Sayfalar

1 Şubat 2010 Pazartesi

BUNUN ADI GAZETECiLiK OLAMAZ! / Recep Bulut'un yazısı

Malum yerden kovulan ve cebine hak etmediği paraları dolduran bu muhterem zat, kendisiyle birlikte kendilerine eşlik etmeyen basın kuruluşlarını ve de ağalarını eleştiren muhalefet partilerinin önde gelen isimlerini sindirmeye ve küçük düşürmeye yönelik kampanya için yanına silahşörler arıyor…

Ama bulamıyor…
Zaman zaman eşlik edenler oluyor, onlara da gaz veriyor! Saldırın diyor, elimizde silah var, güç var, para var pul var diyor!
Bir oluyor, iki oluyor ama güneş balçıkla sıvanmıyor!
Bu arkadaş işi öylesine azgın hale getiriyor ki, camiayı bir birine düşman ediyor…
Olayları saptırıyor! Haberleri saptırıyor! Kişileri haksız yere yerden yere vuruyor!
Aslında yürüttüğü bu rezalet kampanyasından kimsenin tındığı da yok!
Biz bize kavga ediyoruz... Birde bu kavgaya ortak edilen siyasiler şaşkın şaşkın bakıyor!
Yahu bu memlekette neler oluyor diye birbirlerine soruyorlar…
MHP MYK üyesi Mustafa Eraslan, gayet iyi niyetle bir basın toplantısı düzenliyor, hükümetle ilgili olarak bir iki kelam ediyor, ertesi gün bakıyor ki, malum ekibin çıkardığı gazetede tam sayfa haber konusu olmuş!
Ne dününü ne de bugününü bırakmışlar!
Basın toplantısında dile getirdiği açıklamalardan “tık” yok!
Ertesi gün MHP İl Başkanı Süleyman Korkmaz, basın toplantısı düzenliyor, hem hükümetle hem de AKP’li Belediye Başkanlarının uygulamalarıyla ilgili bir dizi iddialar ortaya atıyor, O’da ertesi gün bakıyor ki, ne ortaya attığı yolsuzluk iddiaları var, ne de eleştiriler, boy boy parti içi çekişmeleri veriliyor…
Haftasonu CHP Melikgazi İlçe Örgütü’nün kongresi vardı…
CHP’liler de bir gelenektir, ulu orta bir birlerini yerden yere vurmak… Belki parti içi öz denetim böylelikle yüksek sesle yapılıyor… Bu da demokratik bir davranış olarak kabul edilebilir… AKP’de olduğu gibi, konuşanı aforoz etmiyorlar! Orda da demokratik anlayış öyle!
Neyse, parti içi tartışmalar yüksek sesle yapıldığı için, her basın kuruluşu bunları boy boy veriyor… Vermesi kadar doğal bir habercilik anlayışı da düşünülemez! Ama bu muhteremler ne yapıyor?
O partinin milletvekilinin güya hakkını hukukunu savunma adına, küçük düşürüyor ve aşağılıyorlar…
Kürsüye çıkan milletvekili Şevki Kulkuloğlu, partisinin 1980 öncesi oy potansiyeli ile bugünkü oy potansiyelini karşılaştırdıktan sonra, eniştesi ve aynı zamanda amcasının oğlu dönemin CHP İl Başkanı Mustafa Kulkuloğlu’ndan sözetti…
Son dönemlerde son derece duygusallaşan Şevki Kulkuloğlu, amcasınınoğlu ve eniştesinden söz edince doğal olarak gözleri doldu… Kameralar bu sözleri ve bu anı saniye saniye görüntüledi… Yani olay bir başka anlama çekmeyecek kadar bariz ve açık!
Ama bu muhterem ne yaptı?
Sanki Şevki Kulkuloğlu, ayakta kalmış, yerine Avukat Olcayto Özhan oturmuş ve Şevki Kulkuloğlu ayakta kalınca ve aynı zamanda milletvekili sıralaması o an gasp edilmiş ve bunun çaresizliği altında ezilen Şevki Kulkuloğlu’da göz yaşlarını tutamamış gibi bir haber veriyor…
Aciz ve çaresizlik içinde kalan milletvekili de güya gözyaşlarını tutamamış!
Yalana bak yalana! Bu arkadaş da oturunca namazdan, niyazdan, haktan, hukuktan bahseder!
Bir haber ancak bu kadar saptırılabilir!
Bu haberi böyle saptırarak habercilik yaptıklarını sanıyorlar!
Benzer anlayışı şu Türkiye’yi karış karış arasanız bulamazsınız!
Bu anlayış ancak bu arkadaşa mahsus!
Memleketimizin basın tarihinde bugüne kadar tanık olmadığımız ibret verici bir habercilik anlayışı…

AFERİN SANA
ABDÜLMECİT KARDEŞ!

Yukarıda sıraladığımız habercilik anlayışını televizyonda da sürdüren muhterem zat, televizyondaki programında da, Sayın Eraslan’ın pozisyonundan dem vurmuş ve dün dündür bugün bugündür sözünden yola çıkarak, işi dönekliğe getirecek kadar zıvanadan çıkmış!
Ben aynı saatlerde kendi programımızda olduğumuz için izleyemedim, arkadaşlarımız kaydetmiş, o kayıttan izledim…
Allah’tan o programda Abdülmecit kardeşimiz, bu muhtereme cevabını vermiş!
Hemde çok ama çoook bariz örnekleriyle!
Dün dündür, bugün bugündür sözünden yola çıkılarak kimlerin dün neler söylediğini ve bugün neler yaptığını çok net örnekleriyle ifade etmiş!
Örnek olarak başta ağasını vermiş!
Abdülmecit kardeşimiz, Sayın Özhaseki, siyasete ilk koyulduğunda bir karış sakalla yola çıkmıştı, şimdi o sakallar nerde diye sormuş!
Dün Sadık Yakut, MHP, bölücü başı Abdullah Öcalan’ı asmadınız diye MHP’den AKP’ye geçmişti, bugün açılım politikasını savunuyor, bu değişim değil de ne diye sormuş!
Bravo sana Abdülmecit kardeşim!
Gazetecilik bu işte!
Görüntüye baktım, Abdülmecit kardeşimiz bu örnekleri sıralayınca o muhterem zatın suratı asıldı ve renkten renge girdi…
Allah var her ne kadar zaman zaman eleştirsek de hoca bile AKP’deki siyasetçilerle SP’deki siyasetçileri mukayese etmeden duramadı…
Gazetecilik bu işte!
Gazetecilik tetikçilik demek değildir!
Gazetecilik olumlu olanı da olumsuz olanı da söyleyebilmektir!
Ama bu zatı muhterem Kayseri basınına ne getirdi?
Kendisini piyasaya sürenler ak-pak, eleştirenler de çamur deryası!
O halde habere kırk takla attırarak saldır ha saldır!
Yemezler! Bu memleket 15 günde gerçek yüzünü gördü!
Medya mensupları da, siyasetçileri de gün gibi gördü!
15 günde memleketi bir birine kattın!
Yüzündeki maske indi! Herkes gerçek yüzünü gördü!

Hiç yorum yok:

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...