Sayfalar

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Beni bende demen ben bende değilem

Benim milletim, Benim askerim, Benim polisim, Benim kaymakamım, Benim valim, Benim müsteşarım, Benim büyükelçim, Benim milletvekilim, Benim hükümetim, Benim meclisim, Benim adayım Abdullah Bey. Benim devletim
PKK’yla kim görüştü?
¡
İşte onu benim’semiyor...
¡
“Senin” devletin diyor!
¡
Hava güneşliyken, ben.
Hava bulutlanınca, sen.
Nasıl çıkacağız işin içinden?
¡
Yapıcı öneride bulunayım...
¡
Lütfen açın, Et Balık Kurumu’nun resmi internet sitesini, Sırbistan Sjenica Belediye Başkanı’nın yazdığı teşekkür mektubu var orada... “Muhterem Bekir Ulubaş beyefendi, Et Balık Kurumu Genel Müdürü” diye başlıyor... “Şahsınızın ve heyetinizin Sjenica’ya gelerek satışında sıkıntı çektiğimiz büyükbaş hayvanlarımızın alımı hususunda yapmış olduğu alım anlaşmasının halkımız açısından anlam ve önemi çok büyüktür... Sırbistan halkı adına, şahsınıza ve kurumunuza teşekkür eder, şükranlarımızı sunarız.”
¡
Yani?
Bizim Et Balık Kurumu Genel Müdürü, kalkıp Sırbistan’a gitmiş, adamların satışında sıkıntı çektiği büyükbaşların bize kakalanmasını sağlamış, e haliyle, şükranı hak etmiş.
¡
Halbuki, Et Balık Kurumu’nun, televizyonlarda canlı yayınlanan ihale şartnamesinde, hangi ülkelerden ithalat yapılacağı duyurulmuştu? ABD, Brezilya, Uruguay, Arjantin, Şili, Yeni Zelanda, Avustralya, İzlanda, Norveç, Estonya, Litvanya, Letonya, Macaristan.
¡
Var mı Sırbistan?
Yok.
¡
Sırbistan’ın satışında sıkıntı çektiği büyükbaşları, bizim haberimiz olmadan bize kakaladığını nereden öğreniyoruz? Sırbistan’ın teşekkür mektubundan.
¡
Dolayısıyla, ben kendi payıma Murat Karayılan’dan rica ediyorum... Arkadaş bi teşekkür mektubu yayınlayın da, ne yediğimizi bilmiyoruz, bari, milleti ayakta yiyeni bilelim!
Yılmaz Özdil / Hürriyet

CHP Türban değil, "inanç açılımı" yapacak

CHP, üniversitelerdeki türban sorunun çözümü için türban değil, "İnanç açılımı" yapacak. Açılımın temel rotasını ise "Hak ve özgürlükler" oluşturacak
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Türban sorununu biz çözeriz” sözlerine, Başbakan Erdoğan’ın “Senin takatın yetmez” cevabı, bu konudaki tartışmayı yeniden alevlendi CHP, üniversitelerdeki türban sorunun çözümü için türban değil, “İnanç açılımı” yapacak. Açılımın temel rotasını ise “Hak ve özgürlükler” oluşturacak.
CHP Bilim Yönetim ve Kültür Platformu tarafından yapılan çalışmanın ana unsuru “Uzlaşma” olacak. Daha çok akademik bir çalışma niteliğinde olacak raporda, Alevi vatandaşların karşılaştığı sorunların yanı sıra toplumun hangi kesimi inanç konusunda sorun yaşıyorsa bu sorunlar ve çözüm önerileri yer alacak.
Raporda, Türkiye’de insanların inancına ve ibadetine saygı gösterme anlayışının yerleşmiş olduğu vurgulanacak. CHP’nin laikliği gündemde tutmasının nedeni olarak, cemaat kadrolaşmaları, dini içerikli radikal siyasi söylemler ve çağdaş yaşam tarzına olan baskılara dikkat çekilecek. Kimsenin inanç ve düşüncesinden ötürü baskı altına alınamayacağı vurgulanacak.
CHP raporunda’’ YÖK’ün kaldırılacağı mesajı verilecek. Bilimsel, mali ve idari özerkliği olan bilgi çağının üniversitelerinin oluşturulacağı, öğrencilerin cemaat ve tarikat yurtlarına mahkum edilmemesi için devletin yeterli sayıda  yurt yapacağı da belirtilecek. (GAZETEPORT)

İzmirli Damat, kayın validesini yaktı (Millet olarak kafayı çoktan yedik galiba)

İzmir'in Torbalı ilçesine bağlı Ayrancılar Mahallesi'nde 62 yaşındaki Nazmiye Çelik, kızının evine dönmesine izin vermediği gerekçesiyle damadı tarafından üzerine benzin dökülerek yakılmak istendi.

Gaziantep'te ART Radyo'nun Spikeri Canlı Yayında Öldü!

Gaziantep'te yayın yapan ART Radyo'da haber spikerliği yapan Tülay Güçlü yayın sırasında fenalaşarak öldü.
Tülay Güçlü (28) dün saat öğle haberlerini sunarken aniden fenalaştı. Yayın odasına giren arkadaşları, Tülay Güçlü'yü baygın halde buldu. 

Ambulansla hastaneye kaldırılan genç spiker tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Alınan bilgiye göre Güçlü'nün ölümüne Aort damarında meydana gelen bir yırtılma neden oldu.

Radyoda her salı günü de ‘Telden dile, ezgilere yolculuk’ adlı programı sunuyordu. 

Tülay Güçlü'nün cenazesi bugün Gaziantep’te toprağa verildi.

"Başta Adalet Bakanı, Danıştay'a saygı göstermelidir"

Danıştay Başkanı Mustafa Birden, kurumun anayasal görev ve yetkileri çerçevesinde verdiği kararlarına başta Adalet Bakanı olmak üzere Devlet adına yetki kullanan kişilerce saygı gösterilmesi gerektiğini bildirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu bugün saat 16.30'da Kayseri Cumhuriyet Meydanında olacak

Kemal Kılıçdaroğlu bugün (28 Ağustos) saat 16.30'da Kayseri Cumhuriyet Meydanında olacak. CHP İl Yönetimi, bütün Kayseri halkını Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinleme davet etti.

"Türkiye’de tek bir ordu vardır. O da TSK’dır. Alternatifi yoktur"

Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Orgeneral Işık Koşaner'in ilk açıklaması...
Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Orgeneral Işık Koşaner, “Irak'ın kuzeyinde yerleşmiş olan, bölücü terör örgütüne karşı, merkezi ve bölgesel otoriteler tarafından etkili tedbirler alınması sağlanamamıştır" dedi.

TSK'nın milli bir ordu olduğunu hatırlatan Orgeneral Koşaner, "TSK’da Mehmetçiğin yerini alabilecek hiçbir alternatif yoktur. TSK bazı unsurlarında, tecrübe gerektiren görevler için, sınırlı sayıda profesyonel personel görevlendirilmesi hiçbir şekilde ‘profesyonel orduya geçiş’ demek değildir. Özel Ordu tabiri ise son derece yanlıştır. Türkiye’de tek bir ordu vardır. O da TSK’dır. Alternatifi yoktur" dedi.

Orgeneral Koşaner, Genelkurmay Karargahı'ndaki devir teslim töreninde yaptığı konuşmasına, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu yüce makamında hizmet edecek olmanın heyecan ve gururunu yüklenecek olduğum sorumluluğun bilincinde olarak yaşıyorum" sözleriyle başladı. Orgeneral Koşaner, şöyle devam etti:

“Küreselleşen terörizm, enerji ve çevre sorunları, siber saldırılar, ekonomik ve finansal krizler, yeni ve salgın hastalıklar, kitlesel göç hareketleri, enerji kaynaklarının dolaşım yollarının korunması, ülkelerdeki iç karışıklıklar, uluslararası sistemi derinden etkilemekte ve güvenlik kavramına önceden algılanması zor boyutlar ekleyerek, ülkeleri ve uluslararası kuruluşları yeni arayışlara zorlamaktadır.

Ticaret sermaye hareketleri, teknolojinin ve bilginin yayılması, sınır ötesi menfaat gruplarını ve farklı milletlere mensup bireyleri sıkı bir şekilde birbirlerine bağlamaktadır. Dolayısıyla belirsizlik ve istikrarsızlıkların da arttığı uluslararası ortamda karşılıklı bağlılık ilişkisi daha önemli hale gelmektedir. Süreçle birlikte güç kavramına, bilgiye ulaşabilme ve bilgiyi kullanabilme yeteneği de dahil olmuştur. Sonuç olarak tek kutuplu dünya düzeni yerini, ortak çıkarlar çerçevesinde birleştiren önce bölgesel, devamında küresel barışa daha çok hizmet eden çok kutuplu bir güvenlik sistemine bırakmaktadır.”

Yaşanan gelişmelerin birçok devletin güvenlik konseptini savunmayı öngören kritiklere dayalı stratejik düşünceden, sadece güvenliğe ve risklere dayalı stratejik düşünceye dönüştürmesine neden olduğunu belirten Orgeneral Koşaner, “Böylece güvenlik kavramı, yine öncelikle ülke topraklarının savunması anlamına gelen askeri boyutlarının yanı sıra ekonomik, diplomatik, kültürel ve teknolojik boyutların da dahil olmasıyla genişlemiştir. Günümüzde dünyanın herhangi bir noktasındaki kriz, coğrafi olarak yakın bölgeler kadar, çok uzaktaki ülkelerin de milli menfaatlerini etkilemekte, ülke güvenliğinin sınırların ötesinden ve mümkün olduğunca uzaktan sağlanmasını gerektirmektedir” dedi.

Türkiye'nin aşırı milliyetçilik, kökten dincilik, terörizm, etnik ve mezhep çatışmaları gibi risklerin yer aldığı, Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'nun ortasında yer aldığını, enerji kaynaklarına yakınlığı ve doğu-batı arasındaki ilişkilerde köprü konumunda olması nedeniyle, simetrikten asimetriye kadar değişen riske ve tehditlerle de karşı karşıya bulunduğunu vurgulayan Orgeneral Koşaner, şunları söyledi:

“Güney komşumuz Irak'ta, ülke bütünlüğünün ve siyasi birlikteliğin korunması, ülkemizin güvenliği açısından önem arz etmektedir. Farklı etnik ve mezhepsel gruplar, ülke istikrarı açısından hassasiyet yaratmaya devam etmektedirler. Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelere ilişkin henüz bir çözüm getirilememiştir. ABD kuvvetlerinin Irak'tan çekilmesi sürecinde ortaya çıkacak güç boşluğunun, istikrarsızlığı artırması olasıdır. Ülke kuzeyinde yerleşmiş olan, bölücü terör örgütüne karşı, merkezi ve bölgesel otoriteler tarafından etkili tedbirler alınması sağlanamamıştır. Diğer komşumuz İran'ın nükleer programının amaçları ve niteliği konusunda uluslararası toplumdaki soru işaretleri devam etmektedir. Yaptırım kararlarına rağmen, İran'ın nükleer programını sürdürmesi ve bunun sonucunda sorunun bir sıcak çatışmaya dönüşmesi ihtimali, ülke güvenliğimizi ciddi olarak etkileyecektir.''

TSK’nın temel unsurunu vatan hizmetini yerine getirmek üzere silah altına alınan Mehmetçik’in teşkil ettiğini vurgulayan Orgeneral Koşaner şöyle devam etti:

“Milletin bağrından çıkan TSK milli ordu olmakla gurur duyar ve gücünü miletin ona olan güveninden ve sevgisinden alır. TSK’da Mehmetçiğin yerini alabilecek hiçbir alternatif yoktur. TSK bazı unsurlarında, tecrübe gerektiren görevler için, sınırlı sayıda profesyonel personel görevlendirilmesi hiçbir şekilde ‘profesyonel orduya geçiş’ demek değildir. Özel Ordu tabiri ise son derece yanlıştır. Türkiye’de tek bir ordu vardır. O da TSK’dır. Alternatifi yoktur.
Vatan hizmeti herkes için hak ve ödev olduğuna göre hiç kimseye, hiçbir meslek grubuna ayrıcalık tanınmamalı, bu hizmet hakça ve eşit şartlarda yapılmalıdır. Ülkemizde vatan hizmetine alternatif başka bir hizmet de yoktur ve olmamalıdır.”

“TSK ASİMETRİK PSİKOLOJİK HAREKAT İLE KARŞI KARŞIYA"

Orgeneral Işık Koşaner, “Onur, şeref, haysiyet, vatan, millet ve bayrak sevgisi gibi duygularla yoğrulmuş insanlara karşı, bu duyguların değerini düşünmeyen kişi ve çevrelerin hukuk dışı ve maksatlı söz, yazı ve davranışları Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ziyadesiyle üzüntüye sevk etmektedir” dedi.

Bu faaliyetlerin asıl hedefinin, TSK üzerinden devleti yıpratmak olduğunun ortaya çıktığını kaydeden Orgeneral Koşaner, “Türk Silahlı Kuvvetleri ve bazı personeline yöneltilen, birçoğu doğruluğu henüz ispatlanamamış ve yargı sürecinde olan iddialar, belli merkezlerce kamuoyuna birer gerçekmiş gibi sunulmakta ve bunda da başarılı olunduğu görülmektedir” diye konuştu.

Orgeneral Koşaner, şunları söyledi:

“Onur, şeref, haysiyet, vatan, millet ve bayrak sevgisi gibi duygularla yoğrulmuş insanlara karşı, bu duyguların değerini düşünmeyen kişi ve çevrelerin hukuk dışı ve maksatlı söz, yazı ve davranışları Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ziyadesiyle üzüntüye sevk etmektedir. Bu saldırılar karşısında, itidalle hukuk çerçevesinde kalmaya çalışan Türk Silahlı Kuvvetleri, yargıya müdahale olarak değerlendirilmemek için sınırlı şekilde ve daha dikkatle hareket etmek mecburiyetinde kalmış, ancak maalesef iftira ve hukuk dışı uygulamalara hedef olmuştur. Bazı soruşturmalarda gizlilik kuralına riayet edilmeyerek ve soruşturma sonuçları basına sızdırılarak kamuoyunun yanlış yönlendirilmesine fırsat yaratılmıştır.”

Askerlik hizmetinin kendine has bazı yasal mevzuatı ile kuralları olduğunu belirten Orgeneral Koşaner, “Ayrı bir ihtisas gerektirdiğine inandığımız bu konularda, adli yargının değerlendirme ve yargılarında bazı sıkıntılar olduğu görülmektedir” dedi.

TSK'nin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuka saygılı olmaya devam edeceğini belirten Orgeneral Koşaner, şu açıklamalarda bulundu:“Adli yargının, askeri adli makamlarla işbirliği içerisinde olma uygulaması geliştirildiği takdirde, daha adil ve kamu vicdanını tatmin eden sonuçlara ulaşılacağından şüphe yoktur.

Hukuka saygılı olması gereken kurum sadece Türk Silahlı Kuvvetleri değildir. Herkesin, her kurum ve kuruluşun ve bilhassa yargı erkini kullananların da kendilerini bağlayan hukuk kurallarına itina ile uymasını beklemek ve istemek hakkımızdır. Yasaların verdiği yetkiler kurumları ve şahısları rencide etmek, araştırma, inceleme yapmadan suçlamak ve kamuoyunu belli bir istikamette yönlendirmek için kullanılmamalıdır.

Bir yüksek mahkeme başkanımızın ifade ettiği gibi 'Yargı erkini kullananların adil yargılama yaptığını, tarafsız kaldığını ve herkesin güvencesi olduğunu topluma hissettirme borcu vardır'.”

TSK personelinin arasında da suç işleyen ve hatalı davranışlarda bulunanların olabileceğini dile getiren Orgeneral Koşaner, “Türk Silahlı Kuvvetlerini veya personelini suçlamak için elinde bilgi ve belge olduğunu iddia edenler, eğer samimi iseler, bunları basına verip sansasyon yaratmak yerine, yetkili ve ilgili makamlara vermelidirler” dedi.

TSK'nın hukuka her zaman saygılı olduğunu belirten Orgeneral Koşaner, şöyle konuştu:

“Türk Silahlı Kuvvetleri, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine aykırı davranışlarda bulunan personelini, dayanaksız iddialara göre değil ancak, eylemleri doğrulandığı takdirde içinde barındırmayacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri ayrıca, demokratik, laik, sosyal hukuk devletine, Cumhuriyetin kazanımlarına, Atatürk ilke ve devrimlerine ayak uyduramayan personeline karşı da gerekli hassasiyeti gösterecektir.”

Orgeneral Koşaner, suç işleyene hak ettiği cezayı vermek veya suçluyu yetkili yargı mercilerinin karşısına çıkarmanın öncelikle TSK'nın komuta kademesinin görev ve sorumluluğu olduğunu da vurguladı.

Genelkurmay Başkanının görevi gereği, her konuda bilgi sahibi olmaya, her kesimden bilgi almaya ve TSK'yı temsilen devlet ve hükümet yetkilileriyle yaptığı görüşmelere doğru bilgilerle gitmeye ihtiyacı olduğunu anlatan Orgeneral Koşaner, “Bu faaliyetler bir siyaset üretme değil, siyaset üreten makamlara doğru görüş verebilme ihtiyacıdır” diye konuştu.

Orgeneral Koşaner, “Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerinde bilgilerin toplanmasına, değerlendirilmesine ve gerektiğinde kullanılmasına ihtiyaç vardır. Her karargah kendi seviyesine ve görev ihtiyaçlarına göre bilgi toplar ve çalışmalar yapar. Bu çalışmaları farklı şekilde değerlendirmek doğru değildir. TSK daima hukuka saygılı olmuştur ve böyle olmaya devam edecektir” dedi.

"KARALAMA VE SUÇLAMALAR TSK'NIN MORAL VE DİSİPLİNİNİ BOZAMAZ"

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, TSK içinde suç işleyenlerin barındırılmayacağını ifade ederken, "Amacı ne olursa olsun, TSK ve personeline yönelik karalama ve suçlama kampanyaları hiçbir zaman ve hiçbir şekilde TSK'nın moralini, disiplinini ve görev etkinliğini etkilememiştir ve etkileyemeyecektir" dedi.

TSK personeli arasında da suç işleyen ve hatalı davranışlarda bulunanlar olabileceğini vurgulayan Orgeneral Koşaner, "Suç işleyene hakettiği cezayı vermek veya suçluyu yetkili yargı mercinin karşısına çıkarmak öncelikle TSK komuta kademesinin görev ve sorumluğudur. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır" diyerek şöyle devam etti:

"TSK, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile bir bütün ve tek vücut olarak daima yüce ulusumuzun emrinde ve hizmetindedir. TSK hiçbir zaman yüce ulusumuzun yararına olmayan, hiçbir faaliyette bulunmamış ve bulunmayacaktır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin yasalarla belirlenmiş sınırları dışında hareket edenler, suçları sabit görüldüğünde TSK'da barındırılmayacaklardır.

Terör sorununu çözmek ancak ulus devlet ve üniter devlet yapısı içinde mümkün olabilir. Demokrasi ve hukuk devletinin sağladığı bireysel haklar ve özgürlükler; ulus devlet anlayışımızı, üniter yapımızı, bütünlüğümüzü ve güvenliğimi tehdit edecek şekilde kullanılamaz. Buna müsamaha gösterilemez.
Amacı ne olursa olsun, TSK ve personeline yönelik karalama ve suçlama kampanyaları hiçbir zaman ve hiçbir şekilde TSK'nın moralini, disiplinini ve görev etkinliğini etkilememiştir ve etkileyemeyecektir. Emekli ve muvazzaf TSK personeline yöneltilmiş olan ve henüz iddiadan ileri geçmeyen suçlamalarla açılmış olan soruşturma ve kovuşturmaların biran önce sonuçlandırılması ve gerçeklerin biran önce ortaya çıkarılması en büyük dileğimiz ve beklentimizdir."

TSK'yı ilgilendiren konularda basın doğru ve zamanında bilgi verilmesinin temel prensip olduğunu ifade eden Orgeneral Koşaner, "Basından beklenen ise gerçekten hür olmasıdır. Bilhassa TSK ile ilgili haber ve yorumlarda, bu hürriyetten yoksun bazı medya organlarının bilerek veya bilmeyerek kamoyuna gerçek dışı bilgiler aktardığı, gerçeklerle bağdaşmayan yorumlar yaptığı üzüntü ve endişe ile izlenmektedir" dedi.

ANKA

Medyaya bilgi ve belge sızdırılması da psikolojik harekattır. İllegal dinlemelerin delil olarak kabul edildiği görmekteyiz.

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ dün görevi Orgeneral Işık Koşaner'e teslim etti. Org. Başbuğ, zor dönemde "Genelkurmay Başkanlığı" yaptığının altını çizerek, şöyle dedi: Zaman her şeyi ortaya çıkarır. TSK daha güçlü ortaya çıkar. Fırtınada gemiyi en az hasarla yanaştıran tarihe başka yazılır.
TSK’NIN GÖREVİ: Türk Silahlı Kuvvetleri, devlet düzeni içinde yasalarla kendisine verilmiş görevleri yerine getirmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, cumhuriyetin temel niteliklerinden birini oluşturan demokrasi rejimine bağlıdır ve saygılıdır.Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için de üzerine düşeni yapmaya özen göstermektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, normal bir çağdaş demokrasinin öngördüğü tüm değerleri içselleştirmiş bir kurum olarak görevini yapmaktadır. Hal böyleyken, bunu defalarca ifade etmemize rağmen geçmişte yaşananları sık sık gündeme getirmenin, toplumu huzursuz ve Türk Silahlı Kuvvetleri personelini rahatsız ettiğini ve toplumun tansiyonunun gereksiz yere yükseltildiğini düşünmekteyiz.

SİVİL-ASKER İLİŞKİSİ: Bu ilişkide elbette sivil liderler güce ve otoriteye sahiptir. Ancak sivil otoritenin askeri konulara müdahalesinde tespit edilmiş katı prensiplerden ziyade sağduyulu davranışlar öne çıkmalıdır. Sivil-asker ilişkilerinde askerler için önemli bir diğer husus ise şudur: Çağdaş toplumlarda askerler sivil otoriteye profesyonel tavsiyelerini yaparlarken şu anlayışa sahiptirler: Yaptıkları tavsiyeler ve teklifler dinlenecek ve değer verilecektir...”

TEK TİP ASKERLİK: Mehmetçik bizim en büyük gücümüzdür. Bazı birliklerin profesyonel hale getirilmesi bir zorunluluk. Bu kapsamda 2 yıl önce başladığımız Kara Kuvvetleri’ne ait 5 komando tugayı ile bir Jandarma Komando Tugayının muharip unsurlarının profesyonel hale getirilmesi projesini, söz verdiğimiz ve planladığımız şekilde tamamladık.

TSK HESABI VERİR: İç güvenlik harekatının icrası esnasında zaman zaman bu zorlu mücadeleyle ilgili çeşitli iddialar ortaya atılıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin veremeyeceği hiç bir hesap yoktur. Önemli olan ’Bu tip olaylarda ihmal var mıdır, suç unsuru var mıdır?’ sorularına cevap aranmasıdır. Ayrıca soruşturması devam olaylara ilişkin açıklama yapılmasını hukuk sistemine saygısızlık. Ayrıca, düşündürücü olan ülke güvenliğinden sorumlu ordusundan önce, art niyetli haberlere ve kişilere inanmayı tercih eden insanların Türkiye’de varoluşudur. Yapılan ve yapılabilecek hataların gündeme taşınmasından hiçbir zaman rahatsızlık duymayız. Bizi asıl rahatsız eden iç güvenlik harekatında mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin art niyetli ve önyargıyla ve sadece kendilerince hatalı olduğu değerlendirilen uygulamaların ısrarla günlerce, aylarca medyada gündeme getirilmeye çalışılmasıdır.

ZOR DÖNEM: Zor dönemde Genelkurmay Başkanlığı yaptığım doğru. Başkalarının istediği gibi değil, doğru olanı yaptım. Baskılar karşısında sakinliğimi hayretle karşılayan oldu. Ancak onlar TSK mensuplarının baskılara karşı ne kadar güçlü olduğunu bilmiyor. Zaman her şeyi ortaya çıkarır. TSK daha güçlü ortaya çıkar. Fırtınada gemiyi en az hasarla yanaştıran tarihe başka yazılır.

YARGI: Yargı olaylarında yaşananlar hukuk olayını bulanıklaştırıyor. CMK’nın 250. maddesi (askeri kişilerin sivil mahketede yargılanması) yeniden ele alınmalıdır

MEDYAYA: Bizi rahatsız eden TSK’nın sürekli eleştirilmesi. Asıl sorun art niyetli haberlere ve kişilere inanmayı tercih edenler.Medya TSK’nın yanında mı yoksa karşısında mı sorusunu zaman zaman aklımızdan geçiriyoruz. Bu acı bir deneyim TSK’nın yaptığı başarılı operasyonların medyada yeterli yer almaması anlamak mümkün değildir. TSK kendisine karşı yürütülen psikolojik savaşta zorlanmıştır. Terörle mücadeleye siyaset üstü bakılırsa, terör örgütü amacına ulaşamaz.Sıkı kuralları olan bir dünya için kuralları olmayan bir dünya ile savaşmak kuşkusuz zordur.Medyanın talep ettiği hıza yetişmek gerçekçi midir.Medyaya bilgi be belge sızdırılması da psikolojik harekattır. İllegal dinlemelerin delil olarak kabul edildiği görmekteyiz.

GÖZYAŞLARINI TUTAMADI

Orgeneral İlker Başbuğ’un, Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Işık Koşaner ’e devrettiği tören sırasında yaptığı konuşmanın son kısmında duygu dolu anlar yaşandı.Orgeneral İlker Başbuğ yaptığı veda konuşmasının sonunda kendisinden desteklerini esirgemeyen ailesine teşekkür etti. Başbuğ, Özellikle 2 yıllık Genelkurmay Başkanlığım görevim sırasında bana destek olan eşime ve benim çocuklarım oldukları için kızıma ve oğluma teşekkür ediyorum ” derken gözyaşlarına hakim olamadı.

Bahçeli’ye veda etti

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, veda ziyaretleri kapsamında MHP’ye de gitti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi parti genel merkezindeki makamında ziyaret etti. Yaklaşık bir saat süren görüşme sonrasında Bahçeli, Başbuğ’u kapıya kadar uğurladı.

ATA’YA DA ZİYARET

Genelkurmay Başkanlığı’nı dün devreden Orgeneral Başbuğ, MHP’ye yaptığı veda ziyaretinin ardından Anıtkabir’e gitti. Atatürk’ün mozolesine çelenk koyan Başbuğ, Anıtkabir Özel Defteri’ni de imzaladı.

İlker Başbuğ MHP'yi ziyaret etti

Veda ziyaretlerinde bulunan İlker Başbuğ, bugün MHP Genel Merkezi'ni ziyaret etti
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na veda ziyaretinde bulunan İlker Başbuğ'un bugünkü adresi ise MHP Genel Merkezi'ydi.

Devlet Bahçeli, İlker Başbuğ'u parti Genel Merkezi önünde karşıladı.

GÖRÜŞME 1 SAAT 15 DAKİKA SÜRDÜ
İlker Başbuğ ve Devlet Bahçeli"nin MHP Genel Merkezinde gerçekleştirilen basına kapalı ziyareti, 1 saat 15 dakika sürdü. Orgeneral Başbuğ"u genel merkez binası önünde karşılayan Bahçeli, görüşmenin ardından da aracına kadar uğurladı.

İADEYİ ZİYARET
Uğurlamadan önce Orgeneral Başbuğ yaptığı kısa açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı görevine atanmasının ardından ""Bahçeli"nin kendisine nazik bir ziyarette bulunduğunu"" anımsattı.

Bu ziyareti iade etmek amacıyla MHP Genel Merkezi"ne geldiğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, Bahçeli ile çok yararlı, detaylı görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti.

Orgeneral Başbuğ, daha önce CHP Genel Başkanı Deniz Baykal"la yaptığı görüşmede olduğu gibi özellikle bugünlerde Türkiye"nin terörle mücadelede içinde bulunduğu durumla ilgili bazı bilgi ve görüşlerini Bahçeli"ye ilettiklerini aktardı. Orgeneral Başbuğ, ""Bundan sonra terörle mücadelede Türkiye"nin neler yapması gerektiği konularındaki düşüncelerimizi ifade ettim. Kendilerinin bu konulara ilişkin çok değerli görüşlerini ve önerilerini dinleme şansına sahip oldum"" dedi.

MHP'Yİ ZİYARET EDEN İLK GENELKURMAY BAŞKANI
Orgeneral Başbuğ, görüşmenin çok yararlı olduğunu düşündüğünü ve bu açıdan memnun olduğunu ifade etti. Orgeneral Başbuğ, Bahçeli"nin kendisine, MHP Genel Merkezini ilk ziyaret eden Genelkurmay Başkanı olduğunu söylediğini, bundan da mutluluk duyduğunu dile getirdi.

Tuğamiral Türker Ertürk konuştu: Bu bir dar'ül-harp. Savaş var, her yol mübah. Karalama, çirkeflik serbest.

YAŞ'ta terfi ettirilmeyince 9 Ağustos'ta istifa eden, önceki gün de bir fuhuş operasyonuyla ilgili müşteki sıfatıyla savcılığa ifade veren eski Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk konuştu: Bu bir dar'ül-harp. Savaş var, her yol mübah. Karalama, çirkeflik serbest.
İmzasız ihbarlardaki ahlaksızlığın boyutunu anlatamam. Bir tek resim bile bulamamışlar benimle ilgili. Bulsalar öldürü

Hürriyet gazetesinden Ali Dağlar'ın haberine göre okulun 2 yıldır imzasız, ahlak dışı ihbar mektuplarıyla taarruza uğradığını, bunun arkasında bir istihbarat örgütünün olduğunu öne süren Ertürk, “Amaçları aktif subayları tasfiye etmek. Ruslar gelmiş Ayastefonas’a dayanmış, hâlâ maval okuyan var” dedi. Ertürk, şunları anlattı:

SENİ ATEŞİN ORTASINA ATIYORUZ
Deniz Harp Okulu’nda görevlendirildiğim gün komutanım, “Seni ateşin ortasına atıyoruz” dedi. Tabii pozitif anlamda söyledi. Bana güvenleri tamdı. Peki bu komutanın iki sene sonraki değerlendirmesi ne? “Türker bu işi beceremedi.” Bana yönelik taarruzları liderlik kabiliyetimle çözemediği olaylar olarak değerlendirmeyin. Olan biten, TSK’nın güvenilirliğini aşağı çekmeye yönelik bir taarruzun en önemli parçasıdır. Bunu üstlerime defalarca yazdım.

İhbar mektupları öldürücü, TSK’da anormal boyutlara gelmiş. Gönderen hanesinde kimse yoksa kıyma makinesine atarım. Taarruzların, yeterince tedbir alınarak giderilebileceğini düşünüyorlar. Ruslar Ayastefanos’a dayanmış hâlâ maval okuyan var.

SAVCIYA: LİSTE YAZAYIM SİZİ BAŞA KOYAYIM
Balyoz’da savcıya gittik. Birkaç belge çıkardılar. Öncelikli ve özellikli görevlendirme listesi diye. Listede 3’üncü sıradayım. Baktım en altta bir isim açılmış: Cem Çakmak. Savcıya dedim ki benden kıdemsiz biri bana görev veremez. 2’ncisi imzası yok. Savcıya “Ben bir liste yazayım, sizi de en başa yazayım olur mu” dedim, güldü.

Fuhuş olayında adı geçen Deniz Piyade Albay İ.S., 23 Temmuz’da Deniz Harp Okulu’na atandı. Kara taktiği dersine giriyor. Şura öncesi, Salı günü dekan geldi. Komutanım “Bu Albay çok önemli bir mevzuda görüşmek istiyor” dedi. Zaten Pazar günü İ.S. albayın evini basmışlar. “Komutanım çok kötü bir hata yaptım. Zamparalık yapıyorum” dedi. Ev tutmuş bir sivil arkadaşıyla. Meğerse 6 aydır bunları izliyorlarmış.

Eve baskın yapıyorlar. Bir sürü flaş bellekler, CD’ler, Aksaz’ın planı, Deniz Harp Okulu su şebekesinin planı, bazı general ve amirallere, bazı askerlere ait seks görüntüleri, iç çamaşırları, gizli kamera çekimleri, bazı plan tatbikatları, harp oyunları, seminerlerle ilgili materyaller bulunmuş. Ağlıyor Albay İ.S., “Komutanım benim bu işlerle ilgim yok. Materyallerin benimle ilgisi yok. Kim koymuş bilmiyorum” diyor. 5 Ağustos’ta askeri mahkemeye dosyayla gönderdim. Beşiktaş’taki savcı herkesi çağırdı, bunu çağırmadı. Savcıya, “İ.S.’yi sizden önce ben sorguladım” dedim. Yanlış işler yapmış. Özel hayatı karışık ama bu materyallerin ondan çıkması mümkün değil. Bunlar uzantılar vasıtasıyla TSK’dan tedarik edilmiş.

Kamuoyunda, “Ya kardeşim bunlar mı bizi koruyacak” algısı yaratılmak isteniyor. Bir subay bir defa içeri girdiyse, bir daha terfi edemez. Bir tasfiye var. Çok aktif, mücadele edecekleri hiç olmazsa tasfiye edelim. Sessiz, sakin, uyumlular kalsın, diyorlar.

Bu bir dar’ül-harp. Savaş var, her yol mübah. Karalama, çirkeflik serbest. İmzasız ihbarlardaki ahlaksızlığın boyutunu anlatamam. Bir tek resim bile bulamamışlar benimle ilgili. Bulsalar öldürürler. 1,5 yıldır, 3- 4 ayda bir odamı, konutumu cihaz var mı diye aratıyorum. Niçin? Ruslara karşı mı, Yunanlılara karşı mı?

YA İSTİFA ET YA İNTİHAR
Bir sürü ihbar var. Ya istifa et, ya intihar et, diyorlar. Ali Tatar nasıl intihar etti zannediyorsunuz? Çocuğun Alevi olduğunu en son cenaze töreninde, Cem evine giderken öğrendim. “Deniz Harp Okulu’nda Alevi yapılanması var diyorlar” çıldıracağım. Liyakata bakarım. Bir insan ya işe yarıyordur, ya da yaramıyordur. TSK’nın yönetim piramidi var. Bu piramidin dışında bir hiyerarşiye tabi olmasını istemez askerin. Türk insanı iki yerde, hiyerarşide disipline olur. Biat etmek, TSK dışında bir de camide var.

HANEFİ AVCI İMDADIMA YETİŞTİ
Hanefi Bey’in kitabını okudum. Kanımca ya benim gibi yurtsever bir vatandaş, hayatında bir kuruş yemeyen, çalmayan, çırpmayan, gariban bir ailenin çocuğu olarak gelip bu yerlere yükselen... Ben nasıl dinlenirim, benden nasıl şüphe edilir endişesi ve infiali ile kitabı yazmış. Eğer etrafınızı aydınlatamıyor, yol gösteremiyorsanız aydın sayılamazsınız." (Hürriyet)

Ankaragücü 1 - Kayserispor 1

Spor Toto Süper Ligi'nin 3. haftasında Ankaragücü ile Kayserispor, seyircisiz oynanan maçta 1-1 berabere kaldı.
Teknik Direktörü Shota Arveladze, düşük tempoda bir maç oynandığını belirterek, "İyi bir maç olmadı. Düşük bir tempoda oynandı. Sahanın zemini hızlı oynamaya müsaade etmedi. İyi hazırlanmıştık. 1-0 öndeyken Troisi ile önemli bir pozisyonu değerlendiremedik. Bu bahane olmamalı. Sonuçta 1 puan aldık. Futbolcularıma 3 haftalık performansları için teşekkür ediyorum. Önümüzdeki arayı iyi değerlendirmek istiyoruz" diye konuştu.
Spor Toto Süper Ligi'nin 3. haftasında Ankaragücü ile Kayserispor, seyircisiz oynanan maçta 1-1 berabere kaldı.

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...