Sayfalar

12 Ağustos 2010 Perşembe

BİR 12 EYLÜL YAZISI... / Lütfü ŞAHSUVAROĞLU

Referandumda "evet" oyu vereceğini düşünerek röportaj yaptıkları Lütfü Şehsuvaroğlu'ndan "işlerine gelen" cevabı alamayan Zaman ve Bugün gazeteleri, röportajı yayınlamama kararı aldılar! Gerçekten çok komik.. İşte Lütfu Şehsuvaroğlu'nun konuyla ilgili yazısı...

"12 Eylül ile ilgili birçok gazete 'evet' kampanyasına yardımcı olur diye benimle röportaj yaptı. Saatlerce süren röportajlar sırasında muhabir veya söyleşi yazarı "bunları ilk defa işitiyorum. Hayatım boyunca kimseden böyle fikirler işitmemiştim" gibi sözlerle bana iltifatlarda bulunmalarına rağmen gazetelerde hiçbiri çıkmadı.

Bazı eski ülkücüler eğer "evet" kampanyası lehine bir takım laflar etmişlerse onlara yer verdiler. Bu 12 Eylül sırasında yapılan zulüm ve işkencelerden daha acıtıcı geldi bana. Bugün (3 Ağustos 2010) Vatan gazetesinde Sami Selçuk'la yapılan röportajı okuyunca yalnız olmadığımı anladım. Ben de eskiden Zaman'da, Yeni Şafak'ta, Star'da yazmıştım. Niçin evet kampanyası incitici geliyordu bana? Oysa işte 12 Eylül'den hesap soruluyordu. Demokratikleşiyorduk. İnsan hak ve hürriyetlerinin önündeki engeller kalkıyordu... Öyle mi? Bizim gibi 12 Eylül mağduru ülkücülerin 'evet' demesi gerekmiyor muydu? Bizim beceremediğimizi Akıncı kardeşler mi becermişlerdi de biz kıskanıyorduk?



Doğruyu bir ateist de söylese, doğru 'doğru' değil miydi? Sevgili dostum Mustafa Çalık'ın bir TV kanalında Hüseyin Çelik'le birlikte olduğu programda söylediği gibi miydi hakikat? Yoksa kimseyi ilgilendirmeyen bu anayasa münazaralarına, anayasa bezirgânlıklarına karşı millet sandığa gitmemeli miydi?


'Evet' veya 'hayır'a gönlü ısınamayanlar, rahmetli Ayvaz Gökdemir gibi yapıp da bu referandum kepazeliğini duymazdan ve görmezden gelerek sandığa hiç gitmeseler kıyamet mi kopardı? Demokrasi geri şişeden içeri mi kaçardı? Faşizm mi gelirdi? Ülke mi bölünürdü? Bu beceriksiz siyasetçilere iktidarıyla muhalefetiyle bir ders vermek bu milletin aklına niçin gelmezdi? Yoksa BDP ile PKK ile aynı kefeye mi konulurduk? Ne münasebet ateisttin doğrusu doğrumuz oluyor da, sandığı protesto edince koca millet PKK'lı oluyor. Olsun. Hani açılım vardı?

Hep beraber sandığa gitmezse bu millet, -Kürdüyle, Türkmeniyle, Azerisiyle, Özbeğiyle, Boşnağıyla, alevisi sünnisiyle, kuzeylisi, güneylisiyle doğulusu batılısıyla- saygın bir doğrulukta ve anlaşılabilir bir dürüstlükte ittifakı gerçekleştiremez mi? Bakın açıkça ilan ediyorum: bu evet kampanyası İslam'dan nasipsizdir. Hiçbir estetik kaygı taşımamaktadır. İslam'ın hörmet, merhamet ve aşk medeniyetinden haberi yoktur. O kadar inciticidir ki, sadece yaşayan insanları değil, mezardakileri de rahatsız etmiştir. İslam hiçbir yeniliği kin ile ihya etmemiştir. Çünkü solmaz pörsümez hakikati şudur ki: din ile kin asla bir araya gelmez.


Oysa evet kampanyası kin kokuyor. Ne yani şimdi ben bana 'kafes'te işkence yapan ve ne yaptığını bilmeyen; belki de şimdi cemaatte diğer Müslümanlarla beraber namaz kılan, belki de okulunu cemaatin okullarına gönderen, belki de Asya Finans'ta çalışan o emekli işkenceci ile otuz yıl sonra hesaplaşacak mıyım? Evet kampanyası sayesinde benim kırılan gönlüm tamir mi edilecek? Ben evet, 12 Eylül mağduru ülkücü, sayenizde beyler, mutlu mu olacağım? Bana özgürlüğümü mü iade edeceksiniz? 12 Eylül'dü ve ben onun kafeslerinde bile bugünkünden daha özgürdüm. Parmaklıklarını salladığım ve tamamının sülalesini sinkaf ettiğimde evet daha özgürdüm. Ben ki, ağzıma küfür almayan efendi şairim, yanımdaki tarih öğretmeni Mustafa bey (kayseri eğitimcisiydi) 80 şınav çekmeğe zorlandığımızda kalp krizi geçirince aynen öyle yaptım. Cumhuriyetinden, devletine, 12 Eylülün en üst kademesinden en alt kademesine küfür ettim. Ne oldu? Hocayı revire götürürken erinden yüzbaşısına kadar subaylara bir general gibi talimatlar yağdırdım. Emirlerimi harfiyen yerine getirdiler. Bugün bu özgürlüğümü hangi iktidar, hangi cemaat, hangi gazete, hangi tv kanalı, hangi mahkeme verebilir ki?...



Referandumda sessiz kalacaktım... sandığa gitmeyecektim. Hanımla annem evet vereceğim, kardeşim hayır vereceğim diye kararlı konuşuyorlar. Ben bilmiyorum. Hak kimden yana? Ama biliyorum ki Hak çirkinin yanında olmaz. Âkif'in dediği gibi hak namına bile haksızlığa ölsem tapamam... hüdayı kendime kul edip kendim hüda olamam. Memleketi evetçiler hayırcılar diye bölemem. Bu bölücülüğe de Müslümanlık, demokrasi, adalet, devlet, hak hukuk diyemem. Bu oyunun içinde olamam. Bu müsamereye katılamam. Öyle düşünüyordum. Ama gördüm ki, ben, fikrim, milletim, topyekün bir tarih haksızlığa uğruyor. Hak namına yapılan bu çirkinliğe benim pasif bir seçici olma hakkım yok. Şimdi buradan Bugün ve Zaman gazetelerini ve yayın müdürlerini uyarıyorum. Benimle yapılan röportajı ya yayınlatırsınız, ya da ben de yapacağımı bilirim. Sizi 12 Eylülcülerden daha beter ederim."

Hiç yorum yok:

"Küstah davranışa sessiz kalanlar..."

Hayırlı Konvoy üyeleri yaptıkları açıklamayla Atatürk'e hakaret edenlere ve hakaretlere sessiz kalanlara tepki gösterdi. Mustafa Kemal ...