Sayfalar

21 Temmuz 2010 Çarşamba

SÜLEYMAN KORKMAZ: YOLSUZLUĞA GÖMÜLDÜLER

MHP İl Başkanı Süleyman Korkmaz, bu hükümetin zamanında Alidibo ve buna benzer birçok yolsuzluk dosyasının kapatıldığını ve bunların üzerine giden yargı mensuplarının da psikolojik baskı altına alındığını söyledi. Bu yolsuzlukların benzerlerinin temiz şehir, dürüst idare diye lanse edilen Kayseri’de de yaşanır hale geldiğini dile getiren Korkmaz, “Yargı süresi devam eden isimlerle ilgili açıklama yapmamakla beraber kamuoyuna mal olan bu olayların kapsamı konusunda Kayseri halkı bilgi sahibidir. Başbakan Erdoğan’ın sık sık ağzından düşürmediği garip gureba fakir fukaranın sofrasına katık olabilmesi için devlet hazinesinden aktarılan sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonunda bile yaşanır hale gelmiştir. Bu zihniyet zamanında işçi, memur, emekli, köylü, küçük esnaf, dar gelirli insanlarımız açlık sınırında geçim mücadelesi verirken bunların yakınları gemilerde, yatlarda, vip salonlarından uçaklarda  İstanbul’un nadide mekanlarında lüks villalarda gününü gün etmektedirler. Herkes şunu iyi bilmeli ki bu devran böyle devam etmez. Bu hesap döndüğünde Türk milletinin karşısında ağlamaları da kendilerine bir fayda vermeyecektir. İlimizdeki yolsuzlukların daha kimlere dokunacağını merakla bekliyoruz. Kayseri’de görev yapan eski valiler ve daha başka birçok yönetici ve bürokratlara ve siyasetçilere sirayet edeceğini biliyoruz” dedi.

ÜÇ AYLARI TUTANLARA ÖNEMLİ UYARI

İl Müftüsü Şaban İşlek, Ramazan ayındaki oruç vakti ile recep ve şaban ayındaki oruç vakti konusunda önemli bir uyarıda bulundu. Müftü İşlek, Ramazan ayı dışında oruç tutanların sabah ezanına göre değil imsaka göre hareket etmeleri gerektiğini belirtti.



İl Müftüsü Şaban İşlek, Ramazan ayında sabah ezanlarının imsak vaktine alındığını dolayısıyla imsak ile sabah ezanı aynı saatte olduğu için herhangi bir problemin söz konusu olmadığını söyledi.

Ramazan ayı dışında sabah ezanlarının güneşin doğuşuna göre okunduğunu ve bu sebeple oruca sabah ezanı ile başlamanın yanlış olduğunu dile getiren İşlek, recep ve şaban ayında oruç tutanların takvimin imsak vaktine göre oruca başlamaları gerektiğini kaydetti.

Sabah namazına göre oruca başlayanların doğal olarak  boşuna oruç tutmuş olduklarını ifade eden İşlek, vatandaşların bu konuda dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

Teravih namazlarında, camilerde çocuklar gürültü yapıyorlar diye cemaatin çocuklara sert tepki göstermesinin yanlış olduğunu da belirten İşlek, "Çocuklar camilere gelmeli. Gürültü yapıyorlar diye cemaatin sert tepki vermesi doğru değil. Çocukların camilerden çıkartılmasına Allah razı olmaz. Çocuklar aileleriyle gelmeli. Aileleri de çocuklarına sahip çıkmalı. Diğer vatandaşların ibadetlerine engel olunmamalı. Camiden çocukları kovmanın vebali ödenmez" dedi

KOMANDOYA MECLİSTE SALDIRI VAR

Hain teröristler Kayseri’den giden Komando Tugayı’na Hakkari’nin Çukurca ilçesinde saldırırken BDP’li milletvekilleri de mecliste saldırıyor.

Kayseri Komando Tugayına sadece Doğu ve Güneydoğu’da saldırılmıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının simgesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde de saldırılıyor.

       BDP’li Muş Milletvekili Sırrı Sakık geçen ay meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada Kayseri ve Bolu Komando Tugaylarının Doğu ve Güneydoğu’da zulüm yaptıklarını söylemişti. Sırrı Sakık’ın hakaretleri karşılıksız kalınca saldırı devam etti.

         Bu kez, yine BDP’li Muş Milletvekili Nuri Yaman Kayseri ve Bolu komando tugaylarına saldırdı. Nuri Yaman meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada Muş’ta 7 çocuklu bir aile ile 5 kişilik bir başka ailenin Kayseri ve Bolu komando tugayının denetim ve gözetiminde diri diri yakıldığını öne sürdü. Meclis kürsüsünden yapılan bu konuşmalar yine karşılıksız kaldı.   

VELİ ALTINKAYA AZERBAYCAN’A GİTTİ

Azerbaycan Gazeteciler Birliği’nin davetlisi olarak Türkiye Gazeteciler Federasyonu adına 4 kişilik bir heyet Bakü’ye gitti. Heyette Eras Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni ve Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya’da bulunuyor.

Türkiye Gazeteciler Federasyonunun Azerbaycan heyetinde Veli Altınkaya’nın yanı sıra Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur ile Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri ve NTV İzmir Bölge Müdürü  Merih Ak yer alıyor.

        Altınkaya ve diğer gazeteciler 4 gün boyunca Azerbaycan’da bir dizi resmi programa katılarak görüşmelerde bulunacaklar. 4 kişilik heyet Azerbaycan İctimai Televizyonu ile Lider TV’nin canlı yayınına da katılacaklar.

Antalyalı Öğrencilerle Tanışma Töreni Yapıldı

'Gönül Köprüsü Projesi' kapsamında Kayseri'ye gelen Antalyalı öğrenci ve öğretmenler için İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tiyatro Salonu'nda tanışma töreni yapıldı.

AKP Melikgazi İlçe Teşkilatı Görevden alındı

Adalet ve Kalkınma Partisinde İl teşkilatı ile birlikte istifası istenen Melikgazi ilçe teşkilatı istifa etmeyince genel merkez tarafından görevden alındı. Görevden alma kararı Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısında verildi.

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezi il teşkilatı ve Melikgazi ilçe teşkilatının istifasını istemişti. Bu istek doğrultusunda İl Başkanı Mahmut Cabat ve yönetimi istifa etti; ancak Melikgazi İlçe Başkanı Sadi Köylü teşkilatın istifasını gerektirecek herhangi bir durum olmadığı gerekçesiyle istifa etmedi.

         Genel Başkan Erdoğan ile konuşmadan istifa etmeyeceğini ifade eden ve genel başkana mektup gönderen Sadi Köylü mektuba gelecek cevabı beklerken görevden alındığı haberi geldi. Sadi Köylü ve ilçe yönetiminin görevden alındığına ilişkin karar merkez karar yönetim kurulu toplantısında alındı. Kararı ise Kayseri’den sorumlu olan Koordinatör Milletvekili Polat Türkmen iletti. Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen’in bizzat Kayseri’ye gelerek tebligatı yaptığı ve teşkilatı devraldığı belirtiliyor. 

PKK'lı teröristten Baydemir için şok iddialar

PKK’nın dağ kadrosundan kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan teröristten çarpıcı açıklamalar.
PKK'nın dağ kadrosundan kaçarak teslim olan 16 yaşındaki PKK'lı terörist Deniz K. PKK kamplarına gidebilmek için Osman Baydemir'den 600 TL para aldıklarını iddia etti..

Habertürk gazetesinden Ali Kemal Erdem'in haberine göre; PKK'nın dağ kadrosundan kaçarak teslim olan "Şahin Amed" kod adlı 16 yaşındaki PKK'lı terörist Deniz K. verdiği ifadede K. Irak'taki PKK kamplarına gidebilmek için Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'den 600 TL para aldıklarını iddia etti.
DERGİ VERİRKEN TANIŞTIM
Deniz K. ifadesinde şöyle konuştu: "Yurtsever Gençlik Dergisi'nin de dağıtıcılığını yaptığım için Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'e bu dergilerden vermekteydim, kendisi ile bu vasıta ile tanışmaktaydım. 2009 Nisan ayının ortalarında Mustafa ve Yasir K. ile PKK'ya katılmaya karar verdik. Ve tanışıklığım olan Baydemir'e gittik.
ZARF İÇİNDE 600 TL
Kendisine PKK'ya katılmak istediğimizi ancak paramızın olmadığını bize yardımcı olup olmayacağını sorduk. Sekreterin yanında beklememizi söyledi. Kısa bir süre sonra sekreteri Osman Baydemir'in bize gönderdiğini belirterek içinde 600 TL olan bir zarf verdi."

Ağlayan Başbakan'a sesleniyorum!

MHP lideri Devlet Bahçeli, dün kürsüde ağlayan Başbakan Erdoğan'a seslendi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın AKP grup toplantısında yaptığı konuşma için, “Siyasi tarihimize kara bir ilkesizlik, riyakârlık, siyasi sahtekârlık ve münafıklık örneği olarak geçecektir" dedi.

MHP Lideri Bahçeli'nin yazılı açıklaması şöyle: “Başbakan Erdoğan'ın 20 Temmuz 2010 günü AKP Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşma siyasi tarihimize kara bir ilkesizlik, riyakârlık, siyasi sahtekârlık ve münafıklık örneği olarak geçecektir.

Türk milleti yalan gözyaşları döken Başbakan'ın siyasi tükenişinin hazin tablosunu ibretle izlemiştir.

Türkiye'yi etnik temelde bölmeyi amaçlayan "PKK açılımı"nın ve AKP'nin sekiz yıllık yıkım dönemindeki yolsuzluk ve hırsızlıklarının hesabının yargı önünde görüleceği siyasi mahşer günü çok yakındır.

Siyasi ihtiras ve korkuların ruhunda yarattığı kasırgaların etkisi altındaki Başbakan'ın marazi ruh halinin nedeni budur.

Bu hezeyanlar Başbakan'ın son çırpınışlarıdır.

Başbakan'ın Anayasa değişikliği konusundaki gizli amacı ve niyeti "etnik bölücülüğün önünü açmak ve yolsuzlukların hesabını vermekten kaçmak"tır.

Bu nedenle bütün ümidini Türk milletini son bir kez aldatarak referandumda evet çıkmasını sağlamaya ve kendisini koruma altına alacağını hesapladığı yandaş yargı düzenlemesini yaparak hazin akıbetten kurtulmaya bağlamıştır.

Bunun için hiçbir ahlaki ve vicdani ölçü tanımadan bütün yalan ve riya malzemesini bu son çırpınışında cepheye sürmüştür.

Ülkücü şehitler için sahte gözyaşları dökmesi bu tiyatronun yeni bir sahnesidir.

Grup konuşmasında “trajik bir siyasi tarihi önünüze getireceğim, bu dram olacak" diyen Başbakan aslında kendi dramını sahneye koymuştur.

12 Eylül 1980 askeri darbesinde darağaçlarında ve işkencelerde hayatlarını kaybedenlerin hatıralarına sığınan Başbakan'ın hem ülkücü hem de devrimci özelliklerini bugüne kadar içinde gizlediği bu vesileyle anlaşılmıştır.

Ancak, bunu otuz yıl nasıl sakladığı, bu bastırılmış duyguların ruhunda nasıl bir tahribata yol açtığını tam olarak anlaşılamamıştır.

Psikiyatrinin alanına giren bu ilginç durumun konunun uzmanlarınca incelenmesi yararlı olabilecektir.

Ülkücü şehidimiz Mustafa Pehlivanoğlu'nun son mektubunu bazı pasajları atlayarak kürsüde okuyan Başbakan'ın senaryo gereği sahte gözyaşı dökmesi riyakârlığın ve ilkesizliğin zirvesi, son noktası olmuştur.

Başbakan bu konuda da kendisini aşmış, bilinen riya ve takiye özelliklerinin ötesine geçerek bir siyasi sahtekârlık tiyatrosunun aktörü olarak Türk milletinin karşısına çıkmıştır.

Başbakan'a okurken kürsüde ağladığı ülkücü şehidimizin son veda mektubunda atladığı şu satırları hatırlatmak istiyorum.

“Şunu hiçbir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır. Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın"

Başbakan'ın aynı gün Hakkâri Çukurca ve Van'da PKK terör saldırıları sonrası toprağa düşen yedi şehidimiz karşısında bu kadar duygulanmaması, gerçek niyetlerin ne olduğunu bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur.

Buradan ağlayan Başbakan'a seslenmek istiyorum:

Dün Meclis'te Ülkücü şehitler için döktüğünüz sahte gözyaşlarının bir damlası ile aynı gün ocaklarına ateş düşen yedi şehidimizin muhterem annelerinin döktüğü gözyaşlarının bir damlasının vicdan laboratuarında samimiyet testinden geçirilmesi sonucu ortaya çıkacak ahlak ve dürüstlük raporu karşısında yüzünüz kızaracak mıdır?

Türk milleti Başbakan'ın Anayasa değişikliğini pazarlamak için utanmadan sergilediği bu siyaset kalpazanlığının, bu milli irade dolandırıcılığının gerçek nedenlerini ve arkasındaki çirkin yüzü elbette görecek ve hükmünü verecektir.

Ülkücü şehitler için sahte gözyaşları dökerek siyasi münafıklığın şahikasına çıkan Başbakan'ın ve kahraman Özel Harekât mensuplarını milliyetçi oldukları için bıyıklarından hareketle aşağılamaya yeltenen yardımcısının başını çektiği “AKP Yalan Kumpanyasıönı bekleyen akıbet 12 Eylül 2010 günü milli irade duvarına çarpmaktır.

Türk milliyetçileri ve ülkücü camia, şerefli hatıralarını ebediyete kadar yüreklerinde yaşatacağı aziz şehitlerimizin ruhları ile birlikte 12 Eylül 2010 günü Başbakan'ı referandum sandığı başında bekliyor olacaktır."

DHA

Öğrencilere büyük müjde

İlköğretimde haftalık ders saatlerinde yeni düzenleme yapıldı, 30 saaten 25 saate indi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB), ilköğretim ve ortaöğretim haftalık ders saatlerinde yaptığı yeni düzenlemeyle, ilköğretim 1., 2. ve 3. sınıflarda haftalık zorunlu ders saati sayısı toplamı 30'da 25'e; 4. ve 5. sınıflarda ise 26 saate indirildi.

Genel ve Anadolu liselerinde halen uygulanmakta olan “Fen Bilimleri”, “Sosyal Bilimler”, “Türkçe-Matematik” ve “Yabancı Dil” alanları kaldırıldı.

MEB, gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar, akademik çevreler ve alandan gelen geri bildirimler ile 15-16 Mart 2010 tarihinde konuyla ilgili yapılan çalıştay sonucunda, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki öğrencilerin zorunlu ders yükünü hafifletmek, öğrencilere okulu daha çok sevdirmek, istek ve yetenekleri doğrultusunda etkinlikler yapmalarına ve ders seçmelerine imkan vermek amacıyla “İlköğretim ve Ortaöğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgeleri”ni yeniden düzenledi.

İlköğretim Genel Müdürlüğü ile Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nın koordineli çalışmaları sonucunda hazırlanan “İlköğretim Okulu Haftalık Ders Çizelgesi” gelecek eğitim-öğretim yılı olan 2010-2011 öğretim yılından itibaren uygulanacak.

Yeni hazırlanan “İlköğretim Okulu Haftalık Ders Çizelgesi”ne göre, ilköğretim okullarının, haftalık zorunlu ders saati sayısı toplamı 1., 2. ve 3. sınıflarda 25'e, ilköğretim 4. ve 5. sınıflarda ise 26 ders saatine indirildi.

Buna ilave olarak ilköğretim 1., 2. ve 3. sınıflarda 5, ilköğretim 4. ve 5. sınıflarında 4 ders saati “Serbest Etkinlikler” yapılacak.İlköğretim 6., 7. ve 8. sınıflarda ise seçmeli ders saati sayısı ile birlikte haftalık ders saati sayısı toplamı 30 olacak.

Düzenlemeyle haftalık ders saati sayısı ilköğretim 1-3. sınıf Türkçe derslerinde 12'den 11'e, 1-3. sınıf Hayat Bilgisi derslerinde 5'ten 4'e, 4-5. sınıf Fen ve Teknoloji derslerinde 4'den 3'e, 8. sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde 3'den 2'ye indirildi.

İlköğretim 6-8. sınıf Beden Eğitimi dersleri ise 1'den 2'ye çıkarıldı.

Bakanlık, İlköğretim 1-5. sınıflarda sınıf öğretmenleri tarafından rehberliğin gerekli olduğu her zaman ve sosyal etkinliklerin ise “Serbest Etkinliklerle” birlikte yapılması amacıyla “Rehberlik ve Sosyal Etkinlikler” dersi için ayrılan haftalık 1 ders saatini kaldırdı.

Öğretim programı hazırlanmakta olan “Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi” dersi 2010-2011 öğretim yılında ilköğretim 8. sınıfta “seçmeli”, 2011-2012 öğretim yılından itibaren de aynı sınıfta “zorunlu” ders olarak okutulacak.

İlköğretim 4-5. sınıflarda okutulmakta olan “Trafik Güvenliği” derslerinin öğretim programları birleştirilerek 2012–2013 öğretim yılından itibaren sadece 5. sınıfta haftada 1 ders saatinde uygulanacak ve 4. sınıfta bu dersten boşalan 1 ders saatinde de “Serbest Etkinlikler” yapılacak.

“DERS SAATİNİN FAZLA OLMASIYLA BAŞARI ARASINDAKİ İLİŞKİ DÜŞÜK”
Konuya ilişkin açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, mutlu çocukların daha iyi öğrendiğinin bilimsel bir gerçek olduğunu belirterek, “Ben de okulları çocukların daha mutlu olduğu mekanlara dönüştürmeye çalışıyorum. Yeni ders çizelgesiyle çocukların yaşlarına göre bir düzenleme yaptık. Çocuklarımız yetenekleri ve becerileri doğrultusunda etkinliklere katılabilecek, oyun oynayabilecek, notsuz aktivitelere katılabileceklerdir” dedi.

Bunun çocukların hem yeteneklerini geliştirmelerine fırsat vereceğini hem de okullarına daha çok bağlanmalarını ve okullarını daha çok sevmelerini sağlayacağını vurgulayan Çubukçu, “Okul bir eğitim kurumu olmasının dışında aynı zamanda bir sosyal hayat alanıdır. Konuyla ilgili yapılan birçok araştırma da ders saatinin fazla olmasıyla başarı arasındaki ilişkinin düşüklüğünü ortaya koymaktadır. Bu gerçekten, öğrencilerin yaş gruplarından hareketle haftalık ders saati sayıları yeni eğitim-öğretim yılında uygulanacak şekilde yeniden düzenlendi” diye konuştu.

ALANLAR KALKIYOR

Ortaöğretim okulu bulunan genel müdürlükler ve daire başkanlığı ile Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nın koordineli çalışmaları sonucunda hazırlanan “Ortaöğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgeleri” ise 2010-2011 öğretim yılından itibaren 9. ve 10. sınıftan başlamak üzere kademeli olarak uygulanacak.

Yeni hazırlanan “Ortaöğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgeleri” ile genel liseler, Anadolu liseleri ve fen liselerinde ayrı ayrı düzenlemeler yapıldı.

Buna göre, genel liselerde ve Anadolu liselerinde halen uygulanmakta olan “Fen Bilimleri”, “Sosyal Bilimler”, “Türkçe- Matematik” ve “Yabancı Dil” alanları kaldırıldı.

Ders grupları, “ortak dersler” ve “seçmeli dersler” olarak belirlendi.

Ortak dersler dışındaki diğer dersler, öğrencilerin yükseköğretim kurumlarında hedefleyebilecekleri programlar ile ÖSYM'nin belirlediği sınav sistemi dikkate alınarak, alternatifli ders saati sayısı ile alınabilecek şekilde “seçmeli dersler” bölümüne yerleştirildi.

Öte yandan, genel liselerde Beden Eğitimi Dersi 9-12. sınıflarda 2'şer saat, Görsel Sanatlar/Müzik Dersleri 1'er saat olacak şekilde düzenlendi.

10. sınıfta 3 saat olan Yabancı Dil Dersi'nin süresi 1 saat eksiltildi, ancak 11. ve 12. sınıflara 2'şer saat Yabancı Dil Dersi konuldu. Sağlık Bilgisi Dersi'nin haftalık ders saati sayısı ise 2'den 1'e indirildi.

Seçmeli ders saati sayısı ile birlikte 30 olan haftalık ders saati sayısı toplamında bir değişiklik yapılmadı.

FEN LİSELERİNİN DERS SAATİ SAYISI ARTTI

Anadolu liselerinde de yapılan yeni düzenlemelerle, haftalık ders saati sayısı toplamı, hazırlık sınıfı olan Anadolu liselerinde 37'den 35'e, hazırlık sınıfı olmayan liselerde ise 40'dan 35'e indirildi.

Anadolu liselerinde 9. sınıfta 10 saat olan Yabancı Dil Dersi'nin saati 6 saate indirildi. Daha önce 10. sınıftan itibaren okutulmaya başlanan 2. Yabancı Dil Dersi'nin 9. sınıftan başlaması için bu sınıfa da 2 saat 2. Yabancı Dil Dersi kondu.

Fen liselerinde alan dersleri, “ortak dersler” bölümüne alındı. Bu liselerin yönetmeliği gereğince Fen derslerinin ağırlığının, toplam ders ağırlığının en az yüzde 50'si olması gerektiği için 12. sınıfta Fizik, Kimya ve Biyoloji derslerinin haftalık ders saati sayısı da 4'ten 5'e çıkarıldı.

Fen liselerinde 9. sınıfta yabancı dil dersinin haftalık ders saati sayısı 8'den 7'ye indirildi. Bu liselerin 9-12. sınıflarına ilk defa haftada 2'şer saat olmak üzere 2. Yabancı Dil Dersi konuldu.

Fen liselerinin haftalık ders saati sayısı toplamı 36'dan 37'ye çıkarıldı.
Sosyal Bilimler Liseleri'nin 10. sınıfında Matematik Dersi'nin haftalık ders saati sayısı 4'den 3'e, 11-12. sınıflarındaki Matematik Dersi'nin haftalık ders saati sayısı 5'den 3'e indirildi. Bu liselerin 9-12. sınıflarına haftada 2'şer saat olmak üzere ayrı Geometri Dersi konuldu.
Sosyal Bilimler Liseleri'nin hazırlık sınıfında 34, 9-12. sınıflarında 40 olan haftalık ders saati sayısında ise değişiklik yapılmadı.


AA

Olaylı pankart yine asıldı

Aydın'da valiliğin indirdiği "Sen Açıldıkça Analar Ağlıyor" pankartı Turgutlu'da asıldı.
Aydın'da bir süre önce MHP İl Başkanlığı'na asılan ve valilik tarafından indirilen "Sen Açıldıkça Analar Ağlıyor" yazılı pankart, bu kez Manisa'nın Turgutlu ilçesinde MHP İlçe Teşkilatı binasına asıldı.

İlçe teşkilatı tarafından Başbakan Erdoğan'ın Obama ile tokalaşırken ve Barzani ile yan yana olduğu fotoğrafları ile şehit cenazelerinin fotoğraflarının yer aldığı iki ayrı pankart, bugün sabah saatlerinde MHP İlçe Teşkilatı binasına asıldı.

Pankartın Hakkari'nin Çukurca ilçesinde şehit olan Turgutlulu Uzman Onbaşı Samet Yılmaz'ın cenazesinin toprağa verileceği gün asılması dikkat çekti.

MHP Turgutlu İlçe Başkanı İbrahim İlerler, "Bugün Turgutlu olarak, Türkiye olarak acımız çok büyük. Öncelikleşehidimizin ailesinin ve Türk milletinin başı sağ olsun. Bugün Turgutlu'da 14. şehidimizi toprağa vereceğiz. Tepkilerimizi göstermek amacı ile Aydın'da asılan pankartın aynısını bizde MHP İlçe Binamıza astık. Açılım, açılım, açılım dediler başımızı yediler. 14. şehidimize ağlıyoruz. Bu gidişatla şehitlerimizin son olmadığına inanıyoruz" dedi.

İHA

İşçi Partisi'nden Referanduma "Hayır"

İşçi Partisi Kayseri İl Başkanı Ali Özarslan, "Referandumda 'hayır' oyu vererek, Anayasa değişikliği saldırısını sandığa gömelim" dedi.

'Kardeşimi kullanma'

Erdoğan, Erdal Eren'i anarak referandum için oy istedi Eren'in abisi 'Hayır' dedi.
Başbakan 12 Eylül'de idam edilen 17 yaşındaki Erdal Eren'in de adını anarak referandum için oy istedi. Eren'in ağabeyi sıcak bakmadı.

Başbakan Tayip Erdoğan 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in ismini anıp 12 Eylül’le hesaplaşmak için “Evet” oyu isterken Erdal Eren’in ağabeyinden “Hayır” yanıtı geldi.

Kardeşi Erdal Eren’in kamu vicdanında iade-i itibar aldığını söyleyen Erkan Eren, “Samimi bulmadığım, başka amaçlarla yapıldığını düşündüğüm" bu değişikliğe “Evet” oyu vermek "Vicdanımı rahatsız eder” dedi.

İNTERNETHABER’e konuşan Erkan Eren, “Başbakan’ın sözlerini nasıl değerlendirdiği” sorusuna şu yanıtı verdi:

”Bu sözleri samimi bulmuyorum. Referandum öncesi kullanıyorlar. 12 Eylül’ü yapanların yargılanmasını isterim. Gönül ister ki böyle olsun. Tek başına bu madde gelse önüme evet derim. Meclis'e de tek başına bu maddeyi getirse kimse hayır demez. Ama öyle değil. Referandumda asıl yapılmak istenenler başka. Diğer maddeleri geçirmek için bunu kullanıyorlar. O nedenle bu referanduma evet oyu vermek vicdanımı rahatsız eder. Çünkü yapılmak istenenler başka. O madde sadece başka şeyleri gizlemek için öne çıkarılıyor. Gerçek amaç olarak bunu görmüyorum. Esas başka bu da ancak çeşnisi.”

Erkan Eren, “Yargı kurumlarıyla ilgili eleştirileri mi kast ediyorsunuz?” sorusuna da “Evet” yanıtı verdi.

KARDEŞİM KAMU VİCDANINDA AKLANDI

Eren’e bugün Başbakan Erdoğan’ın kardeşinin ismini söylerken ne hissettiğini de sorduk. Erkan Eren, “AKP’lilerin kulanması beni rahatsız etti. Şimdiye kadar ne yaptılar. Benim kardeşim kamu vicdanında iade-i itbarını almıştır. 12 Eylül akla geldiğinde ilk onun ismi gelir. Ona yapılan haksızlıklar hatırlanır. Bu anlamda AKP’nin getireceği değişikliği samimi bulmuyorum” yanıtı verdi. (İnternethaber)

Arkadaşları anlatıyor...

İade-i itibarın bizim için anlamı yok.

Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup konuşmasının bir bölümünü ayırdığı 12 Eylül döneminde idam edilen Necdet Adalı’nın cezaevinde aynı koğuşta yattığı arkadaşı Turgut Türksoy, Adalı ile cezaevi öncesinde de arkadaş olduklarını söyledi. Türksoy, arkadaşı Adalı’yı şöyle anlattı: “Ankara’da liseli gençlik Dev-Lis adı altında örgütleniyordu. Necdet toplantıya Altındağ’ı temsilen gelmişti ben de Kurtuluş’u temsilen Ulus bölgesinden. O dönemde arkadaş olduk. Ulucanlar Cezaevi’nde bir süre birlikte yattık. Ben çıktım. Ayrı cezaevlerinde kaldığımız dönemde sürekli mektuplaştık. Necdet 1.85 boyunda, sarışın, mavi gözlüydü. Annesi ona ‘Boncuk gözlüm’ derdi. Onun idamı gerçekten büyük bir trajedidir, suçsuz yere asıldı.” Başbakan Erdoğan’ın, referanduma “evet” denilmesi gerektiğini anlatırken bahsettiği Adalı için “iade-i itibar” sözleni Türksoy, şöyle değerlendirdi: “Necdet itibarları zedelenmiş bir kişi değildir. Asılan arkadaşlarımın hiçbirisinin itibarı zedelenmiş değildir. Zaten itibarlı kişilerdir. Yani iade-i itibarın bizim için hiçbir anlamı yoktur.”

11 yıl cezaevinde kalan Türksoy, bir anısını şöyle anlattı: “Necdet’e şaka olsun diye uyurken ranzasına idam ipi takmıştık. Uyandığında tepki gösterdi. Halbuki şaka kaldıran biriydi, çok şaşırdık böyle tepki göstermesine... Sonra ben de idamdan yargılandım. Rüyalarıma giriyordu. Ne kadar dehşet verici olduğunu o zaman anladım.”

İdamdan kurtaracak teklifi kabul etmedi

Mustafa Pehlivanoğlu’nun arkadaşı BBP Genel Başkan Yard. Remzi Çayır: “12 Eylül’deki referandumda da oyum evet olacak; çünkü o dönemin yargılanması ya da kimse yargılanmasa bile sembolik olarak çok önemli bir karar. Ki koğuş arkadaşım Mustafa, suçsuz Anadolu çocuğuydu. Hapisten kaçarken tamamen gönülsüzdü. Suçsuzluğunun kanıtlanabileceği ümidini taşıyordu. Savcı Nurettin Soyer asılmadan önce Mustafa’yı çağırdı ve bildiklerini anlatmasını istedi. Mustafa kabul etmedi. Kimseyi zan altında bırakmak istemiyordu.”

Boru hattında patlama

Doğubayazıt'ta doğalgaz boru hattında, henüz belirlenemeyen bir nedenle patlama oldu.
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesindeki doğalgaz boru hattında, henüz belirlenemeyen bir nedenle patlama oldu.

Alınan bilgiye göre, Doğubayazıt-Gürbulak karayolunun 3. kilometresinde, Topçatan köyü yakınlarından geçen İran'dan Türkiye doğalgaz taşıyan boru hattında henüz belirlenemeyen bir nedenle patlama meydana geldi.

Patlamanın etkisiyle çevredeki bazı iş yerleri ile evlerin camı kırıldı, boru hattında yangın çıktı. Vatandaşların kısa süreli panik yaşadığı olayın ardından bölgeye çok sayıda polis, jandarma ve itfaiye ekibi sevk edildi.

BOTAŞ görevlilerince Türkiye-İran arasındaki Gürbulak Sınır Kapısı'nda ve ilçe merkezinde bulunan vanaların kapatılmasıyla boru hattındaki yangın da dakikalar sonra şiddetini yitirdi.

İtfaiye ekipleri, alevlerin şiddetini yitirmesiyle söndürme çalışmasına başladı.

Güvenlik güçleri, yangının kontrol altına alınmasının ardından olayla ilgili geniş çaplı inceleme yapılacağını ve patlamayla ilgili net bilgilere incelemeden sonra ulaşılacağını belirtti.

AA

O valinin kellesini istedi!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grupta ağır konuştu.
MHP pankartlarının indirilmesini eleştiren Bahçeli valilere 'AKP uşağı' diyerek hakaret etti ve o valinin kellesini istedi. MHP, AK Parti'den özür bekliyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şayet can kayıplarını önleyecekse, terörü bir nebze azaltacaksa her yasal tedbirin (özel hudut birliği) arkasında olacaklarını ve doğru işler yapılacaksa sonuna kadar da destekleyeceklerini söyledi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Çukurca'da 6 askerin şehit olduğunu belirterek, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralıları acil şifalar diledi.

Son günlerde Başbakan Erdoğan'ın bölücü terörle mücadelede yıllar sonra aklına ''profesyonel ordu, özel ordu, sınır ordusu, özel birlik'' gibi isimlerle anılan bir yeni silahlı yapılanma geldiğini ifade eden Bahçeli, ''Biz, şayet can kayıplarımızı önleyecekse, terörü bir nebze azaltacaksa, alınacak her yasal tedbirin arkasında oluruz ve doğru işler yapılacaksa sonuna kadar da destekleriz. Ancak bu tedbir kalıcı ve köklü değil tali bir tedbirdir.

Terörizmi tamamen ortadan kaldırmaya değil, terörizmle mücadeleyi oyalamaya yönelik bir taktiktir'' dedi.

Başbakan'ın ''terörizme koyduğu yanlış teşhisten yola çıkarak yanlış tedavide ısrar ettiğini'' öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:

''Başbakanın önerisinde, Kandil Dağına kapsamlı kara harekatı yoktur. Barzani'ye karşı PKK'lıları teslim etmesine yönelik bir ihtar ve baskı yoktur.

Bölgenin işgalcisi olan Amerika'ya karşı bir dik duruş ve tavır yoktur. İçerideki teröristleri besleyen kimlik tahriklerine son vermeye dönük bir pişmanlık yoktur.

Bunca siyasi lider turundan sonra, sınıra dizilecek askerlerimizin profesyonel olmasından başka bir önerisi de bulunmamaktadır.

Bir yandan, yurt içinde 'açılım' denen yıkıma devam edeceksiniz, öte yandan elinde silahıyla dayanmış teröristi sınırda durdurmaya çalışacaksınız...

Bir yandan 'ok yaydan çıktı' deyip kimliklerin tahrikini ısrarla sürdüreceksiniz, diğer yandan özel birlikler oluşturup, eksik yalnızca buradaymış gibi suçunuzu gizleyeceksiniz...

Bir yandan, Peşmerge reisine teslim olacaksınız, Washington'a boyun eğeceksiniz, diğer yandan bütün eksikliği askerin yapısında arayacaksınız... Bu tam bir tespit yanlışıdır ve sonuç vermesi mümkün değildir.

Elbette ki terörle mücadeleyi özel eğitilmiş profesyonel birliklerle yapmak gerekmektedir. Kısmen yararlı da olabilir.

Fakat, burada dikkatimizi çeken nokta, AKP hükümetleri döneminde yapılmış toplam 54 Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, sürekli terörle mücadeledeki kararlılığa vurgu yapılmış olmasına rağmen bu konunun açıklamalarda gündeme getirilmemiş olmasıdır.

Sekiz yıla yaklaşan AKP hükümetlerinin her eylem sonucu toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantılarının, Çankaya'da zaman zaman yapılan zirvelerin sonuç bildirilerinde bu derece önem atfedilen konudan bahsedilmemiş bulunmasıdır.

Bu itibarla, Başbakan Erdoğan'ın siyasi çözüm arayışından askeri tedbir arayışına girmiş olması bile aradaki yüzlerce şehidin vebalini taşımasına rağmen büyük bir değişimdir.

Ancak şayet bu bir tedbir ise 8 yıldır hükümet olarak Başbakan'ın aklına şimdi mi gelmiştir? Bu konuda yapacağı girişim için muhalefet partilerinin görüşünün alınması mı gerekmektedir?

Hükümet kendisidir. Kendisi Başbakan'dır. TBMM'de çoğunluğu vardır. Dilediği tedbiri alacak durumdadır.''

'HÜKÜMET SÜRECİ OYALAMANIN HESABINI YAPIYOR'

Terörle mücadelede tek yöntem özel hudut birlikleriymiş gibi sunularak kamuoyunda bu yapay gündem üzerinden tartışma başladığını belirten Bahçeli, ''Elbette ki, bu konuda terörizmle mücadeleden önce, teröristle mücadelenin bir parçasıdır ve düşünülebilecek bir tedbirdir.

Ancak bölücülüğü ve terörizmi durdurmak için sınıra özel birlikler dışında çok daha etkili siyasi karar gerektiren tedbirler de alınmak durumundadır'' dedi.

Hükümetin ''işi askere havale ederek bu sorumluluğundan ve kararlardan kaçmanın, süreci oyalamanın hesabını yaptığını'' öne süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Mademki özel yetişmiş güvenlik elemanlarının bu işin üstesinden gelebileceğini söylüyorsunuz, o halde Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşan Özel Harekat timini yıllar önce neden bölgeden çektiniz?

Ve milletimizin esenliği için terörle mücadelede sayısız şehit vermiş kahraman Özel Harekat polisinin aziz hatıralarını, şeref ve haysiyetini incitecek şekilde, bıyığı üzerinden utanmadan hakaretler ediyorsunuz.

Bunların, kendi ifadenizle MHP'li olduklarını söyleyip yörenin şartlarını görünce siyasetimize gönül vermiş olmalarından ve bunu bahane edip Milliyetçi-Ülkücü camianın kahraman evlatlarından neden rahatsız oluyorsunuz?

Ve üstelik bunca hakarete rağmen şimdi ne oldu da yeniden ve benzerini oluşturmaya çalışıyorsunuz?

Hiç kimse, MHP'yi de, Ülkücü gençliği de kendi ırkçı zihniyeti için malzeme olarak kullanamaz.

Türk milletine düşmanlığını, Türk polisine ve askerine nefretini ilkel ve kimliksiz zihniyetinin siyaset malzemesi yapamaz.

MHP'yi ve kadrolarını yıkıcı ve bölücü emelleri için en büyük engel görenlerin bizden özür dilemelerini beklemek ihanetin tabiatına aykırı olacaktır.

Ancak, AKP zihniyetini hiç değilse geçmişi şan şerefle ve şahadetle dolu kahraman Özel Harekat polislerimizden, şehitlerinin ailelerinden derhal özür dilemeye çağırıyorum.

Aksi takdirde bu alçaklık, söyleyenin de, söyletenin de, göz yumanın da alnına, nesillerinden bile çıkmayacak kadar kazınmış bir şerefsizlik olarak kalacaktır.'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Aydın ilinde, tarafsız ve hakkaniyete saygılı, siyaset üstü düşünen ve çalışan, liyakatli bir mülki amirin görevlendirilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir'' dedi.

Bahçeli, partisinin Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türklüğünün Rumların baskı ve zulmünden kurtarılmasının ve özgürlüklerine kavuşturulmasının bir yıl dönümünü daha gururla yad ettiğini ifade etti.

''Artık oyun bitmiştir'' diyen Bahçeli, ''topyekun bir çöküş, çürüme ve çözülme sürecine sokulan, uçurumunun kenarına sürüklenen Türkiye'nin, tarihi bir yol ayrımında'' olduğunu savundu.

Bahçeli, ''Türk milleti için, ülkesinin ve devletinin milli varlığını ve geleceğini yakından ilgilendiren karar anı gelmiştir.

12 Eylül 2010 tarihindeki AKP Anayasasının referandumu, bir beka sorunuyla karşı karşıya bulunan Türkiye'nin kaderini belirleyecek dönüm noktası olacaktır'' dedi.

Bugün ''Siyasi, ahlaki ve hukuki meşruiyetini bütünüyle kaybeden, siyasi amaçlarla içini boşaltmadığı hiçbir değer kalmayan, hukuk ve kanun dışı yollara sapmayı mubah gören, sivil diktatörlük kurmaya, bunun için sivil darbe yapmaya hazırlanan ilkesiz ve inançsız bir hükümet'' olduğunu savunan Bahçeli, ''Sekiz yılda yapamadıklarının bahanesini muhalefete atan bir garabete de milletimiz ilk kez şahit olmaktadır'' diye konuştu.

Bugün ''hükümetin içine düştüğü çukurun seviyesinin giderek derinleştiğini'' ifade eden Bahçeli, ''Bu vahim gelişmeler karşısında Başbakanın derdi asla terör değildir, şahadet değildir, can kayıpları değildir.

Ortaya yayılan koku, teröristi hasretle kucaklayan, törenle karşılayan bir zihniyetin şehitlerimizin uğurlama törenlerini aşağılayan ahlaki çürümüşlüğün kokusudur'' dedi.

İLK MİTİNG AYDIN'DA

''MHP Aydın İl Başkanlığına yapılan saldırının tamamen keyfi ve haddi aşan bir kanunsuzluk'' olduğunu belirten Bahçeli, ''Bunu yapanın ve yaptıranın başbakan, bakan veya vali olması bu küstahlığı ve hakareti asla değiştirmez.

Bu oyunun parçası olan basiretsiz il valisinin Aydın'da görev yapma zemini ve şartları bütünüyle ortadan kalkmıştır. Ve konu özürle telafi edilemeyecek kadar önem ve ciddiyet kazanmıştır.

Aydın ilinde, tarafsız ve hakkaniyete saygılı, siyaset üstü düşünen ve çalışan, liyakatli bir mülki amirin görevlendirilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir'' diye konuştu.

''Anayasa değişikliklerine 'hayır'' mitinginin ilkini 1 Ağustos'ta Aydın'da yapacağını bildiren Bahçeli, ''Aydın il başkanlığımın önünde dava arkadaşlarımla ve Aydınlılarla dimdik hazır bulunacağım.

Benimle aynı inancı paylaşan, aynı heyecanı duyan ve yönetime ders vermek isteyen bütün Egeli kardeşlerimle, Efelerle, Zeybeklerle bu meydanda kucaklaşacağım'' dedi.

HESAP BAŞKA

Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliklerine olumlu bakan vatandaşlara, bu paket içinde ne olduğuna değil, öncelikle nelerin olmadığına bakmalarını öneren Bahçeli, bu Anayasa değişikliğinde ''Demokrasi arayışı, hukukun üstünlüğü özlemi, milli iradeyi hakim kılma isteği, milletin hukuku, bağımsız, tarafsız yargı ve hukuk devleti, Türk milletinin sorunları ve sıkıntıları, yoksulluğa, açlığa, işsizliğe, hayat pahalılığına çözüm'' olmadığını kaydetti.

Bahçeli, ''Hesap başkadır. Bunların niyetleri; yargı bağımsızlığı değil, kendisine bağlı ve bağımlı yargı yaratmaktır. Türk milletine özgürlük değil, etnik bölücülük dayatmaktır.

Türk milli kimliğini değiştirmek, devletin temellerini yıkmaktır. Yolsuzluk, vurgun ve hırsızlık için özgürlük alanı açmaktır.

Milletin hukukunu savunmak değil, Habur'daki çadır mahkemesinin devamını getirmektir. Düzmece hukuk ile adalet önünde hesap vermekten kaçmaktır'' dedi

ÖNERİLER

MHP'nin daha önce yaptığı uyarıları sıralayan Bahçeli ''Bu itibarla 'muhalefet yapıcı olsun, muhalefet çözüm önersin, muhalefet elini taşın altına koysun' gibi zırvaların hiçbir anlamı ve karşılığı yoktur'' diye konuştu.

Bahçeli, bölücülük ve terörle mücadelede başlıca önerilerini ise ''Kandil bölgesine kara harekatı yapılması ve örgütün imhası, Irak içinde güvenlik kuşağı oluşturulması, PKK açılımından vazgeçilmesi, bölgede Olağanüstü Hal ilan edilmesi, Kuzey Irak'a caydırıcılık stratejisinin uygulanması, terörist başının temas kanallarının bütünüyle kesilmesi, etnik tahriklerin ve ayrımcılığın son bulması'' şeklinde sıraladı. Bahçeli, şunları kaydetti:

''Bizim başından beri 'yıkım' adını verdiğimiz ve tahripkar sonuçları bilinen 'açılım'dan vazgeçilmedikçe, güvenirliğini kaybetmiş Başbakanla yüz yüze görüşme konusundaki çekincelerimiz bilinmektedir.

Bu açıdan, Başbakan Erdoğan'ın 'istişare niyetimiz maalesef MHP tarafından daha en başından reddedilmiştir' ifadesi tamamıyla çarpıtmadır.

Üstelik buna gerekçe olarak kullandığı 'gençleri, çocukları, anneleri, babaları Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren böyle hayati bir meseleden' kaçtığımıza yoran sözleri ise bütünüyle aldatmadır.

Bu konunun milli bir sorun olduğu, Başbakan'ın aklına şimdi mi gelmiştir? Sınırın kapatılmasının gerekli olduğu AKP zihniyetinin gündemine yeni mi düşmüştür?

Bu durum, vizyonsuzluğun, hesapsızlığın sonucu değil midir? Bu durum, acziyetin ve yetersizliğin ilanı değil midir? AKP zihniyetinin, kusurların gizlemeye çalışmalarının sebebi de burada aranmalıdır.

Bunlar, sorumluluklarını paylaştırmak istiyorlar, suçlarına ortak arıyorlar. Bunlar, yanlış kararlarını tek başına alıp, vahim sonuçlarını figüranlara paylaştırmak istiyorlar.

Oyun bu, düzen bunun üzerine, tuzaklar bu hesapla hazırlanıyor. Milliyetçi Hareket bu oyuna gelmez, Ülkücü Hareket bu tuzağa düşmez.

Bize ırkçı, kafatasçı diyenleri, elimizin sıkılmayacağını, bize selam bile verilmeyeceğini söyleyenleri, kandan beslendiğimiz iftirasını atanları açıkça özür dilemedikçe asla affetmez ve bir araya da gelmez.

Başbakan Erdoğan bu batağa bilerek ve isteyerek girmiştir. Girdikçe batmış ve gömülmüştür. Şimdi bizden çekip çıkarmamızı istemektedir.

Bir eli PKK'dayken, bizim ona uzatacak elimiz yoktur. 'Açılımdan pişmanım' demeden yapacak yardımımız da yoktur.

Eğer, Başbakan Erdoğan geriye dönüşü olmayan bir yola girmişse, 'ok yaydan çıktı' diyorsa, bölücülük yolunda yalnız kalacağını söylemek isterim. Bilinmelidir ki gömüleceği batakta son pişmanlık da fayda etmeyecektir.''

AA

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...