Sayfalar

21 Temmuz 2010 Çarşamba

O valinin kellesini istedi!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grupta ağır konuştu.
MHP pankartlarının indirilmesini eleştiren Bahçeli valilere 'AKP uşağı' diyerek hakaret etti ve o valinin kellesini istedi. MHP, AK Parti'den özür bekliyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şayet can kayıplarını önleyecekse, terörü bir nebze azaltacaksa her yasal tedbirin (özel hudut birliği) arkasında olacaklarını ve doğru işler yapılacaksa sonuna kadar da destekleyeceklerini söyledi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Çukurca'da 6 askerin şehit olduğunu belirterek, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralıları acil şifalar diledi.

Son günlerde Başbakan Erdoğan'ın bölücü terörle mücadelede yıllar sonra aklına ''profesyonel ordu, özel ordu, sınır ordusu, özel birlik'' gibi isimlerle anılan bir yeni silahlı yapılanma geldiğini ifade eden Bahçeli, ''Biz, şayet can kayıplarımızı önleyecekse, terörü bir nebze azaltacaksa, alınacak her yasal tedbirin arkasında oluruz ve doğru işler yapılacaksa sonuna kadar da destekleriz. Ancak bu tedbir kalıcı ve köklü değil tali bir tedbirdir.

Terörizmi tamamen ortadan kaldırmaya değil, terörizmle mücadeleyi oyalamaya yönelik bir taktiktir'' dedi.

Başbakan'ın ''terörizme koyduğu yanlış teşhisten yola çıkarak yanlış tedavide ısrar ettiğini'' öne süren Bahçeli, şunları kaydetti:

''Başbakanın önerisinde, Kandil Dağına kapsamlı kara harekatı yoktur. Barzani'ye karşı PKK'lıları teslim etmesine yönelik bir ihtar ve baskı yoktur.

Bölgenin işgalcisi olan Amerika'ya karşı bir dik duruş ve tavır yoktur. İçerideki teröristleri besleyen kimlik tahriklerine son vermeye dönük bir pişmanlık yoktur.

Bunca siyasi lider turundan sonra, sınıra dizilecek askerlerimizin profesyonel olmasından başka bir önerisi de bulunmamaktadır.

Bir yandan, yurt içinde 'açılım' denen yıkıma devam edeceksiniz, öte yandan elinde silahıyla dayanmış teröristi sınırda durdurmaya çalışacaksınız...

Bir yandan 'ok yaydan çıktı' deyip kimliklerin tahrikini ısrarla sürdüreceksiniz, diğer yandan özel birlikler oluşturup, eksik yalnızca buradaymış gibi suçunuzu gizleyeceksiniz...

Bir yandan, Peşmerge reisine teslim olacaksınız, Washington'a boyun eğeceksiniz, diğer yandan bütün eksikliği askerin yapısında arayacaksınız... Bu tam bir tespit yanlışıdır ve sonuç vermesi mümkün değildir.

Elbette ki terörle mücadeleyi özel eğitilmiş profesyonel birliklerle yapmak gerekmektedir. Kısmen yararlı da olabilir.

Fakat, burada dikkatimizi çeken nokta, AKP hükümetleri döneminde yapılmış toplam 54 Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, sürekli terörle mücadeledeki kararlılığa vurgu yapılmış olmasına rağmen bu konunun açıklamalarda gündeme getirilmemiş olmasıdır.

Sekiz yıla yaklaşan AKP hükümetlerinin her eylem sonucu toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantılarının, Çankaya'da zaman zaman yapılan zirvelerin sonuç bildirilerinde bu derece önem atfedilen konudan bahsedilmemiş bulunmasıdır.

Bu itibarla, Başbakan Erdoğan'ın siyasi çözüm arayışından askeri tedbir arayışına girmiş olması bile aradaki yüzlerce şehidin vebalini taşımasına rağmen büyük bir değişimdir.

Ancak şayet bu bir tedbir ise 8 yıldır hükümet olarak Başbakan'ın aklına şimdi mi gelmiştir? Bu konuda yapacağı girişim için muhalefet partilerinin görüşünün alınması mı gerekmektedir?

Hükümet kendisidir. Kendisi Başbakan'dır. TBMM'de çoğunluğu vardır. Dilediği tedbiri alacak durumdadır.''

'HÜKÜMET SÜRECİ OYALAMANIN HESABINI YAPIYOR'

Terörle mücadelede tek yöntem özel hudut birlikleriymiş gibi sunularak kamuoyunda bu yapay gündem üzerinden tartışma başladığını belirten Bahçeli, ''Elbette ki, bu konuda terörizmle mücadeleden önce, teröristle mücadelenin bir parçasıdır ve düşünülebilecek bir tedbirdir.

Ancak bölücülüğü ve terörizmi durdurmak için sınıra özel birlikler dışında çok daha etkili siyasi karar gerektiren tedbirler de alınmak durumundadır'' dedi.

Hükümetin ''işi askere havale ederek bu sorumluluğundan ve kararlardan kaçmanın, süreci oyalamanın hesabını yaptığını'' öne süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Mademki özel yetişmiş güvenlik elemanlarının bu işin üstesinden gelebileceğini söylüyorsunuz, o halde Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşan Özel Harekat timini yıllar önce neden bölgeden çektiniz?

Ve milletimizin esenliği için terörle mücadelede sayısız şehit vermiş kahraman Özel Harekat polisinin aziz hatıralarını, şeref ve haysiyetini incitecek şekilde, bıyığı üzerinden utanmadan hakaretler ediyorsunuz.

Bunların, kendi ifadenizle MHP'li olduklarını söyleyip yörenin şartlarını görünce siyasetimize gönül vermiş olmalarından ve bunu bahane edip Milliyetçi-Ülkücü camianın kahraman evlatlarından neden rahatsız oluyorsunuz?

Ve üstelik bunca hakarete rağmen şimdi ne oldu da yeniden ve benzerini oluşturmaya çalışıyorsunuz?

Hiç kimse, MHP'yi de, Ülkücü gençliği de kendi ırkçı zihniyeti için malzeme olarak kullanamaz.

Türk milletine düşmanlığını, Türk polisine ve askerine nefretini ilkel ve kimliksiz zihniyetinin siyaset malzemesi yapamaz.

MHP'yi ve kadrolarını yıkıcı ve bölücü emelleri için en büyük engel görenlerin bizden özür dilemelerini beklemek ihanetin tabiatına aykırı olacaktır.

Ancak, AKP zihniyetini hiç değilse geçmişi şan şerefle ve şahadetle dolu kahraman Özel Harekat polislerimizden, şehitlerinin ailelerinden derhal özür dilemeye çağırıyorum.

Aksi takdirde bu alçaklık, söyleyenin de, söyletenin de, göz yumanın da alnına, nesillerinden bile çıkmayacak kadar kazınmış bir şerefsizlik olarak kalacaktır.'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Aydın ilinde, tarafsız ve hakkaniyete saygılı, siyaset üstü düşünen ve çalışan, liyakatli bir mülki amirin görevlendirilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir'' dedi.

Bahçeli, partisinin Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türklüğünün Rumların baskı ve zulmünden kurtarılmasının ve özgürlüklerine kavuşturulmasının bir yıl dönümünü daha gururla yad ettiğini ifade etti.

''Artık oyun bitmiştir'' diyen Bahçeli, ''topyekun bir çöküş, çürüme ve çözülme sürecine sokulan, uçurumunun kenarına sürüklenen Türkiye'nin, tarihi bir yol ayrımında'' olduğunu savundu.

Bahçeli, ''Türk milleti için, ülkesinin ve devletinin milli varlığını ve geleceğini yakından ilgilendiren karar anı gelmiştir.

12 Eylül 2010 tarihindeki AKP Anayasasının referandumu, bir beka sorunuyla karşı karşıya bulunan Türkiye'nin kaderini belirleyecek dönüm noktası olacaktır'' dedi.

Bugün ''Siyasi, ahlaki ve hukuki meşruiyetini bütünüyle kaybeden, siyasi amaçlarla içini boşaltmadığı hiçbir değer kalmayan, hukuk ve kanun dışı yollara sapmayı mubah gören, sivil diktatörlük kurmaya, bunun için sivil darbe yapmaya hazırlanan ilkesiz ve inançsız bir hükümet'' olduğunu savunan Bahçeli, ''Sekiz yılda yapamadıklarının bahanesini muhalefete atan bir garabete de milletimiz ilk kez şahit olmaktadır'' diye konuştu.

Bugün ''hükümetin içine düştüğü çukurun seviyesinin giderek derinleştiğini'' ifade eden Bahçeli, ''Bu vahim gelişmeler karşısında Başbakanın derdi asla terör değildir, şahadet değildir, can kayıpları değildir.

Ortaya yayılan koku, teröristi hasretle kucaklayan, törenle karşılayan bir zihniyetin şehitlerimizin uğurlama törenlerini aşağılayan ahlaki çürümüşlüğün kokusudur'' dedi.

İLK MİTİNG AYDIN'DA

''MHP Aydın İl Başkanlığına yapılan saldırının tamamen keyfi ve haddi aşan bir kanunsuzluk'' olduğunu belirten Bahçeli, ''Bunu yapanın ve yaptıranın başbakan, bakan veya vali olması bu küstahlığı ve hakareti asla değiştirmez.

Bu oyunun parçası olan basiretsiz il valisinin Aydın'da görev yapma zemini ve şartları bütünüyle ortadan kalkmıştır. Ve konu özürle telafi edilemeyecek kadar önem ve ciddiyet kazanmıştır.

Aydın ilinde, tarafsız ve hakkaniyete saygılı, siyaset üstü düşünen ve çalışan, liyakatli bir mülki amirin görevlendirilmesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir'' diye konuştu.

''Anayasa değişikliklerine 'hayır'' mitinginin ilkini 1 Ağustos'ta Aydın'da yapacağını bildiren Bahçeli, ''Aydın il başkanlığımın önünde dava arkadaşlarımla ve Aydınlılarla dimdik hazır bulunacağım.

Benimle aynı inancı paylaşan, aynı heyecanı duyan ve yönetime ders vermek isteyen bütün Egeli kardeşlerimle, Efelerle, Zeybeklerle bu meydanda kucaklaşacağım'' dedi.

HESAP BAŞKA

Halkoyuna sunulan Anayasa değişikliklerine olumlu bakan vatandaşlara, bu paket içinde ne olduğuna değil, öncelikle nelerin olmadığına bakmalarını öneren Bahçeli, bu Anayasa değişikliğinde ''Demokrasi arayışı, hukukun üstünlüğü özlemi, milli iradeyi hakim kılma isteği, milletin hukuku, bağımsız, tarafsız yargı ve hukuk devleti, Türk milletinin sorunları ve sıkıntıları, yoksulluğa, açlığa, işsizliğe, hayat pahalılığına çözüm'' olmadığını kaydetti.

Bahçeli, ''Hesap başkadır. Bunların niyetleri; yargı bağımsızlığı değil, kendisine bağlı ve bağımlı yargı yaratmaktır. Türk milletine özgürlük değil, etnik bölücülük dayatmaktır.

Türk milli kimliğini değiştirmek, devletin temellerini yıkmaktır. Yolsuzluk, vurgun ve hırsızlık için özgürlük alanı açmaktır.

Milletin hukukunu savunmak değil, Habur'daki çadır mahkemesinin devamını getirmektir. Düzmece hukuk ile adalet önünde hesap vermekten kaçmaktır'' dedi

ÖNERİLER

MHP'nin daha önce yaptığı uyarıları sıralayan Bahçeli ''Bu itibarla 'muhalefet yapıcı olsun, muhalefet çözüm önersin, muhalefet elini taşın altına koysun' gibi zırvaların hiçbir anlamı ve karşılığı yoktur'' diye konuştu.

Bahçeli, bölücülük ve terörle mücadelede başlıca önerilerini ise ''Kandil bölgesine kara harekatı yapılması ve örgütün imhası, Irak içinde güvenlik kuşağı oluşturulması, PKK açılımından vazgeçilmesi, bölgede Olağanüstü Hal ilan edilmesi, Kuzey Irak'a caydırıcılık stratejisinin uygulanması, terörist başının temas kanallarının bütünüyle kesilmesi, etnik tahriklerin ve ayrımcılığın son bulması'' şeklinde sıraladı. Bahçeli, şunları kaydetti:

''Bizim başından beri 'yıkım' adını verdiğimiz ve tahripkar sonuçları bilinen 'açılım'dan vazgeçilmedikçe, güvenirliğini kaybetmiş Başbakanla yüz yüze görüşme konusundaki çekincelerimiz bilinmektedir.

Bu açıdan, Başbakan Erdoğan'ın 'istişare niyetimiz maalesef MHP tarafından daha en başından reddedilmiştir' ifadesi tamamıyla çarpıtmadır.

Üstelik buna gerekçe olarak kullandığı 'gençleri, çocukları, anneleri, babaları Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren böyle hayati bir meseleden' kaçtığımıza yoran sözleri ise bütünüyle aldatmadır.

Bu konunun milli bir sorun olduğu, Başbakan'ın aklına şimdi mi gelmiştir? Sınırın kapatılmasının gerekli olduğu AKP zihniyetinin gündemine yeni mi düşmüştür?

Bu durum, vizyonsuzluğun, hesapsızlığın sonucu değil midir? Bu durum, acziyetin ve yetersizliğin ilanı değil midir? AKP zihniyetinin, kusurların gizlemeye çalışmalarının sebebi de burada aranmalıdır.

Bunlar, sorumluluklarını paylaştırmak istiyorlar, suçlarına ortak arıyorlar. Bunlar, yanlış kararlarını tek başına alıp, vahim sonuçlarını figüranlara paylaştırmak istiyorlar.

Oyun bu, düzen bunun üzerine, tuzaklar bu hesapla hazırlanıyor. Milliyetçi Hareket bu oyuna gelmez, Ülkücü Hareket bu tuzağa düşmez.

Bize ırkçı, kafatasçı diyenleri, elimizin sıkılmayacağını, bize selam bile verilmeyeceğini söyleyenleri, kandan beslendiğimiz iftirasını atanları açıkça özür dilemedikçe asla affetmez ve bir araya da gelmez.

Başbakan Erdoğan bu batağa bilerek ve isteyerek girmiştir. Girdikçe batmış ve gömülmüştür. Şimdi bizden çekip çıkarmamızı istemektedir.

Bir eli PKK'dayken, bizim ona uzatacak elimiz yoktur. 'Açılımdan pişmanım' demeden yapacak yardımımız da yoktur.

Eğer, Başbakan Erdoğan geriye dönüşü olmayan bir yola girmişse, 'ok yaydan çıktı' diyorsa, bölücülük yolunda yalnız kalacağını söylemek isterim. Bilinmelidir ki gömüleceği batakta son pişmanlık da fayda etmeyecektir.''

AA

Hiç yorum yok:

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...