Sayfalar

18 Ocak 2010 Pazartesi

Veli Altınkaya'nın yazısı:KAMU DENETÇİSİ GAZETECİ VE DEMOKRASİ


Gazeteciler arasındaki karşılıklı atışmaya pek sıcak bakmam. Elbette başkalarını rahatlıkla eleştiren gazeteciler de eleştirilebilmelidir. Hemde birbirleri tarafından. Bir çok meslekte insanlar birbirlerini alenen eleştiremez. Ama bizim meslekte kendimize yönelik eleştiriler zaman zaman çok sert, hatta acımasız olabiliyor. Bu yerelde de böyle, yaygın medyada da...

Bir kaç gündür, bu sütunda ben de Yusuf Yerli’ye, O’ nun yayıncılık ve habercilik anlayışına eleştirilerde bulunuyorum.
Daha öncede ifade ettim; Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, hatta bir zamanların dokunulmazları genelkurmay başkanlarının rahatlıkla eleştirildiği günümüzde elbette medya patronları da, ortakları da, gazeteciler de eleştirilebilir...
Ama bunu yaparken insaf ve izan ölçüsünü elden kaçırmamak gerek. Zorlamadan doğaşlama yapmak gerek bunu. Bir hesap adına değil; hak ölçüsüyle yeri geldiği için yapmak gerek...
Gazeteciler eğer patronları varsa elbette onların dengelerini gözetirler. Ben gözetmem diyen insan çok azdır. Bunu yaparkende yine gazeteciliğin doğasında var olan kamu denetçiliği, iktidarı, gerektiği zamanda muhalefeti sorgulama görevinin asla unutulmaması gerek. Gazeteci, muhalefetten çok, gücü elinde bulunduran, hizmete memur olan iktidardakileri, vaadleri itibariyle sorgulayan, taahhüdlerini yerine getirip getirmediğinin hesabını isteyen kişi olmalıdır.
Yusuf, dünkü yazısında benim TRT’den “kovulduğumu” yazmış. Bundan dolayı da hiçbir dahli olmadığı halde Başkan Özhaseki’ye yüklendiğimi belirtmiş...
Eğer Yusuf gerçekten benim bir kamu kuruluşu olan TRT’deki 22 yıllık görevimden alınışımı (ki bu süreci en iyi O biliyor) bir kovulma olarak görüyorsa o zaman basın özgürlüğünden nasıl dem vurabiliyor. Nasıl iktidar kadrolaşmasını göremiyor; görmezden geliyor. TRT olayı ile ilgili Özhaseki Başkanın bir ilişkisi olsun, yada olmasın O’na kırıldığım doğrudur. Sadece O’na değil Bekir Başkan’a da kırıldım. Bu iki isim dışında diğer AKP’lilerin hiçbirine kırgın değilim...
Bir gazetecinin, bir başka gazetecinin 22 yıllık görevine (yapamadığı için değil) tamamen siyasi takdirle son verilmesini savunmasını anlamıyorum. Burdan net olarak söyleyelim ki ben o konuyu kapattım...
Yıllardır Özhaseki Başkan’a Kayseri’deki en yakın gazeteci olarak O’nu yeri geldiği zaman yaptığı güzel çalışmalar nedeniyle takdir etmiş, yeri geldiği zamanda kendime has yumşak bir üslupla eleştirmiş biriyim. Bugün de yaptığı güzel şeyleri takdir eden, yanlış gördüklerimi de eleştiren biriyim.
Aslında Yusuf, kötü bir arkadaş değil. Ama belliki yıllar sonra döndüğü mesleğimizde “İsbat-ı vucud” etmek istiyor. Yeni çıkarttığı gazetesini duyurmak istiyor. Bu şehirde artık bende varım demeye getiriyor. Bu şehir büyük hepimiz var olup işimizi yapmaya çalışalım. Ama, bunu yaparken hak üzre yapalım, hakkaniyetten asla ayrılmayalım. Birbirimizi eleştirelim; ama; asla çirkinleştirmeyelim. Asla belden aşağı vurmayalım; asla, zan ile hükmetmeyelim; asla birbirimizin yüzüne bakamayacak noktaya getirmeyelim tartışmayı.
İktidarda olanlar daha fazla eleştiriye tahammüllü olmalıdır. Zira, demokrasi bir tahammül rejimidir. Basında sahabinin sesi değilse demokrasiler de bağımsız, bağlantısız ve güçlü olur. Güçlü basın, güçlü toplum iradesi demektir.

Veli Altınkaya'nın yazısı:KAMU DENETÇİSİ GAZETECİ VE DEMOKRASİ


Gazeteciler arasındaki karşılıklı atışmaya pek sıcak bakmam. Elbette başkalarını rahatlıkla eleştiren gazeteciler de eleştirilebilmelidir. Hemde birbirleri tarafından. Bir çok meslekte insanlar birbirlerini alenen eleştiremez. Ama bizim meslekte kendimize yönelik eleştiriler zaman zaman çok sert, hatta acımasız olabiliyor. Bu yerelde de böyle, yaygın medyada da...

Bir kaç gündür, bu sütunda ben de Yusuf Yerli’ye, O’ nun yayıncılık ve habercilik anlayışına eleştirilerde bulunuyorum.
Daha öncede ifade ettim; Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, hatta bir zamanların dokunulmazları genelkurmay başkanlarının rahatlıkla eleştirildiği günümüzde elbette medya patronları da, ortakları da, gazeteciler de eleştirilebilir...
Ama bunu yaparken insaf ve izan ölçüsünü elden kaçırmamak gerek. Zorlamadan doğaşlama yapmak gerek bunu. Bir hesap adına değil; hak ölçüsüyle yeri geldiği için yapmak gerek...
Gazeteciler eğer patronları varsa elbette onların dengelerini gözetirler. Ben gözetmem diyen insan çok azdır. Bunu yaparkende yine gazeteciliğin doğasında var olan kamu denetçiliği, iktidarı, gerektiği zamanda muhalefeti sorgulama görevinin asla unutulmaması gerek. Gazeteci, muhalefetten çok, gücü elinde bulunduran, hizmete memur olan iktidardakileri, vaadleri itibariyle sorgulayan, taahhüdlerini yerine getirip getirmediğinin hesabını isteyen kişi olmalıdır.
Yusuf, dünkü yazısında benim TRT’den “kovulduğumu” yazmış. Bundan dolayı da hiçbir dahli olmadığı halde Başkan Özhaseki’ye yüklendiğimi belirtmiş...
Eğer Yusuf gerçekten benim bir kamu kuruluşu olan TRT’deki 22 yıllık görevimden alınışımı (ki bu süreci en iyi O biliyor) bir kovulma olarak görüyorsa o zaman basın özgürlüğünden nasıl dem vurabiliyor. Nasıl iktidar kadrolaşmasını göremiyor; görmezden geliyor. TRT olayı ile ilgili Özhaseki Başkanın bir ilişkisi olsun, yada olmasın O’na kırıldığım doğrudur. Sadece O’na değil Bekir Başkan’a da kırıldım. Bu iki isim dışında diğer AKP’lilerin hiçbirine kırgın değilim...
Bir gazetecinin, bir başka gazetecinin 22 yıllık görevine (yapamadığı için değil) tamamen siyasi takdirle son verilmesini savunmasını anlamıyorum. Burdan net olarak söyleyelim ki ben o konuyu kapattım...
Yıllardır Özhaseki Başkan’a Kayseri’deki en yakın gazeteci olarak O’nu yeri geldiği zaman yaptığı güzel çalışmalar nedeniyle takdir etmiş, yeri geldiği zamanda kendime has yumşak bir üslupla eleştirmiş biriyim. Bugün de yaptığı güzel şeyleri takdir eden, yanlış gördüklerimi de eleştiren biriyim.
Aslında Yusuf, kötü bir arkadaş değil. Ama belliki yıllar sonra döndüğü mesleğimizde “İsbat-ı vucud” etmek istiyor. Yeni çıkarttığı gazetesini duyurmak istiyor. Bu şehirde artık bende varım demeye getiriyor. Bu şehir büyük hepimiz var olup işimizi yapmaya çalışalım. Ama, bunu yaparken hak üzre yapalım, hakkaniyetten asla ayrılmayalım. Birbirimizi eleştirelim; ama; asla çirkinleştirmeyelim. Asla belden aşağı vurmayalım; asla, zan ile hükmetmeyelim; asla birbirimizin yüzüne bakamayacak noktaya getirmeyelim tartışmayı.
İktidarda olanlar daha fazla eleştiriye tahammüllü olmalıdır. Zira, demokrasi bir tahammül rejimidir. Basında sahabinin sesi değilse demokrasiler de bağımsız, bağlantısız ve güçlü olur. Güçlü basın, güçlü toplum iradesi demektir.

Veli Altınkaya'nın yazısı:KAMU DENETÇİSİ GAZETECİ VE DEMOKRASİ


Gazeteciler arasındaki karşılıklı atışmaya pek sıcak bakmam. Elbette başkalarını rahatlıkla eleştiren gazeteciler de eleştirilebilmelidir. Hemde birbirleri tarafından. Bir çok meslekte insanlar birbirlerini alenen eleştiremez. Ama bizim meslekte kendimize yönelik eleştiriler zaman zaman çok sert, hatta acımasız olabiliyor. Bu yerelde de böyle, yaygın medyada da...

Bir kaç gündür, bu sütunda ben de Yusuf Yerli’ye, O’ nun yayıncılık ve habercilik anlayışına eleştirilerde bulunuyorum.
Daha öncede ifade ettim; Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, hatta bir zamanların dokunulmazları genelkurmay başkanlarının rahatlıkla eleştirildiği günümüzde elbette medya patronları da, ortakları da, gazeteciler de eleştirilebilir...
Ama bunu yaparken insaf ve izan ölçüsünü elden kaçırmamak gerek. Zorlamadan doğaşlama yapmak gerek bunu. Bir hesap adına değil; hak ölçüsüyle yeri geldiği için yapmak gerek...
Gazeteciler eğer patronları varsa elbette onların dengelerini gözetirler. Ben gözetmem diyen insan çok azdır. Bunu yaparkende yine gazeteciliğin doğasında var olan kamu denetçiliği, iktidarı, gerektiği zamanda muhalefeti sorgulama görevinin asla unutulmaması gerek. Gazeteci, muhalefetten çok, gücü elinde bulunduran, hizmete memur olan iktidardakileri, vaadleri itibariyle sorgulayan, taahhüdlerini yerine getirip getirmediğinin hesabını isteyen kişi olmalıdır.
Yusuf, dünkü yazısında benim TRT’den “kovulduğumu” yazmış. Bundan dolayı da hiçbir dahli olmadığı halde Başkan Özhaseki’ye yüklendiğimi belirtmiş...
Eğer Yusuf gerçekten benim bir kamu kuruluşu olan TRT’deki 22 yıllık görevimden alınışımı (ki bu süreci en iyi O biliyor) bir kovulma olarak görüyorsa o zaman basın özgürlüğünden nasıl dem vurabiliyor. Nasıl iktidar kadrolaşmasını göremiyor; görmezden geliyor. TRT olayı ile ilgili Özhaseki Başkanın bir ilişkisi olsun, yada olmasın O’na kırıldığım doğrudur. Sadece O’na değil Bekir Başkan’a da kırıldım. Bu iki isim dışında diğer AKP’lilerin hiçbirine kırgın değilim...
Bir gazetecinin, bir başka gazetecinin 22 yıllık görevine (yapamadığı için değil) tamamen siyasi takdirle son verilmesini savunmasını anlamıyorum. Burdan net olarak söyleyelim ki ben o konuyu kapattım...
Yıllardır Özhaseki Başkan’a Kayseri’deki en yakın gazeteci olarak O’nu yeri geldiği zaman yaptığı güzel çalışmalar nedeniyle takdir etmiş, yeri geldiği zamanda kendime has yumşak bir üslupla eleştirmiş biriyim. Bugün de yaptığı güzel şeyleri takdir eden, yanlış gördüklerimi de eleştiren biriyim.
Aslında Yusuf, kötü bir arkadaş değil. Ama belliki yıllar sonra döndüğü mesleğimizde “İsbat-ı vucud” etmek istiyor. Yeni çıkarttığı gazetesini duyurmak istiyor. Bu şehirde artık bende varım demeye getiriyor. Bu şehir büyük hepimiz var olup işimizi yapmaya çalışalım. Ama, bunu yaparken hak üzre yapalım, hakkaniyetten asla ayrılmayalım. Birbirimizi eleştirelim; ama; asla çirkinleştirmeyelim. Asla belden aşağı vurmayalım; asla, zan ile hükmetmeyelim; asla birbirimizin yüzüne bakamayacak noktaya getirmeyelim tartışmayı.
İktidarda olanlar daha fazla eleştiriye tahammüllü olmalıdır. Zira, demokrasi bir tahammül rejimidir. Basında sahabinin sesi değilse demokrasiler de bağımsız, bağlantısız ve güçlü olur. Güçlü basın, güçlü toplum iradesi demektir.

Veli Altınkaya'nın yazısı:KAMU DENETÇİSİ GAZETECİ VE DEMOKRASİ


Gazeteciler arasındaki karşılıklı atışmaya pek sıcak bakmam. Elbette başkalarını rahatlıkla eleştiren gazeteciler de eleştirilebilmelidir. Hemde birbirleri tarafından. Bir çok meslekte insanlar birbirlerini alenen eleştiremez. Ama bizim meslekte kendimize yönelik eleştiriler zaman zaman çok sert, hatta acımasız olabiliyor. Bu yerelde de böyle, yaygın medyada da...

Bir kaç gündür, bu sütunda ben de Yusuf Yerli’ye, O’ nun yayıncılık ve habercilik anlayışına eleştirilerde bulunuyorum.
Daha öncede ifade ettim; Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, hatta bir zamanların dokunulmazları genelkurmay başkanlarının rahatlıkla eleştirildiği günümüzde elbette medya patronları da, ortakları da, gazeteciler de eleştirilebilir...
Ama bunu yaparken insaf ve izan ölçüsünü elden kaçırmamak gerek. Zorlamadan doğaşlama yapmak gerek bunu. Bir hesap adına değil; hak ölçüsüyle yeri geldiği için yapmak gerek...
Gazeteciler eğer patronları varsa elbette onların dengelerini gözetirler. Ben gözetmem diyen insan çok azdır. Bunu yaparkende yine gazeteciliğin doğasında var olan kamu denetçiliği, iktidarı, gerektiği zamanda muhalefeti sorgulama görevinin asla unutulmaması gerek. Gazeteci, muhalefetten çok, gücü elinde bulunduran, hizmete memur olan iktidardakileri, vaadleri itibariyle sorgulayan, taahhüdlerini yerine getirip getirmediğinin hesabını isteyen kişi olmalıdır.
Yusuf, dünkü yazısında benim TRT’den “kovulduğumu” yazmış. Bundan dolayı da hiçbir dahli olmadığı halde Başkan Özhaseki’ye yüklendiğimi belirtmiş...
Eğer Yusuf gerçekten benim bir kamu kuruluşu olan TRT’deki 22 yıllık görevimden alınışımı (ki bu süreci en iyi O biliyor) bir kovulma olarak görüyorsa o zaman basın özgürlüğünden nasıl dem vurabiliyor. Nasıl iktidar kadrolaşmasını göremiyor; görmezden geliyor. TRT olayı ile ilgili Özhaseki Başkanın bir ilişkisi olsun, yada olmasın O’na kırıldığım doğrudur. Sadece O’na değil Bekir Başkan’a da kırıldım. Bu iki isim dışında diğer AKP’lilerin hiçbirine kırgın değilim...
Bir gazetecinin, bir başka gazetecinin 22 yıllık görevine (yapamadığı için değil) tamamen siyasi takdirle son verilmesini savunmasını anlamıyorum. Burdan net olarak söyleyelim ki ben o konuyu kapattım...
Yıllardır Özhaseki Başkan’a Kayseri’deki en yakın gazeteci olarak O’nu yeri geldiği zaman yaptığı güzel çalışmalar nedeniyle takdir etmiş, yeri geldiği zamanda kendime has yumşak bir üslupla eleştirmiş biriyim. Bugün de yaptığı güzel şeyleri takdir eden, yanlış gördüklerimi de eleştiren biriyim.
Aslında Yusuf, kötü bir arkadaş değil. Ama belliki yıllar sonra döndüğü mesleğimizde “İsbat-ı vucud” etmek istiyor. Yeni çıkarttığı gazetesini duyurmak istiyor. Bu şehirde artık bende varım demeye getiriyor. Bu şehir büyük hepimiz var olup işimizi yapmaya çalışalım. Ama, bunu yaparken hak üzre yapalım, hakkaniyetten asla ayrılmayalım. Birbirimizi eleştirelim; ama; asla çirkinleştirmeyelim. Asla belden aşağı vurmayalım; asla, zan ile hükmetmeyelim; asla birbirimizin yüzüne bakamayacak noktaya getirmeyelim tartışmayı.
İktidarda olanlar daha fazla eleştiriye tahammüllü olmalıdır. Zira, demokrasi bir tahammül rejimidir. Basında sahabinin sesi değilse demokrasiler de bağımsız, bağlantısız ve güçlü olur. Güçlü basın, güçlü toplum iradesi demektir.

Veli Altınkaya'nın yazısı:KAMU DENETÇİSİ GAZETECİ VE DEMOKRASİ


Gazeteciler arasındaki karşılıklı atışmaya pek sıcak bakmam. Elbette başkalarını rahatlıkla eleştiren gazeteciler de eleştirilebilmelidir. Hemde birbirleri tarafından. Bir çok meslekte insanlar birbirlerini alenen eleştiremez. Ama bizim meslekte kendimize yönelik eleştiriler zaman zaman çok sert, hatta acımasız olabiliyor. Bu yerelde de böyle, yaygın medyada da...

Bir kaç gündür, bu sütunda ben de Yusuf Yerli’ye, O’ nun yayıncılık ve habercilik anlayışına eleştirilerde bulunuyorum.
Daha öncede ifade ettim; Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, hatta bir zamanların dokunulmazları genelkurmay başkanlarının rahatlıkla eleştirildiği günümüzde elbette medya patronları da, ortakları da, gazeteciler de eleştirilebilir...
Ama bunu yaparken insaf ve izan ölçüsünü elden kaçırmamak gerek. Zorlamadan doğaşlama yapmak gerek bunu. Bir hesap adına değil; hak ölçüsüyle yeri geldiği için yapmak gerek...
Gazeteciler eğer patronları varsa elbette onların dengelerini gözetirler. Ben gözetmem diyen insan çok azdır. Bunu yaparkende yine gazeteciliğin doğasında var olan kamu denetçiliği, iktidarı, gerektiği zamanda muhalefeti sorgulama görevinin asla unutulmaması gerek. Gazeteci, muhalefetten çok, gücü elinde bulunduran, hizmete memur olan iktidardakileri, vaadleri itibariyle sorgulayan, taahhüdlerini yerine getirip getirmediğinin hesabını isteyen kişi olmalıdır.
Yusuf, dünkü yazısında benim TRT’den “kovulduğumu” yazmış. Bundan dolayı da hiçbir dahli olmadığı halde Başkan Özhaseki’ye yüklendiğimi belirtmiş...
Eğer Yusuf gerçekten benim bir kamu kuruluşu olan TRT’deki 22 yıllık görevimden alınışımı (ki bu süreci en iyi O biliyor) bir kovulma olarak görüyorsa o zaman basın özgürlüğünden nasıl dem vurabiliyor. Nasıl iktidar kadrolaşmasını göremiyor; görmezden geliyor. TRT olayı ile ilgili Özhaseki Başkanın bir ilişkisi olsun, yada olmasın O’na kırıldığım doğrudur. Sadece O’na değil Bekir Başkan’a da kırıldım. Bu iki isim dışında diğer AKP’lilerin hiçbirine kırgın değilim...
Bir gazetecinin, bir başka gazetecinin 22 yıllık görevine (yapamadığı için değil) tamamen siyasi takdirle son verilmesini savunmasını anlamıyorum. Burdan net olarak söyleyelim ki ben o konuyu kapattım...
Yıllardır Özhaseki Başkan’a Kayseri’deki en yakın gazeteci olarak O’nu yeri geldiği zaman yaptığı güzel çalışmalar nedeniyle takdir etmiş, yeri geldiği zamanda kendime has yumşak bir üslupla eleştirmiş biriyim. Bugün de yaptığı güzel şeyleri takdir eden, yanlış gördüklerimi de eleştiren biriyim.
Aslında Yusuf, kötü bir arkadaş değil. Ama belliki yıllar sonra döndüğü mesleğimizde “İsbat-ı vucud” etmek istiyor. Yeni çıkarttığı gazetesini duyurmak istiyor. Bu şehirde artık bende varım demeye getiriyor. Bu şehir büyük hepimiz var olup işimizi yapmaya çalışalım. Ama, bunu yaparken hak üzre yapalım, hakkaniyetten asla ayrılmayalım. Birbirimizi eleştirelim; ama; asla çirkinleştirmeyelim. Asla belden aşağı vurmayalım; asla, zan ile hükmetmeyelim; asla birbirimizin yüzüne bakamayacak noktaya getirmeyelim tartışmayı.
İktidarda olanlar daha fazla eleştiriye tahammüllü olmalıdır. Zira, demokrasi bir tahammül rejimidir. Basında sahabinin sesi değilse demokrasiler de bağımsız, bağlantısız ve güçlü olur. Güçlü basın, güçlü toplum iradesi demektir.

Veli Altınkaya'nın yazısı:KAMU DENETÇİSİ GAZETECİ VE DEMOKRASİ


Gazeteciler arasındaki karşılıklı atışmaya pek sıcak bakmam. Elbette başkalarını rahatlıkla eleştiren gazeteciler de eleştirilebilmelidir. Hemde birbirleri tarafından. Bir çok meslekte insanlar birbirlerini alenen eleştiremez. Ama bizim meslekte kendimize yönelik eleştiriler zaman zaman çok sert, hatta acımasız olabiliyor. Bu yerelde de böyle, yaygın medyada da...

Bir kaç gündür, bu sütunda ben de Yusuf Yerli’ye, O’ nun yayıncılık ve habercilik anlayışına eleştirilerde bulunuyorum.
Daha öncede ifade ettim; Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların, hatta bir zamanların dokunulmazları genelkurmay başkanlarının rahatlıkla eleştirildiği günümüzde elbette medya patronları da, ortakları da, gazeteciler de eleştirilebilir...
Ama bunu yaparken insaf ve izan ölçüsünü elden kaçırmamak gerek. Zorlamadan doğaşlama yapmak gerek bunu. Bir hesap adına değil; hak ölçüsüyle yeri geldiği için yapmak gerek...
Gazeteciler eğer patronları varsa elbette onların dengelerini gözetirler. Ben gözetmem diyen insan çok azdır. Bunu yaparkende yine gazeteciliğin doğasında var olan kamu denetçiliği, iktidarı, gerektiği zamanda muhalefeti sorgulama görevinin asla unutulmaması gerek. Gazeteci, muhalefetten çok, gücü elinde bulunduran, hizmete memur olan iktidardakileri, vaadleri itibariyle sorgulayan, taahhüdlerini yerine getirip getirmediğinin hesabını isteyen kişi olmalıdır.
Yusuf, dünkü yazısında benim TRT’den “kovulduğumu” yazmış. Bundan dolayı da hiçbir dahli olmadığı halde Başkan Özhaseki’ye yüklendiğimi belirtmiş...
Eğer Yusuf gerçekten benim bir kamu kuruluşu olan TRT’deki 22 yıllık görevimden alınışımı (ki bu süreci en iyi O biliyor) bir kovulma olarak görüyorsa o zaman basın özgürlüğünden nasıl dem vurabiliyor. Nasıl iktidar kadrolaşmasını göremiyor; görmezden geliyor. TRT olayı ile ilgili Özhaseki Başkanın bir ilişkisi olsun, yada olmasın O’na kırıldığım doğrudur. Sadece O’na değil Bekir Başkan’a da kırıldım. Bu iki isim dışında diğer AKP’lilerin hiçbirine kırgın değilim...
Bir gazetecinin, bir başka gazetecinin 22 yıllık görevine (yapamadığı için değil) tamamen siyasi takdirle son verilmesini savunmasını anlamıyorum. Burdan net olarak söyleyelim ki ben o konuyu kapattım...
Yıllardır Özhaseki Başkan’a Kayseri’deki en yakın gazeteci olarak O’nu yeri geldiği zaman yaptığı güzel çalışmalar nedeniyle takdir etmiş, yeri geldiği zamanda kendime has yumşak bir üslupla eleştirmiş biriyim. Bugün de yaptığı güzel şeyleri takdir eden, yanlış gördüklerimi de eleştiren biriyim.
Aslında Yusuf, kötü bir arkadaş değil. Ama belliki yıllar sonra döndüğü mesleğimizde “İsbat-ı vucud” etmek istiyor. Yeni çıkarttığı gazetesini duyurmak istiyor. Bu şehirde artık bende varım demeye getiriyor. Bu şehir büyük hepimiz var olup işimizi yapmaya çalışalım. Ama, bunu yaparken hak üzre yapalım, hakkaniyetten asla ayrılmayalım. Birbirimizi eleştirelim; ama; asla çirkinleştirmeyelim. Asla belden aşağı vurmayalım; asla, zan ile hükmetmeyelim; asla birbirimizin yüzüne bakamayacak noktaya getirmeyelim tartışmayı.
İktidarda olanlar daha fazla eleştiriye tahammüllü olmalıdır. Zira, demokrasi bir tahammül rejimidir. Basında sahabinin sesi değilse demokrasiler de bağımsız, bağlantısız ve güçlü olur. Güçlü basın, güçlü toplum iradesi demektir.

EMEKLİLER ZAMMA TEPKİLİ


Emekliler zamlı maaşlarını aldılar. Sabahın erken saatlerinde bankalar önünde kuyruklar oluşturan emekliler aldıkları zamlı maaşları değerlendirerek, yapılan zamla ilgili hükümete tepki gösterdiler.
Hükümetin Emeklilere yaptığı zam oranları emekli vatandaşlarca tepkiyle karşılandı. Maaşlarına yapılan zamma banka kuyruklarında sıra beklerken tepki gösteren emekliler “Hükümet emekliyi perişan ediyor. Kaşıkla verip kepçeyle alıyor dediler.

Emekliye verilen zammın çok az olduğunu belirten vatandaşlar, “Aldığımız bu maaşla hem kira ödüyoruz hem de elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri karşılamaya çalışıyoruz. Daha mutfak masrafı ile çocukların masrafları şurada dursun. Biz maaşımızı aldığımız gün tüketiyoruz. Emekliye verilen zammı da kınıyoruz” dediler.

“Hükümet kaşıkla verdi kepçeyle aldı” diyen vatandaşlar kazanların boş kaynadığını hatta kazanı kaynatacak odun bile olmadığını belirttiler.

Vatandaşlar “Sayın Başbakan 5-6 senedir 3 lira 5 lira zam vere vere bizleri yılan gibi süründürdü. İğneden ipliğe zam geldi, bize verilen zam 10-15 lira. Elbette memnun değiliz” diye konuştular.

EMEKLİLER ZAMMA TEPKİLİ


Emekliler zamlı maaşlarını aldılar. Sabahın erken saatlerinde bankalar önünde kuyruklar oluşturan emekliler aldıkları zamlı maaşları değerlendirerek, yapılan zamla ilgili hükümete tepki gösterdiler.
Hükümetin Emeklilere yaptığı zam oranları emekli vatandaşlarca tepkiyle karşılandı. Maaşlarına yapılan zamma banka kuyruklarında sıra beklerken tepki gösteren emekliler “Hükümet emekliyi perişan ediyor. Kaşıkla verip kepçeyle alıyor dediler.

Emekliye verilen zammın çok az olduğunu belirten vatandaşlar, “Aldığımız bu maaşla hem kira ödüyoruz hem de elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri karşılamaya çalışıyoruz. Daha mutfak masrafı ile çocukların masrafları şurada dursun. Biz maaşımızı aldığımız gün tüketiyoruz. Emekliye verilen zammı da kınıyoruz” dediler.

“Hükümet kaşıkla verdi kepçeyle aldı” diyen vatandaşlar kazanların boş kaynadığını hatta kazanı kaynatacak odun bile olmadığını belirttiler.

Vatandaşlar “Sayın Başbakan 5-6 senedir 3 lira 5 lira zam vere vere bizleri yılan gibi süründürdü. İğneden ipliğe zam geldi, bize verilen zam 10-15 lira. Elbette memnun değiliz” diye konuştular.

EMEKLİLER ZAMMA TEPKİLİ


Emekliler zamlı maaşlarını aldılar. Sabahın erken saatlerinde bankalar önünde kuyruklar oluşturan emekliler aldıkları zamlı maaşları değerlendirerek, yapılan zamla ilgili hükümete tepki gösterdiler.
Hükümetin Emeklilere yaptığı zam oranları emekli vatandaşlarca tepkiyle karşılandı. Maaşlarına yapılan zamma banka kuyruklarında sıra beklerken tepki gösteren emekliler “Hükümet emekliyi perişan ediyor. Kaşıkla verip kepçeyle alıyor dediler.

Emekliye verilen zammın çok az olduğunu belirten vatandaşlar, “Aldığımız bu maaşla hem kira ödüyoruz hem de elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri karşılamaya çalışıyoruz. Daha mutfak masrafı ile çocukların masrafları şurada dursun. Biz maaşımızı aldığımız gün tüketiyoruz. Emekliye verilen zammı da kınıyoruz” dediler.

“Hükümet kaşıkla verdi kepçeyle aldı” diyen vatandaşlar kazanların boş kaynadığını hatta kazanı kaynatacak odun bile olmadığını belirttiler.

Vatandaşlar “Sayın Başbakan 5-6 senedir 3 lira 5 lira zam vere vere bizleri yılan gibi süründürdü. İğneden ipliğe zam geldi, bize verilen zam 10-15 lira. Elbette memnun değiliz” diye konuştular.

EMEKLİLER ZAMMA TEPKİLİ


Emekliler zamlı maaşlarını aldılar. Sabahın erken saatlerinde bankalar önünde kuyruklar oluşturan emekliler aldıkları zamlı maaşları değerlendirerek, yapılan zamla ilgili hükümete tepki gösterdiler.
Hükümetin Emeklilere yaptığı zam oranları emekli vatandaşlarca tepkiyle karşılandı. Maaşlarına yapılan zamma banka kuyruklarında sıra beklerken tepki gösteren emekliler “Hükümet emekliyi perişan ediyor. Kaşıkla verip kepçeyle alıyor dediler.

Emekliye verilen zammın çok az olduğunu belirten vatandaşlar, “Aldığımız bu maaşla hem kira ödüyoruz hem de elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri karşılamaya çalışıyoruz. Daha mutfak masrafı ile çocukların masrafları şurada dursun. Biz maaşımızı aldığımız gün tüketiyoruz. Emekliye verilen zammı da kınıyoruz” dediler.

“Hükümet kaşıkla verdi kepçeyle aldı” diyen vatandaşlar kazanların boş kaynadığını hatta kazanı kaynatacak odun bile olmadığını belirttiler.

Vatandaşlar “Sayın Başbakan 5-6 senedir 3 lira 5 lira zam vere vere bizleri yılan gibi süründürdü. İğneden ipliğe zam geldi, bize verilen zam 10-15 lira. Elbette memnun değiliz” diye konuştular.

EMEKLİLER ZAMMA TEPKİLİ


Emekliler zamlı maaşlarını aldılar. Sabahın erken saatlerinde bankalar önünde kuyruklar oluşturan emekliler aldıkları zamlı maaşları değerlendirerek, yapılan zamla ilgili hükümete tepki gösterdiler.
Hükümetin Emeklilere yaptığı zam oranları emekli vatandaşlarca tepkiyle karşılandı. Maaşlarına yapılan zamma banka kuyruklarında sıra beklerken tepki gösteren emekliler “Hükümet emekliyi perişan ediyor. Kaşıkla verip kepçeyle alıyor dediler.

Emekliye verilen zammın çok az olduğunu belirten vatandaşlar, “Aldığımız bu maaşla hem kira ödüyoruz hem de elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri karşılamaya çalışıyoruz. Daha mutfak masrafı ile çocukların masrafları şurada dursun. Biz maaşımızı aldığımız gün tüketiyoruz. Emekliye verilen zammı da kınıyoruz” dediler.

“Hükümet kaşıkla verdi kepçeyle aldı” diyen vatandaşlar kazanların boş kaynadığını hatta kazanı kaynatacak odun bile olmadığını belirttiler.

Vatandaşlar “Sayın Başbakan 5-6 senedir 3 lira 5 lira zam vere vere bizleri yılan gibi süründürdü. İğneden ipliğe zam geldi, bize verilen zam 10-15 lira. Elbette memnun değiliz” diye konuştular.

EMEKLİLER ZAMMA TEPKİLİ


Emekliler zamlı maaşlarını aldılar. Sabahın erken saatlerinde bankalar önünde kuyruklar oluşturan emekliler aldıkları zamlı maaşları değerlendirerek, yapılan zamla ilgili hükümete tepki gösterdiler.
Hükümetin Emeklilere yaptığı zam oranları emekli vatandaşlarca tepkiyle karşılandı. Maaşlarına yapılan zamma banka kuyruklarında sıra beklerken tepki gösteren emekliler “Hükümet emekliyi perişan ediyor. Kaşıkla verip kepçeyle alıyor dediler.

Emekliye verilen zammın çok az olduğunu belirten vatandaşlar, “Aldığımız bu maaşla hem kira ödüyoruz hem de elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri karşılamaya çalışıyoruz. Daha mutfak masrafı ile çocukların masrafları şurada dursun. Biz maaşımızı aldığımız gün tüketiyoruz. Emekliye verilen zammı da kınıyoruz” dediler.

“Hükümet kaşıkla verdi kepçeyle aldı” diyen vatandaşlar kazanların boş kaynadığını hatta kazanı kaynatacak odun bile olmadığını belirttiler.

Vatandaşlar “Sayın Başbakan 5-6 senedir 3 lira 5 lira zam vere vere bizleri yılan gibi süründürdü. İğneden ipliğe zam geldi, bize verilen zam 10-15 lira. Elbette memnun değiliz” diye konuştular.

GAZİLER VE ŞEHİT AİLELERİ TEPKİLİ

Siyasi iktidara seslenen Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz, “açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin” dedi.

Yavuz şöyle devam etti: “Bazı illerimizde terör yandaşları, emniyet güçlerimize taş ve molotof kokteyli atarak zarar vermektedirler. Emniyet güçlerimize, esnaflarımıza ve masum sivil halka zarar veren terör yandaşlarının Ankara da bulunan temsilcileri hem devletimizi hem de güvenlik güçlerimizi tehdit ederek, Türk halkına meydan okumaktadırlar. Bunlar bu cesareti demokratik açılımdan ve siyasi iktidardan almaktadır. Bu cesaretle Kandil’den gelen teröristler, Ankara’ya kadar gelme cüretini göstermişlerdir. Teröristler yapmış oldukları konuşmalar ve eylemler ile Türk halkını kışkırtmakta, sabrını denemektedir. Siyasi iktidara sesleniyoruz! Tavizleriniz sonucu meclisimize kadar giren teröristlere hadlerini bildirin, yoksa iyi şeyler olmayacak! Taşan sabırlarımız dökülmeden, kandilden gelen ve halen meclisimizde bulunan teröristleri hak ettikleri demir parmaklıkların arkasına yollayın. Açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin. Bizler yeterince üzüldük, yeterince canımız yandı. Bu hainler dağdan indirilip Ankara da bizlere konferans versinler diye şehit olmadık, gazi olmadık.”

Ali Yavuz iktidardan alınan her canın ve dökülen her damla kanın hesabının sorulmasını istedi.

GAZİLER VE ŞEHİT AİLELERİ TEPKİLİ

Siyasi iktidara seslenen Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz, “açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin” dedi.

Yavuz şöyle devam etti: “Bazı illerimizde terör yandaşları, emniyet güçlerimize taş ve molotof kokteyli atarak zarar vermektedirler. Emniyet güçlerimize, esnaflarımıza ve masum sivil halka zarar veren terör yandaşlarının Ankara da bulunan temsilcileri hem devletimizi hem de güvenlik güçlerimizi tehdit ederek, Türk halkına meydan okumaktadırlar. Bunlar bu cesareti demokratik açılımdan ve siyasi iktidardan almaktadır. Bu cesaretle Kandil’den gelen teröristler, Ankara’ya kadar gelme cüretini göstermişlerdir. Teröristler yapmış oldukları konuşmalar ve eylemler ile Türk halkını kışkırtmakta, sabrını denemektedir. Siyasi iktidara sesleniyoruz! Tavizleriniz sonucu meclisimize kadar giren teröristlere hadlerini bildirin, yoksa iyi şeyler olmayacak! Taşan sabırlarımız dökülmeden, kandilden gelen ve halen meclisimizde bulunan teröristleri hak ettikleri demir parmaklıkların arkasına yollayın. Açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin. Bizler yeterince üzüldük, yeterince canımız yandı. Bu hainler dağdan indirilip Ankara da bizlere konferans versinler diye şehit olmadık, gazi olmadık.”

Ali Yavuz iktidardan alınan her canın ve dökülen her damla kanın hesabının sorulmasını istedi.

GAZİLER VE ŞEHİT AİLELERİ TEPKİLİ

Siyasi iktidara seslenen Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz, “açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin” dedi.

Yavuz şöyle devam etti: “Bazı illerimizde terör yandaşları, emniyet güçlerimize taş ve molotof kokteyli atarak zarar vermektedirler. Emniyet güçlerimize, esnaflarımıza ve masum sivil halka zarar veren terör yandaşlarının Ankara da bulunan temsilcileri hem devletimizi hem de güvenlik güçlerimizi tehdit ederek, Türk halkına meydan okumaktadırlar. Bunlar bu cesareti demokratik açılımdan ve siyasi iktidardan almaktadır. Bu cesaretle Kandil’den gelen teröristler, Ankara’ya kadar gelme cüretini göstermişlerdir. Teröristler yapmış oldukları konuşmalar ve eylemler ile Türk halkını kışkırtmakta, sabrını denemektedir. Siyasi iktidara sesleniyoruz! Tavizleriniz sonucu meclisimize kadar giren teröristlere hadlerini bildirin, yoksa iyi şeyler olmayacak! Taşan sabırlarımız dökülmeden, kandilden gelen ve halen meclisimizde bulunan teröristleri hak ettikleri demir parmaklıkların arkasına yollayın. Açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin. Bizler yeterince üzüldük, yeterince canımız yandı. Bu hainler dağdan indirilip Ankara da bizlere konferans versinler diye şehit olmadık, gazi olmadık.”

Ali Yavuz iktidardan alınan her canın ve dökülen her damla kanın hesabının sorulmasını istedi.

GAZİLER VE ŞEHİT AİLELERİ TEPKİLİ

Siyasi iktidara seslenen Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz, “açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin” dedi.

Yavuz şöyle devam etti: “Bazı illerimizde terör yandaşları, emniyet güçlerimize taş ve molotof kokteyli atarak zarar vermektedirler. Emniyet güçlerimize, esnaflarımıza ve masum sivil halka zarar veren terör yandaşlarının Ankara da bulunan temsilcileri hem devletimizi hem de güvenlik güçlerimizi tehdit ederek, Türk halkına meydan okumaktadırlar. Bunlar bu cesareti demokratik açılımdan ve siyasi iktidardan almaktadır. Bu cesaretle Kandil’den gelen teröristler, Ankara’ya kadar gelme cüretini göstermişlerdir. Teröristler yapmış oldukları konuşmalar ve eylemler ile Türk halkını kışkırtmakta, sabrını denemektedir. Siyasi iktidara sesleniyoruz! Tavizleriniz sonucu meclisimize kadar giren teröristlere hadlerini bildirin, yoksa iyi şeyler olmayacak! Taşan sabırlarımız dökülmeden, kandilden gelen ve halen meclisimizde bulunan teröristleri hak ettikleri demir parmaklıkların arkasına yollayın. Açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin. Bizler yeterince üzüldük, yeterince canımız yandı. Bu hainler dağdan indirilip Ankara da bizlere konferans versinler diye şehit olmadık, gazi olmadık.”

Ali Yavuz iktidardan alınan her canın ve dökülen her damla kanın hesabının sorulmasını istedi.

GAZİLER VE ŞEHİT AİLELERİ TEPKİLİ

Siyasi iktidara seslenen Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz, “açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin” dedi.

Yavuz şöyle devam etti: “Bazı illerimizde terör yandaşları, emniyet güçlerimize taş ve molotof kokteyli atarak zarar vermektedirler. Emniyet güçlerimize, esnaflarımıza ve masum sivil halka zarar veren terör yandaşlarının Ankara da bulunan temsilcileri hem devletimizi hem de güvenlik güçlerimizi tehdit ederek, Türk halkına meydan okumaktadırlar. Bunlar bu cesareti demokratik açılımdan ve siyasi iktidardan almaktadır. Bu cesaretle Kandil’den gelen teröristler, Ankara’ya kadar gelme cüretini göstermişlerdir. Teröristler yapmış oldukları konuşmalar ve eylemler ile Türk halkını kışkırtmakta, sabrını denemektedir. Siyasi iktidara sesleniyoruz! Tavizleriniz sonucu meclisimize kadar giren teröristlere hadlerini bildirin, yoksa iyi şeyler olmayacak! Taşan sabırlarımız dökülmeden, kandilden gelen ve halen meclisimizde bulunan teröristleri hak ettikleri demir parmaklıkların arkasına yollayın. Açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin. Bizler yeterince üzüldük, yeterince canımız yandı. Bu hainler dağdan indirilip Ankara da bizlere konferans versinler diye şehit olmadık, gazi olmadık.”

Ali Yavuz iktidardan alınan her canın ve dökülen her damla kanın hesabının sorulmasını istedi.

GAZİLER VE ŞEHİT AİLELERİ TEPKİLİ

Siyasi iktidara seslenen Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Ali Yavuz, “açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin” dedi.

Yavuz şöyle devam etti: “Bazı illerimizde terör yandaşları, emniyet güçlerimize taş ve molotof kokteyli atarak zarar vermektedirler. Emniyet güçlerimize, esnaflarımıza ve masum sivil halka zarar veren terör yandaşlarının Ankara da bulunan temsilcileri hem devletimizi hem de güvenlik güçlerimizi tehdit ederek, Türk halkına meydan okumaktadırlar. Bunlar bu cesareti demokratik açılımdan ve siyasi iktidardan almaktadır. Bu cesaretle Kandil’den gelen teröristler, Ankara’ya kadar gelme cüretini göstermişlerdir. Teröristler yapmış oldukları konuşmalar ve eylemler ile Türk halkını kışkırtmakta, sabrını denemektedir. Siyasi iktidara sesleniyoruz! Tavizleriniz sonucu meclisimize kadar giren teröristlere hadlerini bildirin, yoksa iyi şeyler olmayacak! Taşan sabırlarımız dökülmeden, kandilden gelen ve halen meclisimizde bulunan teröristleri hak ettikleri demir parmaklıkların arkasına yollayın. Açılımla yapmayı düşündüğünüz Anayasa değişikliğinde, teröristlerin affı ve onlara verilecek bazı haklar yerine, şehit aileleri ve gazilerin isteği olan terörle mücadele kanununu çıkartarak, hainlere gerekli olan darbeyi indirin. Bizler yeterince üzüldük, yeterince canımız yandı. Bu hainler dağdan indirilip Ankara da bizlere konferans versinler diye şehit olmadık, gazi olmadık.”

Ali Yavuz iktidardan alınan her canın ve dökülen her damla kanın hesabının sorulmasını istedi.

KAYSERİ'DE FİRMALAR İFLASIN EŞİĞİNDE


Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, ekmek fiyatlarında yaşanan rekabete dikkat çekti. Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder dedi.
Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, Girişimcilik Günü kutlama programında, gazetecilerin ekmek fiyatlarına zam yapılıp, yapılmayacağı yönündeki sorusu üzerine, fırınlar arasında çok ciddi bir rekabetin söz konusu olduğunu söyledi. Kilci rekabetin sürmesi halinde firmaların büyük yara alacağını belirtti.

Türkiye ortalamasına göre, Kayseri nin ekmeği en ucuza yiyen iller arasında yer aldığına dikkat çeken Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder. Fırınlar önce kendi aralarında birliktelik sağlayıp, sonra zam talebinde bulunmalı. Kayserililerin kaliteli ekmek yemesi için gayret ediyoruz. Rekabet dolayısıyla ekmeğin kalitesi düşürülmemeli. Bu konuda denetimlerimiz sürüyor. Olumsuzluklara asla taviz vermeyiz dedi.

Ekmeğe zam konusunda tasarruf yetkisinin KTO da olduğunu ifade eden Kilci, Ekmekte girdi maliyetleri arttı. 8-9 ay önce fırınların bir zam talebi olmuştu. Ancak KTO Meclisi nin zam verme yetkisini kullanmamıştık. Ekmeğe bugün için zam düşünülmüyor ama önümüzdeki günlerde zam gelecektir diye konuştu.

KAYSERİ'DE FİRMALAR İFLASIN EŞİĞİNDE


Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, ekmek fiyatlarında yaşanan rekabete dikkat çekti. Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder dedi.
Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, Girişimcilik Günü kutlama programında, gazetecilerin ekmek fiyatlarına zam yapılıp, yapılmayacağı yönündeki sorusu üzerine, fırınlar arasında çok ciddi bir rekabetin söz konusu olduğunu söyledi. Kilci rekabetin sürmesi halinde firmaların büyük yara alacağını belirtti.

Türkiye ortalamasına göre, Kayseri nin ekmeği en ucuza yiyen iller arasında yer aldığına dikkat çeken Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder. Fırınlar önce kendi aralarında birliktelik sağlayıp, sonra zam talebinde bulunmalı. Kayserililerin kaliteli ekmek yemesi için gayret ediyoruz. Rekabet dolayısıyla ekmeğin kalitesi düşürülmemeli. Bu konuda denetimlerimiz sürüyor. Olumsuzluklara asla taviz vermeyiz dedi.

Ekmeğe zam konusunda tasarruf yetkisinin KTO da olduğunu ifade eden Kilci, Ekmekte girdi maliyetleri arttı. 8-9 ay önce fırınların bir zam talebi olmuştu. Ancak KTO Meclisi nin zam verme yetkisini kullanmamıştık. Ekmeğe bugün için zam düşünülmüyor ama önümüzdeki günlerde zam gelecektir diye konuştu.

KAYSERİ'DE FİRMALAR İFLASIN EŞİĞİNDE


Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, ekmek fiyatlarında yaşanan rekabete dikkat çekti. Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder dedi.
Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, Girişimcilik Günü kutlama programında, gazetecilerin ekmek fiyatlarına zam yapılıp, yapılmayacağı yönündeki sorusu üzerine, fırınlar arasında çok ciddi bir rekabetin söz konusu olduğunu söyledi. Kilci rekabetin sürmesi halinde firmaların büyük yara alacağını belirtti.

Türkiye ortalamasına göre, Kayseri nin ekmeği en ucuza yiyen iller arasında yer aldığına dikkat çeken Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder. Fırınlar önce kendi aralarında birliktelik sağlayıp, sonra zam talebinde bulunmalı. Kayserililerin kaliteli ekmek yemesi için gayret ediyoruz. Rekabet dolayısıyla ekmeğin kalitesi düşürülmemeli. Bu konuda denetimlerimiz sürüyor. Olumsuzluklara asla taviz vermeyiz dedi.

Ekmeğe zam konusunda tasarruf yetkisinin KTO da olduğunu ifade eden Kilci, Ekmekte girdi maliyetleri arttı. 8-9 ay önce fırınların bir zam talebi olmuştu. Ancak KTO Meclisi nin zam verme yetkisini kullanmamıştık. Ekmeğe bugün için zam düşünülmüyor ama önümüzdeki günlerde zam gelecektir diye konuştu.

KAYSERİ'DE FİRMALAR İFLASIN EŞİĞİNDE


Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, ekmek fiyatlarında yaşanan rekabete dikkat çekti. Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder dedi.
Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, Girişimcilik Günü kutlama programında, gazetecilerin ekmek fiyatlarına zam yapılıp, yapılmayacağı yönündeki sorusu üzerine, fırınlar arasında çok ciddi bir rekabetin söz konusu olduğunu söyledi. Kilci rekabetin sürmesi halinde firmaların büyük yara alacağını belirtti.

Türkiye ortalamasına göre, Kayseri nin ekmeği en ucuza yiyen iller arasında yer aldığına dikkat çeken Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder. Fırınlar önce kendi aralarında birliktelik sağlayıp, sonra zam talebinde bulunmalı. Kayserililerin kaliteli ekmek yemesi için gayret ediyoruz. Rekabet dolayısıyla ekmeğin kalitesi düşürülmemeli. Bu konuda denetimlerimiz sürüyor. Olumsuzluklara asla taviz vermeyiz dedi.

Ekmeğe zam konusunda tasarruf yetkisinin KTO da olduğunu ifade eden Kilci, Ekmekte girdi maliyetleri arttı. 8-9 ay önce fırınların bir zam talebi olmuştu. Ancak KTO Meclisi nin zam verme yetkisini kullanmamıştık. Ekmeğe bugün için zam düşünülmüyor ama önümüzdeki günlerde zam gelecektir diye konuştu.

KAYSERİ'DE FİRMALAR İFLASIN EŞİĞİNDE


Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, ekmek fiyatlarında yaşanan rekabete dikkat çekti. Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder dedi.
Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, Girişimcilik Günü kutlama programında, gazetecilerin ekmek fiyatlarına zam yapılıp, yapılmayacağı yönündeki sorusu üzerine, fırınlar arasında çok ciddi bir rekabetin söz konusu olduğunu söyledi. Kilci rekabetin sürmesi halinde firmaların büyük yara alacağını belirtti.

Türkiye ortalamasına göre, Kayseri nin ekmeği en ucuza yiyen iller arasında yer aldığına dikkat çeken Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder. Fırınlar önce kendi aralarında birliktelik sağlayıp, sonra zam talebinde bulunmalı. Kayserililerin kaliteli ekmek yemesi için gayret ediyoruz. Rekabet dolayısıyla ekmeğin kalitesi düşürülmemeli. Bu konuda denetimlerimiz sürüyor. Olumsuzluklara asla taviz vermeyiz dedi.

Ekmeğe zam konusunda tasarruf yetkisinin KTO da olduğunu ifade eden Kilci, Ekmekte girdi maliyetleri arttı. 8-9 ay önce fırınların bir zam talebi olmuştu. Ancak KTO Meclisi nin zam verme yetkisini kullanmamıştık. Ekmeğe bugün için zam düşünülmüyor ama önümüzdeki günlerde zam gelecektir diye konuştu.

KAYSERİ'DE FİRMALAR İFLASIN EŞİĞİNDE


Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, ekmek fiyatlarında yaşanan rekabete dikkat çekti. Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder dedi.
Ticaret Odası Başkanı Hasan Ali Kilci, Girişimcilik Günü kutlama programında, gazetecilerin ekmek fiyatlarına zam yapılıp, yapılmayacağı yönündeki sorusu üzerine, fırınlar arasında çok ciddi bir rekabetin söz konusu olduğunu söyledi. Kilci rekabetin sürmesi halinde firmaların büyük yara alacağını belirtti.

Türkiye ortalamasına göre, Kayseri nin ekmeği en ucuza yiyen iller arasında yer aldığına dikkat çeken Kilci, Rekabet sürerse firmaların yüzde 80-90 ı iflas eder. Fırınlar önce kendi aralarında birliktelik sağlayıp, sonra zam talebinde bulunmalı. Kayserililerin kaliteli ekmek yemesi için gayret ediyoruz. Rekabet dolayısıyla ekmeğin kalitesi düşürülmemeli. Bu konuda denetimlerimiz sürüyor. Olumsuzluklara asla taviz vermeyiz dedi.

Ekmeğe zam konusunda tasarruf yetkisinin KTO da olduğunu ifade eden Kilci, Ekmekte girdi maliyetleri arttı. 8-9 ay önce fırınların bir zam talebi olmuştu. Ancak KTO Meclisi nin zam verme yetkisini kullanmamıştık. Ekmeğe bugün için zam düşünülmüyor ama önümüzdeki günlerde zam gelecektir diye konuştu.

KAYSERİ ÜLKÜ OCAKLARI ŞEHİT CENAZESİNE TEPKİ VERDİ



Kayseri Ülkü Ocakları, Jandarma Uzman Çavuş Serkan İpek in Batman ın Sason ilçesinde icra edilen operasyonda şehit edilmesine tepki gösterdi.
Kayseri Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, yaptığı açıklamada, Türkiye de kanlı terörün yeniden sahneye çıkması ve bölücü tahrik odaklarının cesaret kazanmasının kendiliğinden meydana gelmediğine dikkat çekti.

2002 yılında bitti denilen terörün, AK Parti döneminde tekrar hortladığını ileri süren Ülger, AB hayali uğruna koşan Başbakanın demokratikleşme kavramı, Kürt meselesi, alt kimlik, üst kimlik, açılım hezeyanları ve yanlış politikaları sonucunda, vatan toprağı artık her gün şehit kanıyla sulanır hale gelmiştir. Güvenlik kuvvetlerimize ve vatandaşlarımıza kurşun sıkanlar, AB ye uyum yasaları ve sessizce çıkarılan af yasalarıyla serbestçe dolaşmaktadırlar. Düne kadar yürürlükte olmayan Terörle Mücadele Yasası gereği, asker ve polisimizin yetkileri elinden alınıp, güvenlik kuvvetlerimiz aciz duruma düşürülmüştür. Yedi buçuk yıllık AKP iktidarında milli reflekslerimiz yok edilmeye çalışılmakta bölücülere, hainlere hareket alanı verilmektedir. Bu süre içerisinde terörün artarak ülke gündemine oturmasına sadece teröristler mi neden olmuştur? Gelinen noktada yanlış politikaların hiç mi etkisi yoktur? dedi.

KAYSERİ ÜLKÜ OCAKLARI ŞEHİT CENAZESİNE TEPKİ VERDİ



Kayseri Ülkü Ocakları, Jandarma Uzman Çavuş Serkan İpek in Batman ın Sason ilçesinde icra edilen operasyonda şehit edilmesine tepki gösterdi.
Kayseri Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, yaptığı açıklamada, Türkiye de kanlı terörün yeniden sahneye çıkması ve bölücü tahrik odaklarının cesaret kazanmasının kendiliğinden meydana gelmediğine dikkat çekti.

2002 yılında bitti denilen terörün, AK Parti döneminde tekrar hortladığını ileri süren Ülger, AB hayali uğruna koşan Başbakanın demokratikleşme kavramı, Kürt meselesi, alt kimlik, üst kimlik, açılım hezeyanları ve yanlış politikaları sonucunda, vatan toprağı artık her gün şehit kanıyla sulanır hale gelmiştir. Güvenlik kuvvetlerimize ve vatandaşlarımıza kurşun sıkanlar, AB ye uyum yasaları ve sessizce çıkarılan af yasalarıyla serbestçe dolaşmaktadırlar. Düne kadar yürürlükte olmayan Terörle Mücadele Yasası gereği, asker ve polisimizin yetkileri elinden alınıp, güvenlik kuvvetlerimiz aciz duruma düşürülmüştür. Yedi buçuk yıllık AKP iktidarında milli reflekslerimiz yok edilmeye çalışılmakta bölücülere, hainlere hareket alanı verilmektedir. Bu süre içerisinde terörün artarak ülke gündemine oturmasına sadece teröristler mi neden olmuştur? Gelinen noktada yanlış politikaların hiç mi etkisi yoktur? dedi.

KAYSERİ ÜLKÜ OCAKLARI ŞEHİT CENAZESİNE TEPKİ VERDİ



Kayseri Ülkü Ocakları, Jandarma Uzman Çavuş Serkan İpek in Batman ın Sason ilçesinde icra edilen operasyonda şehit edilmesine tepki gösterdi.
Kayseri Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, yaptığı açıklamada, Türkiye de kanlı terörün yeniden sahneye çıkması ve bölücü tahrik odaklarının cesaret kazanmasının kendiliğinden meydana gelmediğine dikkat çekti.

2002 yılında bitti denilen terörün, AK Parti döneminde tekrar hortladığını ileri süren Ülger, AB hayali uğruna koşan Başbakanın demokratikleşme kavramı, Kürt meselesi, alt kimlik, üst kimlik, açılım hezeyanları ve yanlış politikaları sonucunda, vatan toprağı artık her gün şehit kanıyla sulanır hale gelmiştir. Güvenlik kuvvetlerimize ve vatandaşlarımıza kurşun sıkanlar, AB ye uyum yasaları ve sessizce çıkarılan af yasalarıyla serbestçe dolaşmaktadırlar. Düne kadar yürürlükte olmayan Terörle Mücadele Yasası gereği, asker ve polisimizin yetkileri elinden alınıp, güvenlik kuvvetlerimiz aciz duruma düşürülmüştür. Yedi buçuk yıllık AKP iktidarında milli reflekslerimiz yok edilmeye çalışılmakta bölücülere, hainlere hareket alanı verilmektedir. Bu süre içerisinde terörün artarak ülke gündemine oturmasına sadece teröristler mi neden olmuştur? Gelinen noktada yanlış politikaların hiç mi etkisi yoktur? dedi.

KAYSERİ ÜLKÜ OCAKLARI ŞEHİT CENAZESİNE TEPKİ VERDİ



Kayseri Ülkü Ocakları, Jandarma Uzman Çavuş Serkan İpek in Batman ın Sason ilçesinde icra edilen operasyonda şehit edilmesine tepki gösterdi.
Kayseri Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, yaptığı açıklamada, Türkiye de kanlı terörün yeniden sahneye çıkması ve bölücü tahrik odaklarının cesaret kazanmasının kendiliğinden meydana gelmediğine dikkat çekti.

2002 yılında bitti denilen terörün, AK Parti döneminde tekrar hortladığını ileri süren Ülger, AB hayali uğruna koşan Başbakanın demokratikleşme kavramı, Kürt meselesi, alt kimlik, üst kimlik, açılım hezeyanları ve yanlış politikaları sonucunda, vatan toprağı artık her gün şehit kanıyla sulanır hale gelmiştir. Güvenlik kuvvetlerimize ve vatandaşlarımıza kurşun sıkanlar, AB ye uyum yasaları ve sessizce çıkarılan af yasalarıyla serbestçe dolaşmaktadırlar. Düne kadar yürürlükte olmayan Terörle Mücadele Yasası gereği, asker ve polisimizin yetkileri elinden alınıp, güvenlik kuvvetlerimiz aciz duruma düşürülmüştür. Yedi buçuk yıllık AKP iktidarında milli reflekslerimiz yok edilmeye çalışılmakta bölücülere, hainlere hareket alanı verilmektedir. Bu süre içerisinde terörün artarak ülke gündemine oturmasına sadece teröristler mi neden olmuştur? Gelinen noktada yanlış politikaların hiç mi etkisi yoktur? dedi.

KAYSERİ ÜLKÜ OCAKLARI ŞEHİT CENAZESİNE TEPKİ VERDİ



Kayseri Ülkü Ocakları, Jandarma Uzman Çavuş Serkan İpek in Batman ın Sason ilçesinde icra edilen operasyonda şehit edilmesine tepki gösterdi.
Kayseri Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, yaptığı açıklamada, Türkiye de kanlı terörün yeniden sahneye çıkması ve bölücü tahrik odaklarının cesaret kazanmasının kendiliğinden meydana gelmediğine dikkat çekti.

2002 yılında bitti denilen terörün, AK Parti döneminde tekrar hortladığını ileri süren Ülger, AB hayali uğruna koşan Başbakanın demokratikleşme kavramı, Kürt meselesi, alt kimlik, üst kimlik, açılım hezeyanları ve yanlış politikaları sonucunda, vatan toprağı artık her gün şehit kanıyla sulanır hale gelmiştir. Güvenlik kuvvetlerimize ve vatandaşlarımıza kurşun sıkanlar, AB ye uyum yasaları ve sessizce çıkarılan af yasalarıyla serbestçe dolaşmaktadırlar. Düne kadar yürürlükte olmayan Terörle Mücadele Yasası gereği, asker ve polisimizin yetkileri elinden alınıp, güvenlik kuvvetlerimiz aciz duruma düşürülmüştür. Yedi buçuk yıllık AKP iktidarında milli reflekslerimiz yok edilmeye çalışılmakta bölücülere, hainlere hareket alanı verilmektedir. Bu süre içerisinde terörün artarak ülke gündemine oturmasına sadece teröristler mi neden olmuştur? Gelinen noktada yanlış politikaların hiç mi etkisi yoktur? dedi.

KAYSERİ ÜLKÜ OCAKLARI ŞEHİT CENAZESİNE TEPKİ VERDİ



Kayseri Ülkü Ocakları, Jandarma Uzman Çavuş Serkan İpek in Batman ın Sason ilçesinde icra edilen operasyonda şehit edilmesine tepki gösterdi.
Kayseri Ülkü Ocakları İl Başkanı İsmail Ülger, yaptığı açıklamada, Türkiye de kanlı terörün yeniden sahneye çıkması ve bölücü tahrik odaklarının cesaret kazanmasının kendiliğinden meydana gelmediğine dikkat çekti.

2002 yılında bitti denilen terörün, AK Parti döneminde tekrar hortladığını ileri süren Ülger, AB hayali uğruna koşan Başbakanın demokratikleşme kavramı, Kürt meselesi, alt kimlik, üst kimlik, açılım hezeyanları ve yanlış politikaları sonucunda, vatan toprağı artık her gün şehit kanıyla sulanır hale gelmiştir. Güvenlik kuvvetlerimize ve vatandaşlarımıza kurşun sıkanlar, AB ye uyum yasaları ve sessizce çıkarılan af yasalarıyla serbestçe dolaşmaktadırlar. Düne kadar yürürlükte olmayan Terörle Mücadele Yasası gereği, asker ve polisimizin yetkileri elinden alınıp, güvenlik kuvvetlerimiz aciz duruma düşürülmüştür. Yedi buçuk yıllık AKP iktidarında milli reflekslerimiz yok edilmeye çalışılmakta bölücülere, hainlere hareket alanı verilmektedir. Bu süre içerisinde terörün artarak ülke gündemine oturmasına sadece teröristler mi neden olmuştur? Gelinen noktada yanlış politikaların hiç mi etkisi yoktur? dedi.

Veli Altınkaya'nın yazısı: İNSAFLI HABERCİLİK


Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu gazete ve televizyon bazı haberleri çarpıtıyor. Önyargıyla, yalanla, yanlışla, hatta adeta kin ve intikam hırsıyla haber üretiyor.

Gazetenin son iki sayısında Mustafa Eraslan ve MHP ile ilgili haberler bunun bariz örneği. Birebir bunun doğruluğunu isbatlayacağım size.
Sakın ne okurlarımız, nede başta Yusuf Yerli olmak üzere bu basın-yayın kuruluşlarındaki kardeşlerimiz şu hususu yanlış anlamasın. Elbette Mustafa Eraslan’ı da, MHP’yi de eleştirebilirsiniz. Ama, mademki haktan, hukuktan, dürüstlük, ilkeli olmaktan bahsediyorsunuz; o halde bu çizgiden uzaklaş-mamanız, uzaklaşmamamız gerek...
Bakın bu sütunun aşağıdaki bölümünde AKP ile ilgili bir konuyu yazdım. CHP’li vekil Kulkuloğlu’nun Başkan Özhaseki’ye yönelik sözlerini cumartesi günü manşete çektik...
Kulkuloğlu’nun açıklamasını görmezden gelip, AKP ile ilgili bir kulis bilgisini teğet geçebilirsiniz. Bunlar normal görülebilir. Bunu yaparken MHP il başkanının, yada MHP MYK üyesinin sözlerine sadık kalmak kaydı ile eleştirel boyutta konuya yaklaşabilirsiniz...
Bakın olanları birebir yazayım hepimizde elimizi vicdanımıza koyup hüküm verelim...
Eraslan’a parti içinde bir sıkıntı olup olmadığı sorulmuş. Eraslan’ın cevabı şu:
“Teşkilatımızda bir sorun yoktur. Tabi bir aile ortamında iç rekabet çekişmesi, her zaman diğer partilerde olduğu gibi bizlerde de olmuştur; olabilir. Ancak bunun boyutu birbirimizi kıracak, incitecek şekilde değildir...”
Eraslan böyle diyor... Bir gün sonra MHP İl Başkanı Korkmaz’ın basın toplantısına gönderilen ve eline sorular verilen muhabir kardeşimizin sorusunu aynen okuyun şimdi:
Önce ilk sorum şu olacak. MHP İl Teşkilatı ile Mustafa Eraslan arasında bir problem var mı?. Dün kendisi yaptığı basın toplantısında iç rekabet ve çekişmeler partimize yansıyacak şeklinde konuşmuştu. Böyle bir şey var mı?..
Eraslan’ın sözlerini de, Elif’in muhabirinin sorusunu da aktardım. Korkmaz bu soruya bakın ne demiş:
Böyle birşey olamaz; bizim MYK üyemiz Genel Merkez yöneticimiz Sayın Eraslan... Tabi hep beraber MHP’yi iktidar etme yolunda hep beraberiz. Bizde böyle ayrı, gayrılık gibi bir şey yok. Nereden çıkarıyorsunuz bunu?..
Sonra muhabir Ağar’ın “düzova” söylemini hatırlatarak Korkmaz’dan cevap bekliyor. Korkmaz’da “Bu sorunun muhatabı Sayın Eraslan bize niye soruyorsun Kenan...” diyor.
Yusuf, malum çevreye kendini gösterecek, varlık sebebinin gereğini yerine getirecek, yada “Bakın 15 günde nasıl da ortalığı karıştırdım” diyecek ya; soruları ve cevapları istediği yerden kesiyor, istediği yere montajlıyor ve güya dürüst-ilkeli habercilik yapıyor...
Eğer; “Siz AKP Kayseri Teşkilatı’nı, Hükümeti, belediyeleri, Kayseriliye vaad edipde yapmadıklarını, ya da yapamadıklarını her gün eleştiriyorsunuz. Bundan sonra böyle; bizde yakışsa da yakışmasada sizi ve sizin patronlarınızı eleştireceğiz” diyorsanız o başka. Yolunuz açık olsun; elinizi vicdanınıza koyun, insaf ve izandan ayrılmayarak devam edin...
Muhalefet partisindeki “iç savaşı”(!) ilan ederken, AKP’de herkesin bildiği birlik ve beraberliği(!) görmenizi de beklemiyorum zaten.
Veli ALTINKAYA, Kayseri Akın Günlük Gazetesi

Veli Altınkaya'nın yazısı: İNSAFLI HABERCİLİK


Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu gazete ve televizyon bazı haberleri çarpıtıyor. Önyargıyla, yalanla, yanlışla, hatta adeta kin ve intikam hırsıyla haber üretiyor.

Gazetenin son iki sayısında Mustafa Eraslan ve MHP ile ilgili haberler bunun bariz örneği. Birebir bunun doğruluğunu isbatlayacağım size.
Sakın ne okurlarımız, nede başta Yusuf Yerli olmak üzere bu basın-yayın kuruluşlarındaki kardeşlerimiz şu hususu yanlış anlamasın. Elbette Mustafa Eraslan’ı da, MHP’yi de eleştirebilirsiniz. Ama, mademki haktan, hukuktan, dürüstlük, ilkeli olmaktan bahsediyorsunuz; o halde bu çizgiden uzaklaş-mamanız, uzaklaşmamamız gerek...
Bakın bu sütunun aşağıdaki bölümünde AKP ile ilgili bir konuyu yazdım. CHP’li vekil Kulkuloğlu’nun Başkan Özhaseki’ye yönelik sözlerini cumartesi günü manşete çektik...
Kulkuloğlu’nun açıklamasını görmezden gelip, AKP ile ilgili bir kulis bilgisini teğet geçebilirsiniz. Bunlar normal görülebilir. Bunu yaparken MHP il başkanının, yada MHP MYK üyesinin sözlerine sadık kalmak kaydı ile eleştirel boyutta konuya yaklaşabilirsiniz...
Bakın olanları birebir yazayım hepimizde elimizi vicdanımıza koyup hüküm verelim...
Eraslan’a parti içinde bir sıkıntı olup olmadığı sorulmuş. Eraslan’ın cevabı şu:
“Teşkilatımızda bir sorun yoktur. Tabi bir aile ortamında iç rekabet çekişmesi, her zaman diğer partilerde olduğu gibi bizlerde de olmuştur; olabilir. Ancak bunun boyutu birbirimizi kıracak, incitecek şekilde değildir...”
Eraslan böyle diyor... Bir gün sonra MHP İl Başkanı Korkmaz’ın basın toplantısına gönderilen ve eline sorular verilen muhabir kardeşimizin sorusunu aynen okuyun şimdi:
Önce ilk sorum şu olacak. MHP İl Teşkilatı ile Mustafa Eraslan arasında bir problem var mı?. Dün kendisi yaptığı basın toplantısında iç rekabet ve çekişmeler partimize yansıyacak şeklinde konuşmuştu. Böyle bir şey var mı?..
Eraslan’ın sözlerini de, Elif’in muhabirinin sorusunu da aktardım. Korkmaz bu soruya bakın ne demiş:
Böyle birşey olamaz; bizim MYK üyemiz Genel Merkez yöneticimiz Sayın Eraslan... Tabi hep beraber MHP’yi iktidar etme yolunda hep beraberiz. Bizde böyle ayrı, gayrılık gibi bir şey yok. Nereden çıkarıyorsunuz bunu?..
Sonra muhabir Ağar’ın “düzova” söylemini hatırlatarak Korkmaz’dan cevap bekliyor. Korkmaz’da “Bu sorunun muhatabı Sayın Eraslan bize niye soruyorsun Kenan...” diyor.
Yusuf, malum çevreye kendini gösterecek, varlık sebebinin gereğini yerine getirecek, yada “Bakın 15 günde nasıl da ortalığı karıştırdım” diyecek ya; soruları ve cevapları istediği yerden kesiyor, istediği yere montajlıyor ve güya dürüst-ilkeli habercilik yapıyor...
Eğer; “Siz AKP Kayseri Teşkilatı’nı, Hükümeti, belediyeleri, Kayseriliye vaad edipde yapmadıklarını, ya da yapamadıklarını her gün eleştiriyorsunuz. Bundan sonra böyle; bizde yakışsa da yakışmasada sizi ve sizin patronlarınızı eleştireceğiz” diyorsanız o başka. Yolunuz açık olsun; elinizi vicdanınıza koyun, insaf ve izandan ayrılmayarak devam edin...
Muhalefet partisindeki “iç savaşı”(!) ilan ederken, AKP’de herkesin bildiği birlik ve beraberliği(!) görmenizi de beklemiyorum zaten.
Veli ALTINKAYA, Kayseri Akın Günlük Gazetesi

Veli Altınkaya'nın yazısı: İNSAFLI HABERCİLİK


Yusuf Yerli’nin başında bulunduğu gazete ve televizyon bazı haberleri çarpıtıyor. Önyargıyla, yalanla, yanlışla, hatta adeta kin ve intikam hırsıyla haber üretiyor.

Gazetenin son iki sayısında Mustafa Eraslan ve MHP ile ilgili haberler bunun bariz örneği. Birebir bunun doğruluğunu isbatlayacağım size.
Sakın ne okurlarımız, nede başta Yusuf Yerli olmak üzere bu basın-yayın kuruluşlarındaki kardeşlerimiz şu hususu yanlış anlamasın. Elbette Mustafa Eraslan’ı da, MHP’yi de eleştirebilirsiniz. Ama, mademki haktan, hukuktan, dürüstlük, ilkeli olmaktan bahsediyorsunuz; o halde bu çizgiden uzaklaş-mamanız, uzaklaşmamamız gerek...
Bakın bu sütunun aşağıdaki bölümünde AKP ile ilgili bir konuyu yazdım. CHP’li vekil Kulkuloğlu’nun Başkan Özhaseki’ye yönelik sözlerini cumartesi günü manşete çektik...
Kulkuloğlu’nun açıklamasını görmezden gelip, AKP ile ilgili bir kulis bilgisini teğet geçebilirsiniz. Bunlar normal görülebilir. Bunu yaparken MHP il başkanının, yada MHP MYK üyesinin sözlerine sadık kalmak kaydı ile eleştirel boyutta konuya yaklaşabilirsiniz...
Bakın olanları birebir yazayım hepimizde elimizi vicdanımıza koyup hüküm verelim...
Eraslan’a parti içinde bir sıkıntı olup olmadığı sorulmuş. Eraslan’ın cevabı şu:
“Teşkilatımızda bir sorun yoktur. Tabi bir aile ortamında iç rekabet çekişmesi, her zaman diğer partilerde olduğu gibi bizlerde de olmuştur; olabilir. Ancak bunun boyutu birbirimizi kıracak, incitecek şekilde değildir...”
Eraslan böyle diyor... Bir gün sonra MHP İl Başkanı Korkmaz’ın basın toplantısına gönderilen ve eline sorular verilen muhabir kardeşimizin sorusunu aynen okuyun şimdi:
Önce ilk sorum şu olacak. MHP İl Teşkilatı ile Mustafa Eraslan arasında bir problem var mı?. Dün kendisi yaptığı basın toplantısında iç rekabet ve çekişmeler partimize yansıyacak şeklinde konuşmuştu. Böyle bir şey var mı?..
Eraslan’ın sözlerini de, Elif’in muhabirinin sorusunu da aktardım. Korkmaz bu soruya bakın ne demiş:
Böyle birşey olamaz; bizim MYK üyemiz Genel Merkez yöneticimiz Sayın Eraslan... Tabi hep beraber MHP’yi iktidar etme yolunda hep beraberiz. Bizde böyle ayrı, gayrılık gibi bir şey yok. Nereden çıkarıyorsunuz bunu?..
Sonra muhabir Ağar’ın “düzova” söylemini hatırlatarak Korkmaz’dan cevap bekliyor. Korkmaz’da “Bu sorunun muhatabı Sayın Eraslan bize niye soruyorsun Kenan...” diyor.
Yusuf, malum çevreye kendini gösterecek, varlık sebebinin gereğini yerine getirecek, yada “Bakın 15 günde nasıl da ortalığı karıştırdım” diyecek ya; soruları ve cevapları istediği yerden kesiyor, istediği yere montajlıyor ve güya dürüst-ilkeli habercilik yapıyor...
Eğer; “Siz AKP Kayseri Teşkilatı’nı, Hükümeti, belediyeleri, Kayseriliye vaad edipde yapmadıklarını, ya da yapamadıklarını her gün eleştiriyorsunuz. Bundan sonra böyle; bizde yakışsa da yakışmasada sizi ve sizin patronlarınızı eleştireceğiz” diyorsanız o başka. Yolunuz açık olsun; elinizi vicdanınıza koyun, insaf ve izandan ayrılmayarak devam edin...
Muhalefet partisindeki “iç savaşı”(!) ilan ederken, AKP’de herkesin bildiği birlik ve beraberliği(!) görmenizi de beklemiyorum zaten.
Veli ALTINKAYA, Kayseri Akın Günlük Gazetesi

SAADET PARTİSİ BÖLGE TOPLANTISI



Kayseri Kültür Merkezinde yapılan toplantının açılış konuşmasını Saadet Partisi İl Başkanı Mustafa Akkaş yaptı. Akkaş, konuşmasında önce partisinin çalışmalarını anlattı, ardından da AKP hükümetini eleştirdi. Akkaş, Partisinin tüm Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de bir seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
SP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan’da konuşmasında ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kazan, Anayasa da darbe yapanları koruyan maddenin hala kaldırılmadığını, başörtüsü yasağının devam ettiğini, başörtülü öğrencilerin üniversite kapılarından içeri giremediklerini anlattı.
Necmettin Erbakan döneminde partilerinin yerel seçimlerde büyük bir başarı gösterdiğini, ancak bu belediyelerin şimdi borç batağına sürüklendiğini öne süren Kazan, şunları söyledi:
Biz, yerel seçimlerde elde ettiğimiz başarılarla bu işin adeta kitabını yazmıştık. Şimdi aynı belediyeler borç batağında. Saadet Partisi ni kurduğumuzda bölünmeseydik, şimdi iktidarda bambaşka bir hükümet olurdu. İktidara gidiyoruz. Parlamentoya girmemiz yeter. Farkın ne olduğunu Saadet Partisi parlamentoya girdiği zaman anlarsınız. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu da işsizliğin her geçen gün arttığını ve işsiz sayısının 5 milyon 245 bine ulaştığını söyledi. Sünnetçioğlu, kazançların azalmasına rağmen hükümetin vergileri 3 kat artırdığını ileri sürdü.

SAADET PARTİSİ BÖLGE TOPLANTISI



Kayseri Kültür Merkezinde yapılan toplantının açılış konuşmasını Saadet Partisi İl Başkanı Mustafa Akkaş yaptı. Akkaş, konuşmasında önce partisinin çalışmalarını anlattı, ardından da AKP hükümetini eleştirdi. Akkaş, Partisinin tüm Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de bir seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
SP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan’da konuşmasında ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kazan, Anayasa da darbe yapanları koruyan maddenin hala kaldırılmadığını, başörtüsü yasağının devam ettiğini, başörtülü öğrencilerin üniversite kapılarından içeri giremediklerini anlattı.
Necmettin Erbakan döneminde partilerinin yerel seçimlerde büyük bir başarı gösterdiğini, ancak bu belediyelerin şimdi borç batağına sürüklendiğini öne süren Kazan, şunları söyledi:
Biz, yerel seçimlerde elde ettiğimiz başarılarla bu işin adeta kitabını yazmıştık. Şimdi aynı belediyeler borç batağında. Saadet Partisi ni kurduğumuzda bölünmeseydik, şimdi iktidarda bambaşka bir hükümet olurdu. İktidara gidiyoruz. Parlamentoya girmemiz yeter. Farkın ne olduğunu Saadet Partisi parlamentoya girdiği zaman anlarsınız. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu da işsizliğin her geçen gün arttığını ve işsiz sayısının 5 milyon 245 bine ulaştığını söyledi. Sünnetçioğlu, kazançların azalmasına rağmen hükümetin vergileri 3 kat artırdığını ileri sürdü.

SAADET PARTİSİ BÖLGE TOPLANTISI



Kayseri Kültür Merkezinde yapılan toplantının açılış konuşmasını Saadet Partisi İl Başkanı Mustafa Akkaş yaptı. Akkaş, konuşmasında önce partisinin çalışmalarını anlattı, ardından da AKP hükümetini eleştirdi. Akkaş, Partisinin tüm Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de bir seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
SP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan’da konuşmasında ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kazan, Anayasa da darbe yapanları koruyan maddenin hala kaldırılmadığını, başörtüsü yasağının devam ettiğini, başörtülü öğrencilerin üniversite kapılarından içeri giremediklerini anlattı.
Necmettin Erbakan döneminde partilerinin yerel seçimlerde büyük bir başarı gösterdiğini, ancak bu belediyelerin şimdi borç batağına sürüklendiğini öne süren Kazan, şunları söyledi:
Biz, yerel seçimlerde elde ettiğimiz başarılarla bu işin adeta kitabını yazmıştık. Şimdi aynı belediyeler borç batağında. Saadet Partisi ni kurduğumuzda bölünmeseydik, şimdi iktidarda bambaşka bir hükümet olurdu. İktidara gidiyoruz. Parlamentoya girmemiz yeter. Farkın ne olduğunu Saadet Partisi parlamentoya girdiği zaman anlarsınız. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu da işsizliğin her geçen gün arttığını ve işsiz sayısının 5 milyon 245 bine ulaştığını söyledi. Sünnetçioğlu, kazançların azalmasına rağmen hükümetin vergileri 3 kat artırdığını ileri sürdü.

SAADET PARTİSİ BÖLGE TOPLANTISI



Kayseri Kültür Merkezinde yapılan toplantının açılış konuşmasını Saadet Partisi İl Başkanı Mustafa Akkaş yaptı. Akkaş, konuşmasında önce partisinin çalışmalarını anlattı, ardından da AKP hükümetini eleştirdi. Akkaş, Partisinin tüm Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de bir seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
SP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan’da konuşmasında ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kazan, Anayasa da darbe yapanları koruyan maddenin hala kaldırılmadığını, başörtüsü yasağının devam ettiğini, başörtülü öğrencilerin üniversite kapılarından içeri giremediklerini anlattı.
Necmettin Erbakan döneminde partilerinin yerel seçimlerde büyük bir başarı gösterdiğini, ancak bu belediyelerin şimdi borç batağına sürüklendiğini öne süren Kazan, şunları söyledi:
Biz, yerel seçimlerde elde ettiğimiz başarılarla bu işin adeta kitabını yazmıştık. Şimdi aynı belediyeler borç batağında. Saadet Partisi ni kurduğumuzda bölünmeseydik, şimdi iktidarda bambaşka bir hükümet olurdu. İktidara gidiyoruz. Parlamentoya girmemiz yeter. Farkın ne olduğunu Saadet Partisi parlamentoya girdiği zaman anlarsınız. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu da işsizliğin her geçen gün arttığını ve işsiz sayısının 5 milyon 245 bine ulaştığını söyledi. Sünnetçioğlu, kazançların azalmasına rağmen hükümetin vergileri 3 kat artırdığını ileri sürdü.

SAADET PARTİSİ BÖLGE TOPLANTISI



Kayseri Kültür Merkezinde yapılan toplantının açılış konuşmasını Saadet Partisi İl Başkanı Mustafa Akkaş yaptı. Akkaş, konuşmasında önce partisinin çalışmalarını anlattı, ardından da AKP hükümetini eleştirdi. Akkaş, Partisinin tüm Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de bir seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
SP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan’da konuşmasında ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kazan, Anayasa da darbe yapanları koruyan maddenin hala kaldırılmadığını, başörtüsü yasağının devam ettiğini, başörtülü öğrencilerin üniversite kapılarından içeri giremediklerini anlattı.
Necmettin Erbakan döneminde partilerinin yerel seçimlerde büyük bir başarı gösterdiğini, ancak bu belediyelerin şimdi borç batağına sürüklendiğini öne süren Kazan, şunları söyledi:
Biz, yerel seçimlerde elde ettiğimiz başarılarla bu işin adeta kitabını yazmıştık. Şimdi aynı belediyeler borç batağında. Saadet Partisi ni kurduğumuzda bölünmeseydik, şimdi iktidarda bambaşka bir hükümet olurdu. İktidara gidiyoruz. Parlamentoya girmemiz yeter. Farkın ne olduğunu Saadet Partisi parlamentoya girdiği zaman anlarsınız. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu da işsizliğin her geçen gün arttığını ve işsiz sayısının 5 milyon 245 bine ulaştığını söyledi. Sünnetçioğlu, kazançların azalmasına rağmen hükümetin vergileri 3 kat artırdığını ileri sürdü.

SAADET PARTİSİ BÖLGE TOPLANTISI



Kayseri Kültür Merkezinde yapılan toplantının açılış konuşmasını Saadet Partisi İl Başkanı Mustafa Akkaş yaptı. Akkaş, konuşmasında önce partisinin çalışmalarını anlattı, ardından da AKP hükümetini eleştirdi. Akkaş, Partisinin tüm Türkiye’de olduğu gibi Kayseri’de de bir seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.
SP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan’da konuşmasında ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kazan, Anayasa da darbe yapanları koruyan maddenin hala kaldırılmadığını, başörtüsü yasağının devam ettiğini, başörtülü öğrencilerin üniversite kapılarından içeri giremediklerini anlattı.
Necmettin Erbakan döneminde partilerinin yerel seçimlerde büyük bir başarı gösterdiğini, ancak bu belediyelerin şimdi borç batağına sürüklendiğini öne süren Kazan, şunları söyledi:
Biz, yerel seçimlerde elde ettiğimiz başarılarla bu işin adeta kitabını yazmıştık. Şimdi aynı belediyeler borç batağında. Saadet Partisi ni kurduğumuzda bölünmeseydik, şimdi iktidarda bambaşka bir hükümet olurdu. İktidara gidiyoruz. Parlamentoya girmemiz yeter. Farkın ne olduğunu Saadet Partisi parlamentoya girdiği zaman anlarsınız. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sünnetçioğlu da işsizliğin her geçen gün arttığını ve işsiz sayısının 5 milyon 245 bine ulaştığını söyledi. Sünnetçioğlu, kazançların azalmasına rağmen hükümetin vergileri 3 kat artırdığını ileri sürdü.

CHP MELİKGAZİ KONGRESİ YAPILDI


CHP Melikgazi kongresiyle ilçe kongrelerini tamamladı. Kongrenin divan başkanlığını Parti Meclis Üyesi İsmet Atalay üstlendi. Mevlana Mahallesindeki Taç Düğün Salonunda yapılan kongreye Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, İl Başkanı Enver Özdemir, ilçe başkanları, ilçe ve belde belediye başkanları ve partililer katıldı.Kongrenin divan başkanlığını üstlenen İsmet Atalay ülke gündemine değinerek iktidara yönelik eleştirilerde bulundu. Atalay, ekonomik krizin dar ve sabit gelirliyi teğet değil delip geçtiğini söyledi.
Daha sonra kürsüye CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu geldi. Kulkuloğlu babası ve ağabeyinden bahsederken kürsüde ağladı.
AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ve danışmanı ile Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’ye yönelik eleştirilerde bulunan Kulkuloğlu, Atatürk Stadının satışına değinerek satıştan önce yapılan gazete ilanına dikkat çekti ve bu satışta şaibe olduğunu söyledi.
Kongrede kürsüye Felahiye Belediye Başkanı Gürsel Kısır da çıktı. Kısır seçim döneminde milletvekilinin Felahiye’ye gelmediğini söyleyince Kulkuloğlu söz istedi.
Kulkuloğlu yeniden kürsüye çıkınca Divan Başkanı ve bir ara İl başkanı ile tartışma yaşadı.
Daha sonra adaylar kürsüye geldi. İlçe Başkan Adayı Sabri Nasuhoğlu seçilmesi halinde yapacaklarını anlattı.
Diğer aday Halil Gültekin ise sorunların çözümünün ahlaklı ve ilkeli siyasetten geçtiğini söyledi.
Konuşmaların ardından seçimlere geçildi. Halil Gültekin 115 delegenin oyu ile yeniden ilçe başkanlığına getirildi. Sabri Nasuhoğlu ise 78 oyda kaldı.

CHP MELİKGAZİ KONGRESİ YAPILDI


CHP Melikgazi kongresiyle ilçe kongrelerini tamamladı. Kongrenin divan başkanlığını Parti Meclis Üyesi İsmet Atalay üstlendi. Mevlana Mahallesindeki Taç Düğün Salonunda yapılan kongreye Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, İl Başkanı Enver Özdemir, ilçe başkanları, ilçe ve belde belediye başkanları ve partililer katıldı.Kongrenin divan başkanlığını üstlenen İsmet Atalay ülke gündemine değinerek iktidara yönelik eleştirilerde bulundu. Atalay, ekonomik krizin dar ve sabit gelirliyi teğet değil delip geçtiğini söyledi.
Daha sonra kürsüye CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu geldi. Kulkuloğlu babası ve ağabeyinden bahsederken kürsüde ağladı.
AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ve danışmanı ile Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’ye yönelik eleştirilerde bulunan Kulkuloğlu, Atatürk Stadının satışına değinerek satıştan önce yapılan gazete ilanına dikkat çekti ve bu satışta şaibe olduğunu söyledi.
Kongrede kürsüye Felahiye Belediye Başkanı Gürsel Kısır da çıktı. Kısır seçim döneminde milletvekilinin Felahiye’ye gelmediğini söyleyince Kulkuloğlu söz istedi.
Kulkuloğlu yeniden kürsüye çıkınca Divan Başkanı ve bir ara İl başkanı ile tartışma yaşadı.
Daha sonra adaylar kürsüye geldi. İlçe Başkan Adayı Sabri Nasuhoğlu seçilmesi halinde yapacaklarını anlattı.
Diğer aday Halil Gültekin ise sorunların çözümünün ahlaklı ve ilkeli siyasetten geçtiğini söyledi.
Konuşmaların ardından seçimlere geçildi. Halil Gültekin 115 delegenin oyu ile yeniden ilçe başkanlığına getirildi. Sabri Nasuhoğlu ise 78 oyda kaldı.

CHP MELİKGAZİ KONGRESİ YAPILDI


CHP Melikgazi kongresiyle ilçe kongrelerini tamamladı. Kongrenin divan başkanlığını Parti Meclis Üyesi İsmet Atalay üstlendi. Mevlana Mahallesindeki Taç Düğün Salonunda yapılan kongreye Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, İl Başkanı Enver Özdemir, ilçe başkanları, ilçe ve belde belediye başkanları ve partililer katıldı.Kongrenin divan başkanlığını üstlenen İsmet Atalay ülke gündemine değinerek iktidara yönelik eleştirilerde bulundu. Atalay, ekonomik krizin dar ve sabit gelirliyi teğet değil delip geçtiğini söyledi.
Daha sonra kürsüye CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu geldi. Kulkuloğlu babası ve ağabeyinden bahsederken kürsüde ağladı.
AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut ve danışmanı ile Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’ye yönelik eleştirilerde bulunan Kulkuloğlu, Atatürk Stadının satışına değinerek satıştan önce yapılan gazete ilanına dikkat çekti ve bu satışta şaibe olduğunu söyledi.
Kongrede kürsüye Felahiye Belediye Başkanı Gürsel Kısır da çıktı. Kısır seçim döneminde milletvekilinin Felahiye’ye gelmediğini söyleyince Kulkuloğlu söz istedi.
Kulkuloğlu yeniden kürsüye çıkınca Divan Başkanı ve bir ara İl başkanı ile tartışma yaşadı.
Daha sonra adaylar kürsüye geldi. İlçe Başkan Adayı Sabri Nasuhoğlu seçilmesi halinde yapacaklarını anlattı.
Diğer aday Halil Gültekin ise sorunların çözümünün ahlaklı ve ilkeli siyasetten geçtiğini söyledi.
Konuşmaların ardından seçimlere geçildi. Halil Gültekin 115 delegenin oyu ile yeniden ilçe başkanlığına getirildi. Sabri Nasuhoğlu ise 78 oyda kaldı.

Kültür ve Sanatta bu hafta

Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri bu hafta gerçekleştirilecek 5 ayrı programla devam edecek.

Haftanın ilk etkinliği 19 Ocak Salı günü çocuklara yönelik düzenlenen 'Türk öykülerinden Seçmeler' programı olacak. Program Şehir Tiyatrosu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas ve futbolcuların konuk olacağı 'Yaşadığımız Kent Kayseri' programı 20 Ocak Çarşamba günü gerçekleştirilecek. Saat 14.00'de başlayacak söyleşi Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda düzenlenecek.
Bu haftanın bir diğer etkinliği de aile içi eğitim semineri olacak. 21 Ocak Perşembe günü düzenlenecek seminere Erciyes Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mustafa Atak konuşmacı olarak katılacak. Seminer Meclis Salonu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Mustafa Demirci'nin konuk sanatçı olarak katılacağı Türk Tasavvuf Musiki Konseri 23 ocak Cumartesi günü Şehir Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Konser saat 19.30'da başlayacak.
Bu haftanın son etkinliği ise 24 ocak Pazar günü yine çocuklara yönelik tiyatro oyunu olacak. 'Meddah Amca' isimli tiyatro oyunu Şehir Tiyatrosu'nda saat 13.00'te başlayacak.

Kültür ve Sanatta bu hafta

Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri bu hafta gerçekleştirilecek 5 ayrı programla devam edecek.

Haftanın ilk etkinliği 19 Ocak Salı günü çocuklara yönelik düzenlenen 'Türk öykülerinden Seçmeler' programı olacak. Program Şehir Tiyatrosu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas ve futbolcuların konuk olacağı 'Yaşadığımız Kent Kayseri' programı 20 Ocak Çarşamba günü gerçekleştirilecek. Saat 14.00'de başlayacak söyleşi Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda düzenlenecek.
Bu haftanın bir diğer etkinliği de aile içi eğitim semineri olacak. 21 Ocak Perşembe günü düzenlenecek seminere Erciyes Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mustafa Atak konuşmacı olarak katılacak. Seminer Meclis Salonu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Mustafa Demirci'nin konuk sanatçı olarak katılacağı Türk Tasavvuf Musiki Konseri 23 ocak Cumartesi günü Şehir Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Konser saat 19.30'da başlayacak.
Bu haftanın son etkinliği ise 24 ocak Pazar günü yine çocuklara yönelik tiyatro oyunu olacak. 'Meddah Amca' isimli tiyatro oyunu Şehir Tiyatrosu'nda saat 13.00'te başlayacak.

Kültür ve Sanatta bu hafta

Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri bu hafta gerçekleştirilecek 5 ayrı programla devam edecek.

Haftanın ilk etkinliği 19 Ocak Salı günü çocuklara yönelik düzenlenen 'Türk öykülerinden Seçmeler' programı olacak. Program Şehir Tiyatrosu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas ve futbolcuların konuk olacağı 'Yaşadığımız Kent Kayseri' programı 20 Ocak Çarşamba günü gerçekleştirilecek. Saat 14.00'de başlayacak söyleşi Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda düzenlenecek.
Bu haftanın bir diğer etkinliği de aile içi eğitim semineri olacak. 21 Ocak Perşembe günü düzenlenecek seminere Erciyes Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mustafa Atak konuşmacı olarak katılacak. Seminer Meclis Salonu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Mustafa Demirci'nin konuk sanatçı olarak katılacağı Türk Tasavvuf Musiki Konseri 23 ocak Cumartesi günü Şehir Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Konser saat 19.30'da başlayacak.
Bu haftanın son etkinliği ise 24 ocak Pazar günü yine çocuklara yönelik tiyatro oyunu olacak. 'Meddah Amca' isimli tiyatro oyunu Şehir Tiyatrosu'nda saat 13.00'te başlayacak.

Kültür ve Sanatta bu hafta

Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri bu hafta gerçekleştirilecek 5 ayrı programla devam edecek.

Haftanın ilk etkinliği 19 Ocak Salı günü çocuklara yönelik düzenlenen 'Türk öykülerinden Seçmeler' programı olacak. Program Şehir Tiyatrosu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas ve futbolcuların konuk olacağı 'Yaşadığımız Kent Kayseri' programı 20 Ocak Çarşamba günü gerçekleştirilecek. Saat 14.00'de başlayacak söyleşi Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda düzenlenecek.
Bu haftanın bir diğer etkinliği de aile içi eğitim semineri olacak. 21 Ocak Perşembe günü düzenlenecek seminere Erciyes Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mustafa Atak konuşmacı olarak katılacak. Seminer Meclis Salonu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Mustafa Demirci'nin konuk sanatçı olarak katılacağı Türk Tasavvuf Musiki Konseri 23 ocak Cumartesi günü Şehir Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Konser saat 19.30'da başlayacak.
Bu haftanın son etkinliği ise 24 ocak Pazar günü yine çocuklara yönelik tiyatro oyunu olacak. 'Meddah Amca' isimli tiyatro oyunu Şehir Tiyatrosu'nda saat 13.00'te başlayacak.

Kültür ve Sanatta bu hafta

Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri bu hafta gerçekleştirilecek 5 ayrı programla devam edecek.

Haftanın ilk etkinliği 19 Ocak Salı günü çocuklara yönelik düzenlenen 'Türk öykülerinden Seçmeler' programı olacak. Program Şehir Tiyatrosu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas ve futbolcuların konuk olacağı 'Yaşadığımız Kent Kayseri' programı 20 Ocak Çarşamba günü gerçekleştirilecek. Saat 14.00'de başlayacak söyleşi Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda düzenlenecek.
Bu haftanın bir diğer etkinliği de aile içi eğitim semineri olacak. 21 Ocak Perşembe günü düzenlenecek seminere Erciyes Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mustafa Atak konuşmacı olarak katılacak. Seminer Meclis Salonu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Mustafa Demirci'nin konuk sanatçı olarak katılacağı Türk Tasavvuf Musiki Konseri 23 ocak Cumartesi günü Şehir Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Konser saat 19.30'da başlayacak.
Bu haftanın son etkinliği ise 24 ocak Pazar günü yine çocuklara yönelik tiyatro oyunu olacak. 'Meddah Amca' isimli tiyatro oyunu Şehir Tiyatrosu'nda saat 13.00'te başlayacak.

Kültür ve Sanatta bu hafta

Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat Etkinlikleri bu hafta gerçekleştirilecek 5 ayrı programla devam edecek.

Haftanın ilk etkinliği 19 Ocak Salı günü çocuklara yönelik düzenlenen 'Türk öykülerinden Seçmeler' programı olacak. Program Şehir Tiyatrosu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas ve futbolcuların konuk olacağı 'Yaşadığımız Kent Kayseri' programı 20 Ocak Çarşamba günü gerçekleştirilecek. Saat 14.00'de başlayacak söyleşi Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'nda düzenlenecek.
Bu haftanın bir diğer etkinliği de aile içi eğitim semineri olacak. 21 Ocak Perşembe günü düzenlenecek seminere Erciyes Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mustafa Atak konuşmacı olarak katılacak. Seminer Meclis Salonu'nda saat 14.00'te başlayacak.
Mustafa Demirci'nin konuk sanatçı olarak katılacağı Türk Tasavvuf Musiki Konseri 23 ocak Cumartesi günü Şehir Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek. Konser saat 19.30'da başlayacak.
Bu haftanın son etkinliği ise 24 ocak Pazar günü yine çocuklara yönelik tiyatro oyunu olacak. 'Meddah Amca' isimli tiyatro oyunu Şehir Tiyatrosu'nda saat 13.00'te başlayacak.

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...