Sayfalar

13 Ağustos 2010 Cuma

'Evet' Mi 'Tercih' Mi?

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hakkı Suha Okay, referandumda kullanılacak olan ''evet'' mührünün halkın kafasını karıştırdığını, bunun mutlaka ''tercih'' şeklinde olanlarla değiştirilmesi gerektiğini belirterek, bu konuda YSK'ya başvuracaklarını bildirdi.

'Evet' Mi 'Tercih' Mi?

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hakkı Suha Okay, referandumda kullanılacak olan ''evet'' mührünün halkın kafasını karıştırdığını, bunun mutlaka ''tercih'' şeklinde olanlarla değiştirilmesi gerektiğini belirterek, bu konuda YSK'ya başvuracaklarını bildirdi.

Kayseri'de kayıtlı işsiz sayısı 33.724'e ulaştı

İşkur’a iş için başvuran işsizlere temmuz ayında 1434 kişi daha katıldı. İş başvurusu yapan bu kişilerden sadece 327’si işe yerleştirilebildi. Kayseri’de kayıtlı bulunan toplam işsiz sayısı 33 bin 724’ü buldu.

Son günlerde işsizliğin azaldığına dair açıklamalar yapılıyor. Yakın zamanda OSB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hasyüncü kalifiye eleman bulamadıklarından bahsetmişti; ancak veriler işsizlikteki tırmanmanın yükseldiğini gösteriyor. Temmuz ayında pek çoğu meslek sahibi olan 1434 kişi daha Kayseri’de iş başvurusunda bulundu.

         Bu yılın ilk 6 ayında İşkur’a iş başvurusu yapanların sayısı 8 bin 737’ye ulaşmıştı. Temmuz rakamlarıyla başvuru sayısı 10 bin 171’e yükseldi.  

         İşsiz sayısında tablo böyle iken işe yerleştirme oranları hala istenilen seviyede değil. Temmuz ayında 1434 kişi iş başvurusu yaparken sadece 327 kişi işe yerleştirilebildi.

          Son verilerle birlikte Kayseri’de kayıtlı işsiz sayısı 33 bin 724’ü buldu. İş arayan emekliler ile halen bir işte çalışmalarına rağmen daha iyi bir iş bulmak için İşkur’a başvuranlar da dahil edildiği takdirde Kayseri’de 37 bin 248 kişi iş bekliyor.

İşçi Partisi: Yeterince "tercih" mührü var

İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Cengiz, Yüksek Seçim Kurulu'nda (YSK) yapılan toplantı sonucunda, 12 Eylül'de yapılacak refarandumda kullanmaya yetecek kadar 'tercih' mührünün bulunduğunun anlaşıldığını söyledi.

Örnekevler cinayetinde inanılmaz sebep: 700 TL için cana kıymışlar

Örnekevler mahallesinde 34 yaşındaki Cemil Aslan ı av tüfeğiyle vurarak öldürdüğü iddiasıyla yakalanarak gözaltına alınan, 24 yaşındaki Saim Y. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Saim Y.’nin cinayeti 700 TL’lik alacağı için işlediği belirtildi.

Örnekevler Mahallesi, Çiçek Sokak üzerinde meydana gelen olayda, Cemil Aslan isimli şahıs dükkanının önünde 3 kişi tarafından önce tartaklanmış, ardından da av tüfeğiyle vurularak öldürülmüştü. Olay sonrası zanlılar yakalanarak gözaltına alınmıştı.

Cinayet Büro ekiplerince ifadeleri alınan 3 zanlı geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye çıkarıldı. Kavgada Cemil Aslan a av tüfeğiyle ateş ettiği belirlenen Saim Y.’nin, şahsı 700 TL alacağını vermediği için öldürdüğünü itiraf ettiği belirtildi.

Katil zanlısı Saim Y. mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilirken diğer şahıslar tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Ergenekoncu tutukluya AKP'den teklif

"Devletin en üst makamlarından birinde bir görev teklifi edildi. Kabul etseydim burada olmazdım. O partiden şu anda genel başkan yardımcısı görevinde bulunan bir kişi tarafından bu teklif yapıldı"

RAMAZAN AYI’NIN FAZİLETİ

Cenab-ı Hakk, her varlığa kendine özgü bir değer, meziyet ve fazilet
bahşetmiştir.
Ramazan ayı da meziyet ve fazilet bakımından nice güzelliklerin
bahşedildiği mübarek bir zaman dilimidir. İnsanları karanlıklardan
aydınlığa çıkaran, en doğru yola ileten, ilahî kelam olan Kur’an-ı
Kerim, bu ayda indirilmiştir. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir
Gecesi bu ayda bulunmakta, İslam’ın beş temel esasından biri olan
Oruç ibadeti de bu ayda yerine getirilmektedir.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden
ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır…” (1)
“Biz O (Kur’an’ı) Kadir Gecesinde indirdik… Kadir Gecesi bin aydan
hayırlıdır…” (2)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) Ramazan ayını ve faziletini şöyle
bildirmiştir;
“…. Ramazan öyle bir aydır ki, Allah gündüzleri oruç tutmayı farz
ve gece ibadetini (teravihi) de nafile kılmıştır. Bu ayda bir kimse;
Allah’a bir hayırla yaklaşırsa, diğer aylarda farz eda etmiş gibi
olur. Bu ayda bir farz eda eden diğer aylarda yetmiş farz eda eden
gibi sevap kazanır. Ramazan, sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise
cennettir. Ramazan ihsan ve yardımlaşma ayıdır. Mü’minin rızkı bu
ayda artar, bereketlenir… Ramazan ayı öyle bir aydır ki evveli
rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtuluştur…”
(3)
Muhterem Müslümanlar!
Ramazan ayı; ibadetlerin ve yardımlaşmanın yoğunlaştığı, nefislerin
terbiye edildiği, fakirlerin yedirilip-içirildiği,
görüp-gözetildiği, sevap ve mükafatın, af ve mağfiretin arttığı bir
aydır.
Bu ay; tutulan oruçları, kılınan teravihleri, okunan hatim ve
mukabeleleri, iftar ve sahurları, dua, tevbe, zikir ve niyazları ile
baştan sona bir feyz, rahmet, bereket ve ecir ayıdır.
Peygamberimizin (s.a.s.) ifadeleriyle: “Bu ay; cennet kapılarının
açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincire
vurulduğu bir aydır.” (4)
Muhterem Müslümanlar!
Peygamberimiz (s.a.s.) bu ayın fazileti ile ilgili şöyle
buyurmuştur:
“Ümmetime Ramazan ayında beş şey verildi ki bunlar, benden önce
hiçbir Peygambere verilmemiştir.
1- Ramazanın ilk gecesinde Allah ümmetime rahmetiyle nazar eder ve
Allah kime nazar etmişse ona ebediyyen azap etmez.
2- Oruç tutmaktan dolayı akşama doğru meydana gelen ağız kokusu,
Allah katında misk kokusundan daha güzel ve hoştur.
3- Melekler oruçlular için gece ve gündüz istiğfar ederler.
4- Ramazanın son gecesine ulaşıldığında Cenab-ı Hakk oruç tutan
bütün kullarını bağışlar.
5- Allah Teâlâ cennetine “Oruç tutan kullarımın dünya sıkıntısından
kurtulup benim yurdumda ikramımla istirahat etmeleri zamanı
yaklaştı. Ey cennetim! Onlar için hazırlan ve süslen.” diye
emreder.”
 (5)
Muhterem Mü’minler!
Bizler de Ramazan ayının kıymetini iyi idrak edelim. Ondan en iyi
şekilde yararlanalım. Manevî nimetlerinden doya doya nasiplenelim.
Nefis muhasebesi yapalım. Günahlarımızın affına, ilahi rahmetin
deryasına koşalım. Gafletten, kötülüklerden, haramlardan kendimizi
uzaklaştıralım. 
Kur’an ayında Kur’an’a sarılalım, onu hayatımıza
rehber edelim, ışıklı yolundan ayrılmayalım.
(1) Bakara;185. (2) Kadir, 1-3.
(3) Tergib II, 94-95. (4) Tac Terc. II, 74.
(5) Tergib II, 72.

Ramazan Ayında Yeniden Var Olmak / Prof.Dr.Ejder Okumuş


Ramazan ayı, yani oruç ayı, Kur’an ayı demektir. Müminler bu ayda tuttukları oruçlarını Kur’an okuyarak taçlandırılar; zira Kur’an bu ayda indirilmeye başlamıştır. (Bakara, 185) O nedenle ramazanda daha özel bir gayretle ve daha bol miktarda Kur’an okumak, Müslümanların kayda değer bir özelliği ve geleneğidir.

Ramazan ayında inananları, bir yandan orucun bizatihi kendisi, gerek gönül cephesinden girip iç dünyalarında yepyeni süreçlere sokarak gerekse toplumsal hayat sahasından intikal edip toplumsal ilişkilerin bütün boyutlarında, komşuluk ilişkilerinde, akraba ilişkilerinde, toplumsal kurum ve gruplar arası ilişkilerde, alışverişlerde vs. samimiyeti, arılığı, heyecanı yerleştirerek, taze ve kötülüklerden korunmuş bir yaşam içine dahil ederken (Bakara, 183) diğer yandan 
bolca okunan Kur’an, hep yeni ruh üfleyerek, yepyeni anlamlar deryasına çekerek doğru yola sevkeder, hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayırdetme konusunda kılavuzluğu altına alır. (Bakara, 185)
Ramazan ayında bütün bir Müslüman dünyasıyla birlikte tuttuğumuz bir aylık orucun insanı kendine getiren yönü derindir. Oruç, hiç kuşkusuz insan bedeni üzerinde oldukça ciddi olumlu etkiler gösterir. Bu açıktır zaten. Oruç gerçekten de insanın maddi vücudunu tamir eder, daha sağlıklı hale getirir. Fakat orucun insanın bedenini daha da sağlamlaştıracak asıl etkisi ruhumuz üzerinde gösterdiği etkileridir. İnsan oruç tuttuğunda, insan olduğunun, toplumsal bir varlık olarak insan olduğunun, dünyada tek başına olmadığının, kendisinden başka pek çok insan yaşadığının, dünyayı başka insanlarla paylaştığının farkına varır…
Ramazan’da Kur’an okuyarak tuttuğumuz oruç, insanı kendine getirme kabiliyetiyle insana yeniden varolma bilinci kazandırır; insan oruç tutarak kendini sorgulama ve muhasebe etme sürecine girer. Bu süreçte geçmişini, şimdisini ve geleceğini gözden geçirir; eski olmaktan çıkar, yenilenir, yeni bir insan olur, öyle çıkar toplum sahnesine.
Descartes’ın “düşünüyorum, o halde varım” önermesinden farklı, ama onunla da ilgili olarak aslında oruç insanın yeniden var olmasının bir yolu olarak kendini kabul ettiren bir ibadettir. Bundan dolayı “Oruç tutuyorum, öyle ise varım.” yargısı oruç tutan insan için ortaya konulabilecek bir anlam içeriğine sahiptir. Bu önermedeki “Oruç tutuyorum”un içinde “düşünüyorum” da var, hem de köklü bir anlam muhtevasıyla. Oruç, insanın kendini, varlığı, varoluşu, yaratıcıyı, insanları, bütün bir kâinatı düşünmesini, yeniden okumasını temin eder.
Oruç, insanı kademe kademe dudaktan kalbe, zihne ve akla; yeme ve içmeden düşünmeye doğru etkiler, sarar sarmalar, sıkar ve bırakır. Oruç tutan kişi, artık o bildiğimiz kişi değildir. O, değişmiştir, iyi yönde değişime uğramıştır. Yemek ve içeceklerden aynı tadı almadığı gibi aynı şekilde ve aynı şeyleri de düşünmez. Oruç tutulan toplumsal alanlarda insanlar yeni bir hayata gözlerini açarlar, dünyaya farklı bakmaya başlarlar.
Oruç ile insan varoluşun derinlerden kaynaklandığını ve ötelere bağlandığını düşünür ve anlar. Orucun açtığı manevi ufuklarda insan dolaşıp düşündükçe kendine gelecek ve kendine geldikde bencillikten uzaklaşıp hayatın imkân ve fırsatlarını paylaşmayı öğrenecek ve öyle de yapacak.
Oruç, yeniden var ettiği insanlarla yepyeni bir toplum inşa eder. Esasen toplum, ramazan ayında, içinde oruçla ilişkilerin yenilendiği bir ağ olur, yeniden var olan, dirilen bir ağ. Oruçla toplum, geleneğini, mevcut donanımlarını, kültür ve medeniyetini daha sıkı tutar, ama onları daha bir anlamlandırarak, daha bir yenileyerek, onlara çağı dikkate alıp yeni zenginlikler katarak yapar bunu. Oruçla, toplumun bütün özellikleri canlanır, capcanlı olur. Oruçla toplumun aktörleri, daha bir heyecan ve coşkuyla hayata katılır…
Sayılı günlerde tutmamız istenen oruç (Bakara, 184), tutanı ve tutanın içinde yaşadığı toplumu diriltir, yeniden var eder. Oruçla yeniden varoluşta bireyin kendini aşan boyutu görmek çok önemlidir. Daha doğrusu orucun tutanı aşan bir boyutu var.
Oruç, yaydığı manevi ışık ve enerji ile ve de toplumda yeniden oluşturduğu ilişki biçimiyle kötülük ve günahların, şeytan ve şeytanın avukatlarının, kötü düşünce ve vesveselerin, zarar verme ve öldürme niyet ve eylemlerinin etkisizleştiği bir dünya getirir insanlara. İnsanlar, oruçla böyle bir dünyaya gözlerini açarlar.
Oruçla insan, her zamankine göre daha duyarlı hale gelir; insanlar, olaylar, değişenler, değişmeyenler karşısında daha duyarlı davranır; attığı adımları daha dikkatli ve hesaplı atar; başkalarının hak ve hukukunu ihlal edecek davranışlardan kaçınma konusunda daha hassas olur. Yani oruç, insanı uyandırır, uyanık kılar.
Orucun verdiği uyanıklık, bizi dünyaya açar; oruçla bizim dışımızdaki dünyanın farkına varır, onların yaşadıklarına duyarsız kalmayız. Onları anlamaya, tanımaya, paylaşmaya, onlarla hemdert olmaya başlarız. Kötülük yapanlara karşı da birlikte mücadele etme bilinç ve azmi kazanırız…
Oruç, insan için kalkan görevi görür. Nitekim 
“Oruç kalkandır.” (İbn Mâce) buyurmuş Hz. Peygamber. Hem kişiden başkalarına gidecek kötülük veya zararlara karşı, hem de başkalarından kişiye gelecek kötülük veya zararlara karşı bir siperdir. Bu yönüyle de toplumun bozulmasına, toplumu ayakta tutan en temel dinamiklerden birlik, uzlaşma, bütünleşme ve barışın sağlanması veya devam etmesinde vazgeçilemez bir rol oynar. O halde oruç, yepyeni bir ilişki biçiminin geçerli olduğu dünya meydana getiriyor.Sonuç olarak ramazan ayında oruç, bütün boyutlarıyla insanın yeniden var olmasını sağlar; bu nedenle ramazan ayı yeniden var olma ayıdır.
Not: Bu yazı, Diyanet Aylık Dergi Ağustos 2009 sayısında yayınlanmıştır.
Prof. Dr. Ejder Okumuş
Eskişehir Osmangazi Üniv. İlahiyat. Fak.

Melih Gökçek'in ayrılıkçı sesi susmalı artık, bu ayrımı yapamazsınız


Türk siyasetinin çirkin sesi Melih Gökçek susmalı... Sayın Başbakan, bu adamın konuşmasına yasak getirmeli. Kılıçdaroğlu'na "alevi olduğunu açıklamalı" demek bölücülüktür, ihanettir. Türkiye'de hiç kimse dini inanışlarını, etnik kimliğini açıklamak zorunda değildir.
Ki Kılıçdaroğlu "alevi" olsa ne olacak. Hepimiz aleviyiz zaten. Kılıçdaroğlu sünni olsa ne olacak, hepimiz sünniyiz zaten.
Kılıçdaroğlu Kürt olsa ne olacak, hepimiz Kürdüz zaten. Kılıçdaroğlu, Arap olsa ne olacak, hepimiz Arap'ız zaten. Kılıçdaroğlu Türkmen olsa ne olacak, hepimiz Türk'üz zaten. Bu memlekette yıllardır oynanan ayrılık oyunlarından artık bıktık. Siyasetçi artık dürüst davranmalıdır, onurlu olmalıdır. Siyasetçi ülkeyi böyle bölemez. Bu oyuna artık kimse gelmemeli. Bu suçu işleyen belediye başkanını da İçişleri Bakanı korumayı bırakmalı.
Yorumcu

ANAYASA REFERANDUMU (mutlaka okuyun)

12 Eylül 2010 günü yapılacak oylamada AKP’nin Anayasa değişikliği önerisi kabul edilirse Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda ne gibi değişiklikler olacak. Bu değişiklikler AKP’ye ne kazandıracak.
Anayasa mahkemesinde halen 11 asil, 4 yedek üye bulunuyor. Bu üyelerin büyük çoğunluğu 10. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından atandığından, AKP Anayasa mahkemesi asil üye çoğunluğuna sahip olabilmek için 2015 yılına kadar beklemek zorunda.
Anayasa Mahkemesinin mevcut üyelerinin görev süreleri
Haşim Kılıç (Özal seçti) 2015’te emekli
Fulya Kantarcıoğlu (Demirel seçti) 2015’te emekli
Serdar Özgüldür (Sezer seçti) 2020’de emekli
Serruh Kaleli (Sezer seçti) 2019’da emekli
Osman Paksüt (Sezer seçti) 2018’de emekli
Ahmet Akyalçın (Sezer seçti) 2014’te emekli
Mehmet Erten (Sezer seçti) 2014’te emekli
Zehra Perktaş (Sezer seçti) 2014’te emekli
Şevket Apalak (Sezer seçti) Kasımda emekli
Engin Yıldırım (Gül seçti) 2031’de emekli
Nuri Necipoğlu (Gül seçti) 2018’de emekli
Fettah Oto (Sezer seçti) (Yedek üye) Aralıkta emekli
Recep Kömürcü (Gül seçti) (Yedek üye) 2020’de emekli
Alpaslan Altan (Gül seçti) (Yedek üye) 2033’te emekli
Burhan Üstün (Gül seçti) (Yedek üye) 2021’de emekli

2015 yılına kadar beklemek istemeyen AKP, Anayasa da yaptığı değişiklikleri halkoyuna sunarak, yedek üyelikleri asil üyeliğe dönüştürmekte ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin atanmasına yeni kriterler ve yeni usuller getirmektedir. Buna göre;

 ANAYASA MAHKEMESİNİN KURULUŞU

MEVCUT DURUM
YENİ DURUM

ASİL
YEDEK
ONAY
ASİL
YEDEK
ONAY
CUMHURBAŞKANI
3
1
Doğrudan
4

Doğrudan
YARGITAY
2
2
Cumhurbaşkanı
3

Cumhurbaşkanı
DANIŞTAY
2
1
Cumhurbaşkanı
2

Cumhurbaşkanı
ASKERİ YARGITAY
1

Cumhurbaşkanı
1

Cumhurbaşkanı
AS. YÜK. İD. MAH.
1

Cumhurbaşkanı
1

Cumhurbaşkanı
YÖK
1

Cumhurbaşkanı
3

Cumhurbaşkanı
SAYIŞTAY
1

Cumhurbaşkanı
2

TBMM
BARO BAŞKANLARI



1

TBMM
TOPLAM
11
4

17


Cumhurbaşkanı ve TBMM tarafından onaylanacar her üyelik için Kurumlar 3'er aday gösterirler.
Mevcut 4 yedek üye asil üye sıfatı kazanacak, YÖK tarafından 2 yeni üyelik için 6 aday önerilecek ve Cumhurbaşkanı Gül tarafından atamaları gerçekleştirilecektir. Daha önce 10. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından atanmış bir asil ve bir yedek üyelerin görev süreleri Kasım ve Aralıkta dolmasıyla Anayasa mahkemesinde 10 üye Cumhurbaşkanı Gül veya AKP tarafından atanmış olacaktır.
Anayasanın 159. Maddesine göre;
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ve esaslarına göre kurulur ve görev yapar. Kurul, adli ve idari yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapar.  
Anayasa değişikliği, 7 asil üyelik sayısını 22’ye, 5 yedek üyelik sayısını da 12’ye çıkarıyor. Meslekten çıkarma kararlarına itiraz yolunu açıyor.
ASİL ÜYELER:
BAŞKANVEKİLİ KADİR ÖZBEK: Sezer seçti. 13 Ekim’de görevi bitecek.
MUSA TEKİN: Sezer seçti. 13 Ekim’de görev süresi bitecek.
ALİ SUAT ERTOSUN: Gül seçti, Kurul’daki görevi 2012’de bitecek.
SUNA TÜRKOĞLU: Gül seçti. 2012’de görev süresi bitecek.
ORHAN CEM ERBÜK: Gül seçti. 2012’de görev süresi bitecek.
YEDEK ÜYELER:
Anıl Genç: Sezer seçti. 2011’de görev süresi dolacak.
Ceyda Kerman: Sezer seçti. 2011’de görev süresi dolacak.
Coşkun Öztürk: Gül seçti. 2012’de görev süresi dolacak.
Feyzi Altınok: Gül seçti. 2012’de görev süresi dolacak.
Ayşe Albayrak Doğan: Gül seçti. 2013’e kadar görev yapacak.

HSYK’da halen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanan asil ve yedek üyeler çoğunluktaysa da, bu üyelerin Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarınca belirlenmiş üyeler tarafından atandığı göz önüne alındığında AKP iradesiyle belirlenmiş üyeler olarak görülmemektedir.
(HSYK) HÂKİMLER SAVCILAR YÜKSEK KURULUNUN OLUŞTURULMASI

MEVCUT DURUM
YENİ DURUM

ASİL
YEDEK
ONAY
ASİL
YEDEK
ONAY
CUMHURBAŞKANI



4

Doğrudan
YARGITAY
3
3
Cumhurbaşkanı
3
3
Doğrudan
DANIŞTAY
2
2
Cumhurbaşkanı
2
2
Doğrudan
TR. ADL. AKD. GN. KRL



1
1
Doğrudan
ADLİ YARGI HK.SV. SEÇ.



7
4
Doğrudan
İDARİ YARGI HK.SV. SEÇ.



3
2
Doğrudan
ESKİ ve YENİ DURUMDA DA ADALET BAKANI BAŞKAN, ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARI ASİL ÜYE
TOPLAM
7
5

22
12

Anayasa değişikliği seçmenler tarafından onaylanırsa, Cumhurbaşkanı tarafından HSYK asil üyeliğine doğrudan 4 üye atanacak ayrıca Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu, Adli Yargı Hâkim ve Savcılarının Seçimi ile İdari Yargı Hâkim ve Savcılarının seçimiyle HSYK’na 15 yeni asil üye ve 7 yeni yedek üye atanacak, AKP iradesi HSYK’da tecelli edebilecektir. Böylece Yüksek Yargı ve Adalet mekanizmasının bütün kollarına kısa sürede sahip olmayı umut eden AKP, kendi hukuk düzenini kurabilecek kapatılma korkusu yaşamadan Türkiye Cumhuriyetinin yaşamsal ilkelerini değiştirebilecek rejimimizi yeniden biçimlendirebilecektir.

Ergün Çetin

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...