Nev-i şahsına münhasır bir adam. Kâh AKP için açılan kapatma davasına karşı çıkar, kâh Fethullah Gülen güdümlü, Abant Platformu denilen, Türkiye’ye ABD kesimi gömlekler biçmekle görevli güruhu yerden yere vurur. Kâh devletin memuru olduklarını unutup AKP’ye kapıkulluğuna soyunan memurları en sert biçimde uyarır. Kâh MHP İl Başkanı ile polemiğe girer. Kısacası özel bir adam. Gözükara. Ülkücü.
AKP 2009’a kadar Ülkücü Kilci’yi hazmedemese de, karşısında değilmiş gibi davrandı. Yönetim kurullarına yanındaymış gibi üye verdi. Aslında karşısına aday çıkartmayı göze alamıyorlardı. Ta ki 2009 genel kuruluna kadar! Yeterli güce ulaştıklarına kani oldukları 2009 genel kurulunda karşısına aday çıkarttılar.
AKP Genel Merkezince görevden alınan AKP eski İl Başkanı Mahmut Cabat’ın kayınbiraderi ve AKP Belediye meclis üyesi Mahmut Hiçyılmaz’ı aday gösterdiler. AKP tüm gücüyle Kilci’yi devirmeye yüklendi. Bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları hatta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bile Kilci’yi yıkmak için devreye girdiği, CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu, tarafından iddia edildi. Kilci’de, Oda seçimleri öncesi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kardeşi Macit Gül’ü, AKP’yi ve bürokratları kendilerine mahalle baskısı yapmakla suçlamıştı. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde AKP İl Genel Meclisi oyları %52.1 iken partisini de geçerek %60.5 oy alarak Büyükşehir Belediye başkanı seçilmesi AKP’ce destanlaştırılmıştı. Oysa Kilci, bütün rekorları alt üst ederek 100 meclis üyeliğinden 99’unu kazanmıştı, Hiçyılmaz ise sadece 1 meclis üyeliğini alabilmişti. Bu sonuç, AKP için tam ve altından kalkılamaz bir hezimetti. Bir Kilci, tüm AKP’yi yerlebir, etmişti. Ezmişti. AKP aklınca o gün kalemini kırmıştı Kilci’nin!
O günden beri ne AKP, ne de AKP yandaşları bu sonucu hazmedemediler. Her fırsatta ona saldırmayı ‘huy!’ haline getirdiler. Kilci’nin lafını esirgemez, doğruya doğru hali, eğilmemesi, bükülmemesi, Türkiye ve Kayseri gündemini Ülkücü açıdan değerlendirmeleri, hele, hele; “Açılımın içinin şehitler, gaziler ve gözyaşlarıyla dolduğunu”, söylemesi açılımcıların sebep oldukları sonuçları gözler önüne sermesi, Kilci’ye yöneltilen kin ve garez oklarının yağmur misali yağmasına sebep oldu. Asıl sindiremedikleri, kızdıkları ‘açılım!’ hapını Kilci’ye bir türlü yutturamamamış olmalarıydı! Ama onlar, onun; "Gazze gemisi bir provakasyonun ürünü. Orada öldürülenlerin şehit olduklarını sanmıyorum. Ama şundan kesin eminim ki askerde öldürülenler şeksiz şüphesiz şehit", sözlerini ele alarak saldırmayı yeğlediler. Öyle ya, şehitlik netameli ve tartışmaya açık bir konu! Eğer Kilci bu konuda yanlış beyanda bulunduysa, İl Müftüsünden bir fetva alır çıkarsın Kilci’nin karşısına; ‘hatanı düzelt’, dersin. ‘Derinliği!’ kendinizden menkul ‘ulemaların!’ fetvalarını İrlanda’dan ithale ne gerek vardı ki?
Hadi canım sende demeden, düşünmek lazım! Bir gün bu fetva merkezinden, birileri için, ‘falan, falan, ve falanın, “Katli vaciptir” ‘, fetvası çıkarttırılırsa netmeli ki!
Tanıdığım Kilci, milli birliğin savunucusudur. Hayatı gayrı milli unsurlarla mücadeleye vakfedilmiş gibidir. Söylediklerini her ülkücü gibi milli bir süzgeçten geçirir. Küçükle küçük, büyükle büyük olmayı bilir. Yardımseverdir. Cesurdur. Yiğittir. Akildir. Baştan dedik ya, nev-i şahsına münhasırdır, yani bir ‘racon’u vardır.
Kilci’yi hazmedemiyorlar. Siyasi baskılar ve saldırılardan bir sonuç alamayanlar, şimdi ona köşe yazılarıyla saldırıyorlar. Güya alay ediyorlar. Aşağılıyorlar. Hakaret ediyorlar. Kilci muarızlarının kendisinden bekledikleri gibi değil, en doğru yoldan, yasalarla hesap soracağını açıkladı. Böylece yeni bir ‘mağdur!’edebiyatının da önüne geçmiş oldu. Nasılsa “Şeriatın kestiği parmak acımaz!”. Mahkeme bittiğinde mahkemenin kararına herkes uyacaktır. Referansı “Avrupa Fetva Merkezi’nin Genel Sekreteri (Mısır’lı) Halawa ” olanlarda! Onu kullananlar da!
03.07.2010
Dursun Berkok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder