Sayfalar

13 Temmuz 2010 Salı

14 Temmuz Kerkük Türkmen Katliamının Yıldönümü (14 Temmuz 1959)


Bin yıldan beri Irak’ta varlık gösteren Türkmenler, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’den koparılmışlar ve İngiliz mandası olarak ihdas edilen Irak Devleti’nin vatandaşları olmuşlardır. Irak’ın kuzeybatısından güneydoğusuna, Bağdat yakınlarına kadar uzanan geniş bir coğrafi sahada yaşayan Türkmenlerin en önemli yerleşim merkezleri, Musul’un batısındaki Telafer ilçesi ve çevresindeki Türkmen köyleri, Musul ve çevresindeki Türkmen köyleri, Erbil, Altunköprü, Türkmenlerin en büyük kültür merkezi ve kalbi olan Kerkük, Tazehurmatı, Tavuk, Tuzhurmatı, Bayat köyleri, Kifri, Hanekîn, Karatepe ve Mendeli’dir.

Nüfus oranları ile Irak’ın üçüncü unsuru olan Türkmen toplumu, özellikle dikta yönetiminin acımasız uygulamaları karşısında yıllarca dayanmaya çalışmışlardır. Türkmenlerin evleri, tarım arazileri ellerinden alınmış, ticarî faaliyetleri kısıtlanmıştır. Yüzlerce Türkmen memuru görevden atılmış, yüzlercesi sürgün edilerek Türkmen bölgelerinin dışına gönderilmiştir.

Katliam

Her türlü mahrumiyet içinde varlıklarını günümüze kadar sürdüren Türkmenler, çeşitli yönetimler tarafından zaman zaman soykırımlarına maruz kalmışlardır. 1924, 1939, 1946, 1959, 1980 ve 1991 yıllarında Türkmenler unutulması mümkün olmayan acılı günler yaşamışlardır. Bunların arasında 14 Temmuz 1959 tarihinde Kerkük’te meydana gelen soykırım, Türkmenlerin yaşadığı en büyük facialardan biridir.

Tarihe ‘Kerkük Katliamı’ olarak geçen bu soykırımda, insanlık dışı vahşetler yaşanmıştır. Irak’ta cumhuriyetin ilanının birinci yıldönümünde kutlama şenliklerine katılmak gayesiyle çoluk–çocuk, genç–ihtiyar, kadın–erkek bütün Türkmen halkı, millî giysileri ile sokağa çıkmışlardı. Ancak törenin başlaması ile birlikte, gözü dönmüş câniler, silahsız olan Türkmenlere saldırıya geçmişlerdi. Silahların patlaması ile birlikte, sinsice hazırlanmış korkunç bir soykırım planını sahneye koymuşlardı.

Soykırım planına göre, önceleri sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Her zaman yasalara saygılı olan Türkmenler de bu çağrıya uyarak evlerine çekilmişlerdir. Ardından Türkmen ileri gelenleri, birer ikişer evlerinden alınarak, o zaman II. Ordu Tümeni’nin karargâhı olan Kerkük kışlasına götürülmüşlerdi. Burada kurulan sözde halk mahkemelerinde, alay ve hakaretlere maruz kalan Türkmenlerin değerli şahsiyetleri, 5–10 dakikalık süre zarfında yargılanmışlar ve kurşuna dizilmişlerdir. Bu da yetmemiş, Türkmen şehitlerinin cesetleri, ip veya sicim aracılığı ile motorlu araçlara bağlanmış, cadde ve sokaklarda dolaştırılarak sürüklenmişlerdir. Üç gün üç gece süren bu can pazarında kimi Türkmen şehidinin cesedi üç gün süreyle kızgın güneşin altında elektrik direklerinde asılı durmuştur. Kiminin gözleri oyulmuş; kimileri diri diri toprağa gömülmüştür.

Şehit edilenler

Bu soykırımda şehit edilenler arasında Irak ordusunda yıllarca değerli hizmetler ifâ eden ve aynı zamanda Türkmen toplumunun değerli bir lideri olan emekli Albay Ata Hayrullah ile kardeşi Tabip Yarbay İhsan Hayrullah, değerli Türkmen şahsiyetleri Kasım Neftçi, Selahattin ve Mehmet Avcı kardeşler, Cahit Fahrettin, Abdullah Bayatlı, Kemal Abdulsamet, Seyit Gani Nakip, Abdulhalik İsmail, Şakir Zeynel, Hasip Ali, Cuma Kamber, Kâzım Bektaş ve daha niceleri şehit düşmüşlerdir. Yine bu soykırımda Muhtar Fuat’ın iki oğlu ve bir kızı da, feci biçimde can vermişlerdir. Nihat 30, Cihat 25 ve kız kardeşleri Emel Muhtar Fuat ise henüz 12 yaşlarında masum bir çocuk olmasına rağmen, bu vahşi soykırımda feci biçimde can vermişlerdir. Bir aile için büyük bir yıkım ve acı dolu hatıra bırakan bu vahşet sahneleri, Kerkük’ün tarihinde kolay kolay silinemeyecek izler bırakmıştır.

Bu soykırımda yüzlerce Türkmen de çeşitli biçimde yaralanmıştır. Kerkük’e sokulan kamyonlar dolusu militan ve yağmacı, kentin alışveriş merkezlerini, çarşı ve pazarlarını yağmalamışlardır. Böylece üç gün süren sokağa çıkma yasağı boyunca, Türkmenlere ait yüzlerce işyeri ve mağaza talan edilmiş, kamyonlara doldurulan beyaz eşyalar, mobilyalar Irak’ın kuzey kentlerine götürülmüştür.

Kerkük Katliamı’nın üzerinden 49 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu vahşetin izleri silinmemiş, tersine her geçen gün daha bir anlam ve derinlik kazanmıştır. Günümüzün Irak’ında Türkmenler, artık bu oyunlara gelmeyecek kadar bilinçlenmişlerdir. Ne var ki 40 yıldır Türkmenlere uygulanan baskılar, bu topluluğu maddî ve manevî birçok imkândan yoksun bırakmıştır. Türkçe yayın ve eğitim gibi kültürel, siyasî ve idarî hakları ellerinden alınan Türkmenler, ekonomik açıdan da çökertilmişlerdir. Her türlü destekten mahrum bırakılan Türkmen toplumu, büyük bir yalnızlığa itilmiştir.

Türkmenlerin mücadelesi devam edecek

Dikta rejiminin sona erdiği Irak’ta Türkmenler, günümüzde yeni bir mücadele dönemine girmişlerdir. Bugüne kadar yapılan haksızlıklara, uygulanan insanlık dışı baskılara tekrar meydan verilmemesi için Türkmenler de artık daha güçlü biçimde mücadele edeceklerdir. Tek istekleri, kendi topraklarında insanca yaşamak olan Türkmenler, Irak’ın yeniden yapılanma sürecinde önemli rol oynamak istemektedirler. Tek devlet, tek bayrak ve tek ordu isteyen Türkmenler, Irak’ın yeni anayasasında üçüncü aslî unsur olarak tescil ve parlamentoda gerçek nüfus oranlarına uygun sayıda temsil edilmek, Türkmenlerin çoğunlukta oldukları yerleşim birimlerinde Türkmen yöneticilere görev verilmesini istemek, Türkmenlerden alınan tarım arazilerinin, evlerin hukuk yolu ile iadesini gerçekleştirmek, suçsuz yere idam edilenlerin itibarlarını ve mal varlıklarının iadesini istemek yolunda mücadeleye devam edeceklerdir.

Doç. Dr. Suphi Saatçi


Şehitlerimizin Listesi

1- Ata Hayrullah- Albay
2-İhsan Hayrullah- Yarbay Doktur
3-Salahattin Avcı - İş adamı
4-Mehmet Avcı .... Memur
5-Nihat Fuat Muhtar. öğretmen
6-Cihat Fuat Muhtar.. öğrenci
7-Emel Fuat Muhtar .. öğrenci 12 yaşında
8-Kasım Neftçi .. Arazi Sahibi
9-Ali Neftçi .. Serbest Meslek
10- Osman Hıdır .. Kahve Sahibi
11-Cahit Fahrettin ..Öğrenci
12- Zuhur İzzet Casim Çaycı..Kahve Sahibi
13-Şakır Zeynel .. Kahve Sahibi
14-Gani Nakib ..Memur
15- Kemal Abdul Samet ..Mühendis
16-Fatih Yunus Ali..Teknisyen
17-Cuma Kamber ..Teknisyen
18-Enver Abbas ..Öğrenci
19-Kazım Abbas Bektaş ..Öğrenci
20- Hacı Necmettin Abdullah .Serbest Meslek
21-Hasib Ali ..İşçi
22-Nurettin Aziz .. İşçi
23- İbrahim Ramazan ...Tamirci
24-Abdul Halik İsmail ...Öğrenci
25- Abdullah Ali Bayatlı..Teknisyen
26-Salahattin Kayacı..İşçi
27- Abbas Kadir ...Öğrenci
28-Salahattin Köprülü ...Polis
29-İbrahim Hemze ...Kasap
Kemal’in Annesi olarak tanılan yaşlı bir ev hanımı
30- Adil Abdülhamit .. Öğretmen
31-Abdullah Ahmet...İşçi
32-Habib Ali ..
33- Abdul Gani Seyit Mehmet..
34- Sadık Kaleli...
35-Halil Şakır ...Serbest İş
36-Salah Terzi ..Serbest İş.

AKP'li Belediye Terörist Leşi Taşıyarak Pkk Propagandası Yaptı !!

Teröristin ölüsünü taşıyan belediye aracı Pkk propagandası için kullanıldı

AKP’Lİ BAŞKAN’IN AÇILIMI ! 

Akp’li Adıyaman Belediyesi, Diyarbakır’da Mehmetçik’le girdiği çatışmada öldürülen teröristin cenazesi için resmi cenaze aracı gönderdi. Cenaze araçla Adıyaman’a getirildi.

Araca Pkk paçavrası asılmasına göz yumuldu Belediye Başkanı Necip Büyükaslan “Bölücüler adeta aracımızı rehin teslim almış. Soruşturma açtım” diyerek kendini savunmaya çalıştı. 

Pkk yandaşlarının, Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde, belediyeye ait resmi plakalı cenaze aracıyla gövde gösterisi yapmasına kimse sesini çıkarmadı. Meydanı boş bulan bölücüler bir de “Dişe diş, intikam” sloganları attı. 

Bu durum, Kürt açılımıyla şımaran Pkk yandaşlarının artık istedikleri gibi at koşturduğunu gözler önüne serdi. Mehmetçiğin uğruna kanını akıttığı Türk Bayrağı’nın gölgesinde yaşanan bu çirkin sahneler ise vicdanları sızlattı. 
Sözcü Gazetesi

Daha neler... “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü dağa çıkarıyor!... (muş)

Rapordaki şaşırtan gerekçeler...
POLİS Akademisi öğretim üyelerince hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’a da gönderilen ’Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Terörü Besleyen Sorunlar: Hakkari, Yüksekova ve Van Örneği’ adlı raporda, şaşırtan gerekçelere yer verildi. 

‘Terör örgütünü besliyor’ yorumuDOÇENT Süleyman Özeren ve Dr. Murat Sever’in raporunda, psikiyatrla görüşen bir çocuğun, “Bu yazıyı görünce anama küfrediliyor sanıyorum” ifadesi hatırlatılarak, “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısı, terör örgütüne katılımların en önde gelen sebebi gösterildi. 
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=37393D

‘Yol kazası’ açıklamasına tepki yağdı

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, “Kuzey Irak’tan gelen PKK’lıların Habur’da karşılanması yol kazasıydı” sözlerine muhalefet tepki gösterdi. CHP’li Gökhan Durgun, “Adına demokratik açılım dedikleri girişim başından yanlıştı. ’Yol kazası’ sözü de yanlışın itirafıdır” dedi. Bağımsız Tayfun İçli ise “Araba kullanmayı bilmeyen iktidar, elbette kusuru karşısında arayacak” ifadesini kullandı.
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=37391

Seçmene uyarı: Yargı reformunu UNDP hazırladı! / Arslan BULUT

Amerikalı bir savcının Adalet Bakanlığı’na danışmanlık yaptığını yazdığımda bakanlık bu haberi yalanlamıştı. Sonra Aydınlık dergisinde, Susanne Hayden adlı bu savcının, resmi olarak Amerikan Büyükelçiliği bünyesinde çalışmakla birlikte, 25-26 Ocak 2007’de İstanbul’daki hakim evinde, sekiz ilin özel yetkili Başsavcı vekili ve Adalet Bakanlığı’ndan üç yetkili ile çalıştay düzenlediği ve terörle mücadele yöntemlerini anlattığı ortaya çıkarıldı. Adalet Bakanlığı, bu haberler üzerine herhangi bir açıklama yapamadı. 
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=14055

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...