ilgili tezat tekil eden sarfettiği söz ler var onlardan birer demet ister mi?..
Veya, bugün AKP’nin Kayseri Milletvekili olan siyasilerin dünki ve bugünki partilerinde kullandıkları bazı ifadeleri yine tam sayfa haberleştirir mi?
Dün RP belediye başkan adayı olarak basının ve Kayserililerin karşısına çıkan Şükrü Karatepe, Mehmet Özhaseki ve Bekir Yıldız’ ın, o gün şimdiki Hilton Oteli’nin yerinin Niyazi Bahçecioğlu’nun başkanlığı döneminde otel için verilmesine malum gerekçelerle karşı çıkmasına rağmen, aynı yere 5 yıldızlı otel yapılmasını sağlamalarını bir tezat olarak görmez mi?..
Veya, Dünya Ortodoks Kiliseleri Birliği Vakfı’nın yöneticisi ve İstanbul Mason Cemiyeti kurucularından bazı kişilerinde ortak olduğu şirkete ihale ilede olsa Başkan Özhaseki’nin eski stat yerini satarak buraya 5 yıldızlı otel yapılmasına vesile olmasına ne dersin?.

Hatta daha geçtiğimiz hafta başında bu kişilerin yapacağı oteli satabileceklerini, yada ortak aradıklarını yine Başkan Özhaseki’nin senin TV programında duyurduğunu hiç garipsemedin mi?.. O zaman 1994’de söylenenler hiç aklına gelmedi mi?. Ordaki “dün ve bugünü” niye görmedin?.
Yine geçtiğimiz ay Başkan Özhaseki tarafından suya %33 zam yapılırken aynı dönemde birbirlerine müteselsil kefil olan bu isimlerin “Allah’ın suyuna bu kadar para mı olur?” dediğini neden hatırlamadın?..
Neden başında bulunduğun televizyon %33’lük o zammı “fiyat ayarlaması” diye masum göstermeye çalıştı?.Bunda gariplik görmez misin?..
Başında bulunduğun televizyonda CHP’nin yarın yapılacak Melikgazi kongresinde iki adayın olmasını “CHP Melikgazi kaynıyor; kongrede sert tartışmaların yapılması bekleniyor” diye verirsinde, AKP’nin iki adaylı il kongresinde herkesin gözleri önünde yaşanan kavga ve tartışmaları neden görmezsin?...
Mustafa Eraslan ile Süleyman Korkmaz arasında bir sıkıntı var mı diye sorgulamaya kalkarsında, Başbakana dahi artık bıkkınlık getiren AKP Kayseri Teşkilatındaki siyasi mücadeleyi neden görmezsin?.. Özhaseki ve Elitaş’ın kongreye bir kaç gün kala Cabat’ı değiştirmek için verdiği mücadeleyi es geçersinde, Eraslan’ la Korkmaz arasında kongrede ayrı düşmelerini illaki bayraklaştırmak istersin?..
Eeee, Sevgili Yusuf Yerli bunları yaptığın için aslında topyekün seni suçlarsak haksızlık etmiş oluruz. Suçlanması gereken başka... Sen görevini yapıyorsun. Son olarak salı günü öğle vakti bir daha söyleneni yapıyorsun “Devam edin; ama beni bulaştırmayın” diyen arkadaşın dediğini yapıyorsun...
Bir cümlede sevgili Mehmet Uğurlu’ya söyleyeyim; “çelişkiden” bahsediyorsun ya; 11 Aralık 2009 tarihli yazını sevmiştim. Pazartesi o yazıyı tekrar yayınlarsan ve yine aynı gün Basın Kulübünde o minval üzre yorum yaparsan çelişkiyi görürsün. Kalın sağlıcakla...

Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

YUSUF YERLİ’YE DÜN VE BUGÜN ÖRNEKLERİ (Veli Altınkaya'nın köşe yazısı)

Başkan Özhaseki’nin eski danışmanı Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu Elif TV ve Kayseri Vizyon Kent Haber Gazetesi, önceki akşamki haber bülteni ve dünkü sayısında bizim yönetim kurulu başkanı ve MHP MYK Üyesi Mustafa Eraslan’ın önceki partisinde siyaset yaparken kullandığı bazı sözlerle, bugünki partisindeki politikalarını eleştirerek “Eraslan Demirel açılımı. Dün dündür, bugün bugün” diyerek göndermede bulunmuş.

Elif TV’nin önceki günkü ana haber bülteninin ilk üç haberi Mustafa Eraslan’la ilgiliydi. Arkadaşlar bununla yetinmemiş gazetede de tam sayfa yer vermişler. Belliki gazete küpürleri ve fotoğraflara bakınca yandaşı bir meslektaşımızdan da destek aldıklarını görebiliriz...
Elbette Mustafa Eraslan’da her siyasetçi gibi, dün söylediği ile, bugün söylediğinin hesabını millete verecektir. Eraslan, eleştirilmez, eleştirilemez diye bir hüküm olmaz. Bırakın yerel yöneticileri, Cumhurbaşkanın, Başbakanın ara ara gazete sütunlarında-TV ekranlarında yerden yere vurulduğu günümüzde neden bir yerel siyasetçi eleştirilmesin.
Ama, bunu dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet, habercilik adına yaptığınızı söylüyorsanız, iğneyi önce kendinize, çuvaldızı sonra başkasına batıracaksınız.
Bir çoğunuz bilmez Yusuf Yerli “milli görüş” geleneğindeki partilerde il başkan yardımcılığı yaptı. Belediyeye sonra geçti...
Eraslan’a “dün dündür, bugün bugün” diye gönderme yapan Yerli, dün birlikte siyaset yaptığı, 10 yıldırda danışmanlığını yaptığı çevrelerin birçok konudaki “çelişkilerini” görmek istemez mi?..
Dün Erciyes TV’deki İyi Sabahlar programında da söyledim. Yerele de geleceğim; ama; yaygın manada söyleyeyim. Yusuf Yerli; Sayın Cumhurbaşkanı’nın RP-FP ve AKP’li iken dün söylediği ile bugün söyledikleri arasındaki çelişkilerle ilgili kendisine tarih tarih bilgi ve belge göndereyim kullanmak ister mi?..
Yine Sayın Başbakan’ın hemen her konuyla ilgili tezat tekil eden sarfettiği söz ler var onlardan birer demet ister mi?..
Veya, bugün AKP’nin Kayseri Milletvekili olan siyasilerin dünki ve bugünki partilerinde kullandıkları bazı ifadeleri yine tam sayfa haberleştirir mi?
Dün RP belediye başkan adayı olarak basının ve Kayserililerin karşısına çıkan Şükrü Karatepe, Mehmet Özhaseki ve Bekir Yıldız’ ın, o gün şimdiki Hilton Oteli’nin yerinin Niyazi Bahçecioğlu’nun başkanlığı döneminde otel için verilmesine malum gerekçelerle karşı çıkmasına rağmen, aynı yere 5 yıldızlı otel yapılmasını sağlamalarını bir tezat olarak görmez mi?..
Veya, Dünya Ortodoks Kiliseleri Birliği Vakfı’nın yöneticisi ve İstanbul Mason Cemiyeti kurucularından bazı kişilerinde ortak olduğu şirkete ihale ilede olsa Başkan Özhaseki’nin eski stat yerini satarak buraya 5 yıldızlı otel yapılmasına vesile olmasına ne dersin?.

Hatta daha geçtiğimiz hafta başında bu kişilerin yapacağı oteli satabileceklerini, yada ortak aradıklarını yine Başkan Özhaseki’nin senin TV programında duyurduğunu hiç garipsemedin mi?.. O zaman 1994’de söylenenler hiç aklına gelmedi mi?. Ordaki “dün ve bugünü” niye görmedin?.
Yine geçtiğimiz ay Başkan Özhaseki tarafından suya %33 zam yapılırken aynı dönemde birbirlerine müteselsil kefil olan bu isimlerin “Allah’ın suyuna bu kadar para mı olur?” dediğini neden hatırlamadın?..
Neden başında bulunduğun televizyon %33’lük o zammı “fiyat ayarlaması” diye masum göstermeye çalıştı?.Bunda gariplik görmez misin?..
Başında bulunduğun televizyonda CHP’nin yarın yapılacak Melikgazi kongresinde iki adayın olmasını “CHP Melikgazi kaynıyor; kongrede sert tartışmaların yapılması bekleniyor” diye verirsinde, AKP’nin iki adaylı il kongresinde herkesin gözleri önünde yaşanan kavga ve tartışmaları neden görmezsin?...
Mustafa Eraslan ile Süleyman Korkmaz arasında bir sıkıntı var mı diye sorgulamaya kalkarsında, Başbakana dahi artık bıkkınlık getiren AKP Kayseri Teşkilatındaki siyasi mücadeleyi neden görmezsin?.. Özhaseki ve Elitaş’ın kongreye bir kaç gün kala Cabat’ı değiştirmek için verdiği mücadeleyi es geçersinde, Eraslan’ la Korkmaz arasında kongrede ayrı düşmelerini illaki bayraklaştırmak istersin?..
Eeee, Sevgili Yusuf Yerli bunları yaptığın için aslında topyekün seni suçlarsak haksızlık etmiş oluruz. Suçlanması gereken başka... Sen görevini yapıyorsun. Son olarak salı günü öğle vakti bir daha söyleneni yapıyorsun “Devam edin; ama beni bulaştırmayın” diyen arkadaşın dediğini yapıyorsun...
Bir cümlede sevgili Mehmet Uğurlu’ya söyleyeyim; “çelişkiden” bahsediyorsun ya; 11 Aralık 2009 tarihli yazını sevmiştim. Pazartesi o yazıyı tekrar yayınlarsan ve yine aynı gün Basın Kulübünde o minval üzre yorum yaparsan çelişkiyi görürsün. Kalın sağlıcakla...

Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

YUSUF YERLİ’YE DÜN VE BUGÜN ÖRNEKLERİ (Veli Altınkaya'nın köşe yazısı)

Başkan Özhaseki’nin eski danışmanı Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu Elif TV ve Kayseri Vizyon Kent Haber Gazetesi, önceki akşamki haber bülteni ve dünkü sayısında bizim yönetim kurulu başkanı ve MHP MYK Üyesi Mustafa Eraslan’ın önceki partisinde siyaset yaparken kullandığı bazı sözlerle, bugünki partisindeki politikalarını eleştirerek “Eraslan Demirel açılımı. Dün dündür, bugün bugün” diyerek göndermede bulunmuş.

Elif TV’nin önceki günkü ana haber bülteninin ilk üç haberi Mustafa Eraslan’la ilgiliydi. Arkadaşlar bununla yetinmemiş gazetede de tam sayfa yer vermişler. Belliki gazete küpürleri ve fotoğraflara bakınca yandaşı bir meslektaşımızdan da destek aldıklarını görebiliriz...
Elbette Mustafa Eraslan’da her siyasetçi gibi, dün söylediği ile, bugün söylediğinin hesabını millete verecektir. Eraslan, eleştirilmez, eleştirilemez diye bir hüküm olmaz. Bırakın yerel yöneticileri, Cumhurbaşkanın, Başbakanın ara ara gazete sütunlarında-TV ekranlarında yerden yere vurulduğu günümüzde neden bir yerel siyasetçi eleştirilmesin.
Ama, bunu dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet, habercilik adına yaptığınızı söylüyorsanız, iğneyi önce kendinize, çuvaldızı sonra başkasına batıracaksınız.
Bir çoğunuz bilmez Yusuf Yerli “milli görüş” geleneğindeki partilerde il başkan yardımcılığı yaptı. Belediyeye sonra geçti...
Eraslan’a “dün dündür, bugün bugün” diye gönderme yapan Yerli, dün birlikte siyaset yaptığı, 10 yıldırda danışmanlığını yaptığı çevrelerin birçok konudaki “çelişkilerini” görmek istemez mi?..
Dün Erciyes TV’deki İyi Sabahlar programında da söyledim. Yerele de geleceğim; ama; yaygın manada söyleyeyim. Yusuf Yerli; Sayın Cumhurbaşkanı’nın RP-FP ve AKP’li iken dün söylediği ile bugün söyledikleri arasındaki çelişkilerle ilgili kendisine tarih tarih bilgi ve belge göndereyim kullanmak ister mi?..
Yine Sayın Başbakan’ın hemen her konuyla ilgili tezat tekil eden sarfettiği söz ler var onlardan birer demet ister mi?..
Veya, bugün AKP’nin Kayseri Milletvekili olan siyasilerin dünki ve bugünki partilerinde kullandıkları bazı ifadeleri yine tam sayfa haberleştirir mi?
Dün RP belediye başkan adayı olarak basının ve Kayserililerin karşısına çıkan Şükrü Karatepe, Mehmet Özhaseki ve Bekir Yıldız’ ın, o gün şimdiki Hilton Oteli’nin yerinin Niyazi Bahçecioğlu’nun başkanlığı döneminde otel için verilmesine malum gerekçelerle karşı çıkmasına rağmen, aynı yere 5 yıldızlı otel yapılmasını sağlamalarını bir tezat olarak görmez mi?..
Veya, Dünya Ortodoks Kiliseleri Birliği Vakfı’nın yöneticisi ve İstanbul Mason Cemiyeti kurucularından bazı kişilerinde ortak olduğu şirkete ihale ilede olsa Başkan Özhaseki’nin eski stat yerini satarak buraya 5 yıldızlı otel yapılmasına vesile olmasına ne dersin?.

Hatta daha geçtiğimiz hafta başında bu kişilerin yapacağı oteli satabileceklerini, yada ortak aradıklarını yine Başkan Özhaseki’nin senin TV programında duyurduğunu hiç garipsemedin mi?.. O zaman 1994’de söylenenler hiç aklına gelmedi mi?. Ordaki “dün ve bugünü” niye görmedin?.
Yine geçtiğimiz ay Başkan Özhaseki tarafından suya %33 zam yapılırken aynı dönemde birbirlerine müteselsil kefil olan bu isimlerin “Allah’ın suyuna bu kadar para mı olur?” dediğini neden hatırlamadın?..
Neden başında bulunduğun televizyon %33’lük o zammı “fiyat ayarlaması” diye masum göstermeye çalıştı?.Bunda gariplik görmez misin?..
Başında bulunduğun televizyonda CHP’nin yarın yapılacak Melikgazi kongresinde iki adayın olmasını “CHP Melikgazi kaynıyor; kongrede sert tartışmaların yapılması bekleniyor” diye verirsinde, AKP’nin iki adaylı il kongresinde herkesin gözleri önünde yaşanan kavga ve tartışmaları neden görmezsin?...
Mustafa Eraslan ile Süleyman Korkmaz arasında bir sıkıntı var mı diye sorgulamaya kalkarsında, Başbakana dahi artık bıkkınlık getiren AKP Kayseri Teşkilatındaki siyasi mücadeleyi neden görmezsin?.. Özhaseki ve Elitaş’ın kongreye bir kaç gün kala Cabat’ı değiştirmek için verdiği mücadeleyi es geçersinde, Eraslan’ la Korkmaz arasında kongrede ayrı düşmelerini illaki bayraklaştırmak istersin?..
Eeee, Sevgili Yusuf Yerli bunları yaptığın için aslında topyekün seni suçlarsak haksızlık etmiş oluruz. Suçlanması gereken başka... Sen görevini yapıyorsun. Son olarak salı günü öğle vakti bir daha söyleneni yapıyorsun “Devam edin; ama beni bulaştırmayın” diyen arkadaşın dediğini yapıyorsun...
Bir cümlede sevgili Mehmet Uğurlu’ya söyleyeyim; “çelişkiden” bahsediyorsun ya; 11 Aralık 2009 tarihli yazını sevmiştim. Pazartesi o yazıyı tekrar yayınlarsan ve yine aynı gün Basın Kulübünde o minval üzre yorum yaparsan çelişkiyi görürsün. Kalın sağlıcakla...

Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

YUSUF YERLİ’YE DÜN VE BUGÜN ÖRNEKLERİ (Veli Altınkaya'nın köşe yazısı)

Başkan Özhaseki’nin eski danışmanı Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu Elif TV ve Kayseri Vizyon Kent Haber Gazetesi, önceki akşamki haber bülteni ve dünkü sayısında bizim yönetim kurulu başkanı ve MHP MYK Üyesi Mustafa Eraslan’ın önceki partisinde siyaset yaparken kullandığı bazı sözlerle, bugünki partisindeki politikalarını eleştirerek “Eraslan Demirel açılımı. Dün dündür, bugün bugün” diyerek göndermede bulunmuş.

Elif TV’nin önceki günkü ana haber bülteninin ilk üç haberi Mustafa Eraslan’la ilgiliydi. Arkadaşlar bununla yetinmemiş gazetede de tam sayfa yer vermişler. Belliki gazete küpürleri ve fotoğraflara bakınca yandaşı bir meslektaşımızdan da destek aldıklarını görebiliriz...
Elbette Mustafa Eraslan’da her siyasetçi gibi, dün söylediği ile, bugün söylediğinin hesabını millete verecektir. Eraslan, eleştirilmez, eleştirilemez diye bir hüküm olmaz. Bırakın yerel yöneticileri, Cumhurbaşkanın, Başbakanın ara ara gazete sütunlarında-TV ekranlarında yerden yere vurulduğu günümüzde neden bir yerel siyasetçi eleştirilmesin.
Ama, bunu dürüstlük, doğruluk, hakkaniyet, habercilik adına yaptığınızı söylüyorsanız, iğneyi önce kendinize, çuvaldızı sonra başkasına batıracaksınız.
Bir çoğunuz bilmez Yusuf Yerli “milli görüş” geleneğindeki partilerde il başkan yardımcılığı yaptı. Belediyeye sonra geçti...
Eraslan’a “dün dündür, bugün bugün” diye gönderme yapan Yerli, dün birlikte siyaset yaptığı, 10 yıldırda danışmanlığını yaptığı çevrelerin birçok konudaki “çelişkilerini” görmek istemez mi?..
Dün Erciyes TV’deki İyi Sabahlar programında da söyledim. Yerele de geleceğim; ama; yaygın manada söyleyeyim. Yusuf Yerli; Sayın Cumhurbaşkanı’nın RP-FP ve AKP’li iken dün söylediği ile bugün söyledikleri arasındaki çelişkilerle ilgili kendisine tarih tarih bilgi ve belge göndereyim kullanmak ister mi?..
Yine Sayın Başbakan’ın hemen her konuyla ilgili tezat tekil eden sarfettiği söz ler var onlardan birer demet ister mi?..
Veya, bugün AKP’nin Kayseri Milletvekili olan siyasilerin dünki ve bugünki partilerinde kullandıkları bazı ifadeleri yine tam sayfa haberleştirir mi?
Dün RP belediye başkan adayı olarak basının ve Kayserililerin karşısına çıkan Şükrü Karatepe, Mehmet Özhaseki ve Bekir Yıldız’ ın, o gün şimdiki Hilton Oteli’nin yerinin Niyazi Bahçecioğlu’nun başkanlığı döneminde otel için verilmesine malum gerekçelerle karşı çıkmasına rağmen, aynı yere 5 yıldızlı otel yapılmasını sağlamalarını bir tezat olarak görmez mi?..
Veya, Dünya Ortodoks Kiliseleri Birliği Vakfı’nın yöneticisi ve İstanbul Mason Cemiyeti kurucularından bazı kişilerinde ortak olduğu şirkete ihale ilede olsa Başkan Özhaseki’nin eski stat yerini satarak buraya 5 yıldızlı otel yapılmasına vesile olmasına ne dersin?.

Hatta daha geçtiğimiz hafta başında bu kişilerin yapacağı oteli satabileceklerini, yada ortak aradıklarını yine Başkan Özhaseki’nin senin TV programında duyurduğunu hiç garipsemedin mi?.. O zaman 1994’de söylenenler hiç aklına gelmedi mi?. Ordaki “dün ve bugünü” niye görmedin?.
Yine geçtiğimiz ay Başkan Özhaseki tarafından suya %33 zam yapılırken aynı dönemde birbirlerine müteselsil kefil olan bu isimlerin “Allah’ın suyuna bu kadar para mı olur?” dediğini neden hatırlamadın?..
Neden başında bulunduğun televizyon %33’lük o zammı “fiyat ayarlaması” diye masum göstermeye çalıştı?.Bunda gariplik görmez misin?..
Başında bulunduğun televizyonda CHP’nin yarın yapılacak Melikgazi kongresinde iki adayın olmasını “CHP Melikgazi kaynıyor; kongrede sert tartışmaların yapılması bekleniyor” diye verirsinde, AKP’nin iki adaylı il kongresinde herkesin gözleri önünde yaşanan kavga ve tartışmaları neden görmezsin?...
Mustafa Eraslan ile Süleyman Korkmaz arasında bir sıkıntı var mı diye sorgulamaya kalkarsında, Başbakana dahi artık bıkkınlık getiren AKP Kayseri Teşkilatındaki siyasi mücadeleyi neden görmezsin?.. Özhaseki ve Elitaş’ın kongreye bir kaç gün kala Cabat’ı değiştirmek için verdiği mücadeleyi es geçersinde, Eraslan’ la Korkmaz arasında kongrede ayrı düşmelerini illaki bayraklaştırmak istersin?..
Eeee, Sevgili Yusuf Yerli bunları yaptığın için aslında topyekün seni suçlarsak haksızlık etmiş oluruz. Suçlanması gereken başka... Sen görevini yapıyorsun. Son olarak salı günü öğle vakti bir daha söyleneni yapıyorsun “Devam edin; ama beni bulaştırmayın” diyen arkadaşın dediğini yapıyorsun...
Bir cümlede sevgili Mehmet Uğurlu’ya söyleyeyim; “çelişkiden” bahsediyorsun ya; 11 Aralık 2009 tarihli yazını sevmiştim. Pazartesi o yazıyı tekrar yayınlarsan ve yine aynı gün Basın Kulübünde o minval üzre yorum yaparsan çelişkiyi görürsün. Kalın sağlıcakla...

Kayseri Akın Günlük, 16 Ocak 2010

AKP’NİN SESİ YEREL MEDYANIN SALDIRISI


Eras Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Eraslan gazetecilerle bir araya gelince ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eraslan açıklamalarında özellikle iktidar partisi olan AKP’yi eleştirdi. Türkiye’de çok ciddi bir yönetim krizi bulunduğunu ifade eden Mustafa Eraslan, açılıma da değinerek açılımın milletin arasına fitne tohumları ekerek bölücülüğü körüklediğini söyledi. Eraslan ekonomiyi de değerlendirerek, “7 yılı aşkın bir süredir ülkeyi yöneten AKP iktidarı ekonomik açıdan da ülkeyi kaosa sürüklemiştir” dedi.

Mustafa Eraslan’ın iktidara yönelik eleştirileri iktidara yakın gazeteleri rahatsız etti. Üç gazete ve bir televizyonda Mustafa Eraslan’ın daha önce Demokrat Parti’de yer alması, Demokrat Parti’nin Eski genel Başkanı Mehmet Ağar’ın düz ovada siyaset söylemine yaklaşımı ve bugün açılıma yönelik eleştirileri karşılaştırılarak ortak bir tavır sergilendi.
Türk siyasetinin önemli isimlerinden Süleyman Demirel’in sözleri bu küçük gruba ilham olmuş. Küçük derken kelime oyunları ile onlara hakaret ediyor değiliz. 1 televizyon+ 3 gazeteden oluşan bir grup bu. Kayseri’de 20’nin üzerinde gazete ve 5 televizyon olunca haliyle grup küçük kalıyor. Bu gruba net bir şekilde iktidarın sesi radyosu demek mümkün. Siyaseten zarar vermek istedikleri Mustafa Eraslan’ın geçmişte söyledikleri ile bugünkü ifadelerini karşılaştırmaya çalışmışlar ve çelişki bulmuşlar. Kendi gözündeki merteği görmeyen başkasının gözündeki saman çöpüne pek dikkatli bakıyor. Özellikle Kent Haber Gazetesi ve Elif TV bu tavrını eleştiri sınırlarını aşan bir üslupla gösterme yoluna gitti. Çünkü AKP’li yöneticilerden bir talimat geldiği açıkça belliydi.
Oysa, “Dün dündür, bugün bugündür” tefrikası yayınlansa AKP’li yöneticilerle ilgili ansiklopedi olur. Nihayette gömlek çıkarma ve değişim operasyonu var ortada. Çelişkiyse, çelişkinin kralını defalarca gösterdiler. Bu örnekleri artırmak da, detaylandırmak da mümkün.
Örneğin Başbakan Recep Tayip Erdoğan Nisan 1994’te Erciyes’te Refah Partisince düzenlenen Hicret’in yıldönümü kutlamalarında “Bizi birbirimize bağlayan en büyük bağ, İslam kardeşliği bağıdır; bunu yakaladığımız anda işi çözeriz. Gazetenin bir tanesi yazmış ‘Türkiye Türklerindir diye, ahlaksız bu, hayasız” ifadelerini kullanmıştı.
Aynı Erdoğan 10 Mart 2008’de "Bunlar ne yapmak istiyor? Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar, yaptıkları şey bu. Eğer nüfusunuzun azalmasını istemiyorsanız, bir ailenin üç tane çocuğu olmalı" diye konuştu.
“Türkiye Türklerindir” sözünü ahlaksızlık olarak değerlendiren Başbakan Erdoğan “Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar” ifadesini de kullanabiliyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 8 Mart 1995’te “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giremeyeceği kesindir. Bunu Avrupalılar söylemektedir. Avrupa’nın önde gelen bütün politikacıları söylemektedir. Çünkü Avrupa Birliği, bir Hıristiyan Birliğidir” derken, 13 Şubat 2008 tarihinde “Avrupa Birliği Projesi Avrupa ve Türkiye nin ötesinde geniş bir coğrafyanın refah istikrar ve barışını olumlu şekilde etkileyecek bir vizyonu içermektedir" ifadelerini kullanmıştı.
Avrupa Birliğini Hıristiyan Kulübü olarak değerlendiren bakış nasıl 180 derece değişebilir? Tabii ki, Milli Görüş gömleğinin çıkarılmasıyla.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ise 17 Kasım 2006 tarihinde “Abdullah Bey li AKP, seçimlerde daha fazla oy alır” demiş ve Başbakan Erdoğan ile arasına kara kedi girmesine neden olmuştu. Başkan Özhaseki 30 Ocak 2009 tarihinde ise “Başbakanımızı tebrik ediyor, aynı kulvarda siyaset yapmaktan, aynı vizyona sahip olmaktan duyduğum gururu ifade ediyorum” sözleriyle övgüler dizmişti. Recep Tayip Erdoğan’ın yerine Abdullah Gül’ün gelmesi gerektiğini Nokta Dergisine açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin bu sözleri nedeniyle Başbakan’la arası açılmıştı. Başbakan ile ilgili sonraki sözleri nasıl değerlendirilmeli peki. Herhalde Dün dündür, bugün bugündür denilerek.

AKP’NİN SESİ YEREL MEDYANIN SALDIRISI


Eras Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Eraslan gazetecilerle bir araya gelince ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eraslan açıklamalarında özellikle iktidar partisi olan AKP’yi eleştirdi. Türkiye’de çok ciddi bir yönetim krizi bulunduğunu ifade eden Mustafa Eraslan, açılıma da değinerek açılımın milletin arasına fitne tohumları ekerek bölücülüğü körüklediğini söyledi. Eraslan ekonomiyi de değerlendirerek, “7 yılı aşkın bir süredir ülkeyi yöneten AKP iktidarı ekonomik açıdan da ülkeyi kaosa sürüklemiştir” dedi.

Mustafa Eraslan’ın iktidara yönelik eleştirileri iktidara yakın gazeteleri rahatsız etti. Üç gazete ve bir televizyonda Mustafa Eraslan’ın daha önce Demokrat Parti’de yer alması, Demokrat Parti’nin Eski genel Başkanı Mehmet Ağar’ın düz ovada siyaset söylemine yaklaşımı ve bugün açılıma yönelik eleştirileri karşılaştırılarak ortak bir tavır sergilendi.
Türk siyasetinin önemli isimlerinden Süleyman Demirel’in sözleri bu küçük gruba ilham olmuş. Küçük derken kelime oyunları ile onlara hakaret ediyor değiliz. 1 televizyon+ 3 gazeteden oluşan bir grup bu. Kayseri’de 20’nin üzerinde gazete ve 5 televizyon olunca haliyle grup küçük kalıyor. Bu gruba net bir şekilde iktidarın sesi radyosu demek mümkün. Siyaseten zarar vermek istedikleri Mustafa Eraslan’ın geçmişte söyledikleri ile bugünkü ifadelerini karşılaştırmaya çalışmışlar ve çelişki bulmuşlar. Kendi gözündeki merteği görmeyen başkasının gözündeki saman çöpüne pek dikkatli bakıyor. Özellikle Kent Haber Gazetesi ve Elif TV bu tavrını eleştiri sınırlarını aşan bir üslupla gösterme yoluna gitti. Çünkü AKP’li yöneticilerden bir talimat geldiği açıkça belliydi.
Oysa, “Dün dündür, bugün bugündür” tefrikası yayınlansa AKP’li yöneticilerle ilgili ansiklopedi olur. Nihayette gömlek çıkarma ve değişim operasyonu var ortada. Çelişkiyse, çelişkinin kralını defalarca gösterdiler. Bu örnekleri artırmak da, detaylandırmak da mümkün.
Örneğin Başbakan Recep Tayip Erdoğan Nisan 1994’te Erciyes’te Refah Partisince düzenlenen Hicret’in yıldönümü kutlamalarında “Bizi birbirimize bağlayan en büyük bağ, İslam kardeşliği bağıdır; bunu yakaladığımız anda işi çözeriz. Gazetenin bir tanesi yazmış ‘Türkiye Türklerindir diye, ahlaksız bu, hayasız” ifadelerini kullanmıştı.
Aynı Erdoğan 10 Mart 2008’de "Bunlar ne yapmak istiyor? Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar, yaptıkları şey bu. Eğer nüfusunuzun azalmasını istemiyorsanız, bir ailenin üç tane çocuğu olmalı" diye konuştu.
“Türkiye Türklerindir” sözünü ahlaksızlık olarak değerlendiren Başbakan Erdoğan “Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar” ifadesini de kullanabiliyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 8 Mart 1995’te “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giremeyeceği kesindir. Bunu Avrupalılar söylemektedir. Avrupa’nın önde gelen bütün politikacıları söylemektedir. Çünkü Avrupa Birliği, bir Hıristiyan Birliğidir” derken, 13 Şubat 2008 tarihinde “Avrupa Birliği Projesi Avrupa ve Türkiye nin ötesinde geniş bir coğrafyanın refah istikrar ve barışını olumlu şekilde etkileyecek bir vizyonu içermektedir" ifadelerini kullanmıştı.
Avrupa Birliğini Hıristiyan Kulübü olarak değerlendiren bakış nasıl 180 derece değişebilir? Tabii ki, Milli Görüş gömleğinin çıkarılmasıyla.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ise 17 Kasım 2006 tarihinde “Abdullah Bey li AKP, seçimlerde daha fazla oy alır” demiş ve Başbakan Erdoğan ile arasına kara kedi girmesine neden olmuştu. Başkan Özhaseki 30 Ocak 2009 tarihinde ise “Başbakanımızı tebrik ediyor, aynı kulvarda siyaset yapmaktan, aynı vizyona sahip olmaktan duyduğum gururu ifade ediyorum” sözleriyle övgüler dizmişti. Recep Tayip Erdoğan’ın yerine Abdullah Gül’ün gelmesi gerektiğini Nokta Dergisine açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin bu sözleri nedeniyle Başbakan’la arası açılmıştı. Başbakan ile ilgili sonraki sözleri nasıl değerlendirilmeli peki. Herhalde Dün dündür, bugün bugündür denilerek.

AKP’NİN SESİ YEREL MEDYANIN SALDIRISI


Eras Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Eraslan gazetecilerle bir araya gelince ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eraslan açıklamalarında özellikle iktidar partisi olan AKP’yi eleştirdi. Türkiye’de çok ciddi bir yönetim krizi bulunduğunu ifade eden Mustafa Eraslan, açılıma da değinerek açılımın milletin arasına fitne tohumları ekerek bölücülüğü körüklediğini söyledi. Eraslan ekonomiyi de değerlendirerek, “7 yılı aşkın bir süredir ülkeyi yöneten AKP iktidarı ekonomik açıdan da ülkeyi kaosa sürüklemiştir” dedi.

Mustafa Eraslan’ın iktidara yönelik eleştirileri iktidara yakın gazeteleri rahatsız etti. Üç gazete ve bir televizyonda Mustafa Eraslan’ın daha önce Demokrat Parti’de yer alması, Demokrat Parti’nin Eski genel Başkanı Mehmet Ağar’ın düz ovada siyaset söylemine yaklaşımı ve bugün açılıma yönelik eleştirileri karşılaştırılarak ortak bir tavır sergilendi.
Türk siyasetinin önemli isimlerinden Süleyman Demirel’in sözleri bu küçük gruba ilham olmuş. Küçük derken kelime oyunları ile onlara hakaret ediyor değiliz. 1 televizyon+ 3 gazeteden oluşan bir grup bu. Kayseri’de 20’nin üzerinde gazete ve 5 televizyon olunca haliyle grup küçük kalıyor. Bu gruba net bir şekilde iktidarın sesi radyosu demek mümkün. Siyaseten zarar vermek istedikleri Mustafa Eraslan’ın geçmişte söyledikleri ile bugünkü ifadelerini karşılaştırmaya çalışmışlar ve çelişki bulmuşlar. Kendi gözündeki merteği görmeyen başkasının gözündeki saman çöpüne pek dikkatli bakıyor. Özellikle Kent Haber Gazetesi ve Elif TV bu tavrını eleştiri sınırlarını aşan bir üslupla gösterme yoluna gitti. Çünkü AKP’li yöneticilerden bir talimat geldiği açıkça belliydi.
Oysa, “Dün dündür, bugün bugündür” tefrikası yayınlansa AKP’li yöneticilerle ilgili ansiklopedi olur. Nihayette gömlek çıkarma ve değişim operasyonu var ortada. Çelişkiyse, çelişkinin kralını defalarca gösterdiler. Bu örnekleri artırmak da, detaylandırmak da mümkün.
Örneğin Başbakan Recep Tayip Erdoğan Nisan 1994’te Erciyes’te Refah Partisince düzenlenen Hicret’in yıldönümü kutlamalarında “Bizi birbirimize bağlayan en büyük bağ, İslam kardeşliği bağıdır; bunu yakaladığımız anda işi çözeriz. Gazetenin bir tanesi yazmış ‘Türkiye Türklerindir diye, ahlaksız bu, hayasız” ifadelerini kullanmıştı.
Aynı Erdoğan 10 Mart 2008’de "Bunlar ne yapmak istiyor? Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar, yaptıkları şey bu. Eğer nüfusunuzun azalmasını istemiyorsanız, bir ailenin üç tane çocuğu olmalı" diye konuştu.
“Türkiye Türklerindir” sözünü ahlaksızlık olarak değerlendiren Başbakan Erdoğan “Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar” ifadesini de kullanabiliyor.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 8 Mart 1995’te “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giremeyeceği kesindir. Bunu Avrupalılar söylemektedir. Avrupa’nın önde gelen bütün politikacıları söylemektedir. Çünkü Avrupa Birliği, bir Hıristiyan Birliğidir” derken, 13 Şubat 2008 tarihinde “Avrupa Birliği Projesi Avrupa ve Türkiye nin ötesinde geniş bir coğrafyanın refah istikrar ve barışını olumlu şekilde etkileyecek bir vizyonu içermektedir" ifadelerini kullanmıştı.
Avrupa Birliğini Hıristiyan Kulübü olarak değerlendiren bakış nasıl 180 derece değişebilir? Tabii ki, Milli Görüş gömleğinin çıkarılmasıyla.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ise 17 Kasım 2006 tarihinde “Abdullah Bey li AKP, seçimlerde daha fazla oy alır” demiş ve Başbakan Erdoğan ile arasına kara kedi girmesine neden olmuştu. Başkan Özhaseki 30 Ocak 2009 tarihinde ise “Başbakanımızı tebrik ediyor, aynı kulvarda siyaset yapmaktan, aynı vizyona sahip olmaktan duyduğum gururu ifade ediyorum” sözleriyle övgüler dizmişti. Recep Tayip Erdoğan’ın yerine Abdullah Gül’ün gelmesi gerektiğini Nokta Dergisine açıklayan Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin bu sözleri nedeniyle Başbakan’la arası açılmıştı. Başbakan ile ilgili sonraki sözleri nasıl değerlendirilmeli peki. Herhalde Dün dündür, bugün bugündür denilerek.

KULKUOĞLU’DAN ÖZHASEKİ’YE SERT SÖZLER



CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, Özhaseki’nin soruları cevaplamak yerine kaçak yollara sapmayı tercih ettiğini ifade ederek ”Özhaseki istemektedir ki, tüm Kayseri ona methiyeler düzsün, onu pohpohlasın, yağcılıkla davransın. Belki kendisinden ve yönettiği belediyeden menfaatlenenler varsa, öyle davranabilirler” dedi.

Özhaseki’nin, kendisiyle ilgili mesajlarında özel hayatına girdiğini ifade eden Şevki Kulkuoğlu, “belden aşağı vurma“ şeklini doğru bulmadığını söyledi. Bu durumun, onurlu, haysiyetli bir politikacının, sıkışıp, verecek cevap bulamayınca yapmaması gereken bir davranış olduğunu dile getiren Kulkuloğlu, “Bende şimdi onun bana yaptığı gibi; “Özhaseki, yıllarca sıkıntılar çekti, yanlış davrandı ama aile hayatının kutsallığına olan inancı, çok şükür ona doğruyu bulmasında yardımcı oldu“ desem, soruyorum size, bu bana ne kazandırır? Onun için, bu tür davranışları bırakıp, bunları aşıp, bizlere yakışan tarzda siyaset yapmalıyız” dedi.
Kale içi ile ilgili açıklamalarına Başkan Özhaseki’nin “bu arkadaş hep geç kalıyor, biz bu işleri 5 yıldır düşünüyoruz, Kulkuloğlu yanlış yerden başlamış” şeklinde cevaplar verdiğini hatırlatan Kulkuoğlu, “Sen bana akıl vermeyi bırak. Sana tavsiyem, o aklını bana vereceğin ve vermen gereken cevaplar var ya o cevaplara sakla. Doğru 5 yıldır bu Kaleiçi konusunda konuşmuyorum. Çünkü; şurada milletvekili olalı, daha 2 yıl oldu. Yani, o beş yılın eski 3 yılında böyle bir sorumluluğum yoktu. İkincisi, ben senin, bu kadar gaddarca davranacağına, insan haklarını hiçe sayar biçimde haklar konusunu ele alacağına ihtimal vermek istemediğim için, belki yaptığın yanlıştan dönersin, bu sözleşmenin aslını bulursun, bu insanların hakkını zayii etmezsin diye sana prim vermemdendir. Bu olayda bir tek doğru var bu projenin 5 yıl önce ortaya çıktığı. 5 yıl önce Özhaseki bunu kendisi düşünmedi. Bunun kanıtı olacak şahıslar hala hayatta. Özhaseki’ye bu projeyi getiren, projeyi yapmasını isteyen ve hatta yapacak olursa 50 milyon dolar buraya fon aktaracağını söyleyen, hepimizin, tüm Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı, bir çok ülkede hükümetler kurup, deviren, George SOROS’un ve onun Türkiye deki vakfının, 5 yıl önce yöneticisi olan ve şu anda Türkiye’de TV kanalları içerisinde yer alan bir haber kanalının Ankara Büro Şefi olan, İslamist, Sosyalist meşhur gazetecidir. Bu gazeteci, 2003 yılının başından başlayarak yani 6 yıl önce, Kayseri’ye defalarca gelip, Özhaseki’yle görüşmüş, toplantılar yapmıştır. O toplantılarda Özhaseki’nin projeyi sahiplendiğini ve uygulamaya beraberce geçireceklerini , ancak öndeki en büyük engelin, kaleiçine yap-işlet-devret modeliyle dükkanları yapan esnafın olduğunu, bunun da zamanla aşılabileceğinin ortaya çıktığını söylemiştir. Sayın Özhaseki , lütfen Kayseri halkını yanıltmaya, bari bu açığa çıkan “ benim projem “ foyanla son ver. Başkan yine tekrar ediyorum, seni dilediğin televizyon kanalında canlı yayında, Kayseri basınının bu konulara vakıf değerli temsilcileri önünde ve canlı telefon bağlantılarıyla tüm Kayserili hemşerilerimizin de canlı yayına katılabileceği bir ortamda, açık açık, belgeleri ile her konuyu tartışmaya davet ediyorum” diye konuştu.

KULKUOĞLU’DAN ÖZHASEKİ’YE SERT SÖZLER



CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, Özhaseki’nin soruları cevaplamak yerine kaçak yollara sapmayı tercih ettiğini ifade ederek ”Özhaseki istemektedir ki, tüm Kayseri ona methiyeler düzsün, onu pohpohlasın, yağcılıkla davransın. Belki kendisinden ve yönettiği belediyeden menfaatlenenler varsa, öyle davranabilirler” dedi.

Özhaseki’nin, kendisiyle ilgili mesajlarında özel hayatına girdiğini ifade eden Şevki Kulkuoğlu, “belden aşağı vurma“ şeklini doğru bulmadığını söyledi. Bu durumun, onurlu, haysiyetli bir politikacının, sıkışıp, verecek cevap bulamayınca yapmaması gereken bir davranış olduğunu dile getiren Kulkuloğlu, “Bende şimdi onun bana yaptığı gibi; “Özhaseki, yıllarca sıkıntılar çekti, yanlış davrandı ama aile hayatının kutsallığına olan inancı, çok şükür ona doğruyu bulmasında yardımcı oldu“ desem, soruyorum size, bu bana ne kazandırır? Onun için, bu tür davranışları bırakıp, bunları aşıp, bizlere yakışan tarzda siyaset yapmalıyız” dedi.
Kale içi ile ilgili açıklamalarına Başkan Özhaseki’nin “bu arkadaş hep geç kalıyor, biz bu işleri 5 yıldır düşünüyoruz, Kulkuloğlu yanlış yerden başlamış” şeklinde cevaplar verdiğini hatırlatan Kulkuoğlu, “Sen bana akıl vermeyi bırak. Sana tavsiyem, o aklını bana vereceğin ve vermen gereken cevaplar var ya o cevaplara sakla. Doğru 5 yıldır bu Kaleiçi konusunda konuşmuyorum. Çünkü; şurada milletvekili olalı, daha 2 yıl oldu. Yani, o beş yılın eski 3 yılında böyle bir sorumluluğum yoktu. İkincisi, ben senin, bu kadar gaddarca davranacağına, insan haklarını hiçe sayar biçimde haklar konusunu ele alacağına ihtimal vermek istemediğim için, belki yaptığın yanlıştan dönersin, bu sözleşmenin aslını bulursun, bu insanların hakkını zayii etmezsin diye sana prim vermemdendir. Bu olayda bir tek doğru var bu projenin 5 yıl önce ortaya çıktığı. 5 yıl önce Özhaseki bunu kendisi düşünmedi. Bunun kanıtı olacak şahıslar hala hayatta. Özhaseki’ye bu projeyi getiren, projeyi yapmasını isteyen ve hatta yapacak olursa 50 milyon dolar buraya fon aktaracağını söyleyen, hepimizin, tüm Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı, bir çok ülkede hükümetler kurup, deviren, George SOROS’un ve onun Türkiye deki vakfının, 5 yıl önce yöneticisi olan ve şu anda Türkiye’de TV kanalları içerisinde yer alan bir haber kanalının Ankara Büro Şefi olan, İslamist, Sosyalist meşhur gazetecidir. Bu gazeteci, 2003 yılının başından başlayarak yani 6 yıl önce, Kayseri’ye defalarca gelip, Özhaseki’yle görüşmüş, toplantılar yapmıştır. O toplantılarda Özhaseki’nin projeyi sahiplendiğini ve uygulamaya beraberce geçireceklerini , ancak öndeki en büyük engelin, kaleiçine yap-işlet-devret modeliyle dükkanları yapan esnafın olduğunu, bunun da zamanla aşılabileceğinin ortaya çıktığını söylemiştir. Sayın Özhaseki , lütfen Kayseri halkını yanıltmaya, bari bu açığa çıkan “ benim projem “ foyanla son ver. Başkan yine tekrar ediyorum, seni dilediğin televizyon kanalında canlı yayında, Kayseri basınının bu konulara vakıf değerli temsilcileri önünde ve canlı telefon bağlantılarıyla tüm Kayserili hemşerilerimizin de canlı yayına katılabileceği bir ortamda, açık açık, belgeleri ile her konuyu tartışmaya davet ediyorum” diye konuştu.

KULKUOĞLU’DAN ÖZHASEKİ’YE SERT SÖZLER



CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, Özhaseki’nin soruları cevaplamak yerine kaçak yollara sapmayı tercih ettiğini ifade ederek ”Özhaseki istemektedir ki, tüm Kayseri ona methiyeler düzsün, onu pohpohlasın, yağcılıkla davransın. Belki kendisinden ve yönettiği belediyeden menfaatlenenler varsa, öyle davranabilirler” dedi.

Özhaseki’nin, kendisiyle ilgili mesajlarında özel hayatına girdiğini ifade eden Şevki Kulkuoğlu, “belden aşağı vurma“ şeklini doğru bulmadığını söyledi. Bu durumun, onurlu, haysiyetli bir politikacının, sıkışıp, verecek cevap bulamayınca yapmaması gereken bir davranış olduğunu dile getiren Kulkuloğlu, “Bende şimdi onun bana yaptığı gibi; “Özhaseki, yıllarca sıkıntılar çekti, yanlış davrandı ama aile hayatının kutsallığına olan inancı, çok şükür ona doğruyu bulmasında yardımcı oldu“ desem, soruyorum size, bu bana ne kazandırır? Onun için, bu tür davranışları bırakıp, bunları aşıp, bizlere yakışan tarzda siyaset yapmalıyız” dedi.
Kale içi ile ilgili açıklamalarına Başkan Özhaseki’nin “bu arkadaş hep geç kalıyor, biz bu işleri 5 yıldır düşünüyoruz, Kulkuloğlu yanlış yerden başlamış” şeklinde cevaplar verdiğini hatırlatan Kulkuoğlu, “Sen bana akıl vermeyi bırak. Sana tavsiyem, o aklını bana vereceğin ve vermen gereken cevaplar var ya o cevaplara sakla. Doğru 5 yıldır bu Kaleiçi konusunda konuşmuyorum. Çünkü; şurada milletvekili olalı, daha 2 yıl oldu. Yani, o beş yılın eski 3 yılında böyle bir sorumluluğum yoktu. İkincisi, ben senin, bu kadar gaddarca davranacağına, insan haklarını hiçe sayar biçimde haklar konusunu ele alacağına ihtimal vermek istemediğim için, belki yaptığın yanlıştan dönersin, bu sözleşmenin aslını bulursun, bu insanların hakkını zayii etmezsin diye sana prim vermemdendir. Bu olayda bir tek doğru var bu projenin 5 yıl önce ortaya çıktığı. 5 yıl önce Özhaseki bunu kendisi düşünmedi. Bunun kanıtı olacak şahıslar hala hayatta. Özhaseki’ye bu projeyi getiren, projeyi yapmasını isteyen ve hatta yapacak olursa 50 milyon dolar buraya fon aktaracağını söyleyen, hepimizin, tüm Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı, bir çok ülkede hükümetler kurup, deviren, George SOROS’un ve onun Türkiye deki vakfının, 5 yıl önce yöneticisi olan ve şu anda Türkiye’de TV kanalları içerisinde yer alan bir haber kanalının Ankara Büro Şefi olan, İslamist, Sosyalist meşhur gazetecidir. Bu gazeteci, 2003 yılının başından başlayarak yani 6 yıl önce, Kayseri’ye defalarca gelip, Özhaseki’yle görüşmüş, toplantılar yapmıştır. O toplantılarda Özhaseki’nin projeyi sahiplendiğini ve uygulamaya beraberce geçireceklerini , ancak öndeki en büyük engelin, kaleiçine yap-işlet-devret modeliyle dükkanları yapan esnafın olduğunu, bunun da zamanla aşılabileceğinin ortaya çıktığını söylemiştir. Sayın Özhaseki , lütfen Kayseri halkını yanıltmaya, bari bu açığa çıkan “ benim projem “ foyanla son ver. Başkan yine tekrar ediyorum, seni dilediğin televizyon kanalında canlı yayında, Kayseri basınının bu konulara vakıf değerli temsilcileri önünde ve canlı telefon bağlantılarıyla tüm Kayserili hemşerilerimizin de canlı yayına katılabileceği bir ortamda, açık açık, belgeleri ile her konuyu tartışmaya davet ediyorum” diye konuştu.

KOMİSYONCULAR TEPKİLİ



Yüksel Tavşan, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu nda görüşülüp, alt komisyona havale edilen Hal Yasa Tasarısı nın marketleri tekel haline getireceğini savundu.

Tavşan, Bu yasayla haller tamamen ortadan kalkacak. Üretici meyve ve sebzeyi istediği kişiye, direkt satabilecek. Yani haller devre dışı kalacak. İlk bakışta bu tasarı üretici ve tüketici için çok iyi gibi görülüyor ama gerçek öyle değil. Bu tasarı kanunlaşırsa marketler büyük bir tekel oluşturur. Bu tasarı tamamen marketler için hazırlanmış. Marketler, üreticiden malını istediği fiyata satın alır, istediği gibi de fiyatlandırır. Kaybeden sadece üretici olur dedi.
Yüksel Tavşan, yeni tasarıda hal komisyonunun yüzde 8 den yüzde 6 ya düşürülerek piyasaya ucuzluk getirilmesi amacının da doğru olmadığını belirterek, Fiyat artışları o kadar fazla ki, yüzde 8 den 6 ya düşürsen ne olur? Hal esnafı biterse, küçük üretici de biter. Marketler meyve ve sebzenin bir bölümünü ithal etme yoluna giderse, bu da çiftçimizi bitirir. Fiyatları biz belirlemiyoruz. Biz ürünü pazarlıyor, müşteri buluyoruz diye konuştu.

KOMİSYONCULAR TEPKİLİ



Yüksel Tavşan, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu nda görüşülüp, alt komisyona havale edilen Hal Yasa Tasarısı nın marketleri tekel haline getireceğini savundu.

Tavşan, Bu yasayla haller tamamen ortadan kalkacak. Üretici meyve ve sebzeyi istediği kişiye, direkt satabilecek. Yani haller devre dışı kalacak. İlk bakışta bu tasarı üretici ve tüketici için çok iyi gibi görülüyor ama gerçek öyle değil. Bu tasarı kanunlaşırsa marketler büyük bir tekel oluşturur. Bu tasarı tamamen marketler için hazırlanmış. Marketler, üreticiden malını istediği fiyata satın alır, istediği gibi de fiyatlandırır. Kaybeden sadece üretici olur dedi.
Yüksel Tavşan, yeni tasarıda hal komisyonunun yüzde 8 den yüzde 6 ya düşürülerek piyasaya ucuzluk getirilmesi amacının da doğru olmadığını belirterek, Fiyat artışları o kadar fazla ki, yüzde 8 den 6 ya düşürsen ne olur? Hal esnafı biterse, küçük üretici de biter. Marketler meyve ve sebzenin bir bölümünü ithal etme yoluna giderse, bu da çiftçimizi bitirir. Fiyatları biz belirlemiyoruz. Biz ürünü pazarlıyor, müşteri buluyoruz diye konuştu.

KOMİSYONCULAR TEPKİLİ



Yüksel Tavşan, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu nda görüşülüp, alt komisyona havale edilen Hal Yasa Tasarısı nın marketleri tekel haline getireceğini savundu.

Tavşan, Bu yasayla haller tamamen ortadan kalkacak. Üretici meyve ve sebzeyi istediği kişiye, direkt satabilecek. Yani haller devre dışı kalacak. İlk bakışta bu tasarı üretici ve tüketici için çok iyi gibi görülüyor ama gerçek öyle değil. Bu tasarı kanunlaşırsa marketler büyük bir tekel oluşturur. Bu tasarı tamamen marketler için hazırlanmış. Marketler, üreticiden malını istediği fiyata satın alır, istediği gibi de fiyatlandırır. Kaybeden sadece üretici olur dedi.
Yüksel Tavşan, yeni tasarıda hal komisyonunun yüzde 8 den yüzde 6 ya düşürülerek piyasaya ucuzluk getirilmesi amacının da doğru olmadığını belirterek, Fiyat artışları o kadar fazla ki, yüzde 8 den 6 ya düşürsen ne olur? Hal esnafı biterse, küçük üretici de biter. Marketler meyve ve sebzenin bir bölümünü ithal etme yoluna giderse, bu da çiftçimizi bitirir. Fiyatları biz belirlemiyoruz. Biz ürünü pazarlıyor, müşteri buluyoruz diye konuştu.

KOMİSYONCULAR TEPKİLİ



Yüksel Tavşan, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu nda görüşülüp, alt komisyona havale edilen Hal Yasa Tasarısı nın marketleri tekel haline getireceğini savundu.

Tavşan, Bu yasayla haller tamamen ortadan kalkacak. Üretici meyve ve sebzeyi istediği kişiye, direkt satabilecek. Yani haller devre dışı kalacak. İlk bakışta bu tasarı üretici ve tüketici için çok iyi gibi görülüyor ama gerçek öyle değil. Bu tasarı kanunlaşırsa marketler büyük bir tekel oluşturur. Bu tasarı tamamen marketler için hazırlanmış. Marketler, üreticiden malını istediği fiyata satın alır, istediği gibi de fiyatlandırır. Kaybeden sadece üretici olur dedi.
Yüksel Tavşan, yeni tasarıda hal komisyonunun yüzde 8 den yüzde 6 ya düşürülerek piyasaya ucuzluk getirilmesi amacının da doğru olmadığını belirterek, Fiyat artışları o kadar fazla ki, yüzde 8 den 6 ya düşürsen ne olur? Hal esnafı biterse, küçük üretici de biter. Marketler meyve ve sebzenin bir bölümünü ithal etme yoluna giderse, bu da çiftçimizi bitirir. Fiyatları biz belirlemiyoruz. Biz ürünü pazarlıyor, müşteri buluyoruz diye konuştu.

KOMİSYONCULAR TEPKİLİ



Yüksel Tavşan, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu nda görüşülüp, alt komisyona havale edilen Hal Yasa Tasarısı nın marketleri tekel haline getireceğini savundu.

Tavşan, Bu yasayla haller tamamen ortadan kalkacak. Üretici meyve ve sebzeyi istediği kişiye, direkt satabilecek. Yani haller devre dışı kalacak. İlk bakışta bu tasarı üretici ve tüketici için çok iyi gibi görülüyor ama gerçek öyle değil. Bu tasarı kanunlaşırsa marketler büyük bir tekel oluşturur. Bu tasarı tamamen marketler için hazırlanmış. Marketler, üreticiden malını istediği fiyata satın alır, istediği gibi de fiyatlandırır. Kaybeden sadece üretici olur dedi.
Yüksel Tavşan, yeni tasarıda hal komisyonunun yüzde 8 den yüzde 6 ya düşürülerek piyasaya ucuzluk getirilmesi amacının da doğru olmadığını belirterek, Fiyat artışları o kadar fazla ki, yüzde 8 den 6 ya düşürsen ne olur? Hal esnafı biterse, küçük üretici de biter. Marketler meyve ve sebzenin bir bölümünü ithal etme yoluna giderse, bu da çiftçimizi bitirir. Fiyatları biz belirlemiyoruz. Biz ürünü pazarlıyor, müşteri buluyoruz diye konuştu.

KOMİSYONCULAR TEPKİLİ



Yüksel Tavşan, TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu nda görüşülüp, alt komisyona havale edilen Hal Yasa Tasarısı nın marketleri tekel haline getireceğini savundu.

Tavşan, Bu yasayla haller tamamen ortadan kalkacak. Üretici meyve ve sebzeyi istediği kişiye, direkt satabilecek. Yani haller devre dışı kalacak. İlk bakışta bu tasarı üretici ve tüketici için çok iyi gibi görülüyor ama gerçek öyle değil. Bu tasarı kanunlaşırsa marketler büyük bir tekel oluşturur. Bu tasarı tamamen marketler için hazırlanmış. Marketler, üreticiden malını istediği fiyata satın alır, istediği gibi de fiyatlandırır. Kaybeden sadece üretici olur dedi.
Yüksel Tavşan, yeni tasarıda hal komisyonunun yüzde 8 den yüzde 6 ya düşürülerek piyasaya ucuzluk getirilmesi amacının da doğru olmadığını belirterek, Fiyat artışları o kadar fazla ki, yüzde 8 den 6 ya düşürsen ne olur? Hal esnafı biterse, küçük üretici de biter. Marketler meyve ve sebzenin bir bölümünü ithal etme yoluna giderse, bu da çiftçimizi bitirir. Fiyatları biz belirlemiyoruz. Biz ürünü pazarlıyor, müşteri buluyoruz diye konuştu.

İKTİDARA PROTESTO


Cumhuriyet meydanında bir araya gelerek hükümetin politikalarını ve yapılan son zamları protesto eden Kesk üyeleri 17 ocak’ta Cumhuriyet meydanında miting yapacaklar.

Türk İş, Haber İş, Tümtis- DİSK, Genel İş, Tekstil İş KESK, Eğitim Sen, SES, BES, Tüm Bel Sen, BTS, Tarım Orman Sen ve Eğit Der adına basın açıklaması yapan Kesk dönem sözcüsü Orhan Karakaya, “Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor” dedi.
Karakaya, “Biz bu iktidardan bir medet ummuyoruz! Çünkü biliyoruz ki, IMF, Dünya Bankası, çokuluslu tekeller ve onların politikalarını uygulayıp bize yoksulluğu ve esareti dayatan AKP iktidarı, sorunlarımıza çözüm bulamaz. AKP ancak sermayenin yarasına merhem bulabilir ve yaptığı şey de tamamen bundan ibarettir. AKP bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı "teslimiyetçi" tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet etmiştir. AKP er geç toplumun gerçeğiyle yüzleşecek ve halka yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir. 17 Ocak Pazar günü saat 14:00 de Tekel işçileriyle Dayanışmak, temel tüketim maddelerine yapılan zamları ve asgari ücretliye, memura, emekliye yapılan komik zamları protesto etmek üzere Kayseri Meydanında yani burada olacağız. Tüm yurttaşlarımızı, işçilerimizi, işsizlerimizi, gençlerimizi, kadınlarımızı, küçük esnafımızı buraya bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

İKTİDARA PROTESTO


Cumhuriyet meydanında bir araya gelerek hükümetin politikalarını ve yapılan son zamları protesto eden Kesk üyeleri 17 ocak’ta Cumhuriyet meydanında miting yapacaklar.

Türk İş, Haber İş, Tümtis- DİSK, Genel İş, Tekstil İş KESK, Eğitim Sen, SES, BES, Tüm Bel Sen, BTS, Tarım Orman Sen ve Eğit Der adına basın açıklaması yapan Kesk dönem sözcüsü Orhan Karakaya, “Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor” dedi.
Karakaya, “Biz bu iktidardan bir medet ummuyoruz! Çünkü biliyoruz ki, IMF, Dünya Bankası, çokuluslu tekeller ve onların politikalarını uygulayıp bize yoksulluğu ve esareti dayatan AKP iktidarı, sorunlarımıza çözüm bulamaz. AKP ancak sermayenin yarasına merhem bulabilir ve yaptığı şey de tamamen bundan ibarettir. AKP bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı "teslimiyetçi" tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet etmiştir. AKP er geç toplumun gerçeğiyle yüzleşecek ve halka yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir. 17 Ocak Pazar günü saat 14:00 de Tekel işçileriyle Dayanışmak, temel tüketim maddelerine yapılan zamları ve asgari ücretliye, memura, emekliye yapılan komik zamları protesto etmek üzere Kayseri Meydanında yani burada olacağız. Tüm yurttaşlarımızı, işçilerimizi, işsizlerimizi, gençlerimizi, kadınlarımızı, küçük esnafımızı buraya bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

İKTİDARA PROTESTO


Cumhuriyet meydanında bir araya gelerek hükümetin politikalarını ve yapılan son zamları protesto eden Kesk üyeleri 17 ocak’ta Cumhuriyet meydanında miting yapacaklar.

Türk İş, Haber İş, Tümtis- DİSK, Genel İş, Tekstil İş KESK, Eğitim Sen, SES, BES, Tüm Bel Sen, BTS, Tarım Orman Sen ve Eğit Der adına basın açıklaması yapan Kesk dönem sözcüsü Orhan Karakaya, “Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor” dedi.
Karakaya, “Biz bu iktidardan bir medet ummuyoruz! Çünkü biliyoruz ki, IMF, Dünya Bankası, çokuluslu tekeller ve onların politikalarını uygulayıp bize yoksulluğu ve esareti dayatan AKP iktidarı, sorunlarımıza çözüm bulamaz. AKP ancak sermayenin yarasına merhem bulabilir ve yaptığı şey de tamamen bundan ibarettir. AKP bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı "teslimiyetçi" tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet etmiştir. AKP er geç toplumun gerçeğiyle yüzleşecek ve halka yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir. 17 Ocak Pazar günü saat 14:00 de Tekel işçileriyle Dayanışmak, temel tüketim maddelerine yapılan zamları ve asgari ücretliye, memura, emekliye yapılan komik zamları protesto etmek üzere Kayseri Meydanında yani burada olacağız. Tüm yurttaşlarımızı, işçilerimizi, işsizlerimizi, gençlerimizi, kadınlarımızı, küçük esnafımızı buraya bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

İKTİDARA PROTESTO


Cumhuriyet meydanında bir araya gelerek hükümetin politikalarını ve yapılan son zamları protesto eden Kesk üyeleri 17 ocak’ta Cumhuriyet meydanında miting yapacaklar.

Türk İş, Haber İş, Tümtis- DİSK, Genel İş, Tekstil İş KESK, Eğitim Sen, SES, BES, Tüm Bel Sen, BTS, Tarım Orman Sen ve Eğit Der adına basın açıklaması yapan Kesk dönem sözcüsü Orhan Karakaya, “Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor” dedi.
Karakaya, “Biz bu iktidardan bir medet ummuyoruz! Çünkü biliyoruz ki, IMF, Dünya Bankası, çokuluslu tekeller ve onların politikalarını uygulayıp bize yoksulluğu ve esareti dayatan AKP iktidarı, sorunlarımıza çözüm bulamaz. AKP ancak sermayenin yarasına merhem bulabilir ve yaptığı şey de tamamen bundan ibarettir. AKP bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı "teslimiyetçi" tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet etmiştir. AKP er geç toplumun gerçeğiyle yüzleşecek ve halka yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir. 17 Ocak Pazar günü saat 14:00 de Tekel işçileriyle Dayanışmak, temel tüketim maddelerine yapılan zamları ve asgari ücretliye, memura, emekliye yapılan komik zamları protesto etmek üzere Kayseri Meydanında yani burada olacağız. Tüm yurttaşlarımızı, işçilerimizi, işsizlerimizi, gençlerimizi, kadınlarımızı, küçük esnafımızı buraya bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

İKTİDARA PROTESTO


Cumhuriyet meydanında bir araya gelerek hükümetin politikalarını ve yapılan son zamları protesto eden Kesk üyeleri 17 ocak’ta Cumhuriyet meydanında miting yapacaklar.

Türk İş, Haber İş, Tümtis- DİSK, Genel İş, Tekstil İş KESK, Eğitim Sen, SES, BES, Tüm Bel Sen, BTS, Tarım Orman Sen ve Eğit Der adına basın açıklaması yapan Kesk dönem sözcüsü Orhan Karakaya, “Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor” dedi.
Karakaya, “Biz bu iktidardan bir medet ummuyoruz! Çünkü biliyoruz ki, IMF, Dünya Bankası, çokuluslu tekeller ve onların politikalarını uygulayıp bize yoksulluğu ve esareti dayatan AKP iktidarı, sorunlarımıza çözüm bulamaz. AKP ancak sermayenin yarasına merhem bulabilir ve yaptığı şey de tamamen bundan ibarettir. AKP bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı "teslimiyetçi" tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet etmiştir. AKP er geç toplumun gerçeğiyle yüzleşecek ve halka yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir. 17 Ocak Pazar günü saat 14:00 de Tekel işçileriyle Dayanışmak, temel tüketim maddelerine yapılan zamları ve asgari ücretliye, memura, emekliye yapılan komik zamları protesto etmek üzere Kayseri Meydanında yani burada olacağız. Tüm yurttaşlarımızı, işçilerimizi, işsizlerimizi, gençlerimizi, kadınlarımızı, küçük esnafımızı buraya bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

İKTİDARA PROTESTO


Cumhuriyet meydanında bir araya gelerek hükümetin politikalarını ve yapılan son zamları protesto eden Kesk üyeleri 17 ocak’ta Cumhuriyet meydanında miting yapacaklar.

Türk İş, Haber İş, Tümtis- DİSK, Genel İş, Tekstil İş KESK, Eğitim Sen, SES, BES, Tüm Bel Sen, BTS, Tarım Orman Sen ve Eğit Der adına basın açıklaması yapan Kesk dönem sözcüsü Orhan Karakaya, “Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor” dedi.
Karakaya, “Biz bu iktidardan bir medet ummuyoruz! Çünkü biliyoruz ki, IMF, Dünya Bankası, çokuluslu tekeller ve onların politikalarını uygulayıp bize yoksulluğu ve esareti dayatan AKP iktidarı, sorunlarımıza çözüm bulamaz. AKP ancak sermayenin yarasına merhem bulabilir ve yaptığı şey de tamamen bundan ibarettir. AKP bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı "teslimiyetçi" tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet etmiştir. AKP er geç toplumun gerçeğiyle yüzleşecek ve halka yaptıklarının hesabını mutlaka verecektir. 17 Ocak Pazar günü saat 14:00 de Tekel işçileriyle Dayanışmak, temel tüketim maddelerine yapılan zamları ve asgari ücretliye, memura, emekliye yapılan komik zamları protesto etmek üzere Kayseri Meydanında yani burada olacağız. Tüm yurttaşlarımızı, işçilerimizi, işsizlerimizi, gençlerimizi, kadınlarımızı, küçük esnafımızı buraya bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

MEMURLAR MAAŞ BORDROLARINI YAKTI



Türkiye Kamu-Sen e üye memurlar, Cumhuriyet Meydanı nda Mimarsinan Parkı önünde toplanarak maaşlarına yapılan zamları yetersiz bularak protesto etti.

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Muammer Öner, yaptığı konuşmada ücretlere yapılan zamların yetersiz olduğunu, 2010 yılının memurlar için çok zor geçeceğinin belli olduğunu ifade etti.
AKP nin 7 yıllık iktidarı döneminde gelir dağılımı dengesinin büsbütün bozulduğunu, orta sınıfın eridiğini, ülkenin kaymağını yiyen bir yiyici sınıfın türediğini savunan Öner, şunları söyledi:
Memura reva görülen yıllık maaş artışı yüzde 2,5+2,5 şeklinde iken, daha yılın başında iğneden ipliğe her şeye en az yüzde 15 zam yapılmıştır. (Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar) demiş atalarımız. Halbuki AK Parti döneminde zengin daha zengin olmuş, fakir daha yoksul hale gelmiştir. Özelleştirme yoluyla milletin malı peşkeş çekilmiştir. Ekonomik krizin faturası dar ve sabit gelirliye kesilmiştir. Vatandaş patlama noktasına gelmiştir.
Öner in konuşmasından sonra memurlar ellerindeki maaş bordrolarını yakarak yapılan zamları protesto etti.

MEMURLAR MAAŞ BORDROLARINI YAKTI



Türkiye Kamu-Sen e üye memurlar, Cumhuriyet Meydanı nda Mimarsinan Parkı önünde toplanarak maaşlarına yapılan zamları yetersiz bularak protesto etti.

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Muammer Öner, yaptığı konuşmada ücretlere yapılan zamların yetersiz olduğunu, 2010 yılının memurlar için çok zor geçeceğinin belli olduğunu ifade etti.
AKP nin 7 yıllık iktidarı döneminde gelir dağılımı dengesinin büsbütün bozulduğunu, orta sınıfın eridiğini, ülkenin kaymağını yiyen bir yiyici sınıfın türediğini savunan Öner, şunları söyledi:
Memura reva görülen yıllık maaş artışı yüzde 2,5+2,5 şeklinde iken, daha yılın başında iğneden ipliğe her şeye en az yüzde 15 zam yapılmıştır. (Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar) demiş atalarımız. Halbuki AK Parti döneminde zengin daha zengin olmuş, fakir daha yoksul hale gelmiştir. Özelleştirme yoluyla milletin malı peşkeş çekilmiştir. Ekonomik krizin faturası dar ve sabit gelirliye kesilmiştir. Vatandaş patlama noktasına gelmiştir.
Öner in konuşmasından sonra memurlar ellerindeki maaş bordrolarını yakarak yapılan zamları protesto etti.

MEMURLAR MAAŞ BORDROLARINI YAKTI



Türkiye Kamu-Sen e üye memurlar, Cumhuriyet Meydanı nda Mimarsinan Parkı önünde toplanarak maaşlarına yapılan zamları yetersiz bularak protesto etti.

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Muammer Öner, yaptığı konuşmada ücretlere yapılan zamların yetersiz olduğunu, 2010 yılının memurlar için çok zor geçeceğinin belli olduğunu ifade etti.
AKP nin 7 yıllık iktidarı döneminde gelir dağılımı dengesinin büsbütün bozulduğunu, orta sınıfın eridiğini, ülkenin kaymağını yiyen bir yiyici sınıfın türediğini savunan Öner, şunları söyledi:
Memura reva görülen yıllık maaş artışı yüzde 2,5+2,5 şeklinde iken, daha yılın başında iğneden ipliğe her şeye en az yüzde 15 zam yapılmıştır. (Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar) demiş atalarımız. Halbuki AK Parti döneminde zengin daha zengin olmuş, fakir daha yoksul hale gelmiştir. Özelleştirme yoluyla milletin malı peşkeş çekilmiştir. Ekonomik krizin faturası dar ve sabit gelirliye kesilmiştir. Vatandaş patlama noktasına gelmiştir.
Öner in konuşmasından sonra memurlar ellerindeki maaş bordrolarını yakarak yapılan zamları protesto etti.

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...