Sayfalar

5 Şubat 2010 Cuma

Cumhuriyetçilik

Cumhuriyetçilik

Cumhuriyet en basit anlamıyla "babadan oğula" geçen bir iktidar sisteminin olmamasıdır. Yani bir seçim ve irade mantığı vardır. Fakat tabii ki durum bu kadar yüzeysel değildir. Atatürk her şeyden evvel, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!" cümlesiyle halkın yönetimini yani devletin gücünü halkından almasını savunmaktadır. Bu, milletin yönetime katılacağı, demokratik, özgürlükçü ve eşitliğe dayalı bir sistem demektir. Tabii demokrasi deyince çoğunluğun iktidarı anlamı çıkartılmasın lütfen! Demokrasi, Eski Yunanca'da demos + krates (kratia olarak da geçebiliyor) kelimelerinin birleşiminden doğmaktadır. En basit halleriyle demos halk, krates de iktidar demektir. Bu durumda ortaya çıkan sonuç; halk iktidarı, halkın iktidarlığıdır. Bu yönetim biçimi M.Ö yüzyıllardan beri gelen pek çok yönetim şekline alternatif olarak doğabilmiştir. Zira Sokrates, Platon, Aristoteles gibi birçok eski Yunan Filozofu tüm yönetim biçimlerinin ve dolayısıyla devletlerin zamanla bozulmaya mahkum olduğunu, hiçbir şeyin sonsuza kadar kalıcı ve en azından mükemmel haliyle ölümsüz olmadıklarını savunmuşlar, bundan yola çıkarak kendileri "İdeal Devlet"i kurmaya yönelmişlerdir. İdeal Devlet konumuz dışında fakat kendisinin bir ütopya olmasından ötürü gerçek hayatta uygulanabilecek en uygun sistemin gün geçtikçe demokrasi olarak vurgulandığı görülmüştür. Meclis, parlamento, kuvvetler ayrılığı gibi kavramların da bu sayede olgunlaşması mümkün olabilmiştir. İşte demokrasinin devlet şekli olarak vücut bulduğu isim de Cumhuriyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Mustafa Kemal, Cumhuriyetçilik ilkesiyle, Cumhuriyet'i ve Cumhuriyet'in bu özelliklerini korumamızı öngörmüştür.

Hiç yorum yok:

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...