Sayfalar

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Büyük panik! / Sabahattin Önkibar

Önce bir bilgi sunalım: “Ölülere bile evet dedirtin” mesajı aslında bir büyük ricanın eseri! AKP zirvelerinden gelen talep üzerine politik bir tercih mesajı verildi.
Din adamları böylesine açık ve net olarak politik mesajları pek vermezler çünkü kaybedildiğinde bundan sadece cemaati riske girmiş olmaz aynı zamanda kendi manevi önderliği de yara alır.
Burada sorgulanması gereken husus AKP zirvesinin bir din adamından bu denli politize olmasını niçin talep ettiğidir!
Bu sorunun cevabı nettir:
AKP referandum bağlamında müthiş bir paniği yaşıyor ve her şeyi seferber etmiş durumda!
Pollmark’dan Metropol ve ANAR’a kadar Başbakan için özel anket yapan üç araştırma kurumunun yaptığı bütün çalışmalarda “hayır” oyları açık ara önde gidiyor.
Referandumda “hayır”ın çıkması ise AKP adına sonun başlangıcı demek  çünkü anlatımı mümkün olmayan parasal ve iktidar imkanları ile dünyada hiç kimseye nasip olmayacak bir medya desteğine rağmen böyle bir sonucun çıkması Tayyip Erdoğan’ın sonunu getirir.
Sonuçların hayır şeklinde tezahür etmesi içerde ve dışarıda AKP’nin gidebileceğinin işaret fişeği gibi algılanacak ve pasif duranları muhalefetin safına itecektir.
Bunun içindir ki Tayyip Erdoğan kendisi için yeni bir güven oylaması gibi gördüğü referandumda “evet”in çıkmasını hayat-memat konusu  gibi görüyor ve cumhurbaşkanı olma yolunun da bu oylama ile açılacağı ya da kapanacağını hesap ediyor.
Ondan dolayı da her türlü bel altı ve yalana dayalı vuruşu bile mübah gören bir anlayışla saldırdıkça saldırıyor.
Yaptığı “Memur Kemal” aşağılaması gafını kamufle etmek için sarfettiği  “O memur, ben işçi emeklisiyim” sözü bunun en açık delilidir.
Anlaşılır gibi değil!
Bir başbakan ağzından kaçırdığı bir ifadeyi telafi adına doğru olmayan  bir şeyi nasıl söyler?
İşte Kemal Kılıçdaroğlu numarasını verdi (54.771.295.0) Tayyip Bey SSK yani işçi emeklisi değil, Emekli Sandığı’ndan üç ayda bir 15 milyar cıvarı emekli maaşı alan biri. (Normal Başbakanlık maaşını ayrıca alıyor)
Şekilde görüldüğü gibi Başbakan fevkalade paniktedir ve bütün hayatını didik didik ettirmesine rağmen hakkında zerre bir yanlış bulamadığı  Kılıçdaroğlu’na ancak yanıltmaya dayalı çocukça argümanlarla hücum edebiliyor!
Sadece bu fotoğraf bile her şeyi anlatmıyor mu?
Tayyip artık yolcudur!
 
HESAP BAŞKA
İmzasına ihanet eden adam!

İnsan birazcık tutarlı olur. Hadi o kişi tutarlılığını yitirmiş durumda, peki ya o ismi günlerce manşet yapan o malum büyük gazeteye ne demeli?... Referandumda “evet” diyeceğini açıkladığı için CHP’den kovulacağını anlayınca istifa eden CHP Milletvekili Eşref Erdem’den bahsediyorum...
Yahu bu Eşref Erdem değil midir AKP’nin halka sunduğu teklifler Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilsin diye imzasını veren?.. Evet şaşırmayın Eşref bey aynen öyle yaptı... Peki imzanı attıysan bugünkü bu tavrın ahlâki midir?... Hadisenin arka planı şudur: Eşref Erdem CHP’de Önder Sav ile uzun yıllardır kanlı-bıçaklı, ondan ötürü Baykal’la da arası açılmıştı. Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi ama Önder Bey hâlâ belirleyici olunca kendisi için CHP’de ikbal görmedi ve başka kapılar aradı.. Derken bu arayış sürecinde bir gün  soldan AKP’ye geçen Ertuğrul Günay’la karşılaşarak gizli bir görüşme yaptı ve akabinde referanduma “evet” dedi... Şimdi anladınız mı “evet”in hikmetini!


TABAN KAYDI

BDP gizli “Evet”çi!

Bakmayın  siz boykot edeceğiz dediklerine, PKK’nın Parlamonto kanadı olan BDP  gerçekte gizli evetçi... Peki nereden mi çıkardım bunu? Dicle Üniversitesi Sosyal Araştırma Merkezinin yaptığı araştırmadan... Evet bu araştırmaya göre Diyarbakır gibi BDP’nin kalesi olan ve bu durumu son Belediye Başkanlığı seçiminde tescillenen bir merkezde “Sandığa gitmeyip boykot edeceğim” diyenlerin  oranı sadece  ve sadece yüzde 38... En önemli  ayrıntı BDP’ye oy veriyorum diyenlerin bile sadece yüzde 47’si boykot 
diyor yani geriye kalan yüzde 53 oranlık BDP kütlesi sandığa gitmeyi ve evet o BDP’nin halkta ağırlıkları kalmamış!

SAHİBİNİN SESİ
“Evet”çi Ferit Şahenk ve NTV!

Doğuş Gurubu’nun patronu Ferit Şahenk referandumda “evet” diyeceğini peşinen açıklayanların başında geliyor. Öyle ki bu açıklaması AKP tarafından propaganda diye de kullanılıyor... Peki bu Ferit Şahenk kim midir? Eşi ABD’li ve Hıristiyan... Milli ve manevi yönü yok. Dahası 28 Şubat sürecinde çok keskin bir laikçiydi yani o sürecin medyadaki en keskin destekçisiydi.. Şahenk herhalde AKP intikam almasın ve üstüme gelmesin diye şimdi ona akıl almaz biçimde destekler veriyor.. İşte kanalı NTV’nin yayınlarını görüyorsunuz. AKP’nin yarı resmi organı konumunda ve açıktan “evet”in militanlığını yapıyor. Açın bakın her akşam ekrana çıkardıklarının tamamına yakını “evet”çiler yani AKP militanları!.. Bu satırlar tarihe not düşmek adına ve devran döndüğünde yüzlerine çarpmak adına yazılmıştır..

Süleyman Korkmaz: "AKP ölülerden medet ummaya başladı"

MHP Kayseri İl Başkanı Süleyman Korkmaz, referanduma 'hayır' ziyaretlerini sürdürüyor.
İlçe ziyaretlerini sürdüren MHP Kayseri İl Başkanı Süleyman Korkmaz, Sarıoğlan ilçesi Gaziler Kasabası'na halkı referandum hakkında bilgilendirdi. 12 Eylül referandumunda hayali seçmenlerin var olabileceğinin altını çizen Korkmaz, "Dirilerinden ümidi kesen AK Parti ölülerinden medet ummaya başladı. Yüze yakın beldede oturmayan , özellikle doğu nüfusuna kayıtlı şahısların seçmen listesine kayıtlı olduğu tespit edildi, bu insanların birçoğu belki ölmüş de olabilirler. Bu konuyu duyarlı bir gurbetçi vatandaşımız dile getirmişti, biz olayın bu kadar vahim olduğunu düşünmemiştik. Buna benzer şekilde eski Gesi beldemize bağlı Özlüce köyünde de aynı durumun olduğunu öğrendik. Parti olarak bütün ilçelerimizi tarayacağız, daha önce bunların bir kısmına itirazda bulunmuştuk. Öyle anlaşılıyor ki itiraz dikkate alınmamış, aynen yazılmış" dedi.

Kayseri'deki il ve ilçe seçim kurullarını , diğer yetkilileri konuyla ilgili inceleme yapmaya çağıran Korkmaz, "MHP olarak bu işin takipçisi olacağız, bu zihniyetin bütün hile, desise ve planlarını da milletimize bir bir anlatacağız. Milletimizi ötekileştirdiği, ayrıştırdığı yetmiyormuş gibi, şimdi de 'evet'çiler 'hayır'cılar adı altında bölüp aklı sıra şark kurnazlığı yapmaya çalışıyor. Halkımız bu oyuna gelmeyecektir. Hele hele Kayseri halkımız sağ duyulu bir şekilde doğrunun yanında olacak, geleceğimizi sıkıntıya sokacak olan bu konuda hassas davranacaktır" şeklinde açıklamalarda bulundu.

Bu ülke sana lanet yağdırıyor

Konya'nın Çumra ilçesinde, radar uygulaması yapan polisi vurarak şehit eden zanlı, kendisini yakalamak için düzenlenen operasyonda bir astsubayı vurarak ağır yaraladı.

Kılıçdaroğlu Nevşehir'de Esnafın Sorunlarını Dinledi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir'de esnaf ve vatandaşların sorunlarını dinledi.

12 Eylül tarihinde yapılacak olan referandum öncesinde Anadolu illerini dolaşmayı sürdüren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nevşehir'deki mitingin ardından Kapadokya bölgesini gezdi. Beraberindeki CHP Nevşehir İl ve merkez ilçe yöneticileri ile birlikte Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı Ortahisar beldesine gelen Kılıçdaroğlu, burada turistik eşya satan esnaflarla sohbet etti. Esnafların Ramazan ayını kutlayan CHP lideri, onların sorunlarını dinledi. Kılıdaroğlu, kucağına verilen 6 yaşındaki bir erkek çocuğunu da sevdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra Üçgüzeller mevkiine geçerek burada peribacası önünde hatıra fotoğrafı çektirdi. Partililerin birlikte fotoğraf çektirmek için büyük çaba harcadıkları Kılıçdaroğlu, kendisini takip eden gazetecileri de unutmadı.

Recep Tayyip Erdoğan'ın maskesini indirmek benim boynumun borcudur"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın maskesini indirmek benim boynumun borcudur" dedi.

Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti: "Bizim bir liderimiz vardı, efsane liderimiz Bülent Ecevit derdi ki her alanda, her yerde düzgün, namuslu, halkı düşünen, halkın çıkarlarını düşünen, ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen derdi o. Bu ülkede ne ezen ne ezilen olsun, insanlar kardeş olsun, bir tek çocuk dahi yatağa aç girmesin bütün derdimiz bu. O sebeple size geldim, yetki istiyorum sizden. Biz yoksulluğu sömürü aracı haline getirmeyeceğiz. Her yoksul ailede kadının banka hesabına asgari ücret yatıracağız. Kadıncağız sosyal devlet koruması altında gidecek, istediğini satın alacak ve yiyecek. Onun onurunu koruyacağız ve baş tacı yapacağız.
 Recep bey dedi ki ben işçi emeklisiyim. Ben de emekli sandığı emeklisisin dedim ve çıkardım numarasını verdim. Özür dile dedim, dilemedi. Size söz veriyorum onun maskesini indirmek benim boynumun borcudur. Bizim bir rüyamız, bir hedefimiz, bir inancımız var.

PKK, yandaşlarına"evet" oyu verdiriyor

http://haber.mynet.com/anket 
anketini değerlendiren uzmanlar Güneydoğu Anadolu bölgesinde PKK'ya endekslenmiş insanların "evet" oyu verdiklerine dikkat çekiyorlar. Daha önce referandumu boykot edeceklerini söyleyen grupların bunu aldatmaca amacıyla yaptıklarını söylüyorlar. Bu konuda mynet'in anketinin incelenmesi kafidir diyorlar. Lütfen bu anketi inceleyin ve oyunuzu da kullanın.

Referandum Türkiye'yi ikiye böldü. Türkiye'nin Batısı "Hayır", Doğusu "Evet" çıkıyor

Referandun Türkiye'yi ikiye böldü. Türkiye'nin Batısı "Hayır", Doğusu "Evet" çıkıyor. Türkiye'yi bölme sevdalıları artık kına yaksınlar. Her gün düşmana saldırır gibi saldırdıkları bu ülkenin partileri veya insanları değil sanki... Ya da Tayyip Kuvvetleri memlekette savaş ettiler de harp yapılıyor. Gerginlikten, şiddetten medet uman bu zihniyet, ülkemizi bölmeden, insanımızı birbirine düşürmeden iktidardan gitmelidir.

280 lira aldığını iddia eden Erdoğan'ın emekli maaşını duyunca şaşıracaksınız

Başbakan Erdoğan’ın memleketi Rize’deki mitinginde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “Sen memur emeklisi ben işçi emeklisiyim. İkimiz de milletvekili maaşı alıyoruz. Aynı maaşı alıyoruz. Başbakan olmam sebebiyle aldığım para ne biliyor musunuz? 280 lira” şeklindeki sözleri, 12 Eylül’de yapılacak referandum öncesinde meydanlarda emekli maaşı tartışmasına yol açtı. Başbakan’ın hedefindeki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise emekli maaşı tartışmasına “Emekli Sandığı emeklisi olduğunu ispat edersem istifa eder misin? Recep Bey, senin Emekli Sandığı emeklisi olduğunu ispat edersem çıkıp milletten özür diler misin?” sözleriyle katıldı.

-MİLLETVEKİLLERİNDEN YÜKSEK-

Başbakan ve Kılıçdaroğlu arasındaki bu tartışma, Başbakan’ın emekliliğini yeniden gündeme getirirken uzmanların verdiği bilgiler, Başbakan Erdoğan’ın Emekli Sandığı’ndan emekli olduğunu ve emekli maaşının da diğer emekli milletvekillerinden, Başbakan olması nedeniyle daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. 

Çünkü Başbakan’ın emekli maaşı, Cumhurbaşkanı emekli maaşının yüzde 80’i civarında bulunuyor. 

Temmuz zammıyla birlikte emekli cumhurbaşkanlarının maaşı yaklaşık 11 bin 500 TL civarında iken Başbakan Erdoğan’ın maaşının da 8 bin TL civarında olduğu tahmin ediliyor. Bir eski milletvekili ise 5 bin TL civarında emeklilik maaşı alıyor.

Kumaya razı olan kadınlar / Rıza Zelyut

Basında yer alan haberlere göre; Başbakan Erdoğan, Avrupa Milli Görüş Teşkilatı Genel Başkanı Ali Yüksel'i kendisine danışman yapmış. Ali Yüksel; Almanya'da "şeyhülislam' bile seçilmiş. Yani İslam devleti hayaliyle hareket eden birisi.
Rıza Zelyut
Bu kişi; AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç’ın kayınpederi imiş.
Ve Ali Yüksel'in tam 3 karısı var imiş.
Ali Yüksel'in üç eşinden birisi olan Dilber Yüksel, eşine 11 yaşında aşık olduğunu açıklamış ve o dönemdeki çokkarılı Ali Bey'den 'Beyaz atlı prens!' gibi söz etmiş.
Ama Ali Yüksel çok adil imiş. Üç karısına da aynı adaleti gösteriyormuş. Dilber Yüksel; bu durumu anlatırken demiş ki: “Her gün birimizde. Sırayla gidiyor. Günü üçe bölmüyor. Her gün birimizde. Sıra atlanmıyor. Hanımlar yanında olduğu müddetçe sıra atlanmıyor.'
Tabii Dilber Hanım, dini bütün bir Müslüman olduğu için kocasının 4. karıyı alma hakkının olduğunu da kabul ediyormuş ama bu duruma üzülür imiş...
İşte, bu olay; tek başına Türkiye'nin nereden nerelere savrulduğunu göstermeye yetiyor.
Bu olaydaki en acıklı durum; kadınlarımızın geriye gidişidir. Ali Yüksel'in üçüncü karısı; çok eşliliği gayet normal karşılıyor. Erkeğin hizmetlisi, hatta cariyesi olmayı içine sindirmiş bu kadıncağız. Bu durum; sadece onda değil şimdi milyonlarca başka kadında da görülüyor. Din adına; İslam adına; kadının cariyeleştirilmesi süreci başlatılmış, şiddetle yürütülüyor. Bu durum erkeğin işine geldiği için, siyasete de onlar egemen oldukları için yasalar da işletilemiyor.
Soruyorum: Tek eşli evliliğin yasal olduğu bir toplumda iki eşli üç eşli insanların durumunu soruşturmayan savcılar acaba hangi devletin savcılarıdırlar? Acaba Nazlı Ilıcak ve ona benzeyen AKP muhafızları; bu hızla yayılan cariyelik sistemine ne diyorlar?
Yoksa kadının cariyeleştirilmesi de onun 'özgür iradesi (!)' ile mi gerçekleştiriliyor? Yoksa demokrat olmanın bir şartı da tekeşliliğin kaldırılması; erkeğin istediği kadar karı alabilmesi; modern cariyelik sis çok karılı bir düzene geçmesi midir?

EVET DİYEN KADIN
Ya Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hali?
Çağdaş hayat tarzına dayalı, sivil hukuktan güç alan bu devlette; bir başbakan bula bula 3 karılı bir adamı mı bulur danışman olarak?
Bulur; bulur... Çünkü; o taraftan oy alacak ya... Oy uğruna kadın hakları da medeni hukuk da ayak altına alınır.
Boynu kravatlı, takım elbiseli adamların ruh giysilerinin ne biçim olduğunu acaba anladınız mı?
12 Eylül'de demokrasi getireceğini söyleyen zihniyetin ne olduğunu anlamayanlar kaldı ise; bu Ali Yüksel işini yeniden bir düşünsün. Buradan kadınlara sesleniyorum: Çokeşli ortaçağ sistemini geri getirmeye evet diyorsanız, onların 12 Eylül'deki dayatmalarınada evet diyebilirsiniz.
Ey kadınlar; eğer kocanızın üstünüze kuma getirmesine razı oluyorsanız; AKP'ye evet diyebilirsiniz.
Çünkü; bu evetçilerin zihniyeti birkaç kadın almak biçiminde şekillendirilmiştir; akılları da buraya takılı durumdadır.
Bu zihniyete evet diyen erkek olur ama kadın olmamalı. Eğer hala evetçi kadın var ise; bunlar cariye ruhlu olup olmadıklarını bir düşünmelidirler.

SEKSLE DİN ARASINDA
1970'teki bir şarkısında John Lennon, 'seks, din ve televizyon' üçlüsü tarafından kuşatılmış insanlıktan yakınmaktadır.
Tam da Türkiye'nin bugünkü hali... 40 yıl geriden de gitsek; Avrupa'yı izlemekteyiz. Bir yanımız tapınakta, öbür yanımız ise bir kadının yanında... Ve gözümüz televizyona takılıp kalmış. Seks ile din arasındaki televizyon durağında bekleyip duruyoruz.
Seksle dinin iç içe geçmişliğini Başbakan Erdoğan'ın kendisine danışman yaptığı Ali Yüksel'in hayatından da izleyebilirsiniz... Dini kullanarak seks avantajı sağlamak; bu cenahın gizli ajandasını oluşturur. Bugün aklınıza sadece eski Vakit Yazarı Hüseyin Üzmez'i getirmeyin. Başkaları da var... Çok karılı sistemi İslam ahlakına uygun sayıp, işin içine Peygamber sünneti lafını da sokup elin güzelim kızlarını kapatan başka yazarcıklar da var...
Yardım isteyen yoksul türbanlı kızlara; 'Sana altın halka takayım, her türlü yardımı yapayım!' diyen dini bütün görüntülü zenginler de oldu. İftira ettiğimi mi sanıyorsunuz? Bu utanmazca teklifi eleştiren gerçek dindar yazarlar da görüldü. Örneğin, Ahmet Taşgetiren bu işi duyup eleştiren bir yazardır.
Din üzerinden giderek sekse ulaşmak, Orta Çağ insanlarına özgü bir tavırdır. Çok yakınılacak bir durumdur ki; kadını seks kölesi (cariye) gibi kullananlarla demokrasi adına nutuk atan liberaller yol arkadaşlarıdır.
Sahte demokratlarla sahte dindarların hedefinde Türk milletinin yoksul kadınları bulunuyor. Kadınlar; kendilerini aşağılayan bu siyasi zihniyete ders vermezlerse başlarına gelenlere de razı oluyorlar demektir.

Referandumda neden birleşik oy pusulası yok / Can Ataklı

Tam bir ay sonra referanduma gidiyoruz ama, oylama yöntemi, pusulaların oluşturulması konusunda çok ciddi kaygı ve kuşkular var.
Can Ataklı
2007 seçimlerinde “hile yapıldığına” inananların çokluğunu biliyorsunuz. Benzer bir korku şimdi referandum için de yaşanıyor.

Pazartesi günü “Hayır çıkma olasılığı çok daha yüksek” diye tahminde bulunmuştum. Gerçi AKP ve yandaşları buna çok kızdılar ve 13 Eylül sabahı “görüşeceğimizi!” son derece “anlamlı” cümlelerle ifade eden mesajlar gönderdiler.

Buna karşın, referandumda “hayır” oyu kullanmayı düşünenler “Biz de sizin gibi hissediyoruz ama, referandumda hile yapılmayacağı ne malum” diye meraklarını dile getiriyorlar.

Seçimde hileyi önlemenin yolu biliyorsunuz sandıklara sahip çıkmaktan geçiyor. Önümüzdeki pazartesi günü sandıklara sahip çıkabilmenin ve hileyi kökünden önlemenin yöntemlerini tek tek sıralamaya çalışacağım. Bu önerileri siyasi partilerin yerine getirmesi halinde kimsenin aklında kuşku kalmayacaktır.

Referandumla ilgili en çarpıcı ve şaşırtıcı yöntem, oylamada iki ayrı pusula kullanılacak olması.

Yüksek Seçim Kurulu referandumda iki pusula kullanılacağına karar verdi. Evet pusulası beyaz, hayır pusulası ise kahverengi olacak.

Seçmenler diledikleri pusulanın üzerine “Evet” mührünü yasacak ve zarfa koyacaklar.

Burası kafa karıştırıcı. Zarfa tek pusula mı konacak? İki pusula konursa oy iptal mi edilecek?

Pusulaların üzerine neden “Evet” mührü vuruluyor. Bazı sandıklarda bu “Evet”ler de “Hayır” üzerine vurulmuş olsa da “Evet” sayılamaz mı?

En sonunda, zarflar ince olursa, koyu bir renk olan “Kahverengi” dışarıdan belli olabilir, bu da muhtemelen bazı vatandaşları korkutacaktır.

Baksanıza, sadece “Evet” veya “Hayır” diye oy kullanacağız, ama karşımıza bir çok kuşkulu soru çıkıyor.

Oysa Yüksek Seçim Kurulu hepsini bitirecek bir karar alabilir.

Tıpkı genel ve yerel seçimlerdeki gibi “Birleşik oy pusulası” hazırlanabilir. İki seçenekli pusulanın üzerine seçmenler neyi tercih ediyorlarsa üzerine “Tercih” mührünü vurabilir. Böylelikle bütün kuşkuların ve olası yanlışlıkların önüne geçilmiş olabilir.

Her nedense özellikle muhalefet partileri bunun gürültüsünü hiç çıkarmadılar. Oysa bu konuları çoktan düşünmüş ve uygulatmış olmalılardı.

Gaziantep'te 45 derece sıcakta kömür dağıtımı başladı ve yine aynı senaryo sahnede

Hava sıcaklığının zaman zaman 45 dereceye ulaştığı Gaziantep'te kenar semtlerde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı vatandaşlara kömür dağıtımına başladı. Uygulamayı 'Referandum rüşveti' olarak değerlendiren CHP ve MHP il başkanları tepki gösterdi.
Mahalle muhtarlıklarının önünde sıra bekleyerek kömür yardımı fişini alan vatandaşlara, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı kanalıyla aile başına 650 kilo kömür veriliyor. Sıcak havaya rağmen dar gelirli yurttaşlar kömür alabilmek için mahalle muhtarlıklarının önünde uzun kuyruklar oluşturuyor. Gaziantep’in merkez ilçeleri Şahinbey ve Şehitkamil merkez ve köylerinde toplam 33 bin aileye kömür yardımı yapılacağı bildirildi. 54 Merkez Şahinbey İlçesi’nde 18 bin ailenin, Şehitkamil İlçesi’nde ise 15 bin ailenin kömür yardımından yararlanacağı belirtildi.

CHP VE MHP'DEN TEPKİ
Kömür dağıtımının zamanlamasına dikkat çeken CHP Gaziantep İl Başkanı Avukat Hasan Öztürkmen, “Ak Parti her zamanki gibi rüşvet ve bazen tehditle oy alma taktiğine yine başlamıştır. Yaşanılan en yüksek sıcaklıkta vatandaşlara kömür dağıtımı, açıkça Anayasa referandumunda vatandaşın oyunu etkilemeye yönelik rüşvettir. Ama Türk halkının bu aldatmaca ve kandırmaya gelmeyeceğine ve özgür idaresi ile oy vereceğine inanıyorum” dedi.

AK Parti’nin seçim döneminde bu tür uygulamalarının bilindiğini kaydeden MHP İl Başkanı Mehmet Özdemir de, “Benzeri bir davranıştan dolayı Tunceli Valisi ceza almıştı. Bu millete saygısızlıktır ve suçtur. Milleti rencide eden art niyetli bir davranıştır. Ak Parti bunu 2007 seçimlerinde de yapmıştır. İhtiyaç sahibi vatandaşlara yardım etmek sosyal devletin gereğidir. Fakat referandum öncesi olması bu yardımların art niyetli yapıldığını göstermektedir” diyerek tepki gösterdi. 

Ha Abdullah ha Recep /Yılmaz ÖZDİL

Başbakanlık'la Genelkurmay siperlerini "kırmızı çizgi" gibi birbirinden ayıran "Milli Müdafaa" caddesindeki "Planlı" Yaş Tatbikatı'nın sızma, püskürtme, indirme, çıkarma manevraları sona erdi.
“Ak” kuvvetlerle “kara” kuvvetleri arasında icra edilen ve Cumhurbaşkanı’nın “seçkin gözlemci” olarak takip ettiği “müşterek fiili atışlı” tatbikatın “caydırıcı” neticeleri şöyle...
¡
“İlk er” emekliye ayrıldı.
“Durmak yok, yola devam” taktiği kapsamında “koşan er” Genelkurmay başkanı oldu. (Tek kusuru İzmirli olması!)
¡
Çömelen Başbakanımız sanki bilmiyormuş gibi, “orası falanca tepesi, şurası fişmekan vadisi” diye aklınca “coğrafya dersi” vermeye kalkışan Tümgeneral Gürbüz Kaya, kayalıkları iyice ezberlesin diye Harita Daire Başkanlığı’na gönderildi.
¡
“Or”general olması beklenen Nejat Bek, “mor”generalliğe atandı... Soyadı üstünde olduğu için, “destek” komutanlığına, yani “defansa” çekildi.
¡
Özel Kuvvetler Komutanlığı..
Piyasada kolordu oluşturacak kadar “tutuklanmamış” bordo bereli kalmadığı için, korgenerallerin alayı da içeri tıkıldığı için, elde avuçta kalan “tüm”lerden biri başına getirilerek, kolordu seviyesinden mecburen tümen seviyesine indirildi.
¡
“Tetikçi” gazetecilerin hücumlarına cevap verebilmesi için, Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı’na Tuğgeneral Tayyar “Süngü” takıldı!
¡
“Hayret, bu sefer kimse ihraç edilmedi” deniyor. Edildi... Hem de, irticacı teğmen filan değil, Atatürkçü orgeneral... Komuta Kademesi’nde 15 olan orgeneral sayısı, 14’e düştü.
¡
Hayret, şerh konulmadı!
¡
Kadının yaş’ı sorulmaz hassasiyetiyle, kadınlarımız gene general olamadı.
¡
Ama, en enteresanı derseniz...
¡
Cumhurbaşkanımız, Abdullah.
Başbakanımız, Recep.
Peki ya, Harekât Başkanımız?
Abdullah Recep!
¡
Hem vallahi, hem billahi... Korgeneral Abdullah Recep, Genelkurmay Harekât Başkanı, Başbakanımızın askeri danışmanı, dolayısıyla bir ve iki numaranın “koalisyon güçleri komutanı” oldu.
¡
Böylece, “Abdullah’a sorayım, Recep’e bi danışayım” derdi ortadan kalktı... Fark etmez artık, ha Abdullah, ha Recep, harekâtları halledecek Abdullah Recep. 

Melih Gökçek, Kılıçdaroğlu hakkında müthiş bir yalan söyledi, Gökçek'in siyasi iftirası eline yüzüne bulaştı

Kirli siyaseti ile Türk politikasında haklı üne kavuşan Melih Gökçek'in "havuzlu villa" meselesinde ortaya attığı iddialar eline yüzüne bulaştı. AKP'nin kirli ve iftiraya dayanan siyasetinin yeni bir örneği olarak Türk siyasi tarihine geçti.
Kılıçdaroğlu'na ait Pelitköy'deki gayrimenkulün, Melih Gökçek'in iddia ettiği gibi 'havuzlu villa' değil, iki katlı ve toplam 110 metrekare alana sahip, kooperatif ortaklığıyla yaptırılan bir yazlık olduğu ortaya çıktı. Değeri 150-170 bin TL arasında gösterilen yazlığın özel bir havuzunun bulunmadığı, 6 metre eninde 18 metre uzunluğundaki havuzun 19 yazlığın ortak kullanımında olduğu belirlendi. Kılıçdaroğlu'nun üç yıl önce üye olduğu kooperatife 40 bin lira peşinatla girdiği, 61 bin lira banka kredisi kullandığı, bunun karşılığında da yazlığın bankaya ipotekli olduğu öğrenildi. 

NEDEN H A Y I R DIYORUZ !!! /Arzu BOZKURT

ABD - AKP ve BDP´ NIN ORDUMUZA KARSI KULLANDIGI SILAH OLAN TARAF GAZETESININ YAZILARINI BUGÜN ABD - AKP ve BDP ´YE GERI CEVIRIYORUZ..

ABD - AKP ve BDP´ye;
Meydanlarda savasa ciktiginiz zaman elinize silah alirsaniz cok dikkatli kullanmaniz gerekir..Öyle ki gün gelir devran döner ve cevirdiginiz o silah kendinize dönebilir..Ordumaza karsi kullandiginiz TARAF gazetesinin mansetini bugün size karsi kullandigimiz gibi..

TARAF gazetetesi yöneticilerine de ayrica tessekkür ederiz..Ileriyi göremeyip bizim elimize bu firsati verdikleri icin..

***
AKP- DTP ARASINDA CEVRILEN FIRILDAKLAR 

Gectigimiz dönemlerde "ACILIM" adi altinda BDP ve AKP nin omuz omuza birbirlerine destek olmasi halkimiz arasinda büyük bir hayal kirikligi yasanmasina, hatta AKP´nin güven kaybetmesine kadar varmisti..

Özellikle, referanduma adim adim yaklastigimiz su son dönemde istedigi destegi alamayan AKP yönetimi, BDP ile meydanlarda danisikli dövüsü care olarak görmüs olacak ki, BDP meydanlarda referandumu boykot edeceklerini ve sandiga gitmeyecekleri yaygarasini koparmaya basladi.

Fakat, öbür taraftan yöre halkimizdan gelen söylemlerden ise anliyoruz ki, BDP meydanlardan yaptigi boykot cagrisinin arka planin da, bölge halkimizi tehdit altinda tutarak "EVET" denmesi icin baski uyguluyormus..

Bu arada AKP ve yandaslari bakin BDP de bize destek vermiyor ve "hayir" diyor, diyerek milletimizin aklini karistirmaya calisiyorlar..Hatta bunu daha da ileri götürerek AKP yandaslari, BDP´de hayir diyor "yoksa sende PKK limisin da hayir diyorsun" gibi sözlerle halkimiza baski uygulayarak, milletimizi "evet" demeye zorluyor.. Yani anlayacaginiz herzaman ki gibi apacik bir "UYUTMA POLITIKASI" izlemeye devam ediyorlar.... 

EFENDILER SUNU BILIN KI; UYANMAYA BASLAYAN TÜRK MILLETINI, ARTIK HICBIR OYUNUNUZ DURDURAMAZ !!


UNUTMADIK
Bakin AKP´ye sözde Yeni Anayasa Paketi´nin TBMM yapilan oylama da en hassas maddelerin gecmesinde en büyük destegi yine BDP´den almisti..Yukari da göreceginiz TARAF manseti ise buna en büyük delildir..V e bu manset BDP ve AKP´nin bugün danisikli bir dövüs icinde oldugunun da en iyi ispatidir..

***

12 EYLÜL TÜRK MILLETININ GELECEGININ MESELESIDIR..BASKICI VE KORKU REJIMINE ARTIK DUR DEME MESELESIDIR...

ISTE BU YÜZDEN; AKP IKTIDARININ ÜZERIMIZ DE UYGULADIGI BASKICI, SINDIRICI VE KORKUTUCU REJIMI MESRU HALE GETIREN SÖZDE YENI ANAYASA PAKETINE, 

UMUT ICIN, YARINLAR ICIN, INSANCA YASAMAK ICIN, BASKILARDAN KURTULMAK ICIN, 

12 EYLÜL´DE HEP BERABER 

H A Y I R

DIYORUZ !!

Arzu BOZKURT
10 Agustos 2010

Lanet olsun senin gibi üniversiteliye...

Konya'da radar uygulaması yaparken uğradığı silahlı saldırıda şehit olan 15 yıllık polis memuru Ömer Durmaz'in (36), katil zanlısının kimliği radar kamerasının kaydettiği görüntüler sayesinde tespit edildi.

810 Öğrenci Sertifika Heyecanı Yaşadı

Kayseri'nin Talas ilçe Belediyesi tarafından, 16 branşta başlatılan yaz okulları, sertifika töreniyle sona erdi.
Yıldırım, "Yaz kurslarında emeği geçen tüm öğretmen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Elbette bu çocuklarımıza yapılan yatırımları yalnız yaz sporu okulları olarak da düşünmüyoruz. Bunu bilgi evleriyle değerlendirdiğimizde sanırım çok daha anlamlıdır. 5 binin üzerinde yavrumuza hizmet veriyoruz. Yani çocuklarımızın eğitimine, kültürüne, kabiliyetine nasıl hizmet ederiz bunun gayreti içerisinde olduk" dedi.

Erdoğan'ın nihai hedefi! / Arslan Bulut - Yeniçağ

12 Eylül'de Sonhavadis gazetesinin gece sorumlusu idim. Yeni Düşünce dergisi de orada hazırlanıp basılıyordu. Akkan Suver'in ricası ile üç ay kadar derginin yayına hazırlanmasına katkıda bulundum.
- Arslan Bulut - Yeniçağ
Yeni Düşünce dergisinin en önemli gündem maddesi 12 Eylül yargılamaları ve bu arada tabii ki MHP davası idi. Biz duruşmaları haber olarak veriyorduk ama konuyla ilgili yorum yapmak çok tehlikeliydi. Yazarlar arasında Ahmet Bican Ercilasun da bulunuyordu ve en yürekli yazıları o yazıyordu. Bir yazısının başlığı  “Sebepler ortadan kalkmadığından”  şeklindeydi.. MHP davasında sanıkların tahliye talepleri, ne anlama geldiği belirsiz bu gerekçeyle reddediliyordu.
* * *
Tuncay Özkan’ın  “Arkamda ordu yok diye beni burada tutuyorsunuz. Ya suçumu söyleyin, ya da bırakın”  haykırışı, Mustafa Balbay’ın  “Bu devletin ordusunun komutanları, darbeye eksik teşebbüs ederken, Balbay ve teğmenler tam teşebbüste mi bulunacak? Bizim dışarıda yasımızı tutanlar kimseyle pazarlık etmediği için mi burada tutukluyuz?” diye yakınmasını duyunca ister istemez 12 Eylül duruşmalarını hatırladım ve aklıma  “sebepler ortadan kalkmadığından”  gerekçesi geldi.
Bugünkü tutuklamalar, 12 Eylül tutuklamaları ile kıyaslanır duruma gelmiştir. Dolayısıyla iktidarın 12 Eylül’deki referandumun12 Eylül yönetimi ile hesaplaşma olduğu iddiası gülünçtür. Aksine bugünkü rejim, hukukun katledilmesi ile 12 Eylül rejimine dönüşmektedir. Zaten Anayasa değişiklikleri de kabul edilirse hukuk devleti, tamamen ortadan kalkacaktır.
* * *
Prof. Dr. Ramazan Demir, uzun makalesinde evet demenin anlamını yazıyor:
* Bir “evet” oyu demek; Türk milletinin geleceğini, vatanın bütünlüğünü, milletin birliğini, bayrağın tekliğini tehlikeye sokmak demektir.
* Bir “evet” oyu demek; teröre, bölücülüğe, şehitlerin gelmesine onay vermek demektir.
* Bir “evet” oyu demek; kul hakkını yemeye, kendi akrabalarını-çocuklarını, yandaşlarını zengin etmeye devam, ’fakir fukaraya da bir sadaka paketi yeter’demektir.
* Bir “evet” oyu demek; ülkeyi bölmeye yönelik ırkçı “Kürtçülük” aracı terör örgütlerine, Doğu Anadolu’yu kapsayan “Batı Ermenistan” ın kurulması için Batılı emperyalistlere tavizler verenlere devam demektir.
* Bir “evet” oyu demek; Ermeni emellerine, teröre kurban vermeye devam demektir.
* Bir “evet” oyu demek; din ticaretine, tertemiz Müslümanları kandırmaya, onların inançlarıyla oynayarak zenginleşmeye devam demektir.
* Bir “evet” oyu demek; Türk milletini 36 etnik parçaya ayırmak, ayrıştırmak demektir.
* Bir “evet” oyu demek; Türkiye’yi emperyalist güçler olan ABD/AB/İsrail üçlemesine teslim etmeye devam demektir. 
* Bir “evet” oyu demek; işsizliğe, haksızlığa, yolsuzluğa, soygunculuğa, devlet malını hortumlamaya devam demektir. 
* Bir “evet” oyu demek; ciğerin olan evladını, sevdiğini, akrabanı teröre kurban vermek demektir.
* Bir “evet” oyu demek; anaların gözyaşlarının akmaya devam etmesine onay vermektir.
* Bir “evet” oyu demek; yargının siyasal gücün emrine girmesi demektir.
* Bir “evet” oyu demek kişinin mahrem hayatına müdahale, konuştuğu telefonu dinlemeye onay vermektir.
* Bir “evet” oyu demek, suçsuz komutanı, suçsuz profesörü, suçsuz yazarı, suçsuz vatandaşı, suçsuz gazeteciyi sırf  ’siyasi iktidarı desteklemiyor’diye hapse atmaya onay demektir. 
* * *
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise  “Türkiye üzerinde oynanmak istenen bu oyunun nihai hedefi, tek millet-tek devlet esasına dayanan Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden tanımlanması ve çok kimlikli, çok milletli ayrışmış bir toplum ve parçalı bir devlet yapısının kabul ettirilmesidir”  diyor.
Gerçek bu kadar açık ve nettir.

AKP'li vekil Öcalan'ın ev arkadaşıymış

"Dikkat edin, Kürdistan'ın kurulmasını ve Türkiye'nin bölünmesini hedefleyen herkes bu referandumda "Evet" oyu vermek ve verdirmek için adeta yırtınıyor. "

Melihciğim sen yolsuzluğu ne bilirsin, AKP'nin ak kaşığısın sen!

Ankara Belediyesinin büyük başkanı İ.Melih Gökçek, Kılıçdaroğlu'nun havuzlu villası olduğunu iddia ediyor. Hayırdır Melih, Kılıçdaroğlu'nun haberi olmadan Ankara'da onun için havuzlu villa mı yaptırdın sonra. Gerçi sen yolsuzlukları, hırsızlıkları hiç bilmezsin, sen AKP'nin ak kaşığın. Söyle Kılıçdaroğlu için havuzlu villayı nereye yaptın?

Domuz gribi mucidi Akdağ, CHP için kulübe yaptıracakmış

Bu Recep Akdağ'a bayılıyorum.Belki de adından dolayı. Yok yok Ardahan'da konuşmuş ve biz CHP'ye kulübe yaptıracağız demiş. Çok güldüm. Yatacak yeri olmayan adamlar bu kadar pişkin oluyorlar demek. Sen geçen yıl daha yaz başlamadan DOMUZ GRİBİ aşısı alıp ülkeyi binlerce dolar zarara sokan kişi değil misin? ve hâlâ sağlık bakanısın demek vah vah ne büyük erdem sahibisin.

Mustafa Eraslan'ın Ramazan ayı mesajı

MHP MYK üyesi Mustafa Eraslan'ın Ramazan ayı mesajı: Ramazan, Allah’a olan kulluk şuurunu derinden hissettiğimiz, milli birlik ve beraberliğimizin pekiştiği bir aydır.
Asırlardır din ile bağını koparmadan sürdüren ve onu manevi hayatının aydınlık bir ışığı kılan milletimizin fertleri, Ramazan ayının huzur ve esenlik veren derin etkisini nefislerinde, ailelerinde ve toplumlarında yaşamış ve yaşatmış, bu ayı sadece dini değil, sosyal ve kültürel hayatları bakımından da canlı bir dönem haline getirmişlerdir. Fert ve toplum olarak huzura, birbirimizi anlamaya, birbirimize karşı dürüst olmaya, sevgi ve saygı göstermeye, acılarımızı paylaşmaya, kişisel zaaflarımızdan kaynaklanan eksikleri ve hatalarımızı gidermeye gerçekten ihtiyacımız vardır. Rahmet, bereket ve mağfiret dolu Ramazan günleri bu ihtiyaçlarımızı gidermek için büyük bir fırsattır.
Ramazan ayının şahsımız, ailemiz, milletimiz, ülkemiz ve bütün insanlık için hayırlar, huzur ve barış getirmesini, bizleri manevi yönden yüceltmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
MUSTAFA ERASLAN
MHP MYK ÜYESİ

Özhaseki'den Ramazan Mesajı

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, yarın başlayacak olan Ramazan ayı münasebetiyle bir mesaj yayınladı.

Melikgazi Belediyesi'nden Kentsel Dönüşümde Yeni Proje

Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Selçuklu Mahallesinde 4 bloktan oluşan 148 dairelik sosyal konut yaptırılacağını söyledi.

Hukuk dışı hiç bir faaliyete izin vermedik. Hiçbir şeyin üzerini örtmedik.

Org. Özel: Görev sürem içerisinde bölücü terörle mücadeleyi tamamen hukuk kuralları içinde yürüttük. Hukuk dışı hiç bir faaliyete izin vermedik. Hiçbir şeyin üzerini örtmedik.
YAŞ’ta Jandarma Genel Komutanlığı’na atanan ve 2013’te Genelkurmay Başkanı olması beklenen Org. Özel’in devir teslim konuşması insan hakları vurgularıyla doluydu. Özel, “Terörle mücadele ederken hiç hukukun dışına çıkmadık” dedi.

Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk istifa etti.

Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk istifa etti.

Ertürk, "4 yıldır terfi edememesi ve son YAŞ'ta yapılanları haksız olarak gördüğü için istifa ettiğini" açıkladı.
Deniz Harp Okulu’nda dün yapılan devir teslim töreninde, kendisine yapılan bu muameleyi haksızlık olarak niteleyen ve sert eleştirlerde bulunan Ertürk’ün, istifa dilekçesini Deniz Kuvvetleri’ne sunduğu kaydedildi.

Ertürk, 2008’deki YAŞ’ta Deniz Kuvvetleri Karadeniz Bölge Komutanlığı’ndan Deniz Harrp Okulu’nun başına getirilmişti.

'Balyoz' davasında adı geçen ve savcılığa ifade veren isimler arasında Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk de vardı.

DENİZ HARP OKULU KOMUTANI TUĞAMİRAL TÜRKER ERTÜRK KİMDİR?

1957 yılında Trabzon’da doğan Tuğamiral ERTÜRK, Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu eğitimlerini tamamlayarak 1979 yılında Donanmaya katılmıştır. Donanmada 15 yıl süre ile muhtelif gemilerde Branş Subaylığı, Bölüm Amirliği, II. Komutanlık ve Komutanlık görevlerini yapmış olup en son 1996–1998 tarihleri arasında TCG ALÇITEPE Komutanlığını deruhte etmiştir.

Tuğamiral Türker ERTÜRK 1979 yılında muhabere görev öncesi, 1983 yılında Denizaltı Savunma Harbi ve 1988 yılında Harekat İhtisas Kurslarını görmüş bilahare 1990 yılında Deniz Harp Akademisi, 1992 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi ve 1999 yılında Roma’da Nato Savunma Koleji eğitimlerini tamamlamıştır.

1992-1994 yılları arasında Dz.K.K.lığı Harekat Milli Plan Subayı, 1998-1999 yılları arasında Donanma Komutanlığı Tatbikat ve Eğitim Kısım Amirliği, 1999-2000 yılları arasında Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi Komutanlığında Taktik Geliştirme Grup Başkanlığı, 2000-2003 yılları arasında Londra Silahlı Kuvvetler ve Deniz Askeri Ataşeliği, 2003-2004 yılları arasında Eğitim Filotillası Komodorluğu, 2004-2005 yılları arasında Deniz Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanlığı, 2005-2006 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Komuta Kontrol Daire Başkanlığı görevlerini yapan Tuğamiral Türker ERTÜRK 30 Ağustos 2006’da Tuğamiral rütbesine terfi ederek Karadeniz Bölge Komutanlığı’na atanmış ve bu görevi 2 yıl süreyle deruhte etmiştir.

Deniz Harp Okulu Komutanlığı’na atanan Tuğamiral Türker ERTÜRK 11 Ağustos 2008 tarihinden itibaren bu görevini sürdürmekte olup, evli ve iki çocuk babasıdır.

Gazi Kasabasında Topatan Kavunlar İlgi Görüyor

Develi ilçesi Gazi Kasabasında özel olarak yetiştirilen Topatan Kavunları tarladan tüketiciye yol boylarında sunuluyor

"Allah'tan Korkan, Kuldan Utanan Adam Gelir Hesap Verir"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konya'nın Ereğli ilçesinde düzenlenen mitingde halka seslendi.

Her şeyi affederiz ama kul hakkı yiyenin affı yok. Halkın iktidarında yeni bir anayasa hazırlayacağız. Dokunulmazlıkları kaldıracağız. Allah'tan korkan, kuldan utanan adam gelir hesap verir" dedi.
Çıkan anayasanın kimseye bir yarar getirmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Biz halkın iktidarını getireceğiz. Biz, halk devrimi yapacağız. Önce 12 Eylül'de sonra genel seçimlerde. Biz gücümüzü sizden alıyoruz. Tek güvencem sizsiniz. Sizlerle iktidara koşuyoruz. Ayağınıza kadar geldim. Sizden oy istiyorum. Sizden yetki istiyorum. Yetki verin Türkiye'yi ayağa kaldıralım" şeklinde konuştu.

Petrol Boru Hattında Patlama

Şırnak'ın İdil ilçesi yakınlarından geçen BOTAŞ'a ait Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattında bir patlama meydana geldi.

Başbakan'ın Emekli Sandığı Numarasını Açıkladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın işçi emeklisi olmadığını, emekli sandığından emekli olduğunu belirterek, Erdoğan'ın emekli sicil numarasını açıkladı.

Önder Turacı, Kayseripor'da...

Kayserispor Asbaşkanı Şaban Miraboğlu, Fenerbahçe de forma giyen Önder Turacı ile yaptıkları görüşmelerin olumlu sonuçlandığını ve 2 yıllığına prensipte anlaşma sağladıklarını açıkladı.      

       Şaban Miraboğlu, Önder Turacı nın transferi ile stoper sorununu ortadan kaldırdıklarını ifade ederek, "Önder in aynı zamanda sağ kanatta da oynayabilmesi takımımız adına ayrı bir avantaj sağlayacak. Takım olarak alacağımız başarılarda etkili olabilecek bir isim" dedi.

        Önder Turacı nın Kayseri ye geldiğini belirten Şaban Miraboğlu, bu futbolcunun kulüp tesislerinin yanı sıra Kadir Has Stadı nı da gezdiğini ifade ederek, "Kendisiyle görüşmelerimiz vardı. Nihayetinde tüm sorunları aşarak anlaşma sağladık. Yeni sezonda kaliteli oyunculara sahip olan takımımızın ciddi başarılar alacağına inanıyoruz. Önder in transferinin hem kendisi hem de kulübümüz için hayırlı olmasını diliyoruz" diye konuştu.

Prof. Dr. Hamza Çakır, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya'yı ziyaret etti

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Çakır ve beraberindeki eğitimciler, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya yı ziyaret etti.

Kayseri Gazeteciler Cemiyeti nde gerçekleşen ziyarette konuşan ERÜ İletişim Fakültesi Dekanı Hamza Çakır, Biz iletişim fakültesi olarak kurulduğumuz günden bugüne kadar cemiyetle iyi ilişkiler içinde olduk, bundan sonra da bu ilişkilerimizi devam ettireceğiz dedi.

     Cemiyetle iyi ilişki içinde olmanın iletişim fakültesi öğrencilerinin yararına olacağını söyleyen Çakır şunları kaydetti:

     Bir yerde basın ve medya varsa iletişim fakültesi kampüsü kapalı kalamaz. Türkiye deki iletişim fakültelerine baktığımızda cemiyetle ilişkisi en iyi olan fakülte bizim fakültemiz. Biz gazeteciler cemiyetiyle birçok ortak iş yaptık. Bundan sonra da yapmak istiyoruz. Biraz araştırma yaptık, Adıyaman ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti Avrupa Birliği (AB) Projeleri yapmışlar. Biz de iletişim fakültesi olarak Kayseri Gazeteciler Cemiyeti ile ortak projelere imza atmak istiyoruz. Biz İçanadolu Bölgesi ne yönelik bir AB Projesi geliştirelim ve iletişim fakültesi, gazeteciler cemiyeti ortak yürütelim. Göreviniz süresince iyi ilişkiler içerisinde olacağımıza inanıyorum. Yeni görevinizde başarılar diliyorum.

Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya ise konuşmasında, ERÜ köklü bir üniversite. İletişim fakültesi de köklü bir üniversitenin genç ve başarılı bir fakültesi. Süleyman Çetinsaya İletişim Fakültesi, 7-8 yıllık bir fakülte olmasına rağmen ulusal alanda birçok ödül elde ederek hem Kayseri nin hem de Erciyes Üniversitesi nin adını duyurdu diye konuştu.

Diğer köklü üniversitelerin iletişim fakülteleriyle Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi ni karşılaştıran Altınkaya şunları söyledi:

     Diğer üniversitelerin iletişim fakülteleri köklü. Erciyes Üniversitesi nin iletişim fakültesi 7-8 yıl önce kuruldu. Yeni bir fakülte olmasına rağmen adını çok çabuk duyurdu. Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi nin bir özelliği var. Bünyesinde Kampüs TV, Gazete Kampüs gibi öğrencilerin mesleğe alışmaları ve okul bittikten sonra mesleğe kendilerini çabuk adapte etmelerine yardımcı olan yayın organları var. Bu yayın organları öğrencilere büyük kolaylık sağlıyor. Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi nde olan olanaklar diğer üniversitelerde yok. Biz iletişim fakültesiyle iyi ilişkiler içinde olduk. AB Projeleri konusunda daha büyükşehir belediyesinde çalışan ama şimdi oradan ayrılan bir arkadaşımızı görevlendirmiştik. Bu konuyla ilgili çalışmalar devam ediyor. Biz de iletişim fakültesiyle güzel projelere imza atmak istiyoruz. Ziyaretiniz beni çok mutlu etti.

     Ziyarette, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Çakır ın yanı sıra İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hakan Aydın, İletişim Fakültesi Sekreteri Yaşar Elden, Gazeteci Hasan Sami Bolak, Doğan Haber Ajansı (DHA) Kayseri Bölge Müdürü Oktay Ensari, Erdoğan Doğan mağazalarının sahibi Erdoğan Doğan da vardı.

Sağlık çalışanlarının mesaisi beş saat daha fazla

Türk Sağlık Sen sağlık çalışanlarının mesaisi ile ilgili Danıştay’a dava açtı. Şube Başkanı Ünal Polat sağlık çalışanlarının diğer kamu çalışanlarından haftada 5 saat fazla çalıştığını söyledi.

Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Ünal Polat sağlık çalışanlarının tam 30 yıldır 12 Eylül yönetiminin mağduru olarak diğer kamu çalışanlarından haftada 5 saat fazla çalıştıklarını ve bu adaletsizliğe neden olan 2368 sayılı kanunun 30 Temmuz 2010 da yürürlükten kaldırılmasına rağmen bakanlığın bir genelge ile düzenlemeyi yok saydığını belirtti.

Polat, “Bakanlık 12 Eylül adaletsizliğini kaldığı yerden devam ettirmiştir” dedi.

Polat, “Mesai saatlerini düzenleyen genelgeye göre sağlık çalışanlarına 12.00 ile 14.00 saatleri arası bir saatlik dinlenme süresi tanınmıştır. Bu dinlenme süresinde; örneğin bir birimde dört hemşire görevli ise ikisi izin yapacak ikisi çalışacak denilmiştir. Yani çalışanların 1 saatliğine iş yükü artmış olacaktır. Ayrıca 24 saat kesintisiz hizmet vermeye vurgu yapılan genelgede bir saatlik izin süresinde çalışanların hastaneden ayrılması yasaklanmış ve çağrıldıklarında görev yerlerinde olmaları zorunluluğu getirilmiştir. Bakanlığın bu genelge ile belirlemiş olduğu mesainin 8 saate indirilmesi anlayışı akıllara zarardır. Bu genelgeyle çalışma saatleri düşmemiştir. Personel eski düzende de sadece yemek için vakit ayırıyordu. Çalıştığı yeri sırayla terk edebiliyordu. Bu genelge hükümlerinin de vardığı nokta aynıdır. Yani Bakanlık yine 9 saatlik çalışma sistemini uygulamaya devam etmektedir. Bu düpedüz kanun tanımamaktır. Buradan Sağlık Bakanlığıma sesleniyoruz. Sağlık çalışanlarının mesai saatlerinin 8 saate inmesi demek çalışanların akşam evlerine 1 saat erken gitmesi demektir. Vardiya ve nöbet sistemi varken öğle izni gibi göstermelik bir düzenleme yapmak mesai saatlerini düşürmek değildir. Mesainin 1 saat azalması kesintisiz 8 saat çalıştıktan sonra mesailerinin sona ermesi demektir. Kurnazlığı bırakın çalışanın hakkını verin” dedi.

Ünal Polat gazetecilerin referandumla ilgili bir sorusu üzerine referandumda evet diyecek olan sendikaların menfaatçi olduğunu söyledi.

Lütfen emeklilere de bir açılım yapın!

Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği kayseri Şube Başkanı Kazım Büyükbahçeci özellikle SSK ve Bağ Kur emeklilerinin bu Ramazan ayını zor şartlar altında geçireceklerini belirtti. Yapılan 60-70 liralık zammın derde deva olmadığını ifade eden Büyükbahçeci, “Bu mübarek günler vesilesiyle yetkililerimize, mecliste grubu bulunan partilerin vekillerine sesleniyoruz. Lütfen emeklimize bir açılım yapın. Ramazan ve Bayramı rahat geçirelim. 300 ile 500 TL arasında bayram ikramiyesi talep ediyoruz” dedi.

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...