Sayfalar

21 Haziran 2010 Pazartesi

Diyarbakır Silvan'da bir şehidimiz var

Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Çatakköprü ve Bağdere köylerindeki jandarma karakollarına bu akşam saatlerinde bir grup PKK'lı tarafından aynı anda taciz ateşi açıldı. Karakollardaki askerlerinde karşılık vermesiyle çıkan çatışmada 1 asker şehit oldu, 2 asker yaralandı, 4 teröristin öldüğü bildirildi.

Bunu konuşamayacaksak neyi konuşacağız? / Mehmet Y. Yılmaz

İktidara geldiğinden beri kavga etmedik hiçbir kurum bırakmayan, aykırı söz söyleyenleri susturmak için yasaları çiğnemeyi göze alan bir hükümet var ama ülkenin en temel sorunlarından biri öylece çözülmeyi bekliyor.

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, 11 askerin şehit olduğu olayın ardından yaptığı konuşmada iki hususun altını çizdi:
1- "PKK birilerinin ‘taşeronu' olarak bu işi yapıyor!" 

Başbakanlık gibi yetkili bir makamda bulunanlardan dedikodu değil, somut açıklama beklemek hakkımızdır. 

Bu eylemin, birileri adına taşeronluk için yapıldığını biliyorsa, o birilerinin kim olduğunu Başbakan açıklamalıdır.  

Bu bir yabancı devlet midir, yoksa aklımıza gelmeyen başka bir güç müdür? Bunu bilmek zorundayız. 

Başbakan bir şeyler biliyor da bunun gereklerini yerine getirmiyorsa o da o taşeron örgütü kullananlar kadar akan kandan sorumlu sayılmalıdır. 

Elinde böyle somut bir bilgi yok da sırf laf olsun diye bunu söylüyorsa o da en azından şehitlere ve ailelerine karşı yapılmış bir saygısızlık olarak kabul edilmelidir.

2- "Kimse bu meseleyi iç politikaya alet etmesin!"

Bunu söylemek bir demokraside bir siyasetçinin aklından bile geçirmeyeceği bir şey olmalıdır.

Demokrasilerde politika sorunları çözmek için yapılır, televizyon ekranlarından demeç vermek, meydanlarda nutuk atmak için değil!

Bugün yaşadığımız terör sorunu ise doğrudan doğruya politikanın çözebileceği bir şeydir ve elbette mesele enine boyuna iç politikada tartışılmak durumundadır.

Meydanlarda nutuk atarken "sivil politikanın" şampiyonluğunu yapmak, sıra sorumluluk almaya geldiğinde ise "Bunu politika konusu yapmayın" demek eksikli bir demokrasi anlayışına işaret eder.

Politika her gün gencecik insanların hayatlarını kaybetmesine neden olan ülkenin en önemli sorununu konuşamayacaksa neyi konuşacak?  
Açıklamayı yanlış yerden bekliyor 

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, son saldırıdan sonra "Vatan sağ olsun demek yetmez" dedi ve ekledi: "Genelkurmay'dan tatmin edici bir açıklama bekliyorum." 
Milli iradenin temsilcisi TBMM Başkanı'nın, "açıklamayı" askerden beklemiş olması ilgimi çekti.

Hani artık siyaset sivilleşiyordu?

İktidar partisi kabul etmelidir ki bir ülkede olup bitenlerden icra makamının başında olan hükümet sorumludur.

Bazı meselelerin sorumluluğunu başkalarının üzerine yıkma çabası, aczin ifadesidir.

TBMM Başkanı, sorusunu Başbakan'a yöneltmeliydi.

İşte Başbakan'dan yanıtlamasını isteyeceği üç soru önerisi benden olsun:

1- ABD ile sınır ihlalleri konusundaki istihbaratın paylaşılması ile ilgili bir anlaşmanız vardı. Bu kez bu istihbaratın alınmasında bir aksama oldu mu?Olduysa neden oldu? Bu aksama ile ilgili olarak ABD yetkililerinden ne bilgi aldınız?

2- Dünyanın parasını ödeyerek aldığımız insansız casus uçaklarını neden kullanamadık? Yabancı yayın organlarının iddia ettikleri gibi bu uçakların kullanılamamış olması İsrailli uzmanların ülkeden ayrılmak zorunda kalmaları mıdır? Böylesine kritik bir sınır güvenliği meselesini güvence altına almadan İsrail ile neden kavga ettiniz?

3- Saldırıdan sonra, saldırının bir "taşeronluk" meselesi olduğunu söylediniz. Bu örgütü taşeron olarak kim kullanıyor? Buna karşı ne tür önlemler alacaksınız? Bir terör örgütünü kullananlara karşı BM Güvenlik Konseyi'ni harekete geçirecek misiniz?

Laf çok, iş yok!

SALDIRIDAN sonra başta Başbakan ve yardımcıları olmak üzere AKP yetkilileri"açılımın süreceğini" söylediler.

Açılım sözünü duyduğumuzdan bu yana aşağı yukarı bir sene geçti.

Arama konferansı tadında toplantılar yapıldı. Her gün bununla ilgili demeçler veriliyor. Başbakan, şu ya da bu nedenle toplumda sivrilmiş isimleri gruplar halinde toplayıp "açılımı" anlatıyor, ama o anlatılanlardan bir şey anlayıp da sonra bizlere "Açılım şöyle olacakmış" diyen birisi de yok. Belli ki havanda su dövülüyor, kimse bir şey anlamıyor.

En çok duyduğumuz söz de her olaydan sonra "Açılım süreci bundan etkilenmeyecek, durmak yok!"

Açılım sözünün ortaya atılmasından beri 128 asker öldürülmüş. Ne kadarının yaralandığını, bacağını, kolunu, gözünü kaybettiğini bilmiyoruz bile.
İçeriği belli olmayan, "en önemli ilk adımı" denilen taş atan çocuklar meselesi bile halledilemeyen bir "açılım" var, tek sonucu terör örgütünün her gün yeni bir güç gösterisi yaparak gencecik çocukları öldürmesi, yine bu ülkenin gencecik çocuklarını ölüme sürüklemesi.
Hükümet, artık boş konuşmayı, parlak nutuklar atmayı bir kenara bırakıp, bu sorunu nasıl çözeceğini açıklamak zorundadır.

İktidara geldiğinden beri kavga etmedik hiçbir kurum bırakmayan, aykırı söz söyleyenleri susturmak için yasaları çiğnemeyi göze alan bir hükümet var ama ülkenin en temel sorunlarından biri öylece çözülmeyi bekliyor.
Artık konuşmayı bir kenara bırakıp, bir şeyler yapmanın zamanı geldi.


Mehmet Y. YILMAZ/Hürriyet

Kemal Kılıçdaroğlu: Terörü ancak CHP bitirir

Adıyaman'da konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, yaşanan son gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Adıyaman'ın Gölbaşı İlçesi'nde halka hitap ettikten sonra yol üzerinde Besni İlçesi'ne uğrayan ve burada TEKEL işçileri ile bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu, konvoyunun önünün sık sık kesilmesi nedeniyle, 1 saat 15 dakika gecikmeli olarak partisinin Adıyaman mitinginin yapıldığı Mustafa Yücel Özbilgin Parkı yanındaki boş alana geldi. `Başbakan Kemal' sloganı ile karşılanan Kılıçdaroğlu'nun içinde bulunduğu otobüs, yoğun ilgi nedeniyle mitingin yapılacağı alana güçlükle girebildi.
Yaklaşık 8 bin kişinin katıldığı mitingde sık sık lehine atılan sloganlar nedeniyle konuşması kesilen Kılıçdaroğlu, Adıyaman'da binlerce ailenin geçimini sağlayan tütünü de eline alarak, "Tekeli kapattılar, tütünü ektirmiyorlar. Böyle bir anlayış olmaz" dedi.
`SİZE SÖZ, TERÖRÜ ANCAK CHP BİTİRİR'
Türkiye'de halkın iktidarını kuracaklarını ve kimsenin yatağa aç girmemesi için yola çıktıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Biz hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diye yol açıktık. İnançlarımızla oynayan siyasetten hesap soralım diye yola çıktık. Bakın bu coğrafyada kardeşçe yaşarken, ayrılık gayrılık yokken, etnik kimlikleri sorgular hale gelen siyaseti al aşağı etmek için yola çıktık. Burada bir pankartta `Barış için CHP' diyor. Size söz, 35 yıldır devam eden terörü ancak CHP bitirebilir. Çünkü biz insanların etnik kimliğini sorgulamıyoruz. Biz insanı seviyoruz. Terörü birileri elimize reçete verdi diye uygulayarak sonlandırmayacağız. O şekilde kimsenin sonlandırmayacağını da biliyoruz. Biz iktidarımızda size geleceğiz ve toplumsal destek isteyeceğiz. Devletin tüm kurumlarıyla barışık düzen kuracağız ve terörü sonlandıracağız. 35 yıldır terörü silahla susturmaya çalıştılar; mantık yok bunlarda. Kan, kanla yıkanarak temizlenmez, böyle bir anlayış olamaz. Toplumsal desteği sağlamak için önce aklı mantığı kullanacağız. Birilerinin değil halkın reçetesine başvuracağız."
Eline tütün demetini alarak meydandakilere gösteren ve Adıyaman'da binlerce ailenin geçimini sağladığı tütünün kaldırılmak istendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Bunlar Tekel'i kapattı, köylüyü perişan etti. Çıkıp meydanda kasılıyorlar, buna izin vermeyeceğiz. Bunlar daha önce mağdur, sonra mazlum, şimdi de zalim oldular halkı eziyorlar. Seçimde de siz onları ezin. Parlamentoya hırsız, ihaleye fesat karıştıran, kul hakkı yiyen istemiyorsanız sandık gelince kararınızı verin. Siz kararınızı verin, onların defterini dürmek bize düşecek" dedi.
SİYASETİN KONUSU ADAM OLMAKTIR
Kılıçdaroğlu, daha sonra 17 Nisan 2002 tarihinde Adıyaman'a gelen ve aynı meydanda miting düzenleyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşma metnini kağıttan okudu. Fakir çocukların mutluluğunu arzulayan kelimelerin bulunduğu metnin ibretlik olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bölgede yoksulluğun sefaletin, fotoğrafını görmüş ve 'Tarihe millete sözüm var' diyor Recep Bey ve `Yoksulluğun ve sefaletin fotoğrafını veren çocukları mutluluk filminde oynatıncaya kadar çalışmaya devam edeceğim' diye devam ediyor. Bunu Recep Bey 8 yıl önce 2002'de söylüyor. Şimdi 2002'de bu meydanda bunu söyledi Recep Bey, ama tablo değişti mi? Merak ediyorum, niye değişmedi tablo. Çünkü siyasete yırtık ayakkabıyla başlayanlar sizin cebinizden aldığı parayla beş yıldızlı havuzlu villada oturmaya başladılar. Onun için böyle oldu, bunlar asla mutluluğun fotoğrafını çizemezler, halka dost olamaz, halk politikası üretemezler. Halkla beraber olmadığı gibi ayrıştırmayı temel felsefe edinmiş siyasi yapıdır. Allah'la kul arasına girmek kimin haddine? O zaman bizim inançlarımızı sömüren bu siyasi partiye oy verecek misiniz? Eğer birisi Allah'la kul arasına girip siyaseti dinle beraber kullanıyorsa inancımızı siyaset malzemesi yapıyorsa; bilin ki o adam en büyük sahtekarlardan birisidir. Her yerde söylüyorum, insan düşünceleriyle, inançlarıyla, etnik kimliğiyle Allah'ın yarattığı en değerli varlıktır ve başımızın üstünde yeri vardır. Biz insanların inançlarıyla, etnik kimliğiyle uğraşmayacağız. Bizim anne babamızı seçme hakkımız var mı? Ama anne babamızla gurur duyuyoruz. Ben anne babamı seçemiyorsam, etnik kimliğimin ne işi var siyasette. Siyasetin konusu işsizlik, yoksulluktur, insanların alın teriyle evine ekmek götürmesini sağlamaktır, Türkiye'nin onurlu duruşunu sağlamaktır, bölgeler arası dengesizliği gidermektir. Siyasetin konusu her şeyden önce adam olmaktır adam. Siyaset halka hizmet etme sanatıdır. Siyasette zenginleşmek siyasetçinin işi değildir. Bu meydanda söz verdik, iktidarda da sözümüzü tutacağız. Bizim temel felsefemiz önce halktır; önce halk zenginleşecektir."
TEKEL SORUNU BİR HAFTADA ÇÖZÜLECEK
Tekel işçilerinin sorununa da değinen CHP Genel Başkanı, iktidar olduklarında problemi ilk haftada çözeceklerinin sözünü vererek şöyle devam etti:
"Tekel işçileri yeni bir hak aramadı, var olan haklarını korumak istediler. Ama bu Adalet ve Kalkınma Partisi, 'Siz kul hakkı yiyorsunuz, hak etmediğiniz parayı alıyorsunuz, siz değmezsiniz, adam bile değilsiniz' dedi. Bunları hak ediyor mu Tekel işçileri? İşçiler eylem yapınca, biber gazı sıktılar, kışın soğuğunda havuza attılar. CHP iktidarında yani halkın iktidarında Tekel işçilerinin sorunu birinci haftada çözülecektir. Siyasette ayrılık gayrılığa yer yok. Geldiğimiz noktada iki çizgi var. Bir yandan dürüst, namuslu, halka hesap vermeyi onur bilen, halkı seven, insanı seven bir anlayış, obür tarafta hortumcuların anlayışı var. Siyaseti bu iki omurga üzerine kuracağız. Bunun için helal süt emmiş ne kadar vatandaşımız varsa bu seçimde CHP çatısı altına bekliyorum. Neden sürekli size soruyorum biliyor musunuz? Recep'in kulağına gitsin diye. Çünkü Recep'in kulağına gitsin ki, Recep'in ezberi bozuldu bir daha bozulsun ezberi. Adıyaman meydanından çıkan ses sadece ezberini değil kimyasını da bozacak. Ama bize düşen görev daha var bu düzeni değiştirmek. Ranttan yana değil halktan yana düzen kuracağız. Sevgili Recep 8 yıldır memleketi yönetiyorsun hala elinde reçete yoksa Başbakanlık koltuğunda ne işin var Allah aşkına."
`AL O DEMOKRASİYİ BAŞINA ÇAL'
Türkiye'de Anayasa değişikliği ile hükümet tarafından baskıcı rejimin oluşturulduğunu da ileri süren Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz iktidarımızda asla kimseyi ikinci sınıf yurttaş konumuna koymayacağız. Herkes birinci sınıftır. Hangi etnik kimlikten, hangi inançtan olursa olsun. Bakın son olarak yapılan Anayasa değişikliği değil, baskıcı rejim oluşturmak istiyor. Buna da 'Biz demokrasi, özgürlük getirmek istiyoruz' diyorlar. Soruyorum size, 2002'den önce telefonla rahat konuşuyordunuz değil mi? Ama şimdi dinlenir diye korkuyorsunuz. Bunu; demokrasi, özgürlük, hak adına yapıyorlar. Recep Bey'e sesleniyorum, sen eğer bunları demokrasi, özgürlük adına yapıyorsan al o demokrasiyi, özgürlüğü. hakkı da başına çal. Slogan atıyorsunuz 'Başbakan Kemal' diye. Önümüze seçim geliyor, Başbakanlık sizin elinizde; güç, yetki sizdedir. Sandık önünüze gelince mührü elinize alın ve o mührü Hz. Süleyman adaletiyle kullanın. Recep beyin ezberi bozulacak ama varsın bozulsun. Tütün Adıyaman'ın onurudur. Fakat bunlar binlerce aileyi açlığa mahkum etti. Kim yaptı, Recep Bey yaptı. Birilerinin talimatıyla tütün ekmeyeceksin denilince Recep Bey baş üstüne diyor. Halkın iktidarında 'Biz ekeceğiz, Adıyamanlı vardır' diyeceğiz. Bunu daha önce halkın iktidarında Ecevit söylemişti; `Afyon ekmeyeceksin' denmişti, `Biz afyon ekeriz' dedi. Tütün ekmeyeceksin diyorlar, tütünü ekeceğiz hiç endişeniz olmasın. AKP'liler son zamanlarda propaganda yapıyorlarmış, `CHP gelecek, sizin elinizden yeşil kartı alacak, makarna veriyoruz onu da alacaklar' demişler. Allah'ın kulları siz bir liraya makarnayı almıyorsunuz, bir liralık makarnayı beş liraya alıyor 4 lirayı cebinize atıyorsunuz. Buna izin verir miyiz, biz niye makarna, kömür dağıtalım. Yani ona adam gibi para yatırsak, ister makarna, ister kömür alır. Senin ailenin tüketim kalıplarına müdahale hakkın nerden çıktı."
Mitingin ardından Kılıçdaroğlu, değişik partilerden CHP'ye katılan bazı muhtar ve belediye meclis üyelerine rozet taktıktan sonra Ankara'ya dönmek üzere kentten ayrıldı.

Egemen Bağış, PKK'lıların cenazesine gitsin, herkes layığını bulur

Ölen PKK'lılara üzüldüğünü belirten Egemen Bağış'ı, PKK'lıların cenazesine katılmaya davet ediyoruz. PKK'lı Teröristler için "12 gencimiz" ifadesini  kullanan Bağış, benim şehidime sahip çıkmasın. 30 yıldır konuşamadıklarını konuş Bağış, seni o makama getirenler utansın, zaten sen de utanma olmadığı çok açık. Siz teröristlerinize yanmaya devam edin.

AÇILIM MASKARALIĞI

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Muammer Öner, Defterdarlık binası önünde bin basın açıklaması yaparak Hükümetin ortaya attığı açılım politikasını değerlendirdi ve "Açılım, terör örgütünü cesaretlendirmiştir" dedi. 

Türkiye Kamu Sen İl Temsilcisi Muammer Öner, terör olaylarının artmasını hükümetin yaptığı açılım politikasına bağladı. Öner, "İçeriğinde ne olduğu hala kehanetlerle tahmin edilebilen, ismi sürekli değiştirilen, uygulaması sanatçıya, artiste, sporcuya bırakılan açılım maskaralığı terör örgütünü şımartmış, cesaretlendirmiş ve azdırmıştır" diye konuştu.

Tırmanan terör olaylarının, toplumun her kesiminde alışkanlık yarattığının bir kısmının da sessiz bir çığlık gibi patlamanın eşiğinde olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğinin altını çizen Öner, "Bugün bölücü terörü azdıran hükümetin uygulamalarıdır. Bölücülere gösterilen hoşgörüdür. Bizler Habur rezaletini ve hainliğini unutmadık ve unutmayacağız" dedi.

Muammer Öner in konuşmasının ardından şehitler için dua edildi.

Türk Sağlık Sen Kayseri Şube Başkanı Ünal Polat’ta, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği önünde bir basın açıklaması yaparak, terör örgütüne tepki gösterdi ve şehit ailelerine başsağlığı diledi.

Sendika üyeleri daha sonra şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşı’nı söyledi.

78 Bin Öğretmen Açığı Var, Kayseri'de açık 2 bin 865...

Kayseri’de eğitim-öğretimle ilgili fiziki açığı hayırseverler tamamlıyor; ama öğretmen açığına hayırseverin gücü yetmiyor. Açığı kapatması gereken Milli Eğitim Bakanı Mayıs ayı itibarıyla Türkiye genelindeki öğretmen açığının 78 bin 321 olduğunu belirtti.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur un öğretmen açığına ilişkin yazılı soru önergesini yanıtladı.

Bakan Çubukçu, 4 Mayıs 2010 tarihli MEBBİS Norm İşlemleri Modülü verilerine göre, bakanlığa bağlı resmi eğitim kurumların 78 bin 321 öğretmen ihtiyacı bulunduğunu ifade etti.  Bakan Çubukçu nun verdiği bilgiye göre, Mayıs ayı itibarıyla en fazla öğretmen ihtiyacı rehber öğretmenlik alanında bulunuyor. Bu alanda 24 bin 331 öğretmene ihtiyaç var. En fazla öğretmen açığı bulunan il ise İstanbul. İstanbul’da 24 bin 484 açık bulunduğu belirtildi.

En fazla açık bulunan iller sıralamasında İstanbul’u, Şanlıurfa, Bursa, Adana, İzmir, Gaziantep, Ankara, Konya, Kocaeli, Antalya, Hatay, Van, Diyarbakır, Manisa ve Mersin takip ediyor. Kayseri ise 2 bin 865 öğretmen açığı ile 16’ıncı sırada bulunuyor.    

Bahçeli: Ülke uçuruma sürükleniyor

MHP Lideri Bahçeli, Gül'le ile Çankaya Köşkü'nde bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, parti genel başkanlarına daveti çerçevesinde MHP lideri Devlet Bahçeli ile bir araya geldi.

Çankaya Köşkü'ne saat 15.00'te gerçekleşen buluşmada Bahçeli'nin Cumhurbaşkana Gül'e4 bir rapor sunduğu belirtildi.

Bahçeli'nin raporda son günlerde artan terör ve şehit askerlerle ilgili olarak kaygı ve üzüntülerini ifade ettiği raporda "Türkiye üzerinde cidi ve büyük bir oyun oynanmaktadır. Türkiye bir uçurumun kenarına sürüklenmektedir." görüşünü ilettiği belirtildi.

İlhan Selçuk vefat etti

Cumhuriyet Gazetesi yazarı İlhan Selçuk 85 yaşında hayatını kaybetti.

Brezilya İran konusunda geri adım attı!

İran’ın nükleer programı konusunda Türkiye ile birlikte arabuluculuk yapan Brezilya, bu rolüne son verdiğini açıkladı.
Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim İngiliz Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada, ABD’nin Türkiye ve Brezilya'nın arabuluculuğunda imzalanan Tahran Deklarasyonu'nu reddetmesinin ardından, Brezilya hükümetinin İran’ın nükleer programı konusundaki anlaşmazlıkla ilgili arabuluculuk faaliyetlerine devam etmeyeceğini söyledi.

Amorim, “Herkesin işe yarayacağını söylediği şeyleri yaptık, dilimiz yandı ve sonuçta bazı insanların ‘evet’ diyemeyeceğini anlamış olduk" diyerek, isim vermeden ABD'yi eleştirirken, İran konusunda üstlendiği arabuluculuk rolüne de kapıyı tamamen kapatmadı.

Brezilya Dışişleri Bakanı, "Bizden tekrar müzakere etmemiz istenirse, belki hala faydalı olabiliriz... Ama böyle bir şey istenmezse, artık proaktif bir şekilde hareket etmeyeceğiz" ifadesini kullandı.

Amorim, "Bir çözüm bulabilmek için doğrudan bu işe dahil olduk. Böyle yapmak için teşvik edildik... Ve sonra hiçbir sonuç almadık. Anlaşmanın yapıldığı gün, bu anlaşmayı analiz bile etmeden hemen verilen cevap, yaptırımlar için BM kararı çıkarılması isteği oldu" diye konuştu.

İran, 17 Mayıs tarihinde imzalanan ve Tahran Deklarasyonu olarak bilinen anlaşma çerçevesinde, düşük düzeyde zenginleştirilmiş 1,200 kilogram uranyumunu, Türkiye üzerinde yüksek oranda zenginleştirilmiş 120 kilogram uranyumla takas etmeyi kabul etmişti.

Rusya, Fransa, ABD ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun oluşturduğu Viyana Grubu ise takas anlaşmasını reddetmiş ve geçtiğimiz haftalarda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Türkiye ve Brezilya'nın ret oyu verdiği oturumda İran'a yönelik yeni yaptırımları onaylamıştı.

"TÜRKİYE VE BREZİLYA TARAFSIZ DEĞİL"

Gazeteye konuşan üst düzey bir ABD'li yetkili Brezilya'nın arabuluculuk faaliyetlerine son vermesini memnuniyetle karşıladığını ifade ederek, "Ben Brezilya veya Türkiye'yi gerçekten bir arabulucu olarak hareket edecek pozisyonda görmüyorum" dedi.

ABD'li yetkili, İran'la gelecekte gerçekleştirilebilecek görüşmeleri BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin yürütmesi gerektiğine işaret ederek, "(Türkiye ve Brezilya) yaptırımları reddetmiş ülkeler olarak, tarafsız değiller" diye konuştu.

TSK 10 km içeride

Türk askerlerinin Kuzey Irak'a girdiği ve kapsamlı harekat hazırlığı yapıldığı belirtildi.
Şemdinli saldırısının ardından Kuzey Irak’taki PKK kampları bomba yağmuruna tutuldu. TSK’nın Şemdinli’den Kuzey Irak topraklarına girdiği ve 10 kilometre ilerlediği, kapsamlı bir kara harekatı için hazırlık yapıldığı iddia edildi.

Milliyet'ten namık Durukan imzalı habere göre, Diyarbakır 2. Taktik Hava Üssü’nden havalanan F-16’lar Kuzey Irak’ın Türkiye sınırındaki PKK kamplarını hedef aldı. Çukurca’nın karşısındaki Zap ile İran, Irak ve Türkiye üçgeninde bulunan Hakurk bölgesi önceki akşam ve dün sabah bombalandı. KYB’nin resmi internet sitesi Pukmedia’nın haberine göre; iki Türk savaş uçağı Sidekan kasabasına bağlı İran sınır hattındaki Lolan dağlık bölgesini bombaladı. Sınırdaki birlikler ise Hakurk, Zap ve Haftanin dağlık kesimlerindeki noktaları gün boyu obüs topları ve havanlarla dövdü.

Hava harekâtı sonrasında önceki gece özel birliklerin Şemdinli bölgesinden Kuzey Irak topraklarına girdiği ve Hakurk bölgesinde 10 kilometre ilerlediği ileri sürüldü. Fransız haber ajansı AFP’nin haberinde, Türk ordusunun Sidekan kasabasına bağlı bölgeye sızma yaptığı, 10 kilometre kadar ilerlediğini duyurdu. İddia ile ilgili Kuzey Irak’lı Kürt yetkililer tarafından açıklama yapılmazken, yerel kaynaklar ve PKK kaynakları da bunu doğrulamadı.

‘SINIRÖTESİ’ HAZIRLIĞI

Bazı Kürt internet siteleri de, karadan kapsamlı bir sınırötesi harekât hazırlığı yapıldığını duyurdu. PKK’dan yapılan açıklamada ise, Tekeli bölgesindeki askeri birliğe yapılan saldırıda 3 örgüt üyesinin öldüğü, 37 askerin şehit edildiği öne sürüldü. Pukmedia’nın iddiasına göre; savaş uçaklarının hedefini şaşırarak Reşa bölgesindeki Daylaya köyünü bombaladı ve Zahide Muhammet Mecid (11) adlı çocuk öldü, 2 kişi de yaralandı. Bu arada Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, TSK’nın Kuzey Irak’ta operasyon yapmasını eleştirerek, “Türkiye bağımsızlığımızı ihlal ediyor” dedi.

Saldırı için şok iddia!

Heronların, 150-200 teröristi tespit ettiği, 'vuralım' talebinin reddedildiği öne sürüldü.
Heron'ların (insansız istihbarat uçağı) saldırıdan günler önce sınırı geçen yaklaşık 200 teröristi tespit ettiği, ancak teröristlere askerî müdahale talebinin reddedildiği iddia edildi.Star Gazetesi'nde yayımlanan habere göre Doç. Dr. Önder Aytaç, Batman'da Heron'lardan sorumlu bir albayın teröristlerin görüntüsünü gördüğünü ve komutanlarına 'Bunları şimdi vurmayacağız da ne zaman vuracağız?' diye tepki gösterdiğini anlattı. Albayın öfkeyle kafasını duvara vurduğunu da belirten Aytaç, Heron'ların hafızalarının silinmediğini, son iki haftalık kayıtlara bakılması halinde 150-200 teröristin görüleceğini vurguladı.

Aytaç, karakola saldırı yapacak yaklaşık 200 teröristin sınırdan geçişinin günler önce tespit edildiği yönünde iddiada bulundu. Aytaç, kendisine gelen çok önemli bir bilgide, Batman'da Heron'lardan sorumlu bir albay, teröristlerin görüntüsünü görünce komutanlarına "Bunları şimdi vurmayacağız da ne zaman vuracağız?" diyerek kafasını duvara vurmuş. Önder Aytaç, bir uçuşta yaklaşık 400 kilometreyi tarayan Heron'ların hafızalarının silinmediğini belirterek, "Son iki haftalık hafızasına bakarlarsa 150-200 teröristi göreceklerdir. Bu kayıtlar, saldırıların nasıl arttığını, Mehmetçiğin nasıl öldüğünü ortaya koyacak." dedi. Haberde, güvenlik uzmanı Emre Uslu da TSK yetkililerinin 'operasyona eğitimli ekiplerin gönderildiği' şeklindeki sözlerinin doğru olmadığını ileri sürdü. Uslu, "Eğitimsiz çocukları ağaç gibi oraya dikiyorlar. Doğrudan ihmal var. Sorumlular hesap vermeli." şeklinde konuştu.

'İzin ver, takip edeyim'

Çatışmada arkadaşlarının şehit olduğunu gördü, komutanına "İzin ver" diye yalvardı.
Şemdinli-Gediktepe'de 9 şehidin verildiği çatışmada Giresunlu Volkan Demir , teröristlerin peşine düşmek için komutanından izin istedi, komutanı izin vermedi, isabet alıp yaralandı.

Çatışma anında yaşadıklarını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un ziyaretinde anlatan Giresunlu Volkan Demir, arkadaşlarının şehit olduğunu görünce, bulunduğu siperden izin istedi. "Komutanım izin ver teröristleri takip edeyim" diyen er Demir'e takip izni çıkmadı. Mevzide yaralanıp gazi olan Giresunlu er, Org. Başbuğ'a" Neden izin vermediğini biliyorum ama... Kalan 54 günlük askerliğimi Gediktepe’de tamamlamak istiyorum. Arkadaşlarımın intikamını alamazsam ben de dikili taş olayım” dedi.

Bu sözler karşısında hem Başbakan Erdoğan, hem de Genelkurmaybaşkanı İlker Başbuğ duygulandı. Başbuğ, bu sözler üzerine er Volkan Demir'in yanağını okşadı.

15 saniyede vuruyor

Türk Silahlı Kuvvetleri, yüksek irtifa hava savunma sistemi satın alıyor.
Türkiye'nin satın almayı planladığı yüksek irtifa hava savunma sisteminde, ABD, Rusya ve Çin gibi ülkelerin ürettiği füze tipleri başlıca alternatifleri oluşturuyor.

Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesi çerçevesinde ABD'nin Patriot füzelerinin en güçlü alternatifi olarak Rusların S-300-400 füzeleri gösteriliyor.

Diğer alternatiflerden Çin'in füzeleri, uzun menzilden daha çok orta irtifa hava savunma sistemleri konusunda uzmanlaşmış durumda bulunuyor.

PATRIOTLAR

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'a bağlı olan Savunma Güvenlik ve İşbirliği Dairesi (DSCA) Türkiye'ye, potansiyel olarak değeri milyarlarca doları bulabilecek uzun menzilli hava savunma ve füze savar füze sistemleri satımı için Amerikan Kongresi'nin iznine resmen başvuruda bulunmuştu.

Patriot'ların muhtemel potansiyel satış ekipmanı, 13 ateşleme bataryası, 72 PAC-3 füzesi, çeşitli başka füze türleri ve ilgili diğer sistemlerini içeriyor. Patriot PAC-3 sistemleri ABD'nin Lockheed Martin ve Raytheon şirketleri tarafından üretiliyor.

PAC-3 SİSTEMİ

Tüm Patriot füze sisteminden (PAC sistemi) oluşan yeni nesil uzun menzilli füze sistemi, füze fırlatıcılarına 16 füze birden yerleştirilebilme ve yüksek düzeyde isabet gücüne sahip bulunuyor.

Patriot füzelerinin hava savunma radarları, düşman füzelerinin yerini 100 kilometre uzaklıktayken saptıyor ve kilitlendikten sonra da 15-20 saniye içinde hedefi yok ediyor. Patriotlar 70 kilometre menzile sahip bulunuyor.

PAC-3 füze sistemi, kitle imha silahları için silahlandırılmış Taktik Balistik Füzelere karşı etkin savunma sağlıyor.

RUS S-300-400 FÜZELERİ

Rusların ürettiği S-300 sistemleri de önemli bir alternatif oluşturuyor. 150 kilometre menzilli S-300 füzeleri 27 kilometre irtifaya ulaşabiliyor ve hedefine 8-10 saniye arasında kilitlenip ateşlenebiliyor.

Savunma kaynakları, son dönemde Rusya'nın S-300'lerden sonra S-400 füzelerini geliştirdiğini, bu sistemin ise Patriotlara ve diğer sistemlere karşı büyük üstünlüğü bulunduğunu belirttiler. S-400'ler 5. kuşaktan hava savunma sistemi olarak tanınıyor. Kapasitesi açısından S-300 sistemini iki misli aşan S-400'lerin menzili ise 400 kilometre. S-300 sistemi aynı anda 6, S-400 sistemi de 12 hedefe füze atabiliyor ve saniyede 2 bin 800 metre hızla hareket eden hedefleri vurabiliyor.

Rus Rosoboronexport firması, Türkiye'ye en son nesil S-300-400 füzelerini satma niyetinde bulunuyor.

ÇİN'İN HQ FÜZELERİ

Çin'in dikine fırlatma kabiliyetli uzun menzilli hava savunma füzesi HQ füze sistemi, ikili ve altılı bataryalar halinde konuşlandırılıyor.

Batı sistemlerinde görülen, füzenin fırlatma kutusu içinde direkt ateşlenmesi uygulamasının aksine HQ, fırlatma tüpü tarafından dışarı itilerek ateşlemesini havada gerçekleştiriyor. Bu sayede arkasında bıraktığı sıcak eksoz gazlarının gemi yapısına verdiği zararı azaltan sistem, füze üzerinde takip metodunu kullanan satıhtan radar güdümünü kullanıyor. 20 bin metre irtifa ve 100 kilometre menzile sahip bulunuyor.

TSK'NIN ELİNDE YÜKSEK İRTİFA YOK

TSK envanterinde halen uzun menzilli füze ve hava savunma sistemi ise bulunmuyor. Türkiye, halen kısa menzilli hava savunma ihtiyacını Rapier ve kaideye monteli Stinger füze bataryalarıyla, orta menzilli hava savunma ihtiyacını ise modernize edilmiş I-Hawk füze sistemleriyle karşılıyor.

Türkiye'nin uzun menzilli hava ve füze savunma sistemi ihtiyacı ilk olarak ABD'nin Irak'a yönelik 1991 ve 2003 yıllarındaki harekatları sırasında ortaya çıktı. Harekat dönemlerinde NATO kendi imkanlarını seferber ederek Türkiye'ye Patriot sistemleri gönderdi. Irak'ın Scud füzelerine karşı güvenliği de Patriot füze sistemleri sağladı.

Çoban zannedildi

Erdoğan, teröristlerin baskınına uğrayan Tekeli Hudut Tabur Komutanlığını ziyaret etti.
Başbakan Erdoğan, Van'da şehit askerler için düzenlenen törenin ardından, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atilla Işık, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay ile helikopterle Şemdinli Tekeli Bölgesindeki Tabur Komutanlığına geldi. Burada Tümgeneral Gürbüz Kaya tarafından saldırı ile ilgili bölge haritası üzerinde brifing verildi.

TERÖRİSTLER İLK ANDA ÇOBAN YA DA KÖYLÜ SANILDI

Saldırı gecesi 23.30 sularında ilk görüntülerin alındığını, bu saatten itibaren görüntü alınan bölgelere topçu atışı ve diğer ağır silahlarla ateş edildiğini belirten Tümgeneral Kaya, ilk alınan görüntülerde ateşe karşılık verilmediği için bu görüntülerin çoban, köylü, ya da kaçakçı olabileceğinin düşünüldüğünü kaydetti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ da bazı basın organlarında baskını gerçekleştiren terörist sayısının 250 civarında olduğu bilgisine yer verildiğini anımsatarak, bunun gerçeği yansıtmadığını, ''Bu rakamın doğru olmadığını'' söyledi.

23 KİŞİLİK TERÖRİST GRUP SALDIRDI

Orgeneral Başbuğ, 57 kişilik bir saldırı grubunun bölgeye geldiğini, 23 kişilik terörist grubun da saldırıyı gerçekleştirdiğini söyledi.
Brifingin ardından Başbakan Erdoğan, tugay içindeki gazinoya geçerek, çatışmada hafif yaralar alan gazilerle bir araya geldi. Gazilerle yakından ilgilenen Başbakan Erdoğan'a, ayran ikram edildi.
Başbakan Erdoğan daha sonra teröristlerle ilk sıcak temasın yaşandığı, sızmaların gerçekleştiği Gediktepe Bölgesini helikopterle inceledi, mevzileri ziyaret etti.

ASKERLERLE ÖĞLE YEMEĞİ

Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ve diğer ilgililerle helikopterle sınırda yer alan umurlu 9. Jandarma Sınır Bölük Komutanlığı karakoluna indi.

Başbakan Erdoğan ve Orgeneral Başbuğ'un yemek yediği masada, emekli korucu lideri Mehmet Tahir Tekin de bulundu. Erdoğan ve beraberindekiler komutanlık binasının avlusunda bir süre askerlerle sohbet ettiler.

A.A

Kabahat açılımda değil (Adaletin bu mu Tayyip Bey) / Ahmet Hakan'ın yazısı

SİZ eğer “Açılım yapıyoruz” diye...
- Beceriksizlik yaparsanız.


-  Her şeyi elinize yüzünüze bulaştırırsanız...
-  Lüzumsuz özgüven patlamaları yaşarsanız...
-  Palas pandıras işe girişirseniz...
-  Bir adım ileri, iki adım geri atarsanız...
-  Küçük oyunlar oynamaya kalkarsanız.
-  Oy hesabına yatarsanız.
-  Yanlış başlangıçlara imza atarsanız...
-  Sadece dış konjonktüre güvenirseniz.
Olacağı bu olur...
“Açılım” bıçak gibidir.
Akıllıca kullanırsan, ekmek kesmiş olursun.
Ahmakça kullanırsan, kan akar.
Galiba bir durum var
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, “dış politikada ortaya çıkan bütün açmazların sorumlusu” olarak yem edilip aslanların önüne atılmış durumda.
Gelen vuruyor, giden vuruyor.
İşte tam bu sırada...
Gözler kısılmış, Tayyip Erdoğan’a bakılıyor.
O Tayyip Erdoğan ki...
Herhangi bir gazete köşesinde kimsenin dikkatini çekmeyen en küçük bir eleştiri cümlesine dahi, TOKİ açılışlarını falan kullanarak en az 45 dakika cevap verirdi.
O Tayyip Erdoğan ki...
“Bakanımı size yedirmem...” diyerek göğsünü siper ederdi.
O Tayyip Erdoğan ki...
“Hükümetin başı benim... Bir diyeceğin varsa bana de...” diyerek meydan okurdu.
O Tayyip Erdoğan ki...
“Kuru gürültü” der, ardından eklerdi: “Pabuç bırakmayız”.
Fakat... Ama... Lakin...
Bu kez Tayyip Erdoğan’dan ses çıkmıyor. Acaba... Acaba...
Başbakan Erdoğan, Roma hükümranlarının “Bitirin şunun işini...” anlamına gelen işaretini mi çaktı?

Adaletin bu mu Tayyip Bey
TÜRKAN Saylan’ın evine baskın düzenlendiğinde...
“Bağımsız yargının kararıdır, yapacak bir şey yok” diyorsun.
Bir Ergenekon sanığına alenen haksızlık yapıldığında...
“Yargı kararına saygılı olalım” diyorsun.
Bir Ergenekon sanığı iddianamesiz 15 ay tutuklu kaldığında...
“Şeriatın kestiği parmak acımaz” diyorsun.
Sanık bile olmayanların davayla ilgisi olmayan özel telefon görüşmeleri yayınlandığında...
“Hiçbir şey olmamış gibi” davranıyorsun.
Ama...
Senin tarafındakilerden birinin ayağına yargıdan bir çakıl taşı değdiğinde...
“Bu yargıya güven olmaz” diye basıyorsun feryadı...
Adaletin bu mu senin Tayyip Bey?

Kendini IV.Murat Zanneden Başbakanın yasaklarına halkın direnişi sürüyor

Danıştay, kahvehanelerde sigara içilmemesi yasağını Anayasa'ya aykırı bularak, bu konuda yasak getiren yasa hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu.
İzmir Kahveciler Odası, kahvehanelerde sigara içilmemesini öngören 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrol Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin Başbakanlık Genelgesinin 1. maddesinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle Danıştayda dava açmıştı. 
Kahveciler Odası, dava konusu düzenlemeye yasal dayanak olan 5727 sayılı düzenlemenin 3. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinin de ''özel girişim özgürlüğü ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği, eşitlik, ölçülülük ve gereklilik ilkesine aykırı olduğu'' gerekçesiyle Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürmüş ve bu maddenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesine başvurulmasını istemişti.

Nazlı Ilıcak'ın çirkin sesi: "PKK muhatap alınsın"

Habertürk Kanalına telefonla katılan Nazlı Ilıcak denen yazar "PKK muhatap alınsın" diyerek Kürdistan'a yeşil ışık yaktı. PKK'nın ne istediğini bilmezmiş gibi davranan ve kendini uyanık zanneden AKP'li yazar, PKK ile neyin pazarlık konusu edileceğini söyleyemedi. Türkiye Cumhuriyeti topraklarını pazarlığa çıkaracak kadar endamı geniş olan Ilıcak'ın AKP içerisinde "açılımcı" grupların görüşlerini dillendirdiği sanılıyor.

Gül, muhalefetle görüşecek

Cumhurbaşkanı Gül muhalefet liderlerini Köşk'e davet etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yarın başkanlık edeceği Güvenlik Zirvesi'nin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüşecek.

Cumhurbaşkanı Gül, son dönemlerde artan terör olayları nedeniyle yarın başkanlık edeceği Güvenlik Zirvesi'nin ardından gelişmeleri değerlendirmek üzere TBMM'de grubu bulunan üç siyasi partinin genel başkanlarını ayrı ayrı görüşmek üzere Çankaya Köşkü'ne davet etti.

AA

PKK yandaşları olay çıkardı

Okmeydanı'nda bölücü terör örgütü yandaşları ve polis arasında arbede çıktı.
Polise Molotofkokteyli ile saldıran gruplara biber gazıyla müdahale ediliyor.

Edinilen bilgilere göre, Okmeydanı Şark Kahvesi civarında toplanan bölücü terör örgütü PKK yandaşı bir grup, yaşa dışı gösteri düzenlemek istedi. Grubun 'dağılın' uyarılarına molotofkokteyli ve taşlarla karşılık veren gruba müdahale de geçikmedi. Çevik kuvvet ekiplerinin panzerler eşliğinde biber gazıyla müdahale ettiği gruplar, ara sokaklara kaçıştı. Zaman zaman ara sokaklardan çıkan gruplar, çevrede buluna bazı ev ve işyerlerine de zarar verdikleri görüldü. Bazı esnafların kepenk kapattığı gözlenirken, bazı vatandaşların sokak üzerinde park halindeki otomobilleri uzaklaştırmaya çalıştıkları dikkat çekti.

Bölgedeki müdahale ve gerginlik sürerken emniyet bölgeye takviye polis ekipyeri sevk etti.

İHA

BDP'li vekilden şok sözler!

BDP Grup Başkan Vekili Bengi Yıldız, 'Çocuklarımızı askere göndermeyiz' dedi.
Kandil ve Mahmur'dan gelen örgüt üyelerinin tutuklanmasını protesto etmek için Batman Belediyesi önünde düzenlenen toplantıda konuşan BDP Grup Başkan Vekili Bengi Yıldız, "Gider paşa paşa cezaevinde yatarız, bundan sonra çocuklarımızı askere göndermeyiz" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı olağanüstü hal çağrısına da yanıt veren Yıldız, bölgede olağanüstü hal ilanına gerek olmadığını zaten olağanüstü bir halde yaşandığını kaydetti. Yıldız, "Bazı muhalefet partileri olağanüstü hal ilan edilsin diyorlar. Olağanüstü hal ilan edilmesine gerek yok. Zaten olağanüstü bir halde yaşıyoruz. Olağanüstü bir haldir burası. Ülkemiz ciddi bir şiddet ve savaş ortamına doğru yol alıyor. Daha önce uyarmıştık. Ama seslerimiz, çığlığımız duyurmadı" dedi.

Yıldız, "Bütün dünya vicdani ret hakkını tanıdı. Bütün Avrupa ülkelerinde bu hak var. Başkalarını öldüreceğimize, kendi çocuklarımızı öldüreceğimize gider paşa paşa cezaevinde yatarız. Bundan sonra çocuklarımızı askere göndermeyeceğiz. Vekilleriniz olarak bunu size söylüyoruz. Siz de ulaştığınız her yere bunu söyleyin, bunu öğütleyin" dedi.

BDP Grup Başkan Vekillerinden Ayla Akad Ata ise 14 Nisan'da hükümetin BDP'lileri tutuklayarak savaş kararı verdiğini iddia etti.
Geniş güvenlik önlemleri altında gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından grup sesizce dağıldı.

İHA

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...